Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

şufa-bedelde muvazaa nedeni ile alacak davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-03-2013, 13:56   #1
MENTEŞOĞLU_43

 
Önemli şufa-bedelde muvazaa nedeni ile alacak davası

Değerli meslektaşlarım öncelikle hepinize iyi çalışmalar diliyorum.Şufa davasından kaynaklanan bir uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın doğruluğu husunda bilgi,yorum ve varsa içtihatlarınızı paylaşmanızı istirham ediyorum.

" A şahsı B şahsına müşterek mülkiyete tabi bir taşınmazda bulunan hissesini 18.500,00 TL bedelle tanıklar huzurunda adi satış sözleşmesi tanzim ederek satıyor.Söz konusu hissenin tapudan satışı ise adi satım sözleşmesinden 2 gün sonra tapuda 2.500,00 TL satış değeri üzerinden gerçekleşiyor.C şahsının B şahsına karşı şufa hakkını kullanmak için açmış olduğu davada mahkeme tapudaki satış değeri olan 2.500,00 TL ve satış masrafları üzerinden şufa davasını kabul ediyor(B bu davada her ne kadar sonuca etkili olmasa da taşınmazın gerçekte daha değerli olduğu savunmasında bulunmuyor, kararı da temyiz etmiyor) "

Şufa davasının davalısı olan B ,hisseyi satan A şahsı olan müvekkilimize önce ihtarname çekerek 18.500,00 TL ye aldığı hissenin 2.500,00 TL bedelle şufa davası sonucu elinden çıktığını,dolayısı ile kendisine aradaki fark olan 16.000,00 Tl ödemesini ihtar ediyor,akabinde bu hususla ilgili olarak 16.000,00 TL lik fark alacağından bahisle icra takibi başlatıyor bu takibe karşı yapmış olduğumuz itiraz üzerine açılan itirazı iptali davasında "şufa davasının davalısı olan B şahsının kendi muvazaasına dayanamayacağını, B nin gerçek değeri göstermeyip daha az vergi ödemek amacı ile emlak vergi değeri üzerinden tapuda satış yaptığını,B nin yapmış olduğu muvazaa nedeni ile bize karşı dava ikame edemeyeceği,B nin kötü niyetli olduğu şeklinde savunma yapmamıza karşın mahkemece icra ödeme emrine yapmış olduğumuz itirazımızın iptaline,takibin devamına ve de müvekkilimin davacıya(şufa davasının alıcısı olan B ye) % 20 oranında icra inkar tazminatı ödemesine dair karar vermiştir

şufa davası ile tapudaki satış değeri üzerinden taşınmaz hissesi mahkeme kararı ile alınan kişinin, gerçek satış bedeli şuydu diye hissesini aldıkları kişiye rucuan alacak davası-icra takibi ikame edebildiğini ve böyle bir davanın kazanılabildiğini (yerel mahkeme aşaması ile sınırlı şu an) de müşahede ettik.

Değerli yorumlarınızı ve varsa içtihatlarınızı paylaşmanızı bekliyorum.İyi çalışmalar
Old 05-03-2013, 14:17   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan MENTEŞOĞLU_43
Değerli meslektaşlarım öncelikle hepinize iyi çalışmalar diliyorum.Şufa davasından kaynaklanan bir uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın doğruluğu husunda bilgi,yorum ve varsa içtihatlarınızı paylaşmanızı istirham ediyorum.

" A şahsı B şahsına müşterek mülkiyete tabi bir taşınmazda bulunan hissesini 18.500,00 TL bedelle tanıklar huzurunda adi satış sözleşmesi tanzim ederek satıyor.Söz konusu hissenin tapudan satışı ise adi satım sözleşmesinden 2 gün sonra tapuda 2.500,00 TL satış değeri üzerinden gerçekleşiyor.C şahsının B şahsına karşı şufa hakkını kullanmak için açmış olduğu davada mahkeme tapudaki satış değeri olan 2.500,00 TL ve satış masrafları üzerinden şufa davasını kabul ediyor(B bu davada her ne kadar sonuca etkili olmasa da taşınmazın gerçekte daha değerli olduğu savunmasında bulunmuyor, kararı da temyiz etmiyor) "

Şufa davasının davalısı olan B ,hisseyi satan A şahsı olan müvekkilimize önce ihtarname çekerek 18.500,00 TL ye aldığı hissenin 2.500,00 TL bedelle şufa davası sonucu elinden çıktığını,dolayısı ile kendisine aradaki fark olan 16.000,00 Tl ödemesini ihtar ediyor,akabinde bu hususla ilgili olarak 16.000,00 TL lik fark alacağından bahisle icra takibi başlatıyor bu takibe karşı yapmış olduğumuz itiraz üzerine açılan itirazı iptali davasında "şufa davasının davalısı olan B şahsının kendi muvazaasına dayanamayacağını, B nin gerçek değeri göstermeyip daha az vergi ödemek amacı ile emlak vergi değeri üzerinden tapuda satış yaptığını,B nin yapmış olduğu muvazaa nedeni ile bize karşı dava ikame edemeyeceği,B nin kötü niyetli olduğu şeklinde savunma yapmamıza karşın mahkemece icra ödeme emrine yapmış olduğumuz itirazımızın iptaline,takibin devamına ve de müvekkilimin davacıya(şufa davasının alıcısı olan B ye) % 20 oranında icra inkar tazminatı ödemesine dair karar vermiştir

şufa davası ile tapudaki satış değeri üzerinden taşınmaz hissesi mahkeme kararı ile alınan kişinin, gerçek satış bedeli şuydu diye hissesini aldıkları kişiye rucuan alacak davası-icra takibi ikame edebildiğini ve böyle bir davanın kazanılabildiğini (yerel mahkeme aşaması ile sınırlı şu an) de müşahede ettik.

Değerli yorumlarınızı ve varsa içtihatlarınızı paylaşmanızı bekliyorum.İyi çalışmalar

Mulkiyetin nakli bakimindan tamamen geçersiz olan ve fakat 18,000, TL satis bedelini içeren adi yazili satis sozlesmesi, öbür yandan saticinin bu parayi aldigina dair adi yazili bir belge niteligindedir; hem de sahitlerin huzurunda,,, Kolay gelsin,,,
Old 05-03-2013, 15:56   #3
ISTANAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/01179
Karar No : 1996/01570
Tarih : 14.02.1996
• MUVAZAA İDDİASI
• İSPAT KÜLFETİ
• YAZILI KANIT
ÖZET: Muvazaanın varlığını iddia eden bunu ispatla mükelleftir. "Taraf muvazaası"nda, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası; ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme, yakın akrabalar arasında yapılmış olsa bile, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi, olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı kabul edilir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan iptal ve tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak, bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa). Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Her ne kadar muvazaayı düzenleyen BK.nun 18. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi,sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil, yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan, tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise, tapu kaydının da Medeni Kanunun 933. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca, muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından, açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hüküm durumundadır.
Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişi Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288. ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı Kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (nam-ı müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı vekili; (…müvekkilin ticaretle uğraştığını işlerinin iyi gitmemesi ve mali problemlerinin bulunması nedeniyle dava konusu taşınmazların, ileride iade edilmesi kararlaştırılarak itimat edilen davalıya hiçbir bedel alınmadığı halde, tapuda satış gösterip temlik edildiğini…) ileri sürmüş; iptal ve tescil istemiştir.
İddianın, değinilen içeriği itibariyle "taraf muvazaası" niteliğini taşıdığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek davacıdan iddiasını doğrulayan yazılı bir belgesinin bulunup bulunmadığının sorulması; ayrıca, yanlar arasında görüldüğü bildirilen öteki dava dosyasında, eldeki davayı etkileyecek bir beyanın olup olmadığının araştırılması; delil durumuna göre, yemin hakkında kullandırılması ve sonucu doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip, yalnızca tanık sözlerine değer verilerek davanın kabul edilmesi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.02.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-03-2013, 16:24   #4
MENTEŞOĞLU_43

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan C_OKYAY
Mulkiyetin nakli bakimindan tamamen geçersiz olan ve fakat 18,000, TL satis bedelini içeren adi yazili satis sozlesmesi, öbür yandan saticinin bu parayi aldigina dair adi yazili bir belge niteligindedir; hem de sahitlerin huzurunda,,, Kolay gelsin,,,

Problem ,satıcının 18.500,00 TL bedel aldığının yazılı sözleşme ile ya da tanıklar huzurunda almış olduğunun sabit olması ve davacı yanın sunduğu bu sözleşmenin yazılı delil olması durumu değildir.Problem alıcının daha düşük vergi ödemek amacı ile satış bedelini tapuda düşük göstermesi(tapu masraflarını alıcı karşıladığı için),buna karşın hissenin şufa yoluyla alıcının elinden 2.500,00 TL ye çıkması durumunda ,alıcının satıcıya adi yazılı sözleşme uyarınca gerçek satış bedeli üzerinden oluşan fark olan 16.000,00 TL yi satıcıya rucu etmek istemesi durumudur.
Bu durumda mağdur olan kim oluyor,aleyhine sebepsiz zenginleşilen kim oluyor,muvazaalı işlemi yapan alıcımıdır?yoksa satıcımıdır?yoksa her ikiside sözleşmede taraf olduğu için bu zararı kim çekmelidir? Bu bağlamda yanıt ve yorumlarınızı bekliyorum.İyi çalışmalar
Old 06-03-2013, 02:46   #5
Av. Özge Çavuş

 
Varsayılan

Burada alıcının tapu masraflarını ödediğinden hareketle, bedeli düşük gösterenin de kendisi olduğu sonucunu çıkarmamak lazım kanaatindeyim. Zira hem muvazaa iki kişi ile iki kişinin ortak iradesi ile yapılır, hem de alım satım işlemi iki kişinin karşılıklı irade beyanı ile yapılır. Satıcı, her ne kadar gerçek bedel o olmasa da, tapu nezdinde o malı o bedelle sattığını kabul etmiş. Dolayısıyla zarardan ikisinin de müşterek sorumluluğu olmalıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bedelde muvazaa iddiasının ispatı Av. Göztepeli Meslektaşların Soruları 11 19-11-2013 19:01
Şufa hakkı-Bedelde muvazaa iddiası Kilimanjaro Meslektaşların Soruları 6 28-09-2012 10:16
Bedelde muvazaa ya dayalı Şufa davasında, satışta muvazaalıdır iddiası ileri sürülmesinin davacı menfaatine şufa bedeli açısından etkisi ne olur GÜLSÜM ÖNAL Meslektaşların Soruları 1 20-01-2012 16:20
Bedelde Muvazaa Av.Şakir Meslektaşların Soruları 1 20-03-2011 18:44
muvazaa ve şufa davası sektör_a Meslektaşların Soruları 0 14-10-2009 10:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03337312 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.