17-04-2002, 16:40 | #1 |
|
Sarap Ve Hayyam
Merhaba,
Bahar gelmek üzere, ama mevsim a-normali serinlikler bitmeden termosa koyup sahil kenarinda denemek isterseniz, olmadi gelecek sene lapa lapa yagan kari seyrederken keyif icin, sicak sarap tarifi; Güclü aromasi olmayan siradan bir sise kirmizi sofra sarabi 3 bardak Su 6 çorba kaşığı Şeker 1/2 Portakal kabugu 1/2 Elma kabugu 3-4 dilim Limon 2 çubuk Tarçın 10 adet Karanfil 3-5 tane Karabiber 1 adet Zencefil 1 adet Havlican Sarap haric tüm malzemeler tercihen celik bir kapta 6-7 dakika kadar (veya özellikle karanfilin kokusu cikana kadar) kaynadiktan sonra sarap eklenir ve kaynama noktasina geldiginde alti kisilir, 5 dakika sonra süzülerek servis yapilabilir (süzmezseniz icindeki bitkiler tadi bozabilir) Not: Visnenin tadindan ve kokusundan hoslananlar Portakal kabugu yerine visne suyu kullanabilir afiyet olsun "Bilgelere sormaktan yoruldum, bir gün dudaklarıma, Götürdüğüm testiye sordum: Gideceğim yer neresi? Dedi: Ağzımdan içmeye bak şarabımı kana kana Asla gelmeyeceksin ki bu dünyaya sen bir daha. Ömer HAYYAM" |
19-04-2002, 11:02 | #2 |
|
Hayyam Kimdir?
"... Kimmiş bu Hayyam?
Abdülbaki Gölpınarlı'nın araştırmalarından öğrendiğimize göre Hayyam'ın 1121-1122 yıllarında ölmüş, zamanında dörtlükleri, yıldızlar bilgisi, bir terazi buluşu, dünyasına küsmüşlüğü, ermişliği, herkesten başka türlülüğüyle tanınmış , masallaşmış bir bilge olduğunu ve kendi eliyle yazılmış hiç bir yazısı bulunmadığını ve dörtlüklerinin ölümünden sonra şurda burda birer ikişer yazıldıktan sonra toplu halde ancak onbeşinci yüzyılda kalma kitaplarda görüldüğünü öğreniyoruz..." Şarap sonsuz hayat kaynağıdir, iç; Gençlik sevincinin pınarıdır, iç; Gamı yakar eritir ateş gibi, Sağlık sularından şifalıdır, iç. Can bir şaraptır, insan onun destisi; Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi. Hayyam, bilir misin nedir bu ölümü varlık: Hayal fenerinde bir ışık pırıltısı. " |
19-04-2002, 11:05 | #3 |
|
Şarap ne ile içilir yahu!
Çok iyi bir şarap, eğer uygun bir yemekle içilmezse beklentilerimizi boşa çıkarabilir, bir hayal kırıklığı yaratır ve keyif planlarımız hüsrana uğrar. Hangi şarabın hangi yemekle içilebileceğini bilmek için temel bazı bilgilere gerek duyulur. "Koyu etlerle kırmızı, açık renkli etlerle beyaz şarap" klişesi geçerliliğini çoktan yitirmiştir. Doğal aroma maddelerine önem veren, yeni ve yaratıcı yemek pişirme teknikleri yepyeni kombinasyonları mümkün kılmış ve özellikle beyaz şarapların önemini artırmıştır. Şarap ve yemek birbirine benzerse, yani yemeğin içindekiler ve hazırlanışı, şarabın kıvamı, yapısı, kokusu ve tat nüanslarına benzerse, istenen ahenge ulaşılabilir. Burada her zaman akılda bulundurulması gereken üç temel kural vardır:
1) Şarabın tadı, yemeğin tadına baskın olmamalı. 2) Şarap ve yemek sıralaması aroma, tatlar, kıvam ve yapı açısında birbirine paralel olmalı. 3) Şarabın yemek masasında üç düşmanı vardır: a) Sirke; örneğin çok fazla sirke katılmış bir salata b) Çok keskin bir ekşiliği olan yiyecek ve içecekler (limon gibi) c) Yağ (örneğin bazı çok yağlı yapılan balık türleri, özellikle kırmızı şaraba metalik bir tat verebilir) Şarap ve Yemeklerin Ahengi Alkol, tatlının ve baharatların etkisini artırır, ayrıca hazmı kolaylaştırır. Şarapta alkol seviyesi düşükse, kalan şeker kendini daha fazla gösterir. Kalan şeker içermeyen tam olarak mayalanmış şaraplar, tam olarak mayalanmış ama daha az alkol içeren şaraplardan daha yumuşak bir etki bırakırlar. Şarapta veya kavrulmuş, ızgara yapılmış ya da buğulanmış yemeklerdeki acılık veren maddeler, tatlı algılanmasını uyumlu bir hale getirirler ve ölçülü bir asiditenin algılanmasını sağlarlar. Acılık veren maddeler, yavaş yavaş algılanırlar ama uzun süre kalıcıdırlar; tanenli ve çok alkollü şaraplarla uyumludurlar. Çok yağlı yemeklerle asidi, taneni ve alkolü zengin şarapların içilmesi önerilir. İştah açan bu üç bileşen, hazmı da kolaylaştırır. Çok baharatlı yemeklerin tatları, alkol derecesi yüksek şaraplarla birlikte daha da kuvvetlenir. Bu yüzden, alkol derecesi yüksek şaraplarda fazla derecede asit de varsa dikkatli bir seçim yapmak gerekir. Özellikle köpüklü şaraplardaki karbonik asit, tatlı algılanmasını biraz önler. Bu tip şaraplar, yemeklerle birlikte olduklarından daha tatlıymış gibi gözükürler. Yemeklerle birlikte sekliği fazla olan köpüklü şaraplar daha uygundur (tatlılar hariç). Tuz, şarap ve yemeklerdeki aroma ve acılık veren maddelerin algılanmasını artırır. Asit, tatlıyı destekler (bunu çileğe biraz limon sıkarak görebilirsiniz), ayrıca geçici olarak acılığı gizler. Asiditesi yüksek şaraplarla, fazla asitli yemekler uymaz. Tatlı tat, şaraptaki aroma maddelerinin algılanmasının kolaylaştırır, acı ve ekşi tadı dengeler. Çok sek yapılmış şaraplar, yemeklerle birlikte daha yumuşak ve ahenkli bir izlenim bırakırlar (yemekteki tuzdan ve şekerden dolayı). En uygun şarap-yemek ikilisinin seçiminde önemli bir dizi faktör daha vardır: günün hangi zamanı olduğu, hangi mevsim olduğu, dışarıdaki sıcaklık, içme nedeni (doğumgünü gibi), içen kişilerin yaşı ve şarap zevki, fiyat ve menü sırası. Mümkünse aşağıdaki sırayla servis yapılmalı: Şarap Sıralaması beyaz kırmızıdan sek tatlıdan soğutulmuş normal sıcaklıktakinden zarif ve yumuşak baharat çağrışımlıdan hafif kuvvetliden az alkollü çok alkollüden genç eskiden önce içilmelidir Teşekkürler bigblue.. |
20-04-2002, 22:36 | #4 |
|
Kim demiş şarap haram diye,
Senle içilen şarap helaldir, Sensiz içilen su bile haram Ö.Hayyam |
21-04-2002, 14:06 | #5 |
|
Şarap ve Kadeh
Kadeh Deyince
Kadeh, bilinçli bir "şarap tadımında" görünüm, koku, tat ve yapı üzerine mümkün olan en iyi duyumları alabilmek için çok önemlidir. Sıradan bir "şarap içiminde" ise yukarıda saydığımız değerler yine önemli olmakla birlikte ön planda değillerdir. Tadımda öncelik, şarap keyfinin en önemli bölümü olan ve şarap hakkında bir çok bilgi içeren kokunundur. Kadehin kalitesi ve biçimi, şarabın görünümünde ve özellikle de alınabilecek kokuda önemli bir rol oynar. Bir şarabın içerdiği aroma ve buke miktarının ne kadarının bir kadehten koklanabileceği birbiriyle ilişkili dört ana faktöre bağlıdır: 1) Kadehin biçimine, 2) Şarap kadehe konurken veya konduktan sonra sallandığında oluşan şarap bulaşmış iç yüzeye, 3) Aroma maddelerinin sirkülasyon yapabildiği, gelişip, yoğunlaşabildikleri, şarap yüzeyiyle kadeh ağzı arasındaki iç bölgeye, 4) Kadeh ağzı büyüklüğünün, gövdesine oranına (Bu oran çok ince ayarlanmalıdır. Aroma maddeleri kadehten çıkabilmeli ama kısa bir sürede de tükenmemelidirler.). 1. Bourgogne kadehi 2. Kırmızı şarap kadehi 3. Beyaz şarap kadehi 4. Köpüklü şarap kadehi Renk Yoğunluğu ve Berraklık Değişik kadehlerdeki renk yoğunluğunu ve berraklığını görebilmek için, kadehleri beyaz bir yüzeye koyun ve aynı şaraptan eşit miktarlarda doldurun. Sonra yeterli bir ışıkta kadehlere tepeden bakın. Kadehler arasındaki fark hemen göze çarpacaktır. Örneğin dar sherry kadehleri rengi çok yoğun, geniş kadehler biraz zayıf, kalın camdan yapılanlar ise biraz mat gösterecektir. Benim tavsiyem renk yoğunluğunu ve berraklığını en iyi şekilde görebilmek ve daha sonraki tadımlarda güvenilir bir karşılaştırma yapabilmek için klasik kırmızı veya beyaz şarap kadehlerinden şaşmamanızdır. Renk Tonları ve Nüansları Renk tonları en iyi şekide eğik tutulan bir kadehte görülebilir. Kadehi eğerken şarabın dökülmemesine dikkat edilmelidir. Özellikle kırmızı şarabın tonları ve nüansları, eğilmiş kadehin ortasından kenarına doğru çarpıcı bir şekide görülebilir. Şarap kenarlarda, sulandırılmış izlenimi veren bir renk tonu alır. Renk tonlarının daha iyi algılanabilmesi için, arka planın beyaz olması ve ortamın yeterince doğal ışık alması unutulmamalıdır. Ağzı hafifçe daralan lale biçimindeki kadehler bu iş için en uygun olanlarıdır. Aroma ve Buke Eskitme ve özellikle şişede bekletmeyle ortaya çıkan kokulara buke denir. Aroma ise şarabın yapıldığı üzümden kaynaklanan, açıklıkla belirtilebilen, taze ve kuvvetli bir meyve veya baharat özelliği gösteren kokular için kullanılır. Şarabın değerlendirilmesinde kadehin kokuya olan etkisi, kullanımının pratik olmasından çok daha önemlidir. Bir kadehin ağzı ne kadar büyük ve ne kadar dışarıya doğru açıksa, şarabın bukesi o kadar zor korunabilir. Kadehin sallanmasıyla oluşturulabilen buke, çok büyük bir hızla ve kolayca uçar, kaybolur. Bukeyi koklayabilmek için yine ağzı hafifçe daralan kadehler tavsiye edilir. |
12-10-2004, 17:18 | #6 |
|
Şarabın 5,kadının 35 yaşından küçüğü baş ağrıtırmış
Bayan olduğum ve şarap içmediğim için yorum yapamıyorum Bir bilene sormak gerekiyor galiba |
12-10-2004, 18:24 | #7 |
|
Herseye agzi acik ayran budalasi olarak baktiklari, soylenen her guzel lafa kolay kandiklari 17 -25 yas arasindaki KAZ Donemi.
2)Guzelliklerinin farkina vardiklari, o yuzden hep kapris ustune kapris yaptklari 25 - 35 yas arasindaki NAZ Donemi. 3) Hayati (erkekleri)taniyip gozlerinin acildigi 35 -45 yas arasindaki KURNAZ Donemi. 4) Mihrabin yikildigi, herseyin bittigi 45 yas sonrasi ENKAZ DONEMI. |
13-10-2004, 18:02 | #8 |
|
Enkazların altında kalanlar hep erkeklerdir:)
Ragıp Bey,
Bayanları çok kötü karşınıza aldınız.Bundan sonra neler olur bilemiyorum Bana sanki ENKAZ altında kalacaksınız gibi geliyor |
14-10-2004, 00:24 | #9 |
|
Sayın hocam, özür dilerim. Sizin yazınız üzerine espri olsun diye yazdım Yoksa, haddimize mi düşmüş.
BİZİM OLSUN Yeryüzü padişahların, kralların olsun. Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın.. Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun, Temizlik, cennet kapıcısının işi.. Kim, ne olursa olsun, Sevgili bizim olsun tek, Canı, canımız olsun.. ÖMER HAYYAM |
14-10-2004, 18:34 | #10 |
|
Ragıp Bey,
Özürdilenecek hiç birşey yazmadınız ki.Benim de amacım sadece okuyanların yüzünde bir tebessüm oluşturabilmekti. Hayat öyle acımasız ve öyle ciddi ki ara sıra , biraz da olsun gülmemiz gerekiyor. Bence kadın ya da erkek olmanın değil insan olmanın savaşını vermeliyiz.Kadın -erkek çatışmasına yaşamın her döneminde ve her kesitinde rastlamak mümkün.Bu tatlı sürtüşme biz kadınları daha da güçlü kılıyor.Siz erkeklere teşekkür etmeyip de ne edeceğiz Her başarılı kadının arkasında "enkaz" bir erkek vardır Bilir misin yüceler yücesi Şarap ne zaman mutlu eder içenleri Salı, çarşamba, perşembe,cuma,cumartesi Ve bir de pazar, pazartesi (Ö. Hayyam) |
14-10-2004, 18:45 | #11 |
|
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! |
15-10-2004, 12:02 | #12 |
|
Madem tebessüm dediniz, bende bir katkıda bulunayım.
FELAKET…* Erkek, avlanmayı buldu, silahı icat etti, Kadın avcılığı buldu, kürkü icat etti… Erkek, renkleri buldu, boyamayı icat etti, Kadın, boyamayı buldu, makyajı icat etti… Erkek, konuşmayı buldu, sohbeti icat eti, Kadın, sohbeti buldu, dedikoduyu icat etti… Erkek, tarımı buldu, yemeği icat etti, Kadın yemeği buldu, diyeti icat etti… Erkek, dostluğu buldu, aşkı icat etti, Kadın, aşkı buldu, evliliği icat etti… Erkek, kadını buldu, seksi icat etti, Kadın, seksi buldu, baş ağrısını icat etti… Erkek, ticareti buldu, parayı icat etti, Kadın parayı buldu, Ve bundan sonrası tam bir FELAKET J)… |
15-10-2004, 12:04 | #13 |
|
Biraz önce ki yazı Mcozden.com adlı bir siteden alınmıştır. Kaynak göstermeyi unutmuşum, özür dilerim
|
15-10-2004, 21:18 | #14 |
|
Gecmis gunu beyhude yere yad etme,
Bir gelmemis an icin de feryat etme, Gelmis gecmis masal bunlar hep Eylenmene bak omrunu berbat etme. Niceleri geldi neler istediler, Sonunda dunyayi birakip gittiler. Sen hic gitmeyecek gibisin degil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler. Dunyada ne var, kendine dert eyleyecek, Bir gun gelecek ki can bedenden gidecek, Zumrut cayir ustunde, sefa sur iki gun ... Zira senin ustunde de otlar bitecek. Omer Hayyam |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Semerkant Ve Hayyam | NİLGÜN SEYMEN | Kitap | 19 | 26-11-2006 13:07 |
Şarap Kursu Başlıyor | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 1 | 18-10-2004 23:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |