|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
24-10-2006, 12:05 | #1 |
|
Yargıtay: Nikâhsız birlikte yaşamak ‘gayriahlaki’dir
Birlikte yaşayan çiftin yaptığı nişanı geçerli saymayan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bu yüzden erkeğin, kadına aldığı hediyenin iade edilmeyeceğine de karar verdi
Yargıtay, evlenmeden birlikte yaşamanın “gayriahlaki” olduğuna ve birlikte yaşayan çiftin yaptığı nişanın da geçersiz sayılmasına karar verdi. Diş hekimi M.O., İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtığı davada, 1997 yılından beri yanında yardımcı eleman olarak çalışan ve kendisi gibi dul olan A.A.’yla bir süre sonra aralarında duygusal yakınlaşma olduğunu ve birlikte yaşamaya başladıklarını belirtti. 2001’de nişan yaptıklarını belirten M.O., nişanlısına 17 milyar TL değerinde bir ev hediye ettiğini ancak bir süre sonra A.A.’nın nişan yüzüğünü atarak kendisini terk ettiğini anlattı. M.O., aralarındaki nişanın bozulması nedeniyle evin tapusunun iptalini ve kendi adına tescilini, bu olmadığı takdirde 17 milyar TL ev bedelinin kendisine ödenmesini istedi. Mahkeme, nişanın bozulması, evliliğin gerçekleşmemesi nedeniyle evin takdir edilen toplam değeri olan 12 milyar 250 milyon TL’nin A.A.’dan tahsil edilmesine karar verdi. AMAÇ MEŞRU DEĞİL A.A.’nın bu kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi şu kararı verdi: “Davacıyla davalının bir araya gelerek iki sene karı koca gibi yaşadıkları, daha sonra geçinemeyerek ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Tarafların iki sene nikâhsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye yönelik bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalıya ev almasının meşru olmayan bir amacın gerçekleşmesi için verilmiş bir paradan ibaret olduğunu kabul zarureti vardır. Borçlar Kanunu’nun 65. maddesine göre gayriahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeyin geri alınması mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesiyle ilgili hükümlerin burada kıyasen uygulanması yoluna gidilerek davanın kabulünde isabet yoktur.” http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=24.10.2006&Newsid =91020&Categoryid=1 |
24-10-2006, 12:24 | #2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
NASIL YANİ ??? |
24-10-2006, 23:31 | #3 |
|
Medeni olmayan bir yorum...
Yargıtay; tutucu,zorlayıcı ve medeni olmayan bir yorum yapmış... ürkütücü bir kanuni yorum... Zaman içinde değişecektir... |
28-10-2006, 15:58 | #4 |
|
Sayın Sehper'e sonuna kadar katılıyorum. Siz bir de 13. Hukuk Dairesinin Avukatlık Hukuku ve vekalet ücretlerine ilişkin 2005-2006 tarihli kararlarını bir okuyun. Ne derece zorlama yorumlarla aleyhe kararlar çıktığını bir görün.Ve de Yargıtayın avukatlık yasasının bizleri çok ilgilendiren bir maddesini iptal etmek için Anayasa Mahkemesine başvurduğunu biliyor musunuz bilmem.
|
29-10-2006, 00:26 | #5 |
|
Yargıtay'ın yasayı yorumunu doğru buluyor ve diğer arkadaşlara katılmıyorum.
Çünkü; 1) Aile ve evlilik kurumunun korunması toplumun kendisini oluşturan değerler sistemi ile devamlılığının sağlanması açısından son derece gereklidir. 2) Somut olayda iadeyi talep edenin evli olup olmadığı tartışılmamış. Lakin Yargıtay, mevcudun aksine bir yorum ile iadeye karar verse idi evli olduğu halde başkaları ile birlikte yaşayanların da evlilik beklentisi içerisinde olduğu ya da iradesi fesada uğratılmak sureti ile böyle bir beklenti oluşturulduğundan bahisle iade davaları da alır başını yürürdü. Aile ve evlilik kurumunu korumak adına tutuculuk hiç de fena bir tavır değil |
29-10-2006, 00:49 | #6 |
|
Sayın ibreti,
Aile kurumuna ben de karşı değilim. Hatta iyi bir savunucusu olduğumu bile söyleyebilirim. Ama bir kurumu, kavramı korurken, bir diğer kavramı, kadın kimliğini de korumalı, ezip geçmemeliyiz diye düşünüyorum. Verilen haberde sunulan gerekçe doğru ise, şunların altı çizilmiş: -Nikah olmaksızın birlikte yaşama olgusu var ise, nişan olsa dahi ben bu nişanı tanımam. Geçerli saymam. Nikahsız birliktelik addederim. -Dolayısıyla tanımadığım nişan çerçevesinde, nişan hediyesinin iadesini de hukuken tartışmam. (Buraya kadar yine mesele yok,ama asıl vahim kısma geliyorum: ) -Verilen ev, gayrimeşru bir amacın temini için verilmiş para kabul ediliyor. Burada kadının saygınlığını korumak adına, nasıl yani sorusunun açılımı yapılmalı diye düşünüyorum. O açılım nasıl yapılabilir? 1-Gayrimeşru amaçtan , gayri ahlakilikten kasıt nedir? 2-Verilen ev/para, ne karşılığı verilmiş kabul edilmiştir? Burada yanlış anlamalara çok açık bir tablo karşımıza çıkmıyor mu? Kaldı ki taraflar nişanlanmışlar. Nişanlı olmadıklarına dair bir iddia -anladığım kadarıyla- taraflarca ileri sürülmemiş. Beş yıl dahi nişanlı kalıp evlenen çiftler olabiliyor. Sorun aynı evde yaşamaları mı? |
29-10-2006, 01:22 | #7 |
|
Yargıtay: Nikâhsız birlikte yaşamak ‘gayriahlaki’dir
Sayın ibreti;
Çok olsısı değil ama diyelim ki yarın eşimden ayrıldım. Ne yapmam gerekir? Yeniden evlenmek mi? Bir insanla birlikte yaşamama kim hangi hakla müdahale edebilir? Yasal gerekçesini gösterirseniz sevinirim. Sizin mantığınıza göre hukuk kurulmaz. Bu karar üzerine karımı boşayıp nikahsız yaşamaya karar verebilirim. Burada nasıl bir hakkaniyet düşünülecek? Hiç kimse benim 18 yaşını doldurmuş bir insanla nikahsız yaşamamı engelleyemez. Sadece kişisel tepkilerini gösterebilirler. Kaldı ki hukukumuzda yanlış anlamadım ise Yragıtay'ın "birlikte yaşayan insanlar" dan kadın lehine verdiği kararlar vardır. Saygılar |
29-10-2006, 02:38 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn.Muzaffer Erdoğan;
Sizin 18 yaşını geçmiş farik ve mümeyyiz birisi ile birlikte yaşamanıza kimse karışamaz. Beyanlarımda da böyle bir duruma müdahale edilebileceğine dair bir ifade de yok. Lakin siz de bu durumu kimseye evlilik diye dayatamazsınız.
Hukukun sizin tekelinizde olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim -- Sn.Sehper Ferda Demirel; Haber dikkatlice okunduğunda
Bende oluşan düşünce de bu yöndedir. Yani taraflar ileride evlenme amacı taşımadan birlikte yaşamışlar ve geçinemeyip ayrılmışlar; fakat, verilenlerin geriye alınması söz konusu olunca da iade sebebi olarak nişanlılık olgusuna dayanmışlar... Saygılarımla... |
29-10-2006, 12:32 | #9 |
|
bu karardan anlaşılan;birlikte yaşayan insanlar,medeni kanunun nişanlanma vd. hükümlerinden asla yararlanamayacaklar.Neden?çünkü birlikte yaşamak gayrıahlakidir.birlikte yaşamak,evlenmeye yönelik nişanlanma değildir(neye yönelik bi nişanlanmadır mrak ettim doğrusu )Asıl utanç verici olanı da, evin bu sebeple gayrıahlaki bir amacı sağlamak için verilmiş olmasına karar verildiğidir.Bu gayrıahlaki amaç nedir merak ettim?Keşke Yargıtay bunlarınm bu gayrıahlaki amaçlarının ne olduğunu da açıklasaymış.
Yazık gerçekten.Yargıtay bile,sırf beraber yaşıyorlar diye nişanlanma müessesesini geçerli saymıyor.Ve kadını da ahlaksız ilan ediyor.Utanç verici bir karar. |
29-10-2006, 14:33 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Selam, Sanırım burada Yargıtay nikahsız yaşamaya karşı bir karar ittihaz etmemiş. Verilen hediyenin sadece cinsel brlikteliği sürdürme amacına matuf olabileceği ihtimali üzerine durarak içtihat tesis etmiş. Verilen içtihadın ülke genelinde uygulamayı yönlendireceği hesap edilirse bence çok rahatsız edici bir karar değil. Saygılar... |
29-10-2006, 16:23 | #11 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki linkte verdiğim Yargıtay kararını ve mesajımı burada aynen yayınladım.Yargıtay'ın benzer konularda verdiği kararlarda içtihat birliği vardır. Hiçbirinde de iki tarafın yaşadığı ilişkinin bizatihi "ahlaka ve adaba aykırı" olduğundan söz edilmemektedir. Aynen foruma konu edilen haberdeki karar gibi...Özet olarak maddi menfaat için bir ilişki sürdürülüyorsa; verilen şeyler geri alınamamaktadır. Saygılarımla |
29-10-2006, 18:01 | #12 | |||||||||||||||||||
|
Sn.Suat Ergin;
Medeni Yasada
|
29-10-2006, 18:33 | #13 | |||||||||||||||||||
|
Eğer gerçekten Yargıtay kararı bu yönde ise; Sayın Sehper Demirel'in tüm tepkilerine ziyadesiyle katılıyorum. Bu halde mezkur karar ile kişisel hakları, Yargıtay tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak haleldar edilen kadın idare aleyhine tazminat davası açmalı, gerekirse AİHM'E kadar da gitmelidir. Kadınlık onurunun gereği budur. Yok eğer olay ve ilintili karar Sayın Suat Ergin'in belirttiği şekilde olup da basın tarafından bu tarz sansansyonel bir hale sokuldu ise; şu basının hakkından gelecek kimse yok mu yahu? Saygılarımla. |
14-12-2006, 04:15 | #14 |
|
Yargıtay, sosyal güvenlik alanında da farklı düşünmüyor.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=9374 |
14-12-2006, 12:34 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Yargıtay ise; resmi nikahlı kadına, eşini öldürme ve ölüm maaşını alma hakkı tanıyor. Bir yerlerde bir tezat var gibi! |
14-12-2006, 12:49 | #16 |
|
İki bekâr şahsın beraberliğinde gayriahlâki olan durum, sanırım bu birlikteliklerin günübirlik olmasıyla alâkalı
Burada 1997-2001 yılları arasında geçen bir tanışma evresi var; ve taraflar bu sürenin son iki yılında beraber yaşama kararı almışlardır. Aldıkları kararla ilgili bütün sorumluluk da kendilerine aittir.Resmi evrak üzerinde olmasa bile, erkek kocalık kadında erkeğe karılık yapmıştır. Doğal olarak bu zaman içerisinde kişiler kendi rızaları doğrultusunda yaptıkları tasarrufları, resmi evlilik bağı olmadan yaptıklarının bilincinde olarak yapmışlardır. Bu süre zarfında taraflar anlaşamayıp ilişkilerini bitirme kararı aldıkları gibi, eşlerden biri vefat etmiş de olabilirdi. Kadın böyle bir durumda kendisine kocalık yapan şahsın sosyal güvencelerinden faydalanamayacağı gibi, erkekde bu süre içerisinde eş olarak kabul ettiği kişiye verdiği hediyelerin peşine düşmemeli; çünkü taraflar resmi olmayan ilişkilerinin bilincinde iki yetişkin olarak hareket etmişler ve bunun doğal sonuçlarını da yaşamışlardır. Taraflar resmi bir bağlılık yoluna gitmiyorlarsa beraberliğin sona erişinde, beraber yaşanan süre içerisinde alınan ve verilen hediyeler içinde resmi taleplerde bulunmamalılar. Saygılar |
14-12-2006, 12:52 | #17 |
|
Sn.Jeanne D'arc
Konu ile ilgili tartışma daha önce yapılmıştı. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=9229 Saygılar |
14-12-2006, 13:10 | #18 |
|
Sayın Av.Habibe Yılmaz Kayar,
Henüz okumamış olsam da o forumdan haberdarım. Ben her iki durum arasındaki ilinti/çelişkiye dikkat çekmek istedim sadece. Saygılarımla. |
14-01-2007, 15:04 | #19 |
|
Forum haberinden bir ay sonra, içtihat ararken tesadüfen karşılaştığım ve haberdeki hukuki gerekçeyi tümüyle farklı değerlendiren bir karara rastladım. Üstelik eleştirdiğim karardaki hukuki niteleme, aşağıdaki kararda davanın davalısı tarafından, SAVUNMA (!) olarak ileri sürülmüş olduğu halde.
Saygılarımla... HD 01, E: 2003/000827, K: 2003/002654, Tarih: 11.03.2003 [*]AHLAKA AYKIRILIK[*]HİLE Borçlar Kanunu 65. maddesine göre, ahlaka aykırı bir amacın gerçekleştirilmesi için verilen şey geri istenilemezse de somut olayda, dava sebebinin ahlak ve adaba aykırı olduğu söylenemez. Davada, hile hukuksal nedenine dayanılmıştır. Hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (818 s. BK. m. 28/1, 31, 65) Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki bulunduğu 5 nolu parseldeki 12 nolu bağımsız bölümünü evlenmeyi ümit ettiği davalıya satış göstererek devrettiğini, davalının evliliğe yanaşmadığı gibi daireyi de iade etmediğini ileri sürmüş iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, taşınmazın nikahsız olarak bir arada yaşamak amacıyla kendisine devredildiğini, Borçlar Kanununun 19.ve 20. maddelerine göre bu şekilde verilen şeylerin geri alınamayacağını davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Borçlar Kanununun 65. maddesi hükmüne göre ahlaka aykırı bir amacın gerçekleştirilmesi için verilen şeyin geri istenilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.3.2003 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat A. Erdem Akyüz ile temyiz edilen vekili Avukat Hüsnü Cinemre geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Murat Ataker tarafından düzenlenen rapor okundu. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Dava dilekçesinin içeriğinden davacının, kendisine bırakılması ileri de evlenmenin gerçekleşmesi amacıyla çekişmeli taşınmazını davalıya temlik ettiğini; ancak davalının değinilen düşüncelere aykırı olarak evi terkedip gittiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı da davacının karı-koca olarak birlikte yaşamak için taşınmazı kendisine verdiğini; davacının kızının rahatsız etmeye başlaması üzerine birlikteliklerinin sona erdiğini savunmuştur. İddia ve savunma birlikte değerlendirildiğinde temlikin Borçlar Kanununun 65, maddesinde ifadesini bulan ahlak ve adaba aykırı bir sebebe dayalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Davada hile (kandırma) hata hukuksal nedenlerine dayanıldığı sonucuna varılmaktadır. Bilindiği üzere; Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B. K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda; yukarıda değinilen anlamda bir inceleme ve araştırma yapıldığı söylenemez. Hal böyle olunca; belirtilen sebebe ilişkin taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2002 tarihinde yürürlüge giren Avukat ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 275.000.000 TL. duruşma Avukat parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.3.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Nikahsız birliktelikten olma çocuğun velayeti nasıl alınabilir? | mslmklvz | Meslektaşların Soruları | 7 | 18-06-2011 13:29 |
hizmet tespit davası ile birlikte iş kaz doğan tazminat d. birlikte açılabiliği | uye9493 | Meslektaşların Soruları | 5 | 13-11-2006 11:13 |
Birlikte Yaşamak ? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 17 | 28-10-2006 19:54 |
Yaşamak Sanattır | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 23 | 03-10-2006 17:07 |
Ayı Gibi Yaşamak İsteyen Bir Ayı’nın Sonu | Gemici | Site Lokali | 1 | 03-07-2006 23:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |