|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
03-03-2007, 00:40 | #1 |
|
dilekçede unutulan vekalet ücreti istemi
öncelikle merhabalar...
idare mahkemesinende dava açmak için yazdığım dilekçede yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi istemini yazmayı sehven unutmuşum. Bu durum için yapılabilecek bir çözüm yolu var mı? |
03-03-2007, 06:23 | #2 |
|
Katkı
Sayın Munzur0000,
Aramıza hoş geldiniz. 2577 s.İdari Yargılama Usulü Kanunu HUMK.’nın Uygulanacağı Haller: MADDE 31 - 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. (Değişik cümle: 4001 - 10.6.1994 / m.14) Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. HUMK. Yargılama giderleri, 1086 s. Yasanın 423.maddesinde sayılmış; aynı maddenin 6 numaralı bendinde, vekalet ücretinin de yargılama gideri olduğu belirtilmiştir. 29.05.1957 gün, 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, karşı tarafa yüklenmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden (resen) hükmedilecektir. Kurum harçtan muaf olsa da, avukatlık parasının ödenmesi gerekir. İnceleyiniz : Danıştay, İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu,E. 1996/1,K. 1997/1,T. 25.12.1997 5502 s.Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu MADDE 36- İlgili kanunlarda yer verilmemiş olsa dahi, Kuruma ait taşınır ve taşınmazlar, bunların alım ve satım işlemleri ile Kuruma yapılacak bağış ve yardımlar, Kurumun taraf olduğu davalar, icra kovuşturmaları ile ilâmlar, Kurum tarafından satın alınan taşınmazlar ile ilgili tüm tapu işlemleri, Kurum tarafından yapılan bütün işlemler ve bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması gereken yazı ve belgeler ve bunların suretleri; damga vergisi ve harçlar ile belediyelerde yürütülecek her türlü hizmet karşılığı alınan ücret ve katılma payından müstesnadır. Kolay gelsin. |
03-03-2007, 06:57 | #3 |
|
sayın Av.Hulusi Metin
meslektaşımız, vekalet ücreti ile birlikte yargılama gideri de talep etmeyi unutmuş. Sizin eklediğiniz yazılarda,vekil ücretinin yargılama gideri olduğu belirtiliyor. O konuda ihtilaf yok zaten |
03-03-2007, 08:54 | #4 |
|
Sayın Munzur
Sayın ragıp Verilen yanıtta Sayın Hulusi Metin tarafından belirtildiği gibi: karşı tarafa yüklenmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden (resen) hükmedilecektir. Yargılama gideri ( ve dolayısıyla avukatlık ücreti) hakkında dilekçelerde talepte bulunmaya gerek bulunmamaktadır. Saygılarımla |
03-03-2007, 17:47 | #5 |
|
tamamen katılıyorum
Sayın Av.Hulusi Metin'in tespitine katılmakla eklemek isterim ki bu Yargıtay Kararı dayanak yapılarak birden fazla dosyada vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine,dava/cevap dilekçesinde unutulmuş olmasına rağmen,mahkemece hükmedilmiştir.Bu doğrultuda onanmış yerel mahkeme kararları da mevcuttur.Talep halinde iletilir.
|
03-03-2007, 21:52 | #6 |
|
Yargılama gideri ve avukatlık ücretini talep olmazsa da mahkeme resen hükmeder.
|
04-03-2007, 01:18 | #7 |
|
Meslektaşlarımın da belirttiği üzere, yargılama giderleri ile Avukatlık ücreti Mahkemece re'sen gözetilir. Bu hususta açıkça bir vazgeçmenin olup olmadığına da dikkat edilmelidir...
|
04-03-2007, 01:53 | #8 |
|
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu Esas: 2004/18-92 Karar: 2004/107 Karar Tarihi: 25.02.2004 ÖZET: Asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanmasıdır. İdarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde, idarece, kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesince müracaat etmesi gerekir. (2942 S. K. m. 5, 6, 8, 10, 14, 16, 17) (2709 S. K. m. 46) (1086 S. K. m. 416, 417, 423) Taraflar arasındaki "kamulaştırma konusu irtifak bedelinin tespiti ve bu hakkın tapuya tescili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 2.5.2003 gün ve 2002/1060-2003/381 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 2.10.2003 gün ve 7010-7138 sayılı ilamı ile,(... Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Yargıtay'ın önüne gelen uyuşmazlık kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkin olup, davanın niteliğine göre kendini vekille temsil eden taraflar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktuen vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken vekalet ücreti takdirine yer olmadığı biçiminde hüküm kurulması doğru değildir" gerekçesiyle "temyiz yoluna başvuran davacı açısından mahkeme kararının BOZULMASINA ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 4650 sayılı Yasayla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 10.maddesi uyarınca kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın tapuya tescili istemine ilişkindir. Davacı Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili; Dava konusu taşınmaz da daimi irtifak tesisi için davacı idarece kamu yararı kararı alınmış olup, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 8 nci maddesine göre satın alma usulü ile taşınmazın devri konusunda davalı mal sahibi ile anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; Anılan yasanın 4650 sayılı yasa ile değişik 10.maddesi uyarınca taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ve irtifak hakkının davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermeyip, yargılamaya da katılmamıştır. Mahkemenin; "Bilirkişi kurulunca, irtifak hakkı bedelinin 595.030.000 TL. tespit edildiği" gerekçesiyle, "Davanın kabulü ile, idarece bankaya bloke edilen 595.030.000 TL. irtifak hakkı bedelinin hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalıya ödenmesine, taşınmazda tesis edilen irtifak hakkının davacı idare adına tapuya tesciline, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenle bozulmuş; Yerel mahkeme, "davalının, davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından, vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı" gerekçesiyle, önceki kararında direnmiştir. Görüldüğü üzere, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; idarece 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 10.maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle açılan davanın niteliğine göre, davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği, noktasındadır. Uyuşmazlığın çözüme geçilmezden evvel, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın satın alma usulü ve bedel tespiti esaslarını düzenleyen 8 nci ve 10 ncu maddelerinde 4650 sayılı Yasa ile getirilen değişiklik ve bu bağlamda kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tesciline ilişkin davanın hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır. 4/11/1983 gün ve 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların sağlıklı bir biçimde çözümü ve Anayasa'nın 46 ncı maddesinde öngörülen ve asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanması amaçlanarak, 24/4/2001 gün ve 4650 sayılı yasa ile değişik hükümler getirilmiştir. 4650 sayılı Yasa ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sistemi değiştirilerek, öncelikle Yasanın 8 nci maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulamalarının sağlanması; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi halinde 10 ncu madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür. Yasa değişikliği ile getirilen düzenleme sonucu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun bedel artırımına ilişkin 14.maddesi ve taşınmazın idare adına tescili hükümlerini içeren 16 ve 17.maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. O halde, Kamulaştırma Yasasında, 4650 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; Anılan yasanın 5 nci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6 ncı madde uyarınca onaylanmasından sonra, 8 nci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde, idarece, 10 ncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesince müracaat etmesi gerekir. Bu noktada, mahkemece adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit edilip, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar vermek, Kamulaştırma Yasasının değişik 10 ncu maddesinin amir hükmü gereğidir. Görülmektedir ki, idarece satın alma aşamasında tespit edilip, malike dahi bildirilmeyen tahmini bedel taraflar açısından bağlayıcı olmadığından, sonraki aşamada kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili amacına yönelik olarak açılan davada; kamulaştırma bedelinin artırıldığı yada eksiltildiği, eşdeyişle tahmini bedelden yüksek yada düşük bir bedele hükmedildiğini söylemek mümkün değildir. Bu itibarla, gerek pazarlık aşamasında tahmini bedeli bilmeyen mal sahibinin, gerekse kamulaştırmanın sonuçlandırılması için yasaca öngörülen zorunluluk çerçevesinde mahkemeye müracaat eden idarenin, eldeki davada haklı yada haksız olduğundan söz edilemez. Yine yasa değişikliğiyle getirilen düzenlemeyle, 10 ncu madde uyarınca mahkemenin, kamulaştırmayı sonuçlandırarak; bir taraftan tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi davalıya ödenmesine, diğer taraftan taşınmaz malın idare adına tesciline karar vermesi karşısında, tarafların davada haklılık yada haksızlığının söz konusu olmadığı açıktır. Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 423 ncü maddesinin 6 ncı bendinde açıkça belirtildiği gibi, vekalet ücreti bir yargılama gideridir. Bu nedenle, 29/5/1997 gün, 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK. M.416, M.417) Ne varki, az yukarıda yapılan açıklama ve gerekçeler ışığında, sözü edilen ana kuralın; Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idarece adına istemiyle açılan davalarda uygulanma olanağının bulunmadığı, kuşku ve duraksamaya yer olmaksızın görülmektedir. Davacı idare lehine taşınmazın tescili, davalı mal sahibi lehine kamulaştırma bedelinin tahsili sağlandığından, kendini vekille temsil eden taraflar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktuen vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı yöne işaret eden bozma kararına uyularak, kendini vekille temsil ettiren davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden olayı BOZULMASINA, 25.2.2004 tarihinde yapılan ikinci görüşmede, oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
04-03-2007, 02:16 | #9 |
|
tum meslektaslarımın goruslerıne katılmakla beraber...lehımıze vekalet ucretının karara baglanmasını ıstemedıgımız bır davada cevap dılekcesınde vekalet ucretını yazmadık sadece davanın reddını ıstedık...davanın reddıne karar verılen son durusmada hakım bey burada talebınız yok ama yasal olarak bunada karar verecegız ama su asamada feragat edersenız hukumde gecmeyecek dedı...bızde feragat ettık..burdanda anlasılıyorkı sızın acıkca feragatınız yoksa yargılama gıderlerınden olan vekalet ucretınede hak kazanacaksınız...ıyı calısmalar... |
04-03-2007, 12:17 | #10 |
|
Acık feragat yoksa yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilir.
|
04-03-2007, 14:05 | #11 |
|
hepinize çok teşekkür ederim. çok sevindim.ben bir avukatın yanında çalışıyorum ve dilekçeyi yazan bendim benim için zor bir durum olurdu.
|
04-03-2007, 15:52 | #12 |
|
Sayın munzur0000
Gece yatakta birden irkiliyorum; gözlerim faltaşı gibi açılıyor; gergin bir hareketsizlikle kaskatı kalıp düşünüyorum: - Acaba dilekçeyi yanlış mı yazdım? Bu sorunun yanıtını bulmadan uyumak mümkün olmuyor. Gerginlik gece yatakta bile avukatların yakasını bırakmıyor. Neyse ki THS var. Avukatlar yalnız kalmamalı. Geçmiş olsun dileklerimle.. |
04-03-2007, 16:08 | #13 |
|
sayın munzur0000
dilekçenizde vekalet ücreti talebi yapmasanız dahi tarafların vekille temsil edildiği hallerde hakim talebe bağlı olmaksızın kendiliğinden vekalet ücretine hükmeder.Yargılama esnasında yapılan tüm giderler içerisinde avukatlık ücreti de vardır. |
10-03-2007, 13:51 | #14 |
|
mrhba
peki kamulaştırma davasında yardılama giderleri davacı kamulaştırmayı yapan idare tarafından karşılanacaktır diye bi husus var. bu durumda taşınmaz sahibi kendini bir avukatla temsil ettirse ve bedele itiraz ederek değerin yükseltilmesini istese fakat mahkeme bunu haklı görmeyerek idarenin belirlediği değer üzerinden tescile karar verse bu durmda vekalet ücreti yine davacı idare tarafından karşılanacak mı? |
10-03-2007, 14:38 | #15 |
|
Sorulu Katkı
Sayın Av.Mustafa Erol
2942 s. Kamulaştırma Kanunu Geçici Madde 1 - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan kamu yararı ve kamulaştırma kararları geçerlidir. Ancak, idarece henüz kıymet takdir edilmemiş olan işlerde, kıymet takdir işlemleri ile sonraki işlemler bu Kanun hükümlerine göre yapılır. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış davalarda bu Kanun hükümleri uygulanır. Ancak bu Kanunla getirilen değişik hükümlerin uygulanması nedeniyle haksız çıkan tarafa harç, yargılama gideri ve avukatlık ücreti yükletilemez. Geçici Madde 6.- (4650 - 24.4.2001) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, kamulaştırma kararı alınmış ancak henüz tebligata çıkarılmamış kamulaştırmalarda bu Kanun hükümleri, diğerlerinde önceki hükümler uygulanır. Madde 42 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer (Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 8 Kasım 1983 - Sayı: 18215) ÖZET : Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Kamulaştırılarak yol haline getirilen taşınmazın T.M.K.nun 999.maddesi gereğince tapudan terkini yerine davalı idare adına tesciline karar verilmesi, Vekalet ücreti, davayı takip eden avukata ait ise de; bu avukat ile ona vekalet verenin iç meselesidir. Vekalet ücretinin davacı ve davalı yerine, vekilleri lehine hüküm altına alınması, doğru değildir. 4721/m.999; 2942/m.10,17; Y.,5. HD.,E. 2004/10459,K. 2005/406,T. 27.1.2005 ÖZET : Kamulaştırma evrakının tebliğ yazısında ve tebliğ yerine geçmek üzere yapılan ilanlarda, maliklerin kamulaştırmanın kesinleşme tarihinden sonra ferağa davet edilmiş olmalarına rağmen ferağ vermemeleri nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet verdikleri anlaşıldığına göre, yargılama giderinin davaya sebebiyet veren davalı mal sahiplerine yükletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır (Y.,18. HD.,E. 2001/11955,K. 2002/1143,T. 4.2.2002). Sayın meslektaşım, Bu bilgiler ışığında sorunuzun cevabı sizce ne olmalı? Saygılar |
10-03-2007, 16:08 | #16 |
|
İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri, Danıştay'ın önceki tarihli kararlarına istinaden talep olmaması halinde vekalet ücretine hükmedilemeyeceği yönünde karar veriyorlar. Örneğin; Danıştay 4. Dairesi 1988/5390 e. ve 1991/1563 k. sayılı kararında:
2577/m.31) İstemin Özeti: Canlı hayvan ithalat, ihracatı ve dahili ticaretiyle uğraşan davacının, ödünç para vererek faiz geliri elde ettiği halde beyandışı bıraktığının inceleme ile tespit edildiği belirtilerek düzenlenen inceleme raporuna istinaden adına 1985 takvim yılı ile ilgili olarak re`sen salınan gelir vergisiyle kesilen kaçakçılık cezasını; dava dilekçesinde, borç para verildiği belirtilen kişilerle olan bu ilişkilerin ticari nitelikli olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi amacıyla verilen arakararı gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle inceleme raporuyla tespit edildiği üzere davacının muhtelif tarihlerde birden fazla kişiye borç para vererek faiz geliri elde ettiğinin kabulü gerektiği ancak, dönem içinde borç verilen kişilerin beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda yapılan hesaplamalarda davacının ödünç para vererek elde ettiği ve beyan dışı bırakması nedeniyle matraha ilavesi gereken faiz gelirinin 12.541.750.- lira olduğu belirlendiğinden kaçakçılık cezalı tarhiyatın bu miktar matrah farkına dayalı kısmının yerinde görüldüğü fazlasının terkini icabettiği gerekçesiyle değişiklikle onayan Adana 2. Vergi Mahkemesinin 14.06.1988 günlü ve E: 1987/843, K: 1988/798 sayılı kararının; ayrıntılı olarak yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora dayalı kaçakçılık cezalı tarhiyatın yasal olması nedeniyle aynen onanması gerektiği ve ayrıca davanın duruşmalı olarak görüldüğü, duruşmada dairelerini temsilen Hazine Avukatı hazır bulunduğu halde vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek bozulması isteminden ibarettir. Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir. Danıştay Savcısı M.B.`nin Düşüncesi: Ödünç olarak verdiği paralar nedeniyle elde ettiği faiz gelirini beyan dışı bıraktığı inceleme sonucunda saptanan yükümlü adına re`sen yapılan cezalı tarhiyatı değiştiren vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması vergi dairesi müdürlüğü tarafından istenmiştir. Vergi mahkemesince yapılan incelemede, yükümlüden borç para alan kişilerin kendi beyanlarına göre verdiklerini söyledikleri faiz oranının verilen meblağa, uygulanmasıyla bulunan faiz miktarının esas alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu yöntemle bulunan atrah kısmına cezalı tarhiyat yapılmasi gerektiği biçimindeki mahkeme kararı yasalara ve idari yargı içtihatlarına uygun görülmüştür. Bu nedenlerle temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmüştür. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince Tatkik Hakimi A.A.`nın açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Davacı hakkında yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatı değişiklikle onayan mahkeme kararı, duruşmaya katılan Hazine Avukatı ile ilgili olarak takdir edilmemesinin yerinde olmadığı ve cezalı tarhiyatın aynen onanması gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmektedir. Vergi dairesi müdürlüğü davaya verdiği savunmada, davanın reddi gerektiğini iddia ile yetinmiş yargılama gideri talebinde bulunmamıştır. Mahkemelertaleple bağlı olarak hüküm tesis edebileceklerine göre ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda olduğu gibi bu kanunun 31. maddesiyle atıfta bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili maddelerinde yargılama gideri ve avukatlık ücretinintalepedilmeksizin hükmedileceğine dair açık bir hüküm mevcut olmadığı ve vergi dairesi müdürlüğü tarafından dava safhasında bu konudate bulunulmadığı dikkate alındığında temyiz dilekçesinde bu hususta ileri sürülen iddia yerinde görülmemiştir. Vergi dairesi müdürlüğünün uyuşmazlığına esas ile ilgili olarak ileri sürdüğü temyiz iddiaları ise, mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine 29.04.1991 gününde oybirliği ile karar verildi. demektedir. Yani sonuç olarak idari yargı ile adli yargı arasında bu tarz bir uygulama farkı var... |
10-03-2007, 17:17 | #17 | |||||||||||||||||||
|
Yasayi Bİlmemek Mazeret DeĞİldİr
Karara konu dava 1988 yılında açılmış……1991 yılında karara bağlanmış... xxx Davanın açıldığı tarihte 521 s. Danıştay Kanunu yürürlükte idi. Bu Yasanın 103. maddesi; avukatlık ücretinin; a - Taraflardan birinin isteği üzerine, b - Avukatla takip olunan davalarda tarifesine göre, haksız çıkan tarafa yükletilmesini öngörmüş idi. xxx Halen yürürlükte bulunan 2575 sayılı DANIŞTAY KANUNU (Kabul Tarihi: 6 Ocak 1982 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 20 Ocak 1982 - Sayı: 17580)’nun 96. maddesi ile - 521 sayılı Danıştay Kanunu ile bunun ek ve tadilleri yürürlükten kaldırılmıştır. xxxx Halen yürürlükte bulunan 2577 s. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 20 Ocak 1982 - Sayı: 17580) m.24 /f “Kararlarda…Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,… belirtilir. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU İLE VERGİ USUL KANUNUNUN UYGULANACAĞI HALLER Madde 31- 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. (Değişik cümle: 4001 - 10.6.1994 / m.14) Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. 2. Bu Kanun ve yukarıdaki fıkra uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. Ve KARARLAR: DANIŞTAY, İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU E. 1971/13,K. 1975/8,T. 28.2.1975 521 sayılı Danıştay Kanununun mahkeme masrafları başlığını taşıyan 103. maddesinde de, taraflardan birinin isteği üzerine, Danıştay`da açtığı dava dolayısıyla ödediği harç, kaydiye ve posta ücretleriyle bilirkişi incelemeleri, delil tespiti ve keşif için yaptığı harcamalar ve avukat marifetiyle takip olunan davalarda, tarifesine göre hesaplanacak avukatlık ücretinin haksız çıkan tarafa yükletileceği hükme bağlanmak suretiyle vekalet ücretinin, mahkeme masraflarının bir unsuru olduğu bir kez daha açıklığa kavuşturulmuş bulunmaktadır. XXX ÖRNEK KARAR: ÖZET: Avukat aracılığıyla takip edilen dosyada, vekalet ücretine hükmedilmemiş olması bozma nedenidir. DANIŞTAY,2. DAİRE, E. 2004/2293,K. 2004/1060,T. 5.11.2004 xxx Sonuç ve soru: Arkadaşlar sizce bu konuda yargı yolları arasında "uygulama farkı" var mı... Hepinize sevgiler |
16-03-2007, 17:24 | #18 |
|
"Mahkemeler taleple bağlı olarak hüküm tesis edebileceklerine göre ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda olduğu gibi bu kanunun 31. maddesiyle atıfta bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili maddelerinde yargılama gideri ve avukatlık ücretinin talep edilmeksizin hükmedileceğine dair açık bir hüküm mevcut olmadığı ve vergi dairesi müdürlüğü tarafından dava safhasında bu konuda talepte bulunulmadığı dikkate alındığında temyiz dilekçesinde bu hususta ileri sürülen iddia yerinde görülmemiştir."
Sayın Meslektaşım, yukarıdaki Danıştay kararı 2577 sayılı yasayı da 1086 sayılı yasayı da kendisine dayanak almış. Talep yoksa hükmedilemez diyor. Eski kanun zamanında kabul etmiyordum ancak yeni yasada durum değişti demiyor. |
17-03-2007, 21:41 | #19 |
|
Sayın tabuosman
Neden mer'i kanunlara itibar etmeyip de 1988 tarihli kararlara takılıp kalıyorsunuz? Uygulamacının görevi kanunu uygulamaktır. Kanun hükmü çok açık. Sözünü ettiğiniz kararın neden böyle bir sonuca vardığını araştırmaya ihtiyaç bile duymuyorum: Belki o dava tarihinde geçerli olan mevzuat farklı olduğundan böyle bir karar verilmiştir; belki de yanlış karar verilmiştir. Her iki halde de kanun karşısında geçersiz olan kararı didiklemek gereksiz bence. Saygılarımla |
27-08-2015, 16:01 | #20 |
|
Duruşma istemli temyiz dilekçemde vekalet ücreti talep etmemişiz, lehimize olan bozma ilamında da vekalet ücretine hükmedilmemiş. Karar düzeltmede sonuç alınabilir mi?
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Vekalet Ücretinin Vekalet Ücreti Olur mu? | avzehra | Meslektaşların Soruları | 135 | 24-08-2017 14:14 |
Karşı Vekalet Ücretinin Takibinde İcra Vekalet Ücreti Sorunu | mslmklvz | Meslektaşların Soruları | 13 | 06-01-2017 01:43 |
Azledilen Vekalet İlişkisinde Vekalet Ücreti Alacağı | Av. Tuncer Öztürk | Meslektaşların Soruları | 17 | 02-10-2015 16:18 |
vekalet ücreti | av.beyşehirli | Meslektaşların Soruları | 4 | 23-12-2006 14:51 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |