|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
27-01-2018, 17:35 | #1 |
|
İşe İade Kararı, İşçinin Daha İyi Şartlarda Bir İşte Çalışması, Tazminat Haklarının Korunması
Merhabalar, dort sene suren bir ise iade davasinda, Yargitay nihayetinde dosyayi incelemeye aldi , muhtemelen de ise iadeyi onamaya karar verecek. Ancak, Konunun ozeti şöyle;
İşci bir yildir iade istenilen işten daha iyi bir iste calisiyor ve ayrilmak istemiyor. Ustelik, suan hamile ve muhtemelen karar kesinlestigi esnada gebelik izninde olacak. Sorularim ise sunlar; Kesinlesme karari geldiginde ve basvuru yaptigimizda iscinin calisiyor olmasi sorun olur mu? Gebe olmasi, gebelik iznindeyken isverene basvuracak olmasi nasil olur? Ve ozetle,Tazminat haklarimizin sona ermemesi icin yapabilecegimiz en uygun yol nedir, oyle ki halen calisitigi is sartlari iyi davasi suren ise gore daha iyi.Davali tarafin avukatiyla konusup uzlasmaya calismalmiyim yoksa isverene ise al diyip ordan gelecek cevaba gore mi hareket etmeliyim? Dava burdan gelecek nakte cok ihtiyac duyan bir arkadasimindi, uzun surmesi ve asil isveren bakimindan karsi vekalet gelmesi nedeniyle bende tazminati yanmadan parasini hepsini olmasa da bir kismini, bosta gecen tazminatini alsin diye ugrasmaya calisiyorum Cevap verecek meslektaslarima simdiden tesekkur ederim |
28-01-2018, 06:38 | #2 |
|
Adım adım
Sayın meslektaşım,
„İşe iade“ye ilişkin hüküm onanarak kesinleşirse… Olasılık hesapları: 1.Süresinde başvuru yapılırsa 1.1.Talep kabul edilirse, 1.2.Talep kabul edilmezse 2.Başvuru yapılmazsa Kahve molası ... |
28-01-2018, 13:17 | #3 |
|
Bu iki adimla is bitse keske talep yapilmazsa da uzerine soguk su guzel gider
|
01-02-2018, 12:00 | #4 |
|
Cevap verecek kimse yok mu Davalı avukatini arayıp işçinin işe dönmek istediğini ama anlasalirsak donmeyebilcegini söylemek istiyorum , nasıl cevap alırım bilemedim
|
02-02-2018, 16:21 | #5 |
|
maalesef Yargıtay bu tazminatlar için illa ki işe başlaması gerektiğini düşünüyor. işten çıkarırlarken verdikleri kıdem ve ihbar tazminatlarının "tazminat" açısından yeterli olduğunu söylüyordu bir kararda
|
02-02-2018, 20:30 | #6 |
|
Kanunun 3 ayda kesinleştir dediği davayı 4 yılda kesinleştirsen böyle olur. Gerçi son değişiklikle o süre "ivedilikle" diye değiştirildi ya
İşe başlatmama ve boşta geçen süre tazminatını istiyorsanız işe başvuru şart. İşveren işe gel der mi? Düşük ihtimal, ama gelemeyeceğini biliyorsa kesin gel der. |
05-02-2018, 07:50 | #7 |
|
Esasen sorunun genel geçer cevabı şudur; işverenin davetine rağmen işe başlamayan işçi açısından, işe iade davasının sadece işçi avukatına yararı olur, işçiye yararı olmaz.
Ancak her somut olayda farklı pratik sonuçlara ulaşmak mümkün olabiliyor. Sizin olayınızda, işe iade için başvuru yaparken müvekkilinizin yasal doğum izinleri bittikten sonra işe başlayabileceğini belirterek; işverenden yasal süresinde boşta geçen süre ücreti ve sair hakları ödemesini; müvekkiliniz çalışabilir durumda olduğunda başlayacağı işi ve iş şartlarını bildirmelerini talep etmeniz, farklı çözümlere kapı aralayabilir sizin için diye düşünüyorum. Saygılar, |
05-02-2018, 19:31 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay kararını bekleyip gelince bu sebepleri gösterip başlamak en mantiklisi. Davalı vekiliyle öncesinde görüşmem aksine ise davet etmelerine sebep olabilir, umarım doğum izni vs. Diyince ise almazlar |
07-02-2018, 10:07 | #9 |
|
Sayın aysegul02,
İşe iade başvurusu yapılan esnada, işçinin çalışması sorun teşkil etmez. Zira işçi, o aşamada başvurusunun kabul edilip edilmeyeceğini bilemez ve kabul edileceği ihtimaline göre hayatını şekillendiremez. Size işverenin, işe iade başvurusunu kabul edeceğini düşündüren nedir bilemiyorum ancak işe iade davası sonrası yapılan işe iade başvurusunu kabul eden işveren, ben henüz görmedim. Tabii ki ihtimal dahilindedir, gel başla diyebilir. Ancak o zaman da işçi başlamama hakkına sahiptir. Sadece denemiş olursunuz, denememe durumunda baştan kaybetmiş olursunuz... Bu hususta karşı taraf vekili ile hiç görüşmeyin derim. Görüşmeniz, müvekkilinizin durumunu açık eder ve işverenin aklında hiç yokken işe iade başvurunuzu kabul etmesi sonucunu doğurabilir. Bu da anlattığınız vaziyete göre, müvekkilinizin zararına olur. Karşı taraf vekili ile hiç görüşmeden, kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde, işverene başvurunuzu yazılı şekilde yapmanızı öneririm. (Bir de soru işveren sözleşmeyi feshederken, işçiye kıdem ve/veya ihbar tazminatı ödemiş mi acaba?) |
07-02-2018, 10:14 | #10 |
|
Bir de işe iade başvurusunda bulunup başvurusu kabul edildiği halde işe başlamayan bir işçi ile ilgili Yargıtay HGK kararı paylaşıyorum. Kararı okuduğunuzda da göreceğiniz üzere, başvuruda bulunup kabule rağmen işe başlanmaması ile hiç başvuruda bulunulmamasının sonuçları aynı. Dolayısıyla başvurup denemekten zarar gelmez.
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/22-1106 K. 2014/538 T. 16.4.2014 • FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ ( İşe İade İsteminde Bulunulması - İşe İade Kararının Kesinleşmesinden Sonra Vekili Aracılığı İle İşe İade İsteminde Bulunan Davacının Talebin İşverene Süresinde Tebliğ Edildiği/Davalının Süresinde Yaptığı İşe Başlama Davetine Davacının Haklı Neden Olmadan İcabet Etmediği Bu Durumda Davalı İşverenin Feshinin Geçerli Hale Geldiği ) • DÖRT AY BOŞTA GEÇEN SÜRELERE YÖNELİK ÜCRET ALACAĞI ( İşe İade İsteminde Bulunulması - Davalının Süresinde Yaptığı İşe Başlama Davetine Davacının Haklı Neden Olmadan İcabet Etmediği Bu Durumda Davalı İşverenin Feshinin Geçerli Hale Geldiği/Davacının Boşta Geçen Süre Ücreti İle İşe Başlatmama Tazminatına Hak Kazanmadığı ) • İŞE İADE İSTEMİNDE BULUNULMASI ( Fazla Çalışma Ücreti Alacağının Tahsili İstemi - Davalının Süresinde Yaptığı İşe Başlama Davetine Davacının Haklı Neden Olmadan İcabet Etmediği Bu Durumda Davalı İşverenin Feshinin Geçerli Hale Geldiği ) • FESHİNİN GEÇERLİ HALE GELMESİ ( İşe İade İsteminde Bulunulması - İşe İade Kararının Kesinleşmesinden Sonra Vekili Aracılığı İle İşe İade İsteminde Bulunan Davacının Talebin İşverene Süresinde Tebliğ Edildiği Davalının Süresinde Yaptığı İşe Başlama Davetine Davacının Haklı Neden Olmadan İcabet Etmediği Bu Durumda Davalı İşverenin Feshinin Geçerli Hale Geldiği ) 4857/m.21/5,56 ÖZET : Dava; ödenmeyen kıdem tazminatı,4 ay boşta geçen sürelere yönelik ücret alacağı ve fazla çalışma ücreti alacağının tahsiline ilişkindir. işe iade kararının kesinleşmesinden sonra, vekili aracılığı ile işe iade isteminde bulunan davacının talebin işverene süresinde tebliğ edilmesi üzerine; davalı işveren tarafından davacının avukatına PTT kanalıyla gönderilen işe davet yazısının tebliğ edilmesi, ayrıca aynı içerikli davet yazısının davacı asilin adresine PTT aracılığıyla acele posta yoluyla, süresinde ihbarlı olarak bırakılması ve davacı tarafından tebliğ edilmiş olmasına karşılık, davacının makul süre içersinde işe başlamadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, davalının süresinde yaptığı işe başlama davetine, davacının haklı neden olmadan icabet etmediği, bu durumda davalı işverenin feshinin geçerli hale geldiği ve davacının boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatına hak kazanmadığına işaret eden ve H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.12.2009 gün ve 2009/69 E., 2009/676 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 16.11.2012 gün ve 2012/11842 E., 2012/25601 K. sayılı ilamı ile; ( ... Davacı vekili, İzmir 6. İş Mahkemesi'nin 2006/146 esas,2006/190 karar sayılı dosyasında, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verildiğini, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, süresi içinde işe başlama talebinde bulunulduğunu, işverence davacının işe başlatılmadığı gibi feshe bağlı alacak ve tazminatlarının da ödenmediğini ileri sürerek, boşta geçen süre ücret alacağı, işe başlatmama tazminatı ve ihbar tazminatının faiziyle davalıdan tahsilini istemiş, 16.11.2009 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini ıslah ederek artırmıştır. Davalı vekili; davacının gönderdiği İzmir 14. Noterliği'nin 24247 yevmiyeli işe başlatma bildiriminin 27.12.2006 tarihinde tebellüğ edildiğini, davalı şirketin davacıyı İşe başlatmak istediğini ancak kendisine ulaşamadığını, bunun üzerine hem davacıya hem de vekiline olumlu yanıt verdiklerini ve davacının hemen işe gelip başlamasını posta yoluyla bildirdiklerini, buna rağmen davacının işe gelmediğini ve başlamadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının işe başlatılma talebinden sonra işe davet yazısının tebliğ edilmesi gereken kişinin avukatı değil, bizzat davacı asil olduğu, işe iade başvurusundan sonra son günlere kadar bekleyerek, son günlerde alo post yoluyla işe davette bulunan işverenin, bu davet yazısına icabet etmesi gereken işçisine belgeyi yasal süresi içerisinde ulaştırması gerektiği, bu sebeple davalı işveren tarafından işe iade yazısının kanuni süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespiti açısından esas alınması gereken tebligatın davacı asile yapılan tebligat olduğu,davacının işe iade talebinin işverene 27.12.2006 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, işverenin bir aylık kanuni süresi içerisinde davet yazısını işçiye ulaştırmadığı, sürenin dolmasından sonra 29.1.2007 tarihinde davacıya ulaştırdığı, davacının kanuni süresi içerisinde işe davet edilmediğinden işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini hak ettiği, iş sözleşmesi işverence geçersiz olarak feshedildiğinden ihbar tazminatına da hak kazandığı, davacı davalı işyerinden ayrıldıktan sonra dört aylık boşta geçen süre döneminde 28.1.2006 tarihinde bir başka işyerinde çalışmaya başlayarak asgari ücretle çalıştığından, boşta geçen süre içerisinde yeni işyerinden aldığı ücret miktarının boşta geçen süre ücretinden mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir. 1- ) Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- ) İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatıyla boşta geçen süreye ait ücret ve ihbar tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatıyla boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 Sayılı Kanun'un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatıyla boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez. İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 Sayılı Kanun'un 56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir. İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez. İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. İşçinin işe başlatılmaması fesih niteliğinde olmakla, işverence gerçekleşen bu feshe bağlı olarak ihbar tazminatıyla süre yönünden şartları mevcutsa kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödenmelidir. Hesaplamalar işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihindeki ücret ve kıdem tazminatı tavanı gözetilerek yapılmalıdır. İşçiye geçersiz sayılan fesih sırasında kıdem ve ihbar tazminatıyla izin ücreti ödenmişse, dört aylık boşta geçen süre ilavesiyle ve son ücrete göre yeniden hesaplama yapılmalı ve daha önce ödenenler mahsup edilerek sonuca gidilmelidir. Dosya içeriğinden, davacının 7.6.2005-31.12.2005 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde teknik eleman olarak geçersiz fesih tarihindeki 650 Euro ücretle çalıştığı, aynı mahkemenin 2006/146 esas 2006/190 karar sayılı dosyasında,davacının işe iade davası açtığı, 4.5.2006 tarihinde, işe iade talebinin kabulüyle davacının yasal süresinde işverene başvurmasına rağmen iş verenin süresi içersinde davacıyı işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin dört aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine, davacı işçinin işe iadesi için işverene müracaat halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört ay tutarındaki brüt ücreti ve eklentilerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, kararın Yargıtayca 30.10.2006 tarihinde onanarak kesinleştiği, kesinleşen kararın davacıya tebliğ edildiği tarihin belli olmadığı ancak bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacının 26.12.2006 tarihinde işe iade talebinde bulunduğu, talebin işverene 27.12.2006 tarihinde tebliğ edildiği, davalı işveren tarafından davacının avukatına PTT kanalıyla 24.1.2007 tarihinde gönderilen işe davet yazısının 25.1.2007 tarihinde tebliğ edildiği, aynı içerikli davet yazısının davacı asile 25.1.2007 tarihinde alo post yoluyla tebliğe çıkartıldığı, yazının davacı asile 26.1.2007 tarihinde ihbarlı olarak bırakıldığı, davacı tarafından 29.01/2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacının işe başlamadığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davalı işverenin bir aylık yasal süresi içinde davacıyı usulüne uygun olarak işe davet ettiği, işe davet yazısının davacı ve vekiline alo post yoluyla tebliğ edildiği, davacının işe davete rağmen işe başlamadığı anlaşılmış olup, davalının işe başlama davetine davacının haklı neden olmadan icabet etmediği, bu durumda davalı işverenin feshinin geçerli hale geldiği ve davacının boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatına hak kazanmadığı ortada iken, mahkemece davacı asile de işe davet yazısı tebliğ edilmesine rağmen vekile yapılan davetin geçerli olmadığı ve bir aylık süre içinde yapılan davetin sürenin sonunda yapılması sebebiyle geçerli olamayacağından bahisle yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava; ödenmeyen kıdem tazminatı, 4 ay boşta geçen sürelere yönelik ücret alacağı ve fazla çalışma ücreti alacağının tahsiline ilişkindir. Davacı vekili, davacının, davalı aleyhine İzmir 6. İş Mahkemesi'nin 2006/146 E.- 2006/190 K. sayılı dosyasından açtığı dava sonunda feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, süresinde işe başlatılması için davalı işverene müracaat edildiğini, ancak davacının işe başlatılmadığını ileri sürerek, 4 aylık ücreti ve diğer alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının işe iade talepli davasının kabulüne karar verildiğini, davacı tarafça gönderilen İzmir 14. Noterliği'nin 24247 yevmiyeli işe başlatma bildiriminin 27.12.2006 tarihinde tebellüğ edildiğini, davalı şirketin davacıyı işe başlatmak istediğini ancak kendisine ulaşamadığını, bunun üzerine hem davacıya hem de vekiline gönderdikleri ihtarla davacının hemen işe gelip başlamasını posta yoluyla bildirdiklerini, buna rağmen davacının işe gelip başlamadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının kesinleşen işe iade talebinden sonra yasal süresi içerisinde işverene başvuruda bulunduğu halde işveren tarafından 1 aylık yasal süre içerisinde işe davet edilmediği gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan ilamla bozulmuştur. Yerel mahkemece, davacının işverene gönderdiği, işe iade talepli ihtarnamenin 27.12.2006 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği davalı işveren tarafından davacının avukatına hitaben PTT kanalıyla 24.1.2007 tarihinde gönderilen işe davet yazısının 25.1.2007 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, yine davacı asile 25.1.2007 tarihinde işe davet yazısının alopost yoluyla tebliğe çıkartıldığı, davacı asile 29.1.2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacıya yapılan tebligatın, ihtarnamenin davalı şirkete tebliğinden sonraki 1 aylık yasal sürenin dolduğu 27.1.2006 tarihinden 2 gün sonra davacıya tebliğ edildiği ( avukatı K. Bilgiç'e ise süre dolmadan 26.1.2007 tarihinde tebliğ edildiği ) ancak işverenin davet yazısının 1 aylık yasal süresi içerisinde işçiye ulaştırmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair hükümde direnilmiştir. Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; işveren tarafından süresinde işe başlama çağrısı yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 Sayılı Kanun'un 21/1. maddesinde; " geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur." hükmüne yer verilmiştir. İşverenin işe davete dair beyanının ciddi olması gerekir, işverenin işe başlatma niyeti olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez. Aynı şekilde işçinin de işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru, geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, işe iade kararının kesinleşmesinden sonra, 26.12.2006 tarihinde vekili aracılığı ile işe iade isteminde bulunan davacının talebin işverene 27.12.2006 tarihinde ve süresinde tebliğ edilmesi üzerine; davalı işveren tarafından davacının avukatına PTT kanalıyla 24.1.2007 tarihinde gönderilen işe davet yazısının 25.1.2007 tarihinde tebliğ edilmesi, ayrıca aynı içerikli davet yazısının davacı asilin adresine PTT aracılığıyla acele posta yoluyla, süresinde ve 26.1.2007 tarihinde ihbarlı olarak bırakılması ve davacı tarafından 29.1.2007 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşılık, davacının makul süre içersinde işe başlamadığı görülmektedir. H.G.K.'nda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, işveren tarafından yapılan işe davet yazısının mutlaka, asile tebliğ edilmesi gerektiği, 4857 Sayılı Kanun'un 21/1. maddesi uyarınca 30 günlük sürede işçiyi işe başlatılması gerekirken, 30 günlük sürede asile tebligat yapılmaması sebebiyle direnme kararının onanması gerektiği ifade edilmiş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından, benimsenmemiştir. Bu durumda mahkemece, davalının süresinde yaptığı işe başlama davetine, davacının haklı neden olmadan icabet etmediği, bu durumda davalı işverenin feshinin geçerli hale geldiği ve davacının boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatına hak kazanmadığına işaret eden ve H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının iadesine 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası |
07-02-2018, 17:56 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
De
Başvuru yapicagim elbette ama o esnada başka işte çalışıyor olması 'işçinin samimi başvuruda bulunması' gereğine aykırı mi olur ondan emin olamadım. İçimi rahatlattiniz, umarım dediğiniz gibi olur ben normal şekilde üzerime düşeni yapıp, karşı tarafin 'lanet olsun gelin alin tazminatınızı' demelerini bekliycem |
08-06-2018, 09:02 | #12 |
|
Arkadaşlar, dosyayı kapattığimiz için sonucu buraya da yazmak istedim, sonradan ihtiyacı olan olabilir.
İşe iadeye ilişkin Yargıtay ilamini aldıktan sonra, davacının hamile olması nedeniyle ise izin süresi sonunda başlayabileceğini, bu aşamada SGK primlerinin yatırılıp gerekli ücretlerinin ödenmesini istedim , işe iade halinde.Noterden gonderdigim başvuru sonucunda ,davalı taraf kendileri arayarak anlaşmak istediklerini belirttiler,güçte olsa anlaştık, dosyamiz kapandı.Davacinin hamilelik izninde olmasının etkisi oldu tabi ki de boyle bir durum varsa belirtmekte fayda var |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
YARGITAY KARARI - işe iade sonrası kıdem tazminatı | SINIRSIZ | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-08-2015 16:44 |
Cezanin ertelendigi hallerde daha once verilmis malin musaderesi karari da ertelenirm | roseusum | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-08-2010 16:28 |
tebliğin kabul edilip daha sonra iade edilmesi | Aybüke Kağan | Meslektaşların Soruları | 5 | 12-11-2008 14:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |