Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muhtara yapılan tebligat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-06-2011, 13:13   #1
outlawyer

 
Önemli Muhtara yapılan tebligat

Merhaba, muhtara tebligat yapılmış, mazbatanın üzerine davetiyenin kapıya yapıştırıldığı ve 4 numarada oturan komşuya haber verildiği belirtilmiş. Ancak komşunun ismi yazılmamış. Tebligat usulüne uygun mudur? Teşekkürler
Old 02-06-2011, 13:43   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan outlawyer
Merhaba, muhtara tebligat yapılmış, mazbatanın üzerine davetiyenin kapıya yapıştırıldığı ve 4 numarada oturan komşuya haber verildiği belirtilmiş. Ancak komşunun ismi yazılmamış. Tebligat usulüne uygun mudur? Teşekkürler

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 22.12.2004 T., Esas: 2004/12-765, Karar: 2004/730: "...Borçluya "Örnek 51 ödeme emri ve kira akdi fotokopisinin" tebliğine ilişkin işlemin bu kurallara uygun bulunmadığı açıktır. Zira, bu tebligattaki tebliğ şerhinde aynen: " Muhatabın adresi geçici kapalı olup, nereye Çarşı ya gittiği komşusu... öğrenildi. Tebligat Kanunu 21. maddesi gereği S____ Mahalle/köy muhtarına tebliğ edilip, adresin kapısına 2 no'lu örnek yapıştırılarak komşusu haber verildi. İsim vermekten kaçınmıştır. 03.10.2003" açıklamasına yer verilmiş olup; muhtara isim, mühür ve imzasıyla teslim edilen evrak, tebliğ memurunun imzası ile tevsik edilmişse de, yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun çarşıya gittiğinin kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmamıştır. Yine adı geçenin bunu onaylayan imzası da alınmamıştır. Böylece bu yönler onamsız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır.

Bu durumda, borçlu adresine çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur. Eş söyleyişle, borçluya yapılan ödeme emrinin tebliği işlemi geçersiz olup, Kanunun 32. maddesinin açıklanan hükmü karşısında, borçlunun bu tebliği şikayet ve icra dosyasına başvuru tarihi olan 12.11.2003 tarihinde öğrendiğini kabul zorunludur..."

Tebligat Kanunu m.20-21 ve Tebligat Tüzüğü 26vd. maddelerini inceleyiniz.

Saygılar...
Old 02-06-2011, 13:45   #3
Güldal

 
Varsayılan

Komşu isim vermekten kaçınabiliyor çoğu zaman.Genelde imtina etti diye not düşer fakat düşmemiş olmasının tebligatın geçersizliğine yol açacağını düşünmüyorum
Old 02-06-2011, 13:50   #4
outlawyer

 
Varsayılan

Sayın Güldal ben de öyle düşünüyorum ancak durumu riske atamam. Sayın Nevra Hanım, ben bir yemin davetiyesi çıkarmıştım. Muhatabın yerinde olmadığı şeklinde beyan var. Komşu imzadan imtina etmiş, ismi de yok. Tekrar bir davetiye çıkarmamı mı önerirsiniz, duruşmaya 12 gün kaldı bir celse daha uzamasını göze alamam. Ayrıca davetiye muhtardayken ben yeni bir davetiyeyi nasıl imzalatırım... Sorun çıkarırlar sanırım
Old 02-06-2011, 13:52   #5
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Teb.Kan.21. madde mümkün oldukça komşuya yönetici ve kapıcıya haber verilmesinden bahsetmektedir.Yani haber verme dahi şart değilken komşunun adının yazılmaması tebliğin geçersizliği sonucunu doğurmaz.Buna ilişikin Ejder Yılmaz ın tebligat hukuku kitabında eski kararlar mevcut.
Old 02-06-2011, 14:11   #6
outlawyer

 
Varsayılan

Sayın Yağmur hanım, çok şey isteyeceğim ama kararlar veya numaralarına da ulaşmam mümkün mü muhtarı aradım, tebligatı aldıklarını söyledi. Umarım bana tebligatı aldıklarına dair bir belge verir de bu ızdıraptan kurtulurum
Old 02-06-2011, 16:08   #7
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan outlawyer
Sayın Yağmur hanım, çok şey isteyeceğim ama kararlar veya numaralarına da ulaşmam mümkün mü muhtarı aradım, tebligatı aldıklarını söyledi. Umarım bana tebligatı aldıklarına dair bir belge verir de bu ızdıraptan kurtulurum

Yağmur Hanım'ın belirttiği karar, aşağıdaki karar olabilir:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.09.1976 T., Esas: 1974/10-889, Karar: 1976/2514: "Taraflar arasındaki iptal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Van İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.3.1974 gün ve 617 - 67 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesinin 1.7.1974 gün ve 2469 - 4743 sayılı ilamiyle, ( ...Çözümlenmesi gereken ön sorun tebligatın geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme 7201 sayılı tebligat kanununun 21. maddesinde belirtildiği üzere en yakın komşulardan birine keyfiyetin bildirilmesi şartının yerine getirilmediğinden tebligatın geçerli olmayacağı sonucuna varmıştır. Şu var ki, 21. maddenin öngördüğü en yakın komşulardan birine 905 bildirme şartı, tebliğ yapılacak kimse veya tebligat yapılacak kimselerden hiçbirinin gösterilen adreste bulunmamaları durumu ile ilgilidir. Bu duruma göre, mahkemece tebellüğden imtina vuku bulup bulmadığı yönünden araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir... ) nedeniyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.

Bugün dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi hükmünce "Kendisine tebliğ yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederlerse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amiri veya memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşulardan birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Uyuşmazlığın çözümü metni aynen alınan 21. maddedeki "En yakın komşular" dan birine bildirme koşulunun tebligatın geçerliliği için zorunlu bulunup bulunmadığı hususunun tesbitine bağlı bulunmaktadır. Madde iki hali öngörmektedir. Biri kendisine tebliğ olunacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirinin gösterilen adreste bulunmaması, diğeri ise tebellüğden imtina etmeleridir. Her ne kadar 21. maddede az önce belirtilen yönden bir ayırım yapılmadan en yakın komşulardan birine bildirmeden söz ediliyorsa da tebellüğden imtina eden kimse açısından en yakın komşuya bildirmede getirilen düzenleme "mümkün oldukça" sözleriyle birlikte değerlendirildiğinde hukuki ve eylemli bir yarar düşünülemez; bu koşul ancak tebligat yapılabilecek kimselerin gösterilen adreste bulunmamaları hali için geçerlidir. O halde bu esaslar uyarınca tebellüğden imtina halinde en yakın komşulardan birine bildirme koşulu tebligatın geçerliliği koşulu sayılamayacağından mahkemece tebellüğden imtina hususunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme karan bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ) davalı yararına takdir olunan ( 1400 ) lira avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine 15.9.1976 gününde oyçokluğu ile karar verildi."

Yukarıdaki kararda değerlendirilen husus, muhatabın/tebellüğe salahiyetli kişilerin "adreste bulunmasına rağmen" tebellüğden imtina etmesi halinde, komşuya bildirilme koşulunun hukuki ve eylemli bir fayda sağlamayacağı; bu sebeple komşuya bildirilmese de tebliğin geçerli olduğudur. O tarihte de Yargıtay, muhatabın/tebellüğe salahiyetli olan kişilerin adreste bulunmamaları halinde komşuya bildirimin gerekliliğine değinmiştir.

Alıntı:
Yazan outlawyer
...Sayın Nevra Hanım, ben bir yemin davetiyesi çıkarmıştım. Muhatabın yerinde olmadığı şeklinde beyan var. Komşu imzadan imtina etmiş, ismi de yok. Tekrar bir davetiye çıkarmamı mı önerirsiniz, duruşmaya 12 gün kaldı bir celse daha uzamasını göze alamam. Ayrıca davetiye muhtardayken ben yeni bir davetiyeyi nasıl imzalatırım... Sorun çıkarırlar sanırım

7201 S.K. m.21: "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."

Tebligat Tüzüğü m.28: "Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir..."

Tebligat Tüzüğü m.30: "...Tebliğ memuru, Tüzüğe ekli 2 numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi, gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. Durumu, muhataba duyurması mümkünse en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir..."

Maddenin değerlendirmesini yapan yakın tarihli bir HGK kararı:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2009/12-257, Karar: 2009/315: "Taraflar arasındaki "takibin taliki veya iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 3. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.11.2007 gün ve 2007/892 E.-1077 K. sayılı kararın temyiz incelemesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 18.01.2008 gün ve 2007/22317 E.-2008/534 K. sayılı ilamı ile;

(...Tebligat Yasası'nın 21. ve Tüzüğün 28.maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri adreste bulunmaz iseler, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir veya memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de, bu durumu yazarak imzalaması gerekir. Gösterilen şekil geçerlilik koşuludur. (Yargıtay HGK.nun 29.12.1993 tarih, 1993/18-778-876 sayılı kararı)

Somut olayda, muhatabın adreste bulunmama sebebi komşudan sorulmuş, ancak, imzası alınmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair bir beyan da tevsik edilmemiştir. Bu haliyle yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından şikayetin kabulü yerine yazılı şekilde reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, takibin taliki veya iptali istemine ilişkindir.

Davalı alacaklı tarafından, davacı/borçlu aleyhine, 08.07.2007 keşide tarihli, 9.000,00-YTL bedelli çeke dayanılarak, işlemiş faiz ve ferileri ile birlikte toplam 9.695,91-YTL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe girişilmiş, borçluya örnek 163 ödeme emri, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre 18.07.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davacı borçlu, takipten 13.08.2007 tarihinde haberdar olduğunu, tebligatın Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak yapılmadığını belirterek, tebligatın iptali ile tebliğ tarihinin 13.08.2007 tarihi olarak düzeltilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı alacaklı, tebligatın usulüne uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; borçluya ödeme emrinin Tebligat Kanununun 21. maddesine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Özel Dairece, yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece; Tebligat Kanununun 21. maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine göre, muhatabın çarşıda olduğu ve adresin kapalı olması nedeni ile muhtara tebliğ edilerek, muhatabın kapısına ihbarın yapıştırıldığı, imzadan imtina eden karşı komşuya haber verildiği, dolayısı ile tebligatta bir usulsüzlüğün bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; davacı borçluya yapılan tebligatın geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21.maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina" dır.

Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür.

Burada Tüzüğün 28.maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilir.

Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir
.

Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28.maddesinin 2.,3.,4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.

Bu itibarla; Tüzüğün 28.maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.

21.maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.

Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.10.1965 gün ve E:2/793 K:366, 16.09.1981 gün ve E:7/2371 K:604, 29.12.1993 gün ve E:18/778 K:876, 08.10.1997 gün ve E:2/499 K:783 ve 02.06.1999 gün E:1999/18-480 K:1999/486, 25.01.2006 gün ve E:2005/2- 772 K:2006/17 sayılı kararlarında da istikrarlı bir biçimde benimsenmiştir.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; ödeme emrinin tebliğ belgesine, muhatabın çarşıda bulunması nedeniyle adresin kapalı olduğu, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre muhtara tebligat evrakının bırakıldığı, muhatabın kapısına ihbarın yapıştırıldığı ve imzadan imtina eden karşı komşusu M____ Y____'ya haber verildiği hususları şerh edilmiş ve tebliğ memurunca imzalanmıştır.

Görüldüğü gibi tebliğ memurunca, davalının gösterilen adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebini komşusundan soruşturarak, "muhatabın çarşıda" olduğu yönündeki beyanını tebliğ belgesine yazarak, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi nedeniyle bu ciheti de şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; ödeme emrinin muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlanmıştır.


Böylece, Tebligat Tüzüğü'nün 28.maddesinin birinci fıkrası hükmü aynen yerine getirilmekle; ödeme emrinin davacı borçluya tebliğ işlemi, kanun ve tüzük hükmüne uygun yapıldığından, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı 18.07.2007 tarihin, ödeme emrinin davacı borçluya tebliğ tarihi olduğu kanaatine varılmıştır.

O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, 01.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi."

Tebligat parçası elinizde olmakla yukarıdaki açıklamalar mucibince değerlendirme yapabilirsiniz. Taksit taksit yazmak yerine tebligatta ne yazıyor ve imzalar ne şekilde tam olarak yazarsanız fikrimi net olarak söyleyebilirim Elan verdiğiniz bilgiler çerçevesinde tebliğin usulsüz olduğu kanaatim devam ediyor.

Konunun yemin davetiyesine ilişkin olduğunu yazmışsınız; yargılamada tebligatların usulsüz olup olmadığını hakim re'sen inceler; atlayabilir mi evet atlayabilir; lakin işlemi tam olarak ifa etmiş olmak avukata konfor sağlar (diye düşünüyorum ).

Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muhtara tebligat aqua Meslektaşların Soruları 16 09-09-2019 16:40
Köyde doğrudan muhtara yapılan tebligat geçerli midir advocat63 Meslektaşların Soruları 10 06-01-2015 08:55
muhtara tebligat av.medinealtintaş Meslektaşların Soruları 2 08-04-2009 19:43
Şirket yetkilileri yurt dışındayken, şirket adına muhtara tebligat geçerlimidir? serdarserdar Meslektaşların Soruları 1 04-04-2009 10:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05719399 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.