|
Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için. |
25-12-2010, 08:17 | #1 |
|
kadrolu profesörler ve doçentler avukatlık yapabilirken neden öğrenci işlerindeki memur avukatlık yapamıyor?
doçentlik ve profesörlük avukatlıkla bağdaşabilen işler arasında avukatlık kanununun 12. maddesinde sayılıyor.
düzenlemenin bu unvana sahip memurlara yeni iş alanları açmaktan başka gayesi yok gibi görünüyor. memur olan prof. ve doç.'lar avukatlık yapabilirken yine memur olan öğretmenler, gişedeki görevliler, polisler, askerler avukatlık yapamıyor. uygulama son derece adaletsiz. |
25-12-2010, 13:10 | #2 |
|
Sayın emrahçevik,
Sizce hukuk doçenti ya da profesörü sadece memur mudur? Devlet Memurları Kanunu'na tabi olması onları öğrenci işlerinde çalışan memurlarla eş kılar mı? Aynı mantıkla o zaman neden araştırma görevlilerine ya da öğretim görevlilerine avukatlık yapmak yasak? Onlar da memur ya... Hukuk doçenti ya da profesörü akademik özerkliğe sahip öğretim üyeleridir, yaptıkları iş bilimsel çalışmadır. Peki diğer memurlar? Polisler, öğretmenler, öğrenci işleri memurları özerk ve bilimsel çalışma amacı içinde olan kişiler midir? Avukatlıkla bağdaşmayan iş nitelendirmesi neden yapılır, çünkü avukatlığın özgürce yürütülen bir meslek olması amaçlanır. Birilerine bağımlı olarak çalışan kişiler nasıl özgürce serbest meslek yürütebilir? Avukatlığın tekelinde olan işler arasında hukuki mütalaa vermek, diğer deyişle hukuksal danışmanlık yapmak vardır. Hukuk doçenti ya da profesöründen daha bilimsel, daha doyurucu hukuki mütalaa verecek hukukçu bulunamaz ya da çok zor bulunur herhalde. Hukuk doçenti ya da profesörünün görüşlerinden yararlanabilmek için mutlaka akademik görevinden ayrılması mı gerekir yani, buna mı zorlamalıyız? |
25-12-2010, 13:45 | #3 |
|
sayın yücel,
sorunuz son derece yerinde ve doğru. benim cevabım "evet ayrılmaları gerekir eğer avukatlık yapmak istiyorlarsa" şeklindedir. cevabınız genel olarak sizin bakışınız ve algınızla ilgilidir. ama sistem içinde tutarlılık istiyorsak doç. ve prof.lara tanınan hakların yard. doç. ve dr. unvanlı kişilere de tanınması gerekir. hatta yukarıda saydığım diğer gruplara da. yard. doç.'un akademik özerkliği yok mu ? zaten burada sorun unvanda değil. o unvana sahip devlet memurlarına getirilen ayrıcalıkta. yoksa bir insan doçentliğini almak için ille üniversitede olmak zorunda değildir. hatta memur olmak zorunda da değildir. oysa prof.luk için memur olma şartı var. kadroyla ilgili bir durum. kadro yoksa prof. da olamıyorsunuz. kaldı ki özgürlük son derece görelidir. bir holdingin hukuk müşavirliğini yapan prof ne kadar özgürse öğrenci işlerindeki belki hukuk mezunu memur da o kadar özgürdür. akademisyenlerin mütalaa vermesi, bilirkişilik yapmaları ise sistem açısından son derece önemlidir. buna kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum. |
25-12-2010, 15:26 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Görüşünüze katılıyorum. Yasadaki bu ayrık durumun hiçbir mantığı yoktur. Üstelik 4. maddenin ilk fıkrasında yer alan staj muafiyeti de anlamsızdır; bu fıkrada sayılan görevlerde geçen bin yıl bile avukatlık stajının yerini tutmaz. |
27-12-2010, 13:32 | #5 |
|
Avukatlik
Kanımca Serbest Avukatlık sadece bu işi meslek edinmiş kişilerce yapılabilecek bir meslektir. Kesinlikle prof, doç, memur gibi kişilerce yapılabilecek bir meslek değildir. (Kamu kurumlarında Avukat kadrosunda çalışanları ayrı tutuyorum)
Yine avukatlık emekli mesleğide değildir. Bir hakim ya da savcının tatlı emeklilik günlerinde biraz daha para kazanması için yapılmaması gerekir. Üzülerek ifadem etmem gerekirse bu konuda ne barolarca ne de TBB tarafından düzgün bir çalışma yapılmamakta en azından TBMM nezdinde yasal değişiklik sağlayacak bir baskı ortamı oluşturulamamaktadır. Bu durumda sayıları 60.000 lere dayanan avukatların aslında baskı unsuru oluşturucak bir ötgütlenmeye gidemediklerinin açık göstergesidir. NOT : bir bilgi eksikliğini de düzeltmekte yarar görüyorum. Prof ve Doç. ler devlet memuru değildirler. Onlar 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasasına tabi akademik personeldirler. Özlük ve diğer hakları devlet memurlarından ayrı olarak düzenlenmiştir. |
03-01-2011, 22:01 | #6 |
|
Anayasa Mahkemesine eşitlik ilkesinin zedelendiğinden bahisle bireysel başvuru denenmeli.
|
16-02-2011, 15:43 | #7 |
|
Kanımca hukuk profesörü doçenti doktoru hangi ünvana sahip olursa olsun avukatlık yapabilmelidir. Zira bir Ceza Hukuku öğretim üyesinin avukatlık yaptıktan sonra öğrencilerine anlatacağıyle, uygulamaya hiç takılmadan anlatacağı aynı şey değildir. Avukatlık stajı yapması gerektiğine ben de katılıyorum ancak avukatlıkla öğretim görevliliği aynı anda yürütülebilir. Sonuç olarak müvekkilinin haklarını savunabiliyorsa avukatlık mesleğinin saygınlığına aykırı bir hareketi yoksa neden yapamasın ki? Hukuk öğretimiyle görevli kişilerin okullarda yalnızca makale okuyarak çalışma yapmaları bence sağlıklı olmaz. Medeni Hukuk gibi alanlar çalışılarak öğrenilir.
|
28-02-2011, 12:51 | #8 |
|
Avukatlık mesleğini fakülteyi bitirip ruhsatını alanlar ve belli bir yaşın altındakiler dışında kimse yapmamalı bence.Hangi meslek bu kadar geniş bir kitleye açık.Hakim savcılar emekli olunca hemen ya noter ya da avukat olup eski kimliklerini de kullanarak birçok meslektaşımızın önüne geçiyorlar.Artık belli bir yaşa ve gelire sahip olduklarında ekonomik kaygıları da olmuyor.Olan herzaman genç meslektaşlarımıza oluyor.Hangi avukat istediği zaman hakim savcı olabiliyor.Yaş şartı sınav şartı gibi engeller karşısına dikiliyor.Her yaştan ve her meslekten insanın ya birzamanlar bıraktığı fakülteyi afla bitirerek ya özel hukuk fakültelerini bitirerek yapabilidiği tek meslek avukatlık.Bence avukatlıkta da yaş ve sınav şartı olmalı.Genç beyinlerimiz başka avukatların yanında çok düşük meblağlara mecbur bırakılmamalı.Lütfen mesleğimizin liyakati için barolarımızı harekete geçirelim.
|
28-02-2011, 13:50 | #9 |
|
Her docent avukatlik yapamaz. 3 yil bilfiil bir üniverste veya bilim kurumunda calisma sarti var. Bir docent veya profesör Avukatlik yapmak isterse üniverstede yari zamanli olmak zorunda. Ayrica artik idari görev alamaz. Bir de döner sermayeye katki payi vermek zorundalar.
Avukatlik stajini yapmis, 10 yil üniverstede master ve doktora yapmis bir ögretim görevlisi veya arastirma görevlisi sirf ruhsati olmadigindan dolayi noterlige basvuramiyor sira alamiyor. Halbuki yeni mezun bir hakim veya avukat basvurup sira alabiliyor. Esitsizlik sadece avukatlar aleyhine degil. Hatta hukuk mezunu olup baska mesleklerde calisan kisiler bir cok haktan mahrum kalmaktadir. |
14-02-2013, 01:44 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Eşitlik eşitler arası ilişkilerde mümkündür. Doçent ya da Profesör ünvanı olanla olmayanı eşit değerlendiremeyiz. Bilimsel özerklik gereği, ünvanların kazanılması da çalıştıkları kurum amirine bağlı olmayıp, her biri 5 farklı üniversite öğretim üyesinden oluşan jürilerden gecerek ünvanlar alınmaktadır. Yani terfiler polislik ya da öğretmenlikte olduğu gibi sicil amirine baglı değildir. Bu nedenle kurumlarına karşı bir davada da avukatlık yapmalarında sakınca bulunmamaktadır. Diğer yandan, sadece bu tartışmanın açıldığı 2010 itibariyle sadece 5 yıllık kıdemli doçent ve profesörler üniversitede yarı zamanlı çalışma hakkına sahiptir ve bu kadroya geçtiklerinde maaşlarının 2/3 ü kesilir, ünv dışındaki zamanlarda avukatlık yapabilirlerdi. Diğer meslek mensupları olan, öğretmen yada polis kamuda part time çalışamamaktadır. Tam zamanlı olarak kamu görevini seçmek ya da her türlü özel iş yapmak için kamu görevinden ayrılmak zorundadır. Doçent ve prof.lere ek iş yapma imkanı sağlanmamış olsaydı, tamamı ünv. den ayrılırlardı ve bilim kurumları yüksek ünvanlı hocaları kaybederdi zira verilen bir aylık maaş bir dava ücretinin altındadır. Günümüzde ise, ünv. öğretim üyelirinin tamamı için part time uygulaması kaldırılırak, 5den sonra özel iş yapma imkanı bulunmaktadır. Kamu oyu bu durumu öğretim üyesi hekimler için gayet iyi bilmektedir. Ancak prof. ya da doç. olmayan devlet veya ssk hastahanesi hekimleri için de 5 den sonra muayenhane imkanı bulunmamaktadır. Amaç kamu yararı için gerekli olan hocaları üniversitelerin kaybetmemesini sağlamaktır. Zira ayrıldıklarında 22 yaşında yeni mezun bir öğretmen ya da polis bulunabilirken bir açıkta bekleyen işsiz doçent ya da profesör bulmak pek mümkün değildir. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlık mı Hakimlik mi Ve Neden? | Av.ARIKAN | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 33 | 12-10-2009 08:37 |
Avukatlık mesleğini öğrenebileceğim avukatlık bürosu aramaktayım!!!!!(İstanbul) | Kivana | Adliye Duvarı | 1 | 25-10-2007 08:33 |
Avukatlık Kanunu 165'e göre Avukatlık ücretinden müteselsil sorumluluk | Av.Ertan Uzunoğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 28-12-2006 10:02 |
icra avukatlık asgari ücret tarifesi neden kaldırılmak isteniyor!!! | Av. ece | Hukuk Sohbetleri | 22 | 10-12-2006 10:33 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |