Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hakim,savcı,avukat,noter, Öğretim Görevlisi.. Ama Hangisi?

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 2,75 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-03-2002, 22:02   #1
Cest la vie

 
Soru Hakim,savcı,avukat,noter, Öğretim Görevlisi.. Ama Hangisi?

Alıntı:
"Aslında olayın derininde mahsunlaşmamızı gerektiren bir neden var... Yüzlerce dosyadan sorumlu bir insan, bunlar yetmezmiş gibi büyük sıkıntılar içinde... geçim derdi.. vs.. cinnet geçirip, gelenleri kovmadıklarına şükretmemiz lazım..

Biz avukatlar, her davadan ayrı ücret alırken hem de işimize gelmiyorsa, davayı kabul etmezken, Bu değerli insanların para alma imkanı olmadığı gibi, işi reddetme şansı da yok..
"

Sayın Tikici'nin mesajından alıntı yaptığım bu sözler, zaten karışık olan kafamı iyice karıştırdı. Hakim-avukat ilişkileri hakkında bir sürü forum açıldı. Bir forum da biz öğrenciler için açmak istedim, tabii bütün hukukçu büyüklerimizin düşüncelerine ihtiyaçlarımız var..
Acaba hangisi daha iyi? Tamam, hukuk fakültesinde okuyoruz ama, acaba hangi meslek bizi tamamlar, hangisi bizim için daha iyi sonuçlar doğrur, bir anlamda "garanti" altında oluruz? Gelecekte en çok hangisini daha büyük bir zevkle yapabiliriz, yaptığımız seçimden pişman olur muyuz ki? Hakimlik,savcılık,avukatlık, noterlik, öğretim üyeliği..vs? Tabii ki, hepsinin ayrı iyi yanları var, kötü yanları var.. Belki hiçbiri diğerinden üstün değil, daha iyi değil..
Sayın Hukukçu büyüklerimiz... İşte bir öğrenci ricası.. Yapmakta olduğunuz mesleğin avantajlarını ve dezavantajlarını "objektif" olarak aktarabilir misiniz?
Önerileriniz var mı bizlere, veya ne bileyim, "keşke bunu seçmeseydim, şu daha iyi olurdu" dediğiniz zamanlar oluyor mu?
Özet olarak
1)Hangi mesleği yapıyorsunuz?
2)Seçiminizden memnun musunuz?
3)Bu mesleğin avantajları ve dezavantajları neler?
4)Bizlere önerileriniz var mı?
Umarım vaktinizden bir parça da yoldaki hukukçular için ayırırsınız...

Hepinize saygılarımı iletiyorum..
Old 30-03-2002, 00:10   #2
levent öge

 
Varsayılan

Sevgili,öğrenci dostum,
mesajinda "hangi mesleği yaparsak garanti altinda oluruz"beyanınızdan hareket etmek istiyorum."GARANTİ ALTINDA HİSSETMEK" güzel bir kelime !
Ancak ne yin garantisi? kendinin mi çoçuklarının mi?yaşaminin mi ,kişiliğinin mi?mesleğinin mi ilkelerinin mi?Önemli olan bu sorulara vereceğin cevap. Eğer olaya maddi anlamda geleceğini garanti altına almak olarak bakarsan
hangi mesleği yaparsan yap, hayatını garanti altina almak istiyorsan alırsın.avukat ol hakim ol fark etmez.
Günümüzde emsalleri o kadar bol ki!
Old 31-03-2002, 20:47   #3
Cest la vie

 
İnceleme madalyonun iki yüzü

Sayın Levent Bey..
Sorumun aslı, aslında benim "garanti altında olmam" değildi. Ben, bu mesleğin içindeki büyüklerime, mesleklerinin avantajlarını\dezavantajlarını ve yapmakta oldukları meslekten memnun olup olmakdıklarını sormuştum. Çünkü tabii ki, kim ne derse ona göre karar verip hiç istemediğim bir şey yapacak kadar kişiliksiz bir insan değilim.
Ancak yine de sorunuzu elimden geldiğince yanıtlamaya çalışacağım.
Neyin garantisi? Bu soruya çeşitli yanıtlar verebilirim. Evet, "kendimin" garantisi olabilir; dolayısıyla "çocuklarım" da garanti altında olur. Ayrıca "kendim" ve "çocuklarım" garanti altında olursa, "yaşamım" da garanti altında demektir. Çünkü bunlar birbirleriyle bağlantı şeyler. Kişiliğimin garantisi demek yanlış olur bence, çünkü 20 yaşına kadar kişiliğini garanti altına almamış bir insandan hayır beklemek, veya ona "hukukçu" gözüyle bakmak çok saçma olur gibime geliyor. Ayrıca idealist bir insan olduğum için, insanların kişiliğimi kolay kolay ele geçiremeyeceklerini düşünüyorum. Bu yönden bakınca da ilkelerimden de taviz vermeyeceğim açıkça anlaşılabilir. Mesleğimi garanti altına almak kısmının ise ne demek olduğunu pek anlamadım doğrusu. Çünkü zaten hukuk fakültesinde okuyorum ve hangi mesleği seçersem seçeyim, "hukuk" adı altında garantide olacağıma inanıyorum.


Ancak, sorun mezun olduktan sonra başlayacak gibi. Sınavlardan, sıra beklemekten veya vaktin geçmesinden vazgeçtim. Onlar nasılsa çözülebilecek şeyler, yeter ki insan istesin.. Ama ne istesin?
Hakim olmak istiyorum desem, işte, ilk mesajımda Sayın Tikici'den alıntı yaptığım cümleleri okudunuz.
Öğretim görevlisi olsam desem, bu sefer de hep teoride kalacağım ve ben bunu açıkça pek istemiyorum, bir an önce öğrendiğim şeyleri uygulamaya koymak daha cazip geliyor.
Noterlik, avukatlık veya yapabileceğimiz diğer mesleklerde de avantajların yanında dezavantajlar var.
Ben işte bunu bizzat yaşayan meslek büyüklerimden öğrenmek istedim. Böylece "iyi yanlar" ve "kötü yanlar" olarak iki liste yapabileceğim ve bunun içerisinden kendime göre bir seçim yapabileceğim. Aynı şekilde diğer öğrenci arkadaşlarımız da istedikleri mesleklerin her iki yanını da görebilecekler, ve ona göre karar verebilecekler. Ayrıca belki de sizler için de yararlı olacak bu; çünkü içinizden pişman olup da "keşke şunu yapsaydım" diyenler varsa, o mesleğin de her iki yüzünü görebilecek..
Umarım sorularınıza yeterli cevaplar verebilmişimdir.
Şimdi ilk mesajımı yanıtlayabilir misiniz?

Sevgi ve saygılarımla
Old 31-03-2002, 23:29   #4
seyyah

 
Varsayılan ak-kara-gri

merhaba,
sanıyorum bir çeşit anket çalışması yapmaya uğraşıyorsunuz.
size önerim, ak ve kara yanında bir de gri tonlu bir çizelge düzenlemeniz. çünkü, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra hangi elverişli mesleği yapmak isterseniz isteyiniz, memnuniyetleriniz olacağı gibi hoşnutsuzluklarınız ve hatta pişmanlıklarınız da olacaktır. fakülteye ayak basalı 26 yılı geçti, hiç bir zaman farklı düşünene rastlamadım. hakim olanlar, "gençliğimizin en güzel yıllarını taşrada yokluklar içerisinde geçirdik, çocuklar doğru dürüst bir eğitim görmediler, şimdi adam gibi bir yere geldik ama bu seferde iş yoğunluğundan etrafı göremez haldeyiz, keşke şu noterlik fırsatını kaçırmasaydım" falan gibi konuşuyorlar. avukat olanlar "hay allah, ben de mesleğe adım atmadan önce avukatlar çok para kazanırlar, ne olacak, biraz çene yapar, bol para kazanırız diyordum ama kazın ayağı öyle değilmiş, hakimle uğraş, kalemle uğraş, müvekkille uğraş, karşı tarafın avukatı ve onun müvekkilleri ile uğraş, canımız çıkıyor" diye konuşuyorlar. noter olanları pek göremiyorsunuz ama yakalarsanız onlar da "yav, işlerden fırsat bulup da eski bilgilerimizi tazelemek için okumaya dahi fırsatımız yok, geçen gün bir tanıdık birşey soracak oldu, mahçup olduk" gibi sözler sarfediyorlar, biliyorsunuz. üstelik noterler de tıpkı hakimler gibi gençliklerinin en güzel yıllarını taşralarda geçirdiklerinden üstelik personelin yetersizliğinden, başlangıçta tüm işi kendisinin yaptığından, daha sonra da açıkgöz personel yüzünden bazı sakıncalı durumlarla karşılaştıklarından şikayet ediyorlar. öğretim görevlilerini ikiye ayırmak lazım: birincisi doçent yahut profesör olanlar, diğerleri asistanlar. bu kişiler aynı zamanda avukatlık ve hakemlik gibi yan uğraşlarla da uğraşabiliyorlar. mahkemelere bilirkişilik yapmak da cabası. ama onlar da vakitsizlikten şikayetçiler, üstelik tüm akademisyenler gibi ücretlerinin azlığını dert ediyorlar. ama bana kalırsa bir sınıf dolusu öğrenciye hukuk ile ilgili birşeyler aktarmak, onların ders zili çaldığında "falan hocanın dersi başlıyor" diyerek iştahla dersliklere girmelerini, çıkış zili çaldığında ise doymaz bir halde "hocam, peki ama şu durumda ne olur?" diye sorularla zili duymazlıktan gelmelerini izlemek, yani bir bilgi alış-verişinde bulunmayı istemek bana pek bir cazip geliyor. ne dersiniz?
ben "yoldaki" dostlarıma şunu önereceğim: izlesinler, her meslek grubunu mesleğini icra ederken izlesinler, ama izleyecekleri o mesleğin "iyileri" olsun, kendileri için etkileyici-belirleyici hangi unsurlar var, bunları önceden bir yere yazıp hangisinden etkilenirler yahut hangisi saptadıkları belirleyici faktörlerle örtüşüyor, ona göre bir karar versinler.
hangi vasıtayla yola çıkarsanız çıkın, yolculuğunuz "iyi" ve "güzel" olsun!...
saygı ve sevgiyle...
Old 01-04-2002, 00:24   #5
Cest la vie

 
Varsayılan

Merhaba Sn. Seyyah..
Öncelikle size çok teşekkür ederim. Demek istediğim kesinlikle buydu. Herkes ya bir şeylerden yakınıyor, iyi yanlardan çok kötü yanlarını aktarıyor veya sadece "seviyorum, memnunum" demekle yetiniyor. Duyduğum çeşitli düşünceler kafamı karıştırdı diyebilirim. Söylediğinizde haklısınız, hiçbir meslek "bembeyaz" değil. Ancak bazen kimi griler daha beyaz görünür insanın gözüne. Bu bakış açısına bağlı biraz da. İşte ben, o bakış açılarını denemeye çalışıyorum.
Şu an kafamda bazı fikirler oluşmuş durumda, ama tereddütler mevcut. Açıkçası ileride hayal kırıklığına uğramak istemiyorum, istediğim şeylerin bütün yönlerini görmeliyim. Daha beyaz sandığım grinin aslında siyah olması beni korkutuyor. (Tabii bana göre siyah olması, lütfen kimse yanlıs anlamasın)
Bu arada Sayın Tikici;
E-mail aracılıgıyla bir cevap yazmış olduğunuzun haberi verildi ancak mesajınızı okuyamıyorum.. Acaba yazdığınız mesajı sildiniz mi, yoksa benimle ilgili bir problem mi var? Düşüncelerinizi okumayı isterdim açıkçası..
Hepinize Saygı ve Sevgilerimle
Old 01-04-2002, 01:28   #6
seyyah

 
Varsayılan

sayın c'est_la_vie,
hukuk fakültesi mezunlarının standart olarak yapabilecekleri mesleklerin iyi ve kötü yanlarını yahut hadi diyelim gri yanlarını önceden görüp, ona göre bir seçim yapıp sonra da hayal kırıklığı yaşamamak gibi bir olgu olamayacağını bir önceki mesajımda dile getirmek istemiştim. sanırım yeterince ifade edemedim. gerçekten de ifade etmek istediğim gibi, bu biraz nafile bir çaba olur, niye, çünkü herşeyden önce bu seçimi yapmak için önünüzde çok fazla zaman olduğunu sanmıyorum. yani her mesleğin iyi ve kötü yanlarını yeterince izleyecek kadar bir zamanınız olmayacak, çünkü bu esasında bizzat dene-yanıl metoduyla bizzat gerçekleştirilebilecek bir şey ama pek mümkün değil. bizzat böyle bir şey yapılamıyorsa çevredeki diğer meslek adamlarına bakacağız, ancak onların tercihlerini de kendi kişilikleri dairesinde yaptıklarını, yahut rastgele bir şekilde o mesleğin adamı olduklarını düşünün, size uyar mı? kolay değil. sonra, diyelim ki, bu yönde elinizde sağlam kaynaklardan sağlam bilgiler var. buna göre seçim yapacak ve sonra hiç hayal kırıklığı yaşamayacaksınız. işte bu hiç mümkün değil doğrusu. bir mesleği yapmaya başladıktan sonra hayal kırıklığı da ve belki pişmanlık da yaşayacak ancak buna rağmen yeterince gücünüz kaldı ise devam edeceksiniz. ancak başkalarına, atıyorum, "noter olduğuma hiç pişman olmadım!" demekte bir sakınca yok, bol alkış alırsınız!...
sağlıcakla kalın.
Old 01-04-2002, 08:58   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: cest_la_vie

Bu arada Sayın Tikici;
E-mail aracılıgıyla bir cevap yazmış olduğunuzun haberi verildi ancak mesajınızı okuyamıyorum.. Acaba yazdığınız mesajı sildiniz mi, yoksa benimle ilgili bir problem mi var? Düşüncelerinizi okumayı isterdim açıkçası..
Hepinize Saygı ve Sevgilerimle


Sn. öğrenci meslektaşım,

Evet doğru ben bu konuda oldukça uzun bir şekilde düşüncelerimi yazmıştım. Yazarken de kendi seçeneğimi detaylarıyla aktarmışdım. Hem Hakimlik stajında Hakimlerle içiçe bulunmuş hemde avukatlık yapan birisi olarak, başımdan geçenlerin tercihimi nasıl etkilediği de açarak fikirlerimi yazmıştım, fakat okuduğumda çok özele indirgenmiş bir yorum olarak değerlendirilebilir düşüncesiyle üzgünüm ama sildim. Şimdi genel olarak fikrimi yazacağım.

Düşüncelerim:

1- Hakimlik ve savcılık mesleği kutsal, saygın ve önemlidir aynı zamanda çalışma koşulları zor, meşakkatli ve sağlık bozucudur. Bilindiği gibi, yaşam hakkı ve mülkiyet hakkı hem kutsaldır hem de Anayasal güvence altındadır. Bu iki güvenceli kutsal hak üzerinde tasaruf edebilen ve onu hukuki zeminde sona erdirebilen tek (meslek) Hakimliktir. Dünyanın en saygın mesleklerindendir. Ancak, aynı zamanda, Türkiye'de, emrindeki memur ve müstahdeminden yaşam standardı(Maaş ve çalışma koşulları anlamında) pek farklı olmayan (En saygın) mesleklerdendir..

Her mahkeme yılda binlere varan dosya ile boğuşmaktadır. Bir yılda baktığı dosya sayısını, yıllık maaşına oranladığınızda, dünyanın en az para kazanan mesleği olarak karşınıza çıkacaktır. Bu noktada diğer meslekler için de az maaş ve kötü yaşam standardı vardır itirazı gelecek olsa bile, hiç bir mesleğin hakim ve savcılık kadar önemli olmadığını üstüne basarak ifade etmek isterim..

Maalesef ülkemizde, ''para değil, paye'' verilmektedir ki, ''sevgi karın doyurmaz..'' deyişi burada da kendini hissettirecekdir. Bu anlamda belirtmek gerekecektir ki, Hakim ve savcılarımız büyük fedakarlık göstermektedir. İdealist iseniz, ekonomik sorununuz yok ise, yapılacak en güzel iştir.. Bu arada uzun süreli Türkiye seyahati de yaşamızın bir kesiti olacaktır. Çok sayıda insanla karşılaşacak, bir nevi ''insan sarrafı'' olacaksınız...

2- Avukatlık mesleği, biraz daha farklıdır. Hiç bir desteğiniz yok ise, başka bir ifade ile yola kendi başınıza çıkmış iseniz ve şansınız da yolunda gitmemiş ise, ilk bir kaç yıl'' Tanrım benim günahım neydi'' diye sık sık konuştuğunuzu fark edeceksiniz...

Meslekte yeni oluşunuz, tecrübesizliğiniz birileri tarafından çok iyi istismar edilecektir.. ''Hep size kahraman muamelesi yapacaklardır.'' para almadığınız sürece kahraman avukat, para istediğiniz anda: ''Taş attın da kolun mu yoruldu, bir dilekçe yazdın, arzu halci de yazardı...''' terbiyesizliği ile muhatap olacaksınız...

Avukatlar ile ücret sözleşmesi yapmak her nedense, uyanık halkımız için ''Ürkütücüdür''. Ücret sözleşmesine asla yanaşmazlar ve taahhüt ettikleri ''dava sonunda ödenecek ücreti de'' asla ama asla vermezler.. Bu bakımdan ben iddia ederim, dolandırılanların, emeği sömürülenlerin büyük çoğunluğu ne yazık ki avukatlardır.. ''Ücret sözleşmesi yapmayanın işini almayın'' diyenler olabilir, ama kazın ayağı öyle değildir. İş aslanın ağzında bir parça ekmek gibidir, ilk yıllarda... '' hiç yoktan iyidir, yada bir, sıfırdan büyüktür'' düşüncesi beyninizi kemirecek ve siz işi alacaksınız...

Bu bakımdan yıllar ilerleyince, avukat, istemediği halde, farkında olmadan Tüccar olduğunu görecektir .. Tüccar gibi düşünmek zorunda kalacaktır, aksi halde hep ama hep istismar edilecektir.. Bizim halkımız, hizmet sektörünü hep dışlamış, bir türlü benimseyememiştir.. Çünkü, para verdiği şeyin mutlaka bir nesne olması, el ile dokunulur, göz ile görülür, bazen ses ile duyulur , yiyecek ise tadılır olmasını şart görmektedir.. Fakat avukatlık gibi el ile dokunulmaz, göz ile görülmez, ses ile duyulmaz ve ne yazık ki tadılmaz bir meslek icra ediyorsanız, size önerim büronuzda mutlaka bir kaç paket bisküvi yada gofret bulundurmalısınız... para isterken, çaktırmadan bu bisküvi yada gofreti müvekkilinize verdiğinizde, ondaki dokunma, görme ve tadma ihtiyacını gidermiş olacaksınız.. bunun hayrına muhtemelen bir miktar para alacaksınız.. Ben böyle yapıyorum..

Bunlar espiri olsun diye yazılmadı.. olayın gerçek yüzüdür ne yazık kii..

Eş dost muhabbeti ile sana gelenler, eş dost oldukları için para vermek istemezler.. Tabelana bakıp gelenden ise, hiç ama hiç para alma şansın yoktur.. Çünkü senden önce en az 10 avukata daha gitmiş, muhtemelen bu kimse '' Üç ay hapis yatmış, mahkum'' havası ile hukuku kendine göre öğrenmiş, hatta yorumlamaya başlamıştır..

Avukatlık ta başarılı olmak istiyorsan, mutlaka diğer avukatlardan farklı olmak zorundasın.. Bu farklılık iyi derecede yabancı dil bilmek, Yüksek lisans yapmış olmak, bir öğretim görevlisi (Doçent yada Profesör) yanında çalışmış olmak vs. gibi.. olabilir.. Çok iyi konuşmanız, çok bilgili olmanız hatta çok sosyal olmanız hatta çok dürüst olmanız hep ikinci planda kalacaktır..

Bir topluma girdiğinizde, avukat olduğunuzu duydukları an mutlaka olumsuz bir avukat macerası anlatacaklardır size... Bu anlatım içinde, '' Hırsız, sahtekar, üç kağıtçı, dolandırıcı vs.. gibi '' yüz ağartıcı (!) ifadeler sık sık geçecektir...

Bütün bunları aşıp,para kazanmaya başladığınızda, Dünya' da meşru işler içinde bu kadar rahat para kazanılan bir meslek yok diye düşünmeye başlayacaksınız.. Öyleki, bir doktor küçük küçük paralar kazanarak, birikim yapabildiği halde, para kazanan bir avukat yüzde üzerinden büyük rakamlar alabilecektir...

Problemli insanlar size geleceğinden, bir müddet sonra stresten sizde problemli olacaksınız ve mutlaka yanınızda Talcid gibi mide ilaçları ile gezmek zorunda kalacaksınız... Günde en az 10 telefon ve 10 ayrı problem dinleyecek, eve gittiğinizde eşinizin yada çocuğunuzun sorununu dinleyemecek hale geleceksiniz...

Her olumsuzlukta kendinizi sorgulamaya başlayacaksınız, '' keşke hakimlik yapsaydım, keşke noterlik yapsaydım, keşke Öğretim görevlisi olabilseydim, keşke... keşke... ''

Sonunda görülecektir ki, her meslek kendine göre güzel, kendine göre zordur.. İnsan fonksiyonu öne çıkacaktır.. Kendinize olan güven ve kendinizi tanıyabilme size yön verecektir.. İşin özü bu galiba.. Benden sana tavsiye: Bu kadar kafanı yorma, mutlaka hayatını idame ettirecek bir gelirin olacaktır.. Mutlu ve üzgün anların bulunacaktır.. Hiç bir mesleğin garantisi yoktur

Sevgi ve saygılarımla, her şey gönlüne göre olsun..







Old 01-04-2002, 17:16   #8
rezay

 
Varsayılan

sayın tikici;
sanırım genç öğrenci arkadaşı avukatlık konusunda biraz korkuttunuz. aslında anlattıklarınızın hepsi doğru ancak bütün mesleklerin kötü yanları vardır diye düşünüyorum daha seçtiği meslekten memnun alana raslamadım herkesin seçtiği meslekte bir takım sıkıntıları bir takım üzüntüleri var. şunu kesin kabul ediyorum insanlar doktor giderken mütleke vizite ödemek zorunda hissediyorlar ama avukata geldiklerinde bunu düşünmüyorlar
Ama avukatlığın çok güzel bir meslek olduğunu düşünen biriyim tekrar seçim hakkım olsa yine bu mesleği seçerim.
Şuna kesin olarak inanıyorum kişi hangi mesleği seçerse seçsin öncelikle sevdiği mesleği seçmeli önce mesleği sevmeli sonra o işi yapmalı.
her mesleğin koşulları hergün aynı olamaz bir gün kazandığın bir dava size dünyalar verir bir gün bir başka iş tüm hayallerinizin yıkılmasına neden olur tüm mesleklerinde böyle olduğunu düşünüyorum
sevgili cest-la vie
hangi mesleği yaparsan yap önce hangi mesleği seçersen seni mutlu eder senin kişiliğine hangisi uygun ona karar ver sonra da yaptığın mesleğin en iyisi olmaya çalış
sevgiler
Old 01-04-2002, 17:23   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Korku değil, gerçek!

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: rezay
sayın tikici;
sanırım genç öğrenci arkadaşı avukatlık konusunda biraz korkuttunuz. aslında anlattıklarınızın hepsi doğru ancak bütün mesleklerin kötü yanları vardır diye düşünüyorum


Sayın rezay,

Korkulacak bir şey yok ama bunlar hep gerçek olan şeyler. Çoğumuzun yaşadığı olaylar. Şu an mesleğimden memnunum, ama bu güne kadar yaşadıklarımı sorarsanız, çok zor oldu. Olayı bütün gerçekleri ile anlatmak bence daha doğru. Kendisi mutlaka en doğru seçimi yapacaktır. Kaldıki, yazılarından anlaşılacağı üzere akıllı, gerçekçi bir insan.

Selam ve saygılarımla..
Old 02-04-2002, 18:37   #10
Cest la vie

 
Çözüm korkmak?

Merhabalar..
Hepinize çok teşekkür ederim. Hem cevaplarınız için, hem de iltifatlarınız için

Öncelikle hiçbirinizin şundan şüphesi olmasın: Yazılanların hiçbiri beni korkutmadı. Bu manada başıma gelebilecekleri az çok tahmin ediyorum, ayrıca dediğiniz gibi her mesleğin olumsuz yanları var. Aksine yazılanlar sayesinde nelerle karşılacağım hakkında bir fikrim oldu. (Bilmediğin biriyle mücadele etmek, bildiğin biriyle mücadele etmekten çok daha zordur. En azından artık düşmanımı tanıyorum )
Ayrıca insanların hepsini birden memnun etmek imkansız, bu da zorlukların bir kısmını çözümsüz kılıyor. İşte bunun en güzel örneği:
ALINTI:
Bir topluma girdiğinizde, avukat olduğunuzu duydukları an mutlaka olumsuz bir avukat macerası anlatacaklardır size... Bu anlatım içinde, '' Hırsız, sahtekar, üç kağıtçı, dolandırıcı vs.. gibi '' yüz ağartıcı (!) ifadeler sık sık geçecektir...
.....
Öğretmen olursunuz, eğer gerçekten kötü bir öğretmenseniz öğrencilerin hepsi; normal bir öğretmenseniz çoğu; dört dörtlük bir öğretmenseniz ise yarısı arkanızdan konuşur. Ama konuşurken de onlar için yaptığınız iyilikler kimsenin aklına gelmez. Bu da onun gibi bir şey. O yüzden bunu pek de umursamamalıyız diye düşünüyorum.

ALINTI:
Problemli insanlar size geleceğinden, mutlaka yanınızda Talcid gibi mide ilaçları ile gezmek zorunda kalacaksınız... Günde en az 10 telefon ve 10 ayrı problem dinleyecek, eve gittiğinizde eşinizin yada çocuğunuzun sorununu dinleyemecek hale geleceksiniz...

Bu da, tüm hukuk dalları için geçerli sanıyorum. Çünkü genel olarak negatif bir bölümdeyiz ve ne yazık ki buna da hazırlıklıyım. Yapabileceğim tek şey, ilgilendiğim konudaki negatifliği elimden geldiğince pozitifliğe çevirmek. Başkalarını mutlu ettikçe mutlu olabiliriz diye düşünüyorum. Asıl sorun "mutlu edememek"te gizli sanırım. İşte o zaman çok vicdan azabı yaşayacağım kesin. Beni korkutan,tereddütlere düşüren en büyük şey de bu.
Aslında yazabileceğim, yorum yapabileceğim bir çok şey var yazdıklarınızda, ancak fazla kişisel olmasın diye, sadece objektifliğinizi koruyup bir şeyler yazdığınız için teşekkür etmekle yetineceğim. Sayenizde seçeneklerden birine bir adım daha yakınlaştım.
Önümde 2 yıl daha var, bu süre içinde kendim için en iyisini bulmayı umuyorum. Bu süreçte bana yardım ettiğiniz için tekrardan teşekkür ederim.
Sizlerin de dediği gibi, önemli olan "ne" yapacağım değil, "nasıl" yapacağım. Bu konuda çabalamaya devam edeceğim.

Hepinize Saygı ve Sevgilerimle
Old 08-02-2013, 13:13   #11
üye37921

 
Varsayılan

Toplumumuzda insanların bir çoğu yapmış olduğu işten ötürü muhtelif sebeplerle yakınır.Kimi maddiyattan bahseder, kimi de çalışma koşullarının ağır olmasından.Hangi mesleği seçmeliyim?Hususundaki sorulara almış olduğunuz yanıtlar çok da tatmin olamaz diye düşünürüm.Çünkü herkesin beklentileri farklıdır.Karakter yapıları da meslek seçiminde ön plandadır. Şayet aylık belli, bir maaşım olsun önümü göreyim ona göre harcama yapayım kira ile bağkurla uğraşmayım diyorsanız devleti düşünün derim.Ama insanın kendi işinin olması da çok farklı. Akademisyenlik de benim şimdiye kadar asla düşünmediğim ve de düşünmeyeceğim bir alan.Adliye koridorlarının tadını almalısınız,uygulamayı görmeden kağıt üzerinde ne kadar iyi bilinse de bence eksik. Zaten teori de uygulama içindir. Maalesef hukuk, alternatifi çok olan bir meslek olduğundan karar vermede sürüncemede kalabilirsiniz. Eğitim fakültesinde okuyor olsaydınız her şey belli idi. Ama hukuk fakültesi ayrıcalıklı ve farklıdır. Son bir şey, aileden destek alabilecek durumdaysanız ya da ticaretle uğraşan çevre var ise veya da o çevreyle irtibat kurabilecek bağlantılar var ise kesinlikle avukatlık.
Old 08-02-2013, 13:24   #12
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Sayın Cest la vie acaba şu an ne yapmaktadır? Halinden memnun mudur? beklentileri gerçekleşmiş midir yahut korkuları? başlık 2002 de açılmış. Tam 11 yıl olmuş.Köprünün altından çok sular akmıştır.Keşke bir kaç satır yazsa
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
''Avukat,Hakim-savcı ile aynı tuvaleti kullanamaz'' Av.G.K. Hukuk Haberleri 22 20-03-2014 12:34
Geçmişe dönseniz yeniden hukuk uygulayıcısı (avukat, hakim, savcı) olur musunuz? Admin Konumuz : Hukukçular 30 08-02-2013 12:30
hakim savcı yargılanması SNOW Meslektaşların Soruları 1 19-03-2007 00:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05980492 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.