|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
24-02-2007, 13:52 | #1 |
|
Nafaka Vermeyen Hapse Girecek!
Nafaka yoksa hapis
Nafakasını ödemeyen erkeklere cezaevi yolu göründü. Yargıtay, boşandıktan sonra mahkemenin belirlediği nafakayı ödemeyenlerin üç aya kadar hapis cezasına çarptırılması gerektiğine karar verdi. Nafakasını ödemeyen koca hapse girecek Yargıtay, boşandıktan sonra çocuklarını unutan "hayırsız koca"ları affetmedi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, mahkeme kararına rağmen nafaka borcunu ödemeyenlerin 3 aya kadar hapis cezasına çarptırılması gerektiğine karar verdi. Boşandıktan sonra özellikle kadınların ve küçük yaştaki çocukların "tek güvencesi" olan nafaka borcu yargıyı karıştırdı. Son kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu verdi. Nafaka borcunu ödemeyenlere cezaevi yolunu gösteren kararın veriliş süreci şöyle işledi: MAHKEME 3 AY VERMİŞTİ Nevşehir İcra Ceza Mahkemesi bir türlü nafakasını ödemeyen S.Ç.'ye bir aylık süre tanıdı. S.Ç.'nin yine ödeme yapmaması üzerine mahkeme 3 ay "tazyik hapsi" cezası verdi. Ancak Adalet Bakanlığı kocanın cezaevine konulmasının yanlış olduğunu savunarak Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 16'ncı Hukuk Dairesi Bakanlık ile aynı doğrultuda düşünerek Nevşehir İcra Hakimliği'nin kararını kanun yararına bozdu. Fakat Yargıtay Ceza Genel Kurulu "Nafakaya ilişkin mahkeme kararlarını uymama" yı düzenleyen 344'üncü maddesinin açık olduğunu belirterek "tazyik hapsi"ni onayladı. Karar benzer durumlarda örnek oluşturacak. |
24-02-2007, 18:40 | #2 |
|
Tazyik hapsi çare olacak mıdır? Ceza sistemine kesin yararı muhtemelmidir? yani tazyik hapsini çekmiş bir kişi tıkır tıkır nafakaları ödemeye başlayacakmıdır? Ve o insanın özgürlük hakkını elinden almak nafakayla eşdeğer midir?
Öteki taraftan bakarsak; hayırsız babalar için caydırıcı bir uygulama olabilir gibi.Ancak kesin yol bu değildir ve olmamalıdır. Bunu sözde "avukatlık sınavına" benzetiyorum. Çünkü o sınavı geçenin herkesin, mükemmel bir avukat olması imkansız iken, her tazyik hapsi yatanın da nafakayı tıkır tıkır ödeyeceği görüşü bana ters ve uygulamada faydasız gelmektedir. Daha genel geçer bir çözüm bulunmalı ve bu çözüm diğer kararlara emsal teşkil etmelidir.. SAYGILARIMLA.. |
26-02-2007, 10:37 | #3 |
|
bence çok doğru bir karar.Mal beyanı ve taahhüt ihlallerine hapis cezaları icra takiplerinde çok işimize
yarıyordu.Bari bunu kaldırmayın.Yok sözleşmeymiş yok buymuş derken icralarda tahsilat yapamaz hale geldik. |
26-02-2007, 14:52 | #4 |
|
başka yöntemler düşünülmeli....
Yerinde bir karar sanırım.Gerekli fakat yeterli değil diye düşünüyorum.Bence bu gibi insanların bazı imkanları kısıtlanmalı.Örneğin hal gereği tabi ki nafaka veremeyecek insaniar olabilir.Bunlara toleranslar gösterilebilir eski eşleri tarafından.Yani direk hapis cezası bu insanlar için yerinde olmayabilir.Fakat Örneğin nafaka vermeyip evlenen insanlar var.Bir şekilde bu imkanı kısıtlanmalı.Olamaz mı?
|
27-02-2007, 17:23 | #5 |
|
Nedir bu kadınların çilesi hayırsız erkeklerin elinden.Nafaka ile ilgili geçtiğimiz yıllarda enteresan bir olay yaşamıştım. Müvekkilem ile eşi boşandılar kadın için yoksulluk nafakası çoçuklar için de iştirak nafakasına hükmedildi. Kadının kocasını nafakaları ödemediği için icraya verdik. İcraya da bir ödeme yapmadı.Adamın doğru dürüst bir geliri de yok. Adama hapis cezası çıktı.Aradan aylar geçti.Bir gün müvekkilem geldi. Bunlar geçen zaman içinde barışmışlar yeniden evlenmişler. Bemin haberim yok. Adamı nafaka borçlarını ödemedi diye yakalayıp içeri atmışlar. Müvekkilem geldi.Kocamı yakalayıp içeri attılar dedi. Ben de iyi oluş paraları ödemiyor bari hapis yatsın dedim. Müvekkilem demez mi biz barıştık evlendik. Ne olur bunu içerden çıkaralım. Zavallı müvekkilem yine kocasını kurtarmak için kendi koşturdu da kocasının içerden çıkardık. Adamı da tam bir bayram arifesinde yakalamışlar çok telaşeli bir koşuşturma yaşamıştık.
|
27-02-2007, 17:49 | #6 |
|
Bu memlekette eğitimin bu kadar düşük olduğu düşünülecek olursa, kızların onaltıyaşında evlendirilmeleri de tabiki söz konusu olunca, çaresiz bir kaç çocuklu kadınların nafaka alması gerçektende gerekli, keşke eğitimli bir nesle sahip olsak, keşke herkes başının çaresine bakabilecek durumda olsada nafaka vermek gerekmese çünkü; bazı durumlarda erkeğin mağduriyetide sözkonusu olabiliyor.
Saygılar |
17-04-2007, 13:56 | #7 |
|
Sayın Kemal YILDIRIM'ın sözünü ettiği Yargıtay Ceza Kurulu'nun karar metni elinde olan var mı yada en azından tarih karar nosunu bilen arkadaş varsa ve yazarsa memnun olurum.Şimdiden teşekkürler...
|
19-04-2007, 16:59 | #8 |
|
İyİ Haber
Gerçekten çok doğru bir karar. Madem mahkeme hükmü var nafaka ödenecek diye, karşı taraf ödemeli. Hapis cezasına gelince; maalesef bu tür cezalar olmadıkça müeyyide kabul edilmiyor. Ticaret ilişkisinde olan koca aman çek var diye hemen ödüyor, ama nedense nafakayı borcu veya sorumluluğu olarak görmüyor. Doğru karar.
|
01-03-2008, 02:55 | #9 |
|
Bu kararı gönderebilecek olan arkadaş var mı?
|
01-03-2008, 11:02 | #10 |
|
Yrgıtay Zeza Genel Kurulu
2007/16-36 E., 2007/38 K, 20.02.2007 K.T. ÖZET: Somut olayda, icra emri borçluya 04.05.2005 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, 23.08.2005 tarihinde yapılan şikayet esas alındığında suç tarihinin 5 Haziran 2005 olduğu ve bu tarihte yürürlükte olan yasal mevzuata göre yaptırımın idari para cezası olacağı netlik kazanmaktadır. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı yerindedir. Açıklanan nedenle ikinci uyuşmazlık sebebinin değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır. 2004 S. K. m. 344) (5237 S. K. m. 7) (5252 S. K. m. 7 5326 S. K. m. 24) Nafakaya ilişkin kararın gereğini yerine getirmeyen borçlunun İİY'nın 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar hapsen tazyikine, hapsin tatbikine başlandıktan sonra nafakaya ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi halinde tahliye edileceğinin ihtarına, şikayetçinin feragati veya borcun ödendiğinin sabit olması halinde aynı Yasanın 354. maddesi uyarınca dava ve cezanın bütün neticeleri birlikte düşeceğinin ihtarına ilişkin Nevşehir İcra Ceza Mahkemesince verilen ve temyiz denetiminden geçmeksizin kesinleşen 14.12.2005 gün ve 225-677 sayılı karara karşı, Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunması üzerine, Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 09.11.2006 gün ve 3515-7165 sayı ile; <Dosya kapsamına göre, nafaka borcunu ödememek suçu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesinde on günden üç aya kadar hafif hapis cezası ile müeyyide altına alınmış iken, 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik yapılmasına dair 5358 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile İİK'nun 344. maddesindeki eylemin yaptırımı üç aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Öte yandan, suç tarihinden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile <Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür.>, diğer taraftan yine aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 2/1-L maddesinde disiplin hapsi; <kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapis> olarak tarif edilmiştir. Bu çerçevede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. maddesine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir. Öte yandan Ceza Genel kurulu'nun 25.04.2006 gün ve 2006/123-127 sayılı kararında da açıklandığı gibi, tazyik ve disiplin hapsi kararları 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi anlamında bir (mahkûmiyet) hükmü niteliği taşımamaktadır. Tazyik hapsi 5271 sayılı CMK'nun 2. maddesinde tanımlanan <disiplin hapsi> kavramı içinde kaldığı ve kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verildiğinin belirtildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağı düzenlendiğine göre, belirli bir süreye kadar tazyik hapsine karar verilmesi 5271 sayılı CMK'nun 232/6. maddesine aykırılık teşkil etmeyecektir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Nevşehir İcra Mahkemesinin 14.12.2005 tarihli ve 2005/225-677 sayılı kararının, bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,> karar verilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığınca 01.02.2007 gün ve 70228 sayı ile; <Somut olayda, Nevşehir Aile Mahkemesinin 23.03.2005 gün ve 2004/790-2005/160 sayılı kararı ile hükmedilen eş için aylık 300 YTL, müşterek çocuk için aylık 200 YTL tedbir nafakasının tahsili için borçlu Sedat Ç. aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 4.5.2005 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, dosya içinde ödemeye ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, 23.8.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen Sedat Ç. hakkında süresinde şikayette bulunulduğu anlaşılmıştır. Nafaka kararına uymama eylemi ile ilgili şikayetlerde fiil tarihinin, şikayet tarihinden geriye doğru 1 aylık nafaka alacağının muaccel olduğu tarih olması nedeniyle somut olayda eylem tarihi 1.6.2005 tarihinden sonradır. Fiil tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle eylem idari para cezasını değil, 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.5.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun 344. maddesi uyarınca tazyik hapsini gerektirmektedir. Bu nedenle, mahkemenin tazyik hapsi kararının yasaya uygun olduğu, kanun yararına bozma nedeninin kabulüne ilişkin Özel Daire kararının ise yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca, kanun yararına bozma isteminin davanın esasını çözümleyen bir karara, bozma nedeninin ise cezanın kaldırılmasını gerektirmesi nedeniyle kanun yararına bozma isteminin kabulü ile yerel mahkemenin kararının bozulmasına müteakip cezanın kaldırılmasına da Yargıtay Dairesince doğrudan hükmedilmesi zorunludur. Özel Dairece, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, ancak daha hafif cezaya hükmedilmemiştir. Yüksek Dairenin kararının bu yönden de isabetli olmadığı düşünülmüştür.> gerekçesiyle itiraz yasayoluna başvurularak, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Şikayetçi Nilgün Ç.... vekilince Nevşehir İcra Ceza Mahkemesine verilen 23.8.2005 havale tarihli şikayet dilekçesinde, borçlu sanık Sedat Ç.... hakkında Nevşehir 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1807 esas sayılı dosyası ile nafaka borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı ancak sanığın icra emrinin tebliğine rağmen borcunu ödemediği iddia edilerek İİY'nın 344. maddesi uyarınca cezalandırılması isteminde bulunulması üzerine, Nevşehir İcra Ceza Mahkemesince eylem sabit görülerek borçlu Sedat Ç.....'in, İİY'nın 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiş, temyiz yasayoluna başvurulmaksızın kesinleşen bu karara karşı Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine; Özel Dairece, 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmesinin 5271 sayılı CMY'nın 232/6. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, bu nedene dayalı yasa yararına bozma isteminin reddine, 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin sanığın lehine olması ve aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. maddesine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Nevşehir İcra Mahkemesinin 14.12.2005 gün 225-677 sayılı kararının bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, karar verilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığınca; fiil tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle tazyik hapsi kararının Yasaya uygun olduğu ve yasa yararına bozma nedeninin reddine karar verilmesi gerektiği, Ayrıca, Özel Dairece, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği halde daha hafif cezaya hükmedilmediği gerekçesiyle itiraz yasayoluna başvurularak Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur. 1- Oluş ve safahatı yukarıda belirtilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlıklar; a- Eylem tarihi ve buna bağlı olarak eylemin yaptırımının tazyik hapsi mi yoksa idari para cezası mı olduğunun belirlenmesi, b- Özel Dairece yasa yararına bozma istemi kabul edildiğine göre, bozma nedenine göre daha hafif cezaya da Özel Dairece hükmedilmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığı, Noktalarında toplanmaktadır. 2- Uyuşmazlıkla ilgili normlar; a- İİY'nın 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlükte bulunan hükmü; Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası: Madde 344 -Nafaka vermeye mahkûm olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesince tarafların hal ve vaziyetlerine göre on günden üç aya kadar hafif hapse mahkûm edilir. Cezanın infazından sonra işleyecek nafaka hakkında aynı hüküm cereyan eder. Ancak borçlu, nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmış ve borçlunun ileri sürdüğü sebepler, icra mahkemesince cezanın tehiri talebini kabul ettirecek mahiyette bulunmuş olursa, bu madde hükmünün uygulanması yargılama sonucuna bırakılabilir. Mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakayı ödemeyen borçlular hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır. b- İİY'nın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren hükmü; Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası: Madde 344 -(Değişik: 31.5.2005-5358/15 md.) Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.> Biçiminde düzenlemeler içermektedir. 3- Ceza Genel Kurulunca yapılan değerlendirme; Açıklanan normlar ışığında maddi olay irdelendiğinde; Nevşehir Aile Mahkemesinin 23.03.2005 gün ve 790-160 sayılı kararı ile davacı eş için aylık 300 YTL, müşterek çocuk için aylık 200 YTL tedbir nafakasına hükmedildiği, birikmiş nafaka ile aylık ödenmesi gereken nafakanın tahsili için borçlu Sedat Ç.... aleyhine Nevşehir İcra Müdürlüğünün 2005/1807 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 04.05.2005 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, dosya içinde ödemeye ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, 23.08.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen Sedat Ç..... hakkında şikayette bulunulduğu saptanmakla; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.02.1999 gün ve 332-8 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİY'nın 344. maddesinde öngörülen suçun, aylık nafakaya hükmedildiği ahvalde icra emrinin tebliğinden itibaren bir aylık nafaka borcunun tahakkuk etmesi ile oluşacağının kabulü gerekmektedir. Somut olayda, örnek 53 nolu icra emri borçluya 04.05.2005 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, 23.08.2005 tarihinde yapılan şikayet esas alındığında suç tarihinin 5 Haziran 2005 olduğu ve bu tarihte yürürlükte olan yasal mevzuata göre yaptırımın idari para cezası olacağı netlik kazanmaktadır. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı yerindedir. Açıklanan nedenle ikinci uyuşmazlık sebebinin değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır. Anılan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 gün ve 3515-7165 sayılı yasa yararına bozma kararının KALDIRILMASINA, 3- Adalet Bakanının, yasa yararına bozma isteminin REDDİNE, 4- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. |
01-03-2008, 11:11 | #11 |
|
YARGITAY CEZA GENEL KURULU
2007/16-34 E., 2007/37 K., 20.0.2.2007 K.T. ÖZET: Nafaka hükmüne uymama eylemi nedeniyle icra ceza mahkemesinde yargılama yapılırken, kabahatin unsurlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, kabahat tarihinin saptanması, şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve sair hususların açıklığa kavuşturulabilmesi için icra takip dosyası aslının getirtilerek belirtilen hususların incelenip tutanağa geçirilmesi veya takip dosyasının gerekli bölümlerinin onaylı örneklerinin dava dosyası içine konulması şarttır. (2004 S. K. m. 344) (5252 S. K. m. 7, 9) (5237 S. K. m. 7) (5326 S. K. m. 24) (5271 S. K. m. 309) Dava: Hüseyin Y.....'in nafaka borcunu ödememe eyleminden İİY'nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 344/1. maddesi uyarınca nafaka borcunu yerine getirinceye kadar ve 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Bolu 1. İcra Ceza Mahkemesinden verilen 15.06.2005 gün ve 108-441 sayılı kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanı'nın yasa yararına bozma isteminde bulunması üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 18.12.2006 gün ve 825-8044 sayı ile; <Dosya kapsamına göre, suç tarihinden sonra, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile <Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür.......>, yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip aynı gün Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun'un 15.maddesi ile İİK'nun 344. maddesindeki eylemin müeyyidesi 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. ve 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddelerine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Bolu 1.İcra Mahkemesinin 15.06.2005 gün ve 2005/108-441 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına> karar vermiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.02.2007 gün ve 6393 sayı ile; <1- Karara dayanak olan Bolu 2. İcra Müdürlüğünün 2004/3626 esas sayılı takip dosyasının aslı veya onaylı örneği dava dosyası içerisinde bulunmamaktadır. Yapılan yargılama sırasında icra dosyası getirtilmemiş ve ayrıntıları tutanaklara geçirilmek suretiyle incelenmemiştir. Bu nedenle, Yüksek Dairece yasa yararına bozma istemi konusunda öncelikle icra dosyasının aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi veya söz konusu eksiklik nedeniyle istem konusunda bu aşamada bir karar verilmesi mümkün bulunmadığından (noksanlığın giderilmesinin sağlanması için) yasa yararına bozma isteminin reddine (geri çevrilmesine) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. 2- Ayrıca, yasa yararına bozma isteminin davanın esasını çözümleyen bir karara ilişkin olması, bozma nedeninin daha hafif bir ceza verilmesini gerektirmesi nedeniyle yasa yararına bozma isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasını takiben idari para cezasına da Yargıtay Dairesince doğrudan hükmedilmesi zorunludur.> görüşü ile itiraz ederek, Özel Daire kararının kaldırılmasını, icra dosyasının aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilmesi ve yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi veya söz konusu eksiklik nedeniyle yasa yararına bozma isteminin reddine (geri çevrilmesine) karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü. Türk Milleti Adına Ceza Genel Kurulu Kararı 1) Yargıtay 16. Hukuk Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümü gereken hukuki ihtilaflar; A) Nafaka hükmüne uymama eyleminden dolayı verilen ceza kararının yasa yararına bozulması istendiğinde, ilgili icra takip dosyasının aslı veya onaylı suretlerinin Yargıtay'ca getirtilerek incelenmesinin gerekip gerekmediği, B) Tazyik hapsine ilişkin bir kararın, idari para cezası verilmesi gerektiğinden bahisle yasa yararına bozulması halinde, bu yeni cezaya Yargıtay'ın mı yoksa icra ceza mahkemesinin mi karar vermesi gerektiği hususlarına ilişkindir. 2) Genel Kurul'ca yapılan değerlendirmede; A) Nafaka hükmüne uymama eylemi nedeniyle icra ceza mahkemesinde yargılama yapılırken, kabahatin unsurlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, kabahat tarihinin saptanması, şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve sair hususların açıklığa kavuşturulabilmesi için icra takip dosyası aslının getirtilerek belirtilen hususların incelenip tutanağa geçirilmesi veya takip dosyasının gerekli bölümlerinin onaylı örneklerinin dava dosyası içine konulmasının şart olduğu, B) Bu zorunluluk yerine getirilmeden verilen bir ceza kararının yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesi üzerine, açıklanan hususların denetlenebilmesi bakımından, Yargıtay'ın ilgili takip dosyasının aslı veya onaylı örneklerini getirterek incelemesi gerektiği, C) Bu eksiklik ikmal edilmeden yapılacak bir Yargıtay denetiminin, bu aşamada kesin biçimde tespiti mümkün olmayan hukuka aykırılıkları bünyesinde barındırması olası kararları onaylama sonucunu doğuracağı, bu itibarla, somut olayda Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin değerlendirilebilmesi için öncelikle, anılan eksikliğin giderilip ilgili takip dosyası aslı veya onaylı örneğinin dosyaya getirtilmesi gerektiği, Görüş ve kanaati benimsenmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu hususa yönelen itirazının kabulüne, ikinci itiraz nedeninin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Özel Daire kararının kaldırılmasına, icra dosyasının aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilerek yapılacak inceleme sonucuna göre yasa yararına bozma istemi ile ilgili bir karar verilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle, 1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kısmen KABULÜNE, 2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.12.2006 gün ve 825-8044 sayılı, yasa yararına bozma isteminin kabulüne ilişkin kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. |
02-03-2008, 11:19 | #12 |
|
Geçen aylarda "Nufus Müdürlüğü, Adliye arşivi ve Belediye" üçgeninde yaptığım bir araştırmada 36 Bin Nüfuslu bir yerde Yıllık ortalama 300 kişinin nikah masasına oturduğu bunlardan 250 sinin de boşanmak üzere mahkemeye başvurduğu sonucuna ulaşmıştım. Rakamları çarparak Türkiye ortalamasına ulaştım, sosyal çevre, kültür ve töreyi hesap ederek sayıları biraz esnettim sonuç "yuh artık" dedirtecek nitekikte. "Türkiye'de nikah masasına oturan her dört çiftten yanlızca bir çift evliliğini kurtarabiliyor" ........ (Haberin yapılış amacı bu sayılara ulaşmak değil bu verilerle başka biryere ulaşmaktır)
Bu sonuçlar ve yargıtay ceza Kurulunun verdiği bu karar bir araya gelince, hele bu kararın açılacak olan diğer davalara emsal niteliği taşıdığınıda düşününce Trajikomik bir manzarayla "Türkiyem" el sallıyor yargıtaya. "Şükran,şükran,şükran saygı ve sevgi bizden efenim" |
23-07-2009, 14:15 | #13 |
|
Bence bu konu çok hassas bir konu kişiyi hapis cezası ile cezalandırmak malesef çok yanlış olduğu kanaatindeyim.malesef yakın zamanda uzun zamandır iş bulamadığı için bu şekilde bir ceza ile cezalandırılan yakın bir kişi biliyorum malesef ülke şartları göze alındığında ekonomik anlamda hayatını idame ettiremeyen bir kişinin bu şekilde cezalandırılması malesef adaletli olmadığı kanaatindeyim.Elbette rt niyetli bir şekilde borcu ödemeyen kişilerle bu tür kişiler ayırt edilebilmeli.......
|
28-04-2011, 15:41 | #14 |
|
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu hususa yönelen itirazının kabulüne, ikinci itiraz nedeninin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Özel Daire kararının kaldırılmasına, icra dosyasının aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilerek yapılacak inceleme sonucuna göre yasa yararına bozma istemi ile ilgili bir karar verilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir."
Para cezası meselesini çözümleyen bir karar değil bu. Ancak bu tür davalar halihazırda açılıp devam ediyor. Uygulamada ne tür kararlar veriliyor bileniniz var mı? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Minibüs Geçici Çalişma Ruhsati Vermeyen İdareye Nasil Bir Dava Açilmalidir? | Yusuf ayık | Meslektaşların Soruları | 1 | 19-01-2007 14:49 |
Bütün Türkiye'yi Hapse Atacaklar! | sbudak | Hukuk Sohbetleri | 1 | 16-09-2004 22:23 |
Aidat Vermeyen Kat Malikleri | MehmetColakoglu | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 20:26 |
Affa Girecek Mi? | Ercan Şenyay | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 18-02-2002 20:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |