|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
03-08-2006, 12:13 | #1 |
|
kefilin asıl borçluya rücu etmesi
merhaba.
benim bir müvekkilim eski kocasına evli oldukları tarihte eşinin zorlamasıyla banka kredisine müteselsil kefil oluyor.daha sonra anlaşmalı olarak boşanıyorlar .nafaka ,tazminat vs talep etmeden.boşandıktan sonra müvekkilimin işyerine maaş haczi müzekkeresi geliyor.asıl borç 15000ytl .bir yılda işleyen faiz 10000 ytl.müvekkilimin maaşı 500 ytl .1/4 kesinti yapılıyor. bir de 3 ayda bir 300 ytl ikramiyesi kesiliyor.eski eşinin maaşından da kesiliyor ama onun maaşı da 1000 ytl.bu şekilde yapılan kesinti borcun faizini bile karşılayamıyor.ne eski eşin ne de müvekkilin üzerine kayıtlı menkul -g.menkul var. ikisi de ailelerinin evinde yaşıyorlar.yasa kesinlikle kefili koruyan hüküm ihtiva etmiyor.ne yapacağımı şaşırdım.ben asıl borçluya borç bitmeden rücu edebilir miyim.bu konuda tecrübeli meslektaşlarımdan yardım istiyorum.teşekkürler. |
04-08-2006, 15:09 | #2 |
|
tecrübesi olmayan avukattan cevap
Madde 496 - Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur. maaş haczedilip dosyaya yatırıldığına göre ,kefil ödediği miktar ölcüsünde ,halefiyet gereği alacaklı sıfatı kazandığında kanımca dosyaya paranın yatırılması ile ,asıl borçluya karşı alacaklı duruma girer. yani muaccel bir alacak söz konusu olur. diğer açıdan bakarsak tüm borcun ödenmesinden sonra ,kefili harekete geçmeye zorlamak,borçlar kanununun ruhuna aykırı olur.artı bu arada diğer alacaklılar.asıl borçlunun maaşına haciz koydurabilirler ki bu durum alacağınıza kavuşmanızı erteler.bu halde yukarıda belirtilen gerekçe mantıklıdır. ama bu durum yine sizi korumaz.kanımca kefilin borçlu olduğu miktar üzerinde ,asıl borçlunun maaşına haciz konulmalıdır.bu da bir tedbir haczi olarak ,konulmalıdır.yoksa kefil sadece ödemiş olduğu ,yani aylığından kesilen miktar için haciz koysa da ,asıl borçlunun alacaklıları oarada yüklü miktarlar için haciz koymaları durumunda , gelecekte muaccel olacak ve kendi maaşından kesilen paraları alması geçikecek ve belkide mümkün olamayacaktır. bu durumda üzerinde durulması gereken tüm keffalet miktarı veya asıl borçluya da bu hacizler yapıldığından bunların miktarıda öngörülerek kefilin ödeyeceği tahmini miktar ölçüsünde ,asıl borçlunun maaşına kanımca haciz koyulmalıdır. |
04-08-2006, 17:35 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Kefil asıl borcun doğumuna ilişkin olarak def'i ve itiraz hakları vardır, biraz zor olacak ama tehdit, ikrah hükümlerinden dolayı kefalet sözleşmesi yükümlülüğünden kurtulunabilir... |
04-08-2006, 17:57 | #4 |
|
Selam,
Fazla vaktim olmadığından ayrıntılı araştırma yapmadım. Ancak kefilin, kefalet sözleşmesinde kefil olduğu miktarın ayrıca ve açıkça yazılı olması zorunluluğu ve kredi sözleşmesinde kefalet için öngörülen süre ve kefil olunan miktarın ve ayrıca faiz, masraflar ve artış oranı gibi hususlarda belirlenebilirlik unsurunun bulunup bulunmadığını araştırın. Belirlenebilirlik unsuru yoksa ilk yıldan sonra kullandırılan kefaletten sorumluluk doğmayacağı kanaatindeyim. Ayrıca yine kefalet ilişkisinin kurulduğu tarihte önemli. Eski medeni kanun zamanında kurulan bir kefalet ilişkisi ise, bildiğiniz üzere karının koca lehine kefaleti Sulh Hukuk Hakiminin iznine bağlı idi. Bu dönemden önce ise ve bu izin bulunmuyorsa kefalet geçersizdir. Umarım işinize yarar, ancak fazla ayrıntılı araştırmaya vaktim olmadığını da tekrar belirteyim. Saygılar... |
04-08-2006, 18:00 | #5 |
|
IV - Akde icazet ile rızanın fesadı bertaraf edilmesi
Madde 31 - Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde ica- zet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder. kefalet akdi belki eski medeni kanun zamanında imzalanmıştır. |
04-08-2006, 18:16 | #6 |
|
(D) KEFİLİN MESULİYETİ
I - Şümulü: Madde 490 - Kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mes`uldür. Kefil, alacaklının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuş olmadıkça asıl borçlu aleyhinde ikame olunan dava masrafını edaya mecbur değildir. Faiz verilmesi şart edilmiş ise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir seneliğini vermekle mükelleftir. T.C. Y A R G I T A Y 19.HUKUK DAİRESİ B A Ş K A N L I Ğ I Esas Karar 2002/1191 2003/6047 Y A R G I T A Y İ L A M I Mahkemesi : İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi Tarih : 1.5.2001 Nosu : 621-438 Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir. Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Kaynak Kullanım Destekleme Fonu (KKDF) hakkındaki 12.5.1998 tarih ve 1988/12944 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4.maddesinin 5.bendi gereğince kanuni ve idari takibe alınan kredilere Kaynak Kullanım Destekleme Fonu kesintisi yapılamayacağından mahkemece hesabın kat'ı tarihinden sonra KKDF'ye hükmolunmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli ayrıntıyı içermediği gibi Yargıtay denetimine olanak verecek açıklıkta da değildir. Bu nedenle bankacılık konusunda uzman bilirkişiye banka defter ve kayıtları üzerinde kredi sözleşmesi hükümleri de gözetilerek inceleme yaptırılıp hesabın kat'ı tarihi itibariyle davacı bankanın alacaklı oluğu miktarın saptanması ve bu alacağa temerrüt tarihine kadar hesaplanacak akdi faizin eklenmesi suretiyle asıl alacağın bulunması ve takip tarihine kadar da temerrüt faizi ve faizin BSMV'si hesaplanarak ve bu arada varsa ödemeler öncelikle B.K.nun 84.maddesine göre faizden mahsup edilerek takip tarihindeki bankanın alacaklı olduğu miktarı belirleyen ayrıntılı rapor alınarak kefilin sorumluluğunun kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı bulunduğu gözetilmeli ve B.K.nun 104/son maddesi hükmüne aykırı olmayacak şekilde ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 6.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
SSK rücu davaları | nfb | İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu | 18 | 12-10-2009 15:43 |
İcra Dairelerinde Borçluya Serbest Meslek Makbuzu Kesilecek | Av. Murat ÇETİNKAYA | Hukuk Haberleri | 3 | 04-09-2007 21:39 |
Mehir Senedinde Kefilin Sorumluluğu | hukukçu42 | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 5 | 21-07-2006 14:35 |
Asıl borçluya tebligat yapılamaz ise aval aleyhindeki takip kesinleşir mi? | ibreti | Meslektaşların Soruları | 1 | 23-06-2006 12:26 |
Kefilin Kefaletini Ödeme Şekli | Gaydin | Meslektaşların Soruları | 2 | 16-02-2005 12:09 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |