Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Borç İkrarı İçeren Sözleşmede Tanık İmzasına Da Yer Verilmesinin hukuki Anlamı Nedir

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-05-2002, 09:30   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Borç İkrarı İçeren Sözleşmede Tanık İmzasına Da Yer Verilmesinin hukuki Anlamı Nedir

Taraflar arasında imzalanan ve borç ikrarı içeren sözleşmede, tanık sıfatıyla başka bir kişiye de yer verilmesi halinde, taraflar arasında konu edielen iş bu sözleşmeye bağlı alacak davasında, sözleşmedeki tanık' ın rolü nediir?

Senet' e senet kuralının uygulanması gereken bir durumda, sözleşmedeki tanık' ın ifadesine değer verilebilir mi?

Örnek:

A, B ile bir sözleşme akdederek, B' ye, X BİN ABD doları borcu olduğunu, bu borcunun karşılığında aynı tutarda bir bonoyu malen kaydı taşımak üzere B' ye verdiğini ve vadesinde ihtara gerek kalmaksızın ödeyeceğini kabul ve taahhüt ediyor.

Bu sözleşmeyi A ve B sözleşen sıfatıyla, C ise tanık sıfatıyla imzalıyor. Borç vadesinde ödenmiyor ve dava konusu oluyor. Bu davada, A, borc senedindeki imzasını kabul ettiğini fakat borcun karşılığı olan malı sözleşmeden sonra aynı gün alması gerektiği halde almadığını, buna sözleşmedeki tanık C' nin de tanık olduğunu iddia ederek,dinlenmesini talep ediyor..
Old 20-05-2002, 20:45   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Burada sözleşmede yer alan tanık, acaba tarafların tanık dinletme arzusuna mı yöneliktir? Başka bir ifade ile, delil anlaşması sayılabilir mi? Bu yönde bir yorum uygun mudur?

Selamlar.
Old 20-05-2002, 22:11   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Sözleşme iradesi var mı?

Şöyle düşünebiliriz: Yazılı bir sözleşme imzalayan taraflar, zorunlu olmadığı halde bir başkasının da bu sözleşmenin varlığına ve muhtevasına yaptığı tanıklığı sözleşmeye kaydetmiş olabilirler.

Bu durumda, sözleşmenin varlığı ve içeriğine ilişkin bir uyuşmazlıkta, sözleşmede adı tanık olarak geçen kimseye öncelikle başvurulacak demektir.

Yazılı bir sözleşme yaparken, zorunlu olmadığı halde bir tanığın da imzasına yer vermekle tarafların hangi amacı gözetmiş olduklarını anlamaya ve yorumlamaya çalışmakla bir sonuca varılabilir (BK.m.18/I).

Olağan hayat tecrübelerine göre, taraflar genellikle ileride ispat güçlüğü doğmaması için böyle bir yola başvururlar. Delil sözleşmesinin varlığından söz edebilmek için, bu yönde açık veya örtülü bir irade beyanı bulunmalıdır.
Old 23-05-2002, 21:18   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Aslında uygulamada taraflar daha ziyade bilerek değil, bilmeyerek tanık ismine de yer vermektedir. Çünkü, bilmiş olsalar açıkça delil sözleşmesi bağlamında sözleşmeye bu yönde bir madde daha ekleyebilirler..

Senede senet kuralını bertaraf etmek için değil, görgüye ve duyuma dayalı gibi sanki..

Diğer yandan kanunun açık hükmü vardır, ''senet' in aksi durum ancak, aynı güçte başka bir senetle ispatlanabilir.''

Hakimin, tanık ismi ve imzasını delil sözleşmesi olarak yorumlaması mümkün ise de, bu yoruma her durumda sağlam gerekçe oluşturmak kolay değildir.

Selamlar.
Old 28-07-2006, 23:22   #5
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

acaba sözleşmenin serbest irade ürünü olup olmadığı konusunda bir rolü olsun diye tanık ismine yer verilmiş olunabilir mi?
Old 29-07-2006, 00:05   #6
ibreti

 
Varsayılan

Tapusuz taşınmazlarda zilyetlikten doğan hakların devrine ilişkin olarak da benzer senetler düzenleniyor. Hatta sanki geçerlik şartıymış ve resmiyet kazandırırmış gibi köy muhtarı ve azalara da imzalattırılıyor.
Uygulamada bu tanıklar senedin aksinin ispatı yönünde değil, senet muhtevasının yorumunda (ki eksik ve yanlış ifadeler olabiliyor) ve Engin Özoğul'un da dediği gibi senedin serbest irade ürünü olduğunu ispat amaçlı olarak dinleniyor ya da dinletiliyor.
Old 29-07-2006, 13:37   #7
erdal7

 
Varsayılan

Böyle bir durumda ,TARAFLAR ARASINDA DELİL SÖZLEŞMESİ YAPILDIĞI SONUCU ÇIKARTILAMAZ.
Türk Usul hukukunda yazılı delil ile isbatı gereken hususlar ve getirilmiş hükümler emredici değildir. Yazılı delil sözleşmesi ve muvafakat durumları halinde yazılı delille isbatı gereken hussular dahi ayrı delillerle ispat edilebilinmektedir.

Delil sözleşmesinden bahsedebilmek için. Tarafların hukuken ispatı belli bir şekilde olan bir hususun yine iradelerinin uyştuğu usül ve şekilde ispatı yönünde iradelerinin birleşmesi gerekir. Sonuçta delil sözleşmesi de iki taraflı bir sözleşmedir.
Örneğin . İş bu sözleşmeden doğan uyuşmazlaklarda A tarafın Ticari defterleri münhasıran delil olacaktır. B iddiasını tanık ile de ispat edebilecektir. gibi vb.

Sırf şahit olarak imza atılması ,böyle bir imzanın varlığı , o sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıklarda taraflar arasında delil sözleşmesi yapıldığı anlamı çıkartılamaz.

Yine soruya biraz farklı yaklaşalım. Saadece borç ikrarına havi bir belgede ( Bono da ) veya sözleşmede şahit olarak gözüken bir imzanın anlamı ne olacaktır? Kanatimce bir önemi yoktur .

Sayın Mehmet Dikici nin verdiği örnekte , A nın borç ikrarı vardır. B ye bedeli malen yazan bono vermiştir. İddası, B nin malı göndermediği ve Bononun da bedelsiz kaldığı yönünde olup. İddiasını sözleşmedeki şahit imzası sebebi ile şahit ile ispat etmek istemektedir. Teslim yapılmadığı vakıası sözleşmeden doğmamaktadır. Aksine sözleşmeden daha sonra sözleşmenin ( yazılı belgenin ) hüküm sonucunu düşürebilecek ayrı bir vakıadır. Ben daha önce başka forumda tartışıldığı gibi bu örnekte İspat Yükünün A ya düştüğünü ve A nın malın teslim edilmediği vakıasını ancak ve ancak ( muvafakat haricinde ) yazılı delil ile ispat etmek zorunda kalacağını sölüyorum. Çünkü borç ikrarı vardır. Mevcut borç için bedeli malen yazılı bono verilmiştir. İspat Yükü A dadır.

Saygılarımı sunarım . Av. Erdal





Old 30-07-2006, 03:03   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sözleşme serbestisi prensibi içerisinde değerlendirilirse taraflar dilediği sözleşmeyi yapmakta özgürdürler. Sözleşme bu hali ile BK'ya uygundur ve hüküm ve sonuç doğuracak niteliktedir. Sözleşmede taraf iradeleri konusundaki belirsizlik hasıl olursa tarafların hakiki maksadı araştırılır. Buradaki iradenin delil sözleşmesi olup olmadığı konusunda tarafların iradeleri araştırılmalıdır. Örneğin her iki tarafın da tacir olduğu düşünülürse katı yorum yapılarak tanık dinletilmesinin kabul edilemeyeceği düşünülmelidir. Ancak taraflar tacir değil ve örneğin araç satımı yapıyorlarsa bu husustaki iradeleri araştırılarak daha geniş bir yorum yapılabilmelidir. Ayrıca tanık dinletilsin veya dinletilmesin söz konusu bononun illetten mücerret olma özelliği tarafların yaptığı bu sözleşme ile kalkmış ve söz konusu bono keşide tarihindeki mal alışverişine özgülenmiştir. (Taraflar arasında aynı tarihli başka bono yoksa ) Bu husus borçlunun hareket alanını nispeten genişletecektir. Malın kendisine teslim edilmediğini ispat edebiliyorsa borcundan kurtulabilir.
Old 31-07-2006, 18:57   #9
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

"taraflar senedi düzenlerken şahitlerin mevcudiyetine ihtiyaç duymuş ve bu nedenle senedin altına iki şahidin imzalarını almış olduklarına göre, ihtilaf halinde bu şahitlerin dinlenmelerine peşinen muvaffakat etmiş sayılmaları icabeder." 11.HD. 23.6.1983, 3070/3272

"İbraname altına tanık sıfatıyla imzaları alınmak suretiyle bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesi konusunda taraflar arasında bir nevi delil anlaşması yapıldığının kabulü gerekir." 11. HD. 23.6.1989, 4912/347

Baki Kuru, HMU, 6. Baskı Sh. 2922 vd.

Saygılar
Old 31-07-2006, 19:14   #10
ibreti

 
Varsayılan

benzer bir karar daha..
--
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/13-53

K. 2002/147

T. 6.3.2002

• ALACAK DAVASI ( Tarafların Aralarında Yaptıkları Protokol Gereğinin Davalı Yanca Yerine Getirilmemesi Nedeniyle - Aralarında Delil Sözleşmesi Bulunması )

• HAKİMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Kanıtlanan Maddi Olaylara Göre Davadaki Uyuşmazlığı Nitelendirmek ve Uygulanacak Yasa Maddelerini Arayıp Bulmak )

• SÖZLEŞMEDE ŞAHİT VE YEDİEMİNİN İMZASININ OLMASI ( Tarafların Sözleşmeden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda İmzası Olan Tanık ve Yedieminin Dinlenmesi İçin Sözleşme Yapmış Olmaları )

• DELİL SÖZLEŞMESİ ( Tarafların Sözleşmeden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda İmzası Olan Tanık ve Yedieminin Dinlenmesi Gerektiği Konusunda Delil Sözleşmesi Yapmaları - Alacak Davası )

1086/m.76

ÖZET : Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir.
Davada dayanılan protokol ve ek protokolde şahit ve yediemin sıfatıyla taraflar dışında başka kişilerin de imzası bulunmaktadır. Bu durumda, tarafların anılan protokollerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda imzası bulunan tanık ve yedieminin dinlenmesi gerektiği konusunda bir delil sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerekir. 0 nedenle davalının bu kişilerin savunması doğrultusunda dinlenmeleri isteminin mahkemece reddi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.7.2000 gün ve 1998/1064 -2000/390 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 5.2.2001 gün ve 2000/10712-2001/1110 sayılı ilamı ile; ( "...Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir. ( HUMK. madde 76 )
Bu davada davacı, 5.6.1998 tarihli "Protokol" başlıklı sözleşme ve bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen "ek protokol" başlıklı sözleşmeye dayalı olarak istemde bulunmuştur. Anılan sözleşmeler altındaki imzalar tarafların kabulünde olduğu için kural olarak bu sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Ne var ki, davalı sözleşmenin hukuka ve ahlaka aykırı olarak yapıldığını saptadıkları için karşılıklı olarak iptal ettiklerini, davacının müşavirlik hizmeti vermediğini, esasen bu konuda uzman bir kişide olmadığını, miktarında fahiş olduğunu savunmuştur. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulmamış, bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma da yapılmamıştır.
Hemen belirtelim ki, davada dayanılan protokol ve ek protokolde şahit ve yediemin sıfatıyla taraflar dışında başka kişilerinde imzası bulunmaktadır. Bu durumda, tarafların anılan protokollerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda imzası bulunan tanık ve yedieminin dinlenmesi gerektiği konusunda bir delil sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerekir. 0 nedenle davalının bu kişilerin savunması doğrultusunda dinlenmeleri isteminin mahkemece reddi doğru değildir.
Öyle ise mahkemece öncelikle protokollerin ne sebeple hukuk ve ahlaka aykırı olduğu davalıya açıklattırılmalı, bu açıklamaya karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, gerektiğinde bizzat taraflar isticvap edilmeli, ittifak edemedikleri hususlar açık ve net olarak belirlenmeli , konuya ilişkin olarak protokollerde imzası bulunan tanık ve yediemin dinlenmeli, varsa başkaca delil ve karşı delilleri alınmalı, davalının ihale makamına vermiş olduğu ihale dosyası ile davalı üzerinde kaldığı öne sürülen ihale makamına ait ihale dosyaları veya onanlı örnekleri getirilmeli, davalının diğer savunmaları üzerinde de durulup gerekli araştırma yapılmalı, gerçekten protokollerin hukuka ve ahlaka aykırı amaçlarla yapılıp yapılmadığı, iptal edilip edilmediği hizmet verilip verilmediği, hizmet verilmiş olsa dahi bu hizmetler karşılığı olarak belirlenen ücretin fahiş olup olmadığı saptanmalı, böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin açıklanan yönleri gözardı ederek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir..." )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 6.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 31-07-2006, 19:17   #11
ibreti

 
Varsayılan

Bu da bağlantılı 13.HD. kararı
---------
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/10712

K. 2001/1110

T. 23.1.2001

• ALACAK DAVASI ( Davacının İhale Sonucu Aldığı İşin Ücretinin Ödenmemesi )

• İSPAT YÜKÜ ( Herkesin İddiasını İspat İle Yükümlü Olması )

• HAKİMİN GÖREVİ ( Tarafların Kanıtladıkları Maddi Olaylara Göre Uygulanacak Yasa Maddelerini Arayıp Bularak Uygulama )

• PROTOKOLÜN HUKUKA VE AHLAKA AYKIRILIĞI İDDİASI ( Bu İddiaya Karşı Tarafların İsticvap Edilerek İttifak Edemedikleri Hususun Açık ve Net Biçimde Belirlenmesi )

• HUKUKA VE AHLAKA AYKIRILIK İDDİASI ( Bu İddiaya Karşı Tarafların İsticvap Edilerek İttifak Edemedikleri Hususun Açık ve Net Biçimde Belirlenmesi )

1086/m.76

818/m.41

</IMG>
ÖZET : Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir.
Mahkemece öncelikle protokollerin ne sebeple hukuk ve ahlaka aykırı olduğu davalıya açıklattırılmalı, bu açıklamaya karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, gerektiğinde bizzat taraflar isticvap edilmeli, ittifak edemedikleri hususlar açık ve net olarak belirlenmeli konuya ilişkin olarak protokollerde imzası bulunan tanık ve yedimen dinlenmeli, varsa başkaca delil ve karşı delileri alınmalı davalının ihale makamına vermiş olduğu ihale dosyası ile davalı üzerinde kaldığı öne sürülen ihale makamına ait ihale dosyaları veya onanlı örnekleri getirilmeli, davalının diğer savunmaları üzerinde de durulup gerekli araştırma yapılmalı, gerçekten protokollerin hukuka ve ahlaka aykırı amaçlarla yapılıp yapılmadığı, iptal edilip edilmediği hizmet verilip verilmediği, hizmet verilmiş olsa dahi bu hizmetler karşılığı olarak belirlenen ücretin fahiş olup olmadığı saptanmalı, böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gederi gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat .... ile davacı vekili avukat....un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim okulları Genel Müdürlüğü tarafından ihaleye çıkarılacak okul inşaatlarının ihale işlerini takip için davalı firma adına dosya hazırlanması ihale ile ilgili prosedürlerin tamamlanması ve tetkiklerinin yapılması konularını içerir şekilde davalı ile 5.6.1998 tarihinde bir müşavirlik hizmet sözleşmesi imzaladıklarını, hizmetlerin bir bölümünün yapıldığına dairde ayrıca 29.6.1998 tarihinde ek bir sözleşme daha yaptıklarını, davalı ihale üzerinde kalmasına karşılık ödemesi gereken ihale bedelinin %8 ücretini ödemediğini öne sürerek ücret alacağı 59.000.000.000 Tl.nin temerrüt tarihi 5.10.1998 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yaptıkları inceleme ve danışmalar sonucunda, karşılıklı olarak bir araya gelerek hukuki ve ahlaki dayanağının olmamamsı sebebiyle sözleşmeyi iptal ettiklerini, bu durumu sözleşmede tanık ve yediemin sıfatıyle imzası olan kişilerin de bildiğini, davacının elinde kalan sözleşme ile buna rağmen istemde bulunmasının doğru olmadığını, davacının esasen müşavirlik hizmeti konusunda bir mesleği olmadığı gibi konunun uzmanı da olmadığını, firmasının bu konuda uzman
kadrosunun mevcut olduğunu, hiçbir hizmet ifa etmeyen davacının çok fahiş oranda hizmet karşılığı ücrette isteyemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada dayanılan maddi olayları kanıtlamak taraflara, kanıtlanan bu maddi olaylara göre davadaki uyuşmazlığı nitelendirmek ve uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak uygulamak ise doğrudan hakimin görevidir. ( HUMK. madde 76 )
Bu davada davacı, 5.6.1998 tarihli Protokol başlıklı sözleşme ve bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen ek protokol başlıklı sözleşmeye dayalı olarak istemde bulunmuştur. Anılan sözleşmeler altındaki imzalar tarafların kabulünde olduğu için kural olarak bu sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Ne var ki, davalı sözleşmenin hukuka ve ahlaka aykırı olarak yapıldığını saptadıkları için karşılıklı olarak iptal ettiklerini, davacının müşavirlik hizmeti vermediğini, esasen bu konuda uzman bir kişide olmadığını, miktarında fahiş olduğunu savunmuştur. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulmamış, bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma da yapılmamıştır.
Hemen belirtelim ki, davada dayanılan protokol ve ek protokolde şahit ve yediemin sıfatıyla taraflar dışında başka kişilerinde imzası bulunmaktadır. Bu durumda, tarafların anılan protokollerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda imzası bulunan tanık ve yedieminin dinlenmesi gerektiği konusunda bir delil sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerekir. O nedenle davalının bu kişilerin savunması doğrultusunda dinlenmeleri isteminin mahkemece reddi doğru değildir.
Öyle ise mahkemece öncelikle protokollerin ne sebeple hukuk ve ahlaka aykırı olduğu davalıya açıklattırılmalı, bu açıklamaya karşı davacıdan diyecekleri sorulmalı, gerektiğinde bizzat taraflar isticvap edilmeli, ittifak edemedikleri hususlar açık ve net olarak belirlenmeli konuya ilişkin olarak protokollerde imzası bulunan tanık ve yedimen dinlenmeli, varsa başkaca delil ve karşı delileri alınmalı davalının ihale makamına vermiş olduğu ihale dosyası ile davalı üzerinde kaldığı öne sürülen ihale makamına ait ihale dosyaları veya onanlı örnekleri getirilmeli, davalının diğer savunmaları üzerinde de durulup gerekli araştırma yapılmalı, gerçekten protokollerin hukuka ve ahlaka aykırı amaçlarla yapılıp yapılmadığı, iptal edilip edilmediği hizmet verilip verilmediği, hizmet verilmiş olsa dahi bu hizmetler karşılığı olarak belirlenen ücretin fahiş olup olmadığı saptanmalı, böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemenin açıklanan yönleri gözardı ederek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.1.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ceza Muhakemesinde X haber elamanın hukuki statüsü nedir? Brusk Ceza Hukuku Çalışma Grubu 6 24-05-2007 17:53
Hakaret İçeren Haberin Yayınlanması nuri Hukuk Soruları Arşivi 7 28-07-2006 23:17
Evlat Edinen İle Evlatlığın Evlenmesinin Hukuki Sonucu Nedir? Av.Özcan Meslektaşların Soruları 3 10-06-2003 11:51
Kapkaç Suçunun Hukuki Niteliği Nedir? aristo Meslektaşların Soruları 0 01-06-2002 00:53
Hukuki Mütalaanın Delil Değeri Nedir? Av.Dr.Yahya DERYAL Meslektaşların Soruları 28 26-05-2002 11:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07427907 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.