|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
18-01-2006, 20:36 | #1 |
|
Ltd. şti.De Müdür Seçimi Yapılmamışsa
Değerli meslektaşlar, bir ltd. şti.nin 2 ortağı da kurucu değiller, sonradan devralmışlar.şirketin üzerine kayıtlı arabayı birisi haricen (vekaletle) satın almış, noterden satış işlemini yaklaşık 1 yıl sonra falan yapmış.Bu arada da (Noterden satış yapmadan önce) şirketin vergi borçlarından dolayı vergi dairesince arabaya haciz konuluyor.Müvekkil de aracın üzerindeki hacizi kaldırarak üstüne almak için şirketin vergi borcunu 2003 yılının sonlarında ödüyor ve arabayı üzerine alıyor.Şirket hakkında ilamsız icra takibi v.s. yapıldı, kesinleştirildi.Halihazırda şirketin sadece sicilde ismi var.İİK'nun cezai hükümleriyle tazyik etme yoluna gittiğimde, en son müdürün şirket ortaklarından birisi olduğu, bunun müdürlük sıfatının da 2003 başına kadar olduğunu ceza dosyasına celbedilen ticaret scil kaydından öğrendim.2003'ten sonra da hiç müdür seçimi v.s. yapılmamış, bu durumda cezai anlamda kimi sorumlu tutacağım.TTK'da bu durumda kurucu ortaklar için bir hüküm bulunmasına rağmen, bu konuda yasal boşluk bulunmakta.Şirket ortaklarının şahsi malvarlığı iyi ve ödeyebilecek durumda olmalarına rağmen, umarsız kalıyorlar.Bu alacağı nasıl tahsil edebilirim.Benzer bir olayla karşılaşan veya ilgilenen meslektaşlarımın katkısını bekliyorum.Saygıyla...
|
19-01-2006, 09:54 | #2 | |||||||||||||||||||
|
umarsızlık
"umarsız" (çaresiz) kalan kim ? |
19-01-2006, 17:54 | #3 |
|
LTD ŞTİ de ortaklar taahhüt etmiş oldukları sermaye miktarı ile sorumludurlar ve bu mktar ödenmiş sermaye olarak gözüküyorsa ŞİRKETİN Borcu için ortaklar sorumlu değillerdir.
|
20-01-2006, 11:16 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Gerek kurucu ortaklar gerekse devralan ortaklar, şirkete müdür tayin edilmediği sürece münferiden müdür sayılırlar.
Bu bağlamda hisseleri devralan ortaklar şirketin kamu borçlarından dolayı "Müdür" sıfatıyla müteselsil olarak sorumludurlar. Danıştayın aşağıda yer alan kararı oldukça ilginç olup, incelemenizi daha sonra da sizin olayın detalaylarını tartışmayı öneriyorum.
|
20-01-2006, 11:28 | #5 |
|
Sizin olayınızda anlayamadığım bir nokta var:
Sizin müvekkiliniz şirketin şimdiki ortağı ve haliyle (Müdür belirtilmediğinden)yasa icabı müdür sayılan kişilerden olması icap ediyor. Şirketin kamu borcundan şirket müdürleri müteselsilen sorumlu olduklarından, eski dönemdeki şirket borcu dahi olsa yukarıdaki danıştay kararı icabı yeni ortaklar ve müdür sıfatıyla her ikisi sorumlu olacaklarından, siz kimi dava etmeyi düşünüyorsunuz? Bu konu açık değil! Eski ortaklara şirket borcu için rücu davası açmanız müvekkilleriniz hisseyi devralmakla aktif ve pasifleri de devralmış olacaklarından mümkün görünmüyor. Ancak şunu yapabilirsiniz. ortaklar kurulu karar alarak eski yöneticilerin "müdürün" (A.Ş.) hükümlerine tafen (kıyasen) tazminat sorumluluğunu şirket adına dava edebilriisniz.. . TK. 340,309,336 hükümler dairesinde. |
21-01-2006, 20:36 | #6 |
|
Arkadaşlar, umarsız kelimesini umarsız kelimesini kullanmıştım hayatımda ilk kez, Sn. Av. Hulusi Metin bu kelimenin anlamı konusunda dikkatimi çekti, "umarsız" kelimesinin "çaresiz" anlamında olduğunu öğretti bana.Benm kastettiğim anlam ise "umurunda olmamak" tı.Kelimeyi yanlış kullandığımdan dolayı herkeste özür diliyor, Sn. Av. Hulusi Metin'e uyarısı için teşekkür ediyorum.Saygıyla..
|
21-01-2006, 21:02 | #7 |
|
Arkadaşlar, olayı tam anlatamadım, şu düzeltmeyi yapıyorum, benim müvekkilim bahsettiğim şirketin ortağı değil, benim müvekkilim bu şirketin vergi borcunu ödüyor, çünkü haricen bu şirketten satın aldığı arabanın üzerine satın aldıktan bir müddet sonra vergi dairesince haciz konuluyor, (Noter satışı henüz yapılmamışken).Arabanın değeri de bu borcun çok üzerinde olduğu için müvekkilim arabayı hacizden kurtarabilmek için bu parayı ödemek zorunda kalıyor(2004 yılında 10.000 YTL civarında). Müvekkilim bu arabanın satışını direkt noterde yapıp üzerine alsaydı problem yoktu, vergi dairesi alacağını tahsil etmek için 6183 S.K. (Amme Alacaklarının Tahsili Usülü Hk. K.) hükümlerinin sağladığı imkanları kullanacaktı.Fakat müvekkil, şirketin namına onun vergi borcunu ödüyor.Burada, vekaletsiz iş görme, sebepsiz zenginleşme hükümlerini işletmek gerekiyor.Konu açıldıkça şu soru da aklıma geldi, müvekkilim de bu sebepsiz zenginleşme alacağının tahsili konusunda 6183 S.K. hükümlerinden faydalanabilir mi mesela?
Borçlu şirketin vergi borcu doğduğu andaki ve müvekkilimin bu şirketin vergi borcunu ödediği dönemdeki ortakları, aynı kişiler, ama bu ortaklar kurucu ortak değiller.Bu kişiler şirketi 2000 yılında başka şahıslardan devralmışlar ve 3 yıllığına 2003 yılına kadar birisini müdür seçmişler.Bu tarihin dolmasından sonra da yeni bir müdür seçmemişler, şirket de zaten fiilen bitmiş, kağıt üzerinde kalmış, sanırım bir tek müvekkilime sattıkları araba kalmış.Peki yetkili müdür olmadan bu arabanın satışını nasıl yapmışlar diyeceksiniz.Müdür, görev süresi içinde, müvekkilime satış yapmak yerine arabanın satışı için vekaletname veriyor.Müvekkilim arabayı alıp satmak amacıyla aldığı için kendi üzerine almadan müşteri bulunca başkasına satacağı için arabanın satışını hemen üzerine almıyor, bu arada da dediğim olay meydana geliyor.Saim Dikici arkadaşıma da ilgisi için teşekkür ediyorum.Sanırım yanlış anlatılma-anlaşılma ortadan kalktı.Saygıyla |
21-01-2006, 21:11 | #8 |
|
Sn. Saim Dikici'nin örnek verdiği Danıştay kararı için teşekkür ediyorum.Yaptığı yorumda, gerek kurucu ortak, gerekse devralan ortakların, şirketin kamu borçlarından sorumlu olduğunu belirtmiş.Biraz önce değindiğim gibi, müvekkilim üçüncü şahıs olarak bu şirketin kamu borcunu ödüyor, kamu borcu bir anda kişisel borca dönüşüyor.Müvekkilim de biraz önce bahsettiğim sebeplerle bu borcu ödemek durumunda kalıyor.Ben de diyorum ki; bu alacağı İİK. TTK. hükümlerine göre tahsil etmem biraz zor görünüyor, üçüncü şahıs olarak, vergi dairesine halef sıfatıyla 6183 S.K. hükümlerinin sağladığı imkanlardan faydalanabilir miyim?
|
21-01-2006, 23:07 | #9 |
|
Merhaba Sayın Mehmetdemirlek,
Şimdi konu anlaşıldı ve son derece önemli bir soru ortaya çıktı. Takip usulü İİK. na tabi alacak ile 6183 sy. yasaya tabi alacaklar için farklılık arz eder. 6183 sy yasanın alacaklıları yasa ile belirlenmiş ve bunların 6183 sy yasaya göre işlem (takip) yapması ancak yasada özel yetki olursa mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla özel hukuk kişisinin kamu borcunu ödemesi onun yerine alacağı rücuan takip etme imkanı verse de, 6183 sy. yasanın imtiyazlı icra takip usulüden yararlanma imkanı veremeyecektir. Yani alacağın halefiyet yoluyla geçmesi, imtiyazlı icta takip usulünün de alacağa halef olana geçeceği anlamına gelmez. halefiyete konu olan alacağın kendisidir. Takip usulü değil! Hatta bu durumu biraz daha açalım ve varsayalım 6183 sy yasada sayılmayan ve özel yasa ile de 6183 takip usulünden yararlanabileceği beliritlmeyen bir başka kamu kuruluşu, kamu borcunu ödemiş olsun! Bu durumda bile borcu ödeyen ve 6183 sy yasa imtiyazından yasa icabı yararlanamayan kamu kuruluşu bile 6183 sy yasa ile takip yapamaz! Selamlar, |
27-01-2006, 16:56 | #10 |
|
Sayın Saim Dikici'nin açıklamalarına katılmakla birlikte limited şirkette müdür kavaamına açıklık getirmek istiyorum. TTK md. 540 uyarınca "aksi kararlaştırılmış olmadıkça,ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar."sonuç olarak da tüm ortaklar şirket işlerinden müteselsilen sorumlulardır.
|
29-01-2006, 19:06 | #11 |
|
Sn. Saim Dikiciye katkısı için teşekkür ediyorum.Sn. Av. Pınar TTK'nun 540. maddesinden bahsetmiş fakat maddenin 3. fıkrasından bu durumun kurucu ortaklarla sınırlı olduğu anlamı çıkıyor.Borçlu şirketin ortakları ise kurucu ortak değiller, işte sıkıntı da bu noktada yaşanıyor.Yasa boşluğu var.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sınavı | Av.H.Sancar KARACA | Adliye Duvarı | 12 | 21-04-2009 13:27 |
Toplantı ve karar yeter sayısı ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi | ayanlar07 | Hukuk Haberleri | 3 | 30-12-2006 11:29 |
Kooperatifin sona ermesi ve yönetici seçimi. | imsel | Meslektaşların Soruları | 0 | 12-12-2006 19:30 |
kat maliklerine toplantı günü tebliğ edilmeden yönetici seçimi | Avderenyılmaz | Meslektaşların Soruları | 3 | 07-12-2006 01:47 |
Yozgat Baro Başkanlığı Seçimi yapıldı | alisuat | Hukuk Haberleri | 1 | 11-11-2006 17:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |