|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
05-03-2008, 17:17 | #1 |
|
Avukatlık ücreti ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
Sayın Üyeler
Mühür Bozma suçu nedeniyle, mühürü sökülen idarenin müdahil sıfatıyla katıldığı yargılama sonunda mahkemece sanığa bir ceza verilmiş ama 1-Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına 2-Vekalet ücreti konusunda bu aşamada hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. 1- Kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi, hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilebilmesinin ön koşuludur. Halbuki davamızda suç ile meydana gelen kamu zararı giderilmemiştir. Bu nedenle davamızda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez kanısındayım. 2- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde, kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan MÜDAHİL lehine avukatlık ücreti takdir edilmemesi de müdahile yapılan bir haksızlıktır kanısındayım. Bu haksızlığın düzeltilmesi mümkün görülmemektedir: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına sadece ağır ceza mahkemesinde itiraz yolu açıktır; temyiz yolu kapalıdır. Ağır ceza mahkemesinin de itirazı sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açısından inceleyebileceği düşünülürse, verilmeyen avukatlık ücreti konusunda kanun yolu bulunmamaktadır. İlgili CMK 231.maddesinin ilgili iki fıkrası aşağıda sunulmuştur: (Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. Katkıda bulunacak üyelere teşekkür ederim Saygılarımla |
06-03-2008, 00:48 | #2 |
|
1-CMK m.324/1 uyarınca, tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri, harçlar, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderlerindendir.
2-CMK m.325/2 uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanacağı, yani cezaya veya güvenlik tedbirine mahkum edilmiş gibi tüm yargılama giderlerinin sanığa yükleneceği belirtilmiştir. 3-a)Avukatlık asgari ücret tarifesinin konuyla ilgili 13/1 maddesi, Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine, Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücretinin sanığa yükletileceğini, b)Yine tarifenin 19/1 maddesi “Tarifede yazılı olmayan hukuki yardımlar için, işin niteliği göz önünde tutularak, tarifedeki benzeri işlere göre ücret belirleneceğini” düzenlemektedir. Her ne kadar, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde avukatlık ücretinin ne olacağı tarifede doğrudan doğruya belirtilmemişse de, bu konuyu CMK m325/2 hükmü çözümlemiştir. CMK m.324/1 uyarınca yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretine, sanık mahkum olmuş gibi ve tarifenin 13/1 ve 19/1 maddeleri gözetilerek karar verilmesi gerekir. Sonuç olarak, sanığın beraat etmediği dikkate alınmalıdır. Somut olayda, devlet hazinesinden yapılan harcamalara da hükmedilmemiş mi acaba ? Büyük bir ihtimalle, devlet hazinesinden yapılan harcamalar karar altına alınırken, avukatlık ücretine karar verilmemiş olması yargılama giderleri bakımından eksiklik ve kanuna aykırılıktır. Bu kanuna aykırılığın itirazen incelenebilmesi gerektiği kanısındayım. Saygılarımla. |
06-03-2008, 11:48 | #3 |
|
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Mahkeme yargılama yapar, delilleri toplar tam hüküm vereceği zaman, bunu geriye bırakır, demek, değildir.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması demek bütün delillerin denetime imkan verecek şekilde toplanması, fiil ve faile bağlı olarak suç vasfının tayini ve bu vasıflandırmaya uygun bir şekilde ve gerekçeli olarak mahkumiyet kararı verilmesi demektir.(Hüsamettin UĞUR - Yargıtay 7. CD Tetkik Hakimi-)
İşte bu durumda bu nedenle avukatlık ücretine hükmetmek gerekir. Ancak, itiraz merci sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları oluşup oluşmadığı yönünden bir inceleme yapar.( 8. CEZA DAİRESİ E. 2006/5860 K. 2006/6504 T. 13.7.2006) Bunun haricinde hükmün içeriği ve diğer hukuka aykırılıklar yönünden bir inceleme yapamaz, diye düşünüyorum. |
06-03-2008, 15:12 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sadece avukatlık ücreti değil, yargılama giderleri hakkında da aynı karar verilmiş. Kararın ilgili maddesi aşağıda sunulmuştur: "Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti konusunda bu aşamada hüküm kurulması yer olmadığına"
Sayın adnan koray "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararına itiraz halinde "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması" konusunda karar verecek olan ağır ceza mahkemesi, avukatlık ücreti ile ilgili CMK 325/2 maddesinde "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması" ifadesi geçtiğinden, belki avukatlık ücreti hakkında da inceleme yapar. Avukatlık ücreti hakkında hüküm kurulmamasının nedeni de hükmün açıklanmasının ertelenmesi olduğundan ağır ceza mahkemesinin inceleme yetkisine girer umudundayım. Aksi halde, avukatlık ücretinin kararda yer almaması durumunda, itirazdan başka başvurulacak kanun yolu bulunmamaktadır. Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Saygılarımla |
07-04-2008, 16:24 | #5 | |||||||||||||||||||
|
"
Neden temyiz yolu düşünülmesin? |
07-04-2008, 18:11 | #6 |
|
Hagb kararları itirazı kabil kararlardır,temyiz yolu açık değildir.
İtiraz ise sadece "hagb şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine yani kararın yerinde olup olmadığına " ilişkin olup,esasa ilişkin değildir. Bence suç belirlenmiş ancak belli şartlarda suçun cezasının infazı ertelenmiş kabul edilmektedir. Ceza mahkemelerinde hükmün kesinleşmesi ile birlikte (kararın ) feri alacakları icraya konu edilebileceğinden bana göre hagb açısından ortada kesinleşmiş bir hüküm de olmadığından yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından bir değerlendirme de yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Sayın adnan koray'ın belirtiği gibi tüm deliller toplanmakta,suç vasfı tayin edilmekte ancak mahkumiyet açıklanmamaktadır.Yani sanık mahkum olmamış,cezası tayin edilmemiş demektir.Bu nedenle sayın meslektaşımın mahkum olmuştur şeklindeki beyanına katılamıyorum. Ancak hagb kararları için "uğranılan zararın aynen yada eski hale iade koşulu " hagb koşulu olduğundan bu itiraz da itiraz mercii tarafından incelenmek zorunda olduğundan kararın bozulabileceğini düşünüyorum. Çünkü ortada uğranılan zararın telafisi koşulu gerçekleşmemişse hagb şartları oluşmamıştır demektir. Bu madde açısından, hagb kararlarını ortadan kaldıracak nitelikte yeni suçlar işlenmediği sürece düşünüp durmaya devam edeceğe benzeriz. Saygılarımla |
06-05-2008, 09:15 | #7 |
|
Sayın meslektaşlarım, verilen karar %100 hukuka aykırıdır ve bozulacaktır. "Sanığın ceza veya güvenlik tedbirine mahkum edilmesi; hükmün açıklanmasının geriye bırakılması veya cezanın ertelenmesine karar verilmesi hallerinde CMK md. 324-5/son fıkrasında açıklanan tercüman giderleri ayrık olmak üzere tüm yargılama giderleri hükümlüye yükletilir. bkz. YILMAZ, ZekeriyaCeza Muhakemesinde Mağdur Hakları, Davaya Katılma, Yargılama Giderleri, s. 215)" Zira bu durumlarda hükümlünün suçu işlediği sabit olup sadece hakkındaki ceza açıklanmamaktadır. Suç sabit olup belli şartlarla geri bırakılmaktadır. Yargılama giderleri de üzerinde kalacaktır.
Maalesef bazen açıkça hukuka aykırı hususlarla avukatların ihlal edildiği olaylar yaşamaktayız. Örneğin bir ağır ceza davamda beraat eden sanık lehine vekalet ücreti tarafıma, mevzuatta açıkça yazılı olmasına rağmen verilmemiştir. Hükmü temyiz edene kadar tam bu esnada da Yargıtay lehimde bir içtihatla olayı çözmüştür. Neticede benim zaman kaybıma sebep olsada lehime çözülecek. Sizin olayınızda da aynısı olacaktır kesinlikle. Başarılar, iyi çalışmalar dileklerimle... |
06-05-2008, 10:08 | #8 |
|
sayın meslektaşlarım hagb sını düzenleyen ilgili maddede bu kararın verilmesi kamunun zararının sanık tarafından giderilmesi koşuluna bağlanmaktadır.Peki kamunun zararı nasıl giderilecektir.Örneğin 6136 dan yargılanmakta olan bir sanık bu zararı nasıl ve yargılamanın hangi evresinde giderecektir meblağ neye göre belirlenecektir bu konudaki görüşlerinizi de belirtirseniz sevinirim.Bir de şu mukayaseyi yapalım örneğimizden yola çıkarak.Sanık sabıkasız 6136 sayılı yasanın 12.maddesine göre cezalandırılıp hükmün paraya çevrilerek ertelenmesi yolunu tercih etmekle hagb talebinde bulunmak arasında sanık açısından ne gibi avantajlar ve dezavantajlar olacaktır ...teşekkürler
|
06-05-2008, 10:49 | #9 |
|
Sayın ali ekmekçi
6136 sayılı kanuna muhalefetten yapılan yargılamada suçun mağduru olup da davaya katılan olmaz kanısındayım. Bu nedenle de mağdurun zararının karşılanması söz konusu olmaz. Bu durumda eğer diğer koşulları varsa sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Saygılarımla |
06-05-2008, 10:52 | #10 |
|
Armağan Bey Kamunun zarar gördüğü düşünülemez mi zira yasa maddesinde mağdurun değil de kamunun zararından bahsediliyor.
|
06-05-2008, 12:58 | #11 |
|
Sayın Ali Ekmekçi
Sorulara kararla yanıt vermek hiç sevmediğim bir tutum ama bu kez böyle oldu. Affınıza sığınıyorum. Aşağıda sunduğum karar sizin sözünü ettiğiniz 6136 sayılı kanun gereğince verilen cezaya ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda. Kamu zararından söz edilmemiş. Saygılarımla T.C. YARGITAY 8.Ceza Dairesi Esas: 2006/9298 Karar: 2008/283 Karar Tarihi: 21.01.2008 ÖZET: Mahkemece sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususu irdelenerek hükmün geri bırakılması konusunda karar verilmesi gerekir. (647 S. K. m. 6) (5395 S. K. m. 23) (5271 S. K. m. 231) 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Ercan ..... nin yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne, ertelemeye ve zoralıma dair Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 18.04.2006 gün ve 504 esas, 295 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 27.10.2006 günü daireye gönderilmekle incelendi: TÜRK MİLLETİ ADINA Gereği görüşülüp düşünüldü: Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak, 1- Suç tarihindeki yasal düzenlemelere göre sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılıktan tayin edilen temel adli para cezasının 450 YTL'yi geçemeyeceğinin gözetilmemesi, 2-Suçun işleniş tarzı gerekçe gösterilerek hakkında asgari hadden temel ceza tayin edilen ve yine suçu işleyiş tarzı, geçmişteki hali nazara alındığında cezanın tecili halinde bir daha suç işlemeyeceği kanaatine varılarak 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereği bu cezanın ertelenmesine karar verilen sanık hakkında, mahkemece 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi uyarınca <sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususu> irdelenmeksizin <suçun işleniş tarzı, sanığın samimi görülmeyen savunması da nazara alınarak> denilmek sureti ile temel ceza tayini ve cezanın ertelenmesi ile çelişen bir gerekçe ile 5395 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 21.01.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. ( Kaynak: Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ) |
30-07-2009, 13:40 | #12 |
|
Kanun Yararına Bozma (Yazılı Emir) denenebilir mi?
Tam şu anda önümde benzer bir dosya var. Yargılama giderlerine hükmedildi fakat vekalet ücretine hükmedilmedi.
Ben de bazı arkadaşlar gibi; Ağır ceza Mahkemesinin incelemesinin sadece "Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi kararının uygun olup olmadığı yönünden" olacağını düşünerek ve Yasada (231. maddede) yeterli açıklık bulunmadığından; kararın vekalet ücretine ilişkin kısmı için temyiz yoluna başvurulacağını düşündüm ve kararı temyiz ettim. Temyiz dilekçem yerel mahkemece itiraz dilekçesi olarak değerlendirildi ve dosya Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi; itiraz(!)ım reddedildi. "Dilekçemin itiraz değil, temyiz dilekçesi" olduğundan bahisle yeniden Mahkemesine müracaat ettim. Bu kez mahkeme temyiz dilekçemi reddetti. Ben de "temyiz dilekçemin reddine" ilişkin kararı temyiz ettim. Yerel Mahkeme bu kez "temyiz talebimi" reddederek, itiraz mercii olarak Ağır Ceza Mahkemesini gösterdi. "Yerel Mahkemenin temyiz talebimi reddetme yetkisi bulunmadığından, bu yetkinin Yargıtay'a ait olduğundan" bahisle, itiraz mercii olarak gösterilen Ağır Ceza Mahkemesine itiraz ettim. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi itirazımı kesin olarak reddetti. Şimdi CMK. 309 madde gereğince "Kanun Yararına Bozma" (Yazılı Emir) yoluna gitmeyi düşünüyorum. CMK. 309. madde, "temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlar" için düzenlenmiş bir Yasa Yolu olduğuna göre, bu yola gidebilirim diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz..? Bazı hakimlerin, vekalet ücreti vermemek takıntısını onur meselesi yaptım açıkçası ve sonuna kadar gitmek istiyorum. Görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Saygıyla... |
30-07-2009, 20:45 | #13 |
|
Hüküm bir bütündür ve yargılama giderleri de hükmün bir parçasıdır, CMK'nun 231/5 maddesine göre,Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Bu nedenle vekalet ücretine karar verilse bile infaz edilemeyeceği düşüncesindeyim. Saygılarımla
|
30-07-2009, 22:13 | #14 |
|
Vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Yargılama giderlerine hükmediliyor ve tahsil (infaz) ediliyorsa, vekalet ücretinin tahsil edilmemesi için geçerli yasal bir neden yoktur kanısındayım.
|
31-07-2009, 07:31 | #15 |
|
Ben de aynı durumda vekalet ücreti yönünden temyiz yaptım.Dosya Yargıtay'a gönderildi. Şimdilik ses seda yok.
|
31-07-2009, 11:41 | #16 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hükmün açıklanması geri bırakıldıysa şimdilik ortada temyiz edilecek hüküm bulunmadığından temyiz isteğiniz reddolacaktır.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29183 adresindeki tartışmadaki iddiamı tekrar ediyorum: Hükümde yer alan yargılama giderlerinin ödenmesi sanığın yükümlülüğü olarak 325.maddede düzenlenmiş. Bu madde varken başkaca yorum yapılırsa yanlış yapılır kanısındayım. CMK Sanığın yükümlülüğü MADDE 325.- (1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkum edilmesi halinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir. (2) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır. Saygılarımla |
31-07-2009, 17:07 | #17 |
|
Sayın Konyalı, CMK'nun 325 maddesi sadece yargılama giderlerinin kime yükleneceğinden bahsetmektedir, tabi ki hüküm doğrudur, yargılama sonucunda yargılama giderlerine de karar verilir, hükümde yüklenmek ayrı, infaz ayrı bir konudur, HAGB halinde bunlar infaz edilemez bana göre, usulen kesinleşmemiş(sadece itiraz yoluna tabi olan ve de itiraz merciinin sadece HAGB koşullarıyla sınırlı inceleme yetkisi nedeniyle,esasa girilmeden, yalnızca şekli incelemeyle sınırlı bir inceleme)ve de CMK'nun 231/5 maddesi gereğince sanık hakkında hukuki sonuç doğurmaması gereken bir hükmün parçasının infaz edilmesi hukuka ve hukuk mantığına aykırıdır, ancak ne yazık ki bazı mahkemelerin ve icra dairelerenin uygulamaları farklıdır, ben bunları hukuka uygun bulmuyorum. HAGB halinde sadece HAGB yükümlülükleri infaz edilebilir. Saygılarımla
|
31-07-2009, 17:13 | #18 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dr. Fuat Şenoğlu, Sayın Av. Armağan Konyalı'nın belirttiği
Hükmünün yoruma açık olmadığı kanaatindeyim. HAGB halinde Birinci fıkraya yapılan atıf "Yargılama giderlerinin Sanık'a yüklenmesini" zorunlu kılacaktır. Elbette ki hükümde yüklenmek ile bu yükümlülüğün infazı ayrı şeylerdir. Fakat hüküm ile yüklenen yargılama masraflarının infazına engel olacak yasal dayanak nedir, onu anlayamadım. "Hukuk mantığını bir yana bırakarak"; Yasal bir dayanak gösterirseniz bizleri aydınlatmış olursunuz. Teşekkürler. Saygılarımla. |
31-07-2009, 17:38 | #19 |
|
Sayın Dikici, biliyorsunuz CMK'nun 231/5 maddesinde HAGB halinde kurulan hükmün sanık hakkında hukuki sonuç doğurmaması gerektiğini düzenlemiştir, bu hüküm de yorum yapılamayacak kadar açıktır, bu hükmün nedeni de deneme süresinin olmasıdır, HAGB halinde kurulan hüküm askıdadır, tam olarak sonuçlanmamış ve de Yargıtay incelemesinden geçmemiştir henüz, İtiraz mercii de sadece HAGB koşullarını ve de yükümlülüklerini incelemekle sınırlı bir merciidir, yanı bir bütün olan hüküm henüz tüm yönleri ile kesinleşmemiştir,itiraz mercii esasa giremez, hüküm sadece HAGB yönünden kesinleşmiştir, askıda olan ve de tüm yönleri ile kesinleşmemiş bir hükmün ise kısmen infazı doğru değildir, deneme süresi içinde sanık suç işlemezse açılan kamu davası ise düşecektir, biliyorsunuz düşme halinde istisnalar hariç, sanık hakkında yargılama giderleruine hükmedilemez, hüküm bir bütün olup kısmen infaz edilemez: Saygılar
|
31-07-2009, 17:56 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU, Açıklamalarınız için teşekkür ederim. 325. madde hükmünün zikrettiğiniz istisnalardan ne farkı vardır? Kanunda açıkça Sanık'a yüklenir denildiğine göre ve yine davanın düşmesi yahut cezanın kaldırılması gibi bir şart da koşulmadığına göre, (bence) sanık'tan avukatlık ücreti de dahil Yargılama masrafları tahsil edilebilir. Saygılar. |
31-07-2009, 17:57 | #21 |
|
Bu tartışma bana Nasreddin Hoca'nın "sen de haklısın" hikayesini hatırlattı.
Sn Dikici ve Sn Konyalı' nın yorumları kanuna; Sn Şenoğlu'nun yorumu ise hukuka daha uygundur. |
31-07-2009, 18:08 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Ceza hukundaki "Kanunilik ilkesi" gözetilirse... elbette ki (konu Ceza Usul Hukuku ile ilgili olsa bile) kanuna uygun hareket etmek gerekecektir. |
31-07-2009, 18:12 | #23 |
|
CMK 231/5 Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Bu da kanun düzenlemesidir. Saygılarımla |
31-07-2009, 21:13 | #24 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dr.Fuat Şenoğlu Madde başlığı maddenin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır: Madde başlığı ''Sanığın yükümlülüğü'' dür. Sanığa yüklenmesi ifadesi ile yetinilmemiş, sanığın yükümlü olması ifadesi ile yargılama giderlerinin ödenmesi gereği vurgulanmıştır.
Bu sonuç hem kanuna hem de hukuka uygundur: Biri suç işlemiş ise ve cezasını çekmesi ertelenmiş ise hiç olmazsa yargılama giderlerini ödesin. Sanık ödemezse kim ödeyecek? Sanığa cezayı çok gören Devlet mi? O halde davaya vekili ile katılan mağdurun vekalet ücretini de Devlet ödemeli. Katılan davaya katıldığına pişman edilmemeli. Mağdur bir de Devlet tarafından mağdur edilmemeli. Ben bunu söylerim. Kanun bunu söyler. Hukuk bunu söyler. Dinleyiniz; duyacaksınız. Saygılarımla |
01-08-2009, 13:13 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
"Biri suç işlemiş" diyemiyoruz maalesef. Henüz kesinleşmemiş çünkü... Meselenin özü de bu ya... Her iki görüşün de haklılık payı var,çünkü sitem daha çok yeni ve her yönüyle düşünülmeden kanuna girmiş. Mutlaka siz de görmüşsünüzdür; HAGB'na hükmediliyor, oysa ki sanık beraat etmelidir. Duyduğum ve gördüğüm bazı olaylardan hareketle şunu söyleyebilirim ki, maalesef özellikle küçük yerlerde sübut araştırmasına girmektense HAGB'na karar verilip geçilebiliyor. Şimdi henüz suçlu olduğu kesinleşmemiş ve dolayısıyla Anayasa ve uluslararası sözleşmelere göre "suçsuz" sayılan birinin vekalet ücreti ve diğer masraflara "mahkum" edilmesi bence hukuka uygun değildir; isterse kanun öyle olsun... |
01-08-2009, 13:20 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Size katılıyorum. Her ne kadar yukarıda bunun hukuka uygun olmadığını düşündüğümü söylesem de kanun, "sanığın yargılama giderlerine mahkum edileceğinden" bahsettiğinden ve katılan vekilinin vekalet ücretinin de yargılama giderlerine dahil olduğundan, bence mevcut kanuna göre bu şekilde karar verilmesi gerekir. |
01-08-2009, 13:28 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
CMK 325/2 yargılama giderlerine mahkum edileceğini öngördükten sonra, 231/5'te bahsedilen "hukuki sonuç" kavramından kastedilenin başka birşey olduğu (kastedilenin yaptırım olduğu) sonucu çıkıyor. Düzenlendiği yer de bunu doğruluyor. Olması gereken konusunda sizinle hem fikirim. Saygılarımla |
01-08-2009, 13:33 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
"Hükmün geri bırakılması kurumu Anglo-Sakson hukuk sisteminde yargılanması tamamlanmış olan sanığın belli bir süre denetim altında tutulması "probation" esasına dayanır. Hâkim, sanığın suçluluk ve kusurluluğunu saptamakla beraber cezaya hükmetmeyi geri bırakmakta ve onu belirli bir süre içinde denetim altında tutmaktadır. Davranışları, tâbi tutulduğu denetim süresi içinde olumlu bulunduğu takdirde suçlu için bir mahkûmiyet kararı verilmemektedir. Böylece deneme süresini başarıyla geçirmiş olan suçlu, damgalama süreci dışına çıkarılmakta, bir yargı kararına muhatap olmamaktadır. Bu kurum, çağdaş ceza hukukunun amaçlarından biri olan kişiyi mümkün olduğu kadar damgalamamayı ve toplum ile uyum sağlanmasını gerçekleştirici bir uygulama niteliğindedir." denilerek suçu sabit olan sanığa bir denetim süresi tanınarak ıslahı amaçlanmıştır. Bu sebeple HAGB suçsuzluğun kanıtı değildir. Dolayısıyla HAGB kararı beraat kararıyla eşdeğer değildir. |
01-08-2009, 14:04 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Anlayamadım. İzah edebilir misiniz? Ben HAGB beraat kararıyla eşdeğerdir demedim ki... HAGB ne kesinleşmiş mahkumiyettir ne de beraat. "Hakim sanığın suçluluğunu saptar" ama bu karar kesinleşmiş mi sayın meslektaşım? Temyize tabi bir mahkumiyet kararında da hakimin suçluluğu saptaması vardır, ancak henüz kesinleşmemiştir bu karar. Dolayısyla sanığın suçluluğu da kesinleşmemiştir. HAGB kararı askıda bir karardır. Deneme süresi sonunda ya düşme (başkaca suç işlenmemesi halinde) ya da mahkumiyet kararı verilecektir. İşte bu karar temyize tabidir ve hüküm ancak o zaman kesinleşecektir. |
01-08-2009, 14:22 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Madem, "HAGB beraat kararıyla eşdeğerdir" demiyorsunuz öyleyse neden daha önceki bir yanıtınızda "HAGB'na hükmediliyor, oysa ki sanık beraat etmelidir." şeklinde düşündünüz? Aydınlatırsanız sevinirim... Saygıyla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması-İtiraz | philomelion | Meslektaşların Soruları | 15 | 25-03-2014 09:24 |
5560 S. yasa - Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Müessesi | üye3578 | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 15 | 02-01-2012 13:46 |
Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi Kararına Karşı Kanun Yolu | Defne Elif | Meslektaşların Soruları | 16 | 10-11-2010 09:12 |
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına | av.knel | Meslektaşların Soruları | 2 | 01-07-2007 13:26 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |