|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
10-07-2009, 12:59 | #1 |
|
Kadının Nafaka Talebi+zina
Merhabalar
Boşanma davası koca tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılmıştır.Ancak kadın evi başka birini sevdiğini söylemesi ve bunu açıkca yazdığı mektup ile de belirterek terk etmiştir.Boşanma davasında kadında boşanmak istediğini açıklamıştır.Kadının başka kimseyle ilişkisi olduğunu davacı tanıkları açıklamıştır. Davalı kadın kesin süre verilmesine ve dava açılmasının üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen tanık ve diğer delillerini dahi bildirememiştir. Son celsede kadın nafaka talebinde bulunmuştur.Gerekçesi de babasıgilin yanında kalması vs.dir. Koca tarafından kadının kusurlu olması sebbeiyle yoksulluk nafakası verilmek istenmemektedir. Bu durumda; 1- Davacı tanıklarının kadının başka biri için evi terk ettiğine dair anlatımları kadının kusurunu isptalamaya yeterli midir? 2- Kadının başka biriyle ilişki halinde olduğunu çok iyi bilen şahıslar dinlenememiştir ve hakimce davanın kamu düzenine ait olduğundan resen ikinci tanık listesi istenir mi? 3-Davanın genel sebeple açılmasının özel durum nedeniyle nafakaya etkisi olur mu? Teşekkürler |
10-07-2009, 14:58 | #2 |
|
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, daha kusurlu eşin nafaka hakkı bulunmamaktadır. Kadının başka birisi ile ilişkisi olduğunu ıspatlamanız halinde,(Bunu söz ettiğiniz mektup elinizde ise onunla veya şahit beyanları ile ıspatlayabilirsiniz) kocasının daha ağır kusuru bulunmaması şartıyla, kadının nafaka taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
Şahitlerinizin hiç dinlenenemiş olması halinde, davanın kamu düzenine ilişkin olduğundan bahisle yeni bir tanık listesi bildirmeyi talep edebilirsiniz.Talep etmekle kaybedecek bir şey yok, şansınızı deneyin, hatta diretin. Davanın genel veya özel bir sebeple açılmasının da nafakaya bir etkisi olacağı düşüncesinde değilim. Başta da ifade ettiğim gibi, önemli olan diğer eşin daha kusurlu olduğunu ıspat edebilmektir. |
10-07-2009, 15:06 | #3 |
|
YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 19.6.2003 Esas: 2003/8100 Karar: 2003/9154 Tam Kusurlu Kadın Lehine Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemez Özetavacı kadın, boşanma ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Davacı kadın eşine "seni sevmiyorum, seni ve çocuğunu istemiyorum, köpek, pezevenk" şeklinde sözler söylemiştir. Davalının ise kusuru ispat edilememiştir. Bu durumda davacının tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Tam kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hatalıdır. - 4721 sayılı TÜRK MEDENİ KANUNU m.175 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm kusur, velayet, nafaka ve şahsi ilişki yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1. Boşanmaya neden olan olaylarda kocasına "seni sevmiyorum, seni ve çocuğunu istemiyorum, köpek, pezevenk" şeklinde söz ve hakaretlerde bulunan davacı kadın tam kusurludur. Kocanın ( davalının ) kusurlu bir davranışı kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK. md. 166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi sayılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2. Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince; a) Velayeti davacı anneye verilen 1997 doğumlu Merve`nin üç buçuk yıldır davalı baba yanında kaldığı ve davacının da çocuğu istemediğine dair beyanlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Küçük Merve`nin alıştığı ortamdan alınarak davacı annenin velayetine verilmesi, küçüğün ruhsal yapısını olumsuz şekilde etkileyecektir. Bu husus nazara alınmadan velayetin davacı anneye verilmesi doğru değildir. b) Müşterek çocuk Merve`nin dava sırasında baba yanında kaldığı nazara alınmadan dava tarihinden itibaren çocuk için nafakaya hükmedilmesi de bozma nedenidir. c) Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadın tam kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakası verilmeyeceğinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır. (TMK. md. 175) SONUÇ: Temyize konu kararın 2/a-b-c bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, l. bentteki yanlışlığa işaret edinilmekle yetinilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.6.2003. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
doğmamış çoçuğa nafaka talebi? | zlm | Meslektaşların Soruları | 1 | 06-04-2009 15:01 |
3 yıl fiilen ayrlık ile nafaka ve tazminat talebi | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 27-01-2009 19:08 |
nafaka talebi | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 26-01-2009 13:45 |
Çalışan Eşin Nafaka Talebi | orhan6591 | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-04-2008 15:48 |
anneden nafaka talebi | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 16-05-2007 08:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |