Bugün kendimiz İçin:)

Aah sevgili Deren
Hayatta bazı şeyleri anlamak zorunda değiliz.Ama hiç olmazsa bunu anlayabilmek bile uzun bir sinir olma sürecini gerektiriyor, yani doğru yolda ve yine sanıyorum ki yolun oldukça başındasın..

"hiç anlam veremediğimiz halde yinelenen ve de yinelenen ve de belki bir ömür yinelenecek olan" durumlar çok. Örnekler saymakla tükenmez, ama en belirgin bir başka örnek , bir topun peşi sıra koşup duran , bu arada birbirini zaman zaman sakatlayan, nadiren de o top bir fileyi dalgalandırdığında mutlu olan erkekler örneğidir..Çocukluğumdan beri anlamaya çalışmışımdır. Uğraş verdim inan, derin psikolojik tahlil arayışlarına bile girdim. Olayı çözecek ve nihayete erdireceğim ya! Eh sonuçta zarar da görüyoruz , kumandayı babanın elinden çekip alamıyorsun haliyle .. Uzun çabalarım sonucu, "bu bir spor şaheseridir" gözlüğüyle, bir miktar naklen futbol maçı keyfini anlayabilir gibi olduysam da, bilahare izlenen ve koşturulan top ile ardındaki bir grup adamın öyküsünü irdeleyen programlardan alınan keyfi asla çözemeyeceğimi anlayarak uğraşmayı bıraktım. Pes ettim diyelim ya da..Bir kere izleyince anlaşılamıyor demek ki, son derece komplike bi olay yani.. Sonra farkettim ki anlamam da gerekmiyor, bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar durumları

Boşver siz de anlamayıverin kadınların alışveriş sevdasını, bırakın biz bu keyfi doya doya yaşayalım

herkese merhaba,

okuduğum lise ve orta okulda, yıllarlarlarlarlar boyunca, nedenini hiç anlayamadığımız ve anlayamayacağımız bir şekilde beyaz çorap giymek yasaktı. Hadi spor ayakkabıyı anlamıştık ama ya beyaz çorabın günahı ???? , yıllar yılı hasret kaldım, dolayısıyla ne zaman (KADIN OLSUN, ERKEK OLSUN, YAKIŞSIN YAKIŞMASIN) beyaz çorap giymiş birini görsem, içim gider, gıptayla, hasetle geçmiş yılları yadederim,.........

alış veriş meselesine gelince,
gene yıllar önce aradığım bişeyi bulamamaktan, sokak sokak dolaşmaktan ve eve kös kös eli boş dönmekten yakınırken, çok sevdiğim bir üniversite hocam, eşine en çok yakışacak giysileri aramak, bulmak ve almak için kaç saat dolaştığını ve bundan ne kadar büyük zevk duyduğunu anlatmıştı ! (evet, bahsettiğim hocam erkekti )

hele ki futbol,,,, ,
elbette tv'nin açılması engellenemez, önünden geçilemez, dikkat dağıtılamaz, ister istemez göz ucuyla da olsun seyredilmek zorunda kalınır, ama............. ama öyle favori bir yorum programım var ki, yani iki elim kanda olsa çayımı kahvemi alır karşısına geçerim, ve her hafta hayretler içinde, donarak, toplam 90 dakikalık, hadi uzatmalarla 95 olsun, bir oyun hakkında, karşılıklı nasıl bu kadar uzun uzadıya, kalp kırıcı, üzücü ve anlaşılması olanaksız konuşmaların gece yarılarına kadar yapıldığını seyrederim, ehe, kısmet olursa gelecek lig gene seyredeceğim, "eeeeee, evet biraz da reytingin artmasına bu şekilde katkım oluyor ama..... amaaa........ o kadar kusur.... "

diyeceğim o ki, karşılıklı anlaşabilmek ya da anlaşamamak pek de kadın - erkek ilişkileri arasına sıkıştırılabilecek bir şey değil, aynen sevgili atilla ilhan'ın karantinalı despina şiirindeki gibi, "OLMAYACAK ŞEY BİR İNSANIN BİR İNSANI ANLAMASI !"

KARANTİNALI DESPİNA

bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına
çıktı mı deprem sanırdın 'kara kız' kantosuna
titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan
muammer bey'in gözdesi karantinalı despina

çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan
ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan
sınırsız bir mutlulukla uyuturdu muammer bey'i
ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından

işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi
öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi
körfezde parıldayan yunan zırhlılarına karşı
miralay zafiru'yla ispilandit palas'ta sevişmeyi

gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması
havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı
demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor muammer bey
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması

"bunu bir de timur selçuktan dinleyeceksiniz........ "

SEVGİYLE KALIN.............

Kızların beyaz çorap giymesine biz de gıptayla bakardık lisedeyken, lakin o zamanlarda da erkeklerin neden illede beyaz çorap giydiklerini anlamazdım ve de beğenmezdim.

Kadınlarla olan sorunumuz anlaşıp anlaşamamak değil. Sürdürülen onca evliliğe bakınca onları anlamadan da anlaşabildiğimiz ortada. E nediye anlamayı istiyorsununz o zaman diye sorarsanız, kadınları anlamak bizim için çok büyük bir avantaj olurdu ama bunun faydasını hiç şüphesiz bayanlar da görürdü. Hayat daha az heyecenlı olur muydu? Bence olurdu.

Futbola gelince: Bu oyunu topun peşinde koşturan adamlar olarak nitelemek futbolun zekasını gözardı etmek olur. Bu spor dalına bu şekilde bakarsak herhangi bir spor dalı futboldan daha az anlamsız olmayacaktır. Ben bir futbol fanatiği olarak yazmıyorum bu satırları, değilim inanın ama Trabzonspor'a laf uzatırsanız külahları değişiriz, daaa

Şu bir gerçek ki, her gün kendim için yaptığım şeyler birbirine çok benziyor. Ne zamandır bu böyle hatırlamıyorum bile.

Ama bugün kendim için değil de saygıdeğer milletvekillerimiz için düşündüm. Bir milletkvekili, her milletvekiline 500 milyar TL cik ödenek ayrılmasını önermiş. Ben de şu öneride bulunmak istiyorum: Bunlara ödenek ayrılacağına her çekilişte Milli Piyango büyük ikramiyesi sırasıyla milletvekillerimize çıkartılsın. Üstelik 600 milyar TL. Ödenek-mödenek işleri biraz karışıktır. Olmaz ya, günün birinde hesap sorulacağı tutar, hesabını veremeyebilirler. Ama piyango öyle mi, nereye harcarsan harca. Milletvekilliği de bir tür piyango değil midir netekim)

Kendim için kısmında ise; tarafımdan göçürülmüş bir porsiyon peynirli börek, 3 büyük bardak çay, bir şişe çamlıca gazozu ve bol bol A4 kağıdı bulunmaktadır.

Beyaç çorap meselesine gelince, spor ayakkabası içine olmak kaydıyla beyaz bir çift havlu çorabı kimsenin gözünün yaşına bakmadan giyerim vallahi

Futbol hususuna gelince yıllarca futbol oynadım. Ancak izlemeye gelince izlemiyorum. Oynamak gibisi yok. Cillop gibi güzel futbol oynarken hangi akla hizmet tuttum avukat oldum, hala bilemiyorum Hoş bizim meslekte de bol bol faul, frikik, köşe vuruşu ve ofsayt oluyor ama sanırım gol yollarında zayıf kalıyoruz

Alışveriş hususuna gelince; para olsun da alışverişe gitsin n'olcak, kanaatındayım

Gününüz güzel geçsin

Anlaşılmazı anlamak !

Sevgili site sakinleri !
Anlaşılmazı anlamakla niye zaman kaybediyoruz ki ... Konu ister beyaz çorap olsun, ister televizyondaki maçlar... Önemli olan bu konuları konuşabilip konuşamadığımız değil mi ? Anlamak isteyenler veya anlamak istemeyenler diye bir tasnif biraz anlamsız kaçıyor gibi... İsteyen beyaz çorabını giysin, isteyen maçlarını izlesin ! Ama konu insanca tartışma olduğunda karşınızdakinin beyaz çorabını görmeden konuşmak daha makul geliyor bana... Gözünüz karşınızdakinin çorabına takılıyorsa, bir sorun var demektir.. Gözbebeklerine bakın ! Derin bakın.. Karşınızdakinin sohbeti böylece tatlanır.. Böylece zevk alarak sohbet eder, maçlardan, tv den, çiçekten ve böcekten konuşurken zamanı anlamazsınız... Sabah, gece olur ama sohbet tadı bitmez...
Niyetim ahkam kesmek değildi.. Bunu böyle algılayabilecekler için önceden yazayım dedim.. Aslolan sohbeti sevmek ve tadıyla yaşamak olmalı.. Beyaz çorap değil... )
Saygılarımla.......

Cunku beyaz coraplari anlamak ve algilamak daha kolay Sibel Bir digerini anlamak, gozunun ta gozbebegine dimdik bakarak ya da hadi derin bakarak diyelim , saatlerce sohbet edilse bile cogu zaman en onemli ipuclari saklanabilir , ama bir beyaz corap ve dusundurdukleri asla saklanamaz..)) somut delildir, elbette yargiyi verenin kendi onyargilari ile beslenir, ama maneviyat, ruhani boyut dedigimiz de sonuc itibariyle yine kendi onyargi ve kisiselligimizle edindigimiz izlenimlerle karsimizdakini tasarlamaktan ibarettir. Unutmadigim guzel bir soz vardi; "..bir insani ilk gordugunuzde hakkinda edindiginiz izlenimler genelllikle dogruya en yakin olanlaridir, ilerleyen zaman icindeki karsilasmalarda, tanisiklik artsa bile artik o kisiyi oldugu gibi degil, oldugunu dusundugunuz sekilde gormeye baslarsiniz, kendi bilgeliginiz sizi kor eder.." seklinde. Bu boyuttan bakilacak oldugunda, beyaz coraplar ya da cismani boyut bir miktar daha gercekcilik barindiriyor.. degil mi?

Biz erkekler bunu hep isteyeceğiz. Kadınları anlamanın peşinde koşacağız, zaman kaybı olarak görünse de. Ümidimizi hiç yitirmeyeceğiz. Bayanları tanırsak daha iyi konuşup anlaşıcaz çünkü.

Beyaz çoabı görmemek ise pek mümkün görünmüyor bana, ama her halükarda medeni bir iletişim kurup sıcak sohbet etmemize engel değil. Altı üstü giyinmeyi pek bilmediğini düşünürüm ama insanoğlu kusursuz değil ne de olsa.

Yazıyı tamamlamadan sayın meslektaşımız Sehper Hanım'ın yazısını da okudum. Çorap mevzuu biraz fazla mı ciddiye alınmış ne? Evet beyaz çorapları anlamak çok daha kolay. Hem kişinin giyim tarzının kişiliğ hakkında ipucu verdiğini hiçbirimiz yadsıyamayız. bu önyargılı yaklaşımı gerektirmezse de çoğu zaman elimizde olmadan bu tür bir önyargıya kapılırız içten içe. Dediğim gibi gereksiz yere fazla ciddiye alınmış çorap mezuu.Bakın ben de az kalsın dahil oluyordum buna.


İşte bakın sizi yine anlamadık Aslolan tabiiki beyaz çoraptır. Aksini nasıl söyleyebiliriz hafsalam almıyor

İşin mizah boyutundayım biraz da sevgili müstakbel meslaktaşım Paulus, yoksa beyaz çorap kimin umurunda. Hem ben de giyiyorum spor ayakkabılarla.Bu ikili hiç fena olmuyor))
Demem o ki ne salt fiziksel detayları çok ıskalamalı ne de salt maneviyatı çok abartmalı. Bırakalım ikisi de kendi doğallığında bir ahenk ve uyum içerisinde akranlık etsin

)
epeydir bu tarafa uğrayamamışım.. Bu hikaye hiç bitmeyecek belli ki binlerce yıldır,ama keyifli olduğu da kaçınılmaz bir sonuç.
Maillerin çoğu bu aralar yine bu atışmalarla yönelik fıkralarla dolu..
bende hemen bir tane buraya kopy yapayım dedim
İyi tatiller
----------------------------------------------------

İngiliz şairlerinden Milton'a;
-- Efendim demişler. İngiliz Prensleri, bildiğiniz gibi ondört yaşında taç
giyme hakkında sahip oluyorlar. Buna rağmen evlenmek için neden onsekiz
yaşını doldurmak kalıyorlar?
Milton:
-- Gayet normal efendim, diye cevap vermiş. Çünkü bir kadını idare etmek
ülkeyi idare etmekten daha zordur.

sıcak bir İzmir'den selamlar herkese.
Bu sıcakta çay kahve molası da olamıyor sanırım..artık siteye yaz ayları için ayran-su- gazos molası koyalım bari

İnternette değişik forum sayfaları var bildiğiniz gibi.Bunların birinde bir konu var(bir çok konular var da..)

BUGÜN NEYİ ÖĞRENDİM?
diyor.

Bazen o kadr çok şey öğreniyoruz ki bir günde ; bunları ayrıştırmaya bile zaman kalmıyor..

hani ,
"bir yaşıma daha girdim..!" diyoruz şaşkınlıkla, yada "vay canına bunu bilmiyordum..!!", ya da "demek öyleymişşşş... "de diyebiliyoruz
mesela ben bugün dedim ki
"yaşlanacağım ama büyümeyeceğim..."

bunu öğrendim yine)

siz ne öğrendiniz bakalım?

Üç kişilik bilirkişi kurulunun 6 ayda zor hazırladığı rapora itiraz için verilen 10 günlük kısa sürenin ne kadar stres yaratıcı bir faktör olduğunu öğrendim

Üsüste türk kahvesi, çay ve meşrubat içmenin hiç de korkulacak bir yanı olmadığını öğrendim

7-8 yıldır tıkalı olan burnumu hangi ilacın açabildiğini öğrendim (aslında bunu pazartesi günü öğrenmiştim). Kendi kendime 'bu kadar zaman çektin bu rahatsızlığı?' demenin hiçbir faydasınınolmadığını öğrendim

Daha çok öğrenmem lazım çooooook

Hukuk bilgisi
şu rapora iyi bir cevap verdiğini ve hatta bu sebeple o dosyanın bir daha "bilirkişiler alemine " gönderildiğini de öğreneceğiz değil mi))

benim bir dosyamda hukuki inceleme yapılması için inşaat mühendisi tayin edilmişti,bir arkadaşım da bana kızıp niye bir marangoz talebinde bulunmadın demişti..

Şu dakika itibariyle rapora itirazım ekleriyle birlikte 50 sayfa kadar oldu) Bunu okuyacak bilirkişi kurulunun bir daha iflah olmayacağına inancım tam)

Bizim bilirkişi kurulumuzda bir hukukçu, bir inşaat mühendisi ve bir de mali müşavir var. Zannımca dosyayı olduğu gibi mali müşavire teslim etmişler) Valla ben de bir marangozu tercih ederdim, en azından zımparası var, rendesi var, düzgün bir mamul ortaya koyardı)

İtirazın en heyecanlı yerinde ortağım nereye kayboldu yahu... Şşşşş ortaaaaaaaaak kaçma gel buraya


Selam ve sevgiler....

yaklaşık bir aydır foruma girmemiştim.bugün girip bi bakayım dedim.sanırım bu ara çok yoğunum.msj atacaım birsürü konu var ama sanırım bi kaç gün içinde fırsat bulup şööle 2-3 saat foruma ayırabilirim.uzun uzadıya yeni msjları inceler cevap falan yazarım.son bir aydır canım çıktı bugün kendim için önemli şeylere ara verip kafamı dinledim.bütüngün uzandım tabi müzikte vardı.standart ama tembellik yapmayı özlemişim...

çeşitli zamanlarda yazdığım ve bilgisayarımda dağınık olarak bulunan türkü sözlerini sonunda derleyip bir dosyada toparladım. Saydım 370 tane türkü sözü olmuş...

Ondan sonra, uzun zamandır duvarda bana küskün bağlamamı alarak biraz çaldım. Tabi paslanma olmuş biraz...

Az önce de güzel bir çay demledim ve vazgeçemediğim duble bardağımla içiyorum

yaz aylarını cumartesi pazar hariç sevmediğimi anladım yine..
tatil olunca kızım da gidiyor

bende bir çay demlemeliyim..

nerdesiniz arkadaşlar??
sibel,hukuk bilgisi,deren,bir dost,kıvılcım?
kendiniz için tatil yapmakta oldunuzu söyleyeceksiniz değil mi

Yoklama yapıldığını duydum, koştum geldim

haftasonu yüzmek suretiyle kendimi yordum biraz, haftasonunun en güzel yanı ise bir lama' yı ellerimle besledim. Unutulmaz anlardı.. Bu arada tavus kuşlarının feci bir sesi olduğunu da öğrenmiş oldum.... işte böyle geçti haftasonu... haftabaşı ise çalışarak

ben de kendim için tatil yapanlardanım. yoklamada adım geçmemş ama sessizliğimden devamsızlığım sonucu çıkmasın diye ses veriyorum
ilk kez kıbrıs a gittim, ama inanın casinolar için değil, yakışmaz diye düşünerek adımımı bile atmadım, ha kameralarda çıkarsam kesin fotomontajdır ve malumunuz üzere hukuka aykırı delil)

)
hukukbilgisi,hayvanat bahçesine gitmiş)

sevgili Sehber

tamam fotomontajı ayırtedebiliriz)

ben kıbrısa gittiğimde şöyle düşünmüştüm ama;
bu kadar yola gerek yoktu bizim gümüldür -seferihisar tarafları daha güzel))

sevgili ege
ben o taraflara hiç uğramayayım, kıbrıs ta deniz güzel dediydiler, hava çok sıcak olur dediydiler, oysa ne güneş vardı ne deniz ne de sıcak!
ben gümüldür ü seferihisar ı böyle deniz kenarı falan bilirim, üstelik fazla da yakınlar, bırakalım öyle kalsınlar..

Hayvanat bahçasine gitmedim bi kerem Ama gittiğim yerde kendi doğal ortamlarında bakılan bazı hayvanlar vardı... Bol bol fotoğraf çekmeyi ihmal etmedim tabi. Bu arada fotoğrafını çektiğim bir pansiyon tabelasını yazmadan edemeyeceğim: Josephin Kamil' in Yeri

Ben ise hep buradaydım.. )) Kendim için site bekçiliğine devam ettim )))

Sehper Hanım,
Pazar günü Ayvalıktaydım.. ) Cunda'da papalina keyfi yaparken kulaklarınızı çınlattım.. )) Sevgilerimle.......

kulaklarımı çınlatacağınıza telefonumu çınlatsaydınız ya sibel hanım..ankara uzaktı anladım ama...neysee
cundayı beğendiniz umarım
selam ve sevgilerimle

İnanıyorum ki sadece kendim için kuaför'e gidiyorum

Hukuk Bilgisi
bulmacalarda hep çıkar avustralya devesi nedir diye
hafta sonu josephin kamil'in yeri nerdeydi merak ettim doğrusuYakında Lama filan görmedim ben,
elimle beslemek bir yana..)))
Sevgili Sehber;
Tatil dedikodusu yapıp bulunduğum yere çakılı kalıyorum galiba.Cunda adasına yıllar önce gidip papalina yemek istemiştim,ama yolda denk geldiğim bir arkadaşım ısrarla bana çıpura yedirmişti.Hala papalina yiyeceğim..
Ama kararlıyımbir gün mutlaka..!

sevgili refya)))))
bundan önceki konuşmalarımız aklıma geldi,biryerlerde kadınların anlaşılmazlığı için bir sır vermiştim, hangi kadın o gün kuaföre gittiyse bilin ki kafası bozuktur,kendi adıma ben öyle yapıyorum bozuk olduğum zamanlarda demiştim))
iyi yapıyorsunuzD)

Sevgili Ege,

Avustralya Devesi' nin adı emu' dur. Bir zamanlar bulmacakoliktim de, oradan biliyorum.. Josephine Kamil' in yeri Polonezköy civarında...

hadi yaf...
Lama neydi o zaman??
polonezköyde lama çifliği mi var??
bizim buralarda deve kuşu çiftliği dolu)))
emu..
bunu not alayım