14-10-2007, 01:53 | #91 |
|
Dil bir yana, diş bir yana...
Yüce dağların başında,
Kar bir yana, kış bir yana; Depreşir ağzın içinde, Dil bir yana, diş bir yana. N'idelim beyler n'idelim, Ahd ü peymanı güdelim; Ayvaz'a imdad edelim, Üç bir yana beş bir yana. Bire beyler bire paşa, Karlı karlı dağlar aşa; Bir gün ola ayrı düşe, Kıç bir yana, baş bir yana. N'oldu hey sevdiğim n'oldu, Dereler kan ile doldu; Gördüm hasmın yeğin oldu, Kan bir yana leş bir yana. Kocadım belim bükldü, Zırhım silahım söküldü, Bu gözüm doldu döküldü, Kan bir yana yaş bir yana. Köroğlu |
19-10-2007, 00:27 | #92 |
|
Sallanı sallanı girdim köyüne
Güzeller başıma derilsin deyi Herkes sevdiğini almış yanına Şeftali pazarı kurulsun deyi Odanda çalınır alışkın sazlar Kız seni görünce yüreğim sızlar Başıma toplanmış gelinler, kızler Şu bizim davamız görülsün deyi Ala gözler ile kaşın eğmesin Gönlüm çekmez, her güzeli sevmesin Sıkça dikmiş kız döşünün düğmesin Sıkmış, memelerim gerilsin deyi Karac'oğlan der ki, çöktüm oturdum Saş yanımda yavru kazlar götürdüm Gidip İstanbul'dan ferman getirdim Herkesin sevdiği verilsin deyi. Karacaoğlan |
30-10-2007, 00:19 | #93 |
|
Ağlatmayın beni derdim büyüktür
Aşıklar meydana coşmadan gel gel Benim ciğerciğim delik deliktir Kaynayıp kaynayıp taşmadan gel gel Felek bir bilezik taktı koluma Ben halimi arz edemem yarime Engür şerbetini sundu elime Sakıya bu demi içmeden gel gel Gel bizim bahçeye edelim seyran Bülbül aşık olmuş bir güle hayran Seni benden birgün ayırır devran Ayrılık haline düşmeden gel gel Şunda üç beş günlük müddetin kaldı Emanet sahibi geldi de aldı Mata'mız aldı yükümüz tuttu Ömrümüm kervanı göçmeden gel gel Pir Sultan'ım Haydar gel bazı bazı Gayrı çekmez oldum cevr ile nazı Havalandı uçtu gönlümün bazı Bilece konalım uçmadan gel gel Pir Sultan Abdal |
06-11-2007, 23:35 | #94 |
|
Sana ibret gerek ise gel göresin sinleri
Ger taş isen eriyesin bakıp görücek bunları Şunlar ki çoktur malları gör nice oldu halleri Sonucu bir gömlek giymiş onun da yoktur yenleri Hani mülke benim diyen köşk ü saray beğenmeyen Şimdi bir evde yatarlar taşlar olmuş üstünleri Bunlar eve girmeyeenler zühd ü takat kılmayanlar Bu beyliği bulmayanlar zira geçti devranları Hani ol şirin sözlüler hani ol güneş yüzlüler Şöyle gayıp olmuş bunlar hiç belirmez nişanları Bunlar bir vakit beyler idi kapıcılar korlar idi Gel şimdi gör bilmeyesin bey hangidir ya kulları Ne kapı vardır giresi ne yemek vardır yiyesi Ne ışık vardır göresi dün olmuştur gündüzleri Bir gün senin dahı Yunus benim dediklerin kala Seni dahi böyle ede netekim etti bunları Yunus Emre Sin: Mezar |
10-11-2007, 16:34 | #95 |
|
Sevdiğim, sendedir mayanın hası
Bağrımı deliyor çanının sesi Her sabah, her seher göçün arkası Ağaları, beyleri arzular gider Ulam ulam olmuş yatar yazılar Ceylan kovar gök boncuklu tazılar Burnu hırızmalı, çepkenli kızlar Hanı yaylam, der de arzular gider Havayı da deli gönül havayı Alıcı kuş yuksek yapar yuvayı Türkmen kızı katarlamış deveyi Hanı yaylam, der de arzular gider Karac'oğlan der ki, yürekte derdim Güzeli medhetmek, dilime virdim Sultan Hanım derler, yardan ayrıldım Yürektedir yaram, der sızılar gider Karacaoğlan |
19-11-2008, 12:05 | #96 |
|
Hayyam - Dörtlükler'
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem. Sabahattin Eyüboğlu çevirisi, Hayyam Bütün Dörtlükler Ömer Hayyam Hayyam bize aşk ve şarap şairi olarak tanıtıldı nedense, belki de başkaları başka türlü tanıdı; benim öğrencilik yıllarımda tanıdığım Hayyam şarap ve içki şairi idi. Yaşadığı çağda daha çok bilgin olarak tanındığını bildiriyor tarih. Astronom, matematikçi, tanınmış bir filosof Hayyam, şairliğinin yanı sıra. Hayyam’ın bir de takvimi var astronom olarak. Hayyam dünyadaki yaşama önem verir. Din iman değil akıl ve sağ duyu önemlidir onun için. İnsan aklıyla vardır. Hayyam’ın 11.ci ve 12.ci yüzyılda yaşadığı ve yaşadığı çağın, hatta günümüzün, gerçeklerine ters düşen bir düşünce yapısıyla yazdığı şiirlere bakılırsa, insan ister istemez, o zamandan şimdiye kadar sağduyu alanında ne kadar yol aldık diye düşünüyor. Yazılanlara göre Hayyam’ı 19.cu yüzyılda batılılar keşfetmiş yeniden. Bizler’de Hayyamı Batı’daki ününe bakarak yeniden keşfetmişiz. |
19-11-2008, 22:50 | #97 |
|
Gönlümüz bağlandı zülfün teline
Alınmaz gözleri mestim alınmaz Sencileyin cevredici kuluna Bulunmaz gözleri mestim bulunmaz Karışmasın kimse benim karıma Rahmetmesin gören ah u zarıma Hüda takdir etmis yazmış serime Silinmez gözleri mestim silinmez Düştüm ateşlere durmaz yanarım İçip aşkın dolusuna kanarım Müşkül işi ululara sorarım Bilinmez gözleri mestim bilinmez Hasretinle her dem bağrım deliktir Kül oldu vücudum şehri yanıktır Cümle yollar bağlı hem karanlıktır Gelinmez gözleri mestim gelinmez Gevheri der yoktur derdime çare Onulmadı gitti sinemde yare Gönül bir şahindir her bir şikare Salınmaz gözleri mestim salınmaz Gevheri |
30-11-2008, 22:30 | #98 |
|
Bülbül olsam gül dalında şakırım
Öz bağımda biten gül neme yetmez Süleyman’ım kuş dilinden okurum Bana talim olan dil neme yetmez Aşk kitabında ele yazdım yazarım Daim Hakka doğru meylim nazarım Neme gerek dağı taşı gezerim Şol Pirin gittiği yol neme yetmez Derviş oldum pir eteğin tutarım Hakka doğru çekilmiştir katarım Baykuş gibi garip garip öterim Issız viraneler çöl neme yetmez Dünyanın ötesi neden malumdur Bu ilmin sırrına eren alimdir Az yaşa çok yaşa sonu ölümdür Bana hırka ile çul neme yetmez Pir Sultan’ım sırrın kimseler bilmez Tevekkül malını erteye koymaz Kişi kısmetinden artığın yetmez Bana kısmet olan mal neme yetmez Pir Sultan Abdal |
09-12-2008, 16:47 | #99 |
|
Karamanın Koyunu
Oğul sana bir öğüt vereyim, dinle beni, Ağzını açma sakın açarsan aç keseni, En candan bildiklerin tefe koyarlar seni, Birer birer denedik olgununu toyunu, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu. El oğlunu bilmezsin, o ne hin oğlu hindir, Pamuk gibi görünür, granitten çetindir, Arkandan kuyu kazar, dibi yoktur, derindir, Açılma el oğluna anlamadan soyunu, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu Senin aybını arar el oğlu bir iş gibi, Arkanda dolaşırlar sanki müfettiş gibi, Bırakırlar ortada seni bir ibiş gibi, Öğretirler dünyanın körfezini koyunu, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu. Doğruyu görürsen de ulu orta anlatma, Bağır, çağır, nara at, fakat sakın taş atma, Elini uzat amma, boynunu hiç uzatma, Sana ölçü verirler, uzatırsan boynunu, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu. Ne tilkiye eğri bak, ne de kurtlarla yarış, Ne etlisinden bahset, ne sütlüsüne karış, Ağzını açık korlar sonra senin bir karış, Nene gerek elin üç keçi, beş koyunu, Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu.s Namdar Rahmi Karatay, Bursa, 1935 |
02-01-2009, 00:55 | #100 |
|
Kozan'a eller Kozan'a
Akıl ermez bu düzene Öldürmüşler beyimizi Yasak mezarın gezene Kara çadır is mi tutar Altın tabak pas mı tutar Kozanoğlu ölmeyinen Avşar kızı yas mı tutar Şu Feke'nin hanımları Kara bilmez alınları Kör olasın Derviş Paşa Hep dul kodun gelinleri Kozan Dağı çatal matal Arasında aslan yatar Ünü büyük Kozanoğlu Kürk giydirir at bağışlar Çıktım Kozan'ın dağına Karı dizleyi dizleyi Yaralarım göz göz oldu Hekim gözleyi gözleyi Kara çadır eğmeyinen Önü çapraz düğmeyinen Ne kaçarsın Kozanoğlu Beş yüz atlı gelmeyinen Çıktım Kozan'ın dağına Remil attım dost bağına Aşiretten imdat gelmez Kaç kurtul Gavur Dağı'na Kır atım ürktü boşandı Üzengi yere döşendi Ne yatarsın Kozanoğlu Kılıcı düşman kuşandı Kozan Dağı karlı buzlu İçi dolu gelin kızlı Gitme beyim öldürürler O hayınlar dünden sözlü Sürdürür atım sürdür Sürgüsü duman püskürür Yiğitliğin şerefi cenk Hem ölür hem öldürür Kozanoğlu oturuyor Beylik toplar atılıyor Ne durursun Kozanoğlu Kan gövdeyi götürüyor Kozanoğlu avdan gelir Avını elinden alır Buna Kozanoğlu derler Yiğit ölür namı kalır Kara kavak yıkıntısı Dallarının döküntüsü Kozanoğlu düğün tutmuş Nerde bunun okuntusu Odasında gergef işler Küheylanlar çayır dişler Buna Kozanoğlu derler Kürk giydirir at bağışlar Tütün gelir kese ilen İçemedim tasa ilen Kozanoğlu yaralanmış Su istiyor kase ilen Karadır yağlık karası Karıştı Kozan arası Ben öpmeye kıyamazdın Ak göğsü süngü yarası Dadaloğlu |
15-04-2009, 21:58 | #101 |
|
Bana emmi diyen dilber
Emmin seni heyheylesin Yaşı küçük boy münasip Emmin seni heyheylesin Emminin sakalı kaba Kah çuha giyer kah aba Seni sevsin bizim oba Emmin seni heyheylesin Emminin sakalı sarı Gel gönlümü üzme bari Geceler olunca yarı Emmin seni heyheylesin Emminin sakalı ağdır Senin cünunlugun çag'dır Ergenler benden yeğdir Emmin seni heyheylesin Heçeye gönlüm heçeye Kılları dönmüş keçeye Öte geçeden bu geçeye Emmin seni heyheylesin Der Dadal'ım okuşursun Koçlar gibi tokuşursun Tenha bulsan öpüşürsün Emmin seni heyheylesin Dadaloğlu |
02-05-2009, 07:54 | #102 |
|
Ölüm Ardıma Düşüp De Yorulma
Ölüm ardıma düşüp de yorulma Var git ölüm bir zaman da gene gel Akıbet alırsın komazsın beni Var git ölüm bir zaman da gene gel Şöyle bir vakitler yiyip içerken Yiyip içip yaylalarda gezerken Gene mi geldin ben senden kaçarken Var git ölüm bir zaman da gene gel Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım Yalan dünya sana çıkışamadım Eşimle dostumla buluşamadım Var git ölüm bir zaman da gene gel Karac'oğlan der ki derdim pek beter Bahçede bülbüller şakıyıp öter Anayı atayı dün aldın yeter Var git ölüm bir zaman da gene gel KARACAOĞLAN |
08-06-2009, 21:52 | #103 |
|
Bİr Ayrilik Bİr Yoksulluk Bir ÖlÜm
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karac'oğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karacaoğlan |
17-06-2009, 00:49 | #104 |
|
Gurbet ele düştü yolum
Gurbet ele düştü yolum
Ağlayıp gezer yürürüm Efkâr ile deli gönlüm Dağlayıp gezer yürürüm Oldum işimden avare Yakarım sinemi nâra Gönlümü zülf-i dilârâ Bağlayıp gezer yürürüm Dağlar başı oldu yurdum Günden güne artar derdim Ben kara gözlümü gördüm Sızlayıp gezer yürürüm Anlatamam melalimi Göz görmesin meralimi Halden bilene halimi Söyleyip gezer yürürüm Sümmani iç elden camı Mest olup geçer eyyamı Şaşkın sel gibi müdami Çağlayıp gezer yürürüm Sümmani |
29-12-2009, 15:36 | #105 |
|
Dünyayı süslediler, bir şey kalmadan.
Bu süslere inanma, akıl olmadan. Giden de çok dünyadan, gelen de ama; Sen payını al ondan, seni almadan! Ömer Hayyam |
19-02-2012, 16:16 | #106 |
|
Halk ozanı denince elbette anmadan geçilmemesi gereken SIDKI.
zulf-ü kâküllerin amber misali buy-u erguvandan güzelsin güzel kızarmış gonca gül gibi yüzlerin şah-ı gülistandan güzelsin güzel yüzünde yeşil ben aşikar olmuş çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş gözlerin aleme hükümdar olmuş muhr-i süleyman'dan güzelsin güzel kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet hatmolmuş kadrinle tûbayı hikmet cemalin seyreden istemez cennet sen huri gılmandan güzelsin güzel gözlerin velfecri benzer imrân'e seni seven âşık olur divane yanakların şûle, vermiş cihana yüz mahı tabandan güzelsin güzel çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin âşıkın öldürür şirin sözlerin mısrın hazinesi değer gözlerin zühre-i rahşandan güzelsin güzel sıdkı der suretim hattın secdegâh cümle güzellere oldum pişegâh güzeller tacısın yüzün padişah yusuf-u kenan'dan güzelsin güzel |
19-02-2012, 16:19 | #107 |
|
gel gel beru ki savm ü salatın kazası var
sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok.. NESİMİ.. |
11-04-2012, 11:14 | #108 |
|
Akıl ermez şu feleğin işine
Akıl ermez şu feleğin işine
Akıl ermez şu feleğin işine Kimi zevk-i sefa ziynet bulamaz Kimisi düşmüştür mal telaşına Kiminin malı çok rahat bulamaz Kimisi okumuş kimisi yazmış Kimi marifetli cevaplar düzmüş Kimisi şekerli taamdan bezmiş Kimisi bir parça nimet bulamaz Kimisi dokumuş kimisi satmış Kimisi anlamış zihnine yatmış Kiminin yılkısı dağları tutmuş Kimisi binmeye bir at bulamaz Sümmani yanmıştır firkate nâra Sevda onu koymaz çıksın kenara Ona derler niçin gitmezsin yâre Hiç demezler Hak’tan ruhsat bulamaz Aşık Sümmani 1860 - 1915. |
23-04-2012, 19:44 | #109 |
|
Çağlar da Geçer
Aşığım dağlara ya dost kurulu tahtım Çobanlar bağrımı deler de geçer Günümü gün eden şu kara bahtım Engin gurbetlerden çağlar da geçer Hasretle geçirip gezdiğim yerler Vahşi kuş sesleri yaban gülleri Bazen Akpınar'a inen bir peri İnce yollarımı bağlar da geçer Örtse gözlerimi sonsuz bir dünya Mezarım dağlara ya dost kalsa yadigar Gönlümü çiğneyip giden o vefasız Belki mezarımdan ağlar da geçer Kıvırcık Ali (Özütemiz) * * * Sabret Murat Alacaksın Bu sıkıntı sende kalmaz Sabret murat alacaksın Kim dedi ki sabah olmaz Sabret murat alacaksın Sabreden murada erer Gönül gözü olan görür Eken ektiğini derer Sabret murat alacaksın Sevenin yar hanesi ol Kanayan bir yarası ol Her derdinin çaresi ol Sabret murat alacaksın Kalkacak aradan perde Düşürse de dertten derde Seveni bırakmaz darda Sabret murat alacaksın Adil Alim der dost yaşa Hiçbir emek gitmez boşa Sevgi pahıl değil haşa Sabret murat alacaksın Söz: Adil Ali |
23-04-2012, 19:46 | #110 |
|
A sultanım nazarına bir zaman
Durduğum günleri gösterse Mevlâ Ol servi kaddi kaşları kemanı Gördüğüm günleri gösterse Mevlâ Âşıklığım tamam oldu arada Fitillerim işler oldu yarada Şahım ile hemdem olup murada Erdiğim günleri gösterse Mevlâ Gökte meleksin inmeyesîn arza Kim görürse âşık olur bu tarza Sen şeh-i hûbana bu bende arza Girdiğim günleri gösterse Mevlâ Der ki Aşık dost hayali aynıma Dolayaydım kollarını boynuma Bir gece alıp o yâri koynuma Sardığım günleri gösterse Mevlâ Âşık (17. yüzyıl) |
23-04-2012, 19:52 | #111 |
|
İNSANLIĞA HİZMET İBADETİMDİR
Dost yüzün gördükçe eyvallah demek Ta evvelden beri bu adetimdir Aşkın Kâbesinde imama uymak Dostumun cemâli ziyaretimdir Gerçeklerin kalbi aynadır Hakka Beytullah gönüldür, değildir Mekke Ne mescit isterim ne dahi tekke İnsanlığa hizmet ibadetimdir Mansur oldum dostun zülfünde berdar Benim için budur büyük iftihar Ne cübbe giyerim, ne külahım var İnsanlık kisvesi kıyafetimdir Ne orucum vardır ne de namazım Hakk'a pek yakınım, her dem niyazım Aşk ile divâne, elimde sazım Buna sebep dosta muhabbetimdir İBRETİ’yim değiştirmem niyeti Bâtıl hurafaya etmem biati İbadet sayarım dosta hizmeti Bu da göze çarpan kabahatimdir İbreti |
25-04-2012, 18:22 | #112 |
|
Yenice bir haber geldi sıladan
Eğer essah ise büktü belimi Dediler ki sevdiğini el almış Kadir Mevlâ'm nasip eyle ölümü Şahin dedikleri bir küçük kuştur Yârin güzelliği göz ile kaştır Kadir Mevlâ'm beni yâre kavuştur Irak ise yakın eyle yolumu Deli gönül yükseğinden uçayım Uçayım da kanadım açayım Muhannetin köprüsünden geçeyim Coşkun sele uğratayım yolumu SERDARÎ der yükseğinde gezmeyim Dost elinden dolu bade süzmeyim Yârdan başkasına kuşak çözmeyim Yedi yerden bağlatayım belimi |
25-04-2012, 18:26 | #113 |
|
LEYLA NEDİR Kİ YANINDA
Hiç kimse benzemez sana, Leylâ nedir ki yanında! Mecnunda hak verir bana, Leylâ nedir ki yanında! Ferhat-Şirin olsa şaşar, Görse ayağına düşer, Mevlâ seni sende yaşar, Leylâ nedir ki yanında! Gam çekersen güneş doğmaz, Gökten yere rahmet yağmaz, Gözlerin tarife sığmaz, Leylâ nedir ki yanında! Gücüm artar, ilmim artar, Aşk ver gafletimden kurtar, Saç telin bin Leyla tartar, Leylâ nedir ki yanında! Dara düştüm, zora düştüm, Adını söylerken coştum, Seninle ben beni aştım, Leylâ nedir ki yanında! Kerem,Yunus, Mansur gelmiş, Hepsi pek fazla ün almış, SELİMÎ bir güzel bulmuş, Leylâ nedir ki yanında! |
25-04-2012, 18:31 | #114 |
|
Evvel bize hak diyenler
Kirledi Kirledi gitti Nefsine tabi olanlar Yırladı yırladı gitti Kimi dilden muhib oldu Kimi tuttuğunu saldı Kimi yağmur bulut oldu Gürledi gürledi gitti Erler çeker çetin yayı Mertlere ururlar tayı Kimi bunda ne var deyu Zorladı zorladı gitti İvedir sınığın saran İşte odur ona yaran Elbet bu hamama giren Terledi terledi gitti TESLİM ABDAL der zatıma Şek getirmem sıfatıma Elin iti gıybetime Hırladı hırladı gitti |
17-02-2013, 02:39 | #115 |
|
Serserİ Gİrme Meydana
SERSERİ GİRME MEYDANA
Serseri Girme Meydana Aşık, Senden Yol İsterler Kalleş İle Oturmadın İman Ehli Kul İsterler Bu Yola Giren Oturmaz Hak Söze Hile Katılmaz Bunda Hiç Hile Satılmaz Cevherinden Pul İsterler Bir Kılı Bin Pare Eder Bu Yolu İhtiyar Eder Şah'ım Bir Yol Kurmuş Gider Yol İçinde Yol İsterler Şah Hatayi Der Neylersin Her Müşkili Hal Eylersin Ansın Çiçek Derersin Yarın Senden Gül İsterler Şah Hatayi (Şah İsmail) 1486 - 1524 |
17-02-2013, 02:46 | #116 |
|
Serseri girme meydana
Serseri girme meydana
Aşık senden hal isterler Kallaş ile sürme bir dem Hak yolunda kal isterler Uyan bu gaflet habından İsbat isterler batından Her aşıkın sohbetinden Erkan ile yol isterler Erenler oynar utulmaz Bu yola hile katılmaz Bunda har mihre satılmaz Ya gevher ya la'l isterler Bir kılı kırk pay ederler Birin yol tutup giderler Dile n'itibar edenler Hal içinde hal üsterler Pir Sultan Abdal n'eylersin Müşkül halledip söylersin Arısın çiçek yaylarsın Yarın senden bal isterler Pir Sultan Abdal (1480 - 1550 ) |
23-02-2013, 23:31 | #117 |
|
Dertli Divani'den Serçeşme
Yaşanılası dünyanın ne tadı ne tuzu kaldı
Ömür denen şu zamanın çoğu gitti azı kaldı Çalışmadan yiyenlerin derimizi giyenlerin Nice benim diyenlerin ne izi ne tozu kaldı Çürük ökçe yırtık taban kurdu kuşu ettik çoban Gariban daha gariban ne çulu ne bezi kaldı Bizden geçinen kalleşler döner gelir bizi taşlar Sıvıştı yaren yoldaşlar ne sözü ne özü kaldı Cahiller kendini aklar kamiller özünü yoklar Kurudu çaylar ırmaklar serçeşmenin gözü kaldı Dertli Divani'nin varı canandır canın öz yari Geçti bu devrin baharı ne yazı ne güzü kaldı |
24-02-2013, 23:12 | #118 |
|
Bize Gel
Hakiki aşıkı bulmak istersen
Muradımız gonca femdir bize gel İçip aşk meyinden kanmak istersen Her demimiz bile demdir bize gel Nazlı yar geçmeden hupluğun çağı Niçin dolaşırsın taşıla dağı Seyretmek istersen bahçeyi bağı Varma rakiplere kemdir bize gel Bin doğursun seni doğuran ana Yusuf-u sanisin şimdi zamana Serinden geçenler gelsin meydana Söyle seni seven kimdir bize gel A yavrum açılmış yanağın alı Yüzünü görenin kalır mı aklı Tuti dillim lebin sükker misali Aziz başın için emdir bize gel Lütfedip sevdiğim kaşların çatma Kasavete düşüp kayguya batma Mehmet garibindir gayet ağlama Gözlerimden akan nemdir bize gel Kul Mehmet |
17-03-2013, 23:00 | #119 |
|
Elâ gözlü nazlı dilber
Elâ gözlü nazlı dilber!
Koma beni el yerine. Altın kemerin olayım, Dola beni bel yerine.. Hecine, gönlüm, hecine, Yiğide ölüm gecine. Al beni zülfün ucuna, Sallanayım tel yerine.. Gel, kız, karşımda dursana! Su benim halim sorsana! Zülfünden bir tel versene, Koklıyayım gül yerine!.. Karacoğlan der: N’olayım, Kolum boynuna dolayım. Nazlı yâr! kölen olayım, Kabul eyle kul yerine… |
09-03-2014, 03:11 | #120 |
|
Mani:
Bağ bana Bahçe sana bağ bana Değme zincir kar etmez Zülfün teli bağ bana Mani: Kahve piştiği yerde Pişip taştığı yerde Güzel çirkin aranmaz Gönül düştüğü yerde Mani: Kebap şiş görmüş gibi Sarhoş düş görmüş gibi İşte geldim gidiyorum Bağa konmuş kuş gibi |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Şiir Keyfi:)) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 884 | 07-02-2017 14:30 |
Bir Çin Şiiri | Av. Hulusi Metin | Site Lokali | 2 | 17-05-2009 13:28 |
1948yılında alınmış halk bankkası hisse senetleri | HASRET BAŞ | Ticaret Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 10-11-2006 16:18 |
Yüce Divan... | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 4 | 15-05-2002 12:45 |
Klasik Türk Sanat Müziği İle İlgilenen Arkadaşlara... | lawyer | Site Lokali | 0 | 22-03-2002 18:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |