11-02-2009, 19:19 | #91 |
|
Sayın Engin Yargıtay kararında bizim görüşümüze aykırı bir yön yok. Malik tarafından kiralanan bir taşınmazda daha sonra maliğin değişmesi sözleşmenin sona ermesine neden olmaz. Ancak yeni malik kira sözleşmesinin tapuya şerh edilmemesi durumunda kiracıyı taşınmazından çıkarabilir. Eğer taşınmazını bu şekilde başkasına bedelsiz olarak kullandırmaya devam ederse burada kiralayan ile yeni malik arasında zımmen bağış ve kira benzeri karma bir sözleşmesinin kurulduğu kabul edilmelidir.
|
11-02-2009, 19:38 | #92 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ah Engin nereden buluyorsun böyle "göz yakıcı" "göz kamaştırıcı" kararları... Sayın Saim karar birebir konuyla ilgilidir. Gözlerinizi dinlendirdikten sonra lütfen bir daha okuyun.
Kararda malikin kiraya verdiğine ve malikin değiştiğine dair bir cümle göremedim. Yoksa benim de gözlerim iyi görmüyor mu?
|
11-02-2009, 20:14 | #93 |
|
Sayın Suat Ergin yine kaçamak cevap veriyorsunuz ben sizin bu konuda ki görüşünüzü öğrenemeyeceğim galiba
|
11-02-2009, 20:15 | #94 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Mesajlar kronolojik sıraya göre alıntılanmış olup, bazı bölümleri (yazarlarının affına sığınarak) tarafımdan koyultulmuş ve büyütülmüştür. Şimdi de Sevgili Engin'in kararında geçen İBK'yı alıntılıyorum.
|
11-02-2009, 20:39 | #95 |
|
Sürekli Yargıtay kararı ekleniyor ama görüşler halen açıklanmıyor Ben bir soru soruyım size sayın Suat Ergin. Örneğin sizin evinizi ben kiraya versem, kiracıda sizden habersiz bu evde 1 sene otursa sizin görüşünüze göre artık yapılabilecek birşey yok mudur ? Kiralayan ben olduğuma göre sizin herhangi bir talep hakkınız yok bunu mu anlamalıyım ? Kanunda hangi noktada eksiklik var bu kararın bizim anlattıklarımız da ne alakası var. Lütfen ben anlayamadım kendi cümlelerinizle bizi aydınlatın.
|
11-02-2009, 21:10 | #96 | |||||||||||||||||||||||
|
Eğer evimin anahtarlarını ve zilyedliğini size teslim ettiysem de siz de gidip evimi kira verdiyseniz, 1 yıl boyunca ben eve ne oluyor diye arayıp sormadıysam, siz bu süre içinde kira sözleşmesinden doğan borcunuzu (evin zilyetliğini kiracıya teslim etme ve mecuru kullanılır halde tutma) yerine getirdiyseniz, kiracı da kendi borcunu yerine getirdiyse (+ iyiniyetliyse), evet ben daha sonra ortaya çıkıp "malik benim, sözleşmeyi ben yapmadım çık evimden!" diyemem. Eğer ortada sizin benimle aranızdaki hukuki ilişkiyi aşmanız söz konusuysa (mesela ben size kiralama yetkisi vermediğim halde siz gidip kiraya verdiyseniz), bu durumda evi kiralamanızdan dolayı tüm zararımı sizden talep ederim. Ayrıca kiracıya da ihtar çekip, malikin ben olduğumu ve mülkiyet (veya intifa) hakkıma dayanarak bugün itibariyle kira sözleşmesini üzerime aldığımı, bundan böyle sözleşme gereğince kiralayanın ben olacağımı ve kiraların bana ödenmesini talep ederim ve bu ihtarın tebliğ tarihinden itibaren de kiralayana ilişkin tüm hakları kullanmaya başlarım. Ancak akdi geçersiz kılamam (dolayısıyla bu sebepten tahliye talep edemem). Bilemiyorum aydınlatabildim mi? |
11-02-2009, 21:20 | #97 |
|
(Bu konu içindeki tüm mesajlar Oğlun Ihtiyacı Sebebiyle Tahliye Davası Kim Açacak? Kiralayan Mı Oğlu Mu? başlıklı konudan taşındı)
|
11-02-2009, 21:41 | #98 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Korayoz'un örneği belki tam muradını ifade etmedi ama şunu soralım kendimize: (A) Maliktir. (B), Temizlik firması İşleten kişidir. (A), henüz ihtiyaç nedeniyle mahkeme kararına bağlı olarak tahliye ettirdiği evini temizlemesi için, anahtarı (B)'ye teslim etmiştir. (B), Evin temizliğini en geç 7 gün içinde yapacağını ve temiz olarak teslim edeceğini beyan etmiş ve hatta temizlik hizmti için sözleşme de imzalamıştır. Hal böyle olmasına göre (B) evi temizleyip Kiracı (C)'ye 1 yıllık kira bedelini de peşin almak suretiyle yazılı bir kira akdi ile kiralamış ve "Kiralayan" olarak da kendi adını yazıp, imzalamıştır. Bir hafta sona evi kontrole gelen (A), evin (C)'ye kiralandığını öğrenmiştir. (A) feryat figan Avukat Suat Ergin'e başvurmuştur. Durumu öğrenen ve A tarafından ihtiyaç iddiası ile henüz tahliye ettirilen (D) ise Av. Engin'e dava açmak üzere başvurmuştur. O mahalde davaya bakmakla görevli ve yetkili tek mahkemenin hakimi ise Sayın Admin'dir. Av. Saim ile Korayoz, Mahkemede duruşmayı izleyerek staj görmektedirler. Sayın Adli Tip ise top çevirmektedir. ) Sorunu nasıl çözebilirsiniz? |
11-02-2009, 21:51 | #99 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın admin yukarıda belirttiğiniz bölüm dışında size katılıyorum. Ancak sözleşmenin tarafının ihtarla değişebileceğini düşünmüyorum. Burada kiracıyla malik arasında ayrıca sözleşme yapılması gerekir. Kiralayanda sözleşmede ki edimi yerine getiremediği için kiracıya karşı sorumludur. Sonuç olarak kiralayan ile malik arasında bir hukuki ilişki olmadan bu işler yürümez Ancak bunun olabileceği olasılıklar varsa onlarda paylaşılsın belki göremediğimiz ya da düşünemediğimiz noktalar vardır. Sadece Yargıtay kararından ben açıkçası bişey anlayamıyorum. Kararlarda neden bahsedildiği belli değil. |
11-02-2009, 22:20 | #100 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Saim,
Ben A'nın vekili olursam (+ C de iyiniyetliyse!): 1- C'ye ihtar çeker, kontratı üzerime alır, sözleşme bitiminde ihtiyaçtan tahliye etmesini ihtar ederim. 2- Savcılığa müracaat ederim, B Emniyeti suistimal'den hapis cezası alır. 3- B'ye C'den aldığı tüm kirayı bana ödemesi için tazminat davası açarım. 4- B'ye evi rayicinde kiraya vermediği için ayrıca bir tazminat davası açarım. 5- C'nin sözleşmesi süresince A'ya daha konforlu bir ev kiralarım, 1 yıllık kirasını peşin öderim, ödenen bu kirayı B'den alırım. 6- Bu olaydan dolayı bütün gün ağladığımız için B'ye bir de manevi tazminat davası açarım. 7- Temizlik hizmetinin parasını da B'de bırakmam. 8- sikayetvar.com'a yazarım, B hapisten çıkınca bundan sonra kimseden temizlik işi de alamaz. Şimdi sizi vekil yapalım mı? M gayrımenkulün malikidir ve 75 yaşındadır ama aklı başındadır ve vesayet altında değildir. V M'nın tüm işleriyle ve malvarlıklarıyla ilgilenen (ama vekaleti olmayan) avukat oğludur. V, babasının evini kiralayan sıfatıyla kendisi imzalayarak K'ya kiraya verir ve her ay kirayı alarak makbuz verir. Önümüzdeki kira dönemi geldiğinde V, K'ye telefon açar ve kiraya 100% zam yapılmasını ister ama K yerleşik yargıtay içtihatları gereğince endeks oranında arttıracağını bildirir. Bunun üzerine M'den noterden bir ihtarname keşide eder ve gayrımenkulün malikinin kendisi olduğunu, V'ye verdiği bir vekaletname olmadığını, evin kiralandığına da yeni muttali olduğunu, akdin yetkisiz temsil nedeniyle geçersiz olduğunu belirtir ve 3 gün içinde evin tahliyesi talep eder. K yana yakıla Avukat Saim Bey'e başvurur. Sizin stratejinizi rica edebilir miyiz? |
11-02-2009, 23:31 | #101 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Admin, V, M'nin "tüm işleriyle fiilen ilgilenen" bir kişi ise zaten o M'nin temsilcisidir. Dolayısıyla her işi ile ilgilenen temsilcinin evi kiraya verme işleri ile de ilgilendiğini kiracının kabul etmeye hakkı da vardır ve bu durum yetkisiz değil, yetkili temsilcilik olarak değerlendirilir. Yetkili temsilcinin yapacağı kira akdi, temsil edilen M'yi bağlar ve akit, kiracı ile M arasında akdedilmiş sayılır. Bu nedenle, benim haberim yok, vay ben duymadım, vay ben görmedim gibi sızlanmalar dinlenmez, talep ret edilir. |
11-02-2009, 23:34 | #102 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Admin, İhtar çekip, kontratı üzerinize alabilmeniz için, kontrata imza atan kiralayanın sizin adınıza hareket ettiğini kabul etmiş olamnız gerekir. Bu duurmda da siz bizim görüşümüzü teyit etmiş olursunuz. |
11-02-2009, 23:47 | #103 |
|
Hukuk, konuyu içinden çıkılmaz hale getirmek için vardır.
|
11-02-2009, 23:56 | #104 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
A'nın problemi halloluyor. Sayın Admin yardım etti, Suat Abi de Saim Abiyi kırmaz ve o da yardım eder. Gelelim D ve Av. Engin'e. Bence Av. Engin, D'ye yardım etmeyi isterse işi zor.
Gayrimenkulü başkasına kiralayan, "D'yi tahliye ettiren Kiralayan" değildir |
12-02-2009, 00:24 | #105 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Benim çektiğim ihtarda kullandığım hukuki müessese temsil değil, alacaklıya halefiyet (BK 109/2):
(Bu aynı zamanda Sayın Korayoz'un 99 nolu mesajına da yanıttır.) |
12-02-2009, 00:55 | #106 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın korayoz tam da sizin görüşünüze aykırı bir durum var. Sizin görüşünüz karşı oy olarak kabul görmüş. Suat Abi'nin de söylediği gibi kiralayan hiçbir zaman malik olmamış. Davacı da iddiasını zaten bu temel üzerine oturtmuş. Demiş ki: malik olmadığı halde bizde malik olduğu hissini uyandırmıştır. Şimdi sizin görüşünüze dönecek olursak şöyle demişsiniz:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Derneğin kiralayan sıfatına sahip olduğunu, edimini yerine getirdiğini dolayısıyla kira bedeline hak kazanabileceğini düşündüğüne göre sizce Dernek ile Hazine arasındaki ilişkiyi 1) Kira ilişkisi olarak mı yorumlamıştır? 2) Derneğin intifa hakkına sahip olduğunu mu düşünmüştür? 3) Karma sözleşmeye dayalı bir ilişki olarak mı yorumlamıştır? Eğer bu üç sorudan birine olumlu cevap verilemiyorsa Yargıtay kararı sizin görüşünüze aykırı değil mi? |
12-02-2009, 01:02 | #107 |
|
D'nin durumunu dün Suat Abi'yle konuşmuştuk. Ben de kendisine Sayın Adli Tip'in söylediğini söylemiştim.
|
12-02-2009, 09:11 | #108 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Admin, Ben de Kiralayanın malikten başka birisi olabileceğini ancak malikten başka birisinin, malik'e ait bir taşınmazı kiralayabilmesi için mutlaka Malik ile arasında hukuki bir ilişkinin olması gerektiğini söylüyorum. Aksi takdirde, mülkiyet hakkına tecavüz sözkonusu olur. Diğer yandan,3. kişi sıfatıyla alacaklıya yapılan bir "rızai" ödeme varsa elbetteki ihtar çekip BK.109 dairesinde alacaklının haklarına halef olmak mümkün ise de, Malik olmayan Kiralayan ile kiracı arasındaki sözleşmede, size göre malik'in 3. kişi sıfatıyla yaptığı "rızai" ödemenin ne olduğunu çıkaramadım. 3.kişi sıfatıyla malik alacaklıya "rızası" ile neyi ödemiştir? |
12-02-2009, 09:38 | #109 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay'ın o kararındaki karşı oy görüşü temel çıkış noktası olarak benim düşümcemle örtüşüyor. Orada "Malik ile kirayaveren arasındaki hukuki ilişki anlamında" vekaletsiz iş görmeye atıf var ki hatalı değildir ve vekaletsiz iş görmede de yapılan iş "Malik hesabına" yapılmış sayılır. Benim anlayamadığım husus, sizlerin (Suat bey, Engin ve Adli Tip) Yargıtay kararı dışında gösterebildiğiniz yasal bir dayanak ve hukuki bir gerekçenin olmamasıdır. Zaten ben temelde Yargıtay'ın kararının hatalı olduğunu düşünüyorum ve eleştiriyorum. Ama siz bana Yargıtay kararını getirip, benim düşüncemin aksini ispatlayan delil olarak gösteriyorsunuz. Bu bana göre topu taca atmaktır. Bakınız: Bir taşınmazı malik olmayan kişiler de kirayaverebilir. Bu mümkündür. Malik olmayan kişi, bir başkasının taşınmazını kiraya verebilmesi için; Ya Malik ile yasal ve hukuki bir ilişkiye dayalı olarak hareket eder, Ya da hiç bir hukuki yetkisi ve ilşkisi olmadan, tamamen haksız ve hukuksuz olarak hareket eder. Birinci ihtimalde, yapılan kira kontratı ya temsil, ya kanundan dolayı vekaletsiz iş görme ya da benzeri bir hukuki sözleşme ya da yasal ilişki nedeniyle yapılan akit, Malik hesabına yapılmış olur. İkinci ihtimalde Kiralayan, malik ile hiç bir hukuki ilişkiye girmemiştir ve fakat taşınmazı bir şekilde kiracı denen kişiye kiralamıştır.Bu zorbalıkla kapıyı kırarak da olabilir, hile ile anahtarı ele geçirmek suretiyle de... Böyle bir durumda yetkisiz temsil nedeniylle BK.38 dairesinde akit malik'i bağlamaz ise de kiracı iyiniyetli ise, vekaletsiz iş görme hükümleri dairesinde sözleşmenin Malik ile kiracı arasında geçerli sayılmasını kabul etmek gerekir. Bu durumda da sözleşme Malik ile kiracı arasında doğmuş sayılacağından dolayı nihayetinde açılacak tahliye davasında da Malik olmayan Kiralayan kendisinin, eşinin veya çocuğunun ihtiyacı adına tahliye davasını açamaz, ancak kontratta ki kiralayn sıfatıyla Malik adına hareket ederek, Malik'in, Malik'in eşinin ve/veya çocuğunun ihtiyacı için tahliye davası açabilir kanaatindeyim. Hakkaniyet de bunu gerektirmektedir hukukun temel kuralları da... Aksi takdirde Mülkiyet hakkının (yasal sınırlamalar dışında) keyfi bir müdahale ile mutlak niteliği örselenmiş olur. Zorbalık hüküm sürer. Mülkiyet hakkı sahibinin müdahalenin men'ine ilişkin haklarının dolambaçlı işlem ve ilişkilerle ortadan kaldırılmasına sebep olabilir. 6570 sayılı kanunun 15. maddesinde düzenlenen 3 yıl boyunca tahliye olunan kiracı dışında bir başkasına kiraya veremmeme yasağının dolanılmasına vesile olabilir... Bunları izah etmek ve savunmak, özel bir maksat güdülmedikçe mümkün değildir. |
12-02-2009, 09:50 | #110 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Saim Abi,
Siz,
diyorsunuz. Hiç kimse de şu ana kadar, buna yanlış demedi. Evet; bir kişi, başkasına ait bir gayrimenkulu, malikle arasında bir sözleşme olmadan, yani malikin rızası olmaksızın, 3. bir kişiye kiralarsa MÜLKİYET HAKKINA TECAVÜZ SÖZKONUSU OLUR. Bu doğrudur. Tıpkı; Adam öldürmenin yasak olması gibi, Kırmızı ışıkta geçmenin suç olması gibi, Bir yıldan fazla çalışan işçinin yıllık izne hak kazanması gibi, Damlaya damlaya göl olması gibi, Topun yuvarlak olması gibi..... herkesçe kabul edilen, tartışmasız bir doğrudur. Ancak, "Mülkiyet Hakkına Tecavüz Söz konusuysa, "geçerli bir kira akdinden" bahsedilebilip bahsedilemeyeceği tartışmalıdır. Hiç kimse, başkasının malını yetkisiz olarak kiraya veren haklıdır, doğru yapmıştır, iyi yapmıştır demiyor! Sadece yapılan "Kira Akdi Geçerlidir" diyor. Ve kira akdi geçerliyse, bu akdin taraflarına sağlanan haklardan faydalanır deniyor. Bu haklardan faydanmak demek, yaptıklarının yanına kar kalacağı anlamı taşımaz. Bakınız admin onun için neler neler düşünmüş. şikayetvar.com'da bile ifşa edilecek onu. Vay onun haline. Adalet yerini bulacak yani eninde sonuda. Saygılarımla, |
12-02-2009, 09:58 | #111 | |||||||||||||||||||
|
Evet, bende diyorum ki kira akdi geçerli de olsa bu Malik ile kiracı arasında geçerli sonuçlar doğuran bir akit olarak değerlendirilebilir. Siz hayır diyorsunuz! Sorun buradadır. |
12-02-2009, 10:09 | #112 | |||||||||||||||||||||||
|
O zaman ben özür diliyorum. Çünkü yanlış anlamışım. Ben sizin, "Bu akit Malik'i bağlamaz, çünkü Kiralayan ondan yetki almadan sözleşme yapmıştır" diyorsunuz sanmıştım. |
12-02-2009, 10:22 | #113 |
|
Saim Abi,
Suat Abi, ideal olanı tartışmaya açmak istemişti. Ancak buna gerek yok dendi. Bizim bir gerekçe sunmadığımıza ilişkin fikrinize katılamıyorum. Kiralayan edimini yerine getirmiş olup kendisine tanınan hakları kullanır diyoruz. Buna engel bir düzenleme yok diyoruz. Yargıtay da böyle diyor. Siz ise malik ile kiralayan arasında meşru bir hukuki ilişki yoksa kiralayana herhangi bir hak tanınmaz diyorsunuz. Olması gereken hukuku bir kenara bırakıp pozitif hukuk bakımından bir dayanak sunulacaksa bence bu noktada bir dayanak sunulması gerekir. İdeal olana geçeceksek ben de ideal olduğunu düşündüğüm görüşü yazabilirim. |
12-02-2009, 10:32 | #114 | |||||||||||||||||||||||
|
Haklısınız. Suat beye kimse "olması gerekeni tartışmayalım" demedi ya da ben diyeni görmedim. Ben, olayın dayanaklarının mevcut pozitif hukuk içinde de olduğunu anlatmaya çabalıyorum. 6570 sayılı yasada geçen kiralayanın, yeterli bir ifade olmadığını, anlaşılması gerektiği şekli ifade etmeye çalışıyorum. Kaldı ki, "malik" in kiralayan olmamasın a rağmen, tahliye davası açabilmesine imkan veren Yargıtay'ın bu imkanı tanımasındaki gerekçesi ile, malik olmayan kiralayana kendi ihtiyacı için tahliye davası açma imkanı vermesindeki gerekçeler de çelişiyor. Madem öyle, o zaman taraf olmayan malikin tahliye davasını da açmaması gerekir. |
12-02-2009, 10:34 | #115 | |||||||||||||||||||||||
|
Estağfurullah. Ben tek bir şeyi değil çok şeyi yazdığım için, onu da dedim ama bir şeyi anlatırken gerekçem olarak... Sanki yazdıklarımı tam okumuyorsunuz gibi hissetmeye başladım. |
12-02-2009, 15:47 | #116 | |||||||||||||||||||
|
Borclar Kanunu:
Madde 38 - Bir kimse salahiyeti olmadığıhalde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığıtakdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklıveya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkıvardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz.
Kira sözlesmensinde taraflar kiralayan ve kiracidir. Her ikisi de sözlesmeyi kendi adlarina imzalamaktadirlar. Tartisma konusu olan problemde kiralayan sözlesmeyi "diğer bir şahıs namına" imzalamadigi icin BK 38.in uygulanmasi yerinde olmaz bence. Saygilarimla |
12-02-2009, 16:03 | #117 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Düşüncenizde haklısınız. Esasen, bu alana bu konuda yazan yaklaşık 10 kişiden 7'si, benim söylediklerimin aksini söyledi. Bu büyük bir orandır. Benim, bu noktada "galiba ben hatalı düşünüyorum" deyip, köşeme çekilmem gerekiyor. Fakat yine de yer verdiğiniz için, meslektaşlarımızı daha fazla sıkmamak için -ümit ediyorum son kez- bir cümle ile cevap vereyim: Bk.38. maddede belirttiğiniz gibi Yetkisiz temsilin uygulanabilmesi için, kiralayanın, bir başkası adına hareket etmiş olması gerekir. Bu doğrudur. Ben de şunu diyorum: Bir kimse, bir başka kimsenin mülkiyet hakkı sahibi olduğu bir taşınmazı, o kimsenin (Malik'in) izni veya icazeti olmadan bir başkasına satamaz, kiralayamaz ve benzeri sözleşmelere konu edemez. Ederse eğer, mal sahibi icazet vermedikçe o sözleşmenin konusunu yerine getiremez. Yani, ifa edilemeyen bir sözleşme söz konusu olur. Kira sözleşmeleri bilindiği üzere sürekli bir ilişkiyi tanzimeder ve bir kere kiralananı teslim etmekle kira akdi, malike rağmen sonuçlarını doğurur diyemeyiz. Kira aktinde kiralananın kullanımının devamlı olması önemli bir unsurdur ki malikin mülkiyet hakkından dolayı müdahaleyi men etmesi bu sürekliliğe engeldir. Şahsi hak sözleşmenin tarafına karşı etki doğururuken, mülkiyet hakkı herkese karşı etkisini gösterir. Başka bir ifade ile kiracı, kira akdindeki haklarını sadece sözleşmenin tarafına karşı ileri sürebilirken, malik, mülkiyet hakkını herkese karşı ileri sürebilir ve kira akdi, icazet vermedikçe kendisini ilglendirmez. Bu durumda sözleşmeye kiralayan olarak imza atan şahıs sözleşmeye göre kiralayandır ama malikin taşınmazının kiralayanı değildir! Bu bakımdan, başkasının malının kiralanması için sözleşme imzalayan kişi, elbette ki imzaladığı kira akdi ile mesuldür. Ancak, mülkiyet sahibinin, malına müdahalenin men'ini talep etmek hakkı mutlak haktır ve bu hak sadece olaydaki kiralayana veya kiracıya karşı değil, herkese karşı da etkilidir. Mal sahibi, evimden çık dediği zaman, kiracı ben bilmemkimden kiraladım dese de bu kira akdinden doğan şahsi talep hakkı, malik'e karşı etki doğurmaz. Diğer yandan, mal sahibi buna rağmen akde icazet verebilir ve bu durumda akit, temsil hükümleri dairesinde malik hesabına akdedilmiş sayılabilir. Hiç bir yetkisi olmadan bir kira akdi yapan ve bu şekilde kendi lehinefaydalı bir iş yapan kişi için vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması bana göre de mantıklıdır ve bu durumda da sözleşme geçerli olacaksa yine mal sahibi ile kiracı arasında gerçekleşmiş sayılır. Araan uzunca bir süre geçtikten sonra mal sahibinin ortaya çıkıp bu akit geçersizdir demesine MK.2 zaten engel olur. Bunu kastetmiyorum. Benim nacizane fikrim budur. Saygılarımla. |
14-02-2009, 17:58 | #118 |
|
Taraflar sahayı terk etti; Ortalık duruldu biraz, şimdiye kadarki takımlar yeniden sahaya çıkar mı çıkmaz mı bilemiyeceğim. Bildiğim tek şey bundan sonra da sahaya başka takımların veya tek tek oyuncuların çıkacağı ve büyük bir olasılıkla herkesin bitti dediği oyunu devam ettirecekleri.
Ortalık yatışmışken şimdiye kadarki oyunun(tartışmanın) kendime göre bir özetini/analizini yapayım. 1. Kira sözleşmesi kiralıyan ile kiracı arasındaki bir sözleşmedir. Taraflar sözleşmeyi kendi adlarına yaptıkları için ortada bir temsil söz konusu değildir. 2. Kiralayan genelde maliktir. Ama kiralayan mutlaka malik olur diye bir zorunluluk yoktur. Alt kira durumunda asıl kiracı üçüncü bir kişi ile bir kira sözleşmesi yaptığında kendisi kiralayan olabilir. İntifa hakkı konusunda da durum böyledir. İntifa hakkı sahibi başkaları ile kira sözleşmesi yaptığında kiralayan olabilir. İntifa hakkı sahibinin malikle kira sözleşmesi yapması halinde malik kiracı durumuna düşebilir. 3. Kira sözleşmesi kendi başına, kiralayanla kiracı arasında, hukuki bir ilişkinin doğmasına yol açar. Kiralayanla malik arasındaki hukuki ilişki ise yine kendi başına hukuki ilişkiler doğuran bir ilişkidir. Kira ilişkisinden ayrı incelenmelidir. Malikle kiracı arasında söz konusu olabilecek bir hukuki ilişki kira sözleşmesine bağlı değildir. 4. Tartışma sırasında bir de malikin dışındaki üçüncü bir kişinin malikin malını kiraya vermesininin mülkiyet hakkına ters düştüğü ve durumun düzeltilmesi gerektiği belirtildi(Sayın Av.Armağan Konyalı’nın 44 nolu mesajı). Sayın Av.Armağan Konyalı ile aynı düşüncede değilim. Çünkü yasaya sırf malik kiraya verebilir türünden bir hüküm koymak, korunmak istenen malikin kendi malı üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlamak anlamına gelir. Son olarak belirtilmesi gereken konu Borçlar Kanunu’nun kaynağını oluşturan İsviçre’nin Borçlar Kanunu’nda da(Obligationenrecht) bizdekinin aynısı bir hükmün var oluşu. Aynı durum borçlar hukukunu medeni kanun içinde düzenleyen Almanya için ve aynı konudaki hükümleri hem medeni kanun içinde hemde özel bir kanunla düzenleyen Avustruya için söz konusu. Belirttiğim yasalardaki hükümlerden de anlaşılacağı gibi, kanun koyucunun ‘Kiralayan’dan bahsetmesi tesadüfi değil belirli bir hukuk politikasının gereğidir. Bunun böyle oluşunun en başta gelen kanıtı, kanun koyucunun gerektiğinde ‘Kiralayan’ yerine ‘Malik’ kavramını kullanmasıdır. İsviçre Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmesinin niteliğini belirten ve Borçlar Kununu’muzun 248.ci maddesi ile aynı tanımı kullanan 253.cü maddesi ‘Kiralayan’ kavramını kullanmaktadır. Diğer taraftan aynı kanun ‘Malikin(mal sahibinin) Değişmesi başlıklı 261.ci maddesinde ‘Kiralayan’dan değil Malik’ten bahsetmektedir. Saygılarımla |
14-02-2009, 18:53 | #119 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazılanları tek tek ele aldığımızda bir sorun yokmuş gibi anlaşılabilir. Ancak ben hala bu konuda sıkıntı olduğu düşüncesindeyim. Evvela, malik olmayan kiralayanın kiraya verdiği mecur bakımından malik'n rızasının olması hali ile rızasının olmaması halini ayrı ayrı irdelemek gerekir kanaatindeyim. Malik, taşınmazını kiralaması için bir başka kişiye yazılı olmayan (veya yazılı) yetki vermiş olabilir ve bu kişi kendi adına veya malik adına ve hesabına taşınmazı kiraya vermiş olabilir. Veyahut bu kişi yetkisini aşarak doğrudan kendi adına ve hesabına kira akdi yapmış olabilir. Diğer bir ihtimalde malik taşınmazının zilyetliğini ve bu arada anahtarını rızası ile vermemiştir. Kişi hukuka aykırı müdahale ile taşınmazın zilyetliğini ve bu arada anahtarını ele geçirmiş ve bir başkasına, kendi adına ve hesabına kiraya vermiş olabilir. Bu durumların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Malik, mülkiyet hakkından dolayı mutlak hakka sahiptir. Rızası olmaksızın milkiyet hakkına yönelecek her türlü müdahaleyi men yetkisine sahiptir ve bu yetki (Kanunlardaki istisnai haller ayrık olmak üzere) mutlak nitelik taşır. Bu anlamda, rızası olmaksızın taşınmazına bir başkasının ister yetkisiz kşiden kiralamak suretiyle ister doğrudan kendisi oturmak suretiyle müdahale etmesi halinde, malikin mülkiyet hakkından doğan hakları bu kişilerin taşınmazdan çıkarılmasına yeterlidir. Bunun aksinin iddia edildiğini sanmıyorum. Bunun aksini iddia eden varsa eğer lütfen mülkiyet hakkında müdahalenin men'i kurumunu bu olaya uyarlayarak izah etsin! Malik'in, bir başkasına taşınmazının kiralanması için yetki vermesi halinde ise durumun temsil dışında izah edilebileceğini sanmıyorum. Kiralayan kavramı, elbette ki kiracı ile kiralayan arasındaki kira sözleşmesi nedeniyle oluşur. Ve elbette ki kira akdi taraflarını bağlar. Ancak, kira akdinin şeklen oluşması yeterli değildir. Bu akdin konusu olan taşınmazın zilyetliğinin de sürekli biçmde kiracıya devredilmesi icap eder. Kiralayanın bir şekilde başlangıçta bir başkasının mülkiyetindeki taşınmazı kiracıya teslim etmiş olsa da, malikin rızası olmadıkça bu zilyetlik ve şahsi hak bahşeden kira akdi, mülkiyet hakkı sahibine karşı dermeyan edilemez. Kiracının iyiniyetli olmasının mülkiyet hakkına tesir edemeyeceği düşüncesindeyim. Kiracı, kendisini aldatan kiralayana karşı kira akdinden doğan her türlü şahsi taleplerini dile getirebilir. Kira akdinin geçerli olması, o kira akdinden doğan hakların kira akdinin tarafı olmayan ve hiç bir şekilde kiralayana veya kiracıya hak veya yetki tevdii etmeyen mülkiyet hakkı sahibine karşı etki göstermez. Kira akdi tarafları için geçerlidir... Ama taraf olan kiralayanın yetkisi yoksa taşınmazı teslim borcunu (sürekli bir biçimde) yerine getirmesi olanaklı değildir. |
15-02-2009, 21:44 | #120 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Saim, Problemi, kira sözleşmesine takılıp kalmadan, genel hukuk prensipleri doğrultusunda değerlendirmek gerekir bence. Böyle olunca da malik bakımından daha önemli olan satış sözleşmesine bakmak gerekir. 1 - Önce üzerinde tartıştığımız kira sözleşmesini göz önünde bulundurup şu soruyu soralım: Malikin haberi veya rızası olmadan malikin malını kiraya veren kiralayan ile kiracı arasındaki kira sözleşmesinin hukuki akıbeti ne olur? Kıracının iyi niyetli olduğunu düşünürsek durum nasıl değerlendirilir? 2 - Aynı şekilde bir satış sözleşmesi göz önünde bulunduralım: Satıcının, malikin haberi veya rızası olmadan malikin malını üçüncü bir kişiye sattığını düşünelim. Alıcının iyi veya kötü niyetli olup olmadığına göre durum nasıl değerlendirilir? Not: Yukarıdaki ikinci soruyu sorarken iyi niyetli alıcıyı koruyan Alman hukukunu göz önünde bulunduruyorum. Kira konusunda Alman hukuku malik olmayanın da kiralayan olabileceğini kabul ediyor bildiğim kadarı ile. Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Oğlun ihtiyacı sebebiyle tahliye davası kim açacak? Kiralayan mı Oğlu mu? | Av. Salim | Meslektaşların Soruları | 4 | 24-01-2011 13:38 |
Uyarlamada Ortaya çıkan Sorunlar II | Av. Muzaffer ERDOĞAN | Hukuk Sohbetleri | 3 | 16-04-2008 15:27 |
Sonradan ortaya çıkan mirasçı | üye19870 | Meslektaşların Soruları | 1 | 15-10-2007 10:06 |
iddianamede bulunmayan ama daha sonra ortaya çıkan suç | av.egemen | Meslektaşların Soruları | 4 | 24-06-2007 11:26 |
Yapay Döllenme Sonucu Ortaya Çıkan Hukuki Sorunlar | cüneyt tamam | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 05-03-2002 22:16 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |