|
Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için. |
Anket Sonucu: Bakire/bakir olmadığını eşten gizlemek veya bekaret zarı diktirmek: | |||
Hukuk düzeni tarafından korunamaz. | 22 | 50,00% | |
Hukuk düzeni tarafından korunmalıdır. | 6 | 13,64% | |
Bazı durumlarda hukuk düzeni tarafından korunabilir. | 16 | 36,36% | |
Oy Verenler: 44. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 281) | |||
|
30-12-2009, 15:31 | #91 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, Olması gerekenin karşılıklı anlayış ve saygı olduğunu daha önceki mesajımda ifade etmiştim. Bu konuda zaten hemfikiriz. |
30-12-2009, 16:16 | #92 |
|
TMK m.149/2 ( Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse) ve TMK m.150/1 ( Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa)
Bu konu ile ilgili yorum yapan tüm üyeleri tek tek okudum ve gördümki bekaret konusunda toplum olarak aşamadığımız ve bu gidişle de aşamayacağımız katı görüş, hukukçu kimliğimize rağmen devam etmekte.Yukarıdaki maddelerden 149/2 yi yorumlarken akla sadece bekaret gelmesin.Kadın içinde erkekte bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak durumlar vardır.TMK mad. 149/2 "eş" kavramını kullanmış "kadın" kavramını değil!!! Ayrıca TMK 149/2 içeriğinde "yanılarak" kelimesi kullanılmış "aldatılarak" değil. |
30-12-2009, 16:32 | #93 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Yiğitbaşı, Bu forumda bekaret konusundaki kişisel düşüncelerimizi ve bu konuda yaşamımızda takındığımız tavırları tartışmıyoruz. Lütfen konu başlığına bakınız; MK 149/2 ve 150/1'i neden kadından ve bekaretten sözederek yorumladığımız çok açık. |
30-12-2009, 17:46 | #94 |
|
Tersinden düşünsek, Erkek, Türkiye'de yaşayan bir eskimo. Ve diyelim ki kendi kültürüne göre, evleneceği insanın daha önce mutlaka başkası ile birlikte olmasını istiyor. Ancak evlendiği kadın bu konuda yalan söylüyor ve gereğini yapıyor.
Şimdi eskimonun bahsedilen kurallara dayanılarak dava açma hakkı var mı? |
30-12-2009, 18:31 | #95 |
|
Sayın Aladağ,
Ben kişisel görüşlerimi sunmaktan öte,burada bu konuyu tartışan üyelerden bazılarının bu kanun maddesini neden sadece bekaret olarak algıladıklarını eleştirmek istedim.Tekrar belirteyim Kanun "kadın" demiyor "eş" den bahsediyor diyerek bu kanun maddesinin aslında daha geniş olduğunu ifade etmek istedim.Ben hukuçuyum yaklaştığım nokta kanun maddesinin içeriği ile ilgilidir,kişisel görüş değildir. |
30-12-2009, 18:38 | #96 |
|
Sayın Yiğitbaşı,
Ben eleştirinizi hala anlayamadım. "Bekaret zarını diktirmek ve bunu eşten saklayarak yapılan evlilikler" başlıklı forumda neyin tartışılmasını bekliyordunuz? |
30-12-2009, 19:22 | #97 | |||||||||||||||||||||||
|
Şimdi bakire bir insanla evlenmeyi isteyen Ali adında birisi var, Belin de Ali'nin nişanlısı ve bakire değil. Şimdi Belin, Ali bakire bir bayanla evlenmek istiyor diye kızlık zarını diktirir ve evlenirse, bu durumda aldatma ortaya çıkar. Bu da TMK nın 149 ve 150. maddeleri gereği boşanma sebebi olabilir. Bu pekala açık bir durumdur. Ama bayan hukukçuların burada duygusal davrandığı kanaatindeyim. Örf ve adette bu durum böyle yer bulmuş. Kimseye sen nasıl olur da bakire bir insanla evlenmek istiyorsun diye hesap sorma veya onun bu isteğini yargılama şansımız yok. Şayet bir bayan eşini bakire olduğu konusunda yanıltmak için bekaret zarını diktirirse, bu da aldatmadır. Ha bekaret zarı, forumdaki hukukçu büyüklerimizin dedikleri gibi, genelde bayanların canı istediği için veya keyfi olarak diktiriliyorsa o zaman sorun yok. Ama Yukarıdaki örnek bariz bir şekilde aldatmadır. Burada bazı üyelerin hukukçu kimliğinin önüne duyguları geçmektedir. Bu da sorunu aşılmaz hale getirmektedir. Zaten salt her bekaret zarını diktirenin amacı eşini aldatmak içindir diyen yok, bence genellikle bunun içindir. Kişisel görüşüm de şudur, kendim için söyleyecek olursam: Benim için bekaretten daha önemli olan eşimin bana güvenmesidir, ben eşimin bakire olup olmamasını aramam, lakin o beni aldatma yoluna gider bekaret zarını diktirip ben bakireyim diyerek bana karşı dürüst davranmak bir yanayken beni aldatmayı seçerse o zaman da onunla bir ömür değil bir saniye bile birlikte geçirmem. Bu kadar açık. |
30-12-2009, 22:09 | #98 |
|
"...Gürbüztürk, yaptığı yazılı açıklamada, dairenin verdiği bir kararla ilgili yayınlanan bazı haber ve yorumlarda Yargıtayın, bakireliği evlilik için kadında bulunması gerekli bir vasıf olarak gördüğü ve bu vasfın bulunmamasının evliliğin iptali sebebi olarak değerlendirdiğinin ifade edildiğini anımsattı. Dairenin söz konusu haberlere konu kararı Bolu Aile Mahkemesinin verdiği bir kararın temyiz edilmesi üzerine verdiğini anımsatan Gürbüztürk, koca tarafından açılan davalı eşin bakire olmadığı iddiasına dayalı evliliğin iptali davasının yerel mahkeme tarafından reddedildiğini belirtti. Kararın kocanın temyizi üzerine 22 Şubat 2007 tarihinde bozulduğunu, bozma kararında koca tarafından açılan davanın kabulü gerektiğinin ifade edildiğini anlatan Gürbüztürk, karar düzeltme incelemesi sırasında 4 Haziran 2007 tarihinde bozma kararından dönüldüğünü kaydetti. Gürbüztürk, karar düzeltmede, evliliğin iptali davasının reddedilmesinin doğru olduğu kabul edilerek, yerel mahkeme kararının onandığını ve 22 Şubat 2007 tarihli bozma kararının hukuki geçerliliğinin kalmadığını açıkladı. Yargıtayın, düzeltilen karar dışında bu konuda emsal sayılabilecek başka bir kararının bulunmadığını bildiren Gürbüztürk, Hatalı kabul edilerek düzeltilen, bu nedenle hukuken geçerliliği kalmayan bir kararın ele alınıp habere ve yoruma konu edilerek, kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesi ve kuruma olan güvenin zedelenmesi, basının etik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır dedi. AA"
Sayın Raşit Tavus, Yargıtay 2.H.D. Başkanı, "Hatalı kabul edilerek düzeltilen, bu nedenle geçerliliği kalmayan bir kararın ele alınıp habere VE YORUMA konu edilerek; kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesinin" basın etiğiyle bağdaşmadığını ifade etmiş. (Bu mesaj 1.sayfada da var, konuya ilişkin HUKUKİ değerlendirmeler de keza) Gerek yasal düzenlemede yer almayışı, gerek yargılayıcıların yorumları, bekaretin kadında aranması gereken bir "Vasıf" olmadığını, emsal karar da bakire çıkmadı iddiasının evliliğin iptali davasında haklı neden oluşturmadığını bize anlatıyor. Varlığına yokluğuna hukukun itibar etmediği bir konuda girişilen tıbbi müdahaleye ise, hukukun evleviyetle itibar etmeyeceği açık. Hala neyi tartışıyoruz? Şüphesiz Yüksek Mahkemenin Daire Başkanı da, sürekli atıf yaptığınız "Örf ve adet hukuku" konusunda, ziyadesiyle bilgi sahibidir. Saygılarımla. |
30-12-2009, 22:20 | #99 | |||||||||||||||||||||||
|
Haber'den şu da anlaşılyor: Bu konuda yerleşik bir içtihat yok. Bir tane karar var. O kararda da ilgili hukuk dairesi ile HGK farklı görüşte. Tartışmanın yoğunlaştığı konu, "bekaretin kadında aranması gereken bir "Vasıf" olup olmadığından ziyade "kızlık zarını diktiren kadının, eşine "bakireyim" demesi". Yani, Başkan madde 149'la ilgili açıklama yapmış, 150'yle ilgili değil. |
30-12-2009, 22:40 | #100 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay geçenlerde bununla ilgili açklama yapmıştı. Bu karar için karar düzeltme yoluna gidilmiş ve karar düzeltme talebi olumlu karşılanarak yerel mahkeme kararı onaylanmış. gazetede haber olarak çıkmıştı. Araştırıp bulabiliriz sanırım. Bulursam eklerim buraya Şehper Hanım ilgili haberi bulup yazmış. Devamını okumadan acele cevap yazmışım. Bilginize |
30-12-2009, 23:53 | #101 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, "Yok"ta noksan aranılmaz.(*) *Alıntı: Üye imzanız |
30-12-2009, 23:55 | #102 | |||||||||||||||||||||||
|
|
31-12-2009, 00:03 | #103 |
|
Tartıştığımız konu "bekaretin kadında araması gereken vasıf olup olmadığı" değil ki. "Bekarete önem verilmesi gerekip gerekmediğini" de tartışmıyoruz. Konu, "kadın bakire olmadığı halde tıbbi müdahale yardımı ile erkeği aldatırsa bu davranışın MK 149/2 ya da 150/1 mddesi çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği".
|
31-12-2009, 00:14 | #104 |
|
Birisi düşeş atsa da konu kapansa keşke...
|
31-12-2009, 01:03 | #105 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim bildiğim Türkiye'de ve THS'de ne dü-şeşlerin ne de çar-şeşlerin(düşeşin karesi) esamesi okunur. Sizin düşeşlerinizi eloğlu hepyekle geçmeye çalışır. Siz konu kapandı, söylenecek herşey söylendi, yazılacak herşey yazıldı derken bir bakarsınız ki birisi çıkıp Amerikayı keşf ettiğini ilan eder. Konuyu zevkle(bazen de kederle) takip ediyorum ve tartışmanın doğru bildiklerimizi ve saplantılarımızı yeniden aklın ve mantığın terazisinde tartmamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Saygılarımla |
31-12-2009, 01:21 | #106 |
|
Kadının kendini aldatması...
Değerli meslekdaşlarım;
Kadının cinsel saflığını yitirmiş olması; karşısındaki erkeğin evlilik, birlikte yaşama veya erkeğin üst beyinsel yaşam anlayışı içinde tahammül edilemez bir sıkıntı yaratıyorsa, zarın dikilip-dikilmemesinden çok, başka bir erkekle yaşanan ilişki ve bunun boyutu önem taşıyacak; pek tabi bu bir aldatma sayılacaktır. Bu durum, kadının özel hayatının gizli alanı olması itibarıyla sadece kadını ilgilendirirken, birlikte olduğu erkeğe bunu açıklaması ahlaki bir mecburiyettir. Kadınlar, bunun aksini savunmaya kalksalar da; pek iyi bilirler ki, erkeklerin pek çoğu için bu halen önemli bir meseledir. Durum yavaş yavaş değişmeye başlamışsa da, kızlık zarını diktiren kadın, tutarsızlığını sergilemekte ve pek çok yalana gebe bir evliliği kendi eliyle hazırlamaktadır. Kadın, bu davranışı ile kendini aldatmaktadır. Bir meslektaş penis boyutundan dem vurmuş lakin,iyi bilinen bir durum var ki o da kadın ve erkek arasındaki cinsel uyumun önemli olduğu... Kadının iç dünyasına ait bu sırrı birlikte olduğu erkeğe açıklamaması, onun nevrotik ve dış etkilere açık olduğunun önemli kanıtıdır. Doğa, kendisiyle barışık olmayan böyle kadınlardan, kendini bilen erkekleri koruma yönünde bir genetik seçilmeyi etkinleştirecektir. saygılarımla. |
31-12-2009, 09:23 | #107 |
|
Konunun hukuki boyutundan çok sosyolojik boyutu var. Erkeklerin kızlarla gönlünce gezip tozduktan sonra evlenmeye gelince illa BAKİRE olsun arayışını sorgulamak lazım. Erkekler birlikte bir yaşam kuracakları kadınlara geçmiş ilişkilerini rahatça anlatıp, onlar geçmişte kaldı artık hayatımda sen varsın diyebiliyorken, kadınların geçmiş ilişkilerini anlatamamasını tartışmak lazım. Kadınların evlenirken bakire değil ise söyleme cesareti gösterememesini tartışmak lazım. Bence konunun hukuktan ziyade sosyolojik ve kültürel boyutu daha ön planda.
Böyle bir kavramı soyut bir hukuki kavram olarak tartışıp objektif bir sonuca bağlamak da zor. Her somut olayın özelliği dikkate alınarak konu çok farklı bir sonuca bağlanabilir. Kişilerin kültürel yapısı, eğitim durumu, kişisel tercihleri vs. bir çok etken sonuca etkili olacaktır. O nedenle; bekaret konusunu soyut bir kavram olarak tartışıp bir sonuca bağlanması olanaklı bir konu olarak görmüyorum ben. |
31-12-2009, 14:17 | #108 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Kimi neyi aşamamakla suçluyorsunuz? Bir hukukçu olarak temel hak ve hürriyetlere saygı göstermeniz ve hatta onları korumanız gerekirken herkesin sizin gibi düşünmesini isteme gayretinde olmanızı ben sizin hukukçu kimliğinize yakıştıramadım. Toplumun bir kesimi için önemli olan değerleri, aşılması gereken bir engel olarak görürseniz asıl vehamet budur işte. Not: Şahsıma özel soru olmadıkça bu konuya daha cevap vermeyeceğim. Gerçekten haddinden fazla uzadı bu muhabbet. Zar diktirme konusunda söylediklerimiz nedense hep tersten algılanıyor. Kimsenin zarının derdinde değiliz, isteyen istediğini yapmakta özgürdür, fakat aldatma kastıyla yapılması durumunda evliliğin iptaline imkan vereceğini anlatmaya çalıştık. Kimseyi kırma niyetinde de değilim. Sürçi lisan ettikse affola. Saygılarımla... |
31-12-2009, 15:01 | #109 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstad, konuyu izlemekle kalmayıp, bir zar da siz atsaydınız, ne iyi olurdu. Saygılarımla. |
31-12-2009, 15:06 | #110 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu konudaki kişisel kanaatim şu yönde, işin sosyolojik boyutunu tartışacaksak ki bunu yapmaya çalışıp da pek olumlu sonuç alabildiğimizi düşünmüyorum. Bu boyutta bir tartışmada değerli hukukçular, hukukçu kimliklerinden ziyade duygusal bir kimliğe bürünerek tartışmaya devam etmek istiyorlar, sonuçta bu tartışma neticesiz kalıyor. Ben dört sayfalık tartışma boyunca bunu gözlemleyebildim umarım yanılmışımdır. |
31-12-2009, 16:23 | #111 | |||||||||||||||||||||||
|
Dediğiniz çok doğru.Bu yüzden işlenen cinayetler meşrulaşır. Bu konunun TMK 150/1 çerçevesinde değerlendirilmemesi görüşündeyim. |
31-12-2009, 16:47 | #112 | |||||||||||||||||||||||
|
Kan davası da yasak. Ceza hukukunda örf adet hukukuna yer yok mu? Tabii ki var. Zaten örf adetlerin hukuk halini alabilmesi için, mevzuata uygun olması ve temel hukuk normlarıyla da ihtilaflı olmaması gerekir. Gereken örneği de verdim. Dede ve ninenin torunla görüşme hakkı, örf adet hukukuna göre yargıtay tarafından yapılmış bir içtihatla düzenlenmişti. Yargıtay bu gibi daha şu an tam olarak hatırlayamadığım bir kaç kararı daha var. Bizim okulumuzda örf adet hukukuna hocalarımız çok önem verdikleri için iyi bir şekilde öğrenmek durumunda kaldık. Geçen seneki aile hukuku sınavımızda da 20 puanlık soru örf adet hukukuydu. |
31-12-2009, 16:53 | #113 | |||||||||||||||||||||||
|
|
31-12-2009, 17:17 | #114 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunu tartışmanın yeri de burası çünkü bekaret zarının yeniden diktirilmesinin temel sebeplerinden birisi toplumsal tabu. Yani örf ve adetler. |
31-12-2009, 18:38 | #115 | |||||||||||||||||||||||
|
Yeni yılın huzur ve bütünüyle sağlık getirmesini, bu tür hukuki tartışmaların olmamasını, olursa da zarların düşeş gelmesini ve konunun hemen kapanmasını, Ali ve Belin'in şanslarını farklı alanlarda denemelerini ve aradıklarını bulmalarını dilerim... |
02-01-2010, 12:06 | #116 |
|
Bana kalırsa bekaret,evlenmeye engel durumlar arasında kanunumzuda syaılmamıştır. Bekaret tamamen kişilerin ananeleri ile ilgilidir ve bunu da kanun varken örf adete göre şekillendirip kanunumuzun yorum getirilebilecek maddelerine uyarlamaya çalışmak mantıklı gelmiyor bana.
Kanunumuzun hiçbir yerinde bekaretten bahsedilmiyor.Evlenebilmek için eşlerde aranılan şartlar arasında da bekareti göremiyorum. Kaldı ki bu çağda hala bu hususn tartışılması da bana çok komik geliyor. Kişisine göre değişebilen kızlık zarı esnekliği hususunu da görmezden gelebiliyoruz o zaman. Zarın durumu, kanamanın zamanı kişisine göre değişebilen tıbbi bir durumdur. O zaman koca ilk gece kızın kanamasının olmadığını gördüğünde bakire değil bu diyerek dövecek ve baba evine yollayacak. Erkekte TMK da bahsi geçen maddelere dayanabilecek. Peki kızın onuru, gururu ne olacak? kızın esnek zarındna kaynaklanabilen durum daha sonra muayene edildiğinde ortaya çıkınca erkeğe açılacak tazminat davasının altından erkek kalkabilecekmidir? Olaya bayan açısındna bakmamak gerek. Kızlık zarını diktiren bayanın durumu ilk gece fark edildiğindeyse burada tartışmasız en başta güvensizlik sorunu vardır. Ama bir diğer açıdan bakıldığında toplum baskısı bayanın bu duruma itmiştir. Örf ve adetlerimiz kanunumuzun önüne geçmiştir. Erkek burada aldatılmıştır ancak bayanı bu gerekçeyle döverek baba evine yollaması yine de kendisine yöneltilebilecek bir suç duyurusu ila tazminat davası olabilecektir. |
02-01-2010, 14:26 | #117 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Kunal, Yasada "dolandırıcı olmamak" diye bir şart da yok, oysa yukarıda örnek verdiğimiz gibi "dolandırıcılıktan birçok sabıkası olduğu halde bunu eşten saklamak" evliliğin iptaline neden olabilecek bir durumdur. Yasa, yasa olmanın gereği olarak soyuttur ve evliliğin iptaline neden olabilecek tüm durumların bir listesini vermemiştir. Bu açıdan "yasada bekaretten sözedilmemesi" son derece doğaldır. Yine yasanın herkese, eğitimli-eğitimsiz, çağdaş-geri görüşlü vb. herkese uygulanacağı, bu açıdan doğrudan bekaret kavramının tartışılmasının bir anlam ifade etmediği, bizim için bu kavram önemli olsun olmasın, yasayı uygulayacak hakimin önüne gelen somut olayda (hele de forum konusunda olduğu gibi, kadının bakire olmadığı halde bakireymiş gibi göstermeye çalışmasında) bunun önem taşıyabileceği açıktır. Kadını "zar diktirmeye" iten nedenleri düşünerek bu davranış normal bir durum olarak görülemez. Bu anlayış bizi erkeğin de aile ve toplum baskısı ile "soğan zarından daha önemli olmaması gereken" bir olguyu namus sorunu haline getirmesini normal karşılamaya dek götürür. Ayrıca kimse bu durumda (aslında her durumda) erkeğe kadını dövme hakkını tanıyan bir görüş yazmamıştır; tartıştığımız konu bu durumun evliliğin iptaline neden olabilecek bir durum olup olmadığıdır. |
02-01-2010, 22:50 | #118 | |||||||||||||||||||||||
|
Sn.Didem Kunal Konuyla ilgili bütün mesajları okudum ve erkeğin kadında bekaret zarı bulunmaması durumunda dövüp babasına yollayabileceği,bunun suç sayılmayacağı veya böyle bir şey yapması gerektiği şeklinde bir yorum okumadım yanlışım varsa düzeltin. |
02-01-2010, 23:27 | #119 |
|
Evet buraya kadar yazılan yorumlarda söylediğiniz husus yok ancak ben burada evlendiği gece bakire olmadığını gören erkeğin buna verebileceği tepkiyi tahmin ederek ortaya koymak istmeiştim. Yanlış telaffuz ettiysem özür dilerim. Erkek, eşinin bakire olmaıdğını farkettiğinde verebileceği tepki muhtemelen bu olacaktır ve bu noktadan sonra da olaya sadece erkek tarafından değil bayan açısından d abakmak gerekmektedir.
Evet kanunlarımız soyuttur ancak olaylara uygulandığı zaman somutluk kazanacaktır. Bu konuda hemfikirim ancak özeliikle konumuzla alakalı TMK maddelerini geniiiş geniş yorumlamaktan bahsediyorum ben. Boşanma sebeplerinden birisi olabilir mi bakirelik? Bu husus daha çok örf ve adetlerle cevaplanabilinecek bir soru. Kanunlarımıza ters düşmemek kaydıyla örf ve adetin de hakimin karar vermesindeki etkisini unutmayalım lütfen. |
03-01-2010, 00:38 | #120 | |||||||||||||||||||||||
|
Burada başka bir soru sormak lazım: Artık adını anmak istemediğim yapının, kadından kadına farklılık gösterebildiğini, kadının evvelce birlikteliği olmasa dahi kocanın beklediği delili göremeyip kadını suçladığını ve kadın aleyhine bakire olmadığı iddiası ile boşanma ya da evliliğin iptali davası açtığını varsayalım. -Mahkeme kocanın iddiasını değerlendirip, kadını bilirkişi incelemesine sevk edebilecek midir? Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Evlilikler süreli olabilir mi? | av.semire nergiz | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 48 | 14-03-2013 09:08 |
eşten mal kaçırmak için anneye yapılan muvazaalı satış | ruken | Meslektaşların Soruları | 3 | 18-05-2011 14:55 |
kadınlarımızın bekaret sorunu | doktor2002 | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 28 | 22-01-2010 16:13 |
Bekâret cinayeti mi? | Y£LİZ | Hukuk Haberleri | 2 | 17-02-2007 22:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |