![]() |
|
![]() |
|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
![]() |
![]() |
#61 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() Aydın BAŞAR Bizler,mesleğin başından itibaren başımızı,belimizi eğerek bu mesleğe gireriz.İlk önce bu mesleğe girmek için torpil bulmak gerekir.İlk kırılma noktası burasıdır.Baş ve bel bir kere eğilmeye başlamıştır.Mesleğe başlarız ,bu sefer müfettiş korkusu başlar.Tayinlerimizde torpil aramak hak arayışına dönüşmüştür.Teftiş raporlarında kişiliğiniz hepten ezilir.Sonra Ankaraya elinizde hediyelerle gidersiniz.Büyük abilerinizin kapılarında o hediyeleri vermek için öyle beklersiniz.Onlarda merakta olurlar ,bizim çocuklar acaba yine ne getirmişlerdir diye.Haşa kurul üyeleri bu mesleğin Tanrıları gibidir.Onların hikmetinden sual sorulmaz.Makam kapmak kolay değildir ,bizim meslekte.Hele bir makam sahibi falanda olursanız orada durmak ,hiç kolay değildir.Alışmışsınızdır bir kere,makam arabasına,en iyi odaya,çevrenizde size özel saygı gösterilmesine,kişiliğinizden vazgeçer o makam ile yaşamaya başlarsınız.Hatta kişiliğiniz ile makam çatıştığında pek çoğu makamı kaybetmek istemez.Her ne pahasına olursa olsun.Gençler korkularla eğitilir.Çizilirsin,kara listeye alınırsın vs gibi.Birinci sınıf olayımda ,bakın o zaman ne çok konuşacağım diyenlere rastlarsınız çevrenizde.Ve eğer ortam iyiyse yani arka kavi ise bazıları aslan kesilir.Bu mesleğin bağımsızlık vs sorunu yoktur.Evrensel değerler önemli değildir.O sıra iktidarda kim varsa bazı değerler ve ilkeler ona göre şekillenir. Ancak bizler 11 mucizesini gerçekleştirecek kadar da yetenekliyizdir.163 kişiden 11 kişiyi hiç haberimiz olmaksızın hepsini en yüksek oyla seçebiliriz.Bu yönde meslektaşlarımız arasındaki telepati de çok gelişmiştir.İşte yukarıdaki özelliklerimizde bizde böyle bir yetenek oluşturmuştur.. Yani aslında herşey dışardan görüldüğü gibi değildir.Çok fazla şey beklemeyin bizden.Biz dışarıdakilerden çok iyi değiliz. Sizinde aklınıza gelen korkular var ise lütfen yazınız.Kralın çıplak olduğu bilinsin. Hadi yine birileri çıksın sen bizim mesleğimize hakaret ediyorsun desin.Bu sözlerden gocunmayanlar ,bu tespitin içine girmeyenler,çıkıp bağırmasınlar..Zaten öyle iseler ,ben onları öpüp başımda ve yüreğimde gezdiririm.Ben sadece bir dönüp kendimize bakmak istedim.Eksik söylediklerim veya yanıldığım hususlar olabilir.Selam ve saygılar.. Not:Biri bana yine seçim kaybetti diye bu yazıları yazıyor edebiyatıda yapmasın.Bu şekilde kaybetmek benim için kazançtır ve onurdur.Ne yapmam gerekir.Doğrularımı anlatmaktan vazmı geçeceğim.Ben bu sitede 10 yıldır aynı şeyleri yazıyorum.Yoksa 18 Ekim pazartesi gününden sonra değil.Ve süreç içersinde kimin kazanıp,kimin kaybettiği de ortaya çıkacaktır.. |
![]() |
#62 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Gelişmelere Sayın Adli Tip’in isabetle işaret ettiği gibi siyaset penceresinden değil yargının içinde bulunduğu kaotik atmosferin irdelenmesi açısından yaklaşılması gerekir ki paylaşılan görüşler bu doğrultudadır, yani THS’de siyaset tartışması yapılmaması ilkesine halel gelmemektedir. Yargı ile siyaset arasında keskin bir çizginin çekilememesi, ister istemez görüşlerin ifadesi noktasında tartışmayı siyasi zeminden tamamen soyutlamayacaktır ancak burada yapılan, siyasilerin değil hukukçuların görüş paylaşımıdır. “HSYK Adayı Yargıçlar Seçim Yarışına Başladı!” başlığı altındaki tartışmaların, belirgin bir nezaket ve üslupla yapılmakta olduğu konusunda sanırım hiç kimsenin çekincesi olmayacaktır. Burada dile getirilen her fikir, sahiplerinin farklı görüşler içerisinde olduğu gerçeği karşısında dahi yargı adına bir kaygının ifadesidir. HSYK seçim sonuçlarının gelecekte, yargının içinde bulunduğu ve toplumun her kesiminin olumsuz biçimde etkilendiği işleyiş sorunlarının sona ermesine katkı sağlayacağına inanmayı çok isterdim. Ancak yargının (burada yargıyı ütopik bir kavram olarak değil, bizzat içinde yer aldığımız, adaletin tesisini amaç edinen bir alan olarak gördüğümü de ifade etmeliyim) demokratikleşme(!) sürecinden nasibini alamayacağını düşünüyorum. Türkiye’nin demokratikleşme(!) sürecinden yargının nasiplenebileceğine inanmayan ben, salt bir elit kesimin etkisizleştirilmesi ve yeni bir elitist anlayışın ortaya çıkarılma süreci olarak gördüğüm bir tabloyu Türkiye’nin demokratikleşmesi olarak görebilir miyim? Elbette ki hayır.. Saygılarımla.. |
![]() |
#63 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Teşekkür ederim, mesajınız üzerine yazıyı okudum. Keşke hiç okumasaydım, kafam iyice karıştı. Bu yazıyı inşallah vatandaşlarımız okumazlar. ![]() Hakimlik sınavına 1990'da girip, hiç kimsenin torpilini de sağlamadan yani özetle bu konuda tamamen "kimsesiz bir aday" olarak yazılı sınavı kazandım. Mülakata çağırdılar ona da gittim. Yine hiç bir tanıdığım, dayım, amcam, falanım - filanım olmadan mülakatı da kazandım. Aday hakim oldum. Yani yazıda yer verilen ilk eğilme bükülme olayını ben yaşamadım. Sonra hakimlik stajına devam ettim ve kimseye eğilmeden, bükülmeden elde ettiğim bu saygın görevin stajını; kendi isteğimle -istifa ederek- bıraktım. Dolayısıyla hiç hakimlik görevinde bulunmadığım için de teftiş vs gibi hususları, tayin için hediye götürmeleri vs. ben hiç bilemedim. Yazı içeriği gerçekten birebir doğru ise; (Saygın bir Hakim bunu söylüyorsa doğru kabul etmek zorundayım) vay memleketimin haline! ![]() ![]() ![]() Vay ki vay! ![]() |
![]() |
#64 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sevgili üstadım, Sanırım bu durumda ısmarlanacak en uygun şey bir 35'lik. Bitirince bir daha sorarız: "Bir 35 daha yeter mi bilemiyorum." ![]() Hem biraz müvekkil çekiştirir Kavili'nin falan dedikodusunu yaparız. Ben bir şey diyeyim mi bu Kavili Baro yönetimine seçilirse yandığımız gündür. "Örgüt üyeliği"nden örgüt yöneticiliğine geçince gelsin davalar, gitsin soruşturmalar... Başımıza yeni yeni işler açar... Kendisi rahat nasıl olsa, sanık sandalyesi yerine avukatlarının arasına da oturuyor, oturmakla kalmıyor bunu bir de karar altına aldırıyor... Ohh gel keyfim gel. Savunma yaparken ayağa kalkma zahmetinde de bulunmuyor; bir de bunu da karara bağlatıyor. Aramızda kalsın, yargıç aleyhine açtığım tazminat davasını sırf yakamdan düşsün diye bile bile kaybettim, hala yok "temyiz edelim" yok "AİHM'e gidelim", bir sürü dert... Aslında iyisi mi Kavili sen ben buluşalım. Ama o zaman doğrudan 70'liğe gireriz... ![]() |
![]() |
#65 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bence Kavili Baro Yönetim Kurulu üyeliğine seçilecektir. Hatta seçilmesi için elimizden geleni yapalım. Böylece Baro sorunları ile boğuşurken bize ayıracak zamanı azalır. ![]() ![]() Buluşma teklifinize:Evet. ![]()
Yetmez ama...Evet. ![]() |
![]() |
#66 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Konu türlü çeşitli yönlerden değerlendiriliyor. Değerlendirilmeli ve üzerinde tartışılmalı. Tartışmanın en belirgin yanı Sayın Av.Mehmet Saim Dikici'nin de belirttiği gibi kafaların karışmış olması. Kafaların karışmasına yol açan etken Yargı'nın sergilediği tablo. Tabloya yakından bakalım: 1. Yargı referandumdan önceki yargı; Referandum öncesi ve referandum sonrası yargı arasında yapısal bir değişme yok. Kadro aynı kadro. 2. Referandum öncesi ve refrandum sonrası iktidar arasında da bir değişme söz konusu değil. 3. Buna rağmen HSYK seçiminde hakim ve savcıların tercihlerinin İktidarın isteği yönde olduğu söyleniyor. Durum böyle olunca da akla şu soru geliyor. 'Şimdiye kadar bağımsız olarak bildiğimiz Yargı gerçekten bağımısız mıydı?' Saygılarımla |
![]() |
#67 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Mükemmel bir noktaya temas ettiniz üstadım ![]()
Benim kafamı karıştıran nokta neden Saygıdeğer yargıcımızın bu açıklamayı kurula seçilemedikten sonra yapmış olması? Ayrıca hiçbir kimse -ülkenin en iyi yargıcı da olsa- bir başkası payına bu kadar ağır ithamlarda bulunamaz. Çünkü bu ülkede Darbecilere dava açtığı, iddianame hazırladığı yahut kılık kıyafeti bazı kesimlerce beğenilmediği için görevden ihraç edilen savcılar yargıçlar da var. Hala tanıdığım 1. sınıf olup -olmayıp görevini fevkalade idrak eden ve bağımsızlığını tarafsızlığını leke sürmeden başı dik yoluna devam eden yargıçlar var. Ama şuna mutlu oldum, burada değerli yargıcımız -bizler hsyk seçimlerini tartışırken- seçimler öncesindeki kendi ve çevresinde gördüğü yozlaşmayı dışa vurmuş. Yani bu yozlaşma onun deyimiyle yeni değil. Böyle olunca da herhalde kendisi değişikliğe pozitif yaklaşmış olmalı. Esenlikler. |
![]() |
#68 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bağımsız değildir; tıpkı şimdi de bağımsız olmadığı gibi... Bence referandumla alakası olmayan bir tartışma bu... Anayasa değişmeden önce de iktidarın kurul üzerindeki etkisi tartışılıyordu, şimdi de aynı şeyi tartışıyoruz... (olan referandum günü harcanan 153 milyon TL'ye oldu ![]() Hakimler ve savcılar seçiyor AMA avukatlar neden seçemiyor? HSYK Kanunun 1. maddesi ile Avukatlık Kanunun 1. Maddesi örtüşmektedir. HSYK sadece hakim ve savcıların ötesinde yargıyı ilgilendiren bir durumsa, yargının kurucu unsurunun temsil eden ben neden kurul üylerini belirlemede aktif rol oynaya mıyorum? Kolay Gelsin... |
![]() |
#69 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Balku; Milletvekili seçilme hakkına sahipsiniz. Bu hakkı "iyi" kullanırsanız, kurul üyelerinin belirlenmesinde değil aktif, başrol bile oynayabiliriniz. ![]() Adalet Bakanı da meslektaşımız... ![]() |
![]() |
#70 |
|
![]() "Senaryoyu bilirseniz filmin sonunu merak etmezsiniz"
http://www.milliyet.com.tr/filmin-so...49/default.htm |
![]() |
#71 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Katılıyorum... ![]() Saygılarımla... |
![]() |
#72 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Esasen Sayın Aydın BAŞAR,
Mezkur sözleri sarfetmiş olmasını seçilememesiyle direkt irtibatlandırmak doğru bir yaklaşım olmaz kanaatindeyim. Seçilmiş olsa idi, hemen akabinde benzer bir açıklamayı yapıp yapmayacağını doğrusu bilemeyiz ama yazının ruhuna bakarak anlayabiliriz. Saygılarımla.. |
![]() |
#73 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Ben izah edememişim kusura bakmayın. Sayın yargıcımız 10 yıldır aynı şeyleri yazıyormuş ama neden kendileri "kralın çıplaklığını" seçimden sonra belirtmek istemiş? Ayrıca bu yargıcımızın yazısı sistemin eskiden beri bozuk olduğu konusunda, haksız mıyım? Sayın yargıcımız yeni düzenlemeyi olumlu bulmuş ki aday olmuş. Yani eski tabirle kırık dökük bir ev varmış, birileri onarmaya çalışmış. Sayın yargıcımız evin kırık dökük olduğunu zaten belirtmiş. Ben böyle anladım. |
![]() |
#74 |
|
![]() Sayın Raşit Tavus;
Kralın çıplak olduğu bilinsin” sözünden, Sayın Aydın BAŞAR’IN kralın çıplak olduğunu ilk defa bu yazısıyla ortaya koyduğu sonucu çıkmaz diye düşünüyorum. Siz o şekilde anlamışsınız, bense farklı bir anlam çıkardım. Yeni düzenleme dediğiniz de -malumunuz- Anayasa değişikliği ile getirilmiş bir sistem... Dolayısıyla, yaraya merhem olmak için yargıda kilit önem taşıyan kurumlardan biri olan HSYK’da görev almanın yolu da aday olup seçilerek sistemin içinde mücadele etmekten geçiyor. Adaylığını koyarak, seçildiğinde çözüm yolunda daha etkin rol oynayabilecekken neden dışarıda kalıp sadece eleştiren konumunda yer almayı tercih etsin ki? Yaklaşım farkımız bulunsa dahi yargıda bağımsızlık, tarafsızlık ve siyasetten arınmışlık arzusu içinde olduğumuz muhakkak diye düşünüyorum. ![]() Saygılarımla.. |
![]() |
#75 |
|
![]() Hukuk ve Siyaset
Bazı durumlarda hukukun nerede başladığını ve siyasetin nerede bittiğini birbirinden ayırabilmek zor oluyor; Ben bu mesajın herhangi bir siyasi kanada mal edilmeden okunmasını rica ediyorum. 1. HSYK seçimleri gündemde iken aniden yargıyı ilgilendiren ikinci bir bomba patladı. Medya haberi şu başlıklarla veriyor: 'Yargıda rüşvet depremi', 'Yuksek Yargıda Rüşvet' ve 'Yargida Büyük Rüsvet Operasyonu.' Bu bir tesadüf mü? 2. Kimden okuduğumu veya duyduğumu hatırlıyamıyorum, ama Türkiye'nin toplumsal yapısı hakkında 1970 lerden aklımda şu tanımlama kalmış; 'Deve'ye boynun neden eğri?' diye sormuşlar, 'nerem doğru ki' diye cevap vermiş. Tanımlama, belki herşeyi doğru ve eğri olarak değerlendirmekle biraz basite kaçıyor, buna rağmen Türkiy'nin toplumsal yapısını açık bir şekilde ortaya koyuyor; Tanımlamanın ortaya çıkardığı gerçek şu: Türkiye'nin yargısı ülkenin toplumsal yapsının bir parçasıdır. Türkiye ne ise yargısı'da odur. Ne bir eksik ne bir fazla. Böyle olunca da 'vur abalıya' misali yargıya yüklenmek çözüm olamaz. 3. Hiçbir şey yüzde yüz beyaz veya siyah ve yüzde yüz doğru veya eğri değildir. Bir uçtan düğer uca giderken nüans farkları ve geçişler vardır. Bu iyiler ve kötüler için'de söz konusudur. Kötülerin içindeki iyiler ve iyilerin içindeki kötüler, hangi meslekten ve hangi toplum katmanından olurlarsa olsunlar, en başta insandırlar. İnsan oldukları için'de tüm diğer insanlarda olan, korku, cesaret, sevgi, acıma, güvenlik, yakınlarını koruma, öç alma, geleceğini garanti altına alma gibi duyguları ile donatılmışlardır ve aldıkları kararlar ve eylemleri bu duyguların etkisi altında gelişip meyvesini verir. Karar ve eylemlerin gelişip olgunlaşmasında rol alan ikinci bir etken sosyalizsyon ve meslek etiğidir. Her iki etkeni dengeleyip ona göre hareket eden insanlar olduğu gibi, bir etkenin veya diğer etkenin baskın gelmesi sonucu hareket eden insanlar da vardır. Günlük korkularının etkisinde kalmadan iyinin ve kötünün, eğrinin ve doğrunun bir karşılaştırmasını yaparak, referandum öncesi ve sonrası kısır döngüsünün etkisinde kalmadan, olayları değerlendiren ve aklın gösterdiği yönde karar veren ve hareket eden insanları tebrik etmek gerekir. 4. Aklımda yanlış olarak kalmadı ise bu alanda HSYK seçimleri ve Hakimler ve Savcılar kast edilerek şöyle bir cümle kullanılmıştı: 'Avukatlar'da aynı şekilde davranır mıydı? Sorunun cevabı bir önceki şıkta. 5. Tartışılmayacak ve tabu olarak kalacak bir konu olmamalı. Her konu üzerinde tartışarak aklın ve mantığın önderliğinde belirli bir ortak noktada buluşmak zorundayız, demokratik bir çözüm bulmak istiyorsak. 6. Aklın ve mantığın önderlik yapabilmesi için olayların detaylarının ve perde arkalarının bilinmesi gerekir. Biliyor muyuz? Saygılarımla |
![]() |
#76 |
|
![]() HSYK seçimine aday olarak katılan, aynı zamanda Türk Hukuk Sitesi'nin üyelerinden olan Ankara 8. Aile Mahkemesi Yargıcı Eray Karınca'nın seçime ilişkin değerlendirmesi, bana ilettiği e-postaya göre bugünkü Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır. İlginize sunuyorum. Saygılarımla,
Özge Yücel YENİ OLUŞUMLAR UMUTTUR
Diğer yandan fotoğrafın tamamını görmek açısından sürece dahil olan öteki aktörlerin seçim sürecindeki tutumunu da irdelemek gerekir. Örneğin Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim sürecindeki akıllara durgunluk veren yasakları yaşanan kargaşanın tuzu biberiydi. Örneğin ilk kez bir seçimde propagandanın, seçimden sonra serbest olduğuna, yasaklarınsa daha adaylık başvurusu yapılmadan başladığına tanık olundu. Oysa seçim hukukunun özünde yarışın adil olması yok muydu? Tüm kurallar bunun için değil miydi? Özgürlük ve açıklığın güçsüze, yasaklarınsa egemen olanlara yarayacağı ortadayken, Anayasa'nın geçici maddesindeki propaganda yasağını bu denli katı uygulamak, nedendi? Hakim ve savcılardan sabıka kaydı, adli sicil belgesi, nüfus cüzdanı istemek, fotoğraf için bile türlü sınırlamalar koymak; özgeçmişi 12 punto, times new roman karakterle, 400 sözcükle sınırlamak yetmez gibi içerik denetimi yapmak kime yaradı? –Komik görünecek ama seçim bittiğine göre, YSK tarafından özgeçmişimden çıkartılan, “En büyük zenginliğim eşim ve çocuklarımdır.” tümcemi seçmenlerim şimdi okuyabilecekler artık.- Hepsi bir yana bir dönemin bitip başka bir dönemin başladığı tartışmasızdır. O halde yeni dönem sokaktaki insanın yaşamına nasıl yansıyacaktır? İnsanımızı daha özgür ve güvenlikli bir süreç mi beklemektedir? Çünkü yeni dönemin nasıl olacağının ip uçlarını seçim sürecindeki yanlışlara bakarak aramak doğru olmayabilir. Oy vermemiş olan hakim ve savcıların bile özellikle kürsüden giden üyelerden beklenti ve umutları yüksektir. Bu beklenti ve umutların boşa çıkması ise demokrasimiz açısından, aslında yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılan Pirus Zaferi olur. 12 Eylül 1981 tarihli Anayasa’nın halk oylaması sonuçları anımsandığında, ucuz şark kurnazlıklarıyla ve yürütme gücüyle ezici şekilde kazanılan oylamanın süreç içinde bir çeşit Pirus Zaferi’ne dönüştüğü gözden kaçırılmamalı; eşit konumda olmayanların eşit şekilde yarıştırılmaları sonucunda elde edilen bu zafere de güvenilmemelidir. Sonuç olarak hakimlerin demokrasiyle sorunlu tanışmalarını kazanıma çevirecek sorumlu tavır, olumsuz ön yargılardan arınarak, ortak paydamız olan hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını savunmada buluşup yargıda kamplaşmaya asla izin verilmemesidir. Çünkü yeni oluşumlar umuttur ve seçilenler, hakim ve savcıdır. Eray Karınca |
![]() |
#77 |
|
![]() Ama , "En büyük zenginliğim eşim ve çocuklarımdır." cümlesi Sayın KARINCA'NIN tarafsızlığını epeyce gölgelemiş.
![]() Yine de "yeni oluşumlar umuttur " diyene selam olsun. ![]() |
![]() |
#78 |
|
![]() H.S.Y.K!!!
--- Kadın yargıca bekâret kontrolü - ARZU YILDIZ/ANKARA - Istanbul - 23.10.2010 HSYK tarafından meslekten atılınca Türkiye’yi AİHM’de mahkûm ettiren Hâkim Arzu Özpınar Taraf’a konuştu: Hakkımdaki iddiaların asılsız olduğunu ispatlamak için bekâret raporu aldım Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 2003’te “fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu” iddialarıyla ihraç ettiği Mersin’in Gülnar İlçesi’nde görev yapan Hâkim Arzu Özpınar, kendini savunmak için ‘bekâret raporu’ almak zorunda kalmış. İhraç kararının ardından işsiz kalan, ailesiyle ilişkileri bozulan Özpınar intihar girişiminde bile bulunmuş. 2003’ten beri hiçbir yerde iş bulamayan Özpınar, şu an geçen yıl kaybettiği babasından kalan öksüz maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Dedikodu ve isimsiz ihbar mektuplarıyla meslekten atılan, avukatlık bile yaptırılmayan Arzu Özpınar yaşadıklarını Taraf’a anlattı. İsimsiz ihbar mektupları Ankara Hukuk Fakültesi’nden ikincilikle mezun olan Arzu Özpınar’ın henüz 27 yaşında genç bir hâkimken hayatını karartan süreç, son görev yeri Gülnar’da HSYK’ya şikâyet edilmesiyle başladı. Bir davada bazı polisler hakkında mahkûmiyet kararı vermesinin ardından Bakanlığa “Milliyetçi polisler”, “Adliye çalışanları” ve “bir vatandaş” gibi imzalarla gönderilen ihbar mektuplarında Özpınar’ın ‘fazla ruj sürdüğü’, ‘mini etek giydiği’, ‘odasına bir avukatı alıp kapıyı kapattığı’, ‘farklı erkeklerle yemek yediği’ iddia ediliyordu. Şikâyetler üzerine Adalet Bakanlığı’nın, Özpınar’ın meslek hayatındaki ilk soruşturmayı başlatarak görevlendirdiği müfettiş ‘ihraç’ talebiyle hazırladığı raporu HSYK’ya gönderdi. Her genç kız gibi... Soruşturmadan bir ay önce terfi alan Özpınar, ardından yaşadıklarını şöyle anlattı: “Mezun olduğum zaman hocalarım kariyerimi akademisyen olarak sürdürmemi istedi. Ancak ben savcı bir babanın kızıydım ve onun gibi aktif görev yapmak istiyordum. O yüzden teklifi geri çevirdim. Önce Erzurum Karaçoban’a, ardından da Gülnar’a tayinim çıktı. Hayatım boyunca unutamayacağım olaylar da bu tayinle başladı. Annem ve babam boşanmıştı. Annem ve kardeşlerime ben bakıyordum. Bir erkek kardeşim ODTÜ’de okuyordu. 27 yaşında olan her genç kız gibi giyimime kendime özen gösteriyor, makyaj da yapıyordum. ‘Bekaret raporu’ beni yıktı Hakkımda bir grup polis bakanlığa şikâyette bulunmuş, beni ‘iffetsizlik’ ve ‘namussuzlukla’ suçlamış. Gerekçe olarak da mini etek giymemi, makyaj yapmamı göstermişler. Bir de, bir avukatın sık sık odama girdiğinden, onunla ilişki içinde olduğumdan bahsetmişler. Ben bir hâkimim ve elbette odama avukatlar girebilir. Bundan daha doğal ne olabilir ki. Böyle bir ilişki yaşamadım. Ancak yaşasam dahi bu benim özel hayatım. Kurul özel hayata müdahale eden bir ahlak polisi gibi karar verdi. Bakanlığın gönderdiği müfettişe, suçlamaların asılsız olduğunu ispatlamak için ‘bekâret raporu’ almak zorunda kaldım. En ağırıma giden, onurumu kıran ve beni ömür boyu hiç kurtulamayacağım bir bunalıma sürükleyen de bu oldu. O tarihe kadar hakkımda hiçbir disiplin soruşturması açılmamıştı. Sicili tertemiz, hukuk fakültesini başarıyla tamamlamış genç bir hâkim için kurul, direkt uyarı, ikaz veya kınama kararı vermeden ihraç kararı aldı. İddiaları değerlendiren Kurul’un o dönemki Başkanı, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Başkanvekili ise Alâeddin İsaoğlu’ydu. Durumumun görüşüldüğü toplantıya Cemil Çiçek katılmamış, İsaoğlu ise karara muhalefet şerhi koymuş. Ancak çıkan karar dörde karşı beş oyla ‘ihraç’ olmuş. Sadece işimi değil, ailemi de kaybettim Kurulun namusuma, onuruma dil uzatarak, beni şerefsizlikle suçlayarak böyle bir karar vermesi ailemi ve bütün çevremi kaybetmeme neden oldu. Babamla uzun yıllar küs kaldık, ölmeden bir-iki sene önce barıştık. Annem ve kardeşlerimle de aram bozuldu. O dönemden sonra yalnız yaşamaya başladım. Yıllarca işsiz kaldım. Bunalıma girdim. Ailem ruh halini görünce uğradığım haksızlığı anladı. Yanımda olup bana moral vermeye çalıştılar. Geçinmem konusunda yardımcı oldular. Bir yakınım sigortamı yatırdı. Yıllardır evden dışarı çıkmıyorum. Hayata küstüm. Şu an da yalnız yaşıyorum. İntihar etmek istedim İhraç kararının ardından hukuk büroları ve çeşitli yerlere iş başvurusunda bulundum. Ancak her kapı yüzüme kapandı. Düşünsenize, HSYK gibi bir kurum sizin ‘namussuz’ olduğunuza ‘karar’ vermiş, ‘şerefsizlikle’ suçlamış. Gittiğim her yerde ‘iyi biri olsa atılmazdı’ düşüncesiyle iş vermediler. AİHM’de açtığım davayı kazanmak bile beni rahatlatmaya yetmedi. Düşünsenize ilişkiniz olmadığını en utanç verici aşağılayıcı bir biçimde ortaya koyuyorsunuz. Bekaret raporu alıyorsunuz. Buna rağmen ihraç veriliyor. O raporu alırken yaşadıklarımı anlatamam, içimde yanan ateşi hiçbir netice söndüremez. Namusuma leke sürdüler. Beni ‘rüşvet aldı’ diye ihraç etseler bu kadar üzülmezdim. O dönem intihar girişiminde dahi bulundum. Keşke böyle bir karar verip beni lekeleyeceklerine tabancayla vursalardı. Haysiyetimi ve mesleğimi istiyorum Meslekten ihraç edildiğim dönem HSYK kararlarına itiraz yolu kapalıydı. Üstelik itiraz etsem dahi, itirazı yine o kararı veren kurulun üyeleri değerlendiriyordu. Artık HSYK kararlarına itiraz yolu açıldı. Bu, geçmişte benim gibi mağduriyet yaşayanları kapsar mı bilmiyorum. Ama bu konuda derhal bir yasa çıkarılmalı. Sadece haksız yere incitilen haysiyetimi ve iftiralar yüzünden elimden alınan mesleğimi istiyorum.” AİHM’de açtığı davayı kazandı Arzu Özpınar’ın meslekten atılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtığı “özel yaşama saygı” ve “HSYK kararlarına yargı önünde itiraz” davasını kazandı. AİHM tarafından önceki gün açıklanan kararda, Özpınar’ın özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “özel hayatın ve aile hayatının korunması”yla ilgili maddesine aykırı olduğuna hükmedildi. Mahkeme, HSYK kararlarına karşı Türk mahkemeleri önünde itiraz hakkı olmamasının ise sözleşmenin yargı önünde etkili başvuru hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı. Gerekçeli kararda, Türk hükümetinin dava hakkında gönderdiği savunmada HSYK’yı “bağımsız bir kurum” olarak tanımladığı da not edildi. Özpınar, tazminat talebinde bulunmadığı için AİHM maddi veya manevi tazminata hükmetmedi. Kaynak: Adalet.org http://www.adalet.org/forum2/goster....Dn%20Haberleri |
![]() |
#79 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Hanefi Avcı da aynı ilçeyle ilgili benzer hikayeler anlatıyor kitabında. ![]() |
![]() |
#80 |
|
![]() " 'fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu' iddialarıyla ihraç " yetmez ama
"başını örtmediği için ihraca" evet olmaz umarım. ![]() ![]() ![]() |
![]() |
#81 |
|
![]() Liste ve sayılarla HSYK seçimleri
TARHAN ERDEM 28/10/2010 Radikal Bence, tek adaya oy verilerek 'azınlık' kazanamaz. Son HSYK seçimlerindeki rakamlar da bunu gösteriyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimi bitti, göreve başladı. İlk dileğim kurul üyelerinin, ‘yeni bir yargı’ kurmakla görevli olduklarını unutmamalardır. Yeni yargı, dünden oldukça farklı olan; davalı veya davacının varlığını, sıfatını, niteliğini bilmeyen; tanımayan, usul hükümlerini kafasındaki kararı oluşturmak için değil, olayın anlaşılması için uygulayan yargıdır. Tanımlamaya bile gerek yok aslında, beşer tarihinden süzülüp gelen evrensel yargı olmalıdır yeni yargımız. Yöntem tartışmaları HSYK’nın kurulması işlemleri, özellikle adli ve idari yargı üyelerinin seçimi çok tartışıldı. Seçimden önce liste yöntemini savunlar vardı, tek kişi yerine listeye oy verilmesi benim için kabul edilemez bir öneriydi; ne yapayım ki Anayasa Mahkemesi ‘ancak bir oy’ ibaresini metinden çıkardığından, liste usulüne dönülmüş oldu. Bu yöntemi savunanlar bile, ‘bakanlık listesi’ kazandı diye yakınıyorlar! Listeler İsmet Berkan, “her seçmenin tek bir adaya oy vermesi yöntemi örgütlü azınlıkların işine yarayacak bir yöntemdir, liste esas o zaman gerekecektir” diye yazdı. Bence, tek adaya oy verilerek ‘azınlık’ kazanamaz; aşağıda vereceğim sayılardan sonra gerekmez ama, bir gün karşılaşır, anlatırım. Adaylar ilan edilince iki liste çıktı: ‘Bakanlığın listesi’ (BL) denilen adli yargı adaylarının bulunduğu listenin başında müsteşar yardımcısının, idari yargı adaylarının başında personel müdürünün adı vardı. Diğeri, 9 Ekim’de yayımlanan ‘Yarsav listesi’ (YL) idi. Seçim çevreleri itibariyle birleştirme tutanağı bazı sonuçlar çıkarmamıza imkân vermiştir. Her iki listede de 11 aday adı yazılı olan adli yargı sonuçlarıyla ilgili bazı sayılar vereceğim: Genel sonuç Toplam geçerli (10 bin elli beş) oyun, BL yüzde 55,7’sini, YL yüzde 18,6’sını almıştır. Kalan 25,7 oy da, diğer 145 adaya dağılmıştır. BL adayları ortalama 5 bin 412, YL’deki adaylar 1861 oy almıştır. BL hemen hemen bütün illerde açık farkla ilerdedir. Az sayıda ilde, kolayca anlaşılabilecek nedenlerle, listeler dışından o ilde ilk on bire giren aday olmuştur. YL en iyi sonuçları 6 sandıklı, 531 geçerli oyu bulunan İzmir’de almıştır: Bu seçim çevresinde BL’nin oyu ortalama yüzde 33, 3; YL’ninki ise yüzde 32,8 olmuştur. HSYK İzmir’deki oylarla seçilseydi; BL 4 asıl, 3 yedek, YL ise 3 asıl bir yedek üyelik kazanacaktı. YL’nin ikinci en iyi sonuç aldığı il, 17 sandıklı ve 1488 geçerli oyu bulunan İstanbul’dur. Bu seçim çevresinde, BL ortalama yüzde 37,3, YL 30,9 oy almıştır. HSYK İstanbul’daki oylarla seçilseydi; BL’den 5 asıl bir yedek üye, YL’den 2 asıl 3 yedek üye seçilecekti. 18 sandıklı ve 1721 geçerli oyu bulunan Ankara’da, BL oyların yüzde 46,6’sını, YL ise 18,2’sini kazanmıştır. Akademik dünyamızın, toplum ve yargımızın yapısıyla ilgili önemli ipuçları verecek, HSYK seçimlerini inceleme konusuna ilgi göstereceğini umut ediyorum. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
HSYK üyeleri 4 kanaldan seçilecek | Emin Cihan UYSAL | Hukuk Haberleri | 0 | 06-09-2009 02:21 |
Belediye başkanı adayı olabilmek için o seçim çevresinde ikamet etme şart mı? | ekin | Meslektaşların Soruları | 3 | 03-09-2008 14:16 |
HSYK seçimleri arap saçına döndü | PINAR YILMAZ | Hukuk Haberleri | 0 | 13-08-2006 23:24 |
Yargıçlar, Avukatlar İle İletişim Kurabilirler Mi? | Av. Adil Giray ÇELİK | Meslektaşların Soruları | 39 | 14-04-2003 15:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |