10-10-2012, 15:54 | #601 |
|
20 yıl geriden de gelsem, bakış açısını beğendim Demirtaş CEYHUN'UN . Ah Şu Biz Karabıyıklı Türkler ve Ah Şu Biz Göçebeler ile aldı götürdü bir yerlere. Allah'tan Attilâ İLHAN " Hangi Atatürk" ile yerimize oturttu. Hangi Atatürk'ü okumayanlara; "Çankaya ile Falih Rıfkı gibi övecek, Bozkurt ile H.C. Armstrong gibi sövecek olsanız da Hangi Atatürk'ü (okumamışsanız) okumakta benim gibi geç kalmayın" diyorum.
|
10-10-2012, 16:05 | #602 |
|
Y.t.k
Yalancı Tanıklar Kahvesi- Vedat TÜRKALİ,
|
12-11-2012, 19:07 | #603 |
|
SANA GÜL BAHÇESİ VADETMEDİM.
(3.Kez okuyuşum) |
13-11-2012, 18:58 | #604 |
|
1Q84 - Haruki Murakami
|
14-11-2012, 10:56 | #605 |
|
Hakan Günday- Kinyas ve Kayra;
Bu kitapcağız elimde 3 aya yakın süründü, onu bitiremediğim için başka kitaba da başlayamadım. Aslında Hakan Günday'ı çok severim ama bu kitabında fazla Oğuz Atay'cılık oynamış ve ben bir şeye benzemeye çalışan şeylerden hiç hoşlanmıyorum. Hakan Günday'ın Malafa ve Az'ını okumuş ve çok daha fazla beğenmiştim. Herkes asıl kitabı Kinyas ve Kayra diyince buna başlamıştım fakat gerçekten beni simsiyah bir karanlığın içine çekti, çok zaman boğularak okudum. Hatta kitabı en son bir yerde unuttum ve son 50 sayfasını hala okuyabilmiş değilim.Bahtsız bir okuma süreciydi kısacası. Kitaba kavuşunca bitireceğim umuyorum. Sonu da az çok tahmin ediliyor... Yalnız şunu da söyleyeyim, başka bir dönemde okusam kitaba hayran da olabilirdim, bu yüzden kitabı sevenleri de çok iyi anlayabiliyorum. Bundan sonra Adalet Ağaoğlu'nun Yaz Sonu romanına başladım. Amanın! Yine bir buhran, yine kendiyle konuşan bir insan, sürekli hayaller, tuhaf monologlar, kitabı yaklaşık 80 sayfa okuduktan sonra nasıl kaçacağımı bilemeden bıraktım.(Hayatımda ikinci kez bir kitabı yarıda bıraktım.) Çünkü Kinyas ve Kayra'nın üzerine bir de Yaz Sonu'nun yaşatacağı buhran/bunalım ile sınansaydım sanırım ya intihara karar verir ya da okuma yazmayı unuturdum. Tabii ki her iki yazara da saygım sonsuz, bu haller ve dayanamama durumu benim edebi yetersizliğimdendir. Şu anda ise Charles Dickens'ın İki Şehrin Hikayesi isimli kitabını okuyorum. Su gibi akıyor, utanarak söylüyorum hayatımda ilk kez Dickens okuyorum ve diline hayran oldum, çok akıcı. Bir dönem kitabı ve atmosferi çok güzel şekilde yaşatıyor. Beni kitap okumaktan soğutan Kinyas ve Kayra'dan sonra çok iyi geldi doğrusu! Bir daha kitap okuyamayacağım diye çok korkmuştum! |
14-11-2012, 17:05 | #606 | |||||||||||||||||||||||
|
Tercümesi kötü olan bir baskı nedeniyle bırakmıştım. Hangisini okuyorsanız... Öğrenebilir miyim Sevgili Duygu? |
14-11-2012, 17:08 | #607 | |||||||||||||||||||||||
|
Tabii ki kıymetli meslektaşım. Ben Can Yayınları'nın yayınladığı, Meram Arvas çevirisini okuyorum. Çevirmen de en az yazar kadar önemli, çok haklısınız. 100 küsür sayfalardayım, şimdiye kadar çok rahat okudum ve çeviriyi de beğendim. |
23-11-2012, 13:58 | #608 |
|
Atamanoğlu Fatih / Yalçın Küçük
""Atamanoğlu - Fatih" bir kuruluşu anlatıyor; adını hep Osmanlı olarak bildiğimiz Atamanoğlu Cumhuriyeti'nin kuruluşunu. Atamanlı Devleti'nin tarihi mi, dün ve bugün, hep kazanan hizbin vaka'nüvisleri tarafından yazıldı. Yalçın Küçük, Atamanoğlu - Fatih'te yeni bir kurguyla, işte bu kuruluş öyküsünü anlatıyor. Silivri Cezaevi'nden tarihteki sisi dağıtmak üzere esen bir rüzgâr kabul edilmelidir. "Atamanoğlu - Fatih" yeniden anlatılmış bir Osmanlı düzeni öyküsüdür; bu düzene dair tüm bildiklerimizi tersine çevirmek için yazılmıştır. Tam da bu nedenle, Atamanoğlu - Fatih'i bir tür gizli tarih ya da gizli bir düzenin açıklaması olarak görüyoruz." (Arka Kapaktan) |
26-11-2012, 23:47 | #609 |
|
Jack LONDON - Martin Eden
|
29-11-2012, 16:05 | #610 | |||||||||||||||||||||||
|
Kitabı beğendiniz mi? Aslında benim bir ricam olacak bu başlık altına yazanlar, sadece kitap ismini değil kitaba ilişkin görüşlerini de yazarlarsa sevinirim çünkü burada asıl amacımız hangi kitabı okuduğumuzu yazıp geçmek değil o kitaba ilişkin görüşleri paylaşmak. Aksi takdirde başlığın herhangi bir faydası da yok. |
04-12-2012, 00:27 | #611 |
|
TANRILAR OKULU (Die Schule für Götter)- Stefano Elio D'anna.
Bir kitap okudum, bütün hayatım değişti şeklindeydi herhalde cümle. İşte benim de okuyup hayatımın bendeki rotasını keşfettiğim eser oldu Tanrılar Okulu. Çok farklı birşey okumuyorsunuz aslında. Özünüzle en uyumlu ama kendinize unutturduğunuz sukuneti okuyorsunuz. Ve düşün güzelliğini, düşün var olan en büyük gerçek olduğunu. Formül şu: DÜŞ + ZAMAN = GERÇEKLİK. 'Bir gün, artık çalışması gerekmeyecek bir toplum olacak; SEVGİ DOLU, DÜŞLEMEYE YETECEK KADAR ZENGİN VE DÜŞLEDİĞİ İÇİN, EBEDİYEN ZENGİN KALACAK BİR İNSANLIK. Evren son derece bereketlidir, bir kişinin yürekten isteyeceği her şeyi aşkın olarak veren bolluk boynuzudur. BÖYLE BİR EVRENDE KITLIKTAN KORKMANIN YERİ YOKTUR. SADECE SENİN GİBİ KORKU VE ŞÜPHE DOLU İNSANLAR YOKSUL OLABİLİR, DÜNYADA BAĞIMLILIĞI VE YOKSULLUĞU SÜREKLİ KALICI KILABİLİRLER. KENDİNİZE BİR BAKIN! KENDİNİZİ TİTİZLİKLE İRDELEYİN! HER TÜRLÜ ŞÜPHE VE KORKUNUZA, DAHA YÜREĞİNİZDE DOĞAR DOĞMAZ, EL KOYUP ETRAFINI ÇEVİRİN. KENDİNİZE KARŞI ZOR KULLANIN. KENDİNİZE MUTLULUK, NEŞE, ESENLİK VE ZENGİNLİK YÜKLEYİN. DÜNYANIN KOŞULLARI SİZİ MUTSUZ KILAMAZ, AMA SİZİN MUTSUZLUĞUNUZ DÜNYADAKİ TÜM SEFALETİ YARATMAKTADIR. YOKSULLUK, AKLIN BİR HASTALIĞIDIR. Bir kişi bütün ve gerçekse, kendisine egemen olduğundandır; olayların görünür dinamizmi ve konumların çeşitliliği yerine, dünyanın kendisinin aynası olduğunu bilir. Bir bilgi yığını ile karşılaşmayacaksınız belki ama içinizdeki bilgi fazlalığından kurtaran bir şaheser diyebileceğim. Eckhart Tolle'nın ŞİMDİNİN GÜCÜ ve Deepak Chopra'nın GÖLGE ETKİSİ de bu kitap sonrası sakin bir ruh haline bürüyor ve başarıya kilitliyor. Kozmik Hippi'nin tavsiyesi için çok teşekkür ediyorum. Bir de bu kitap öyle okunup köşeye atılacak, hediye edilecek türlerden değil diyebilirim. Ben her daim okuyacağım. Saygılar Av. Kamer Akgül |
15-12-2012, 02:51 | #612 |
|
'ÇALIŞMAK SAĞLIĞA ZARARLIDIR' - Yazarı:Annie Thebaud-Mony
İş kazaları ve meslek hastalığı başta olmak üzere çalışma yaşamına dair bakış açısı vermesi bakımından çok önemli bir kitap. Arka kapak tanıtım yazısını paylaşmak isterim. Dünyanın her yerinde, ‘rekabet edebilirlik’ adına, çalışma hayatı öldürüyor, yaralıyor, binlerce kadını ve erkeği hasta ediyor. Sağlıklarına ciddi biçimde zarar verdiğini bilseler de, bu insanların, geçimlerini sağlayabilmek için bu tür işlerde çalışmaktan başka çaresi yok... Fransa'da, iş kazalarından günde iki, asbeste bağlı hastalıklardan sekiz kişi ölüyor. İki buçuk milyon çalışan her gün işyerlerinde kanserojen kokteyllere maruz kalıyor. Milyonlarca kadın ve erkek bir insanın fiziksel ve ruhsal olarak dayanabileceği sınırların ucuna itiliyor. İşyerlerinde intihar ediyor. Kısacası, çalışma hayatı yaralıyor, öldürüyor ve hasta ediyor. Fakat öldüren gerçekten çalışma hayatı mı yoksa yönetim kurullarının oval masalarında çalışma organizasyonunun nasıl olacağına dair muktedirlerin verdiği kararlar mı? Sahte bayraklı armatörlerin ve dünya çelik tüccarlarının yüksek çıkarları için bugün, Hindistan’da Alang sahiline çekilmiş gemileri sökerken, belki iki, belki on, belki altmış işçi ölecek. Burada bahsi geçen, çalışmaktan ölümleridir. Bunlara neden olan riskler gibi ‘kabul edilebilir’ gösterilirler; sorumluları için ise, hiçbir mahkumiyet söz konusu değildir. Bu kitap, sanayi ve hizmet sektörlerinin farklı iş kollarından toplanan çok sayıda tanıklığa ve asbestin aydınlatıcı örneğine dayanarak kamu sağlığının “kör nokta”sına ışık tutuyor: Çalışanların hayatına, sağlığına ve onuruna yönelen saldırıları görünür kılıyor. Kendine Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu referans alan yazar, insan öldürme, başkasını tehlikeye atma, onura saldırı ya da tehlikedeki insana yardım etmeme suçlarında, sorumluların nasıl bütünüyle cezasız bırakıldığını gösteriyor. Ayrıca, endüstriyel çıkarlar tarafından manipüle edilmiş bilimsel araştırmaların tehlikeli sonuçlarına dikkat çekiyor. Bireysel ve kolektif direnişe ve yurttaşları tetikte olmaya çağıran sağduyulu, sosyal ve sağlık bilimlerini somut örnekler üzerinden buluşturan canlı bir kitap. “Tuzla’yı, Davutpaşa’yı, Karadon faciasını, saatli bomba asbestin etkilerini anlamak için kılavuz bir kitap. Usta sosyolog Thébaud-Mony hepimizin bir politika olarak uygulanan güvencesizleştirme ile nasıl sağlık ve canımızı kaybettiğimizi, Fransa, İtalya, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Kanada’dan somut örneklerle anlatıyor. Sırf iş güvenliği uzmanları için değil, güvenceli güvencesiz, evde, işyerinde, kadın, erkek, Türkiyeli, göçmen çalışma hayatının içindeki herkes için bir ‘YANGIN ALARMI’ veriyor bu kitap.” İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi www.yanginkulesi.org “Çalışmak sağlığa ciddi biçimde zarar verebilir mi?” Bu soruyu bir Fransız sosyolog, Annie Thébaud-Mony, önce kendi ülkesi için soruyor; sonra da Fransa dışına (Kanada, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika’ya) bakıyor ve ne yazık ki, “evet; hem de çok ciddi biçimlerde…” diye yanıtlıyor. Kapitalizmin, pek çok kişi tarafından tarihe karıştığı sanılan trajik bir yüzünün 21. yüzyıl başlarındaki çirkin görüntülerini ortaya koyan bu canlı ve önemli çalışma, emeğin ve emekçinin kaderiyle, gönenciyle ilgilenen Türkiye’den okurları da yakından ilgilendirecektir. Prof.Dr. Korkut Boratav[/font] |
15-12-2012, 15:34 | #613 | |||||||||||||||||||||||
|
Doğru söylüyorsunuz, dilimin döndüğünce düşüncelerimi anlatmaya çalışayım... Jack LONDON'un neredeyse bütün kitaplarını okudum. Buraya yazdığım Martin Eden ile birlikte, Beyaz Diş, Ölüme Boyun Eğmeyen Adam, Demir Ökçe, Demiryolu Çocukları ve Aşağıdakiler... Hepsi birbirinden harika kitaplardır ve ortak noktaları sosyal adaletsizliğe karşı bir isyandır... Martin Eden, geri kalmışlıktan kurtulmak isteyen bir gencin sonsuz azmini anlatıyor. Vazgeçmemek, kendine güvenmek ve arzularının peşinden koşmanın insana elde ettirdiği muhteşem sonuçları çok açık bir şekilde gösteren, sürükleyici bir kitap... Bu arada; Martin Eden kitabında Jack LONDON, kendi yaşamını anlatmış. Jack LONDON, herhangi bir üniversite eğitimi almadığı hâlde, hkaye ve roman yazmaktaki üstün beceresi sayesinde ABD'deki bir üniversite trafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür... |
18-12-2012, 21:43 | #614 |
|
TAMAMI BÖYLE AMA , İKİ ÖRNEK:
"Üçüncü Kitap, Birinci Bölüm, Fırtına Sır 1792 yılının sonbaharında Paris'e giden yolcu bin bir güçlükle ilerleyebiliyordu. Fransa Kralı tüm görkemi ile tahtında oturuyor olsaydı bile, kötü yolla, kötü atlar onu canından bezdirmeye yeterdi." (Oda Yayınları, s.219.) "Üçüncü Bölüm Fırtına 1 Gizli 1792 yılının sonbaharında İngiltere'den Fransa'ya gitmekte olan yolcu binbir güçlükle ilerleyebiliyordu yolda.Fransa kralı bütün ihtişamıyla tahtında oturuyor olsaydı bile böyle berbat yollar, böyle kötü arabalar ve böyle ağır aksak arabalar yüzünden yine varacağı yere gecikecekti" (Antik Batı Klasikleri s.319) "XVI 1792 yılında Paris'ten Londra'ya gitmeye kalkan yolcular, çok ağır seyahat etmek, her türlü güçlük ve tehlikeye göğüs germek zorundaydılar.Bu yolculuk önceden de çok zordu zaten.Bahtsız kral tahtında olduğu zamanlarda bile yollar berbat, arabalar kötü, atlar yorgundu. (Yıldız Yayınları s.98) "Üçüncü Kitap, Yedinci Bölüm Kapı Çalınıyor Onu kurtadım! Bu, o sık sık gördüğü düşlerden biri, değildi, gerçekti. Kızı yine de titriyordu. Belli belirsiz bir korku vardı içinde. Ortam o denli karanlık ve bulanık, insanlar o denli çılgın ve kin doluydu ki! Suçsuzlar kuşku üzerine ya da salt kötülük olsun diye ölüme gönderiliyordu. Charles kadar değerli ve dürüst kişilerin her gün ölüme gittiklerini düşündükçe, yüreğinin hafiflemesi kolay olmuyordu. (Oda Yayınları, s.256) Üçüncü Bölüm Fırtına 7 Kapı Çalınıyor Kurtardım onu işte! Bu çok sık gördüğü düşlerden biri değildi. O gerçekten yanlarındaydı. Karısı hâlâ titriyor, içinden müphem ama ağır bir korku duyuyordu. Hava o kadar karanlık ve kesif, insanlar o kadar öfkeli ve intikam dolu ve değişken, mazlumlar da belli belirsiz bir şüpheyle sırf kötülük olsun diye öyle kolay ölüme gönderiliyordu ki! Lucie diğer kadınları, kocası kadar günahsız kocalarının suçsuz yere giyotine gönderilmesini unutamıyordu.(Antik Batı Klasikleri s.371) "XIX Darnay'ın kurtulmuş olmasına rağmen Lucie mutluluğunu içine sindirerek yaşamadı, yüreğindeki korkuyu tam olarak atamadı. Çünkü hergün bir çok suçsuz insan ölüme yollanıyordu. Hepsi de kocası gibi suçsuz, hepsi de sevdikleri için tıpkı kocasının kendisine olduğu kadar değerli bir çok insan, kocasının kıyısından döndüğü kaderin ağlarına düşüyordu hergün." (Yıldız Yayınları s.135) Sizce Charles DİCKENS "İki Şehrin Hikayesi"ni yazarken yukarıdakilerden hangisini demiştir? El insaf! |
25-12-2012, 16:15 | #615 |
|
John Verdon- Aklından Bir Sayı Tut
Gözlerini Sımsıkı Kapat Şeytanı Uyandırma Üç kitabınıda okuyarak seriyi tamamlamış oldum Max Barry- İroni |
27-12-2012, 17:56 | #616 |
|
Erken Kaybedenler - Emrah Serbes
Çok doğal ve etkileyici..Bir çırpıda bitecek ve üzüleceksiniz. )) |
31-01-2013, 11:24 | #617 |
|
George Orwell - Hayvan Çiftliği /Bir Peri Masalı
İsmine aldanmayın, bu kitapta anlatılanlar ne yazık ki masal değil... Nicedir okumayı isteyip de elime alamadığım bir kitaptı. Kitap 1940'lı yıllarda yazılmış olmasına ve o dönemin eleştirisini içermesine rağmen öze baktığımızda günümüzde de hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu, iktidar hırsının insanları, pardon hayvanları ne hale getirdiğini çok sade ve güzel bir yoldan anlatıyor. Hatta farklı görüşlerden birine göre ve kitabın arka kapağında yazdığına göre insanlardan iktidarı ele geçirerek lider haline gelen Domuz'un Stalin'i simgelediği söyleniyor. Bir kısım karşı görüşler bunu kabul etmiyor. Bu kitaptaki anlatımından çok etkilendiğim için yazarın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört isimli diğer romanına başladım hemen arkasından... Kitap daha ilk bölümde beni içine çekti. Dilini de çok beğendim, konuyu da. Sanırım Hayvan Çitliği'nden daha öne geçecek benim için. George Orwell'ı vazgeçilmeyecek yazarlar listeme aldım bile. |
09-02-2013, 13:03 | #618 |
|
Laurent GOUNELLE- Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer
İsmi ile müsemma. Pegasus, yine çok ve kolay okunacak bir kitap kazandırmış kitapseverlere. Fransızcadan çevrilmiş. Çeviri, akıcılığına hiç zarar vermemiş, belki de arttırmış. İntihara karar vermiş yirmili yaşlara yeni girmiş bir adamın elinden bir psikiyatrist (meslek icabı olmadan) tutunca neler oluyor? "Sarık sarmayla hoca olunmaz, mevkiyle de adam olunmaz; ama bu, başkalarının sizi algılama tarzını acımasızca değiştirir" Ve "En önemli şeyler, kimi zaman hiç farkedilmeden geçip gidenlerdir" Bir solukta. Güzel bir roman. |
14-02-2013, 16:00 | #619 | |||||||||||||||||||||||
|
"Adın ne?" "Sedef." "Soyad?" "Kaşıkçı." "Benimki de Osman. Osman Korkmaz. Dayım, hacı ismi koydunuz çocuğa diyor. Babam kızıyor, çünkü rahmetli babasının, yani dedemin ismini koymuş bana." "Hacı ismi ne?" "Hacca gitmeye nüsait isme hacı ismi denir." "Deden hacı mıydı?" "Yok. İsmi hacı ismi." "Dedenin ismi Hacı mıydı?" "Yok, Osman. Ama ismi hacı. Her neyse... Kapatalım istersen bu konuyu. Ben küçük bir espri olsun diye şey etmiştim." Bu kitabı, Adli Tip yazmış olabilir diye kuşkuya düştüm... |
14-02-2013, 16:05 | #620 |
|
Şeriatın Kestiği Yürek - Murat İDE
Dini duygularının etkisiyle bir şeriat ülkesine gidip orada yaşamak isteyen bir kadının başına gelenleri anlatıyor. Oldukça etkileyici... |
15-02-2013, 00:14 | #621 |
|
B. Sadık Albayrak - Noterler ve Edebiyat
B. Sadık Albayrak - Noterler ve Edebiyat
"...Bazı meslekler aydın çıkaramazlar; bazı mesleklerin tarihi yoktur. diyor B. Sadık Albayrak. Yol tam burada iki sapağa ayrılıyor; sağ taraf noterliğe, sol taraf ise edebiyata çıkıyor. Noterler ve Edebiyat, 80 sonrası ikliminde üretilen tüm edebi değerler e kuşkuyla yaklaşıyor..." * * * "... - Kir, kokuşma ve çürümüşlük sözcükleri çok fazla kullanıldı; bu aynı zamanda edebiyat ve sanatta belirli bir kuşatılmışlığa tekabül ediyor. Sizce bu kuşatma nasıl ve hangi araçlarla yarılabilir? - Böyle bir umut ve ihtimal olmasaydı biz zaten yazmaz ve eleştirmezdik. Çünkü eleştiri, zaten belli bir perspektiften, belli bir dünya görüşünden yola çıkıyor. Özgürleşmiş bir toplumun ufkundan, kapitalist sömürüden kurtulmuş bir toplumun ufkundan meseleye bakmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bunu geçmişte yapan yazarlar bizim temel dayanaklarımızdır. Noterler ve Edebiyat kitabında onlarla ilgili incelemeler de var, sadece negatif eleştiri yok. Tarihimizde mücadeleci, hiçbir koşulda diz çökmeyen edebiyatçılarımız var. Bunların emeğinin yok sayılmaması için de eleştiri yapmaya çalışıyorum. Sonuç olarak şunu özellikle belirtmek istiyorum, nitelikli edebiyat her zaman halkına ve insanlığa, onun kurtuluş çabalarına yürekten bağlı yazarların eseridir..." |
26-02-2013, 02:06 | #622 |
|
"LÜZUMLU ADAM-İshak ALATON" Mehmet GÜNDEM in kaleminden çıkmış mükemmel bir biyografi eseri...kesinlikle süper bir hayat hikayesi...azimle çalışma ..hayalleri peşinde koşmanın insana kazandırdıkları üzerine derin derin düşünülebilecek bir hayat hikayesi...şuan dekitabın devamı olan "LÜZUMSUZ ADAM-İshak ALATON" a başladım aynı sürükleyicilikle devam ediyor...
|
04-05-2013, 02:51 | #623 |
|
Amin MAALOUF- Doğu'dan Uzakta
(Yazarın Semerkant'ını beğenmiştim. "Afrika'lı Leo"su sırada.) İç savaş, yıkımdan başka ne getiriyor? Ayrı dinden, ayrı soydan, ayrı kültürden gençler iç savaş yüzünden Lübnan'dan koparlar. Sadece Yahudiler değildir, sıcak çekişmeler nedeniyle ülkelerini terk edip başka diyarlarda hayat kuranlar. Çeyrek yüzyıl sonra doğdukları topraklarda bir araya gelen arkadaş grubu. "MAALOUF yine en iyi bildiği yapıyor: Doğu'yu anlatıyor." |
04-05-2013, 11:55 | #624 |
|
Demokrasiye ince ayar ( 28 şubat arşivi ) " Nazlı ılıcak "
okumanızı tavsiye ederim. objektif olarak hazırlanmış bir çalışma. |
13-05-2013, 12:01 | #625 |
|
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası ( 6 Cilt ) Server Tanilli
|
29-05-2013, 13:42 | #626 |
|
İNCİR KUŞLARI-Sinan Akyüz
Yüreğinize dokunacak bir kitap.. |
10-07-2013, 22:59 | #627 |
|
Kardeşimin Hikayesi. Z.LİVANELİ
Zihnimi pek toparlayamadığım zamanda okumuşum demek ki, bir tat alamadım. Ölü Ahmet yerine yaşayan Mehmet işte. Zeytindağı. Falih Rıfkı ATAY Cemal Paşa'nın (İttihat Terakki'nin 3.adamı) oralarda ne işi vardı? Anadolu'nun karayağız fukara delikanlıları Arap diyarlarında kimi, kime karşı, niye savundular ve İttihat ve Terakki onları nasıl harcadı? İngiliz altınlarının kerameti. Bir diyalog (ve bir tespit tabi): -"Suriye'de bizim ne kadar temelsiz olduğumuzun en iyi misali nedir bilir misiniz? Yüzüne baktım. -Şu sekiz yaşında çocuğun korkudan bana selam duruşu" |
07-08-2013, 12:31 | #628 |
|
Mark Gimenez - Avukat
Hukuk polisiyesi denilerbilir kitap için. Aslında çok farklı bir senaryosu yok. özetle; " ufak çaplı bir avukat, bir gün iyi bir iş adamında iyi bir iş teklifi alıyor. ama sonradan işin içinde başka işler olduğunu anlıyor" vs vs ama SÜRÜKLEYİCİ tavsiye ederim. ben askerde okumuştum. iyi zaman geçirtiyor |
12-08-2013, 14:53 | #629 |
|
Oğuz ATAY - Tutunamayanlar (2.kez)
Yusuf ATILGAN - Aylak Adam Murat UYURKULAK - Bazuka Vee çok değer verdiğim bir dostumun, kardeşimin ilgisi ve hediyeleri sonucu UMAY UMAY eserlerinin hepsi.. |
31-12-2013, 09:42 | #630 |
|
Bir havaalanı bekleyişi sırasında aldığım
Ahmet Ümit - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi İstanbul ve Tarlabaşı atmosferini az da olsa yansıtmış olması yönünden okurken keyifli anlar yaşattı. Özellikle Tatavla'yı romana biraz daha katsaydı diye de içimden geçirmedim değil. Yalnız Gezi Parkı olaylarına dokunayım derken, zorlama olduğu (yani sırf yazmış olayım diye yazdığı) hissedilen bölümler de var gibi geldi... Yine de tavsiye edebileceğim, kolay okunan, güzel bir yol kitabı. Ahmet Ümit kitaplarındaki akıcı dili beğeniyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 3 (0 Site Üyesi ve 3 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kitap Keyfi:)) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kitap | 45 | 18-08-2010 08:17 |
kitap arıyorum, (çek ve bono ile ilgili) | üye14072 | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-03-2007 23:49 |
3 yıl 'kitap okumaya' mahkum edildi | Y£LİZ | Hukuk Haberleri | 8 | 25-01-2007 11:21 |
E-kitap | Kavaz | Teknoloji ve Bilgisayar | 5 | 25-11-2006 20:23 |
Bir Kitap | Av.Mehmet Saim Dikici | Site Lokali | 0 | 20-05-2002 10:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |