![]() |
|
![]() |
|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
![]() |
![]() |
#31 |
|
![]() Olayın diğer bir yanı;
Biz avukat mühendis vb. yetiştirirken ciddi bir toplumsal yatırım yapıyoruz. Toplumun ürettiği değeri bu alanlardaki eğitim için harcıyoruz. Bir eğitim kurumunun (hele de üniversite ise) finansmanı az değildir. Benim bir tanıdığım var. İşletme fakültesi mezunu. Koruma görevlisi olarak çalışıyor. Düşünün; herkes üniversite sınavını kaldıracağım diyor. Yani 20 yıl sonra karşımıza 1000 lerce işsiz hukukçu, mühendis vb. çıkacak. Burada insanların kendi yeteneksizlikleri ve talihsizlikleri sorun değil. Planlamanı yaparsın %10-20 fazla eleman yetiştirirsin. Böylece bu açığı kapatırsın. Ama sınavı kaldırdık (sınav da tek başına sorun değil. Teknik liselerin mesler okullarının yeterli düzeye erişmesi, gerekli alt yapının sağlanması koşulu ile sınav kaldırılabilir. Çünkü bu arada erkenden hayata atılmak isteyen bir çok insan üniversite sınavına/bir kaç yıl daha okuyup bu displine girmeyi istemeyecektir). Herkes üniversite mezunu, herkesin avukat, mühendis, doktor ünvanı var. Ama bu ünvanlara sahip olan insanlar bu işi yapmıyorlar veya yapamıyorlar. Bu toplumun emeğine yazık değil mi? Sadece günlük siyasi çıkar kaygısı ile o çocuğun 4-5 yılını ve toplumun ürattiği artıdeğerin bu kadar gereksiz kullanılmasına ne demeli? Bence herkesi üniversite mezunu yapmak yerine herkesin okuma yazma öğrenmesine, her okula bilgisayar alınmasına öncelik verilmeli. Eğitim düzeyi bu şekilde yükselir. Benim ülkemde hala Türkçe bilmeyen insanlar varsa ben her ile üniversite kurdum, isteyen herkesi üniversiteden mezun edeceğim diyerek kendimi aklayamam. Bu sadece basit ve ucuz siyasi çıkar hesabıdır. Heba edilen ise benim ve toplumun emeği. |
![]() |
#32 |
|
![]() Sn Aladağ;
Bilemiyorum kinaye mi yaptınız bana hak mı verdiniz. Bu konuda bir karara varamadım. Ancak düşüncemde ısrarlıyım. Biz uvukat olarak tartışmıyoruz. Hakkın savunulmasının yeterli düzeyde sağlanması açısından tartışıyoruz. Bence herkese avukatlık ruhsatı verilsin. Yaşam avukat olan ve olmayanı belirleyecektir. Ancak toplumsal bir sorun olarak yetersiz avukatın kaybına neden olduğu haklar karşımıza çıkacaktır. Ya da arzuhalcinin. Daha önemlisi bu mantıkla 20 yıl sonra 1000 lerce işsiz avukat ve mühendis karşımıza çıkacaktır ve bu beni rahatsız ediyor. Ben 20 yıl yaşayacağımı sanmıyorum. Sizi daha fazla rahatsız edecek. Ben matematik mantığı olmayan bir insanın iyi bir avukat olamayacağını düşünürüm. Benim girdiğim sınavda Üniversite seçme) bana matematik sorulmadı. Ama beni rahatsız eden bu insanların hukukçu olamayacaklarını (Kimsenin hukukçu olup olamayacağını bilemeyiz ama 100 hukukçuya ihtiyaç varken 1000 hukukçu yetiştirmek) bilerek yıllarını çalmak, bu insanlara hukuk diploması vermek için toplumun emeği karşılığında yaratılan artıdeğeri heba etmektir. |
![]() |
#33 |
|
![]() Sayın Demirel Sicil Numaraları 60 binlerde değil 77500lerde.Yani sayı gitgide artıyor.Sayının artmasına belki çözüm Avukatlık Sınavıydı ancak;kanaatimce özel üniversiteler istedi avukatlık sınavı kalktı.
Avukat sayısının artmasına çözümü ben buldum.Her çift en az 3 çocuk yapsın, nüfus artsın, ekonomi büyüsün.Avukat sayısı dengede kalsın.(!) |
![]() |
#34 |
|
![]() Sayın Erdoğan,
Ben konu hakkındaki bütün yazılarınızı okudum ve bütün yazılarınızı yan yana koydum hepsi bir birinden farklı geldi bana... Ya kinaye yaptınız ben anlayamadım yada görüşleriniz değişti... Saygılar... |
![]() |
#35 |
|
![]() Sayın Balku;
Gönül gerçekten tüm yaşayanların iyi bir eğitimden geçmesini ister. Ancak bu toplumsal servetin hiçbir zaman aldıkları eğitimi hayata geçiremeyecek (yeterli eğitim alabildikleri de kuşkulu) insanlar için harcanması doğru mu. Elbette ki söylediklerimin bir kısmı kinaye idi. Şimdi düşünün insana sokağa tükürmemesi gerektiğini öğretemiyorsak, mühendis olarak iş bulmasını sağlayamıyorsak bu insanı üniversite mezunu yapmakta nasıl bir toplumsal çıkar olabilir. Dünyanın hangi ülkesinde ya da toplumda herkesin avukat olması sağlanabilir veya istenebilir. Bunun toplumsal bir yararı var mıdır? Belki çok daha fazla avukat olmasının avukatlar arasında yarışmayı hızlandırarak insanların daha fazla çalışması ve kendilerini daha iyi hukukçu olarak yetiştirmelerine yardımcı olacağı savunulabilir. Bence var olan koşullarda yanlış bir bakış açısı. Düşünün herkes üniversite mezunu, adamın inşaat mühendisliği, avukatlık, işletmer mühendisliği diploması var. Ama inşaatta çimento taşıyor. Onun yetişmesi için verilen emeğe yazık değil mi? Avukatlar konusunda ciddiyim Yasa herkese kendi hakkını savunma olanağı verdiğine göre herkese avukatlık ruhsatı da verebilir. Farkeden bir şey olmayacaktır. İnsanlar gene kendi haklarını savunmak yerine "iyi bildikleri bir avukat" bulacaktır. Sonunda heba olan iyi eğitilmemiş çocuklarımızın çalınan yılları, mesleki kalitenin düşmesi, heba edilen toplumsal emek olacaktır. İşbölümü insanın gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Bu uzmanlaşmayı getirir. Eğitim kurumu genel olarak insanın kültür düzeyini ortalama bilgi düzeyini geliştirmeye çalışırken üniversiteler insanın belli bir konuda yetişmesini uzmanlaşmasını sağlarlar. Bu çerçevede üniversitenin eğitim düzeyinin ve örgütlenmesinin bu amaca yönelik olması, amacı yerine getirmeye uygun olması gerekir. Eğer hukuk fakültesi mezunlarına gerekli eğitim verilemiyorsa onlara hukuk fakültesi diploması vermenin bir anlamı yoktur. Dediğiniz gibi dışardan hoca getiririz. Toplumun bu kadar hukukçuya ihtiyacı yoksa bunun anlamı ve yararı nedir? Söylediğim gibi insanlara böyle hukuk diploması, böyle avukatlık ruhsatı verilecekse herkese ruhsat verilsin. Hiç olmazsa hukuk fakültelerindeki eğitim için harcanan bu kadar toplumsal emekten tasarruf etmiş oluruz. Herkes üniversite sınavını kaldırmaktan, herkesi üniversite mezunu yapmaktan söz ediyor. Böyle bir toplumsal gereklilik var mı? Toplumun hangi alanda ne kadar kalifiye elemana ihtiyacı olduğunu saptayıp buna göre bir eğitim politikası saptamak daha doğru olmaz mı? Benim hemen aklıma gelen bir şey: Üzerinde fazla düşünülmediği için yanlışlıklar barındırabilir. 2 yıllık yüksek okullar. Fakülte statüsüne sahip değilller. Bu okullara verilen emek yerine teknik liselerin eğitim kalitesinin yükseltilerek bu ihtiyacın karşılanmasına çalışmak daha doğru olmaz mı idi acaba? Yakın zamanlara kadar ticaret lisesi mezunları muhasebecilik yapma hakkına sahiti. İcra müdürleri normal lise mezunlarında sınavla seçiliyordu. Kuşkusuz ki söylediklerimde eksikler olabilir. Temel eğitimin 8 değil 11-12 yıl olması gerektiği tartışılabilir. Bu açıdan liseleri de genel kültür, genel eğitim veren kurumlar arasında sayabiliriz. O zaman da meslek liselerinin varlık nedeni açıklanamaz. Sonuçta ben daha fazla üniversite mezunu yaratarak toplumsal kültürel düzeyin yükseleceğine inanmıyorum. Bu bakış açısı popülist bir siyasi günlük çıkar anlayışının getirdiği bir bakış açısıdır. Ben üniversitelerin belli konularda uzman insanlar yetiştiren kurumlar olduğuna inanıyorum ve bu niteliğe sahip olmalarını istiyorum. Sorunun bir noktası burada: Daha fazla bilim adamı mı, daha fazla üniversite mezunu mu? Ben toplumsal kültürün üniversite mezunu sayısı ile doğru orantılı olarak artmayacağını düşünüyorum. Bu ülkede binlerce okuma yazma bilmeyen insan var. Öncelikle o insanların eğitimine, insanca ve rahat yaşamasına öncelik verilmelidir. Onların eğitimine öncelik tanınmalıdır. Tabii ki şu da bir düşünce: O insanlar 20 yıla kadar ölecek ve ben de 20 yıla kadar herkesi üniversite mezunu yapacağım. Ne kazanacaksın; insana inşaat mühendisi diploması vermişsin git inşaatta harç kar, çimento taşı mı diyeceksin. Bence herkese avukatlık ruhsatı verilsin ve hukuk fakülteleri kapatılsın. Belki insanlar bu sayede fakültenin ve eğitimin ne demek olduğunun farkına varırlar. Bu açıdan bir adım oluşturabilir. Ben hayatı boyunca halde hamallık yapacak bir insanın üniversite mezunu olması için yatırım yapmak istemiyorum. Lise de temel eğitime alınsın, itirazım yok. Ama hukuk mezunu bir insanın halde hamallık yapmasına içim elvermez. Buna karşı çıkarım. Dediğim gibi insanlar toplum halinde yaşıyorlar. Biz de belli sınırlara sahip bir toplumuz. İnsanlar çalışarak bir artı değer üretiyor ve bunun bir kısmını çocukların eğitimi için ayırıyor. Üretilen bu toplumsal değerin akılcı bir biçimde kullanılması gerekir. Örneğin herkesi üniversite mezunu yapmak yerine işçilerin çalışma saatini 1-2 saat kısaltıp bu süreyi onlara eğitim vermek için ayırırım. |
![]() |
#36 |
|
![]() Demek 10 adet hukuk fakültesi?
Hımmm..Zaten az geliyordu. Adliyelerde insanlar hakkını aramak için avukat bulamıyorlardı.Hakim,savcı ise yok denecek kadar az. Hükumet yalvarıyor gençlere"Ne olur gelin avukat olun!Ne olur gelin savcı olun!Ne olur hakim olun!"Bak boş kadrolarım var.Aylık hakimlere ..YTL Savcılara..YTL avukatlar ise zaten serbest piyasa koşullarına göre gelir diliminde en üstteler.Vergi sıaralamasında ilk yüze girenlerin içerindekilerin 60 tanesi avukat.Ne olur gelin avukat olun!"Ama hayır!"gençler ne diyor "Aman hükumet amca kim gidecek İstanbullara Ankaralara?"Sen eğer benim köyüme hukuk fakültesi açarsan belki giderim.Açmazsan vallahide billahide aha şuraya ciziktiriyorum gitmem!"Bizm gençlerimizde tembel canım.Ama biz ne yaptık?Hukuk Fakültelerini gençlerin ayağına,köylere kadar getiriyoruz. Sahi hukuk fakültesi açmak kaç paraya?Biz bu işin parasal boyutunu düşünmedik.Tıp Fakültesi açmak kaç paraya?Tıp fakültesi için alet edavat alınacak.Labortuvarıydı hastanesşydi derken pahalıya mal olur.Yok yok bir tıp fakültesi açacağıma, açarsın 5 hukuk fakültesi 10 hukuk fakültesi.Kasabanın barosunda zaten avukat var.Sabahtan akşama kadar ya pişpirik oynuyorlar yda sıcaktan uyuyorlar.Üç beş kuruş eline sıkıştırısın.Gelir çocuklara Roma hukuku,Medeni Hukuk okutur.İllada Roma Hukuku okumak şart mı?Bazı dersleri de kaldırınca yük hafifler.Genç öğrencilerimize de hizmet olur.Onları da böylece ders çalışmak zahmetinden kurtarmış oluruz.Hem zaten zamanımızda internet var.Gençler internet kahvede cıbıldak karı resmine bakacaklarına internet kafeden hukuk sitelerine takılıp derslerine çalışırlar.Böylece eğitimin kaliteside yükselir.Evett.O iş halloldu. Geriye ne kalıyor?Mezun olan gençler iş bulamazlar mı?Canım zaten gençler şimdide işsiz değil mi?Ha o zaman işsiz olsunlar ha şimdi ne fark eder?Şimdi lise mezunu işsiz o zmanda hukuk fakültesi mezunu işsiz olur.Böylece vatana Millete bir hizmetimiz daha dokunmuş olur.Lise mezunu işsizin kalitesini yükseltmek suretiyle hizmet katarımız devam etmiş olur. Hem bu sitedekilere de ne oluyor?Hemen her şeye karşı çıkıyorlar?Oysa biraz düşünürseniz bu hizmet THS'nin de menfatine.Nasıl mı?Bu sitedeki avukatlar en çok neden yakınıyorlar?Yorulduklarından değil mi?Onlar vatan Millet aşkı nedeniyle avukatlığı bırakmıyorlar.(Laf aramızda birazda gözleri doymuyor.)Eee biz de onları dinlendirmek için yeni hkuk fakulteleri açmak suretiyle onların köşelerine çekilip emekliliğin tadını çıkarmalarını sağlayacağız.Biriktirmiş oldukları paraları hayatlarının sonuna kadar yesinler.Hatta çocukları dahi yesin hatta biriktirdikleri para torunlarına da yeter.Ama avukatların gözü aç,İllada bu dünyanın nimetlerini hep kendileri yiyecekler. THS sitesine bu gün itibarıyla günde kaç kişi giriyor?Hadi diyelim 50 kişi 100 kişi.Ama yarın hukuk fakültelerini köylere kadar yaygınlaştırısak THS ne ders çalışmak ve hukuk öğrenmek için kaç kişi girecek?Gördünüz mü?Böylece bizim "her köye hukuk fakültesi"projemizin nimetinden THS de yararlanacak.Bu proje çok böyyük proje. Hem zaten siz avukatlar mahkemelerde,"yok sanık hakkı yok hukuk yok insan hakkı" diye mahkemeleri rahatsız ediyormuşsunuz.Hadi sayınızı çoğaltalımda ekmek parasını düşünmekten başka şeye zamanınız olacak mı?Ancak biz insaflıyız. Avukat olmak için sınavı kaldırıyoruz.Hakimlik ve savcılık sınavını ise hükumete bırakıyoruz.Bak angarya işleri hükumet yükleniyor. Ayrıca avukatlara bir hizmetimiz daha var;Bundan böyle avukatlara büro edinme mecburiyetini de kaldırıyoruz. Hukuk Fakültesinden mezun olan ve sonrada sınavsız olarak avukat olan herkes adliye yakınlarında arzuhalcilik yapabilecek.Gördünüz mü?Bak nasıl iş imkanı çıkarttık. Selam ve sevgiyle kalın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
#37 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Hukuk Fakültesi açmaKla, hukuk devleti olma yolunda emin adımlarla yürünebileceği kanaati oluşmuş olabilir!!! |
![]() |
#38 |
|
![]() 1- Türkiye'de hakim azlığı vardır, isabetli kararlar alınamıyor ve adalet gecikiyor...
2- Türkiye'de savcı azlığı vardır, iddianamelerin çoğu beraatle sonuçlanıyor yada düzenlenmesi gereken iddanamelerde düzenlenmiyor... 3- Türkiye'de noter sayısı azdır ve noter yardımcılığı müessesi yoktur. Noterlerde yoğunluk oluşmakta ve noterlerin gelirleri fahiş oranda artmaktadır. 4- Türkiye'de icra müdürü sayısı azdır. Ne çektiğimizi bir biz biliriz bir de onlar... 5- Türkiye'de arabulucu yoktur, hukukçu hakem heyeti yoktur. Yargılamanın yükü artmaktadır. 6- Türkiye'de istinaf hala yoktur, sayıştayda denetçi yoktur.... Bunun sayısını artırabilirim... Avukat meselesine gelirsem; Türkiye'de avukat sayısı fazla değildir, daha da ihtiyaç olabilir, A- Türkiye'de açılan dava sayısı ile vekalet verilen avukat sayısı arasında büyük fark vardır. Vatandaş avukatı en son çare görmekte ve avukata verecek parayı bulamamktadır. B- Türkiye'de açılan icra takiplerinde borçlu vekili azlığı vardır, vatandaş icrayı en son çare olarak görmekte; sistem tahsil kabiliyetini kaybettiğinden alacaklı vekili azlığı oluşmaktadır. C- Türkiye'de şirketler kadrosunda yeterince avukat bulundurmamakta, Ltd, koop. kom. AŞ vd. şirketlerde avukat bulundurma zorunluluğu sıkı bir denetimden geçirilmelidir. D- Türkiye'de bankalar kadrosunda yeterince avukat bulundurmamakta, dosyalarını verdiği sözleşmeli avukatlar yanlarında yeterince sigortalı avukat çalıştırmamaktadır. E- Türkiye'de taraflar arasında kurulan sözleşmeler avukatın yokluğunda yapılmaktadır. F- Türkiye'de hazine avukatı azlığı had safhadadır, birçok idari kuruluşun avukatıda yoktur. G- Türkiye'de zorunlu müdafi sistemi aksaklık göstermekte, bu durum müdafi azlığı yaratmaktadır. H- Türkiye'de uluslararası davaya bakacak avukat yoktur, bu durumda ya mevcut avukatların bu alana kaydırmak için çalışmalar yapılmalı ya da sadece uluslararası hukuk eğitimi veren fakülteler açlımalı, Çukurova Elektrik davasında Türkiye'yi savunacak olanların İngiliz Hukuk Şirketi Freshfield olduğu unutulmamalıdır. VE EN ÖNEMLİSİ- Türkiye'de avukata başvuranların sayısı azdır, bu konuda vatandaş bilinçlendirilmeli ve sağlıkta olduğu gibi vatandaşa sosyal güvence fonu oluşturmalıdır. Bunların da sayısı artırılabilir... Gelişmiş bir ülkede sağlık,eğitim, güvenlik ve hukuk gibi 4 temel faktörde hizmetini asgari değil azami seviyede tutmak zorundasınız, bunun yoluda güçlü bir EKONOMİden geçer kavgamı, hukukçu sayısından ziyade bu 4 temel faktörün gelişmesi için yapıyorum, yukarıda saydığım maddeler gerçekleştiği takdirde nasıl hukukçu sayısının fazla olduğu söylenebilir. Doktorlar daha az kazanacak diye tıp fakültelerini açmamak gibi bir fikir olabilir mi ? Garazımız ve kavgamız vatandaşı sağlıkta olduğu gibi hukukta da işin uzmanına yöneltmek hükümetleride sağlıkta olduğu gibi hukuk arenasında çalışmalar yapmaya zorlamak. Yazdıklarımı buraya kadar okuyan çıkar mı bilmiyorum ama tüm yazılanları dikkatlice okuduğu belirtmek istiyorum, yapılması istenen uygulamanın siyasi tarafı olduğunu, fakülte sayısının artırmanın kaliteyi düşürür gibi tüm eleştirilere katıldığımı ancak mücadele yönününün bu alanlar uğraşmak yerine doğru ve isabetli teşhis noktalarına hedeflenmek olduğunu belitmek isterim. Saygılar.... |
![]() |
#39 |
|
![]() ![]() Yazdıklarımı buraya kadar okuyan çıkar mı bilmiyorum ama QUOTE] Sevgili Avukat Selim Balku, Yazdıklarının tümünü kesinlikle ben okudum.Tahminime göre katılımcılarda okuyordur.Önce bunu belirtmek isterim. Yazı konusu hepimizi ilgilendiren bir konuya çekilen dikkatleri yoğunlştırmaya yönelikti. Senin yazdıklarına da kesinlikle katılıyorum.Hatta tek tek irdelendiğinde her biri bir konu başlığı olur. Selam ve sevgiyle kal. |
![]() |
#40 |
|
![]() Sevgili Avukat Selim Balku beyefendi,
Yazdıklarınızın okunmadığı konusunda neden tereddüte düştüğünüzü anlayamadım.Bu siteyi bu kadar güvenilir yapan şey giren kişilerin çoğunluğunun kendilerini dahada geliştirmek gayesi olduğu açık bir durumdur.Bu sebeple tek yolda okumak olduğundan okunduğuna eminim. Çok temel olmasına rağmen üzerine düşülmeyen konulardaki görüşlerinizden faydalandığımı söylemek isterim..Kolay gelsin.. |
![]() |
#41 |
|
![]() Sayın Av.Selim Balku
Saydığınız boş bulunan pozisyonlara mevcuttaki sayısız hukuk fakültesi mezunu bile fazla gelir. Eksik olan hukukçu değil, kadrodur. Kadrolar verilmeyecek çünkü ekonomi buna elverişli değil. Kaldı ki verilse bile bu kadroları dolduracak mevcudumuz hazırdır. Rakamları ortaya dökmek gerek: Sayısız hukukçuya rakam dayanmaz kanısındayım. Saygılarımla |
![]() |
#42 |
|
![]() Sayın Balku;
Söylediklerinizde haklısınız. Daha doğrusu çoğunlukla haklısınız. Öncelikle bir konuya değinmek istiyorum: Önceki yazılarımda da ifade ettiğimi gibi sayısız yüksekokul, üniversite mezunu kendi alanlarında iş bulamayıp başka alanlarda çalışmaktadır. Bu nedenle bazı sınavlara sadece lise mezunlarının girebileceği, üniversite mezunlarının giremeyeceği gibi koşullar getirildiğini anımsıyorum. Burada bir hata yok mu ister bu insanın yeterli eğitimi almamış olması nedeni ile isterse de yeterli iş alanı olmaması nedeni ile mesleğini ifa edememesi onun eğitimi için verilen emeğin boşa harcanmış olması değil midir? İnsanların avukata gitme alışkanlığı olmadığı ve bu nedenle bazı sorunlar doğduğu konusundaki düşüncelerinizde haklı olabilirsiniz. Ben bir araştırma ayapmadım. Yabancı dilim yok. Ama olanağı olan arkadaşların ABD.'de, İngiltere'de vb. yaşayan kişi sayısı ve avukat sayısı hakkında bir araştırma yapmasını öneririm. Daha geniş bakış açılı değerlendirme olanağına sahip olabiliriz. Ancak araştırma yapılırken bazı hukuk sistemlerine göre yargıcın, savcının da avukatlar içinden seçildiği unutulmamalıdır. Daha doğrusu ülke nüfusu ve hukukçu sayısı oranında bir araştırma yapılması daha doğru olabilir. Özel bir araştırmaya da gerek yok. Elde olan bilgilerin aktarılması bile bize bir fikir verebilir. Hatta kamu görevlisi olan hukukçu ve olamayan hukukçu sayıları. Hakim savcı açığı açısından benim bakış açım hukukçu sayısının yetersizliği olarak belirlenemiyor. Bu söylem (Hakim açığını olduğu değil, hakim açığını gidermek için daha fazla hukuk fakültesi açıllması ve diğer önlem söylemi) ilk olarak 12 Eylül döneminden sonra geldi ve idare mahkemelerine diğer eğitim alanlarından da hakim alınacağı kuralı getirildi. Arkasındaan bolca hukuk fakültesi açıldı. Böylece hakim açığı çözülecekti. Benim meslek hayatım 30 yıla yaklaştı. Demek ki 40 yıldır bu söylem hiç değişmedi. Hakimlik sınavına girenlerin %90 ı sınavı geçemiyor. Bence hakim açığının kapatılmasında kadrolaşma isteği, yetersiz eğitimin rolü çok büyüktür. Bunun yanına bir de idarenin Adalet Bakanlığı bütçesinin %1 i aşması nedeni ile şikayet ettiğini koyarsak sorun kendini daha açık biçimde ortaya koyar sanıyorum. Sistem yargıya ayırdığı payı çok görüyor. Güçlü bir ekonomiden söz etmişsiniz; Düşünün ki bu ülkede binlerce çocuk (özellikle kız çocukları) okula gönderilmiyor. Temel eğitim zorunlu olduğu halde devlet bu görevini yerine getiremediği için çocukların babasına çocuk başına para vererek eğitim görmelerini sağlamaya çalışıyor. Bunun doğru bir yöntem olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur. Ama bu okula gönderilmeyen çocuklar gerek üretimde yeterli rol alamayacakları için ekonominin sırtında bir kambur oluşturacaklardır. Okula gönderilmeyip başlık parası karşılığı 60 yaşında bir insanla evlendirilen bir kız çocuğundan nasıl bir üretim beklersiniz. Bu olay toplumsal gelişimin, toplumsal kültürün yükselmesinin karşısında da ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bence eğitimde birşeyler yapmak istiyorsak önce ortalama eğitim düzeyini yükseltmeye çalışıp bu çarpıklıkları engellememiz, bu alanda yatırım yapmamız gerekir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi "insanların avukata verecek parası yoksa" daha fazla avukat mezun etmenin bir anlamı olmayacaktır. Son değindiğim konunun bizi yakından ilgilendiren başka bir özelliği daha var. Bir üniversite veya fakültenin toplumsal maliyetini düşünün. Bu maliyetle okula gönderilmeyen çocukların daha fazla sayısı okula gönderilebilir. Bunlar da kendi çevrelerinde bir umut ışığı olarak belirecektir. "Bak kız gitti okudu hayatını kurtardı" bakış açısı çeşitli nedenlerle çevresindeki insanların bu yöndeki bakış açılarını değiştirecek, eğitim konusunda destekleyecektir. Aksi taktirde biz her lise mezunu olana üniversite diploması vermeye çalıştığımızda, bu insanlar yeterli destekten yoksun kalacak, toplumda göz önünde olanlar ve göz ardı edilenler şeklinde bir kastlaşma/uçurum oluşacaktır. Böyle bir uçurum oluşmaya başlamıştır. Ben bir hukukçu olarak böyle bir uçurumun oluşmasını istemiyorum. Doktorlar daha az kazanacak diye tıp fakültesi açılmamasından söz etmişsiniz. Sorun tıp fakültesi açılmasında değil. Sorun tıp fakültesi mezunlarının doktorluk yapabilmesinde. Tıp fakültesi mezunları doktorluk yapamıyorsa fakülte açmanın nasıl bir anlamı olabilir ki? Aslında yarım kaldı; Özetle Ben daha fazla üniversite açmak gibi bir çabanın ülke kaynaklarını gereksiz yere harcama anlamına geldiğini, ciddi bir eğitim ihtiyacı araştırması, buna bağlı olarak da planlama yapılmasından yanayım. Bu çerçevede yeni üniversite (ihtiyaç saptanması ve planlama konusundaki görüşlerim saklı kalmak koşulu ile) açılması, yeni fakülte kurulması yerine okuyamayan, okutulamayan insanlarla ilgilenilip yatırımın buraya yöneltilmesi, toplumsal kültürel düzeyin, bilinç düzeyinin yükseltilmesinden yanayım. Keşke insanlarımız bu eğitim düzeyini yakalasa da herkese üniversite düzeyinde eğitim verebilsek. Hayat doğal olarak elemesini yapıp bazılarına farklı foksiyonlar yükleyecek veya zorlayacaktır. Ama benim bu gün bu kadar boşa harcama yapma olanağım yok |
![]() |
#43 |
|
![]() Bir meslektaşımız 5 yıl önce şunları yazmış: http://www.turkhukuksitesi.com/showp...1&postcount=16
|
![]() |
#44 |
|
![]() Değerli arkadaşlarım,
Aynı konuda yapılan daha önceki tartışmaya yazdığımı cevabı kopyalayıp yapıştırıyorum. Çünkü değişen bir şey olmadığı kanısındayım. ESKİ YAZIM 'Bence çok geç kalınmış karar.Ülkemizin mevcut hukukçu açığını kapatmak için öneriler : 1- İlköğretim mezunlarına 3 aylık bir formasyon eğitimi neticesinde hukuk lisans diploması verilmesi ( Formasyon ücreti kredi kartıyla 18 taksitte ödenebilir.) 2- Açıköğretim fakültesi bünyesinde hukuk fakültesi bölümü kurulabilir. Açığı kapatmak için eğitim süresinin iki yıl olması yeterlidir. 3-Yapılacak bir yasal düzenlemeyle sürücü kursları gibi özel kurslar açılarak meb ve yök onaylı hukuk belgesi verilmesi.(kursa devam mucburiyeti olmasada olur) 4-Açığın kapanması zaman alacaksa Arzuhalcilere hukukçu belgesi verilebilir. Belge için ücreti ödemekte zorluk çekenlere sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonundan destek verilebilir. 5-Popstar yarışması formatında ülke genelinde yapılacak yarışmalarda en yüksek SMS'i alan yarışmacıya hukukçustar ünvanı verilebilir.Hukukçustar seçilme hakkını elde eden yarışmacı doğrudan Yargıtay Üyesi olarak mesleğe başlayabilir. 6-4 yıllık lisans programından mezun olan herkese 6 aylık bir eğitim neticesinde hukukçu diploması verilebilir. 7-Açık cezaevine geçmeye hak kazanan mahkumlar adliyede çalıştırılmak suretiyle cezanın bitimini müteakip hukukçu olabilir. 8-Şimdiye kadar herhangi bir şekilde davasını avukatla takip eden kişiler fahri hukukçu sayılabilir. İlk etapta aklıma gelen acil çözümler bunlar.' |
![]() |
#45 |
|
![]() Merhabalar Sayın Meslektaşlarım!
Bazı meslektaşlarımızın bu konuda iyimser ve hatta yeni fakülte açılmasını detekleyen ifadelerini üzüntü ile takip etmekteyim. Olabilir ,bazı arkadaşlarımızın TUZU KURU OLABİLİR fakat gerçek hayat malesef o kadar HOŞGÖRÜLÜ değil bizlere biz avukatlara. Türkiyede avukat azlığı varmış. Doğrudur. Almanyada 120.000. avukat bulunmakta. Türkiye de noter sayısı azmış. Doğrudur ülkemizde yanılmıyorsa 1600 civarında noet görev yapmakta. Türkiye de hakim savcı yetersizmiş ve açık varmış. Doğrudur ülkemizde 7-8 bin civarında olsa gerek. v.s. ve saire. Salt sayısal olarak gelişmiş batı ülkeleri ile ülkemizi karşılaştırırsanız evet ülkemizde avukat sayısı v.s. sayısı azdır. HADİ O ZAMAN ÜLKEMİZ İLE BU ÜLKELER ARASINDAKİ DİĞER SAYISAL VERİLERİ DE KARŞILAŞTIRALIM. Mesela nufus artış hızlarını, mesla sanayileşme oranını, milli geliri, kişi başına düşen GSH yı , enflasyonu, aile başına düşen çocuk sayısını, asgari ücret miktarını, hukuk fakültesi sayısını ve avukatlık sınavı ve staj sürelerini. Sosyal ve ekonomik bakımdan Dünya'nını en güçlü ülkeleri ile ülkemizin sayısal verilerini karşılaştırmak DOĞRU BİR YAKLAŞIM MIDIR? Tamam kabul ama Allah aşkına bunlar ile yeni 10 adet fakülte açılmasını NE ALAKASI VARDIR. ALMANYA 'DA 120.000. avukat var: Almanya'da mahkemelerde avukat ile temsil zorunluluğu mevcuttur. Yani vatandaş adliyedeki işini sadece avukat ile halledebilir. BUNU UYGULAYIN BAKALIM BİZİM ÜLKEMİZE DE GÖRELİM. Vatandaşımız karın doyurma derdinde ,VERASET belgesi için avukata nasıl para versin? Ama haklısınız arttıralım NE DE OLSA BİZDE SAYI ÇOK AZ ( Şimdilik 70.000 civarında) Şu an için her yıl ortalama 3.000. kişi avukatlık stajı yapıyor. Yeni fakülte açılmazsa önümüzdeki 10 yılda Almanya'yı yakalarız.Ha gayret. Almanya'da yanılmıyorsa 70.000. civarında hakim savcı var. HADİ HEP BERABER baskı yapalım siyasi iktidara da biraz hakim savcı alsın. LÜTFEN SÖYLER MİSİNİZ? BU MÜMKÜN MÜ. Siz ülkemizde hakim savcı sayısının bu denli arttırılacağına inanabiliyormu sunuz? Gerçekçi olalım. Hükümetlere bu konuda söz geçiremeyiz bu kesin. Noterliğe gelince: Ülkemizde halen 1600 civarında noter olsa gerek. Bu gün noter sayısını ikiye katlasak 3200 noter eder. HUKUK FAKÜLTELERİ 1 YILDA NOTERLİĞE ÇALIŞSIN. SİZLER HERHALDE TÜM NOTERLERİN İSTANBUL ANKARA BURSA İZMİR deki noterler kadar kazandığını düşünüyorsunuz sanırım. Arkadaşlar anadolunun ücra köşelerinde yüzlerce ilçede noterler ancak karnını doyabiliyor, sabrediyor ve büyük bir ilçeye gelmeye çalışıyor. Bilemediniz iyi bir memur kadar gelirleri var bunların. Siz büyük illeri ilçeleri bırakın da Anadoluya bir bakın.Yine de ikiye katlayalım ve sizin dediğiniz olsun. 1600 yeni noter alalım. Kamu avukatlığına gelince: Hükümet atadı da binlerce meslektaşımız gitmedi mi? Avukat başına düşen dava sayısını ülkemizde çok fzla olduğu söylenmekte. Doğrudur: Bir çeki icra takibine koydunuz, borçlu mal beyanıda bulunmadı icra cezada dava açtınız (1), hacze gittiniz neyse tahhaütte bulundu uymadı dava açtınız( 2), karşılıksız çekten şikayet ettiniz dava açıldı (3), borçlu çek bedelinin ödendiğini ileri sürerek menfi tespit davası açtı (4), mallarını haczettiniz , kıymet taktirlerine dava açtı( 5), istihkak davası açtı 3. kişi, olmadı malları satışa çıkartıldı ihalenin feshi davası açtı borçlu( 6) DAVALARA DEVAM EDEYİM Mİ. Bir tek icra takibi için en az iki dava açıyoruz hepimiz. Şimdi sorarım. İcra ceza mahkemesinde açılan davalar gerçekte dava olarak değere haiz midir. yani bunlardan dolayı bizler para kazanabiliyor muyuz. Yegane amacımız icra dosyasını tahsil edebilmek. Şimdi davaların sayısını fazla olduğundan bahisle her bir avukatın çok fazla para kazandığını NASIL SÖYLERİZ. Uygulamanın nasıl yürüdüğünü hepimiz biliyoruz ,KİMİ KANDIRIYORUZ ŞİMDİ. DAVA SAYISI NEREDE FAZLA. ( vERGİ MEMEURLARI DA AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR ZATEN) HÜKÜMETİN AMACI BU ZATEN, MESLEĞİ YOK ETMEK. YÖK BAŞKANI DEMEDİ Mİ ÜNİVERSİTE PARALI OLACAK DİYE. HİÇ ÇEKİNMEDEN BUNU SÖYLEYEBİLİYOR ,SANKİ ŞU AN BEDAVAYMIŞ GİBİ,SANKİ KENDİSİ BABASININ PARASI İLE OKUMUŞ GİBİ. DEVLETTEN KREDİ ALAN ÇOCUKLAR MEZUN OLUNCA GERİYE NE ÖDÜYOR , HABERİNİZ VAR MI? BURADA MESLEĞİN GELECEĞİNDEN BAHSEDİLİYOR. Bu kadroların tamamını 10 yılda TIKA BASA doldurursunuz. SONRA NE OLACAK? 1991 yılında fakülteyi kazandığımda %1 lik dilim ile girmiştim ve girene kadar da göbeğim çatlamıştı. harcadığım ve HARCADIĞIMIZ emeği bir ALLAH bilir bir de biz. Şimdi nasıl: Babasının parası olan bastırır nakit parayı girer paralı okula, oldu avukat. Babasının az parası olan ,girer sınava zaten kazanmak zor değil ( kaç fakülte var unutum ama) kazanır ve okur., zaten puanlar yerde sürünüyor. Memur Ahmet 1.000 YTL maaş alır, hadi okutsun bakalım İSTANBUL da öğrenci de göreyim. Asgari ücretilini çocuğu zaten okuyamaz, doğuştan fakirliğe yokluğa mahkümdur. ÇEVREMİZİ DE GÖRÜYORUZ. Avukat arkadaşlarımızın hiçbir baltaya sap olamamış ve iki yıllık bir önlisans programını bile kazanamamış çocukları şimdilerde paralı okullarda hukuk fakülteleri okumaya başladı. NE ADALET AMA. AVUKATLIK BİZİM HUKUK SİSTEMİMİZDE BİR KAMU HİZMETİDİR. REKABETE AÇMAK ESNAF TACİR GİBİ DÜŞÜNMEK ABESLE İŞTİGAL ETMEKTİR. BATI ÜLKELERİNDEKİ MESLEKİ STANDARTLARI GETİRİN ÜLKEMİZE ONDAN SONRA REKABETE AÇIN. Ha aklıma gelmişken mesleği rekabete açarsak KİM AYAKTA kalacak? En iyi olanlar mı? çevresi ve parası en çok olan mı? ÇEVRESİ VE PARASI OLAN AYAKTA KALACAK, aksini iddia eden var mı? En çalışkan , en dürüst, en zeki, en iyiler de ONLARIN YANINDA maaşlı çalışacak. Bazı MESLEKTAŞLARIMIZ DA A.Ş. gibi bürolar kuracaklar. Ne ala. Eyvallah HERKESİ AVUKAT YAPALIM. |
![]() |
#46 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Elbet bitecek bu dertlerin sonu Mutluluk bulacak sonunda bizim yolumuzu Dil uzatana gül geç onların TUZU KURU Bir yuva, bir baca bir de dumanı Hayran bırakacak, kötünün kırılacak kolu (İ.Ethem BİNGÜL) |
![]() |
#47 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bizim evde 3 tane var, ancak yetiyor ![]() ![]() |
![]() |
#48 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sevgili Avukat Abdülkadir Öz, Vallahi sen benden çok yaşayacaksın.Bu yazdıkların nasılda benim aklıma gelmedi? 8 maddeden oluşan bu önerileri kesinlikle hemen uygulamaya koymak gerek. Hem daha ekonomik olur.İşçsizlik azalır. Selam ve sevgiyle kal |
![]() |
#49 |
|
![]() Bende aynı kanıdayım henüz son sınıftayım ancak duyuyoruz yılların fakültesi kırıkkale dahi hoca kıtlığı çekiyor.Erciyes'e fakülte açıldı Allah rızası için bir tane cezacı yok hadi diğer branşları iibfden hallediliyor ama en temel derslere hoca yok on tane daha üniversitede hukuk üstelik çoğu özel ne olacak bunun sonu anlamış değilim.
|
![]() |
#50 |
|
![]() Şu anki hukuk fakültelerin çoğunda iyi bir eğitim sistemi ve kaliteli hocalar proflar yok. Benim okuduğum üniversite böyle... (Tabii istisnalar kaideyi bozmaz) YÖK hala ne ile uğraşıyor. Şu andaki mevcut olan hukuk fakültelerinin eğitim sistemini ve hocalarını daha iyi bir seviyeye getirmek için uğraşsa, o zaman belki gözümüzde YÖK'ün kalitesi de artar... Tabii bu benim düşüncem....Ekonominin,eğitim sistemenin, yaşam standartının değişmediği sürece gereksiz buluyorum yeni hukuk fakültelerinin açılmasını....
|
![]() |
#51 |
|
![]() Hukuk Fakültelerinin sayısının artması tabiki doğru değil.Bir planlama doğrultusunda kontenjanlar belirlenmelidir.Kanaatimce ilerde fazla sayıdaki hukuk fakültelerinin ve özellikle yeni açılanlarının kapanacağını düşünüyorum.Belirli merkezlerde olması yerinde olacaktır.Sayıda sınırlama hukuk fakültelerine başlayanlar,mezun olanlar ve yıllardır bu mesleğin içinde olan üstadlarımız için olması gereken bir karar olur.Bununla birlikte tüm Avukatları kapsayacak bir Avukatlık sınavıda yapılmalıdır.Avukatlık mesleği itibarlıdır keza bundan 10,20 yada 30 yıl önce biz bu meslekte yoktuk.Avukatlığın itibarını yeni başlayan Avukatlar her halde düşürmedi.1 yıl önce ben Avukat değildim.Ortada bir kalitesizlik ve itibarsızlık var ise bunun sorumlusunu yeni başlayan meslektalarımıza izafe etmek kanaatimce yerinde değil.Sınava girmek istemeyipde yeni mezunların sınava girmesini teklif eden meslektaşlarımızın kendilerininde sınava girecekleri bir çözüm,consensus ile tüm Avukatları kapsayacak bir sınav olmalıdır.Saygılarımla...
|
![]() |
#52 |
|
![]() Altyapı oluşturmadan bir fakülte açmanın sıkıntıları sadece hukuk alanında değil tüm alanlarda kendini fazlasıyla göstermektedir. Niteliğe önem vermeden bilimsel kaygılar dışında ticari veya siyasi kaygılarla fakülte açmanın bedelini tüm toplum çekmektedir. Ancak ben sorunun odağında vakıf üniversitelerinin değil niteliğin yeterli olmadığı tüm fakülteler olduğunu düşünüyorum. Nitelik öğretim elemanı yetiştirmekle, gelişmiş bir kütüphane kurmakla, öğrencilerini seçmekle olur. Türkiye'de üniversitelere öğrencilerin seçim usulünü ise kimse beğendiğini iddia edemez, dolayısıyla eğitim sisteminde ve sınav sisteminde köklü değişiklikler yapılmadıkça bu kısır döngü de sürer gider.
|
![]() |
#53 |
|
![]() Vakıf üniversitelerini sırf özel olması nedeniyle avukatlık mesleği bakımından sorun olarak görmüyorum, çünkü vakıf üniversitelerinden mezun olan ve başarılı olan, akademik ilerleme sağlayan çok kişi tanıdım. Tanımasam bile soyut olarak düşünün: ÖSS'de başarılı olmak mı hukukçu olabilmenin ölçütü olmalıdır? Sakatlığı, yanlışlığı, olumsuz sonuçları herkesin bilgisinde olan ÖSS kabusunda bazı öğrencilerin dizini kırıp kendini yıpratmaması mı onları başka bir yere koyuyor, hayır. Böyle olmamalı. Yargılama yeteneği olan ve sosyal bilimlerdeki bilgi ve yeteneği iyi, çevresinde olan bitene duyarlı ve meraklı kişiler hukuk fakültelerinde okumalı, eskiden her fakülte sınavını kendi yaparmış, bugün ise üniversitelerin hukuk fakülteleri ortak sınav yapmalı.
Gelir seviyesi iyi olan ailelerin çocuklarının hukuk okumasını istemesini salt ekonomik gerekçelere dayandırmanız da çok genelleyici bir tutum ve bu nedenle doğru değil. Her aile çocuğunun iyi bir eğitim almasını ister ve durumu çok iyi olmasa da en iyi şekilde okutmaya çalışır. Avukatlığı tehdit eden bir durum var elbette: Fotokopi veya içtihat hukukçuluğu, kitap okumadan mezun olabilmeyi marifet sayma, etik değerlerden önce parasal değerleri dikkate alma ve sayının fazlalığı karşısında maalesef bir noktadan sonra nitelik kaybı... Sorun bu noktada oluşmaktadır ve ister vakıf üniversiteleri devam etsin ister devam etmesin bu sorunlar olmaya devam edecektir. Yani avukatlığı tehdit eden sorunlar vakıf üniversitelerinden bağımsızdır. |
![]() |
#54 |
|
![]() Sayın Yücel burada şöyle bir dengesizlik oluşmuyor mu?
(Epeydir üniversitelerle ilgilenmediğim için son durumu bilmiyorum ama bildiğim kadarı ile) Diyelimki HF 300 taban puanla öğrenci alıyor. (parasız okuma için) İki öğrenciden bir 290 diğeri 250 puan alıyor. 250 puan alan ücretini ödemek üzere sözleşme yapıp HF ye kayıt yaptırıyor. 290 puan alan ise bu sözleşmeyi yapamadığı için kayıt yaptıramıyor. Böyle bir eşitsizliğin nasıl sonuçları olabilir? Benece özel üniversiteler öğrencilerine daha iyi olanak sağladıkları için para alsınlar. buna itirazım yok. Ama daha düşük puanla öğrenci alınmasının eşitsizlik yarattığı kanısındayım. Saygılar. |
![]() |
#55 |
|
![]() Sorunun ve çözümün vakıf üniversiteleriyle ilgili olduğu düşüncesi sanırım şu sebepten kaynaklanıyor:
Memlekette -iş kapasitesine oranla- bir avukat enflasyanu var. Bunun sebebi de hukuk fakültelerinin ihtiyaçtan fazla öğrenci alması. Son zamanlarda açılan fakültelerin bir çoğu da vakıf üniversitelerinde açıldığından sorunun vakıf üniversitelerinden kaynaklandığı düşünülüyor. Ben öyle sanıyorum ki, hiç bir vakıf üniversitesinde hukuk fakültesi olmsaydı da, devlet üniversitelerinde aynı sayıda fakülte açılsa ya da mevcut okullarda kontenjanlar artırılsaydı da benzer öneriler ve serzenişler olurdu. Diğer yandan konuyu ÖSS ile ilişkilendirildiğinde şunlar da sorgulanmalı: Türkiye'de sürekli değişen sınav sistemleri sebebiyle, arz taleple ilgili değişen puan durumuna göre; Ankara, İstanbul gibi en eski fakültelere sınavsız giren üstadlarımız da olmuştur, Aynı fakülteye bir yıl arayla 10larca puan farkla giren de olmuştur, Onlarca soru daha az yapabilenle aynı puanı alan adaylar da olmuştur, Sosyal puan türüyle giren de, Türkçe Matematik (eşit ağırlık) puanıyla giren de olmuştur, iki sınavla giren de tek sınavla giren de, yüzde 1'lik dilimden giren de %10luk dilimden giren de olmuştur... Hal böyle olunca avukatlık kalitesinin ÖSS ile ilişkilendirilmesi bence de çok doğru değildir. |
![]() |
#56 |
|
![]() Davaların sadece yüzde " iki " lik bir bölümünün avukat ile temsil edildiği ülkemizde ekonomik gelişmeyle birlikte avukata olan ihtiyacın artacağı kanaatindeyim.
Saygılar. |
![]() |
#57 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bence öz ve güzel bir tespit. Sayın Uygar'ın avukatlık kalitesinin ÖSS ile ölçülemeyeceğine yönelik tezine de katılıyorum. (Hatta kalitenin tek başına kazanılıp bitirilen fakülte eğitimi ile de tek başına ölçü alınmayacağına.) Örneğin sıralamada 1.sırada olan AÜHF de okuduğumuz dönemde, puanlamada o dönem son sıralarda yer alan Erzincan HF ni kazanan yaklaşık 400-500 öğrenci, fakülte binaları olmadığı (ADI OLAN, AMA BİNASI DAHİ HENÜZ OLMAYAN! bir fakülteyi kazanmışlardı, evet seçim listelerinde adı vardı) AÜHF de beraber okumuşlar, aynı derslere , sınavlara girmişler, aynı dönem mezun olmuşlardı. Haklı olarak, sırayla, diplomalarında Erzincan HF değil, AÜHF yazılması talepli birer ikişer de dava açmışlardı (Kazandılar mı bilmiyorum.) Ama, üniversiteye giriş hakkının ÖSS ile düzenleme gördüğü , ölçünün bu alındığı ve bu ölçünün HERKES İÇİN geçerli olduğu düşünüldüğünde, az puan alana paran varsa özeli seçip yine aynı kayıt ve mezuniyeti sağlayabilirsin denmesinin, az puan alıp da parası olmayanlar ve özel üniversiteye kayıt yaptıramayanlar gözetildiğinde eşitliğe açık biçimde aykırı olduğuna inanıyorum. Tek başına üniversite eğitiminin ölçü aınamayacağını da tekrarlıyorum. Okula girdiğimiz sene, birinci sınıflarda toplamda 900 kişi idik (bir kısmı AÜHF, bir kısmı EÜHF kazananları), 3 koca sınıfa bölünmüştük ki, anfide arka sıralarda oturanların anlatılan dersle bütünlük sağlamaları için insanüstü çaba safetmeleri gerekiyordu, takipsizlik kayıtsızlığı, sözde derse devam mecburiyeti, hukuk fakültesi sıralarında hukuka aykırılığın kanallarını öğrenmeyi öğrencilere dayatıyordu, imza toplasanız ders biterdi söz gelimi. Bu da fotokopi öğrenciliğini beraberinde getirdi. Kolaydı. Ama fotokopicilerin sektöründe ders notlarını temin edenler, Erdal Onar'ın muhteşem eşitlik sunumunu (1.80, mavi gözlü, sarışın olanlarlaaaa diye başlayan ![]() Okunulan okulun meslek yaşamında yaratabileceği yegane kolaylığınsa, hukuk mantığını verebilmek, sözgelimi bir uyuşmazlıkla karşılaştığınızda adalet terazisini önce bireysel oluşturabilmek, sağlamasını mevzuatta tarayıp yaptığınızda yanlışa düşmemek ve neyi nerede arayacağınızı bilmekten ibaret olduğu söylenebilir. Ancak bu durum dahi , meslekte kaliteyi tek başına sağlamaz. gerek eski, gerek mevcut düzende her mezun, sudan çıkmış balıktır. Yasanın usulünü bilir ama Mahkeme salonunda hakimin hangi yanındaki masada oturacağını bilmez, söz gelimi. Meslek yaşamı konusunda da tereddütleri, soru işaretleri varlığını korumaya devam eder, fakülte yaşamında rehber meslek seçimi almamıştır. En çok 20-21 yaşındadır ve elinde bir diploma vardır, avukatlığı seçecekse , aile yardımıyla bürosunu kurma ayrıcalığına sahip olsa da, tümüyle sahipsizdir. Bir yanda o vakitler çok önemsenen diploma, öte yanda sağlıksız bir staj sonrası verilmiş şık bir ruhsatname ve içtihatlı-açıklamalı koca kanun kitaplarının arasına sıkışmış, okul sıralarında okunmuş ve yıpranmış lisans kitapları arasında lisans kitaplarına yakın durur. Alacağı ilk davada Mahkeme kalemlerinde, tapu dairelerinde, bilumum resmi dairelerde karşılaştığı ve hiç beklemediği nahoş davranışlar karşısındaki idealizminin gülünç bulunmasına öfkelenir, o hukukçudur, ancak sık sık hukuksuzlukla da karşılaşmaktadır, yavaş yavaş ayakta kalmak kavramı üzerine bireysel seçimini oluşturacaktır, işte meslekteki kaliteyi asıl belirleyecek olan, buradaki AYAKTA KALMA SAVAŞIMI nda izleyeceği yoldan başka bir şey de değildir. Hukukçunun rengi, buradaki seçimiyle şekilenecektir. Bu noktada bürosunun duvarına astığı diploma ve ruhsatname ile kendi bireysel seçimleri arasında, tümüyle yalnız olmadığını kim söyleyebilir? Saygılarımla... |
![]() |
#58 |
|
![]() Benim nacizane bu konudaki görüşüm kısa bir bilgilendirmeden ibaret olacaktır.Şu an bildiğim kadarıyla çeşitli kürsülerdeki toplam hukuk profösörü sayısı 120, halihazırda eğitim veren hukuk fakültesi sayısı da sanırım 40 civarındadır.Dolayısıyla avukatlık mesleğinin gerektirdiği kişisel yetenek ve ilgilerin yanında temel donanımı sağlayacak olan eğitim açısından durumun vehameti bence ortaya çıkıyor.Saygılar.
|
![]() |
#59 |
|
![]() 7 özel üniversiteye 15 Mayıs 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile Hukuk fakültesi kuruldu.
7 özel üniversiteye 15 Mayıs 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile Hukuk fakültesi kuruldu. İşte Hukuk fakültesi kurulan özel üniversiteler.... 2008/13659 TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13660 İzmir Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13662 Fatih Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13663 Okan Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13664 İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13665 Doğuş Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar 2008/13666 Beykent Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Hukuk Fakültesi Kurulması Hakkında Karar Kaynak : net |
![]() |
#60 |
|
![]() Çözüm için ne yapmak lazım? Fikir beyan etmekle olmuyor.Sivil toplum örgütü kuralım...
|
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
hangi hukuk fakültesi | myilmazin | Hukuk Lisans Eğitimi | 49 | 27-12-2009 21:25 |
Hukuk Fakültesi Öğrencisiyim Konyada Çalışabileceğim Bir Hukuk Bürosu Arıyorum. | gökhan tozoğlu | Adliye Duvarı | 0 | 05-07-2007 09:17 |
hukuk fakültesi öğrencilerinin geleceği | af_0112 | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 4 | 04-07-2007 12:03 |
selcuk üni.hukuk fakültesi ögrencisiyim: konyada hukuk bürosunda çalışmak istiyorum | rabia. | Adliye Duvarı | 0 | 16-06-2007 23:56 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |