![]() |
|
![]() |
|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
![]() |
![]() |
#31 |
|
![]() TCK. Madde 185
"1-içilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cazası verilir. 2-yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" diyor.Bence bizim olayda 2.fıkra hükmü uygulanabilir.Ancak tek başına bir sakız içilecek suyu sağlığa zararlı hale getirebilir mi bu da yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu belli olur.Mesleğin ilk yılında biri içinde tuhaf artıklar olan ve açılmamış bir gazoz şişesini büroma getirip rap diye masama koymuş,üçyüz milyar civarında bir tazminat talebi olduğunu bana da bu paranın yüzde otuzunu vereceğini vs..söylemişti.Açıkçası ben de kapağın açılmamış olduğundan bahisle zararın oluşmadığını bu nedenle bu davayı alamayacağımı belirtmiştim.Ancak şu da bir çelişki olarak görünmüyor mu ,kapak açılsa şişenin içindeki suyun üretici firmaca üretim aşamasında doldurulduğunu nasıl ispatlayacağız.Komik olacak ama Noter huzunda şişeyi açıp bir yudumunu içsek zarar doğarmı?Saygılar |
![]() |
#32 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bence çiğnenmiş sakızı zehir ya da radyoaktif madde kapsamında değerlendirmek zorlama bir yorum olur. Saygılarımla |
![]() |
#33 |
|
![]() Sayın Konyalı'ya önemli hatırlatması için teşekkürler. Konuyla ilgili bire bir uygulama yapmadığımdan biraz gözatmam gerekecek, ancak Umumi Hıfzısıhha Kanunu , Belediye Kanunu çerçevesinde Belediyelerin denetleme ödevi ilk aklıma gelenler arasında.
TCK ya baktım da, gerek sakızın ve gerek akrebin, m.185/2'deki suç tanımına uyduğunu da belirtmeli. İdari yaptırım için biraz daha araştırma yapmam gerekecek ancak şu an vaktim yok. Devam edelim. Saygılarımla... |
![]() |
#34 |
|
![]() Gıda Maddeleri Tüzüğü 416/B de başlayan m.424 ve devamı, m.431 vd., m.699
|
![]() |
#35 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Sakızı çiğneyenin tükürüğünde mevcut bulunan -hatta bulaşıcı hastalık taşıması muhtemel- mikroplar, "zehir" kapsamında neden değerlendirilmez!? Nihayetinde kanun maddesinde de "kişilerin hayatını ve sağlığı tehlikeye düşürmek'ten" bahsedilmiştir. Cezalandırma şartı olarak, mutlaka hayatın sona ermesi veya sağlığın bozulması şart koşulmamıştır ki! Kaldı ki daha önce bir meslektaşımın yaptığı "ruhsal travma" yorumuna da sonuna kadar katılıyorum. İllaki fiziki bir rahatsızlık da şart değil, yediğiniz içtiğiniz şeye artık güven duygunuz azalmış, tiksine tiksine, zoraki yiyor-içiyorsanız ruhsal sağlığınız bir nebze de olsa etkilenmemiş, bozulmamış mıdır? Ayrıca kanun maddesinde, nihai olarak "insan hayatı ve sağlığını korumak" adına, suça karşı korunan nesne su olduğuna göre bizatihi sakız, suyun içinde bulunmakla; "muhtevayı bozacak başkaca suret" kapsamında değil midir? Yani içinde çiğnenmiş sakız bulunan su, su mudur? Saygılarımla. |
![]() |
#36 |
|
![]() Sayın Av. Şehper Ferda Demirel
Ben de aşağıdaki kanunu buldum. ![]() KANUN NO: 5179 GIDALARIN ÜRETİMİ, TÜKETİMİ VE DENETLENMESİNE DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ HAKKINDA KANUN Kabul Tarihi: 27 Mayıs 2004 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 5 Haziran 2004 - Sayı: 25483 |
![]() |
#37 |
|
![]() Sayın Konyalı,maddede "zehir katarak veya başka suretlerle bozarak"diye bir ifade var.2.fıkrada da bu eylemin özen ve dikkat yükümlülüğüne uymamak suretiyle gerçekleştirilmesinden bahsediliyor.Başka suretlerle bozma durumu bence bizim olayda var.
|
![]() |
#38 |
|
![]() Sayın Hukukçular
"Zehir katarak.." diye başlayan bir kanun maddesini sakıza kadar indirmek mümkün olmasa gerek. ![]() Bir kadın dikkatsizlikle sakızını sürahiye düşürse, kocasını zehirlemekten ceza mı vereceğiz? ![]() Saygılarımla |
![]() |
#39 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() ![]() ![]() |
![]() |
#40 |
|
![]() Bu konu hakkında düşüncem, davacının tazminat talebinde bulunmasının yanlış olduğu yönünde.
Öncelikle davacını izlemesi gereken yol ne olabilirdi buna değinmek istiyorum. Tüketicinin Koruması Hakkında Kanunun 4. maddesinde, tüketicinin ayıplı mallarla ilgili hakları sayılmakta. Bu düzenlemeye göre, tüketiciye, satıcı tarafından herhangi bir ayıplı mal verilmiş olması halinde, tüketici malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde maldaki ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü tutuluyor ve bu ayıba dayanarak üç seçimlik haktan birisini kullanabilme hakkı tanınıyor. Buna göre; kendisine ayıplı mal satılan tüketici, ya parasının iade edilmesi şartıyla ayıplı malı geri vererek sözleşmeden dönebiliyor, ya aynı malın ayıpsız olan başka bir tanesinin kendisine verilmesini isteyebiliyor ya da malın kendisinde kalmasını ancak maldaki ayıp oranında bedel indirimi yapılmasını veya maldaki ayıbın giderilmesini isteyebiliyor. Tüketici bu seçimlik haklarından başka tazminat hakkı da bulunuyor. Ancak tazminat istenebilmesi için ölüm veya yaralanma nedeniyle kişilerde veya kullanımdaki diğer mallarda bir zarara yol açmış olması gerekiyor maldaki bu ayıbın. O zaman tüketicinin ayrıca tazminat isteme hakkı da bulunuyor. Tüketici ayıplı malla ilgili bu seçimlik haklarından birinin uygulanmasını satıcıya bildirdiği halde, satıcı bunu kabul etmiyorsa, ve değeri yaklaşık 800.-YTL’nin (bu sene için tam değer 792,12.-YTL) altında kalan mallar için Tüketici Hakem Heyetine başvurmak zorunluluğu var. Tüketici Hakem Heyetinin kararları, mahkeme kararı gibi icra edilme yeterliliğinde. Ancak bu karara karşı tarafların 15 gün içinde Tüketici Mahkemesinde itiraz hakları var. Eğer ayıplı malın değeri 800.-YTL’den fazla ise doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava edilebiliyor. Damacanadaki sakız konusuna dönersek, damacana içindeki sakız nedeniyle ayıplı mal satılan tüketicinin bu seçimlik haklarından birisini kullanarak malın yenisi ile değişimi veya bedelinin iadesi haklarından birisini satıcıdan istemesi, eğer satıcı buna yanaşmıyorsa, Tüketici Hakem Heyetine başvurması gerekiyordu. Ayrıca mahkeme kararında belirtildiği gibi, bu malın hiç kullanılmamış olması nedeniyle bir zararın doğması söz konusu olmadığından tazminat talebinde haklı değil bence de. Ama bu kadar önemli bir konuda "satıcıya uygulanacak başka bir yaptırım yok mu?" Diye düşününce de içimize sinmiyor tabii ki. Bir su damacanasının içine dolum sırasında çiğnenmiş bir sakız girebiliyorsa, gözle görünen veya görünmeyen başka bir çok şey de girebilir. Dolayısıyla dolum yapan üreticinin koşullarının hijyenik olmadığı, üretim koşullarının yasa ve yönetmeliklere uygun olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle, bu suyun üreticisinin cezalandırılması mutlaka gerekir. Ancak bu cezalandırma, bir başka arkadaşımızın da değindiği gibi kamu otoritesi tarafından yapılır, bireylerin manevi tazminat davaları ile değil. Gıda türlerinde kontrol ve denetim yetkisi konusunda kamu otoriteleri arasında görev kargaşası varmış gibi görünüyor. Yani gıda ve insan sağlığı ile ilgili konularda denetim ve kontrolünde, belediyeler, sağlık müdürlükleri ve tarım müdürlükleri kendilerini yetkili buluyorlar. Kontrol ve Denetim yetkisi konusunda böyle bir kargaşa olsa da para cezası verme yetkisinin kimde olduğu konusunda tartışılan bir husus yok. Bu tür durumlarda ceza verme yetkisi Tarım Müdürlüklerinde. Özellikle sularla ilgili konularda yetki karmaşası daha fazla, zira üretim, ambalajlama ve satışla ilgili kuralları belirleme yetkisi Sağlık Bakanlığı’nda yasal olarak. Ancak ceza verme yetkisi Tarım Müdürlüklerinde. Yine konuya dönersek, su damacanasının içinde çiğnenmiş sakız veya herhangi bir başka yabancı maddenin bulunması halinde üreticisine verilecek ceza, 5179 sayılı GIDALARIN ÜRETİMİ, TÜKETİMİ VE DENETLENMESİNE DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ HAKKINDA KANUNun 18. maddesine aykırı davrananlara üç aydan altı aya kadar hapis ve beşmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezası verilmesi ve mallara da el konulması öngörülüyor. Ancak para cezasının Tarım İl Müdürlüğü tarafından verilmesi gerekiyor. İşte bu nedenle, böyle durumlarla karşılaşıldığında yapılması gereken, Tarım Müdürlüğü’ne ihbar ve şikayette bulunmak ve bu şekilde üretim yapan firmanın da yetkililerinin de cezalandırılmasını, malların toplanmasını, hatta üretimin durdurulmasını sağlamaktır. Maddi/manevi tazminat davalarında amaç davalıyı cezalandırmak değil, davacının zararını tazmin etmektir. Dolayısıyla da tazminata hükmedilmesi için davacının uğradığı bir zararın olması gerekir. Bu nedenle mahkemenin kararına katılıyorum. Böyle bir durumla karşılaştığında tüketicinin, Tüketici Hakem Heyeti ile gıda türü bir mal söz konusu ise Tarım Müdürlüğü’ne başvurması ve bu şekilde hak araması gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla, |
![]() |
#41 |
|
![]() Sn.Jeanne D'arc,
teşekkürünüze teşekkür ederim. Düşüncelerinize saygım var. Ama şu manevi tazminat konusunu sizinle tartışmak isterim. Değişik forumlarda aktif olarak yer alıyosunuz ve görüşlerinizden çok defa faydalandım. O nedenle, bu olayda benim aklıma hiç yatmayan "manevi tazminat" konusunda düşüncenizin detaylarını öğrenmek istedim. Eğer sizce de uygunsa, forumun altında bu konudaki görüş alışverişlerimize devam edersek, belki farklı yaklaşımlar da gelir diğer meslakdaşlardan. İyi çalışmalar dilerim. |
![]() |
#42 |
|
![]() Bu arada teşekkür mesajını aldığım Sn. Av. Armağan Konyalı'ya, Sn.Av.Yüksel Eren'e ve Sn. Av.Engin Özoğul'a da teşekkürletimi sunarım.
Saygılarımla, |
![]() |
#43 |
|
![]() Kocaeli'nde açılmamış meyve suyundan sinek çıktı.
15 Ağustos 2007 12:43 Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir bakkaldan satın aldığı açılmamış meyve suyu şişesinde sinek bulunduğunu iddia eden bir kişi, firma hakkında 1 YTL’lik maddi ve manevi tazminat davası açtı. Kadıköy Adliyesi önünde, avukatı Emine Özdemir ile bir basın açıklaması yapan Erdoğan Karataş, Gebze’de bakkaldan satın aldığı meyve suyu şişesinin kapağını açmaya hazırlanırken, şişenin içinde ölmüş bir sinek fark ettiğini anlattı. Telefonla görüştüğü firma yetkililerine durumu anlattığını, ancak umursamaz tavırlarla karşılaştığını öne süren Karataş, bunun üzerine, Gebze 3. Noterliğinde şişeyi açmadığını belirterek, durumu tespit ettirdiğini bildirdi. Karataş, firma hakkında 1 YTL’lik maddi ve manevi tazminat davası açtığını belirterek, "Bu durumla karşılaştıktan sonra telefon açtığım firma yetkililerinin sanki bu tür şikayetler sürekli geliyormuş gibi duyarsız davranmaları beni hem üzdü, hem de sinirlendirdi. Üreticilerin de gerekli hassasiyeti göstermeleri gerektiğini vurgulamak adına 1 YTL gibi simgesel maddi ve manevi tazminat davası açtım. Bundaki amacım para kazanmak değil, tüketicilerin bilinçlenmesine katkı sağlamak" diye konuştu. Avukatı Emine Özdemir de içinde çilek ve kavun karışımı meyve suyu bulunan içeceği üreten firma hakkında açtıkları davada verilecek kararın, tüketicilerin bilinçlenmesi açısından önem taşıdığını söyledi. Özdemir, sinekle bulaşan hastalıkların kamu sağlığını tehdit etmesi ve bu durumun, bu tür içeceklere karşı tiksinti oluşturabilecek bir durum olması gerekçeleriyle dava açtıklarını sözlerine ekledi. ******** Yanlış hatırlamıyorsam birkaç önce de damacanadan bir böcek çıkmıştı acaba o davanın sonucu ne oldu bilgisi olan var mı? |
![]() |
#44 |
|
![]() Bence de ortada manevi bir zarar oluşmuştur.Çünkü; bu sü satan firmalar reklamların da bir sürü taahhütlerin altıan giriyorlar.El değmeden,son teknoloji vs.Bu gün sakız çıkar,bazılarını pek etklemeyebir fakat davacıyı etkilemiş olabilir.Mahkeme bu yönü gözönüne almalı aynı zamanda olayımızla çok örtüşmese de ticaret kanunun iligili gıda tüzklerinde su firmalarının uycakları kuarallar zaten belli satıcı firmanın bir mzaretinin olbileceğini düşünmüyorum .Hadi diyelim sakız gözle görülüyor,ya gözle görülmeyen ve insan sağlığı için çok tehlikeli olabilecek mikroklar da firmalarının gerekli özeni göstermemesinden dolayı şişelerin içerisinde yer alıyor sa ne yapıcaz* satıcı firmanın bu ihmali kesinlikle cezlandırılmalı diyorum.
|
![]() |
#45 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Av.Bektaş Salim Topbaş'a kesinlikle katılıyorum.Bu konuyu okurken bile gözümde o manzarıyı canlandırdığımda benim bile pskolojim bozulurken söz konusu mağdurun durumunu düşünemiyorum,böyle bir durumla bizzat karşılaşsaydım galiba hayatım boyunca artık su içerken tiksinerek içerdim.Bu durumun insanda çöküntü yaratıp yaratmayacağı kişilere göre değişeceğinden bu konuda yapılan yorumlar da görüldüğü gibi değişmektedir. |
![]() |
#46 |
|
![]() değerli meslektaşım bence olayda maddi manevi zarar vardır şöyle düşünüyorum; kişi çeşme suyu kullanmak yerine damacana alıyorsa bunun sebebi damacana suyun hijyenik olduğudur. dolayısıyla hijyenik olma firma ile yapılan sözleşmede esaslı unsurdur ve alıcı sözleşmenin esaslı unsuru konusunda satıcı tarafından yanıltılmıştır. Bu sözleşmeye dayanarak alıcıyla satıcı arasında muhtemelen defalarca alım-satım ilişkisi kurulmuştur. bu sebeple alıcının daha önce almış olduğu damacanalar karşılığı ödediği parayı isteyebileceğini düşünüyorum. zarar ise damacanalara ödemiş olduğu miktar ile aynı miktar çeşme suyu kullanmış olsaydı ödeyeceği miktar arasındaki farktır diye düşünüyorum zira başta da belirttiğim gibi alıcının bu sözleşmeyi yapmasının esaslı unsuru damacananın hijyenik çeşme suyunun hiijyenik olmamasıdır. kişinin yanıltılarak bu suyu içmek durumunda bırakılmış olmasından dolayı da manevi zarara hükmedilebilir zira kişide damacana sulara karşı bir güvensizlik oluşturulmuştur.
|
![]() |
#47 |
|
![]() Sakızlı ve Akrepli Su, Sinekli Meyve Suyu ve Fareli Ekmek
Ceza kanunu madde 185 deki suç oluşmamıştır benim görüşüme göre. Aldığı suda sakız veya akrep, ekmeğinde fare çıkan kimsenin manevi bir zarara uğradığı düşüncesindeyim. Söz konusu gıda maddelerinin içilmesi ve yenilmesi düşünülemiyeceğinden malın geri alınması ve maddi zararın telafi edilmesi gerekir; maddi zarar vardır. Sağlık ve temizlik kurallarına uyulmadan üretilen ve hizmete sunulan gıda maddelerinin tüketimi toplumun sağlığını tehlikeye düşürür. Sayın Av.Şehper Ferda DEMİREL ve Sayın Av.Armağan Konyalı'nın belirtikleri hükümlein uygulanması gerekir. Fareli Ekmek: Olay 2007 yılında Kuzey İrlanda'da cereyan ediyor. Süper marketten bir ekmek alıp eve gelen İrlanda'lı evde ekmeği dilimlerken içinde ekmekle beraber pişmiş bir fare görüyor. Mahkeme, 'bu bir sabotajdır, ekmeğimize fare katıp bizi sabote etmek istiyorlar' diyen fırının itirazlarına aldırmadan, sıhhatli olmayan gıda maddesini piyasaya sürdüğü gerekçesi ile fırını 1100,- Euro para cezası ödemeye mahküm ediyor. Saygılarımla |
![]() |
#48 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Kesinlikle katılıyorum, çok güzel bir tespit. |
![]() |
#49 |
|
![]() Damacadaki sakız için zehir yorumu yapılamaz ama damacananın kendisi için zehir denebilir:
Tıklayınız: http://ekonomi.milliyet.com.tr/su-si...50/default.htm Saygılarımla |
![]() |
#50 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Demek ki sakızda damacana çıkarsa fena. ![]() |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Sekreter M.S.'ye Eziyet Davasında Karar Çıktı | av.sgenc | Hukuk Haberleri | 0 | 05-03-2007 19:31 |
Kira Tespit Davasında Karar Düzeltme | kciftci | Meslektaşların Soruları | 3 | 25-11-2006 13:58 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |