DANIŞTAY'a Saldırı!!!

Geçen hafta ........... Adliyesi önünde Danıştay'a yapılan çirkin saldırıyı kınamak için tüm Adliye Personeli ( Hakim, Savcı ve Kalem Memurları ) 1 Dakikalık saygı duruşuna çağrıldı. Ben de tüm Avukat arkadaşlarım gibi Saygı Duruşunda bulunmak için Adliyenin Bahçesine çıktım. Ancak Sayın Cumhuriyet Başsavcısı hala anlam veremediğim şu açıklamayı yaptı " Saygı duruşuna Avukatlar katılmasın..."

Savcı Beyin niyetinin ne olduğunu anlamak zor. Ancak bu tuhaf ve anlamsız açıklamaya rağmen Saygı Duruşuna istisnasız tüm meslektaşlarımın katılmış olması kendisine gerekli cevabı vermiştir sanıyorum.

selamlar ;

bu hain saldırının ardından, uzun diye nitelendirebileceğimiz bir soğuma evresi gecti... ben bu yazımı aslında olay sabahı yazmak istedim ama yanlış anlaşılmaktan korktum..

değerli büyüğümüz sayın ÖZBİLGİN en kibar tabirle ''kahpece''

bir saldırıdır

bu saldırının duygusal anlamda etkileri gectikten sonra bir durup düşünmek gerekir..

acaba bu saldırıyı kim yaptı...

bir başbakanın dahil oldugu bir takım çevreler mi yaptı gercekten?...

boyle düşünürsek başbakanımız sözünü geçiremiyor mu artık?

bence bunlar gerçeğin önüne çekilmiş bir perdeden başka bir şey değildir...

şu anda ülkede bölücü faaliyetlerin bitinin en kanlı olduğu dönem...

83 yıllık cumhutiyet tarihi belki de en zor krizini yaşıyor..

atamızın belirttiği zor günler gün geçtikçe yaklaşmakta...

bu günlerde devletin yürütme erkinin güçlü bir tek parti olması bence bulunmaz bir nimettir...


kararların net ve hızlı alınması ancak ohal ilan edilmemesi gereken bir dönemde iyi ya da kötü bir hükümetin bulunması bence bulunmaz bir nimettir...

saldırı sonrasında muhalefet partileri erken seçim diye ayaklandılar hemen

sorarım size bugün erken seçim olsa ne olacak

seçimin ertesi sabahı ülke yeniden laik mi olacak...

hayır

karşımıza öyle yüzdeler çıkacak ki;haftalarca hükümetsiz kalacağız...

beyler akıllı olalım, us ile oturup uslu uslu düşünelim...,
bu saldırı ne için yapıldı...

değerli büyüklerimin görüşlerini bekliyorum

saygılarımla

Danıştay'a ve genel anlamda Cumhuriyete yapılan bu haince saldırıyı nefretle kınıyorum. Bir hukukçunun eline silah alıp terör eylemlerine girişmesi ise beni bir hukukçu olarak bir o kadar yaralıyor.Şiddet ve terörle şu ana kadar hiç bir yere varılmadı varılamayacak da.

Tüm ülkemiz adına geçmiş olsun ve umarım böyle olaylar tekrarlanmaz

Dün gazetede okudum da, Sanık Alparslan Aslan sorgu süresince hiç bir şey yiyip içmemiş. Sorguya çeken hakim, bir ara Aslan'ın sendelediğini görünce: "İstersen otur, sorguya oturarak devam edelim" demiş.
Tahmin edin sanık buna ne cevap vermiş:
"Hayır mahkemeye DUYDUĞUM SAYGIDAN DOLAYI ayakta durmak istiyorum" !!

Adam alacağını aldı, bundan sonra SAYGI ve SAYGILAR sunar herhalde.

YURDUNU VE ULUSUNU SEVENLER;
Çağdaş,Demokratik ve Laik bir Ulusun bireyi olmayı kendisine hedef edinmiş olanlar,
SİZLERE SESLENİYORUM.LUTFEN KULAK VERİN.
Yakın tarihimize baktığımızda görmekteyiz ki yukarıda işaret edilen hedeflere ulaşmayı Ulusu ve kendisi için amaç edinmiş olan ve bu uğurda mücadele veren nice YURTSEVERİMİZ (Prof.Bahriye ÜÇOK,Savcı Doğan ÖZ,Turan DURSUN,Uğur MUMCU,Gazeteci Yazar Çetin EMEÇ,Abdi İPEKÇİ ,Prof.Ahmet Taner KIŞLALI, SİVAS da yakılan yazar ve şairlerimiz başta olmak üzere daha niceleri) ne yazık ki katiller tarafından haince yok edildi.
Tüm bu olup bitenler karşısında "Kanı yerde kalmayacak, hainlere Ölüm ve sair Sloganlar dışında " bizler ne yaptık.Yetkililer ne yaptı?Sadece kocaman bir HİÇ.

Şimdide,çok değerli bir yüksek yargıcımız Sayın Mustafa Yücel ÖZBİLGİNİMİZİ haince yok ettiler.
Yine geçmişteki aynı söylemler.Değişen hiç bir şey yok.

Öyleyse ÇÖZÜM nedir?NE YAPILMALIDIR.?
Ülkesini ve Ulusunu seven,Ulusun çıkarlarını, kişisel çıkarlarının önünde tutan,İlmin ve Mustafa KEMAL'İN Rehberliğinden şaşmayan, ÇAĞDAŞ,DEMOKRATİK VE LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN BİREYİ OLMAKTAN ONUR DUYAN HERKES AMA HERKES, tek bir siyasi parti çatısı altında toplanmalıdır.
Çünkü bundan böyle Yeni bir Mustafa KEMAL beklemek hayaldir. Ve de gelmeyecektir.
Bunun için herbirimiz, ELELE, YÜREK YÜREĞE VERMELİ VE MUSTFA KEMALİN HAYALLERİNİ GERÇEK KILMALIYIZ.
BÖYLECE DE, HEM YURDUMUZA VE ULUSUMUZA VE HEM DE KENDİ GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMIŞ OLURUZ.
ÇÖZÜMÜN YOLU,SİYASİ İKTİDARI, DEMOKRATİK YOLDAN ELE GEÇİRMEK GEÇMEKTEDİR.
BUNUN DIŞINDAKİ ÇARELERİN TAMAMI BATILDIR.

"SİYASET KİRLENDİ AMAN SİYASETTEN UZAK DURUN "DİYENLERİN SÖZLERİNİ ASLA DİKKATE ALMAMAK GEREKİR.
ÇÜNKÜ BU KİŞİLER, CAHİL YADA SAF DEĞİLLERSE, KENDİ ÇIKARLARINDAN BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNMEYEN, GAFLET VE DELALET İÇİNDE BULUNAN, BENCİL VE DE ÜZÜLEREK İFADE ETMEK İSYORUM Kİ VATAN HAİNİ KİMSELERDİR.
ÇÜNKÜ,SİYASETTEN UZAK DURARAK VATAN VE MİLLETİN İDARESİNİ BUNU HAKETMEYENLERE TERKETMEK SURETİYLE VATANA VE MİLLETE İHANET ETMEKTEDİRLER.
Sevgi ve Saygılarımla.
İrfan AYDIN

Sn AYDIN,
isminiz kadar aydın ide lerinizi okudum..birçoğumuzun kalbinden ve beyninin içinden geçirdiklerine tercuman olmuşsunuz..teşekkürler..
Evet elimiz kolumuz bağlı oturup durarak memlekete çekidüzen verecek yeni bir ATATÜRK mucizesi beklemek yerine onun çizgisi ve yıllar öncesi hedeflediklerinin bile günümüzde canlılığını ışıl ışıl varlığında gizlediği o muhteşem çizgiyi izlememiz çok daha akılcı bir yoldur..

Atatürk TÜRKİYE coğrafyasında -CUMHURİYET-modelini o en güç ve donanımsız platformda yapılandırmayı başarabildiyse eğer..;
bizler de bu çağdaş koşullarda..,bu mimariyi çok daha ileri modellere taşıyabilmeliyiz..diye düşünmekteyim.

Başımızdaki liderler kendisini bir çoban,bizlerde güdüme hazır koyun sürüleri olarak kendimizi gördüğümüz sürece..bu ASLA BAŞARILAMAZ..
************************************************** ************************

Demokrasi böyle korunamaz..ben uzunca bir süredir elimde bilgisayarım internet kafelerde dolaştım..bu benim için ne büyük bir analiz oldu bilemezsiniz..!
O pırıl, pırıl ;gözleri çakmak, çakmak,.. 8-16 yaş arası çocuklarımız,o ortamlarda ,nikotinin egomanyası,belden aşağı porno,şiddet içerikli oyunlar ve bol küfürler arasında nasıl da kontrolsüz bir sektörün kurbanı olmaktalar anlatamam..
Tabi işine ve insana sygılı işletmelere de rastladım..ama genel düşüncem budur..
Şimdi ne alakası var diyeceksiniz..Vardır hem de nasıl..böylesine içi boş,zamanı katleden bir sektörün her sokak başında ruhsatlandırıldığı bir toplumda GELİŞİM VE İSTİKRARDAN ne kadar sözedebiliriz acaba..?

ONLAR, GELECEĞİN MİRASÇILARI OLARAK..,bilimsel araştırmaların/ sporun /kaliteli müziğin.. takipçisi olmalıdırlar..Kütüphanelerimiz bomboşken int.kafelerde bir sandalyeye ikişer kişi oturarak oyun oynamaları, hiç de zarif görünmedi gözüme..

Biryerlerden başlamak mı gerekmekte..hadi buyrunuz..1. basamak sizlere..NELER YAPILABİLİR..?..Meclis kürsülerinde bile yumrukların konuştuğu memleketimizde ,aynı dili konuşabildiğimiz kaç kişi kaldı ki..?
************************************************** *********************
Ben 12 yaşında bir erkek çocuğu annesi olarak eve- int- aldım..bilgisayarı da yüklediği tüm programları ile..,yakın kontrolüm altında..,
ama ya alamayanlar..ya b u imkanı bulamayanlar..?
YAZIK OLMAKTA..ŞİDDET VE MERMİLERİN ANAVATANIDIR bu oyunlar..
sayın aydın..;
Yolunuzun üzerinde bir iki int.kafeye uğrarsanız haklılığımı anlayacaksınız..

çözüm önerileri;
1/-Özellikle önemle altını çizerek yazıyorum ki internetleri her grup ve kategoriden insanların <ziyaret ettiği düşünülürse;>
BÜYÜK ERKEK MUHABBETLERİNİN arasında kalmamalı o ufacık çocuklarımız..
İki bölmeli yapılandırılmalı,.. hatta ruhsatları bile verilirken BİR EĞİTİM aşamasından geçirilmeli işletme sahipleri..

Salonlarda ,yüzme havuzlarında,defilelerde ve spor salonlarında..,insanları KADIN-ERKEK olarak cinsiyetleriyle 2'ye ayırmayı beceren ŞAHANE liderlerimiz..,bu cilalı
taş zihniyetlerden beyinlerini İZOLE EDERK.., daha çok bu ayrımları düşünebilmeliydi..

2/-Saat sınırlaması getirilmelidir..özellikle orta öğretimde olduğu düşünülen yaş gruplarında,2 saat baz alınmalı..

3/-SİGARA kesinlikle yasaklanmalı

4/-İnternet kafelerde YÜKLENMİŞ OLAN TÜM programlar MERKEZİ bir -ANA BİLGİSAYAR-tarafından merkezi bir denetim altında tutulmalıdır.

5/-İnternet kafelerde bir köşede de okuma alanları şart koşulmalıdır..

çok şey mi istemekteyim..kesinlikle hayır...
istendiğinde 15 dk.da ne kararlar alınabiliyor..?
Bunlar da mutlaka hayata geçirilmeli ..
hem de zaman geçirilmeden..


SEVGİYLE KALINIZ
27.05.2006/09.48
B*U*R*S*A

''kompütür'' ne demek nilgün hanım???

olmadı .... bu güzel yazınıza bu kelime hiç yakışmadı...

Hemen düzelttim sn OnurÇınar..diyorum ya dilimize 800 e yakın kelime ;gerek teknoloji /gerekse yaşamsal dokular aracılığı ile aramıza sızmışlardır..
Uyarınız için teşekkürler..
Ve şu kullandığımız teknoloji tanımlamasının bile kökleri farklı farkındayım..
o kadar olsun..değil mi..

DERİN DERİN İZLER

Danıştay saldırısında da yine aynı seneryo.. görmek ve duymak isteyenlere
bu saldırıda kiralık bir katil kullanılmıştır. her zaman ki kadrodan seçilme
tıpkı abileri ÇATLI, AĞCA ve diğerleri gibi
ne kadar para karşılığı yaptı orası devlet resmi arşivlerinde mevcut ulaşmamız zor sanırım.
ama nedense toplum olarak hala bir konuda ısrar etmekteyiz
olayın türbanla ilişkilendirmeye mecbur bırakılmışız gibi farklı düşünceyi bile ret etmeyi vazife çıkaranlar bile oldu.
faşist sol anamuhalefet (her neyse) hayalkırıklığı içerisinde 'tüh eylem iyi yapılmadı' der gibi
laiklik elbette her fırsatta savunulması gerekli bir konu ise de böyle illagal ABD çıkarlarına hizmet edecek bir formülle olmasa gerek.

kasım-aralık ayında patlak verecek bir ABD İRAN savaşında ABD nin türkiyede iktidar değişikliği istediği ve bu amaçla hertürlü yolu izleyeceği SAM AMCANIN etkin bir politikası olduğu aşikardır.

yakın zamanda göreceğiz TÜRKİYE KİMLERLE GURUR DUYUYOR OLACAK....

Sn ÇAKICI,
Şairliğiniz yanında yurt ve yurttaş sevgisiyle de dopdolu olmanız beni çok sevindirdi.Yurdum insanına olan güvenim tazelenip güçlendi.
İnanıyor ve ümit ediyorum ki,insanımız sizin gibi düşündükçe Türk Milletinin başkaca Mustafa Kemal'e ihtiyacı olmayacaktır.
İnternet salonları ile ilgili dğerlendirme ve önerilerize aynen katılyor ve destekliyorum.
Elinize ve yüreğinize sağlık. Sevgiyle kalınız.

Olay ilk vukuu bulduğunda burada söylemek ( yazmak ), lanet etmek, küfür etmek, vs.vs.vs istediğim onca şey varken, şu kısa zaman içinde, hepimize empoze edilen "hissizleştirme" politikaları sonucu olsa gerek, içimde yanan o ateşin söndüğünü fark ederek söyleyecek hiçbir söz bulamamaktan dolayı kendimden utanıyorum.

Hep aynı senaryolar, aynı oyuncular, aynı roller....

Yeter bıktım artık. Güçsüz bir devletin ferdi olarak, çevremizde dönen oyunları kıyısından köşesinden bir nebze olsun hissederken ve yine güçsüz devletin, güçsüzlüğünden dolayı bu oyunlarda hep bir figüran olarak kaldığını fark ederken, birileri, "ABD hükümeti yıkmak istiyor bu oyunun bir parçası, bu bildik senaryo uygulamaya konuldu" teorilerini, hükmü olmayan hükümet adamlarının "kim bu işten çıkar sağladı ona bakın" babından söylemleri ile bu işi nasıl lehimize çeviririz, üzerimize yönelen oklardan nasıl kurtuluruz cabası içinde ki çırpınmalarını, keza muhalefetin benzer tutumunu, yıllarca aynı yastığa baş koymuş sayın üyenin eşini, çocuklarını, avukatlık kanunundan dolayı bir unvan olan "avukat" unvanına sahip olan ama göğsünde taşıdığı yüreğin içinde genel geçer kabul gören ve insan olmanın belki de en önemli unsuru kabul edilen "vicdana" sahip olmayan şahsı, devletimiz aciz, güçsüz söylemleri altında bunların hepsi bir oyun, bizde güçsüz devletin güçsüz bireyleriyiz, güçlüler oyunu oynuyor bizim yapacak bir şeyimiz yok bizlerde devletimiz gibi sadece figüranlarız, ne yapabiliriz ki diye kafasını kuma gömen ben ve benim gibileri görmekten bıktım usandım.

Güçsüz devleti güçlendirecek olan güçlü millettir. Güçlü milleti de ancak güçlü bireyler oluşturabilir. Lütfen önce güçlü bir birey olalım, içimizdeki ateşin yanması için böyle haince olayların olmasını beklemeyelim. O ateşi her daim içimizde canlı tutalım sönmesine izin vermeyelim. Unutmayalım, unutturmayalım.

Kendi düşünce hezeyanlarım ile Sayın Danıştay üyelerine yapılmış saldırıya yönelik olarak açılmış olan bu başlığı kirlettim ise herkesten özür dilerim. Yukarıdaki yazı hiç kimseyi kırmak rencide etmek amacıyla yazılmamıştır. Kaldı ki söylev itibariyle birşey öğretmek/hatırlatmak amacına matuf gibi görünse de biliniz ki ilk başta kendimin bir şeyler öğrenmesi/hatırlaması, bu siteye her girdiğimde tekrar tekrar okumam ve unutmamam içindir.

Danıştay saldırısı aydınlandı. evet yanlış duymadınız aydınlandı ! Bu olayı emekli askerlerden oluşan hayali örgütlerle ilişkilendirip arkasında da T.S.K.' nin olduğu izlenimi vermek isteyenler, eylemci yakalanır yakalanmaz ifadesi dahi alınmadan " sürprizlere açık olun " şeklinde, ve " ayaküstü demeç verenler mahçup oldu " (Gen. Kur. Bşk. kastedilerek) diye açıklama yapanların kendileri mahçup oldu.
Bu iş birilerinin istediği gibi başladı ancak, gidişat istediği şekilde sonuçlanmayacağı yönünde. Tıpkı Şemdinlide olduğu gibi...
Saygılarımla.

bu olay dış kaynaklı olsa gerek bu işin içinde dış güçler olması ihtimalinide göz önünde tutmak gerek...
bence bu olayda yargı hedef değil bir araç..
ülkede kaos yaratmak siyasi bunalım,ekonomik bunalım yaratmak gerçek hedef 0lsa gerek...bu konuda kısaca görüşüm budur...bunun türban ve laiklikle hiç bir alakası yoktur...bunlarda sadece bir slogandan ve bir bahaneden ibarettir.
biraz uyanık olmak gerek. bu eylemi geçekliştiren şhısta bilinçli olarak kendini yakalattı...

Saldırı bir cinayettir.
Saldırı bu vatanın temeline konulmuş bir bombadır.
Bizde bu bombaya katkı malzemesi koyup daha büyük zarar vermesini sağladık.
Bizim millet olarak en büyük zaaflarımızdan birisi olan yargısız infazı hemen yapıp toplumu yanlış noktalara kanalize etmeye başladık.
Sonuç ne kadar doğrudur, yargı bilecekltir. Ancak kan siyasete değil, yargıya bulaşmıştır. Şer odakları kendi çıkarlarını sağlamak için YARGIYI kullanmış ve ülkenin temeline zarar vermeye çalışılmıştır.

Sayın büyüklerim; böyle provakatif olaylar nasıl dün olduysa, gelecekte de olacaktır. Lütfen toplumu gerecek, yanlış yönlere sürükleyecek ifadeler kullanmayın.
Saygılarımla...

Saldiri Olayini Şİddetle Kiniyorum....

bende danıştaya saldırı olayını şidetle kınıyorum

Danıştaya yapılan saldırıyı Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılan saldırı olarak görüyor,şiddetle kınıyorum.
Umarım bu tür olaylar bir daha tekrar etmez.

"En fazla bir yıl sürer ölüm acısı yirminci asırlılarda" demiş şair...Bir yıl oldu,ne acı dindi ne de kalem tutan ellere sıkılan kurşunun açtığı yara kapandı.Saygıyla anıyoruz...