|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-06-2009, 00:51 | #31 | |||||||||||||||||||||||
|
Alman Hukukunda aile ve miras hukuklarından doğan hakların zmanaşımı 30 yıldır. Bu 30 yıllık zamanaşımı süresine bir istisna getiriyor BGB'nin 197 ci maddesi(Alman Medeni Kanunu): Nafaka normal zamanaşımı süresi olan üç yıllık zamanaşımına tabidir. Kanun'un getirdiği bu üç yıllık sürenin pratikte fazla bir değeri yok; Çünkü Alman Yargıtay'ı Alman hukukunda Verwirkung diye adlandırılan 'hak düşürücü süre'ye öncelik tanıyor. İlama bağlanmamış ve borçlunun temerrüde düşürülmemiş olduğu durumlarda nafaka borcunun tahsilini haklı bulmuyor Yargıtay. İlama bağlı ve borçlunun temerrüde düşürülmüş olduğu durumlarda hak düşürücü süre dört yıl. Gerekçe: Nafaka, nafaka isteyen kişinin geçimini sağlaması amacına ve şimdiye ve ileriye yöneliktir, geçmişe değil. Eğer nafaka alacaklısı geçmiş süreler için nafaka alacağını almak için herhangi bir çaba göstermediyse ve alacaklıyı temerrüde düşürmediyse, nafakaya ihtiyacı yok demektir. Geçimini başka yollardan sağlamıştır. Bu, geçimini başka yollardan sağlamıştır düşüncesine dayanarak borçlu: 'Nafakasını şimdiye kadar istemedi, demekki bundan sonra da istemiyecek düşüncesine kapılır'. Bu düşüncede olan ve borcun istenmiyeceğine inanmış olan borçludan bir seneden sonra borcunu ödemesini istemek, borç zamanaşımına uğramamış olsa bile doğru değildir; çünkü hak düşmüştür. Mahkeme ayrıca kendisinden uzun süre nafaka borcu istenmiyen bu yüzden de istenmiyeceğine dair bir hisse kapılan borçludan senelerin birikmiş nafakasını istemenin onu büyük bir mali sıkıntıya uğratacağını belirtiyor. Yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere Alman hukuku 'birikmiş nafakalar' kavramına fazla rağbet göstermiyor, eğer borçlu temerrüde düşürülmemişse; çünkü nafakayı geçimin sağlanması için gerekli olan bir vasıta olarak görüyor. Saygılarımla |
04-06-2009, 06:30 | #32 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
BU cümle tartışılması gereken bir cümledir. Nafaka ilamı, bir borcun veya hakkın varlığını belirtmiyorsa, nasıl nafaka alacağına dayanak yapılabilir?! Yasal dayanağı olmayan bir cümle değil midir bu cümle?! Nafaka alacağı peyder pey ödenen bir borçtur. Ancak bu husus ödeme şekline dairdir. Genl alacaklar için uygulanan yasal hükmlerden ayrılmayı gerektirecek bir durum varsa eğer ve (Nafaka) Hakkı veya alacağının kendisi için özel bir zamanaşımı başlangıç tarihi yasada belirtilmemişse, Mahkeme kararını verirken nafaka alacakları bakımından yasalarda bir kanun boşluğunun olduğunu da zikredip, bu boşluğu doldurmadıkça, aynen; "Nafaka ilamı, bir borcun veya hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp..." gerekçesi ile nasıl böyle bir karar verir anlayabilmek mümkün değildir. Genel itibariyle özellikle -velayet devam ettiği sürece- çocuklara verilen nafaka ile evlilik sona erene dek eşlere takdir edilen nafaka bakımından, zamanaşımının "duracağı" BK.132. maddenin emridir. Bu bağlamda; 2. yaşındaki bir çocuk hakkında tesis edilecek nafaka bakımından velayet devam ettiği sürece, zamanaşımının duracağı da BK:132 karşısında bilinen bir durumdur. Not: Velayetin ana babadan birisine verilmesi halinde, diğerinin nafaka yükümlüsü sıfatıyla "Velayet" bende değil, bu nedenle bu hüküm bana karşı uygulanamaz demesi mümkün olsa da, kanunda velayet devam ettiği müddetçe "ana ve baba" larından olan alacakları demesi nedeniyle, velayet nafaka yükümlüsü olan kişiden alınmış olsa bile çocuk ile ana veya baba arasında velayet ilişkisi sürdüğü müddetce bu hükmün uygulanması gerektiği düşünecsindeyim.
İlk bölüm için tamamen katılıyorum. İkinci bölüm içinse, BK.132. uygulanmalıdır düşüncem nedeniyle velayet devam ettiği sürece zamanaşımının durması gerektiği düşüncesiyle çekince koyuyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi, ana ve babadan birisi ile velayet devam ettiği müddetçe, çocuğun ana ve/veya babadan doğan alacaklarına karşı zamanaşımının işlememesi gerektiği kanaatindeyim. |
04-06-2009, 21:24 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
Saim Bey, BK 132 inci maddenin konumuzla ilgisi bulunmamaktadır. |
04-06-2009, 21:37 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Neden? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Amerikan Mahkeme Kararları (Özelde Newyork eyaleti) Türkiye'de tenfiz kabiliyeti | adıge | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-04-2013 23:43 |
icra mahkemesi ilamı | advocat63 | Meslektaşların Soruları | 1 | 19-05-2008 15:56 |
Yurtdışında boşanma, tanıma, tenfiz ve zamanaşımı. | avegunduz | Meslektaşların Soruları | 2 | 04-04-2008 18:35 |
Soybağının Reddine İlişkin Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması - Görevli Mahkeme | seyitsonmez | Meslektaşların Soruları | 3 | 05-01-2007 10:22 |
Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması | glossator | Meslektaşların Soruları | 1 | 28-04-2002 00:46 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |