Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz.

reşit olmayanlar arası cinsel ilişki

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-10-2012, 23:04   #31
Teknik_Uzman

 
Varsayılan

sayın Gemici, bu tartışmayı, başka bir tartışmanın linkini vererek güncellemiştir.

o tartışmanın tarihi 2007 yılının 11. ayıdır (5 yıl önce).

son mesaj, bir sorudan ibaret olup, yanıtlanmamıştır..

bunun anlamı;
bu tartışma hiç sonlanmayacak mıdır? kaç yıldır buna bir çözüm gelmemekte midir?
birilerinin başına geldiğinde ortaya konulan açmazlar olarak yanıtlar mı aranmaktadır?

en doğru usavurma tekniğine doğru gitmek ve bununla da toplumun aşılmaz sorunlarını çözmek dileği ile..
Old 10-12-2012, 21:56   #32
meltemsemiz

 
Varsayılan

öncelikle şikayet süresi geçirilmeden yapıldığı taktirde her iki taraf da müşteki sanık olur. karşılıklı kasten yaralama gibi. eylemin suç olup olmadığı ise doktrinde tartışmalı. şu an adını harırlamadığım ancak kitabı tüm hakim ve savcılara ücretsiz dağıtılan bir prof. bu suçta 18 yaşından küçükler sanık olmaz diyor. 2. görüş ise karşılıklı suç olduğu yönünde. yani kimin vekili olduğunuz önemli SSÇ müdafi iseniz 6 aylık süreyi kaçırmayın, siz de şikayet edin, müşteki de sanık olacağından şikayetten vazgeçmek zorunda kalacaktır.
Av. Meltem Semiz
Old 14-12-2012, 12:17   #33
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan meltemsemiz
öncelikle şikayet süresi geçirilmeden yapıldığı taktirde her iki taraf da müşteki sanık olur. karşılıklı kasten yaralama gibi. eylemin suç olup olmadığı ise doktrinde tartışmalı. şu an adını harırlamadığım ancak kitabı tüm hakim ve savcılara ücretsiz dağıtılan bir prof. bu suçta 18 yaşından küçükler sanık olmaz diyor. 2. görüş ise karşılıklı suç olduğu yönünde. yani kimin vekili olduğunuz önemli SSÇ müdafi iseniz 6 aylık süreyi kaçırmayın, siz de şikayet edin, müşteki de sanık olacağından şikayetten vazgeçmek zorunda kalacaktır.
Av. Meltem Semiz

Sayın meltemsemiz.

Kasten yaralamanın karşılıklı olmasında, suça ilişkin iki farklı eylem vardır.

reşit olmayanla cinsel münasebette karşılıklık ilkesi gereğince suça ilişkin iki farklı eylemi ben tespit edemedim. Bunun suç olduğunu ifade edenler bu ayrımı açıklayabilirler mi?
Old 16-12-2012, 01:01   #34
Teknik_Uzman

 
Varsayılan 'interaktif' açıdan farklıdır

Alıntı:
Yazan Raşit Tavus
Sayın meltemsemiz.

Kasten yaralamanın karşılıklı olmasında, suça ilişkin iki farklı eylem vardır.

reşit olmayanla cinsel münasebette karşılıklık ilkesi gereğince suça ilişkin iki farklı eylemi ben tespit edemedim. Bunun suç olduğunu ifade edenler bu ayrımı açıklayabilirler mi?

Bir hukuksever olarak; hazır bir dosyadan evrak bulup masaya koymalıyım:

Bilindiği üzere "Hukuk Forumları > Hukuk Soruları > reşit olmayanlar arası cinsel ilişki" konusu; "eşit olmayanla cinsel münasebet"ten, 'interaktif' açıdan farklıdır.

Yani her ikisi de ergen olduğundan, suçlar karşılıklıdır, iki farklı (aynı başlıklı) eylem mevcuttur; zaten paradoksu da yaratan esasen bu durumdur.
Old 16-12-2012, 01:06   #35
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Paradokstan kurtulmak mümkün mü?

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
“eylemin suç olup olmadığı ise doktrinde tartışmalı / bu suçta 18 yaşından küçükler sanık olmaz diyor. 2. görüş ise karşılıklı suç olduğu yönünde”
derken, henüz çözülmemiş bir toplum kuralının uygulanmakta olduğunu imâ ediyor olabilir. Yani ergenlerin, yaşa bağlı olarak bazı fiillerin fâili olabilirliği; karşılıklı fâillik-mağdurluk paradoksunun getirdiği açmazın çözümsüzlüğünün sürdüğünü de.

Peki, ergenler; yetişkinlerin yönettiği dünyada, onlara ait bir suçu işlediklerinde; niçin kendilerine ait bir cezalara sahip değiller? Yahut ergenler; nasıl oluyor da, bu yaşın içinde yetişkinlerin suçlarını işlemeye ehil olabiliyorlar? O hâlde sistem; ehil olma düzeyini mi kıstas almalıdır?

Yani kısacası ‘ergenler, yetişkinlerin işledikleri suç türlerinin fâillleri olursa; yetişkinler gibi mi cezalandırılacaklardır?’ Ergen, çocuk ile yetişkin arasındaki geçiş döneminin insanıdır. Ya buna uygun olarak iki yaş grubunun arasında orta ağırlıkta ceza oluşturulmalıdır; yahut çocukça /mâsumâne/ bir yaramazlıkla başlayıp, toplumun ahlâk / ailevî yapısını dağıtıcı görülen bir fiil ile sonuçlanarak, yetişkinler gibi suçlandıklarından dolayı, sınıf atladıkları bu geçiş bölgesi cezasından muaf tutulmalıdırlar.

“Esasen karşı şikâyetin olması, diğer tarafın da kendisini kurtarma amacını taşıyan bir işlem olmaktan /hukukta paradoks yaratıp davayı düşürmekten/ başka anlam taşımayacaktır. Yani, (i) kadın tarafının saklı rızasını perdelemek, (ii) yahut erkek tarafını kurtarmak için kullanılan ‘karşı şikâyet tekniği’; mevzuattaki açığı kullanarak, mevcut durumun çözümünü var göstermektedir. Oysa gerçekte bu paradoks, çözümsüzdür.

Ancak kovuşturma evresinde şikâyetin gerçekliğine hükmedilecek; kanıtlanması halinde bir tarafın şikâyeti doğru, diğeri yanlış /iftira/ olarak kesinleşecektir.“ (önceki yanıt)

Gerçekte, karşılıklı olarak iddia edilen bu fiil; asla kanıtlanamaz nitelikte olduğundan; davanın sürüncemede kalmasını (tarafların acı çekmesini) önlemek adına, ikili savunmanın anlaşması (davadan çekilmeleri, davanın düşmesi) gibi, tarafların her birinde (özellikle kadın tarafının ailesinde, şikâyet baskılarının sonuna doğru kadının bizzat kendisinde) yara izleri bırakan çürük sonuçların çözüm olarak değerlendirmesi yeterli görülmektedir.

Birkaç fâcia daha yaşanmadan 15-18 yaşın (ergen cinselliğindeki serbestiler veya kısıtlamalar) durumu yasa koyucu tarafından âcilen ele alınmalıdır.

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
“... siz de şikayet edin, müşteki de sanık olacağından şikayetten vazgeçmek zorunda kalacaktır.”
derken; sosyal çözümsüzlüğü, mevcut mevzuâtta bir uzlaşma çözümü olarak görüp, belki de yasa koyucunun yapabileceği bazı düzenlemelerinin önünü bir şekilde kesiyor.

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
”yani, kimin vekili olduğunuz; önemli!”
derken de bu kez; savunma tekniğine, bazen de başarısızlığına bağlı olarak; kişilerin farklı cezalara maruz kalabileceğini imâ ediyor olabilir. Oysa doğru bir usavurum, haksızlığın önüne geçmek için tek kıstas, zorunlu bir insanlık süreci değil miydi?
Old 16-12-2012, 13:34   #36
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan öğrenci ezgiii
İyi günler sayın Türk Hukuk Sitesi okuyucuları bir sorum olacak, tartışmaya açık;
TCK 104; Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

diyor. Peki fail ve mağdurun ikisinin de 15-18 yaş arası olduğunu farz ettiğimizde durum ne olur? Kim fail, kim mağdur? Sabah adliyeye ilk koşan mı mağdur olacak ve şikayet hakkı onda olacak?
Şimdiden teşekkür ederim. saygılar

Basitce ve mantiken;

Rızası olsa dahi şikayet varsa (her iki taraftan da olabilir, yaş nedeniyle) suç vardır. Araştırılması gerekir. Müştekinin mağdur mu, sanık mı olduğu soruşturma neticesinde belli olur.

Diyelim ki, müşteki bu durumdan şikayetçi oldu. Sanık da basit yaralamadan şikayetçi oldu ve ispatladı. Aynı olayda hem sanık hem mağdur olur.

Mağdur ya da sanık olmak, her ikisi de olmak kanıtlarla mümkündür. Şikayetle değil. Psikolojik durumu v.s çok çok iyi değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Old 16-12-2012, 23:34   #37
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Paradoks, ‘Düello’da mı gizli?

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Basitce ve mantiken; ......

Paradoks, ‘düello’da mı gizli?

‘Düello’; bilerek ve isteyerek ‘aynı anda’ gerçekleştirilen saldırı olup, iki farklı fiilin, iki fâili vardır. Ki bunda; ne şikâyet olur, ne de karşılıklı bir mağduriyet söz konusudur.

‘Düello’ olmadığı sürece, yani bilerek ve isteyerek ‘aynı anda’ olmadığı sürece, kapışmada mutlaka bir taraf önce davranır, diğer taraf da anlık bir süre akabinde karşılık verir. İlkine saldırı, ikincisine de savunma denmelidir bu durumda. Dolayısıyla da kanıtlar, bu zamanlamayı resmederse; o zaman gerçek saldıranın suçlu ve gerçek cezalı taraf, diğerininse mevzuatta yer alan bir meşru savunmanın da kurtaramadığı fazla cezayı alan taraf olarak kesinleşmesi mümkündür.

Oysa genelde “reşit olmayanlar arası cinsel ilişki”; düello gibi başlar; ancak aileler devreye girince, yapay bir mağduriyet yaratılarak (birinin cinsel saldırıyı zamanda öncelikli yapmasına çevrilerek); olay bir paradoksa dönüştürülür ve böylece çözümsüzlük de, geri çekilmekle çözüme kavuşturuluverir.

Bazı deneyimli müdafiîler, bu konunun çözümünü bu şekilde (Ali Cengiz Teorisi) ile çözerken; diğerleri de hâlen soruşturmanın bir tek tarafı mütecaviz gösterebilmesini ummaktadırlar. Zaten net fotoğrafı çekilemeyen bir olayda, hangi delillerle bir gerçek, 'çift' yapılabilir; hangi yalanlarla iki fâil, 'yarım'a düşürülebilir? Yani kısaca, ‘suç vardır; fâil şudur; diğeri mağdurdur’ denemez.

Sayın Nur Deniz, giriş olayını konu içi, ikinci örneği karşılıklı basit saldırı / yaralama gibi konu dışı bir örnekle verdiği için; olayın sadece paradoks yaratma yönüne değinmiş olmakla, ergenlerin suçlu olabilirliğinin, ceza ehliyetlerinin ve zorlama olmadığında saldırı önceliğinin, … getirdiği açmazları ertelemektedir.

Olay, cinsiyet içermeseydi; basitleşir, delil bulunur, fizikî tespitler yapılır ve zamanda önceliği de anlaşılabilirdi. Bu konu; daha çok sosyal eğilimleri, davranışların maddî çıkarlardan etkilenmediği konumları irdelemek üzere açılmış gözükmektedir. Aksi hâlde, mevcut mevzuat ile her şeyi kısaca işletir, hükümler verirdiniz.

Esasen bir olayda kanıtlar olmadığında ortaya konan tüm suçlamaların; şikâyete veya evveliyâtına ilişkin yapay tanıklara dayalı olduğu, soruşturmanın ve hatta kovuşturmanın da sözel /üretilebilir/ delillerle (+tanıklarla) yürütüldüğü kolayca görülebilir.

Öte yandan, yargıyı iknâ etme sürecinin /vicdanı işletme tekniğinin/, bu gibi yapay sahneleri temel alan bir mekanizmaya mecbur kaldığı; kurgu bilgilere dayalı bir usavurum yapıldığında ise, muhakemenin haksız hükümler üretmesinin kaçınılamaz olabileceği de gözardı edilmemelidir.
Old 19-12-2012, 15:31   #38
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

Mevzuatın bu haliyle, bu sorunun cevabını bulmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.
Old 19-12-2012, 16:53   #39
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Açmaza odaklanmak mı?

Alıntı:
Yazan Av. Taner BAŞ
Mevzuatın bu haliyle, bu sorunun cevabını bulmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.

Teşekkürler sayın Av. Taner BAŞ. Yorumunuz gerçekten de katkı vericiydi; çünkü başından beri canlı tutulmaya çalışılmış olan bir açmaza odaklanıyordu.

Aslında bu halvet, iki esas noktayı yahut bir ayrımı belirginleştiriyordu:

1-mevcut hukuk içinde kalıp, onunla yamalar yapıp, çoğu kez yaratıcı zeka ile bulunabilen çözümlerle yarışmacı gibi yaşayıp gidenler;

2-mevcut hukukun, gerçekliği temsil etmekten ırak olduğunu düşünüp, toplumun değer yargılarını karşılayan (genele şâmil) umumî çözümler arayıp, bunun için çarkın içinde mücâdelesini sürdürüp yitenler.

Neredeyse, yenilikçiler veya eskiciler, liberâller yahut muhafazakârlar gibi iki farklı hayat görüşü taşıyan yaklaşık toplumun ortadan ikiye ayrılacağı kadar dengeli kefelerdeyiz.
Bazı tartışmacılar köhne olarak yorumlarken, diğerleri hâlen acı çekilen noktaları, bir paradoks gibi fırına sürmekteler. Doğu yasaları, sanki batı yasaları ile amansız bir savaşta!

Gerçekten belki de toplum, jeopolitiği ve daha birçok konumsal gerçekliğinin etkisinde kalarak; birbirine karşıt olacak derecede renkler içeren bir mozaik oluşturmuşa da benziyor. İki komşu bile farklı düşünürse, bir ülkedeki ortak değer yargılarını, hangi umumî yasa ile biçimlendirebilirsiniz ki?
Biri ırk, diğeri inanç sistemini farklı kategoriler olarak kabullenip, bunları uzlaştırmaya ve cazibe merkezi oluşturup toplumun büyük kesimini kendisine çekmeye çabalamak gibi; hangi mevzuatı baştan yazıp, hangisini ayıklayıp, yahut modern ve gerici gördüğünüz iki karşıt değer yargısını (yani asit ile baz'ı), nasıl olur da birbirine kaynaştırabilirsiniz?

En azından çözümsüzlüğün var olduğunun algısına erişmek, bu noktada bâri uzlaşmak, çözüme gitmenin, mevcut acıların gereksizliğinin şanslı bir başlangıcı olmaz mıydı?

İşte, bu nedenle teşekkür edilmeli her farkındalığa..
Old 22-01-2013, 10:49   #40
Atilda09

 
Varsayılan

Değerli THS Üyeleri,

Ben olaya biraz mizahi! bakarsam umarım kabalık etmiş olmam. UKALA GOOGLE (bizim evde böyle tanımlanır). Kendisine cinsellik konusunda en çok soruyu TÜRKİYEnin sorduğunu söylüyor.
İki gencin (ben bu yaşın başlangıcını 15 varsayarım.) deneyimleri nasıl bir suç olabilir?
Anne baba rızası ile evlendiklerinde reşit oluyorlar. Peki sizce bu nasıl açıklanır? Bir evlendirme programı vardı. Ata TÜRK adlı gencin annesi oğlum aşık olursa ben anlarım diyordu. Sanırım kanun koyucunun bakış açısıda bu.
Birey cinselliği tanıdığı andan itibaren hayatının her evresinde kendi kendini tatmin edebilir.
Bu baskılanmış cinsel açlığın giderilme şeklidir. Yemek yemek gibi cinsellikte bir ihtiyaçtır.
Bu istekler neden baskılanır sorusu sanırım felsefe forumunun konusu olacaktır.

Kanaatimce öğrenci ezgiii kanunda olmayan bir suç fiili tanımlamaktadır. TCK 104; Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan "YETİŞKİN" kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "
"Kanun koyucunun zımni iradesinde yetişkin kastının olduğunu varsaymak daha doğru. Suçun oluşması için gereken bileşenlerden sadece birinin varlığı ne kadar anlamlı olabilir?

Teşekkür Ederim.
Old 23-01-2013, 15:29   #41
Av. Alper

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan meltemsemiz
...öncelikle şikayet süresi geçirilmeden yapıldığı taktirde her iki taraf da müşteki sanık olur...
Av. Meltem Semiz

Müşteki :Şikayetçi, yakınıcı. Suçtan zarar gören ve yetkili makamlara bu suçu ihbar eden kişi.

Sanık : Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş kimse.

Bu şahıslar Cumhuriyet Savcılığında "şüpheli" niteliğini taşımakta olacaklar. Dolayısıyla her ikisi de aslında olay Cumhuriyet Savcılığı'na intikal ettiği anda "Müşteki Şüpheli" olacak, yargılama sürecinde ise "Müşteki Sanık" olarak yargılanacaklardır..

Karşılıklı olmayan bir eylemden bahsedilmiş yukarıda. Kanunda düzenlenen söz konusu maddenin başlığı; "Reşit olmayanla cinsel ilişki". Kanun çok açık bir şekilde bunu suç olarak düzenlemiş. Olayımızda da gayet doğal olarak her iki tarafın da bu suçu işlemiş olduğunu görmekteyiz.
Old 04-07-2013, 11:00   #43
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Keşke

Merhaba,

Keşke yukarıda verildiği biçimde olaydı şu madde:

TCK 104; Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan "YETİŞKİN" kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "

O zaman arada kalınan o paradoksa girmezdik. İki onbeşliğin masumiyetine de inanırdık; şikayetler anlamsızlaşırdı.

Oysa, tabu gibi görülen, toplumun farklı kesimlerinde bir yanda ihtiyaç, öte yanda namus olarak görülen bir ikilemselliği, tek celsede çözebilirdik.

Gerçekte tartışma, deneyimli hukukçuların bile tartıştığı ve bir türlü yasaya dönüşemeyen eşiğin önünde olduğu gibi duruyor; yasa koyucunun masasına da asla iletilmiyor. Tartışma; gündemde tutmak, daha doğru bir metne erişmek için iyidir aslında; ama artık vapur kalkmak üzeredir.

******************************

Bir kaç görüş derledim; önceki anlatılmış noktaları içeriyor ve derleyip topluyor aslında:


“… on beş yaşını bitirmişçocukların, cebir, tehdit ve hile olmaksızın , yani isteyerek sevişmeleri, karşılıklıbirbirlerini şikayet etmedikleri sürece, hukuk düzenimizde artık serbestkılınmıştır.” (BEŞERİ CİNSELLİK VE YENİ TÜRK CEZA KANUNU, ZekiHafızoğulları, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza ve Ceza Usulü HukukuAnabilim Dalı).

------------------------------

15–18 yaş grubunda yer alan çocukların rızaen gerçekleştirdiği cinselilişki de, kimin fail kimin mağdur olacağını belirleyebilmek açısından ilerisürülmüş görüşleri üç gurupta toplamak mümkündür. İlk görüşe göre, ikna edeninfail olarak kabul edilmesi gerekmektedir Diğer görüş, her iki tarafın da hemfail hem mağdur olacağını savunmaktadır. Nihayet son görüş iki tarafın reşitolmadığı hallerde suçun oluşmadığını ileri sürmektedir.

… 2. görüşe göre Kanunun31/3. maddesinde 15–18 yaş arası failler için herhangi bir cezasızlık durumubulunmayıp cezalarında 1/3 oranında in-dirim yapılması öngörülmüştür. Şikâyeteden mağdur, edilen fail olacak-tır. Yani önce sobeleyenin oyunu kazanması gibibir durum diğer tarafta süresi içinde şikâyet hakkını kullandığında, ortayaçıkmayacak; diğer taraf da fail durumundan mağdur-fail durumuna geçecek veşartlar her iki taraf için de eşit hale gelecektir. Muhtemelen her iki taraf dadaha sonra cezadan kurtulmak için karşılıklı olarak şikâyetten vazgeçecek vesorun taraflar açısından en uygun olacak şekilde sonuçlanacaktır. Bu nedenlekanun koyucu açıkça ifade etmese de dolaylı olarak reşit olmayan iki kişiarasındaki rızaya dayalı cinsel ilişkinin taraflarının bu suçtan cezalandırılmasınıistememektedir.

… 3. görüşe göre 5237 sayılıTCK’nın hazırlanmasında ilgili TBMM Adalet Alt Komisyonunda görev alan ÖZGENÇ,kimin fail kimin mağdur olduğunun belirlenemediği bir suç tanımınınolamayacağı, bu nedenle suçun failinin 18 yaşını doldur-muş herhangi bir kişimağdurunun ise 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşı-nı doldurmamış bir kişiolduğu, 15 yaşını doldurmuş kişilerin birbirleriy-le rızaen cinsel ilişkiyegirmelerinin suç olarak düzenlenmediği, bu duru-mun aile ve toplum disipliniçerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini belirtmiştir[1].Madde başlığının “reşit olmayanla cinsel ilişki” şeklinde düzenlendiği gözönünde bulundurulursa kanun koyucunun amacının re-şit bir kişinin reşitolmayanla ilişkiye girmesinin suç olarak düzenlediği, her iki tarafın da reşitolmadığı durumları cezalandırmak istemediği düşü-nülebilir. AnayasaMahkemesince iptal edilen 2. fıkradaki düzenleme de bunu destekler mahiyetteydi.(REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ SUÇU, Özgür BEYAZIT. TÜRKİYE ADALETAKADEMİSİ DERGİSİ (TAAD), NİSAN 2010, SAYI: 1)

[1] ÖZGENÇ,İzzet: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi,3. B., Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı yayını, Ankara 2006, s. 806. Aynı yönde bir başka görüşiçin bkz. HAFIZOĞULLARI, Zeki, “Beşeri Cinsellik”, s.5, www.zekihafizogullari.com/5237%20sayili%20kanunda%20suc larin%20tasnifi.doc, 10 Aralık 2006.



================================================

Başka bir başlık altında da irdelenmekteymiş bu konu; ancak 2009'da pes edilmiş (
TCK'nın 104. maddesi uygulama şekli;
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=39796).


TCK'nınilgili maddesi yukarıdaki şekildedir. 18 yaşından küçük kişinin rızası olsadahi fiili suç kapsamında tutmaktadır. Kafama takılan durum şudur? 18 yaşındanküçük 2 çocuğun rizalarıyla birlikte olmaları durumunda bu suç oluşacakmıdır?Çünkü bu durumda 2 çocuk yönünden de cinsel dokunulmazlık ihlal edilmektedir.Bu konuyla ilgili görüş ve Yargıtay kararlarını bekliyorum.
Teşekkürler.

18-06-2009,14:37Hasan Bahadır Büyükavcı
...............................

Sayınmeslektaşım;
Suçunmağduru; on beş yaşını tamamlamış algılama yeteneği gelişmiş ve fakat on sekizyaşını tamamlamamış çocuklardır. Suçun maddi unsuru; sanık ile mağdurun cinselilişkiye girmiş olmasıdır. Bahsettiğiniz durumda ise, mağdur ve fail on beşyaşını tamamlamış on sekiz yaşını tamamlamamıştır. Esasen, TCK'da bu durumunözel olarak düzenlenmesi doğru olurdu. 104. madde metnine göre suçun unsuruoluşmaktadır. Özünde her iki çocuk da hem mağdur hem fail olmaktadır. Mağdurunkız çocuğu olması gerekmemektedir. Her iki çocuğunda cezalandırılması halindecezaevleri çocuk suçlularla daha da dolacaktır. O bakımdan TCK'da mevcutboşluğun yasal düzenlemeyle ya da içtihad yoluyla doldurulması gerekir.

18-06-2009, 15:21 Av. Engin EKİCİ

------------------------------------------------------------

Old 09-08-2013, 11:13   #44
Av.A.Aksoy

 
Varsayılan

Ceza Hukukunu Artuk-Yenidünya ekollerinden aldım ve henüz kendileri bu konuda bir sonuca varamamışlar.Haliyle biz de varamadık.Bir boşluk olduğu aşikar kanaatimce ancak esasa ilişkin inceleme esnasında söz konusu eylemi gerçekleştirme iradesinin olup olmadığının belli olabileceğini düşünüyorum.İki taraf açısından da rıza var ise soruşturmaya mahal olmadığını,fakat TCK m.104 ün icrası iradesini taşıyan biri var ise cezalandırılabileceğini düşünüyorum.
Old 20-08-2014, 18:04   #45
avukat olmak isteyen doktor

 
Varsayılan

Eski bir konu ama tam netliğe kavuşmamış. Çok güzel beyin fırtınası yapılmış.

Aynı yaş grubundan 2 çocuğun cinsel ilişkisi "istismar" değildir. Bu mantıklı düşününce istismar olmayınca ceza da olmaz gibime geliyor.

Not:hukukçu değilim
Old 30-08-2014, 12:11   #46
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat olmak isteyen doktor
Eski bir konu ama tam netliğe kavuşmamış. Çok güzel beyin fırtınası yapılmış.

Aynı yaş grubundan 2 çocuğun cinsel ilişkisi "istismar" değildir. Bu mantıklı düşününce istismar olmayınca ceza da olmaz gibime geliyor.

Not:hukukçu değilim

Kimi hukuk fakültesi mezunundan daha mantıklı bir yaklaşım sergilemişsiniz, tebrikler.
Old 05-12-2014, 12:26   #47
üye46305

 
Varsayılan

Her iki çocukta mağdur olur. Olayın esası incelendiğinde kim kimi cinsel ilişki için ikna etmiş, bu araştırılmalıdır. Baskın bir taraf yoksa karşılıklı uygun iradeleri ile gerçekleştirmişlerse her iki çocuğa ve ailelerine geçmiş olsun denilmelidir.
Old 18-12-2014, 16:54   #48
Yahya Has

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat olmak isteyen doktor
Eski bir konu ama tam netliğe kavuşmamış. Çok güzel beyin fırtınası yapılmış.

Aynı yaş grubundan 2 çocuğun cinsel ilişkisi "istismar" değildir. Bu mantıklı düşününce istismar olmayınca ceza da olmaz gibime geliyor.

Not:hukukçu değilim
Zaten kanun "istismar" fiilini değil "cinsel ilişki" fiilini cezalandırıyor. Burada tartışılan; reşit olmayan iki kişinin rıza ile cinsel ilişkiye girmiş olması durumu ile yetişin bir kişinin reşit olmayan kişi ile cinsel ilişkiye girmiş olması durumu aynı durum gibi kabul olup aynı şekilde cezalandırılır mı sorunsalıdır.
Old 21-12-2014, 11:05   #49
Batu Han

 
Varsayılan

Ne olduğu detaylıca açıklanmış zaten önceki mesajlarda, fakat ben ne olmasıyla ilgili kişisel düşüncemi açıklamak istiyorum.

Reşit olmayanla cinsel ilişkinin suç olmasının bir sebebi de, yani korunmak istenen hukuki fayda, küçüğün bu konudaki karar verme ehliyetinin tam olmamasıdır. Böyle bir durumda iki tane karar verme ehliyeti tam olmayan kişi cinsel ilişkiye girdilerse ortada onları sorumluluktan kurtaracak bir ehliyetsizlik olduğunu kabul etmek gerek diye düşünüyorum.

Çünkü ceza hukukunun bir amacı da suçluları kazanmaktır. Kendilerinden başka kimseye zararı olmayan bir fiili gerçekleştirdiler diye bir de üzerine bu küçükleri cezalandırmak onları zorla kaybetmek anlamına gelecektir. Zaten cinsel açıdan bir zarar görmüş olma ihtimalleri var bu fiili gerçekleştiren çocukların. Bir de üzerine tutup kollarından hapse atmak ceza hukukunun hiç bir amacına hizmet etmeyecektir. Ne toplum vicdanını rahatlatır, ne kamu güvenliğine hizmet eder, ne de suçluyu topluma kazandırır.
Old 22-12-2014, 22:23   #50
QuestionMark

 
Varsayılan

Merhaba.

Ülke gerçeklerini göz ardı ederek tartışıyoruz. Müşteki kız ise olayın gerisi araştırılmadan haklı bulunur ve şüpheli cezalandırılır.

Müşteki erkek ise şüpheli beraat eder.

Olması gereken, ceza hukukunun bu alana kesinlikle el atmamasıdır.
Old 14-01-2015, 15:49   #51
Av.A.Aksoy

 
Varsayılan

Konuya bir örnek duydum. Cinsel ilişkide bulunan çocuklardan kız korumaya alınıp çocuk cezaevine gönderilmiş. Kararın gerekçesini merak ediyorum.
Old 15-01-2015, 19:48   #52
Yahya Has

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.A.Aksoy
Konuya bir örnek duydum. Cinsel ilişkide bulunan çocuklardan kız korumaya alınıp çocuk cezaevine gönderilmiş. Kararın gerekçesini merak ediyorum.
kız 15 yaşından küçük olabilir mi?
Old 15-01-2015, 20:46   #53
txyz

 
Varsayılan

Hukukun bu alana müdahil olmaması daha doğrusu istismar,cebir, şiddet olmadıkça suç yönünde bir değerlendirme yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Cezalandırma ile sağlanmak istenen amaçlar gerçekleşmeyeceği gibi bunun tam tersi söz konusu olabilir.

Suça sürüklenen çocuk, örneğin bir ay sonra aynı fiili gerçekleştirirse fiil suç olmayacakken şimdi cezalandırılıyorsa buradan nasıl bir ders çıkarması, ne şekilde rehabilite olması gerekmektedir. Düşünsel dünyası, kişiliği gelişmekte olan bir çocuğu cezaevi ortamıyla tanıştırmak kamu vicdanını zedeleyip aynı zamanda onu toplum dışına atmaz mı.
Old 15-01-2015, 21:01   #54
Av.A.Aksoy

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yahya Has
kız 15 yaşından küçük olabilir mi?

ikisi de 17 yaşındalar
Old 08-03-2015, 23:48   #55
imsel

 
Varsayılan

hani sözde erkek-kadın eşitti kanun önünde?
Old 09-03-2015, 08:38   #56
Av.Özgür Özen

 
Varsayılan

Yukarıda konu teorik açıdan enine boyuna irdelendiğinden bu kısmına girmeden uygulamadaki durumuyla ilgili şunu belirtmek istiyorum.

Değerli bir savcı büyüğümle bu konu ile alakalı bir sohbetimizde kendisinin bu tarz durumlarda, uygulamada biri diğerinden şikayetçi olduğunda diğer tarafında karşı taraftan şikayetçi olduğunu, alınan ifadeler ve somut olayda bulunan deliller değerlendirildiğinde eğer cinsel ilişki ile ilgili herhangi bir cebir,hile ve tehdit söz konusu değil ise işbu soruşturmada taraflar bakımından fail ve mağdur sıfatının aynı kişilerde birleşmesi söz konusu olduğundan bahisle soruşturma sonucunda takipsizlik verdiğini belirtmişti.

Kanaatimce de günümüz sosyolojik şartları göz önüne alındığında yerinde bir karar olduğunu düşünüyorum.
Old 09-03-2015, 09:49   #57
Teknik_Uzman

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan basak alboga
Her iki çocukta mağdur olur. Olayın esası incelendiğinde kim kimi cinsel ilişki için ikna etmiş, bu araştırılmalıdır. Baskın bir taraf yoksa karşılıklı uygun iradeleri ile gerçekleştirmişlerse her iki çocuğa ve ailelerine geçmiş olsun denilmelidir.

Buradaki olayın niteliği, ayrıntıları almaya izin veren yapıda değildir. İster ailelerin psikolojik / sosyolojik yaklaşım veya baskıları, şikayete dönüştüğünde de isterse soruşturma veya kovuşturmaya varan sorgulamalarda, hiç kimse olayın ayrıntılarına inemez.
Tek inilebilen ayrıntı; kişilerin cinsiyetinin toplumla öngörülen önceliğidir, sonuçta erkek saldıran taraf olmakla, diğeri de mağdurlukla nitelenir. Olayın çözmeye çalışan tüm üçüncü tarafın tek derdi; henüz "suç" olarak tanımlanmamış bir olayın unsurlarını kurgulayıp, olayı çözme başarısına sahip olmaktır..

Alıntı:
Yazan Av. Alper
... "Reşit olmayanla cinsel ilişki". Kanun çok açık bir şekilde bunu suç olarak düzenlemiş. Olayımızda da gayet doğal olarak her iki tarafın da bu suçu işlemiş olduğunu görmekteyiz.

Karşılıklı şikayet tekniği, zaten tarafları mağdur konumuna düşürdüğünden, suçluyu bulmak mümkün değildi. Tarafları ayrı ayrı cezalandırmaksa, kadın-erkek eşitliğine uygun düştüğü halde, toplumdaki cinsiyet öncelikleriyle uyuşmuyordu.
Burada hukukçular dâhil olmak üzere kolay gelen çözüm tekniği (düz mantık); erkek, üreme fizyolojisi itibariyle saldırgandır, bu yapısı da bilimsel olarak kanıtlanabilir, sonuçta kız, edilgen taraf olup, şikayetle aksi iddia edilse bile, suçlu değil, sadece mağdurdur.
Sadece toplumun kültür düzeyi farklı tarafları değil, onun yetiştirdiği ve gelenekselliği benimseyen okumuşların da savunduğu bu yaklaşım, doğu-batı tartışmasını da beraberinde getiren, açmazları çözememenin başında gelen eşikleri tanımlamaktadır. Bu paradokslar; esasen toplumun iki kutuplu düşünmesinden, dual yapıda olmasından kaynaklanmaktadır.
İşte bazılarının yerelleşen yönetimlere bırakılmasını istediği açmazlar, mahalle yasaları ile çözülebileceğini düşünmeleri de bu yüzdendir.

Alıntı:
Yazan Hasan Bahadır Büyükavcı
Bu konuyla ilgili görüş ve Yargıtay kararlarını bekliyorum. Teşekkürler (18-06-2009,14:37)

Yukarıdaki sosyolojik olaylara bağlı geleneksellikleri, deneyimli yargıçlar topluluğundan oluşuk ve son kararı vermekle yetkili bir kurulun çözmesini mi bekliyorsunuz?
Esasen yüksek kurullar da, toplumun çektiği acılara bağlı gelişen çözümlerinden oluşuk yasalarının nihai yorumlayıcısıdırlar; yani toplumun birbiriyle çelişen farklı değer yargılarını teke düşüremezler, birini öncelikleyemezler. Böyle olduğunda ise, hukukçular dahil olmak üzere, toplumun ilgili kesimlerince "saygı duyulan", "gülüp geçilen" veya "tartışmalı" kararlara imza atmış olarak değerlendirilirler.


Yasadaki tanım, her ne kadar tümcesi yarımsa da, büyük yaştakinin saldırganlığını konu alır: (REŞİT OLANIN,) "REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ SUÇU"
TCK 104. Madde'nin toplumdaki geçerli biçimi de "Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan (REŞİT OLAN) kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Bu şekliyle yasa, suçun unsurlarını tamamlayamamakta, takipsizlik verilmesini gerektirmektedir.
Öte yandan bunca içtihada veya çelişkili kararlara imza atmışken, 104. Maddenin birdenbire "REŞİT OLANIN," ibaresiyle düzeltilmesi mümkün müdür? Muhtemelen, onca insanın suçlu konumdan beraate, mağduriyetin normale dönüşeceği bir evrilmeye, kim imza atabilirdi?
Böylesi bir toplumun sosyal çeşitliliğini dikkate alan çözümler için daha yüksek ve tek bir iradenin, çoklu çözümlerin veya mevcut fail çerçevesini belirginleştirip, kalanını tümüyle TCK'dan çıkarmak gerektiği açıktır.

Akıl yürütenlere selamla.
Old 25-02-2016, 10:28   #58
onurkoru

 
Varsayılan

Fail ve mağdur sıfatı bir kişide birleşemeyeceğinden ikisinin de ceza almaması gerekir
Old 01-03-2016, 23:30   #59
RizeHukuk

 
Varsayılan

Yargıtay içtihatlarında ilişki sırasında "aktif - pasif" durumuna göre ayrım yapıldığı görülmektedir. İki taraf mağdur olmaz, iki tarafın yaşı küçükse, ilişkide pasif konumda bulunan çocuk mağdur sıfatını taşımaktadır... Cinsiyetin bir önemi bulunmamaktadır. Ayrıca burada okuduğum ve asla uygulamada karşılaşmadığım ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan ilk başvuran müşteki-mağdur olur gibi bir garabetlede henüz karşılaşmadım...

Ayrıca; yaş küçüklüğü nedeniyle cezasızlık sebebi sadece TCK 31/1'de düzenlenmiştir. Bunun dışında yaşları küçük suç oluşmaz diyebilmeniz için yasal bir dayanak göstermelisiniz. Doktrinle falan olmaz o işler. 15'den küçük bir erkek ve bir kızın ilişkiye girmesinde bal gibi cinsel istismar suçu oluştuğu gibi mağdur kız çocuğu olurken suça sürüklenen çocuk sıfatıda erkek olandadır. Ceza Hukukunda "2 yanlış bir doğruyu götürür" diye bir kural var da bizim mi haberimiz yok? Suçun oluşmayacağı konusundaki yasal dayanak nedir? mağdur - şüpheli sıfatları bir kişide birleşir diye düşünerek takipsizlik kararı bekleyenler, ellerinde (103 için söylüyorum) ağır ceza mahkemesine hitaben yazılan iddianameyle karşı karşıya kalabilirler, benden söylemesi...
Old 02-03-2016, 10:03   #60
korayoz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RizeHukuk
Yargıtay içtihatlarında ilişki sırasında "aktif - pasif" durumuna göre ayrım yapıldığı görülmektedir. İki taraf mağdur olmaz, iki tarafın yaşı küçükse, ilişkide pasif konumda bulunan çocuk mağdur sıfatını taşımaktadır... Cinsiyetin bir önemi bulunmamaktadır. Ayrıca burada okuduğum ve asla uygulamada karşılaşmadığım ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan ilk başvuran müşteki-mağdur olur gibi bir garabetlede henüz karşılaşmadım...

Ayrıca; yaş küçüklüğü nedeniyle cezasızlık sebebi sadece TCK 31/1'de düzenlenmiştir. Bunun dışında yaşları küçük suç oluşmaz diyebilmeniz için yasal bir dayanak göstermelisiniz. Doktrinle falan olmaz o işler. 15'den küçük bir erkek ve bir kızın ilişkiye girmesinde bal gibi cinsel istismar suçu oluştuğu gibi mağdur kız çocuğu olurken suça sürüklenen çocuk sıfatıda erkek olandadır. Ceza Hukukunda "2 yanlış bir doğruyu götürür" diye bir kural var da bizim mi haberimiz yok? Suçun oluşmayacağı konusundaki yasal dayanak nedir? mağdur - şüpheli sıfatları bir kişide birleşir diye düşünerek takipsizlik kararı bekleyenler, ellerinde (103 için söylüyorum) ağır ceza mahkemesine hitaben yazılan iddianameyle karşı karşıya kalabilirler, benden söylemesi...

Neden mağdur kız fail erkek oluyor İkisi de küçükse erkek suçludur demek bence doğru değil. Bu pozitif ayrımcılığa girer eşitlik ilkesine aykırıdır. Mağdur ve fail aynı sıfatta birleşemeyeceği için burada iki tarafta suçlu değildir bence. Kanunun amacıda zaten küçüğü korumaktır, cezalandırmak değildir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Reşit olmayanla cinsel ilişki gastamoney Ceza Hukuku Çalışma Grubu 20 13-05-2014 16:49
reşit olmayanla cinsel ilişki miraypamuk Hukuk Sohbetleri 30 23-11-2012 00:21
Reşit olmayanla cinsel ilişki üye29588 Meslektaşların Soruları 9 17-06-2011 17:53
15-18 yaş arası çocuklar ve cinsel davranışlar Av.Habibe YILMAZ KAYAR Çocuk Hakları Çalışma Grubu 7 17-09-2010 10:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09031701 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.