![]() |
|
![]() |
![]() |
#5611 |
|
![]() ayağının izine,kaç kez göz yaşım düştü...
yaralı umutlarım sen giderken ölmüştü... duygusuz canlı ceset yaşıyor mu sanırsın? tanınmıyayım diye renklere boyanırsın... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5612 |
|
![]() yapyalnız oturan kadın,
yıllara bak,yollara bak... dertler sarmış,sağı solu, çevrende ki kullara bak.... yüreğimde zinçirler var, güçün varsa çöz diyorum... umudum yerinde saydı, üzerini çiz diyorum. akdevrim.28.05.2015.istanbul. |
![]() |
#5613 |
|
![]() bulutlu bir İstanbul,
yağmur mu bekleniyor?... kapkaranlık geceme, gündüz mü ekleniyor?... şaşırdım sağı solu, yüreğim acı dolu, çıkmaz sokağın yolu, adıma yazılıyor!... bulut bırakır yağmur, ne hayal kurarsan kur, kader ağını dokur, bir şey yasaklanıyor!... nerdesin ne haldesin? bir gönülde dildesin, sararmış bir güldesin... benden aşk saklanıyor.. hangi sokak lambası, tanımaz beni dedim?... peynir ekmekle sanki, kendi aklımı yedim... sana anlatamadım, içimdeki sevgiyi, yazık anlatamadım.... akdevrim.29.05.2015.İstanbul. |
![]() |
#5614 |
|
![]() hayal hudutlarımın ötesine geçmişsin,
ruhumu bedenimi hızar gibi biçmişsin, karanlık bir dehlizin mezardan farkı mı var? eziyor beni hayat,ölümçül çarkı mı var? olup bitene alkış tutar görürüm seni, umrunda olmaz bir şey,yatar görürüm seni... beni yakan bu ateş,bir günde seni yakar, candan öte bildiğin,uzaktan güler bakar... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5615 |
|
![]() bana ait izleri,sildin mi hayatından?
gök yüzünden yıldızlar sanki tek tek kayıyor... akd.ist. |
![]() |
#5616 |
|
![]() bahcemde inçir ağacı,
dallarında kuşlar vardır... ıslanmışsa yaprakları , gözlerinde yaşlar vardır... bulut ağlamış yerine, üzülüpde kaderine, balta hızar görmüş yine, baş göz yaran taşlar vardır.... ne iyilik,ne kötülük tükenecek dünyamızdan, ve insanlar uyanacak, kıyamette rüyamızdan... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5617 |
|
![]() alo demeye bile
korkuyorum bilesin... hanı ya söz vermişdin, zapt edilmez kalesin... gözünün bebeğinde, umudum esir kalmış... bir başkası sevgiyi, sanki uyurken calmış... duyarsızın birisin... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5618 |
|
![]() ağzım burnum demeden,
yılı yarı etmişiz. geçmiş haftalar aylar, umudu tüketmişiz... giden gün ömürdendir, kalem diye bildiğim, kara bir kömürdendir... kader diye yazdığı, kağıtlara kızdığı, bir mezarı kazdığı, ayan bilinmektedir... beklediğim aydınlık, her gecen silinmektedir... ağzım burnum demeden, yılı yarı etmişiz, dönülmez uzaklara, mahküm gibi gitmişiz. akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5619 |
|
![]() yüreğimin bir yerine,
bir ok gibi battı kadın. belleğinden sözçükleri, kazıtarak attı kadın... uyanmaz kış uykusuna, ölümüne yattı kadın... yazdığım şiir boşuna, hedefim bir kör kurşuna. yazdığım gitmez hoşuna, sanki beni bir şeytana, uçuzundan sattı kadın... cehennemin ateşine, yüreğimi kattı kadın... akdevrim.05.06.2015.istanbul.zeytinburnu. |
![]() |
#5620 |
|
![]() geçmiş gitmiş bunca sene,
ulaştın mı sen gayene?... canım çiğerim diyene, inanıyorsun ansızın... bir an gelir yüreğine, darbeyi yersin kansızın... akdevrim.istanbul... |
![]() |
#5621 |
|
![]() Bulutlu bir İstanbul,
iki devasa gemi, Karaköy yakasına, yapışmış kene gibi... turistler gelir geçer... martiların sesleri, tutarken nefesleri... ben seyrederim. akdevrim.08.06.2015.İstanbul. |
![]() |
#5622 |
|
![]() kimin haddine dedim,güneşe bayrak asmak,
benim payıma düşer,şiir denince susmak!... akdevrim.İstanbul. |
![]() |
#5623 |
|
![]() kalem tutan ellerinden öpeyim,
bir selam ver beni görüp gecerken. sensiz olan dünyaları tepeyim. sis ve duman yol kapattı çok erken!.. gökte yıldız yerde umut göremem, bundan böyle kırmızı gül veremem, dilim dönmez hal hatrını soramam, bir selam ver beni görüp gecerken.... yıllardır hasretim güneşe aya, başımın üstüne düştü bir kaya, bir dehlizden selam çaktım dünyaya, bir dost göremedim çekip giderken... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5624 |
|
![]() güneş mi doğmaz dedin?
yağmur mu yağmaz dedin? bekledim senelerce sanki beynimi yedin.... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5625 |
|
![]() bulutlu bir İstanbul,
yaza mı hasret kaldık... sözleri kilitledik, saza mı hasret kaldık... hep yapmacık hareket, özemi hasret kaldık... gözlük takan takana, gözemi hasret kaldık... durdurun şu zamanı.. yada geri çevirin... kötülük şaha kalkmış, vurun yere devirin... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5626 |
|
![]() uyanıp kalkdığım yatak,
beni benden almış sanki. gündüzümden ışığımı, ben uyurken calmış sanki... yazarım,çizerim ama, boş dolu gezerim ama, ruhumu ezerim ama, sevgi benden geri kalmış... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5627 |
|
![]() beni benden alan yıllar,
yaşadığım yalan yıllar, her gelen bir çıkar kollar, kafama göre değilsin, umrumda mı? bilen bilsin... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5628 |
|
![]() acıyı katıkladım,
güneşi tutukladım, şiiri nutukladım, hiç olduğumu gördüm... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5629 |
|
![]() beynimde şimşek caktı,
birden ruhumu yaktı... ve silindi geçmişim... nerden geldim,neyim ben..?. varlığıma ne neden..? bir yanıt bulamadım.. seneler gelir gecer, ve ömrümüzü bicer.. ben mutlu olamadım... duyarsız duyargasın, akgüverçin düşündüm, gördüm ki bir kargasın... sararıp solduğumu, nerede olduğumu, bileceğin yok senin, karanlık bir gecede, geleceğin yok senin... ağlar sokak lambası, benim yerime yürek, dağlar sokak lambası.. akdevrim ------------------ Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ..... |
![]() |
#5630 |
|
![]() gün ışımış odamda,
acılmamış perdeler... gözümü acıyorum, umutlarım yerdeler, kendimden kacıyorum... acı ile elemim, elimde ki kalemim dost kalsınlar istedim... akdevrim.istanbul. |
![]() |
#5631 |
|
![]() gecenin bu saati,
uykuya hasretim ben... uyuduğum uykular, taşıdığım duygular, sanki benimle değil... inçir ağacım bile, selam çaktı bir güle... ben kendimi kendime, hiç anlatamıyorum... vuran vurmuş darbeyi, ben unutamıyorum... akdevrim.İstanbul. |
![]() |
#5632 |
|
![]() gün ışımış,beklemişim...
zorlanmışım teklemişim, viran olan yüreğime, seni niye eklemişim?... yıllara sor,yollara sor, akdevrim geçti mi burdan, sorsam hiç haberin var mı? yazı gelmemiş bahardan!... başka yıla,başka çağa, sensiz yine ayak bastım, dün gece bir kaldırımda, içimde sevgiyi astım!... gelsende bir gelmesende, gülsende bir gülmesende, varım yoğum bilmesende... kendi kendimedir kastım!.. akdevrim.25.Haziran.2015.İstanbul.Firaristan |
![]() |
#5633 |
|
![]() |
![]() |
#5634 |
|
![]() kalem tuttu yazdı adam,
birden bire azdı adam, inleyen bir sazdı adam, sacı sakalı ağarmış, bekler karanlık dehlizde bir gün güneşi doğarmış!... ayak olmuş başlar görür, baş göz yaran taşlar görür, klavyede tuşlar görür, harfler noktalar karışmış, sanki kendi kendisiyle, öfkelenmiş ve yarışmış... akdevrim.İstanbul. ![]() |
![]() |
#5635 |
|
![]() neler çektim bu sevginin elinden,
senelerce yandığımı bilir mi? candan bir söz dökülür mü dilinden. gül sarardı yere düşdü alır mı? senelerce beklediğim duraktan, gelip gecen araçları saymadım.... yağmur düşmez toprak catlar kurakdan bilir misin hayatıma doymadım?..... akdevrim.03.07.2015.istanbul. |
![]() |
#5636 |
|
![]() gece gündüzümü yutmuş,
gelen ve giden uyutmuş, kader yollarımı tutmuş, canım çok acıyor anne... doğurduğun kardeş bile , dönüyor yabancı ele, yutmuş vicdanları hile, canım çok acıyor anne... bakmaz geçmişde halına, tutarak gelmiş dalına, gezer salına,salına, canım çok acıyor anne... helal haram düşünmezler, dedi,kodu üşenmezler, gercek maskesini gizler, canım çok acıyor anne... cekdin gittin bu dünyadan. yeni uyandım rüyadan, renkler karışmış boyadan, canım çok acıyor anne.... rahat uyu mezarında, ne var dünya pazarında? gözü görmez yazarında, canım çok acıyor anne... akdevrim.05.Temmuz.2015.istanbul.firarristan |
![]() |
#5637 |
|
![]() gece gündüzümü yutmuş,
gelen ve giden uyutmuş, kader yollarımı tutmuş, canım çok acıyor anne... doğurduğun kardeş bile , dönüyor yabancı ele, yutmuş vicdanları hile, canım çok acıyor anne... bakmaz geçmişde halına, tutarak gelmiş dalına, gezer salına,salına, canım çok acıyor anne... helal haram düşünmezler, dedi,kodu üşenmezler, gercek maskesini gizler, canım çok acıyor anne... cekdin gittin bu dünyadan. yeni uyandım rüyadan, renkler karışmış boyadan, canım çok acıyor anne.... rahat uyu mezarında, ne var dünya pazarında? gözü görmez yazarında, canım çok acıyor anne... akdevrim.05.Temmuz.2015.istanbul.firarristan |
![]() |
#5638 |
|
![]() |
![]() |
#5639 |
|
![]() Yusuf Uğurlu
BİLİYOR MUSUNUZ? “1923' te Türkiye'de; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karasaban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu, Bebek ölüm oranı yüzde 48’di, yani her doğan iki bebekten biri ölüyordu. Memlekette sadece 337 doktor vardı. Sadece 60 eczacı vardı, sadece 8’i Türk’tü. Diş hekimi, sıfırdı. Dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. Ortalama ömür 40’tı. Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bin. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyordu. Kiremit bile ithaldi. Adı; Marsilya kiremidiydi. Limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti. Toplam sermayenin sadece yüzde 15’i Türk’tü. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan sadece dört fabrika vardı, Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri… Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. Otomobil sayısı bin 490’dı. Sadece dört şehirde özel otomobil vardı. Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken… Bugün bazılarının yere göğe sığdıramadığı Abdülhamid’in 16 tane eşi vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste, Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur Hanım... 16 tane… Yaş itibariyle, tamamı çocuktu. Abdülmecid’in 22 eşi vardı. Ahali ineğine verecek saman bulamazken, o sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu. Kadın, insan değildi. Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu. Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak, trenlerle çalınmıştı. Kimisi alaturka saat’i kullanıyor, güneşin battığı anı 12:00 kabul ediyordu. Kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12:00 kabul ediyordu. Kimisi güneş batarken grubi saat’i esas alıyordu, Kimisi güneşin tamamen battığı ezani saat’i esas alıyordu. “Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu., Kimisi hicri takvim kullanıyordu, kimisi Rumi takvim kullanıyordu. Kimisinin Şubat’ı kimisinin Aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi, ama farklı aylarda yaşıyordu! Dirhem, okka, çeki vardı. Arşın, kulaç, fersah vardı. Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne uzunluğumuz… Ölçülerimiz ortaçağ’dı. Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu. Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. Okul yaşı gelen her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu. Toplam, 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı. Türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu. Tek üniversite vardı, darülfünun, medreseden halliceydi. Ülke bilim’den çoook uzaktı. 600 sene boyunca Türkçenin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti. Karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan Arapçayla Türkçe yazmaya çalışıyorlardı. “Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik” deniyor ya… İbrahim Müteferrika’dan itibaren 150 sene boyunca basılan kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz? Sadece 417’ydi. Bunların da çoğu gayrimüslimlerin matbaasından çıkmıştı. Ki zaten, Müteteferrika da devşirmeydi, Macar’dı. Bu topraklara kitap gelene kadar, Avrupa’da 2.5 milyon farklı kitap basılmış, 5 milyar adet satılmıştı. Voltaire, bir kitabında şu ağır tespiti yapmıştı: “İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan azdır!” Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyacakmış… Sen önce iki tane kitap oku da, dünyadan haberin olsun biraz alıntı |
![]() |
#5640 |
|
![]() Hangi noktaya baksam,
onurlu bir tarihin, duruyor ayak izi istanbul can İstanbul, mutlu ediyor ediyor bizi... akdevrim.istanbul. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hukuklu Cinaslı Şiirler | Av.H.Sancar KARACA | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 41 | 31-12-2009 16:57 |
Yitik Aşk'a Şiirler | Arda İnal | Kitap | 6 | 10-05-2009 12:19 |
Cinaslı Şiirler | ozanyazar | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 6 | 08-07-2008 17:00 |
Kadınlarla İlgili Şiirler ! | SPARTACUS | Site Lokali | 3 | 24-08-2007 13:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |