25-04-2007, 05:39 | #421 | |||||||||||||||||||||||
|
Aslinda bu ornekten ben tam tersi bir sonuc cikariyorum Sayin Ege, Hani hayatin seni hangi sonuca goturecegi hic belli olmaz gibi... Balik avlamak icin denize dalarsin, hayat seni pisirmek icin ocagi coktan yakmistir bile. Aklina bogulabilecegin bile gelir, ama yanacaksin deseler 'hadi canim sen de!' dersin, suya gidiyorsun, ne yanmasi! Hayat suprizlerle dolu... Ne iyi gidiyor diye sevinmek, ne de kotu gidiyor diye uzulmek gerekir.. Cunku hic bilmedigin bir yerde bazi seyler seni aslinda zaten beklemektedir... |
30-05-2007, 21:50 | #422 | |||||||||||||||||||
|
arada bir mailime gelenleri paylaşmayı seviyorum.
işime gelenleri daha çok seviyorum okurken bile yorulduğumuz şeyleri gizli kahramanlar olarak yaptığımızı birilerinin bize söylediğinde , söyleyenleri neden biraz daha fazla sevdiğimizi (zaaf gösterdiğimizi) de biliyorum işte hep bildiğimiz bir kahramanlık öyküsü daha
|
07-06-2007, 17:28 | #423 |
|
bugün o kadar yorgunum ki,
şu yukardaki mesajın sonundaki "bizim yapımız uzun çekişli" kısmına inanmıyorum. bugün ve son zamanlarda kendim için ne yaptığımı bilmiyorum |
26-06-2007, 17:41 | #424 |
|
ıstanbuldan uzak bır hafta gecırdım bu ısın keyıflı kısmı donus tarıhı yaklastı bu da can sıkıcı olanı
|
26-06-2007, 19:11 | #425 |
|
keske bugun kendım için bir şey yapabılseydim
|
20-07-2007, 10:41 | #426 |
|
Radyo Maydonoz'da Selim , gazete köşelerinden internet'e yayılmış bir öyküyü anlatıyordu. Kulak kesildim:
"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: ' -Bay Winkelman, beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız'. Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: '-İngiltere'de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı' diye sordu. '-Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor'. Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu. Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler. Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden 'Winkelman' adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu". * * * Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı. Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek bir kurşunla son vermişti hayatına.... Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final...! Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi... çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman... İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine... En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsınız... Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir. Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrıyı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan... Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi, ... Ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi, ...en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan: ...ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp; beyinse beyin... ...bir kurşunla durur. * * * Çünkü en beteridir kendiyle savaşanların, kendine yenilmesi... İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız. Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf"larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına... İnsan, kendine rağmen gider o zaman... ... Bazen uluorta, bazen yapayalnız, ...uçsuz bucaksız bir boşluğa akar... Malum; "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar." CAN DÜNDAR |
05-10-2007, 11:44 | #427 | |||||||||||||||||||
|
şehir büyüdükçe ve içindeki korkunç kalabalıkların sürekli çığ gibi gibi üstümüze gelmeye başladığını hissettikçe , insanın kendisini "doğa"nın bir parçası değil de kalabalıkların tuhaf ve anlamsız bir parçası haline geldiğini gördükçe kaçış başlıyor işte.
İstanbulu terketmek,strese son vermek,şiirleri şarkıları biraz daha farketmek,aslında "bir de ben varım" demek , aşkın ,baharın ,çiçeklerin böceklerin peşinde koşmak daha da anlam kazanıyor. Bu yüzden hani o çok satan kitapların neden "çok" sattığını anlayabiliyorum," Sır, secret, kendine iyi davran, bak gökyüzü var" diyen kitapları. Bugün de günlerden Cuma. haftasonu.. sevdiğim bir yazı vardı bir sitede onu alıp buraya getirdim.Akşamüstü işten çıkarken, dosyaları, sorunları, müvekkilleri, tarafları ,anayasa taslaklarını,yargıtay kararlarını ofisinize kilitleyip çıkmadan önce okuyun diye iyi ki "ben varım" diyebilmeniz dileği ile.
|
07-10-2007, 11:27 | #428 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Gülümse,
burada bugün kendiniz için bir mesaj bırakmışsınız ama yok olduğunu gördüm. Daha Önce Sevgili Sehber Ferda Demirel'inde güzel bir dizesi böyle yok olmuştu. demişsiniz ki,
dün bütün gün bende aynı şeyi yapmıştım. ve eskiden okuyup da şimdi hatırlamadığım kitapları yeniden gözatmak için sıraladım. diyecektim ki; mesajınız yok. mesajınızın ne olduğu konusunda yönetime sanırım siz sormuşsunuzdur. sonucu merak ediyorum. |
07-10-2007, 12:21 | #429 |
|
Sayın Ege ,
Seçtiğiniz yazılar ve yazdıklarınızla öyle yerlere götürüyorsunuz ki bizleri kendi adıma konuşayım o yerlerden dönemiyorum. Hep okumam ve cevap yazamamam bu yüzdendir.Teşekkür Ederim.... |
07-10-2007, 12:58 | #430 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili dostum bunun kaynagi benden ve malesef benim beceriksizligimden kaynaklaniyor. Bazen kahramanlik yapip sirket bilgisayarindan yaziyorum ve orada ne yapiyorsam yazdiklarim tam gondermeyi beceremiyorum. Yoksa sitenin bunda bir sucu yok ve yazdigim icerige bakarsaniz silinmesini gerektirecek bir sey de yok.. Sevgi ile kalin ve bu duruma bence Gulumseyin Cunki bu beceriksizligime ben cok guluyorum |
07-10-2007, 13:07 | #431 |
|
Sevgili dostlar,
Alti yasima geldigimde babam benim icin onemli olacagini dusundugu gelecegime yatirim yapmak adina buyuk bir kitaplik kurdu.. O zamanlar okuma yazma bilmedigim icin benim diye adlandirilan kitaplarin bazilarina imzami atmistim..(tabi simdilerde ona kitabi karalamanin ne alemi var diye nitelendiriyoruz.) Zaman icin de kitaplik buyudu kendi kitapligina sigmaz oldu.. Mali durumum el verdigi surece suntadan kendime kutular yapip ust uste dizerek kendime kitaplik yaptirmistim.. Eh biz buyudukce kitaplikta buyudu. Ve 10 sene once esin devreye girerek bana guzel bir kitaplik yaptirdi.. Aslinda hikayenin burasindan sonrasi kitaplarimla mutlu guzel yasadik olmaliyken, tam tersini yasamaya basladim. Birinci kitap dizilerinin onune ikincileri ilave oldu.. Ustlerine yeni kitaplar koymak zorunda kaldik.. Aradigim kitabi bulmak imkansiz hale geldi. Bir aldigim kitabi unutup ikincisi alma durumunda kaldim.. Ve buna dur deme zamani geldi.. Gecen hafta kitapligimi duzeltmeye karar verdim. Once kitapliga el atmadan ortaliktaki kitaplari duzenlemek en akilcil durum diye dusundum. Ve yapmaya basladim. Sonuc mu? Ne sonucu dostlar yapmaya basladim dedim ya bir haftadan beride de baslamaya devam ediyorum Sevgi ile kalin Ve gulumsemeyi unutmayin.. |
07-10-2007, 14:11 | #432 |
|
Kitap dizilerinin önüne ilave edilen kitaplar konusunda sizinle hemfikirim. Arka sırada kalanlara haksızlık edilmiş oluyor, aranan arandığı zaman bulunamıyor. Ben uzun zamandır aramayı bıraktım gerçi, beş kitap, bir türlü hangisinde sebat edeceğimi bilemediğim için benimle birlikte evin içinde seyahat edip duruyorlar. Bugün kendim için birinde karar kılacağım. Ha bir de, bugün kendim için, Fikrimin İnce Gülü'nü izleyeceğim Saat 22.00'ye daha ne kadar da çok var ....
|
07-10-2007, 14:38 | #433 | |||||||||||||||||||
|
Sabırsızlıkla beklenecek kadar güzel bir film mi? Şimdi merak ettim ben de.. |
07-10-2007, 15:28 | #434 |
|
" Fikrimin Ince Gulu" Reytingleri yuzunden kaldirilmasi dusunulen ama son sans olarak pazar gunune tasinan bir dizi film..
Not: Bu arada Adalet Agaoglunun Fikrimin ince gulu kitabi ile o kitabin uyarlamasi olan sinema filmi ile sadece isim benzerligi var.. |
07-10-2007, 16:08 | #435 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba,
Dersimiz, "Bir forumun yönetimi (bu sonuç arzu edilmese bile) nasıl zan altında kalır" ve etkinliğimiz pratik çalışma:
Bu arada bu durum forum kurallarımızın 6. maddesinin varoluş sebebini de yeterince açıklıyor mu sizce? Normalde bu mesaja özel alanda yanıt verirdim ancak bu sorgulamalar (kurallarımızın 6. maddesine aykırı şekilde) açık alanda yapılıp onlarca üyemizin posta kutusuna "yeni yanıt uyarısı" şeklinde gidince, yanıtların da açık alanda verilmesi bazen maalesef kaçınılmaz oluyor, bunun için özür dilerim.. Ve isterseniz en azından bundan sonra bu tip sorgulamaları (mesela benim bu mesajıma verilecek yanıtı) site ve forum yöneticileri ile iletişim alanında yapalım. Belki bu konuyu İ.E. altına yazmalıydım, zira bu konuda oldukça dolu olduğunu itiraf ediyorum ama "bugün kendim için bunu yapmaya" karar verip "Bugün Kendimiz için" konusu altına yazdım, anlayışla karşılanacağı umuduyla. |
07-10-2007, 23:17 | #436 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili Admin, bu savunmayı ne kadar yürekten yaptığınızı ancak en iyi ben anlarım ama kabul edin ki sorma, merak etme,inceleme, araştırma vs. bir takım alışkanlıklar bizi hukukçu yapıyor.. Hukuk sitesinde bunlar tabiki biraz daha ağır gelecektir teşekkür ederim ilginiz ve dersiniz için.Ama bu sebeple kendiniz için de imdaaaaaaat diye bağırma fırsatı yarattık saygılar ve sevgilerimle |
08-10-2007, 05:47 | #437 |
|
Bugün,-daha doğrusu dün-çoğunlukla olduğu gibi kendim için bir şey yapmadım. Cumartesi ve Pazar günleri;08.00-19.00 saatleri arasında yetiştirmek zorunda olduğum işler nedeniyle büroda çalıştım.Ara da bir sıkılınca alışveriş bahanesiyle 1-2 saat dışarı çıktım. Neyse ki önümüzdeki Cuma bayram: Muhtemelen arkadaşlarımla buluşur biraz stres atarım; bugünlerde buna ziyadesiyle gereksinimim var!
|
08-10-2007, 11:53 | #438 |
|
Yakaladim..
Sayin Ferda hanim kendiniz icin her gun duzenli olarak THS ye giriyorsunuz.. Demek burasi o kadar aliskanlik olmus ki kendim icin bugun nefes aldim demekle ayni anlam tasiyor sizin icin. Ben bugun kendim icin bir sey yaptim yukaridaki yaziyi yazip sevgili dost Ferda Aydin'a takildim ve yuzum guldu. Simdi yeniden kendi kosusturmama geri donebilirim.. Sevgi ile kalin |
12-10-2007, 19:40 | #439 |
|
Eymir Gölü kıyısında, güneşli bir sonbahar gününde sevdiklerinizle balık-ekmek, göl kıyısında gezinti ve sohbet ve de ODTÜ Eymir Ormanı. Muhteşemdi.
Türkiyem,Türkiyem cennetim . |
19-10-2007, 15:13 | #440 | |||||||||||||||||||
|
Hani günlerden Cuma yine ya, hafta sonu sendromuna başlamadan (!) yine okuduğum güzel bir yazıyı paylaşmak istedim.
evet biraz uzun, Milena Jesenka (kafkanın sevgilisi olarak da bilinirmiş) bu makaleyi 1930 da Tribuna gazetesinde yayınlamış. Ben okudukça zaman zaman isyan ettim, katılmadığım, katıldığım yada düşündüğüm çok yönü oldu.. Bel ki de bana tuhaf gelen bugün 2007 de olmamız... aradan yüzyıllar geçse de kimi "insan" olma duyguları pek değişmediği gerçeği. güzel hafta sonları diliyorum.
|
19-10-2007, 16:21 | #441 |
|
"İki yaşam şekli mevcuttur" cümlesine dek katıldığım yazı, bu cümleden sonra yukarıda anlatılanlara aykırı düşüyor, bence tabii
Yazgıyı aramak üzere yola çıkmanın cennet bahçesi vaad etmediği bir gerçek. Ancak Milena'nın söylediği gibi, yazgıyı aramak üzere yola çıkmanın "güç, zaman, hayal, umut, içgüdü (?-her okuyuşumda canım sıkılır, insanlarda içgüdü olmaz, hayvanlarda olur, insanlardakinin adı olsa olsa iç dürtüdür, çevirmenin talihsizliği olmalı) ve öz değerleri kaybedip, fakirleşmek anlamına geldiğini söylemek, yalnızca iki seçenek halinde sunulan kısır yaşam algısı çerçevesinde, bence, cesaretsizliğin ve öz güvensizliğin altını koyu kalemle çizmek ve mevcut koşullarını 3.kişiler gözünde onaylatma ihtiyacı demek. Yaşam denen nehirle uyum içerisinde akmak önemli elbette. Ama şu ayrım iyi yapılmalı: Akıntı seni zorladığında, bulduğun ilk dala tutunup dalgayla mücadele etmek, yaşamını o iğreti dal üzerine inşa etmek, kaderini teslim etmek, ya da akıntıyla birlikte sürüklenmeyi göze alıp, suların dinginleşeceği anı beklemek. Bu farkı iyi tanıyanlar, dahası göze alanların fakirleşeceğini söylemek güç. Saygılarımla... |
19-10-2007, 16:35 | #442 |
|
Bugün kendim için sayın Ege'nin paylaşımını okudum..
|
19-10-2007, 21:42 | #443 | |||||||||||||||||||||||
|
evet bende işte tam oradaki çelişkide takılı kaldığım için özellikle koyultarak yazmaya çalıştım. benimde içsel bir karşı duruşum oldu, insan eğer kabullenişlerini mutluluk olarak yaşamayı başarsaydı içgüdüleri ile hareket eden diğer canlılardan pek de bir farkı kalmazdı. ama iç dürtüleri ile hareket eden "insan"ın, kendi yazgısını /-ne kadar sınırlanmış bir yaşam ölçeğinde olsa da-/ aramak için yola çıkışları, düşünme, hissetme, uygulama , başarma yada yenilme duygularını da tanımaya bu sebeple de onu diğerlerinden ayırt etmeye başlangıçtır. bana göre fakirleşmek değil, tam tersine insan olmanın zenginlikleri bunlar. ya da Milena 'ya göre fakir insanlardanız biz ama, çok da umurumda değil |
19-10-2007, 22:11 | #444 |
|
Aslında bugün kızım ile birlikte sinemaya gidecektik.. Hatta gitmeyi düşündüğümüz 3 tane film var. Ama nedense bir uyuşukluk bir uyuşukluk.. Baktık olacak gibi değil..
Düşündük taşındık kendimize tembel olma hakkını tanımaya karar verdik |
23-10-2007, 11:44 | #445 |
|
Bugünlerde kendim (ve canım ailem) için okulu bitirdim..
sabah erkenden kalkıp evimi temizledim.. şimdi de kısa tembelliğimin tadını çıkarmak için bi kahve aldım ve ths yi ziyarete geldim.. Şiddetle tavsiye ederim, keyfime eşlik eden Colin James Hay - Waiting for my real life - dinlemekteyim.. Güpppgüzel günler.. |
28-10-2007, 19:22 | #446 |
|
Son günlerde kendim için yaptığım en iyi şeylerden biriydi
THS İstanbul toplantısına katıldım (itiraf ediyorum) |
15-11-2007, 17:29 | #447 |
|
Bugün kendim için gülyüzlü kızım ile birlikte hoş bir program hazırladım..
|
09-12-2007, 23:28 | #448 |
|
yıllar önce bugün kendim için mi bilmem dünyaya geldim |
09-12-2007, 23:34 | #449 | |||||||||||||||||||||||
|
isabetli bir olay
Bu olaya kim karar verdiyse emin olun isabetli bir karar olmuş.. |
10-12-2007, 11:37 | #450 |
|
Kedim Huzur'un hasta olması yüzünden hergün bir saatmi veterinerde geçirmek zorunda kalıyorum.. Huzur yanında olduğumda hırçınlaşmadan kendisine verilen serumu kabul ediyor ve iğneleri yaptırıyor..
Umarım çarşamba günü bu gidiş gelişlerden kurtulacağım.. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 3 (0 Site Üyesi ve 3 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dün / Bugün | Av. Hulusi Metin | Site Lokali | 3 | 16-10-2009 15:57 |
bugün buketoz'un yaş günü | Armağan Konyalı | Site Lokali | 0 | 24-05-2006 12:27 |
Ayışığı Bugün Doğdu | Armağan Konyalı | Site Lokali | 6 | 29-12-2004 11:54 |
İlamsız İcra Takibi Başlatabilmem İçin Neler Yapmalıyım, Alacağım İçin Nasıl Dava Aça | ufukgenturkoglu | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 02-03-2002 00:10 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |