|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
21-05-2007, 15:22 | #1 |
|
Boşanma Davasında Tebligat Kanununun 35. Maddesine Göre Tebligat
aldığım bir boşanma davasında Tebligat yasasının 35. maddesinin uygulanmasıyla ilgili detaylı bilgiye özellikle Yargıtay'ın bu konudaki değişen son içtihatlarına ihtiyacım var
|
21-05-2007, 15:43 | #2 |
|
Öncelikle THS'ye hoş geldiniz. Sorunuzu açmanız mümkün mü? Siz Yargıtay'ın hangi uygulamasını biliyorsunuz da; değişen görüşü istiyorsunuz.
Bu haliyle soruya bir çok cevap gelecek; Yargıtay kararı eklenecektir. Saygılarımla |
21-05-2007, 15:44 | #3 |
|
tebligat k. m.35 /son fıkranın uygulanması
(Ek fıkra: 06/06/1985 - 3220/12 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.hükmü getirilmiş bu hükmün boşanma davalarında uygulanırlığı konusunda özellik arz eden bir durum olup olmadığını araştırıyorum
|
21-05-2007, 15:59 | #4 |
|
davada davalıya tebligat yapılamıyor dolayısıyla taraf teşkili sağlanamıyor,ancak davalının trafik tescil kaydında daha önce vermiş olduğu bir adres olmasına rağmen ,mahkeme teb. yasasının 35. maddesi son fıkrasına göre tebligat yapılmasına değil,ilanen tebligat yapılmasına karar verdi,oysa yasa hükmü çok açık ve bu konuda trafik tescil kaydına tebligat yapılmasını geçerli sayan HGK. KARARI var,ne yapılması gerektiğini varsa aksi yönde bir içtihat olup olmadığını araştırıyorum
|
21-05-2007, 16:05 | #5 |
|
Sayın AVK_E ;
Boşanma davaları kamu düzenine ilişkin olduğu ve hakimin geniş araştırma ve resen tahkikat yapma yetkisi - görevi bulunduğu için,davalının davadan bizzat haberdar olması ve olay hakkında hakimin böylece en geniş delil toplama imkanının gerçekleşmesi kamusal olarak gözetilmesi gereken bir çalışma şekli olduğundan,uygulamada hakimlerin çok büyük çoğunluğu davalıya bizzat veya usulüne uygun yollarla tebligat yapılmasını istemekte,davalının başkaca resmi mercilere bildirdiği adreslerle ona ulaşmanın mümkün olmayacağı durumlarda bu yolla tebligat yapılmasını kabul etmemektedirler. |
22-05-2007, 10:17 | #6 |
|
değerli meslektaşım av.hatun olguner
cevabi yazınızda değindiğiniz gerekçe mahkemenin de bakış açısını yansıtıyor,ancak ben yasanın emredici hükmünden ve bir HGK kararından bahsediyorum.Teb.YASASI'nın 35. maddesinin son fıkrasını okuduğunuzda,kişiye daha önce tebligat yapılamamış olsa bile maddede belirtilen kamu kurumlarına kişinin daha önce vermiş olduğu bir adres varsa bu adrese tebligat yapılmasını geçerli sayan yasal düzenleme varken ve maddede açıkça şahsın hukukuna ilişkin davalarda(örneğin boşanma davalarında) bahsettiğiniz gerekçelerle bu hüküm uygulanmaz demediğine göre boşanma davalarında neden böyle bir uygulamaya gidiliyor,şayet bir Yargıtay içtihadıyla belirlenen bir uygulamaysa bu,ilgili içtihadın ortaya konması gerek aksi halde mahkemeye,kişiye,olaya göre hukuk uygulamalarının ortaya çıkacağını düşünüyorum,fikirlerinizi bekliyorum.
|
22-05-2007, 11:10 | #7 |
|
Katkı sunabilecek bir karar sanırız. İyi çalışmalar...
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2001/11-295 Karar: 2001/313 Karar Tarihi: 28.03.2001 ÖZET : Anılan olayda davalıya daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, Trafik Sicil Amirliği'ne beyan etmiş olduğu adrese ilanen tebligat yapılması taraf teşkili bu suretle sağlandıktan sonra işin esasına girilmek gerekirken; ilanen tebligat yapılmadığı için davanın reddi yerinde değildir. (7201 S. K. m. 35) Dava ve Karar: Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 6.4.2000 gün ve 1998/1244 E.2000/328 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 18.9.2000 gün ve 5772-6747 sayılı ilamı: ( .....Davacı vekili, davalıların maliki ve zorunlu trafik sigortacısı bulunduğu aracın müvekkiline kasko sigortalı araçta çarpışması sonucu sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek kendilerine ödenen miktar dışında kalan 124.208.417 TL nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar, yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, iddia ve toplanan kanıtlara göre, davalı Hulusi Tırmıkçı'nın dava dilekçesinde gösterilen adreste bulunmadığı, zabıtaca yapılan araştırmada açık adresinin tespit edilemediği, davacıya ilanen tebligat yaptırması için süre verilmiş ise de, ilanen tebligat yaptırmayacağını bildirip, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılması hususunda ısrar ettiği, ancak bu istemin yasaya uygun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dilekçesi, davalıya davacı vekili tarafından gösterilen adreste tebliğ edilememiş, zabıtaca yapılan araştırmada davalının ikamet ettiği adres tebliğ edilemediği gibi, Trafik Sicil Amirliğine bildirdiği adreste ikamet etmediği saptanmıştır. Uyuşmazlık; bu durumda davalıya Trafik Sicil Amirliği'ne beyan ettiği ikamet adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca, tebligat yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine 6.6.1985-3220/12 sayılı madde ile eklenen ek fıkrada "daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar siciline verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da, bu madde hükümlerinin uygulanacağı" öngörülmüştür. O halde davalının Trafik Sicil Amirliği'ne beyan etmiş olduğu adres değişikliğini bildirme zorunluluğu mevcut olduğu gibi, 2918 sayılı KTK. nun 32. maddesinde de bu zorunluluk açıkça düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece, davalıya daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, Trafik Sicil Amirliği'ne beyan etmiş olduğu adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmak, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Taraflar karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.(¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
22-05-2007, 11:13 | #8 |
|
Özetteki sorunu yapıştırdıktan sonra farkettik. Dikkate almamanızı rica ediyoruz...
|
22-05-2007, 15:58 | #9 |
|
sayın sinerjigroup
öncelikle çok teşekkür eder,sundunuz içtihadın dava konusu meselenin özüne ilişkin olduğunu ve bu konuyla ilgili izlemem gereken usulü perçinlediğini belirtmek istiyorum ayrıca bir çok meslektaşımın da çok benzer sorunlarla karşılaştığını tahmin ederek faydalı olmasını diliyorum.
|
23-05-2007, 10:02 | #10 |
|
Sayın Meslektaşım AVK_E ;
Cevabi mesajınızı yeni okuyabildim. Bana ulaşmadığı için tesadüfen konuya tekrar bakarken farkettim.T.K. nun 35.maddesinin uygulama alanı ve kapsamları ile ilgili genel kuralın boşanma davalarında uygulanamayacağına ilişkin açık bir yasaklayıcı kural olmamakla birlikte,boşanma davalarının kamu düzenine ilişkin olması,boşanma sebepleri ve iddiaları hakimin geniş inceleme yetkisi ve görevinin bulunması,tarafların kabullerinin bulunduğu konularda dahi hakimin kamu adına başkaca delilleri toplama ve değerlendirme yapma yetkisi aynı zamanda görev ve yasal zorunluluk olarak tayin edildiğinden,uygulamada hakimler,davalıya bizzat tebligat yapılması veya davadan haberdar olabileceği usullerle tebligat yapılmasını gözetmektedirler. Kanunun verdiği yetki ve görevin ,resen araştırma ve yargılama yetkisinin bir yansıması olan bu uygulama yaygın olarak yürütülmektedir. Diğer davalarda kabul edilen T.K. m 35 e göre tebligat yapılmasına ilişkin usul ve esasların boşanma davalarında bu gerekçelerle uygulanmadığını zannediyorum. Ancak boşanma davaları ile ilgili olarak TK m 35 e göre tebligat konusunda Yargıtay"ın görüş ve uygulamasına örnek olabilecek bir karara şimdiye kadar rastlamadım. Sizin için özellikle araştıracağım,umarım konu ile ilgili bir örnek uygulama bulurum. Doğru yol ve yöntemleri bilmek ve yasal açıdan mümkünse,TK m 35 e göre tebligat yapılması kötüniyetli davalılara karşı da işlerin yürümesini sağlar tabii ki. Ama bu olayda da iki bakış açısı karşılaşmış oluyor : Hakimin resen araştırma ilkesi ve görevi bir yanda; kötüniyetli davalının davayı sürüncemede bırakma isteğine karşı etkili bir tebligat usulü ve bu usulü haklı sebeplerle kullanmak isteği bu yanda. Birlikte araştıralım ve somut örnek bulalım diyorum. İyi günler ve iyi çalışmalar dilerim. |
23-05-2007, 15:52 | #11 |
|
Konu ile ilgili 2 içtihat bulabildim.Umarım faydalı olur.
" ... hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği düşünüldü : Mahkemece Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması yolunda bir istek olmadığı ve bu adrese daha önce bir tebligat ta yapılmadığı halde,tebligat parçasına tebligatın TK m 35 uyarınca yapıldığı belirtilmiş,tebligat tarihinde yürürlükte olan TK 35.madde koşullarına da uyulmadığı gibi tebligatın bir nüshası mahkeme divanhanesine asılmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında dava dilekçesinin davalıya tebliği usulsüz olup,davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir." 2.HD 2003/8745-10020 2.7.2003 T. " ... Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ancak tebliğe konu evrakın mahkeme divanhanesine 1 ay süre ile askıya çıkarıldığı ve indirildiğine dair bir kayıt ve tutanağın bulunmadığı tesbit edilmiştir. İlgili tutanaklar mevcut ise evraka eklenmesi,aksi halde tebligat geçersiz olduğundan davalıya mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin yeniden ve usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanması ... " gerekçesiyle mahkeme hükmü bozulmuştur. 2. HD 20.2.2003 2003/686-2172 S Kararı |
28-05-2007, 10:54 | #12 |
|
değerli meslektaşım
dile getirdiğiniz gibi iki husus arasında bir denge kurmak gerekli,hakimin resen araştırma ilkesi konusunda belirttiklerinize katılıyorum.Ancak bu ilkeyi çok katı ve şablon olarak uygularken davanın tıkanma sürecine bir kaos içine girdiği de oluyor tıpkı bu olayda olduğu gibi...özellikle şunu belirtmek istiyorum talep konusu olan tebligat usulünün resen araştırma ilkesine aykırı düştüğünü sanmıyorum,zira ilanen tebligata da gitse mahkeme zaten ilanın davalıya ulaşma ve okunma ihtimali zayıf,kaldı ki mahkemeden istenen yasada yer alan bir düzenlemeyi uygulaması,mesaj içinde okuduysanızbu konuda bir HGK. KARARI var,ben bu konunun üzerine gitmeyi düşünüyorum şayet olumlu sonuç alırsam sizinle de paylaşacağım,teşekkür ederim,iyi çalışmalar av.hatun olguner
|
27-05-2009, 09:57 | #13 |
|
değerli meslektaşlarım cevapların yazıldığı konu ile alakalı bir durum şu anda benim de başıma geldi. Davalıya daha önce ki boşanma davasında yargıtay kararı tebliğ edilmiş. Ancak şahıs şu anda kayıplarda. Bu durumda tebligat kanunu 35e göre tebligat yapabilecek miyim? Yoksa yapamayacak mıyım? acil cvp verirseniz mutlu olurum
|
27-05-2009, 11:38 | #14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sorunuz açık değil.
Karar tebliğ edilmişse sorun nedir? Soru şu mudur: Önceki davada tebligat yapıldığına göre, yeni davada TK 35 inci maddeye göre tebligat mümkün mü? Soru buysa, cevap "hayır" olacaktır. |
27-05-2009, 13:24 | #15 |
|
Sorun şu : daha önce başka bir dava da yargıtay kararı tebliğ edilmiş ancak davalı şu anda kayıp ve adresi belli değil. Bu durumda tk 35 e göre tebligat yapabilecek miyim?
|
01-06-2009, 13:43 | #16 |
|
Boşanma davasında tebligat
Yeni açacağım boşanma davsında davalıya tebligat yapabileceğim bir adres yok. Ancak davalının resmi bir kuruma verdiği ve başka bir davada tebligat yapılmış adresi elimde mevcut. Bu durumda benim açacağım davada iade gelen tebligatın ardından teb. Kanunu 35'e göre teblifat yapabilir miyim? İlan işine girmeden tebligat mümkün müdür?
|
01-06-2009, 16:46 | #17 |
|
duruşmada davalının kuruma vermiş olduğu adrese tebligat çıkarılmasını denedikten sonra 35.md ye göre tebligat çıkarmayı tavsiye ederim...
|
01-06-2009, 16:56 | #18 |
|
Sayın avukathavva,
Aynı soruyu farklı forumlarda sormak THS kurallarına aykırıdır. Bir meslektaşımız cevap verdiği için, silemedim. Bu foruma taşıdım. Üstelik sorunuza cevap vermişim de... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
tebligat yapılacak şahıs o an için adreste bulunamazsa tebligat nasıl yapılır? | Av. Aylin Kaya | Meslektaşların Soruları | 10 | 10-03-2010 12:18 |
Yurt dışına 35.md.göre tebligat olur mu | Yeşim Dağgeçen | Meslektaşların Soruları | 7 | 01-09-2007 09:54 |
babalık davası,35 göre tebligat | rojda_63 | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-05-2007 16:11 |
Cezaevine 7201/35'e Göre Tebligat | Av.Turhan Demiroğlu | Meslektaşların Soruları | 6 | 26-03-2007 16:21 |
Boşanma Davasında Yapılamayan Tebligat - Sonuçsuz Kalan Adres Araştırması | mkaraca | Meslektaşların Soruları | 1 | 17-01-2007 02:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |