![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() dava dilekçesinin doğrudan davalı olan kısıtlıya tebliğ edilmesi ancak tebligatın yasal temsilci tarafından tebliğ alınması halinde yapılan tebligat usule uygun sayılabilir mi?
|
![]() |
#2 |
|
![]() T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2014/960 Karar: 2016/230 K.T.: 02.03.2016 KISITLIYA YAPILAN İCRA TAKİBİ İCRA DAİRESİ İŞLEMLERİ ÖDEME EMRİNİN YASAL TEMSİLCİYE GÖNDERİLMESİ KISITLIYA YAPILAN TEBLİGAT GEÇERLİ DEĞİLDİR ŞİKAYET ÖDEMENİN İADESİNİ GEREKTİRECEK HALLER ÖZET: Uyuşmazlık kısıtlıya yapılan ödeme emri tebliği ile icra takibinin kesinleşip kesinleşmeyeceği ve bu halin İcra ve İflas Kanunu’nun 361 inci maddesi uyarınca ödemenin iadesini gerektirecek hallerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kısıtlı kimse hakkında yapılan icra takibinde ödeme emrinin yasal temsilciye gönderilmesi gerekir. Kısıtlıya yapılan tebligat geçerli olmayıp, bu durumda şikayet ve itiraz süreleri işlemez. Bu şekilde hatalı şekilde kesinleşen icra takibinde borçludan alınan paralar herhangi bir karar almaksızın icra dairesi tarafından borçludan geri alınır. |
![]() |
#3 |
|
![]() T.C.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2015/25942 KARAR NO : 2016/2556 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu vasisinin, borçlunun kısıtlı olması nedeniyle taşınmazlarına haciz konulması yasal açıdan mümkün olmadığını belirterek hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava ve takip ehliyeti, kişinin kendisinin veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bazı istisnai (kişiye sıkı surette bağlı haklarını kullanmada; TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki) hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler. Bu durumlar dışında ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların dava ve takip ehliyeti yoktur. İstisnai haller dışındaki dava ve takiplerde kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar. Somut olayda, Kütahya Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 20.08.2009 tarih ve 2009/1295 E.-2009/1697 K. sayılı kararı ile borçlunun TMK.nun 405.maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra hakkında başlatılan takipte ödeme emrinin 21.11.2011 tarihinde kısıtlıya tebliğ edildiği görülmektedir. Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliği zorunlu olup kısıtlıya yapılan tebligat yok hükmündedir. |
![]() |
#4 |
|
![]() Tebligat K. m.32'ye göre ;"Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur."Oysa vasi yerine kısıtlı adına düzenlenen tebligat Av.Tuğba Göktepe'nin yayınladığı kararlara göre usulsüz bir tebligat olmayıp yok hükmünde geçersiz bir tebligattır.Yok hükmünde olan bir tebligatın öğrenme ile geçerlilik kazanacağından söz edilemez.Kaldı ki, kural olarak öğrenme ile ancak tebligatın muhatabı yönünden geçerlilik kabul edilebilir. Tebligatı alan kişiyi yani vasiyi kapalı tebligatı aldı diye kendisine geçerli bir tebligat yapıldığının kabulü imkanı bulunmamaktadır.
|
![]() |
#5 |
|
![]() TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGITAY YARGITAY İLAMI 7. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2021/1331 KARAR NO: 2021/2930 MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 28/11/2005 NUMARASI : 2004/274-2005/468 DAVACI : Rukiye Başnar DAVALILAR : Nuran Sayılı vd. Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.08.2004 gününde verilen dilekçe ile haricen satın alınan bağımsız bölüme ilişkin tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.11.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Nuran Sayılı vasisi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrakincelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davacının davalıların murisi olan Erol Sayılı’dan 18.09.1992 tarihli satış sözleşmesi ile 1406 ada 32/36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılmakta olan inşaatın D Blok zemin katındaki 140 m² alanlı dükkan niteliğindeki bağımsız bölümü satın aldığını, bedelin tamamını ödediğini, davacının Almanya'da işçi olarak çalıştığını, satış için geldiğinde de Erol Sayılı'nın ölmüş olması nedeniyle tapu devrini gerçekleştiremediklerini, dükkanın davacıya teslim edildiğini, bu nedenle dava konusu 1406 ada 36 parsel sayılı taşınmazda kain A Blok/ Zemin kat/10 numaralı bağımsız bölümün muris Erol Sayılı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan Sevgi Sayılı 11.10.2005 tarihli duruşmada davayı kabul ettiğini beyan etmiş, diğer davalılar ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, "Davanın kabulü ile, 1406 ada 36 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilen A blok Zemin kat 10 nolu 240/1880 arsa paylı, depolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün Şevki oğlu Erol Sayılı adına olan tapu kaydının İptali ile Sadık kızı Rukiye Başnar adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiştir. Yerel mahkemece verilen bu hükme "31.05.2006 tarihinde temyiz edilmeme üzerine kesinleşme" işlemi yapılmış, ardından kesinleşmiş hükmün infazı sağlanarak bağımsız bölümün davacı adına tescil edildiği görülmüştür. Hükmü, kısıtlı davalı Nuran Sayılı vasisi vekili, 17.06.2016 tarihinde temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 14. maddesinde, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetlerinin bulunmadığı belirtilmiştir. Kısıtlıyı vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasisi temsil eder. Öte yandan kanuni temsilcisi bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat usulü de 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11/3. maddesinde açıklanmıştır. Dava konusu bağımsız bölümde elbirliğimaliklerinden olan davalı Nuran Sayılı’nın Fatih 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/641 Esas 2004/569 Karar sayılı kararı ile 17.05.2004 tarihinde kısıtlandığı ve kendisine vasi tayin edildiği anlaşılmıştır. TMK’nun 448. maddesi hükmüne göre kısıtlının tüm hukuki işlemlerinde vasisi tarafından temsil edilmesi zorunlu olup duruşma davetiyesinin kısıtlıyı temsilen vasisine tebliğ edilmesi ve davanın vasi huzuruyla görülmesi gerekir. Somut olayda, dava dilekçesi kısıtlı Nuran’a17.08.2004 tarihinde bizzat, gerekçeli karar ise yine kısıtlıya 08.05.2006 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de "Hukuki dinlenilme hakkı" başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Mahkemece yukarıda belirtilen usule uyulmadan doğrudan kısıtlıya tebligat yapılmak suretiyle yargılamaya devam edilip davanın esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vasisi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ilehükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Daha Önce Tebligat Yapılan Adrese Yapılan Tebligatın İade Olması | AvBatuhanSafaGungor | Meslektaşların Soruları | 0 | 16-02-2024 16:50 |
35'e göre yapılan tebligatın iadesi | miryusufhan | Meslektaşların Soruları | 12 | 27-02-2019 18:49 |
Yurt dışına yapılan tebligatın iade olması halinde tebligatın nereye yapılacağı..? | starsailor | Meslektaşların Soruları | 3 | 03-09-2014 12:15 |
kısıtlıya yapılan icra takibi | av. halise | Meslektaşların Soruları | 2 | 15-01-2013 23:58 |
İşverenin işçisine yapılan tebligatın gecerliligi | ALAMUT | Meslektaşların Soruları | 4 | 10-11-2011 14:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |