26-06-2006, 10:28 | #1 |
|
sokrates!!!!!
Kanımca her hukukçunun Platon'un ''SOKRATES'IN SAVUNMASI''adlı kıtabını okuması gerekır...ozellıkle avukatlar, bu kıtap savunmayı farklı açıdan ele alıyor...keyıflı okumalar... the best lawyer....
|
26-06-2006, 11:03 | #2 |
|
bence SUC ve CEZA da okunması gereken basyapıtlardan bırısıdır.suclu psikolojisi ve akıl yurutme konusunda eşsiz bir eser diye düşünüyorum
|
26-06-2006, 14:29 | #3 |
|
Bence...
Bence
Beccaria'nın SUÇLAR ve CEZALAR HAKKINDA yapıtı da günümüz ceza hukukunda değerini koruyan meseleleri içermesi bakımından son derece önemli bir yapıt. |
26-06-2006, 15:33 | #4 |
|
kafka'yı unutmayalım!
bence Kafka'nın "Dava"sını da okunacaklar listesine eklemeyi unutmayalım
|
26-06-2006, 16:15 | #5 |
|
Bence...
Bence bu listeye H.L.A. Hart'ın
HUKUK, Özgürlük ve AHLÂk isimli kitabını da ekleyelim. |
29-06-2006, 18:00 | #6 |
|
Bence önce kendimizi okumalıyız. Bilgimizi,bildiğimizi kendimizce test etmeli,birikimlerimizi başakaları ile paylaşma yollarını aramalıyız. Gereksiz tepkilerden uzak,kendinizce doğru bildiklerinizden taviz vermeden tepkinizi koymalısını. Bilmediğiniz konuyu araştırmalı,araştırdığınızın da doğruluğunu başka yerden tekrar araştırarak özümlemelisiniz. Her duyduğunuza inanmamalı,her gördüğünüze de kanıt diye bakmamalısınız. Bakarken görmeyi,okurken öğrenmeyi,yazarken de okumayı öğreniniz.
İLİM İLİM BİLMEKTİR,İLİM KENDİN BİLMEKTİR. SEN KENDİN BİLMESSEN,YA NİCE OKUMAKTIR Yunus Emre |
30-06-2006, 00:02 | #7 |
|
Evet, kesinlikle...
kendimize gelmek, kendimizi bilmek, kendimizi bulmak zorundayız. Bu da okumak kadar, düşünmeyi, tefekkürü gerektiriyor. Sokrates'ı Sokrates yapan elbette bilgisinden çok, düşünmesi ve muhakeme kabiliyeti idi. ve diğer pek çok önder şahsiyeti de kendisi yapan buydu. Kendimize Gelelim, Kendimizi bilelim, Kendimizi bulalım. Hayatımız ancak o zaman anlamlı bir temele oturabilir. |
30-06-2006, 01:05 | #8 |
|
Okumuyorsak Ne Yapalim ?
Emekli bir Kütüphane çalışanı olarak gözlemim :
Türkiye'de okumaya merak etmiyoruz. Bana göre;bu bizim genlerimizde var. Biz Ortaasya'da atalarımızın destanları ile yoğrulmuş,belleğimiz onunla işlenmiş ve gelişmiş. Bu gelişmişlik genler yolu ile bugüne kadar gelmiş. Yüzdenin bir kısmı haricinde;ülkemin insanı okumaktan çok dinlemeyi seviyor. Bu dinleme de;tek yalnışımız dinlediğinin doğruluğunu araştırmıyor. Misal;bu kitap konusunu konuşma farzedelim: şimdi ben burada birşeyler söylüyorum (yazıyorum),bu söylediklerimi (yazdıklarımı) doğru kabul ediyorsunuz. Dinliyorsunuz (okuyorsunuz) sonra da bu fikri söyleyenin (yazanın) en ateşli savunucusu oluyorsunuz. İşte bizim okumama alışkanlığımızın en büyük hatası bu. Yoksa dinleyerek kendimizi geliştirme kapasitemiz çok yüksek. Şimdi son yillarda Internet denen bir kolaylık çıktı. Burada kitapları okutmak yerine sayfaları kısa ve öz cümlelerle aktarmamız bizleri hiç olmazsa görme duyumuzlada öğrenmemize katkı olur. Son yıllarda;görme özürlülerimiz için roman okunarak kaset ve cd yapılıyor. Madem okumuyoruz,görme özürlülerimiz için üretilen bu meteryali OKUMA ÖZÜRLÜLERİMİZE de adapte ederek onların dinleyicilik yeteneklerinden faydalanmamız gerekir. Bu faslın devamını sizlerden beklerim. Mahmut Selim Gürsel özel yazmak isterseniz corumlu2000@yahoo.com adresimi kullanabilirsiniz |
30-06-2006, 12:28 | #9 |
|
Sokrates idama mahkum edildiği zaman aslında çok küçük bir kefaletle kurtulma imkanına sahiptir zira ona bu cezayı verenlerde bir yerde haksız olduklarını bilmekte aslında bu kefaletle sokratese açık kapı bırakmak istemektedirler.Gelgelelim sokratesin bu küçük kefaleti bile ödeyecek gücü yoktur
Sokrates hapishanede idam gününü beklerken büyük çoğunluğu sitenin zengin ailelerinin çocukları olan öğrencileri onu ziyaret eder. Bilgelerinin ölecek olmasından büyük üzüntü duyan öğrenciler bir çıkar yolu aramaktadırlar. Sonunda Sokratese bu kefaleti kendilerinin ödemesi hususunda teklifte bulunurlar. Sokratesin bu teklife verdiği cevap son derece çarpıdır ...''Ben başkasının satın aldığı özgürlükle yaşamam'' diyerek bu teklifi reddetmiştir. Sadece bu cevap bile sokratesin ölümsüzleşmesine yeter... ''çelik gibi ol! kırıl ama eğilme'' |
03-07-2006, 12:57 | #10 |
|
Felese
Hayatın devamlılığında olan,bilerek veya bilmeyerek felsefemizi kullananar öhür denen zaman dilimini tüketenleriz.
Felsefe yaşamla eşdeğer olması,bizim çocukluğumuzdan;bilgilendiğimizi zannettiğimiz zamana kadar olan kısımla,zannettiklerimizi uygulamaya koyarken gördüklerimiz karşısındaki şaşkınlıklarımızı yansıtırken Atalar Sözü "Evdeki Hesap Çarşıya Uymaz" demekle işin felsefesini uygulamıştır. Başkalarını yardımını almamak demekle başkalarının yardımlarını kabul etmemek arasındada bir felsefi fark bulunmaktadır. İsadan önceki insanların bilhassa filozofların yaşamlarında zaten dünya nimetlerine fazla önem vermedikleri,bir hırka bir ekmekle en zengin kişilerden bile zengin olduklarını görmekteyiz. Bizim bu konuda işlediklerimizi bizden başkada cevaplayan olmadığına göre;bizde kendi felsefemizi sadece bu SOKRAT la ilgili kitabı tartışmaya açmanız yeterli olmamıştır. Hayat SOKRAT ve zamandaşlarının yaşadıkları zamandan çok uzaktır. Gerçi o zamanda hizmetler vardı,karşılıkları alınırdı. Hizmetsiz karşılığın alınmadığını açıklayan kitabı okurken,kendi felsefemizi de bunun içine katabilmeliyiz. Öğrencilerin yardımını kabul etmemesinin sebebinin irdelenerek anlamamız gerekmektedir ki;bundaki gerçeklik bu günde geçerlidir. Hayat devam ettikçe insanoğlu yaratılışı üzerine birbirlerine muhtaç olarak yaratılmıştir. Bu yaratılışı bugün bile kullanmaktayız. Hizmetler çoğalmış,ihtiyaçlar patlama noktasına gelmiştir. Birbirimizden karşılıksız şeyler istememiz o günden daha çok meydana çıksada;verilme ihtimali çok az göçükmektedir. |
04-07-2006, 04:22 | #11 |
|
Hangi meslekten olursa olsun insanın önce kendini tanıması lazım. kendini tanıyan kişi neye ihtiyacı olduğunu bilir. kendini bilen kişi de neye ihtiyacı olduğunun farkındadır. mesleğinde ilerlemek isteyen kişi gelişmelere açık olmalıdır. bir savuma avukatının mesleki bilgisinin yanında hitap gücünün ve kendini ifade edebilme yeteneğinin kuvvetli olması lazımdır. bu konuda sadece mesleki yayınlarla ilgilenmek eksik ve sınırlı bir yaklaşım olur. diğer edebi kitapları okuyarak ufkunu genişletebilir. böylece kendini her yönüyle geliştirerek ifade gücünü arttırabilir. bu durum mesleki kariyerinde ilerlemesini ve başarılarının artmasını sağlayabilir. tanıdığım bir avukat bir millet vekilinin yapacağı konuşma metinlerini hazırlamaktadır. bu avukatın duruşmalarda hitap güçünün ne kadar kuvvetli olduğunu düşünebiliyor musunuz......
|
04-07-2006, 10:35 | #12 |
|
Hay Allah konu nerelere gitti
Hay Allah! Konu siyasete ve siyasetçiye doğru gidiyor. Her başarılı kişinin arkasında birkaç kişi olur. Başarı hitabeti yazanda değil,hatiptedir. Hiç tanınmamış bir kişiye aynı konuşmayı,aynı yerde yapsanız dinleyicilerin uykusu gelir. Konuşma yazılan hatip dinlenirmen de;artist,yazar,çizer,Milletvekili olduğu için dinlenir. O toplulukta bulunan insanların o konu ile ilgisi de olan bilgi veriliyorsa yukarıdaki tezim yinede geçerli olmakla,tanınmamış hatibin dinleyicisi konu gereği biraz dikkat çeker
Mahmut Selim GÜRSEL |
13-09-2006, 12:43 | #13 |
|
Franz kafka nın davasını tek geçebilirim.
|
13-09-2006, 13:56 | #14 |
|
Franz kafka
Franz kafka. Bilindiği gibi yaşadığı dönende fazla tanınmayan zat.
Ölmeden önce DAVA nın da içinde bulunduğu bazı eserlerinin yayımlanmaması için en yakın arkadşına sıkı sıkıya vasiyet etmiş derler. Ne diyebiliriz kendi yazdığını bildiğinden yayınlanmamasını istemiş olabilir. Arkadaşının emanete hıyanet ve vasiyet tutmama birleşmekte. |
08-11-2006, 17:41 | #15 |
|
Sokrates kahraman mı?
Sokrates kahraman mı, savunması günümüz hukuçularına gerçekten birşey ifade eder mi?
Aşağıdaki yazı A. Comte-Sponville'in Büyük Erdemler Risalesi adlı kitabından alınmıştır: " ....Haksız yere mahkum edilen Sokrates kaçarak kurtulma önerilerini reddetti, 'yasaları ihlal ederek yaşamaktansa' diyordu, 'onlara saygı göstererek ölmeyi tercih ederim.' Bu, bana kalırsa adalet sevgisini biraz aşırıya kaçırmaktır, daha doğrusu adaleti yanlış yere yasallıkla karıştırmaktır.Çok haksız olan ya da çok haksız biçimde uygulanan yasalara masum birinin yaşamını feda etmek doğru olur mu? Her koşulda açıktır ki böyle bir davranış , samimi bile olsa, ancak kişinin kendi için hoşgörülebilir:Sokrates'in kahramanlığı - ki bu, temelden zaten tartışmalıdır- kendinden başka herhangi bir masumu yasalara kurban etseydi açıkça suç olurdu. Yasalara saygı göstermek, evet, ya da en azından onlara itaat etmek ve onları savunmak. Ama adalet pahasına değil, tek bir masum insanın bile olsa yaşamı pahasına değil! Kim ki Sokrates'i yasadışı yollardan bile kurtarabilirdi, bunu denemesi doğru olurdu - ve yalnızca Sokrates'in bunu reddetmesi meşru olarak görülebilirdi." Saygılar. |
02-12-2006, 01:27 | #16 |
|
Bence hukukçuların okuması gereken ilk eser Suç ve Ceza olmalı...Bir kez değil yüz kezde okunsa tatından hiçbir şey kaybetmeyen bir eser....
|
27-01-2007, 17:29 | #17 |
|
merhaba.bence arkadaşın söylediği gibi,öncelikle kendimizle başlamamız gerekiyor.geleceğimize dair. ve diyorum.bir küçük prens...
|
30-01-2007, 14:32 | #18 |
|
kafka ve dava
kafka nın dava sını,zavallı öğrenci bütçemle aldıktan sonra 3-4 yıl ara ile defalarca okudum......dostoyevski ise (edebi) kan kardeşim....suç ve ceza herzaman rahatlıkla okunur..
ama dava ilginç bir kitaptır ;ömrü boyunca ergenlik sivilceleri beynini sıkıştıranların sosyolojik ortamının,aynı duyguları hissettiren ,saçmalığın,gercekten hiçte olağan üstü olmadığını,pekala yaşanabilir bir gündelik zaman örgüsü olduğunu anlatır. dostoyevski ise sadece "insan"dır.senin.benim gibi. |
28-03-2007, 10:52 | #19 |
|
franz kafka...
bu sözleri çok beğenmiştim
yapılmamış, unutulmuş itirazlar mı vardı? şüphesiz vardı böyle itirazlar. gerçi yerinden oynatılamazdı mantık, ama yaşamak isteyen kimseye de karşı duramazdı. neredeydi yargıç? neredeydi yüksek mahkeme? konuşacaklarım var! el kaldırıyorum işte! |
30-03-2007, 15:23 | #20 |
|
Sokrates ağlayan karısına dönerek sorar;
- Niçin ağlıyorsun? Karısı cevap verir; - Bu zalimler haksız yere seni asacaklar! Sokrates; - Ya haklı olarak assalar daha mı iyi olacaktı! (Montaigne'in "Denemeler"inden) |
30-03-2007, 15:34 | #21 |
|
neden sakallarını kesmiyorsun?" diye sormuşlar sokrates'e.
"bilinmeyenden korkar insan.neyle karşılaşacağımı bilmiyorum"diye cevap vermiş...... kodese atıkları gun bir cocugun bir muzik aleti caldıgını gorur ,aceleyle cocugun yanına gider . "bana da ogretir misin evladım" der , cocuk sasırarak "yarın zaten asılacaksın ne muziği ne calgısı" diye cevap vermeye kalmaz , sokrates -bu işin zevki ogrenmektedir ,sen simdi ogretiyor musun öğretmiyor musun ? diyerek ogrenmemin zevk alınacak birsey oldugunu ima etmeye calışmıstır. |
30-03-2007, 16:41 | #22 |
|
Tarih hakkında bildiklerinizi unutun.Mustafa Armağan'nın "Küller Altında Yakın Tarih" adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |