27-09-2016, 10:46 | #1 |
|
Türk Medeni Kanununun Milli Olup Olmadığı Tartışmaları
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN MİLLİ OLUP OLMADIĞI TARTIŞMALARI
Av. İzzet DOĞAN Osmanlı Devleti’nde hukuk; Şer’i (İslam) Hukuk ve Örfi Hukuk olmak üzere iki temele dayanıyordu. 1. Şer’i Hukuk’un esası, Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdir. Şer’i Hukuk sadece Müslümanlara uygulanırdı. Müslüman olmayan halk kendi dini kurumlarınca yargılanırdı. 2. Örfi Hukuk ise, Şer’i Hukuka ters düşmemek kaydıyla padişahın koyduğu kanun, kanunname ve ferman gibi kurallardır. Padişahın koyduğu bu kurallar örfe(töreye) uygun olurdu. Görüldüğü gibi Osmanlı İmparatorluğu İslam dinine dayalı hukuk sistemini benimsemişti. Ancak Cumhuriyet döneminde bu sistem değişmiş ve Roma-Cermen sistemi yürürlüğe girmiştir. Hukuk alanında yapılan bu değişiklik aslında bir devrimdir. Elbette ki Türk Hukuk devrimi denilince Atatürk ve o dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u anmamak mümkün değildir. Atatürk : “Hukuki Mevzuatımızın uygar devletlerin kanunlarından noksan olması düşünülemez” demiştir. Cumhuriyet dönemi öncesi Medeni Hukukla, Cumhuriyet sonrası Türk Medeni Hukuk arasındaki en önemli fark, dine dayalı hukuk sisteminin terk edilmiş olmasıdır. Devrim niteliğindeki bu değişikliğin nedenleri 1926 tarihli Türk Kanuni Medenisinin gerekçesinde şu şekilde açıklanmıştır: “Kanunları dine dayalı devletler, kısa bir zaman sonra ülkenin ve ulusun isteklerini karşılayamazlar. Çünkü dinler değişmez kurallar içerir. Yaşam yürür, istekler hızla değişir. Değişmemek dinler için bir zorunluluktur. Bu nedenle dinlerin yalnız bir vicdan işi olarak kalması, çağımız uygarlığının esaslarından ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın farklarından biridir”. Yukarıda görüldüğü gibi hem Atatürk ve hem de o zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt hukuk alanında yapılan bu devrim niteliğindeki değişiklikte milliyet, din vs gibi etkenleri değil yalnız ve yalnız UYGAR DEVLETLERİ ve ÇAĞIMIZ UYGARLIĞININ ESASLARINI GÖZÖNÜNDE TUTARAK, DİNLERİN YALNIZCA BİR VİCDAN İŞİ OLARAK KALMASINI ÖNGÖRMÜŞLERDİR. Ayrıca Anayasamızın 90. Maddesine göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” denilmektedir. Şimdi özellikle usulüne göre yürürlüğe konulmuş ve kanun hükmünde sayılan, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmaların milli olup olmadığını nasıl tartışabiliriz? Bu yersiz tartışmalar bizi özellikle evrensel hukuk kurallarını ve bu kuralları uygulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarını milli olmadığı için tanımamak gerektiği sonucuna kadar götürebilir. |
28-09-2016, 21:21 | #2 |
|
Uygar devlet dediginiz devletler hangileridir. Yuzlerce yil kan akitan avrupa ise avrupanin ne medeniyetle ne uygarlikla alakasi vardir. Ellerinde milyonlarca masumun kani olan devletleri uygar diye tanimlamak cizdikleri cerceveye evrensel hukuk demek bana pek mantikli gelmiyor. Tarih dahi olmamis Bosna gercegi onumuzde iken cagdas devlet,uygar devlet Cemil Mericin ifadeleriyle ihrac metai degil de nedir?
Bu arada Islam hukukunun yuzde 10u nas gerisi ictihata dayalidir. Yani gunun ihtiyaclarina cevap veremez vesair ifadelerinin hicbir gecerliligi yoktur. Bununla birlikte Turk Hukuk devrimi ifadesini de kabul etmek mumkun degildir. Nitekim mevzuat degisikliginin ne Turklukle ne de devrimle bir ilgisi vardir. Bayraginda haç olan bir devletin mevzuatini almanin Turklukle ne alakasi vardir. Katolik kilisesi temelli ve isvicre halki orfune binaen duzenlenen isvicre medeni kanunun tercumesi nasil milli olabilir. Hep.soyledigim bir ifade vardir. Bulundugumuz bolgeye dahi ortadogu diyecek kadar merkezimizi kaybetmisiz.Merkezimiz Avrupa olmus. Herseye batinin uygar diye nitelendirilen kafasi ile bakiyoruz. |
29-09-2016, 10:36 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
İlk olarak "milli" ne demektir? Millete ilişkin, yerli vb. anlamlar mı içeriyor? Hukuk nasıl milli olabilir? Hukuk, idari düzenler ne zaman "milli" oldular. Kültür sanat eserleri bayrak milli marş bunların hepsi milli olabilirler. Fakat çağın ihtiyaçlarını karşılaması için yerine getirdiğiniz şeyler neden "milli" olsunlar. 20. yüzyılda soyadı ihtiyaçtı, nüfus zayımı , resmi nikah eşya hukuku vesaire. Hepsi ihtiyaçtır. Modernlik de bir ihtiyaçtır. Çağın ruhu "tartışılabilir", "manevi değerlere uygunluk gösterebilir" bir şey değildir. Öncelikle bunu bir kenara koyalım. Öte yandan medeniyet... Medeniyet medine kelimesinden, şehir anlamı olan kelimeden geliyor. İngilizcedeki karşılığı "Civilization" yine şehirden geliyor. Civil Law, medeni hukuk demek civil engineering de inşaat mühendisliği demek. Medeniyet kendini doğadan ayırmak, kurmak, inşaa etmek ve ilerlemek demektir. Uygarlık cumhuriyet etkisiyle seçilmiş bir kelimedir. Çağa uymak demektir. Medeniyete sahip ülkeler kan dökmüşlerse bu medeniyeti kötü bir şey mi yapar? Sayın meslektaşlar, sizin medeniyeti sorgulayabilmeniz bile medeniyet sayesindedir! Soykırım tanımı yapan BM'yi Avrupalılar kurdu. Ondan önce her savaş, her savaşın içindeki her şehir baskını soykırımdı. Savaş suçu diye bir şey yoktu. Size bu sorgulama özgürlüğünü, betonarme evlerinizde uzun ömürlü yaşayıp şiddet eylemi sonucunda ölmemenizi medeniyet sağladı. Öncülüğünü de Avrupa ülkeleri, Avrupa insanları sağladı. Lütfen medeniyeti gözü kapalı kötülemeyiniz. Öte yandan, islam hukukunda herkes içtihat yazamaz. Müçtehitler yüz iki yüz yılda bir yetişirler. İçtihatı siyasi iktidara gelemeyecek müçtehitler genellikle sürülür, dövülür,katledilir. İslam hukukunda "ilerlemeye müsait" bir yapı görmek gerçekten zordur. Ha bu arada, osmanlı yönetim sistemi de "milli" değildi. Divan bizans yönetiminden esinlenmeydi. Şeyhülislam diye bir şey de islamda yoktur. Doğrudan halife vardır. |
29-09-2016, 11:46 | #4 |
|
Kan dökmüş ve dökmeye devam eden Ülkeler nasıl Medeni olabilir. Bugün Fransa, İngiltere, Almanya Medeni Devletler midir ? Kendi düşüncesinde olmayan insanlara yaşam hakkı tanımayan; ilk önce Avrupalılaşma, sonrasında Batılaşma en son da Küreselleşme adı altında farklılıkları yok eden zihniyetin ürünü Avrupa değil midir ? Avrupa Medeni diye tanımlayacağımız hangi değeri insanlığa bahşetmiş. Bir günde binlerce ölüme sebebiyet veren Avrupa ve zihniyeti değil midir ? Ruanda soykırımının baş mimarı Fransa mı, Sömürgeci İngiltere mi yoksa daha 70 yıl öce milyonlarca kişinin ölümüne sebebiyet veren Almanya mı Medeniyetin mimarı ?
BM'yi Avrupa kurdu da ne işe yarar bu BM ? Çok mu insanlığa yararlı bir kuruluştur. Sizin de dediğiniz gibi Medeniyet Medine kökünden gelmektedir. Yesrib'i Medine yapan; adaleti, eşitliği dünyaya getiren, Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur diyen İslam, Medeniyeti tüm dünyaya getirmiştir. Birkaç yüzyıl önceye kadar yıkanmayı dahi bilmeyen Avrupa elçilerinin atalarımızdan öğrendiği medeniyeti bugün biz Avrupadan öğrenecek değiliz. |
29-09-2016, 11:52 | #5 |
|
"Kan dökmüş ve dökmeye devam eden" gibi bir kriter konulduğunu bilmiyordum medeniyetin tanımında.
Müslüman ülkeler kan dökmüyor mu? Savaşmıyor mu? Siz onlara "gerçek islamda kan dökmek yoktur" dediğinizde onlar da size "gerçek medeniyette kan dökmek yoktur" diyeceklerdir. Sonuç olarak "kan dökmek" gibi bir kriter medeniyette yoktur. Hiç savaşmayan bir topluluk tarihte görülmemiştir. Mühim olan savaş halinde bile hukuka saygı duyan bir topluluk olmak ve mümkünse savaşmamaktadır. Avrupa devletleri 200 yıldır savaşmıyorlar. İslam medeniyeti Gazali'den sonra gerilemiş, bilimsel gelişmelere kendini kapatmıştır. Bundan sonra belki ilerler, ilerlemez o başka bir tartışma konusu ama medeniyeti ve avrupanın ilmi teknik üstünlüğünü reddetmek gözlerini bağlayıp kulaklarını tıkayıp "banane banane ben dinlemiyorum duymuyorum görmüyorum" demek gibi bir şey. Dün sen onlara yıkanmayı öğretirsin bugün onlar sana bilgisayarı. Dünya dönüyor. |
29-09-2016, 12:25 | #6 |
|
Herşeye ekonomik kafayla bakan Batı için kan dökmek, çocuk öldürmek, ırza geçmek sorun değildir. Binlerce insanın, masumun ölümleri onlar için petrol demektir, para demektir. Medeniyetin tanımı içinde en önemli değer yaşama hakkı ve insan onurudur. Yasşama hakkını ve insan onurunu hiçe sayan sisteme Medeni denilebilir mi?
Tarih bilmediğiniz apaçık ortada. 200 yıldır Avrupa savaşmıyor sözünü neye istinaden söylüyorsunuz. "Nerde gösterdiği vahşetle bu: bir Avrupalı! " diyerek Çanakkale şehitlerine şiirini yazan M. Akif, Avrupalı ifadesini sehven mi kullanmıştır. 2. Dünya savaşına hangi devletlerin katıldığından ve tarihinden haberdar mısınız ? Bizim itirazlarımız ilme değil; Medeniyet diye yutturulan kanlı Batı sisteminedir. İlim Çinde dahi olsa gidip alın diyen bir ufkun, düşüncenin mümessilleriyiz. |
29-09-2016, 13:23 | #7 |
|
Batı ülkelerinin insanlarının çoğu 200 yıldır savaş görmedi. Coğrafi keşiflerden bu yana refah arttı.
Kaldı ki... batılı ülkelerin ne kadar iyi olduğunu mu tartışacağız kanunlarımızı yaparken nereye bakacağımızı mı? |
29-09-2016, 14:43 | #8 |
|
İkinci Dünya savaşında milyonlarca insan ölmüştür. Tarihin en kanlı savaşıdır. Coğrafi keşif denilen hadise de sömürme sisteminin başlamasıdır. Coğrafi keşif sömürülecek insan ve toprağın keşfidir. İngilterenin Hindistandan, ABD'nin Iraktan, Fransanın Ruandadan istediği hep aynıdır.
Kanunlarımızı Avrupaya bakarak yapmak zorunda değiliz. Medeni Kanundaki uygulanmayan ayrılık sisteminin kökenine bakınca neden Avrupadan Kanun almak zorunda olmadığımızı da anlamış oluruz. Hukuk Sosyolojisinin temel mantığı şudur : İnsana ve topluma göre hukuk... Süt kardeşlik toplumda evlenme engelidir. Ama Kanunda değil. Böyle birşey olabilir mi? Topluma uygun olmayan Kanunun tatbiki sıkıntı çıkaracak ve çıkarmaktadır. Kanunda hüküm yoksa neden örf ve adete göre uyuşmazlık çözülür? Çünkü kanunlar toplum örfünün gereğidir. Maalesef Medeni Kanunumuz kendi içerisinde dahi çelişki barındırmaktadır. Biz binlerce yıllık tarihi olan büyük bir Ülkeyiz. Türkiye Kanununu da mevzuatını da kendi yapacak donelere sahiptir. |
29-09-2016, 15:28 | #9 |
|
Evet avrupalılar afrikaya girdi sömürdü osmanlılar hayat bayram olsa şarkıları söylediler orda elele namaz kıldılar değil mi? Hiçbir kafkas kızı odalık olmadı afrikalı hadım edilip köle yapılmadı. Tarihi kendi çağlarında uygun görülen şeylerle yargılamak çok zor. Onlardan ancak ders almak mümkün.Hangi hukuku uygulamamız gerektiği tartışmaları içinde bunlara girmek de hoşuma gitmiyor.
Siz kendi tarihinizi eleştirmezken onlar eleştiriyor, kanunlarını zamanın ruhuna göre değiştiriyorlar. O yüzden başarılılar ve örnek almalıyız. Ve hayır. Kanunlar toplum örfünün gereği değildir. Kanun ne gerekiyorsa onu içerir. Neyin yapılması gerektiği sosyolojik olarak saptanır ve o uygulanır |
29-09-2016, 15:43 | #10 |
|
Sizin Bosnada olan bitenden, 25 bin kişinini ırzına geçenlerden, silah denemesi için öldürülenlerden de haberiniz yok. O yüzden tartışmanın da bir mantığı yok.
|
29-09-2016, 15:45 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet bir mantığı yok çünkü konumuz o değil. |
07-10-2016, 21:04 | #12 |
|
Sayın İzzet Doğan,
üzerinde tartışılması gereken ilginç bir konu açtığınız için teşekkürler. Milli nedir ne değildir, milli hukuk olur mu olmaz mı, hangi hukuk millidir, hangisi milli değildir üzerinde tartışılması gereken konular. Ayrıca hukukun milliliği ve evrenselliği konuları da tartışılmaya değer konular arasında. Diğer taraftan milli hukuk ve hukukun evrenselliği konuları da tartışılarak Roma Hukukundan yararlanılarak düzenlenmiş olan bir Avrupa Ülkeleri Hukuku ile birçok ülkede yürürlükte olan İslam Hukukunun ne ölçüde 'milli' sıfatına uygun düşebileceği tartışılabilir. Ne yazık ki açtığınız konu ideolojik bir polemiğe kurban gitmiş. Böyle olunca da objektif bir tartışma ortamı ortadan kalkmış. Sayın Av. Kadirin'de belirttiği gibi tartışmanın bir mantığı yok çünkü konumuz o değil. Saygılarımla |
07-10-2016, 22:39 | #13 |
|
Sayın Gemici
bu konuda katkıda bulunan ve bulunacak meslektaşlarıma ve size teşekkür ediyorum. Şimdilik Türk Medeni Kanun'unun basit bir MEVZUAT olarak değerlendirilip itibarsızlaştırılmaması gerektiğini belirtmekle yetiniyorum. Saygılarımla |
25-10-2016, 12:44 | #14 |
|
Öncelikle Türk medeni kanunu ifadesi doğru değildir. Neticede bu ülkede Türk olmayanlar da olabilir. Onun için Türkiye Medeni Kanunu denmelidir. Şu an uygulanmakta olan kanun milli değil. Bu açık. Çünkü kendimiz oturup yazmamışız bir başka toplumdan almışız. Bizim kendi kanunumuz bulunmalıdır elbet de. Ancak bu iktibasın hep kötü olduğu anlamına gelmez. Evrensil doğruların varlığı evrensil hukukun da varlığını kanıtlar. Mevcut kanun milli değil derken evrensil doğrular arasına dahil olmuş olan milli değerlerden bazılarının bu kanunda kabul edilmemiş olmasını eleştirmek istiyoruz.
|
17-11-2016, 18:41 | #15 |
|
Sayın ilterişsonererçim,
Kanunların hazırlanması ve bir topluma tatbik edilmesi oldukça meşakkatli olarak bilinse de Türk toplumu bu sorumluluğun altından kalkabilecek bir millettir. Bu açıdan kendi değerlerimizi evrensel hukuk ilkeleri ışığında sistemleştireceğimiz umudunu taşıyorum. Bu anlamda eleştirinize katılıyorum. Fakat Türkiye Medeni Kanunu önerinizin toplumun ihtiyaçları bağlamında ve kanunun özü anlamında bir fayda sağlamasından çok millet bilincine zarar verebileceğini düşünüyorum. Subjektif milliyetçilik anlayışında Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türk olmayanlar da olabilir deyiminizden ne anlamalıyız? Saygılar. |
29-11-2016, 12:41 | #16 |
|
Bir kere hukuk gerçekten doğar. Yalandan doğan hukuk hukuk olmaz. Gerçek olan sosyolojik verilerle mi hareket edeceğiz yoksa Türk olmadığı halde herkesi Türk mü kabul edeceğiz? Türklük neticede bir ırkın adıdır. Bir Rusu vatandaşlığa aldığımızda bu kişiye Türk demek mümkün değil. Genlerinde yoksa yalan söylemiş oluruz. Bu esasen Türklüğe de ihanettir. Türk olmak kanla ilgili asaletle ilgili bir mesele hukuki anlamda ancak Türk vatandaşlığı deyimi kullanılabilir. Bu vatanda Türklerle birlikte yaşayan vatandaşlarımız vardır. Bunlar vatandaşlık anlamında Türk vatandaşıdır. Öte yandan kendini Türk olarak isimlendirmeyenleri de vatandaşlıktan çıkaramayacağımız açık olduğuna göre zorla kimseye Türk diyemeyiz. Benim belirtmek istediğim asıl mesela kanunun adlandırılması. Türklerin örfünü adetini milli kimliğini yansıtmayan bir kanuna Türk Medeni Kanunu deyince Türklüğü de zedelemiş kırmış hatta kızdırmış olmaktayız. Bunun yerine Türkiye Medeni Kanunu denmeli. Doğru olan budur.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Surİye DoĞumlu Olup Babasi Ve Annesİ TÜrk VatandaŞi Olan MÜvekkİlİn TÜrk VatandaŞliĞini Kazanmasi | feridun bahşi | Meslektaşların Soruları | 10 | 02-08-2014 00:19 |
1917 Hukuki Aile Kararnamesinden günümüz Türk Medeni Kanununa kadar Türk aile yapısı | tulinunal | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 23-05-2006 19:16 |
turk medeni kanununun ingilizce metni | unica99 | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 10-06-2003 12:54 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |