|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
12-04-2012, 11:56 | #1 |
|
10 Hafta Öncesi Kürtajda Eş İzni Ve Boşanma Durumu
Sayın meslektaşlarım soruya girmeden önce bu konuya benzer diğer konuları okuduğumu ancak bir cevap bulamadığımı belirtmek istiyorum.Problem şu müvekkilim 4-haftalık hamile fakat eşiyle kesin olarak boşanmak istiyor,dava henüz açılmadı,forumda diğer konularda anladığım kadarıyla kanun evlilik içi olduğu için eş rızası arıyor,fakat diğer eşin rızası yok dava sonuçlanıncaya kadar da çok geç olabilir,biz bu konuda ne yapabiliriz aklıma davayı açtıktan sonra sulh hukuk mah.den tedbir niteliğinde kürtaj kararı almak geçiyor,mümkün müdür daha önceden böyle bir meseleyle karşılaşmış meslektaşlarımdan özellikle deneyimlerini paylaşmalarını rica ediyorum.
|
12-04-2012, 13:40 | #2 |
|
Bence boşanma davasıyla birlikte tedbiren istenmeli sonuçta aile mahkemesinin geniş takdir yetkisi var,hakimden davanın başında ki önemli boşanma sebebiniz olduğunu düşünmekle,tarafların sosyal hizmet uzmanı vasıtasıyla incelenmesi,evliliğin yürüyüp yürümeyeceği husunda rapor talep edilebilir.Ancak davanın ispat yükü tarafı bu talebi sıkıntıya düşürür.Kadının kendi vücudu üzerine tasarruf hürriyeti de ayrıca değerlendirilmeli,saygılar.
|
12-04-2012, 14:08 | #3 |
|
İlginç bir konu.Mahkemenin bu yönde karar vereceğini düşünmüyorum. Tedbiren çocuğun aldırılması bana pek mantıklı gelmedi. Belki dava reddedilecek belki taraflar barışacaklar bu konuda mahkemenin inisiyatifi olmasa gerek. Müvekkilenizin bir sağlık sorunu yoksa çocuğu aldırması sıkıntı yaratabilir.SAYGILARIMLA
|
12-04-2012, 14:51 | #4 |
|
Ben Mahkemenin böyle bir tedbir kararı vereceğini asla düşünmüyorum.
|
13-04-2012, 10:03 | #5 |
|
Mahkeme tedbir kararını asla vermez demek bana çok doğru gelmedi,aradaki mesafe epey açılmış ve kadın daha çok genç eşiyle bir araya gelme ihtimali bitmiş durumda,o yaşta çocuğu olursa da büyük bir haksızlık yapılmış olmaz mı?
|
13-04-2012, 10:44 | #6 |
|
evlilil birliği içinde kadının hamile kalmasıyla kürtaj kararında eşin rızası alınma şartı meydana gelir bundan sonra boşanmanın gerçekleşmesi eşin kürtaj kararını yanlız alabileceği anlamında değildir. bu nedenle boşanma talebi bu çerçevede alınacak önlemler hususu birlikte değerlendirildiğinde kadının çocuk istememesi özel istek olur. tedbir kararını isteyeceğiniz hakimde taktir edersiniz piyanist şantör değildir.
|
13-04-2012, 11:40 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Ceni,sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren hak ehliyetine sahiptir.Kürtaj konusunda eşlerin ortak rızası yok.Mahkemenin tedbir kararını verdiğini düşünelim. Boşanma davasında müvekkiliniz haksız bulunur ve davası reddedilirse? Yada Müvekkiliniz boşanmaktan vazgeçerse? Evlilik bir akittir. Bu akitle eşlerden biri diğerinin çocuk sahibi olma hakkını kabul etmektedir.Aksi durum boşanma nedeni sayılmaktadır. Aslında ben görüşümü daha da ileri götürerek Mahkemenin böyle bir yetkisi olmadığını ve bu konuda takdir hakkının olmadığını da düşünüyorum.Hatta böyle bir kararı vermiş Yargıcın gebeliğin sona ermesi halinde suç işlemiş olacağını düşünüyorum. Ancak Müvekkilinizin içinde bulunduğu durumun çok zor olduğunu kabul etmek gerek. |
13-04-2012, 12:30 | #8 |
|
Mehmet beye aynen katılıyorum. Taraflar evlenmişler,çocuk sahibi olmak istemişler her şey ne güzel. Bir gün boşanmaya karar veriyorlar ve peki bu çocuk ne olacak diyorlar. Bu çocuk ne olacağın cevabı özür dilerim ama hukukta değil eşlerin kendisindedir. Hiç bir hakim çucuğun aldırılması yönünde karar vermez,kaldı ki böyle bir yetkisi yoktur.
|
13-04-2012, 12:32 | #9 |
|
Bahsettiğimiz 4 haftalık bir embriyo yani kadının bir uzantısı,sağ ve tam doğmuş bir çocuktan bahsetmiyoruz.Evlilik nasıl bir haksa boşanmak ta bir haktır ve gebe kalmış bir kadının boşanma hakkını kullanmasını,çocuk sahibi olmak istememesini diğer tarafın rızasına bağlamak temel hak ve hürriyetlerle bağdaşmaz.Yine aile mahkemesi aileyi korumakla yükümlü olduğu kadar tarafların hak ve menfaatlerini de gözetir dolayısıyla kendilerin ve topluma faydası kalmamış bir evlilikte hamileliğin sonlandırılmasına karar vermek piyanist şantörlükten çok daha fazla anlam ifade eder.Tedbiren bu talepte bulanmanın anlamı dava sürecinde hamileliğin ilerlemesi ve kürtaj yasağı kapsamına girecek olmasıdır.
|
13-04-2012, 12:35 | #10 |
|
Nazife Hanım siz hakim olsanız ve böyle bir taleple size gelseler,çocuğun aldırılması yönünde mi karar verirdiniz ve gerekçeniz ne olurdu?Sorum yanlış anlaşılmasın sadece gerekçeyi merak ettiğim için soruyorum
|
13-04-2012, 12:49 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
|
13-04-2012, 13:04 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Birincisi bahsettiğiniz varlık sadece kadının uzantısı değildir. Anne ve babanın ortak uzantısıdır. Olaya bu şekilde bakış açınız zaten yasanın eşin rızasını araması yanında yasaya aykırıdır. Cenin hakkında anne haricinde diğer eşin hiç bir hakkı olmadığı sonucuna götüren bu görüşü kanunun benimsediğine şükretmek lazım. Yasa açıkça evlilik içinde var olan gebeliğin sonlandırılmasında diğer eşin rızasını aramaktadır. Boşanmak elbette bir hak ama ortada evlilik içi bir gebeliğin sonlandırılması sorunu varsa bu sadece bir eşin iradesine bağlanamaz ve tek bir eşe bu gebelik hakkında tasarruf hakkı bahşetmez. |
13-04-2012, 13:14 | #13 |
|
Peki YASA "Boşanmak isteyen kadına boşanacağı ve örneğine göre misal şiddet gördüğü,nefret ettiği,hiçbir bağının olmasını istemediği bir erkekten çocuk sahibi olmasını emreder mi"?Ayrıca evlilik içinde kalınan gebeliğin sonlandırılmasının diğer eşin rızasına bağlı olduğu yasasını ben de biliyorum inkar etmiyorum,sorun şu ki boşanma halinde ve sürecinde bu rızanın aranıp aranmayacağı,saygılar...
|
13-04-2012, 13:28 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Yasa şöyle diyor:Boşanmak istediği ,şiddet gördüğü,nefret ettiği hiç bir bağının olmasını istemeyen bir eşin yapması gereken boşanmaktır. Çocuk sahibi olmaya karar vermeden önce bu gibi olasılıkların meydana gelebileceğini hesap edip muhasebesini yapmak gerekir. Tüm bunlara rağmen çocuk sahibi olmaya karar verdikten sonra bu olasılıklar meydana gelirse çocuk yapmaya karar veren İKİ kişininde rızası varsa bu gebelik sonlandırılabilir. Zira evlilik içi (suç oluşturmayan) gebelik İKİ kişin rızasıyla meydana gelmektedir. |
16-04-2012, 10:59 | #15 |
|
Merhabalar,
Evllik içinde meydana gelen rızaen hamilelikte, Hakimin "bebeğin hayatının sonlandırılması yönünde annenin karar vermesi ve kürtaja izin verilmesi" gibi bir tedbir kararı veremeyeceğini düşünüyorum. Dava boşanma davasıdır, ortada "kalbi atan" bir bebek var. Tıp okuyan arkadaşlarımdan hatırladığım kadarıyla ceninin kalbi 22.günde atmaya başlar.4 haftalıkken artık "akciğer, kol bacak gibi" organları oluşmaya başlamıştır. Bebek vücut bulmuştur. "Annenin genç yaşta olması, tekrar evlenmek isterse çocuklu bir bayanın yaşayacağı zorluklar vs." savunmaların, bir bebeğin hayatının sonlandırılmasına cevaz vermeyeceği kanaatindeyim. Bu karar eşlerin ortak kararı olmalıdır. Yasal düzenleme de bu yöndedir. Toplumsal kabulde... Evlilik içi tecavüz söz konusu ise, durumun değişeceği ve eşin rızasının aranmayacağı kanaatindeyim. Hatta (gazetede okuduğum kadarıyla) evlililk içi tecavüz nedeniyle mahkemeden tedbiren kürtaj izni istemli bir dava var bugünlerde İzmir'de. Bakalım sonucu ne olacak... |
02-05-2012, 15:54 | #16 |
|
Söz konusu olay, hakimin kürtaja karar vermesinden ibaret değildir önce bunu anlamak gerekir. Olayda karar verilmesi gereken husus, şiddet görmüş bir bayanın,gebeliğinin sonlandırılmasını istemesi, talep etmesi, iradesi var iken, ona şiddet uygulayan eşinin iradesinin aranıp aranmayacağıdır. Yazılanlardan anladığım kadarıyla sanki hakimden bir insan öldürme talep edilmiş de ona karar verilmesi bekleniyor gibi bir durum ortaya çıkmış. Evli olmayan kadının gebeliğini sonlandırma iradesi neyse, konuştuğumuz konu da bundan ibarettir. Mahkemeden eş rızasının aranmaması hususunda bir karar talep edilmiştir.
|
03-05-2012, 18:10 | #17 |
|
Söz konusu talep, aile mahkemesi hakiminden istenmişti. Bugün itibariyle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verildi.
|
03-05-2012, 20:11 | #18 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Gerekçesi neymiş? Boşanma davası açılmazdan önce tedbir mahiyetinde aile mahkemesinden istenmiş gebeliğin sonlandırılması istemli bir talep var değil mi? Mahkeme bu talebi TMK 195 anlamında görmedii? Veya eşlerin ayrı yaşaması halinde alınması gerekli tedbirlerden biri olarak da değerlendirmedi? "Konunun esasına girmeden" eğer böyle bir talepte bulunulacak ise görevli mahkemenin Aile Mahkemeleri olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımla, |
07-05-2012, 13:52 | #19 |
|
sayın meslektaşım İzmir kadın hakları komisyon üyesiyim ve merkezde nöbetçi olduğum gün adli yardım kanallı açılmış bir boşanma davasının tarafı olan kadın merkezimize geldi ve boşanmak istediği eşinden hamile olduğunu bu çocuğu istemediğini zaten bakacak durumunun olmadığını bilerek ve isteyerek hamile kalmadığını beyan etti . MK gereğince evlilik için bir hamilelik olması sebebi ile tabişkide eşin rızası gerekiyor ancak bayanın gerek eşinden gördüğü şiddet gerek yaşam koşulları gerekse bu bebeği istememesi gibi sebepleri harmanlayarak bir dilekçe hazırladım ve savcı beye gittim durumu izah ede ede , ısrarımı dayata dayata yer yer tartışarak yer yer münakaşa ederek elime kürtaj kararımı aldım; dilekçenin sonunada savcı beyin imzası altında oda ve dahiliye numarasını eklettirdim ki ilgili sağlık kuruluşunda herhangi bir sorun çıkarsa savcı beye telefonla irtibat kurulabilinsin dedim savcı "hay hay" dedi ve kızımız üzücüde olsa onun adına sevindiricide olsa bebeğini kürtajla eşinin rızasına gerek kalmaksızın aldırdı..bilgilerinize sunarım..kolay gelsin..
|
07-05-2012, 14:02 | #20 |
|
Savcılığa nasıl bir dilekçe ile başvurdunuz acaba?kürtaja izin şeklinde mi?Aile mahkemesi diye yorum yaptığımız bir olayda savcılık hiç aklımıza gelmemişti,teşekkür eder paylaşımlarınızı bekleriz...
|
07-05-2012, 14:35 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Eşinden şiddet görmesi ve istemeyerek hamile kalması müvekkilinizin tek taraflı beyanı olduğu gibi doğru olmama ihtimalide vardır. Savcının vermiş olduğu karar dehşet verici. O halde Sayın Savcımız şöyle bir olayda da tedbir kararı vermeli . Koca karısından kendisini aldattığı iddiasıyla boşanmaya karar veriyor ve vekilliğini üstlenmeniz için size başvuruyor. BEYANINA göre kendisi istemeden eşi hamile kalıyor, kendisini aldatan bu kadından bir bebeği olsun istemiyor. Sizden savcılığa başvurup kadının evlilik içi gebeliğinin zorla sonlandırılması için tedbir kararı almanızı istiyor ve sizde yapıyorsunuz bunu. Savcılığın tedbir kararıyla kadın yakalanıp gebeliği tedbir kararıyla sonlandırılıyor Bu beyanları harmanladığınız dilekçenizin ve tedbir kararının kanuni dayanağını merak ettim açıkcası. Helede bu tedbir kararını bir Savcının verebilmesini gerektirecek usul hükümlerini daha çok merak ettim. |
07-05-2012, 16:14 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence savcının işlemi açıkça hukuka aykırıdır. Hangi yetkiye dayanarak böyle bir karar verdiğini çok merak ettim. Bence bu durumda kocanın, savcıya manevi tazminat davası dahi açabilmesi mümkündür. |
07-05-2012, 18:14 | #23 |
|
NÜFUS PLANLAMASI HAKKINDA KANUN
GEBELİĞİN SONA ERDİRİLMESİ: Madde 5 - Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir. Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilir. Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Ancak, hekim bu müdahaleyi yapmadan önce veya mümkün olmadığı hallerde müdahaleden itibaren en geç yirmidört saat içinde müdahale yapılan kadının kimliği, yapılan müdahale ile müdahaleyi icabettiren gerekçeleri illerde sağlık ve sosyal yardım müdürlüklerine, ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye zorunludur. Acil müdahale hallerinin nelerden ibaret olduğu ve yapılacak ihbarın şekil ve mahiyeti ile sterilizasyon ve rahim tahliyesini kabul edenlerden istenilecek izin belgesinin şekli ve doldurulma esasları, bunların yapılacağı yerler, bu yerlerde bulunması gereken sağlık ve diğer koşullar ve bu yerlerin denetimi ve gözetimi ile ilgili hususlar çıkarılacak tüzükte belirtilir. GEBELİĞİN SONA ERDİRİLMESİNDE İZİN: Madde 6 - 5 inci maddede belirtilen müdahale, gebe kadının iznine, küçüklerde küçüğün rızası ile velinin iznine, vesayet altında bulunup da reşit veya mümeyyiz olmayan kişilerde reşit olmayan kişinin ve vasinin rızası ile birlikte sulh hakiminin izin vermesine bağlıdır. Ancak akıl maluliyeti nedeni ile şuur serbestisine sahip olmayan gebe kadın hakkında rahim tahliyesi için kendi rızası aranmaz. 4 üncü maddenin ikinci ve 5 inci maddenin birinci fıkralarında belirtilen ve rızaları aranılacak kişiler evli iseler, sterilizasyon veya rahim tahliyesi için eşin de rızası gerekir. Veli veya sulh mahkemesinden izin alma zamana ihtiyaç gösterdiği ve derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde izin şart değildir. TÜRK CEZA KANUNU Çocuk düşürtme MADDE 99. - (1) Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (3) Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (4) İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması hâlinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi hâlinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur. (6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması hâlinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir. Çocuk düşürme MADDE 100. - (1) Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi hâlinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Yasal düzenlemeler bu iken ; iddialar karşısında kocaya hiç bir söz hakkı verilmeden 1- Sayın Meslektaşım gebeliğin sonlandırılması hakkında tedbir talebini yasal düzenlemelerin hangi maddesine dayandırdı? 2- Savcılık Makamı bu yasal düzenlemelerden hangisine dayanarak yetkili olduğuna ve kocanın izni yerine geçen gebeliğin sonlandırılması hakkında tedbir kararı verebileceğine kanaat getirdi? 3- Ya izni alınmayan kocanın Vekili TCK 99/2 maddesine göre doktor hakkında asli faillikten,tedbir kararını talep eden avukat ve tedbir kararını veren savcı hakkında suça iştirakten dolayı suç duyurusunda bulunsa ve bu forumdaki yazışmayı delil olarak sunsa? Sayın Meslektaşım bu tedbir kararını bir başarı olarak lanse etse de malesef ben bu kararın suç teşkil ettiğine inanıyorum . Kocanın ayrıca talep ederse savcı,avukat ve eşin manevi tazminata mahkum edileceğini düşünüyorum. Saygılarımla |
07-05-2012, 18:40 | #24 |
|
Sn. Demirezen, ben de önce sizin belirtmiş olduğunuz "çocuk düşürme" suçunun işlenmiş olabileceğini düşündüm, fakat bu maddede belirtilen suç ancak gebelik süresinin 10 haftadan fazla olması halinde oluşacağından, bu koşulun gerçekleşmiş olması halinde madde uygulanabilir hale gelir.
|
08-05-2012, 10:13 | #25 |
|
O kadar araştırma yapmamıza sorup soruşturma yapmamıza rağmen, ne araştırmalarımda ne de danıştığım kişilerden gelen kişisel kanaatlerin hiçbirisinde savcılık müessesesi hiç söz konusu olmadı. Açıkçası bu karara ve o savcıya ben de hayretler içinde bakıyorum. Savcının hiçbir şekilde böyle bir şey için karar verme yetkisi yoktur. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin vereceği kararı bekliyoruz. Haberdar olunca sizi de haberdar ederiz saygıdeğer meslektaşlarım. Yorumlarınız ve tecrübeleriniz ile katılımınızdan dolayı teşekkür ederim.
|
09-05-2012, 11:59 | #26 |
|
Bugün itibariyle gönderme talebi yapılmış olmasına rağmen dosya aile mahkemesinden asliye mahkemesine gönderilmemiştir. Gerekçe ise karşı tarafa yani, davalı eşe tebligat yapılmadığıdır. Kontrol ettik ki henüz tebligatı postaya dahi vermemişler. Hakimle konuşmamız üzerine hakim rengini belli etti ve bu işin bu şekilde olmasından hoşnut olmayacağını anladık. Usulen bu işlemlerin yapılması gerekiyor, tebligatı da tekrar talep edin gönderelim, tebligat ulaştıktan sonra kesinleşmesi için bir 15 gün daha beklememiz lazım vs. ifadelerde bulundu. Yasal sürenin dolmasına 2.5 hafta kaldı, bu kadar itinasız yapılırsa görevli mahkemenin önüne dosya gitmeden 10 hafta dolmuş olacak dediğimizde ise, imalı bir gülüşü vardı. En baştan asliye mahkemesine bir dilekçe ile başvuracaktık ki, bayan rahmin tahliyesinden vazgeçtiğini söyledi. Doğum yapmaya karar vermiş... Öyle ki, bu kararın vazgeçmemiş olsa dahi adliyedeki işlerin bu kadar kötü bu kadar saçma işlemesinden hatta işlememesinden dolayı, bir tebligatı bile gönderemeyen kalem memurlarının hatasını hakiminin de gayet pişkin bir şekilde karşılaması, talebimizin değerlendirilmeye dahi alınamadan yasal süre geçmiş olacaktı. Adliyelerdeki bu işleyiş, bu umursamazlık gerçekten acı verici......
|
09-05-2012, 12:33 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet Sayın Meslektaşım kürtaja izin şeklinde..Mail adresinizi alırsam size dilekçenin bir örneğini gönderebileceğimi düşünüyorum..tabi her olayın oluş şekli ve kendine has özelliklerine göre değerlendirmek gerekmektedir bu hususun unutulmamasını ehemniyetle belirtmek isterim.. |
09-05-2012, 13:04 | #28 |
|
Açıkçası savcılığın kararı karşısında dehşete düştüm.Savcılık hangi gerekçe ile böyle bir karar verdi merak ediyorum.Mail adresim avsibelulku@hotmail.com.Sayın meslektaşım kararın bir suretini gönderebilir misiniz.SAYGILARIMLA
|
09-05-2012, 13:11 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
|
10-05-2012, 09:43 | #30 |
|
aleeumut@hotmail.com Bana da gönderebilir misiniz sayın meslektaşım?
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Evlililik Öncesi Alınan Taşınmazın Boşanmadaki Durumu Nedir.. | nanu | Meslektaşların Soruları | 12 | 08-12-2009 12:34 |
boşanma öncesi borçlar boşanma sonrası anne ve babaya yansırmı | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 01-11-2009 13:34 |
Boşanma öncesi kefil olma / boşanma sonrası sorumluluk | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 26-10-2009 20:26 |
Kürtajda Eşin Rızası | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 52 | 27-08-2009 22:18 |
Şahsi Eşyaların Durumu (Boşanma Davası Öncesi Veya Sırasında) | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 06-09-2007 00:30 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |