|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
25-01-2011, 15:42 | #31 |
|
Öncelikle duygulrımı ifade etmeliyim sanırım. Bu konu bir polemiğe mi dönüştü diye düşünüyorum. Kadir Bey'in Yargıtay'ın bile birçok konuda olduğu gibi bu konuda da farklı kararları olduğunu ve uygulamada kendisi gibi düşünmeyen, kanunu yorumlamayan birçok mahkemenin var olduğunu bildiğini düşündüğümde "kesin, net" gibi ifadelerle yorum yapmasını ben de doğru bulmuyorum. Ama düşüncelerini açıklarken tamamen iyiniyetli olduğunu, ifadelerinin kesin olduğuna inandığını düşünüyorum. Ve bu nedenle de Suat Bey'in Kadir Bey'den içtihatları göndermesini istediği cümlenin sonunda eklediği smiley'in doğru olmadığını düşünüyorum.
Konuya gelince; Kadir Bey'in paylaştığı karada atıf yapılan karar bir HGK kararı ; Başlangıçta noksan olan dava şartlarına rağmen esasına girilmiş ve noksanlık davanın devamı sırasında tamamlanmışsa artık dava reddedilemez. ( H.G.K. 22.3.1995 tarih E. 1994/ 5 – 835 K. 1995/ 215 sayılı ilamı) ( Bu bakımdan.."kesin" olduğunu söylemesini de fazla eleştirmemeli) Ve Sayın Av. Suat Ergin Yargıtay kararlarını doğru-yanlış şeklinde yorum yapmanın uygun olmadığını düşünerek HGK kararına atıf yapılan ve av.kadirpolat tarafından gönderilen kararın daha isabetli olduğunu ve bağlayıcı olması gerektiğini düşünüyorum. Sevgi ve saygılarımla.. |
25-01-2011, 15:48 | #32 |
|
[quote=Avukat Canip Kazan]Öncelikle duygulrımı ifade etmeliyim sanırım. Bu konu bir polemiğe mi dönüştü diye düşünüyorum. Kadir Bey'in Yargıtay'ın bile birçok konuda olduğu gibi bu konuda da farklı kararları olduğunu ve uygulamada kendisi gibi düşünmeyen, kanunu yorumlamayan birçok mahkemenin var olduğunu bildiğini düşündüğümde "kesin, net" gibi ifadelerle yorum yapmasını ben de doğru bulmuyorum. Ama düşüncelerini açıklarken tamamen iyiniyetli olduğunu, ifadelerinin kesin olduğuna inandığını düşünüyorum. Ve bu nedenle de Suat Bey'in Kadir Bey'den içtihatları göndermesini istediği cümlenin sonunda eklediği smiley'in doğru olmadığını düşünüyorum.
Konuya gelince; Kadir Bey'in paylaştığı karada atıf yapılan karar bir HGK kararı ; Başlangıçta noksan olan dava şartlarına rağmen esasına girilmiş ve noksanlık davanın devamı sırasında tamamlanmışsa artık dava reddedilemez. ( H.G.K. 22.3.1995 tarih E. 1994/ 5 – 835 K. 1995/ 215 sayılı ilamı) Üstad, Öncelikle nezaketinize teşekkür ederim. Bilginin doğruluğu konusunda da dediğiniz gibi bir sıkıntı yok. Ancak benm bu konuda söylemlerimin aksine bir Yargıtay kararı olduğunu sanmıyorum. Ancak dediğim bir gerçek var o da meslektaşımın sorunun cevabı şuan mahkemelerde tabiri caizi ise "şakır şakır" uygulanan bir yol. Ama niyeyse Sanki yargıtay kararı olmadn bir konu hakkında bilgi verilemezmiş gibi konuşulması beni rahatsız etti. Benim sunduğum yargıtay kararı hala bazı meslektaşlarımı memnun etmedi. Aksini söyleyen, aksini gösteren bir yargıtay kararı sunmalı ki, bana cevap verebilsin. Ama niyeyse bazı şeyleri kabul etmek zor oluyor. Sizden bir ricam var, benim sunduğum mahkeme kararı ile diğer meslektaşımızın sunduğu yargıtay kararı SUAT beyin dediği gibi çelişkili mi? Yoksa ikisi farklı konuların cevabı mı? |
25-01-2011, 16:13 | #33 |
|
Suat Bey, bilgi yorum ve düşüncelerine çok güvendiğim meslektaşlarımdandır. Bu nedenle kararları tekrar tekrar okuyorum.
-Suna Hanım'ın ilettiği yargıtay kararına konu olan davada; "Dosyadaki nüfus kaydından tarafların 30/10/2002 tarihinde evlendikleri ve DAVANIN AÇILDIĞI TARİHTE henüz bir yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır." değerlendirmesi bulunmaktadır. Bu doğrultuda iki farklı ihtimal olduğunu düşünüyorum.
|
25-01-2011, 16:17 | #34 |
|
Sayın Canip bey,
Ben de bunu söylemeye calışıyorum. İkisi farklı karar. Ama Suat bey her nasılsa aynı karar olduğu için beni bilgimi ve sunduğum yargıtay kararını kabul etmiyor. Ya hadi olmadı, beğenmedi, aksine bir karar sunulsun ben de yanlışımı göreyim, herkesten "yanlış bilgi için özür dileyeyim". Ama haklıyım. Bunu da biliyorum. |
25-01-2011, 17:26 | #35 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kadir Bey, Üslubunuz bir meslektaşa ve THS üyesine yakışmayan bir üsluptur. Mesajınızın başında yaşıma ve mesleğime saygı duyduğunuzu yazdıktan sonra diğer bütün yazdıklarınız saygısızca.
Ben ilk mesajımda ne yazmışım. Soru sahibinin sorusunu yanıtlamışım.Siz ise ilk mesajınızda forumdaki hiçbir cevabi mesajı okumadan bir fikir öne sürmüşsünüz. İkinci mesajınızda ise,
diyerek, sizden önce yazılmış 8 mesajı okumadan, -net- bilgi verdiğinizi iddia etmişsiniz. Sizden önce mesaj yazanlardan birisi de ben olduğum için, mesajımda yazan bilgilerin -net- olmadığının yazılması hoş değildi. Ben de size, esprili bir şekilde içtihat varsa gönderin dedim. Kendinizden emin olabilirsiniz. Ama gerekçesiz bir mesaj yazıp, -net- bilgi sahibi olduğunuzu söyleyince bizim de kararı merak etmemiz doğaldır. Yargıtay kararınızı görmeden sizin yazdıklarınızı doğru kabul etmem nasıl mümkün olsun? Sizi tanımıyorum. Boşanma hukukunda çok bilgili olup olmadığınızı bilmiyorum. Ama benim bildiklerime aykırı şey yazdığınızı biliyorum. O nedenle, açıklama istedim.
Üslubunuz burada da kabul edilemez. Bağırarak yazmanız gerekmez. Siz, bu saygısız üslupla beni saygısızlıkla itham mı ediyorsunuz?
Eğer forum konusunda haklı çıksaydınız zaten size "teşekkür notu" yazmış olurdum. Ancak,üslubunuz; tek bir Yargıtay kararını dayanak yapmanız; Suna Hanım'ın sunduğu kararı yanlış yorumlamanız, nedeniyle hukuki bir konuda sizi muhatap kabul etmiyorum. |
25-01-2011, 17:30 | #36 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yukrıdaki Yargıtay kararında atıf yapılan HGK kararını aşağıya alıntıladım.
|
25-01-2011, 17:50 | #37 |
|
Suat bey,
Beni kimse muhatap almayabilir, benim de kimseyi muhatap alma gibi bir zaruretim yok. Bana hitaben, "Benim üzüldüğüm şey ise, Yargıtay'ın onlarca kararının aksine (nasılsa)vermiş olduğu 1-2 ayrıksı kararı bize "kesin" bilgi olarak sunmanız; bizim de (henüz kararı dahi sunmadan) buna inanmamızı beklemenizdir." demeniz, bana yapılan saygısızlıktan başka bişey değil. Ben kesin bildiğim şeyi yazdım, siz ise "davayı düşürün yeni dava açın" dediniz ve sayın akrd61 i ve diğer bu konuda görüş bildiren meslektaşlarımızı yanıltınız. Üstüne üstük bana " İçtihatları buraya aktarsanız, biz de -net- bilgi sahibi olsak Ben de anlamadım.Kararları buraya aktarırsanız, hep beraber anlayabiliriz. "demeniz üzerine sayın akrd61 in sorusuna cukkadak oturan ve benim görüşümüde doğrulayan yargıtay kararını gördüğünüzde, tabiki beni HALA YANILTMAKLA suçlayacaksınız. Çünkü malesef sorunumuz bu. Gerçekleri ve doğruları kabul etmemek ve hala meslektaşları yanlışa sürüklemek, en acısı da BEN BİLİRİMCİ olmak. Beni doğru bilgi vermemekle suçlamanız sizin saygıdan ne anladığınızı tamamen gözler önüne sermekte. Hatta bununla da yetinmeyerek İLLEDE HAKLI ÇIKACAĞIM anlayışıyla, boşanma davasına, kamulaştırma davasından içtihat sunmanızda, evlenmeniz NÜFUS MEMURLUĞUNDA değil, TAPUDA yapıldığı izlenimi doğurdu. Sayın Suat bey, kabul edin ki, uslübunuz kabul edilemez. Onuda boşverin, sorunun cevabını öğrendiyseniz, ben bununla da mutlu olurum. |
25-01-2011, 17:58 | #38 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bağıra bağıra savunduğunuz Daire kararında atıf yapılan HGK kararıdır o. Kararın üstüne de
Yazmışım. Kimin okuduklarını anlayıp anlamadığını sorgulamayın bence. Ama bana hakaret diye yazdığınız yukarıda koyulaştırdığım bölüm, bağıra bağıra savunduğunuz Daire kararının eleştirisi olabilir ancak. Ne yapmış Yargıtay,
|
25-01-2011, 18:11 | #39 |
|
Üstad, boşverin.
Siz benimle kavga ederken, sorunun sahibi sayın akrd61 rumuzlu meslektaşımız sizin iddianızın aksine davayı düşürmeden 1 yıllık süre dolduğu için çekişmeli yargılamayı anlaşmalı yargılama olarak 17.03.2011 de 1 yıl dolduğunda bitirmiş olacak, sizin kamulaştırmaya ilişkin içtihatınızı gülerek okuyacak. Ve aslında işin en ilginç yanı, 6 yıllık meslek hayatımda ağırlıklı olarak boşanma davalarına girdim, sorunun temelindeki durum gibi en az 5-10 davayı bitirdim, 15 gün önce aile hukuku seminerine gelen Ankara Aile mahkemesi hakimi bu konuda, ifade ettiğimi şekliyle yargıtayın kabulünden bahsetti, yargıtay 2. hukuk dairesinin bu konuda yerleşmiş uygulaması var, mahkemeler şakır şakır bu tür davaları kabul ediyor..., Ancak siz hala kabul edemiyorsunuz. Tüm herşey ortada iken, Yüce Yargıtay her nasılsa benim dediğim şekliyle karar vermiş iken (keşke sizinki gibi karar verseydi) artık bu konuda da size (bana üslübunuzda sertleşmediğiniz sürece) cevap yazmayacağım. Tüm diğer meslektaşlarımdan da bu kadar basit bir konunun bu kadar abartılmasından dolayı üzgün olduğumu ifade etmek isterim. |
26-01-2011, 13:01 | #40 |
|
Dava şartı, bilindiği üzere, mahkemelerin, ikame olunan davanın ESASINA girerek, davayı esastan inceleyebilmesi için gerekli şartlardır ve re’sen gözetilir. Bir hususun dava şartı olup olmadığının anlaşılmasına dair birtakım kriterler vardır. Bir hususun varlığı veya yokluğu, ikame olunan davanın esasına girilip esastan incelenip karara bağlanmasını engellemekte ise işbu husus, dava şartı olarak kabul edilecektir diyebiliriz.
- Bir davanın Türk Mahkemelerinde incelenip incelenemeyeceği, - Bir kişiye karşı ikame olunan davanın Türk Mahkemelerinde incelenip incelenemeyeceği, - Yargı yolu, - Görev, - Kamu düzenine ilişkin yetki kuralları, - Taraf ehliyeti, - Dava ehliyeti, - Davaya vekalet ehliyeti, - Kesin hüküm bulunmaması, - Hukuki yarar, - Özel Kanunlarda öngörülenler, dava şartlarıdır. Dava şartının, davanın ikamesinden hükmün verilmesine kadar varlığı şarttır. Dava devam ederken ortadan kalkan bir dava şartı halinde mahkeme davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle reddeder. “Davanın başında bir dava şartının noksan olduğu tespit edilirse dava, esasa girilmeden (usulden) reddedilir. Fakat, bu ihmal edilmiş olup da, bir dava şartının noksan olmasına rağmen, esasa girilmiş ve dava sırasında o dava şartı noksanlığı ortadan kalkmış (giderilmiş) ise hüküm anında bütün dava şartları tamam olduğundan davanın esası hakkında karar verilir; yani dava, dava şartlarının başlangıçta noksan olduğu gerekçesiyle usulden reddedilmez. (Prof.Dr Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 2)” (evlilik içinde doğan çocuğun nesebi reddedilmedikçe babalık davası açılamayacağı hususunda; dava ikame tarihinde nesebi reddedilmemiş ve fakat dava devam ederken çocuğun nesebi reddedilmiş ise esasa girilmelidir yönünde HGK 3.3.1993 T., 2/773-82; eski MK m.650’den mütevellit tapu iptal tescilin dava tarihindeki kayıt malikine yöneltilmesi gerekirken dava tarihinde kayıt maliki olmayana yöneltilmesi ve fakat dava devam ederken davalının hükmen kayıt maliki haline gelmesinde davanın esası incelenmelidir yönünde HGK 31.5.1995, 14/371-566; Acele elkoymaya dayalı tescilde kamulaştırma evrakının tebliğinin dava devam ederken tamamlanmasında esasa girilmelidir yönünde HGK 21.3.1995, 5/835-215) Aksi yönde Yargıtay 6 HD 1.3.1988, 15143/3090 sayılı kararında “...dava açıldığı tarihte muaccel olmayan alacağın tahsiline karar verilemez...Alacağın yargılama sırasında muaccel olması bu hukuki durumu değiştirmez...” Yargıtay 2 HD, 6.2.2003, 2003/495 E, 2003/1706 K.: “...Yabancı mahkeme kararı dava açıldıktan sonra kesinleşmiştir. Eksiklik dava şartında değil davanın dinlenebilirlik koşulundadır. Tenfizi istenen karar dava tarihinde henüz kesinleşmediğinden Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanununun 38. maddesinde yazılı tenfiz şartları gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davanın reddi yerine tenfiz kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir...” Muhalefet Şerhinde anılan hususun bir dava şartı olduğu ve dava devam ederken tamamlandığı için davanın esasının incelenmesi gerektiği açıklanmıştır. Dava ikame ederken mevcut olmayan dava şartının dava devam ederken tamamlanması halinde bu davanın esasına girilip davanın incelenebileceği veya esasa girilmemesi gereği ile esasın incelenemeyeceği hususu doktrin ve yargıtay kararları ile oluşmuş HUKUKİ BİR GÖRÜŞTÜR. Dolayısıyla bu konu ancak HUKUKİ BİR TARTIŞMAYA yol açabilir (diye düşünüyorum ). Soru, meslektaşların soruları alanında sorulmuş olmakla ve bu sebeple de konuyu tartışanların tabiidir ki “hukukçu” sıfatı olmasından/olması gereğinden mütevellit, hiçbir görüşün diğer görüşe üstün tutulmasının mümkün olmadığı; konunun sadece gerekçeleriyle tartışılabilecek bir konu olduğu kanaatindeyim. Saygılar... |
26-01-2011, 14:40 | #41 | |||||||||||||||||||||||
|
Örn:
Temyize konu karar, Eyüp 1. Aile Mahkemesi'nin 06.11.2003 tarihli kararı olarak görünmektedir. Sonradan eklenen not: Kararların farklı hususlarda olduğu muhakkak; lakin o farklılık şu şekilde: sayın av.kadirpolat’ın sunduğu yargıtay kararına konu olayda çekişmeli boşanma davası olarak ikame edilen dava, sonradan anlaşmalı boşanma olarak neticelendirilmiş; sayın Soydaş’ın sunduğu kararda dava, anlaşmalı boşanma davası olarak ikame edilip bu şekilde karara bağlanmış. Ortak olan husus ise: her iki davanın karar tarihinde tarafların evliliği 1 yıllık süreyi doldurmuş ve her iki davanın kararı da anlaşmalı boşanma olarak karara bağlanmış. Şayet dava devam ederken 1 yıllık sürenin tamamlanmış olması ilgili maddenin uygulanması için yeterli denirse bu iki karara çelişkili demek de zorunlu olur (diye düşünüyorum ) Saygılar... |
26-01-2011, 16:21 | #42 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın av.kadir polat, Ne yapmaya çalıştığınızı anlayabilmiş değilim. Şimdi 3 üncü defa yazıyorum. Umarım bu defa anlarsınız. HGK kararı benim dayanak yaptığım karar değil. Aksine sizin dayanak yaptığınız Daire kararında atıfta bulunulan HGK kararıdır. Sizin dayanak yaptığınız karar şu değil mi?
Benim tamamını aktardığım HGK kararı da şu değil mi?
Nasıl oluyor da ısrarla bana "sizin dayanak yaptığınız HGK kararı" deyip
dersiniz. Sizin neyiniz var? |
26-01-2011, 16:32 | #43 |
|
Sayın Suat bey,
Sayın akrd61 in soru kısaca "çekişmeli boşanma davası sırasında evlilik bir 1 yılı doldurduğunda anlaşmalı boşanma yapılabilir mi?" değilmi. Sizin cevabınız, "davayı düşür, yeni dava aç" değilmi. Benim cevabım, "evet, yargılama esnasında 1 yıl dolduğunda şart gelçekleşince anlaşmalı boşanma olabilir" değil mi. Siz bana hitaben bir takım smily lar ile ( ) Yargıtay kararı sunun demediniz mi? Ben de size yargıtay kararı sunmadım mı? Siz, konuyla alakasız bir yargıtay kararı sunan meslektaşımızın kararını doğru olarak kabulle, benim yanlış bilgi verdiğimi ve buna rağmen "kesin" dememe laf söylemediniz mi? Üstüne üstük, beni haksız çıkartmak için dava şartıyla ilgili HGK nın kamulaştırmasız el atma davasına ilişkin içtihat sunmadınız mı? Allah aşkına, benim daha neyim olabilir ki? |
26-01-2011, 16:35 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Neyiniz var, bilemiyorum ama o HGK kararını neden aktardığımı, size 4 üncü kez anlatmayacağım. |
26-01-2011, 16:47 | #45 | |||||||||||||||||||
|
Sayın av.kadirpolat, Yukarıda sunulan hgk sizin sunduğunuz içtihadın atıf yaptığı hgk dır. Kararda neden o hgk'ya atıf yapılmıştır. Sizin de belirttiğiniz ve savunduğunuz dava şartları sonradan oluşursa esas hakkında karar verilebilir diye.. Hukuki görüşler farklı olabilir. Ancak lütfen artık kişisel anlayış veya anlayışsızlık üzerinden yorum yapmayalım. İki taraflı olarak konu ve görüşlerin yeterince açıklandığını görüyoruz. Bu sebeple forumu diğer okuyucu ve yorumculara bırakmak yerinde olacaktır. Saygılarımla, |
26-01-2011, 16:47 | #46 |
|
Benim benzer bir davamda bir yılın dolması dahi beklenmeden boşanma gerçekleşti.Davayı bir yıl dolmadığı için şiddetli geçimsizlik sebebiyle açmıştım.Protokolü sundum tanıkları da duruşma gününde hazır ettik.Boşanma gerçekleşti.
Uygulama bu şekilde de olabiliyor.Ben konuyu açan meşlektaşımız ne yaptı merak ettim açıkçası |
26-01-2011, 17:16 | #47 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay kararından, davanın"çekişmeli boşanma davası" olduğuna nasıl kanaat getirdiniz. Aksine karardaki,
|
26-01-2011, 17:23 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
Hakim karar verirse, taraflar kararı temyiz etmezse, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da "kanun yararına bozma "yoluna gitmezse kararlar Yargıtay'ın önüne gelmez. O nedenle de bozulmaz. Ama bu uygulamanın doğru olduğunu göstermez. Sizin kararın gerekçesinde TMK 166/3'e atıfta bulunulmuş mu? |
26-01-2011, 17:24 | #49 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin,
Dava ikame olunmuş, devam etmeye başlamış (derdest olmuş) bu devam 21.02.2002 tarihini (evliliğin 1 yılı doldurma tarihini) de kapsayıp devam etmiş; taraflar (anlaşmalarına dair) iradelerini 26.03.2002 tarihinde açıklamışlar (diye anlıyorum). Aksi takdirde (dava anlaşmalı boşanmaya mesnetle ikame edilseydi) taraflar iradelerini 26.03.2002 de açıklamış denmezdi (diye düşünüyorum ) Saygılar... |
26-01-2011, 17:35 | #50 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Öksüz, Misal dava 10.01.2002'de açılmış olsa, davanın ilk duruşması 26.03.2002'de görülse ve bu celsede hakim tarafların beyanını(anlaşmalı boşanma davası açılsa bile) almak zorunda olsa ve beyanı alsa, mümkün mü? Dava açıldıktan 1 ay sonra, beyan alındıktan 1 ay önce 1 yıllık süre dolmuş olabilir. Kararda neden,
|
26-01-2011, 17:36 | #51 |
|
Sayın meslektaşım akrd61, sizden ricam, davanızı düşürmeyin, evlilik süresi 1 yılı doldurduğunda, "hakiminize taraflar anlaşmışlardır, davamızı 166/3 e göre bitirmek istiyoruz", deyin.Eğer hakim kabul etmezse, sunduğumuz yargıtay kararını gösterin, kabul edecektir.
Biliyorsunuz ki, meslek kuralları ve vicdanımıza göre müvekkilimizi zarara sokmamamız gerekmekte. Yeni dava açmak yeni külfet demek. Zaman kaybı demek. Mahkemelerin zamanını çalmak demek. |
26-01-2011, 18:05 | #52 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin,
İhtimallerinize ve dava şartının sonradan tamamlanmasının mümkün olup olmadığı konusundaki düşüncelerinize saygı duyuyorum. Benim için "hukuka dair" her düşünce önemlidir ve "gerekçelendirilerek" tartışılması bir hukukçu için her zaman hem gerekli hem de lezizdir.
Mümkündür. Açıklamanız, bir ihtimale dairdir. Ki benim açıklamamın doğru olabileceği ihtimaline binaen aklınıza "bir başka" ihtimal gelmiştir Neden öyle bir sonuç çıkardığımı sordunuz; ben de cevap verdim. Neticeten dosyada taraf veya taraflardan birinin vekili değilim. Ayrıca temyize konu dosyayı "sizin gibi" ben de incelemedim. "100 hukukçuya sorduk ne anladı" şeklinde bir anket yapma imkanımız var tabii; ama şu anda bunun gerekliliğine inanmıyorum Ayrıca, yukarıdaki görüşünüz ile
Daha önce de belirttiğim gibi aslında konu, dava şartının sonradan tamamlanması ile ilgilidir ve bu husus doktrin ve yargıtay kararları ile şekillenmiştir. Şayet belirttiğim hususta tartışmak isterseniz gerekçelendirerek görüşünüzü yazmanız halinde elbette ki tartışabiliriz. Saygılar... |
26-01-2011, 18:16 | #53 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence meşlektaşımız düşürsün davayı.Nasıl olsa müvekkilleri düşürmeyen bir avukat bulurlar |
26-01-2011, 19:33 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence sıkıntı yok. Ama kanaatime göre sizin davanız "şiddetli geçimsizlik" nedeniyle açılmış ve o şekilde karara bağlanmıştır. Yani "anlaşmalı boşanma" değil de, "boşanmada anlaşma" olmuş. |
26-01-2011, 19:49 | #55 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Evet, Yargıtay'ın bahsettiği dava şartı 166/3 teki 1 yıllık sürenin aşılmış olmasıdır. Ben de bunu söylüyorum zaten. Yani Yargıtay "dava açılırken dava şartı olan 1 yıllık süre geçmemişse de, yargılama devam ederken dolmuştur" demiyor mu?
Ben konunun sadece "dava şartının tamamlanması" ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bu arada doktrin görüşü yazmışsınız ama (eğer kaçırmadıysam) siz kendi görüşünüzü yazmamışsınız. Sizce, 1- 1 yıllık süre dolmadan açılmış "anlaşmalı boşanma" davasında yargılama devam ederken, süre dolduysa "anlaşmalı boşanma" sebebiyle karar verilebilir mi? 2-1 yıllık süre dolmadan açılmış "evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma" davasında yargılama devam ederken, 1 yıllık süre dolduktan sonra "anlaşmalı boşanma" sebebiyle karar verilebilir mi? Usulü tartışmaktan esasa giremedik. Umarım gireriz. |
27-01-2011, 00:58 | #56 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu kararla diğer karar arasında bir çelişki yok.1 yıllık süre dolmadan direkt anlaşmalı boşanma dilekçesi sunulmuş bu davada halbuki konuyu açan arkadaş ve kararı sunan arkadaşın olaylarında çekişmeli boşanma davası açılmış ve 1 yıllık süre dolduktan sonra anlaşmalı boşanma dilekçesi verilmiş.Kadir Polatın ve sizin alıntıladığınız kararlar birbirleriyle çelişik olmayıp bilakis birbirini tamamlar mahiyettedir. |
27-01-2011, 17:11 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
Diğer tartışmaları bir yana bırakırsak; 1 yıl dolduktan sonra; Davanın ıslahı ve ıslah edilen davanın kabulü çözüm olamaz mı? |
27-01-2011, 18:15 | #58 | |||||||||||||||||||||||
|
Resen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda(boşanma da böyle) ıslaha gerek yoktur çünkü davanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı uygulanmaz bu tür davalarda. Davayı değiştirme ve genişletme yasağının aşılma halleri dört şekilde karşımıza çıkar. Yani bu dört halden birisi varsa davacı iddiasını değiştirip genişletebilir. Bu haller şunlardır: Davalının muvafakati, ıslah, feragat, meddeabihin temliki. - Davalının muvafakati; Bu muvafakat zımni bir muvafakatte olabilir. Yani davacı iddia ve savunmasını genişlettiğinde davalı hemen muvafakat etmediğini beyan etmezse (yani susarsa), rıza göstermiş olur ve davayı genişletilmiş ve değiştirilmiş haliyle devam edilir. - Islah; Davalı muvafakat etmemişse davacı dava dilekçesini ıslah etmek suretiyle iddiasını değiştirip genişletebilir. Islah davanın taraflarına yapmış oldukları usuli işlemleri düzelme imkanı veren, tek taraflı usuli bir işlemdir. Sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Sözlü olarak yapıldığında tutanağa geçirilir ve altı ıslah eden tarafından imzalanır. Islah masrafları dava sonunda ıslah yapan tarafa yükletilir. Karşı tarafa yükletilmez. Davacı davasını tamamen ıslah edebileceği (kamilen ıslah) gibi, kısmen de ıslah edebilir. Tamamen ıslah edildiğinde davalının vermiş olduğu cevap layihası da dahil olmak üzere ondan sonra yapılmış olan bütün usuli işlemler geçersiz olur. Kısmen ıslahta ise davacının ıslah etmek istediği işlemler geçersiz olur. Davacı davasını ıslah ettiği andan itibaren, 3 gün içinde mahkemeye yeni bir dilekçe vermek zorundadır. Aksi halde dava iptal olunur. İptal tarihinden 3 ay içinde yeni bir dava açmazsa davadan feragat etmiş sayılır. Kuşkusuz feragat edilmiş olan dava ıslah edilen davadır. Yoksa yeni hali ile dava henüz açılmamış olduğundan, bu davadan feragatte mümkün değildir. Islah hüküm verilinceye kadar yapılabilir. Hüküm verildikten sonra kanun yolları aşamasında ıslah mümkün değildir. Taraflar davada 1 defa ıslah hakkını kullanabilirler. Dava birden fazla ıslah edilemez. Öyle bazı işlemler vardır ki, ister tam ıslah olsun ister kısmi ıslah olsun ıslaha rağmen geçerliliklerini korurlar. Bu işlemler şunlardır (yani ıslahtan etkilenemezler) -Mahkeme önünde yapılan ikrar -Bir yerin keşfi ve muayenesi üzerine tutulan tutanaklar. -Bilirkişi raporları, -Tanık ifadeleri, Maddi hukuk işlemleri Islah, tek taraflı açık bir irade beyanıdır. Karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Islahla şu işlemler değiştirilebilir; - Vakıalar - Davanın konusu - Talep sonucu - Eskiden HUMK md. 87/son cümle gereği olarak ıslah yolu ile müddeabih arttırılamıyordu. Fakat Anayasa Mahkemesi bu hükmü anayasaya aykırı bularak iptal etti. Artık ıslah yolu ile müddeabih arttırılabiliyor. Islah yolu ile şu işlemler ise yapılamaz: - İkinci tanık listesi verilemez (Bu kamu düzenine ilişkin bir yasaktır) - İlk itirazlar ileri sürülemez. - Taraf değiştirilemez - Islah ile zamanaşımı defi ileri sürülemez. |
27-01-2011, 18:57 | #59 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Emin misiniz?
|
27-01-2011, 19:51 | #60 |
|
HGK'dan çıkan karara katılmıyorum.Diyelim davacı davasını ıslah etti hukuki sebepleri olaya uygulamak hakimin göreviyken bu ıslahın ne faydası olacaktır.Hakim yine bildiğini okuyacaktır.Yargıtayın kullandığı ifadelere göre ıslah ile dahi, davacı hukuki sebepleri değiştiremez.Boşanma gibi toplumsal hayatı etkileyen(eşler,çocuklar ve diğer akrabalar) davalarda hakimin ve tarafların daha geniş yetkileri olmalıdır.Boşanma davasında resen araştırma ilkesinin uygulanacağı ve bu tür davalarda iddia ve savunmayı değiştirme ve genişletme yasağının da olmadığı Prof. Dr. Baki Kuru ve diğer hocalarımızca da kabul edilmektedir.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Rağmen Çekişmeli Boşanma Davası Açılması | cesur_yürek | Meslektaşların Soruları | 13 | 04-08-2011 11:22 |
Çekişmeli boşanma davası ,anlaşmalı boşanma davası olarak sürdürülebilirmi ? | HAWK | Meslektaşların Soruları | 33 | 26-10-2010 22:02 |
devam eden bir boşanma davası varken ikinci bir boşanma davası açılabilir mi | Konuk Mine | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 22-01-2010 12:58 |
Eşime ait evde anlaşmalı boşanma sonrası oturmaya devam edebilir miyim? | Konuk nurhan dinçer | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 09-11-2009 17:10 |
2 aylık evliyken boşanma davası açtım.anlaşmalı olarak boşanabilmem mümkünmü | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 17-10-2008 12:05 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |