Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

İnsan Hayatı ve Hukuk

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-09-2006, 00:21   #1
ömer adaleti

 
Varsayılan İnsan Hayatı ve Hukuk

İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZMU ?
Bugün tam bir ay oldu, sevgili kızım GÖKÇEN i kaybedeli. Henüz 8 yaşında, dünya güzeli, dünyaya sevgiyle bakan iri güzel gözleri, insanlara kendini sevdiren, tatlı dilli ve güleç yüzlü, kurallara uyan, tehlikeleri bilen minik GÖKÇEN.
Ne bilsin ki kendine kurulan tuzağı……
Gözünü para hırsı bürümüş,sahte 1 YTL leri hemen ayırt eden, elektrik kaçağı uyarılarını dikkate almayan bir bakkal efendi ve oğlunun iş yerlerinin giriş kapısında elektrik tuzağı olduğunu.
Ne bilsin yavrucak ?
Her şeyden habersiz olan minik GÖKÇEN ’in canı dondurma istiyor, doğal olarak dış kapı çerçevesine kaynak edilmiş dondurma dolabına yöneliyor, kapağı kapalı olduğu için dondurma istemeğe içeriye doğru yöneliyor bunun için bir basamağa adım atması lazım, bu basamağı çıkmak için kapının çerçevesini tutması lazım.
Ne bilsin yavrucak ölümün soğuk nefesinin kapının çerçevesinde beklediğini.
Ne bilsin yavrucak 3 ay önce aynı yerdeki elektrik kaçağı için babasının’’ Kapıda elektrik kaçağı var, bir çocuğa sebep olursunuz başınızı da kurtaramazsınız’’ diye bakkal efendi ve oğlunu uyardığını.
Ne bilsin yavrucak kendisinden yarım saat önce bir çocuğunda aynı yerde çarpıldığını.
Ne bilsin yavrucak gözünü para hırsı bürüyen bakkal efendi ve oğlunun halen tedbir almadığını.
Ne bilsin yavrucak 38 YTL ye satılan kaliteli kaçak akım rölesinin kullanılmadığını.
Ne bilsin,ne bilsin ,ne bilsin insana verilen değerin bu kadar ucuz olduğu bir ülkede yaşadığını.
Minik GÖKÇEN bütün bunlardan habersiz biraz sonra alacağı dondurmayı düşünerek elini yavaşça kapının iç çerçevesine doğru uzatıyor ve….. GÖKÇEN minik eliyle kapıyı tuttuğu an zaman duruyor minik GÖKÇEN için,minik bir kuş misali CENNET e doğru süzülüyor,sorgu sual olmadan günahsızların beklemeden gittikleri CENNET e, arkasında GÖKÇEN’ i birebir tanıyan binlerce gözü yaşlı insanı bırakarak cennet ten bize bakıyor. Ana,baba,kardeş ve tanıyanların rüyasına girerek mutlu olduğunu söylüyor.
Cennet’te bizi bekle yavrum, elbet bir gün orada kavuşacağız.


Peki daha önce ikaz edilen, olaydan yarım saat önce dükkanlarında çarpılan bir başka çocuk olmasına ve kızımın arkasından bu kapıda ne var diye dokunan 19 yaşındaki bir gencinde aynı yerde çarpılıp hastaneye kaldırılmasına rağmen, güvenlik tedbiri almayan bakkal efendi ve oğlu ne yaptı ?
İnanmayacaksınız ! ama dükkanlarını bile kapatmadan satışlarına,para saymaya ve sahte 1 YTL leri ayırt etmek için tüm dikkatlerini vermeğe devam ettiler.
Şimdi vicdanlarınıza soruyorum,
Bu insanlar ihmalkar mıdır? Yoksa KATİL midir?
Her türlü uyarıya aldırış etmeyen bu bakkal efendi ve oğlu katil değil de nedir?
Bu sizin çocuğunuz da olabilirdi, o halde neden tepki göstermiyorsunuz?
Neden bu tür yerlerden alışveriş ediyorsunuz?
UNUTMAYIN ! bugün bana olan yarın size de olmasın. Tepkinizi koyun lütfen gerek sözle gerekse her türlü protestoyla tepkinizi gösterin.
Umarım yasalarımız çerçevesinde değerli HAKİMLER bunlara en ağır cezayı verecek , aynı şekilde umursamaz davranmağa niyeti olan duyarsızlar da bundan korkarak her türlü tedbiri almak zorunda kalacak ve başka GÖKÇEN lere kıyılmayacaktır

Babacığın Hasan Fuat Göçer 26.07.2006
BU YAZI www.gokcengocer.com sayfasından alınmıştır. ÖMER ADALETİ
Old 17-09-2006, 21:07   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın omer adaleti

Bir insan olarak ve bir baba olarak size büyük sabır diliyorum.

Bir hukukçu olarak ise, ne diyeceğimi bilemiyorum.

Saygılarımla
Old 11-11-2006, 01:11   #3
Av. Nuray ÖZGÜNEY YENER

 
Varsayılan

Merhabalar,
Toplantıda ne denli derin acılar içinde olduğunuzu gözlerimle görmüştüm. Düşmana bile dilenmeyesi bu acı ne yazık ki sizi vurmuş. Çok üzgünüm diyemiyorum; çünkü, ne kadar üzgün olursam olayım sizin üzüntünüzün yanında anlamı olmaz. Herşeye rağmen bu ülkede hala hukuk var diyebilmek ve bunda haklı çıkmak istiyorum. Selam ve saygılarımla.
Ân her ne kadar ayrılığı yaşatsa da; zaman, her dem vuslata akar
Old 13-11-2006, 00:50   #4
ömer adaleti

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlarım
Bir babanın evladını eliyle toprağa vermesini hayalinde canlandırabilecek birisi varmıdır acaba ?hiç kimse bunu düşünmek dahi istemez,Allah hiç kimseye göstermesin,yalnızca bu olaya sebeb olan aymazların böyle bir şey yaşamasını dilerim,o işyerini çalıştıran baba yaratığın yine o iş yerinde beraber çalışan 2 evlat yaratığı toprağa vermesini dilerim ki belki anlar aymazlığın ne olduğunu,ama sanmıyorum.Anlamazlar çünkü onlarönceden uyarıldıklarına rağmen göz göre göre eksiklerini tamamlamayıp üstüne üstlük birde kendilerini uyaranları iş yerinden kovuyorsa,anlama kapasitesi ne kadar dır? Sorarım.Başka bebelere,başka canlara kıyılmaması için insan hayatını hiçe sayan yaratıklara en ağır cezanın verilmesi şarttır,eğer bu ceza verilirse belki kafalarına dank edip,insanları düşündüklerinden değilde kendilerini düşündüklerinden her hareketlerine dikkat edeceklerdir.Yarın kimin başına ne geleceğini kim bilebilir?
Bu ben olmayabilirdim,
Umarım hukuk, ülkemi suçluların ve vurdumduymazların cenneti olmaktan çıkaracaktır.Masum ve kanuna saygılı insanlar artık korkuyla yaşamaktan kurtulacaktır.Elektirik çarpması,serseri kurşun,trafik kazası,yolda açılan çukura düşme,hastahane enfeksiyonu,bebek ölümü,balkondan saksı düşmesi,daha bir sürü,hangisini sayayım.Bütün bunların sebep olduğu ölüm olayları artık ülkemde görülmez.Neden gelişmiş ülkelerde görülmüyor?hani biz medeni idik,hani Yaralı Anzak askerini kendi birliğine kadar sırtında götürecek kadar insan hayatına kıymet veriyorduk. Nerede kaldı bunlar neredeeee? Umuyorumki mücadelemi gönlünde hisseden hakimlerimiz, bu umud kırıcı ortamı yıkacaklar ve haklıların korkusuzca yaşamasını sağlayacaklardır.
ARTIK HUKUKUN ADALET ŞEMSİYESİ ALTINDA YAŞAMAK İSTİYORUZ.
Saygılarımla
Old 14-01-2007, 18:21   #5
hukukun üstünlüğü

 
Varsayılan

katılmamak elde değil bu olumsuz koşullara birileri dur diyecektir sanırım.
Old 19-01-2007, 21:51   #6
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

[OUOTE]Bu insanlar ihmalkar mıdır? Yoksa KATİL midir? [/quote]
İhmalkarlık insanlara mahsustur.Bu kadarınada ihmal diyebilmek için insanın kör olması lazım.Adaletimize her zaman güvenmişimdir.Halada güveniyorum.Gerekenin yapılacağından eminim...
Old 25-01-2007, 00:51   #7
ömer adaleti

 
Varsayılan

Sevgili Pınar
Bende adaletin yerine gelmesini istiyorum ama bu gelen adalet bena yarayan bir adalet değil, başkalarına yarayacak bir adalet olacak ama bu da en azından benim için teselli olacaktır,başka canlara kıyılmasının önüne geçeceği için.
Old 01-03-2007, 17:42   #8
ömer adaleti

 
Varsayılan İnsan Hayati Ucuz MuŞ !

5 Yaşındaki Dilara'yı Yutan Ölüm Rögarı...
İstanbul - (Dha)


İSTANBUL - (DHA)
* DİLARA'NIN DÜŞMESİNİN HEMEN ARDINDAN ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLERDE RÖGARIN ÇEVRESİNE TOPLANAN VATANDAŞLAR TARAFINDAN RÖGARIN TAŞLARLA KAPATILDIĞI GÖRÜLÜYOR
* OLAY YERİNE GELEN VE ELİNDE KAZMA BULUNAN BİR KİŞİ DİLARA'NIN DÜŞTÜĞÜ RÖGARA BİR KAPAK GETİREREK KAPATIYOR
* YÜKLENİCİ FİRMA CADDENİN ARAÇ VE YAYA TRAFİĞİNE KAPALI OLDUĞUNU BELİRTTİ
* OLAY SONRASINDA ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLERDE İNSAN VE ARAÇLARIN CADDEDEN GEÇTİĞİ GÖRÜLÜYOR

* YÜKLENİCİ FİRMA İDARİ İŞLER MÜDÜRÜ OSMAN BOZKURT İLE ŞİRKET AVUKATI ABDULLAH PEHLİVAN YAPTIKLARI TOPLANTIDA RÖGARIN SAAT 11.00'DE YAPILAN KONTROLDE KAPALI OLDUĞUNUN GÖRÜLDÜĞÜNÜ BELİRTTİ
* FİRMA YETKİLİLERİ, OLAY YERİNE EK ÖNLEMLERİN KONULMADIĞINI AYNI ÖNLEMLERİN MEVCUT OLDUĞUNU BELİRTTİ
* OLAY SONRASI BUGÜN ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLERDE İSE CADDENİN BELLİ YERLERİNE İŞARET VE BARİYERLER KONULDUĞUNU GÖRÜLÜYOR
* YETKİLİLER :
* "SADECE KARŞIDAN KARŞIYA GEÇİŞLERDE BU TEDBİRLER ALINDI. YAYA VE ARAÇLARIN GİRMEMESİ GEREKEN YERLER VAR. ANCAK BUNLARI YAPAMADIK. BU BİZİM SUÇUMUZ. YAYALARIN GİRMESİNİ ENGELLEYEMEDİK.BU BİZİM SUÇUMUZ. YAYALARN BU BİLİNCE SAHİP OLMADIĞI İÇİN BİZLER NE KADAR TEDSBİR ALSAKTA ENGELLEYEMEDİK"
* "BİZ PİK KAPAK KOLYDUĞUMUZDA ONLARIN SABAH YERİNDE OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ. BUNLAR ALINIP HURDACILARA SATILIYOR. BİZ PİK KAPATLARI ASFALT DÖKÜM AŞAMASINDA KOYUYORUZ. DAHA ÖNCE KOYUNCA ÇALINIYOR"
* "BU BİZİM ÇOCUĞUMUZDUR. BİZİM ÇOCUĞUMUZDA OLABİLİRDİ. GEREKLİ BÜTÜN ÖZENİ VE YARDIMI GÖSTERECEĞİZ" (Doğan Haber Ajansı)

İSKİ: Rögarda hatamız yok
İstanbul Bahçelievler’de 5 yaşındaki Dilara Dumrul’un kapaksız rögardan kanalizasyona düşerek ölmesiyle ilgili taraflar sorumluluk kabul etmiyor.

NTV
Güncelleme: 13:58 TSI 01 Mart 2007 PerşembeİSTANBUL - “İhmalimiz yok” diyen İSKİ’nin sorumlu tuttuğu müteaahhit firma da suçlamaları reddetti. Dilara Dumrul’un ailesi ise, sorumlular hakkında dava açmaya hazırlanıyor.

• Rögara düşen küçük kız öldü

İSKİ Genel Müdürlüğü’ne göre, yol bakım çalışmalarının yapıldığı bölgedeki rögarın beton kapakla kapalı olduğu çalışanlar tarafından tespit edildi, kazadan sonra yapılan incelemede ise araç trafiğine kapalı yolda, beton kapağın bilinmeyen bir nedenle kırıldığı belirlendi.
İSKİ, çalışma alanında zarar ve hasar meydana gelmesini önleyici tedbirlerin alınmaması nedeniyle yüklenici firmayı olaydan sorumlu tuttu. Yüklenici firma ise olayda sorumluluklarının olmadığını duyurdu ve bölgede rögar kapaklarının çalındığını da belirten firma yetkilileri suçlamaları kabul etmedi.
Dilara Dumrul’un cenazesi ise bu sabah Adli Tıp morgundan alınarak, Kocasinan Mezarlığı’nda toprağa verildi. Dilara’nın babası Muhterem Dumrul, sorumlular hakkında dava açacağını söyledi. Olayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturması ise sürüyor. Bu arada olaydan sonra bölgedeki tüm rögar kapakları denetlenerek açık olanlar kapatıldı.( alıntı )
Sayın T.H.S üyeleri
Buna benzer bir olayı bende yaşadım,kaldırımda yürürken gördüğüm,rögar kapağı olmasına rağmen; kaldırım seviyesinden oldukça aşağıda ve insan hayatını tehlikeye sokacak bir çukur için 15 gün belediyeyi taciz ettim.Neticede işin peşini bırakmadığım için,şükürler olsun kimseye bir şey olmadan,rögar kapağı kaldırım seviyesine yükseltildi.
Hepimiz üzerimize düşen görevi,hiç kimseden korkmadan ,ya da amannnnnnn bana ne demeden yapabilsek bu tür acı olaylar yaşanmaz.BUNA BENZER OLAYLAR BİR GÜN BİZİM DE KAPIMIZI ÇALABİLİR UNUTMAYIN !
Yukarıda alıntı yaptığım haberde '' rögar kapağınınçalınmaması için takmadıklarından '' bahsedilmiş (!) ve hiç kimse suçu üzerine almamış.Sanırım suçlu minik melek DİLARA olacak ve herkes bir zaman sonra bu olayı unutacak. ta ki buna benzer bir olay tekrarlanana kadar.
Bu kapağı çalanlar ve satın alanlar '' hırsızlık ve hırsızlık mal satın almadan '' yargılanacak sanırım.
Neden, insan sağlığını ve hayatını tehlikeye atabilecek bu ve buna benzer olaylarda cinayetten yargılanmaz ? bu yaratıkların sattığı kapak en fazla 3 ytl tutmuştur ve şu anda o kapağın yerine yenisi takılmıştır.
MİNİK DİLARA'YI KİM GERİ GETİRECEK ?
Herkesin elini vicdanına koyarak '' ya bu iş benim başıma gelseydi '' diye düşünmesi ve bu tür olaylara engel olmak için elinden gelen her şeyi yapması gerekmektedir.
MİNİK DİLARA ŞU AN MELEKLERLE BİZİ İZLEMEKTE ve NEDEN diye SORMAKTADIR.
Allah anne ve babasına sabır versin.
Saygılarımla
Old 09-03-2007, 12:46   #9
ömer adaleti

 
Varsayılan

DAHA KAÇ CANA KIYILMASINI SEYREDECEKSİNİZ ?

Yataklarınızda rahat uyuyor musunuz ? Bugün toplum için,insanlık için hangi kararların oylanmasında ;önceden şartlanmadan kabul veya ret oyu kullandınız ? Hiç düşündünüz mü ? Kaç çocuk melek olup Tanrı katına ulaştı ? Ve bu çocuklara kıyanların ‘’caydırıcı olmayan kanunlar yüzünden yada caydırıcılık unsuru olsa bile, daha az ceza içeren, başka bir T.C.K maddesine göre karar verilerek 3 veya 5 ay cezaevinde yatıp çıktıktan sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi, aynı suçları yada vurdum duymazlıkları göstermeye devam eden yaratıkları ‘’ hiç düşündünüz mü ? Ve Bu yaratıklar yüzünden ‘’ melek’’ olarak bu dünyaya doyamadan giden ‘’ 8 yaşında ki GÖKÇEN’İ … 5 yaşında ki NURSENA’YI… 5 yaşında ki DİLARA’YI… 14 yaşında ki SÜHEYLA’YI… 2 yaşında ki TUĞÇE’Yİ… 11 yaşında ki OĞUZ KAĞAN'I...’’ Yüreğiniz dayanırsa ve saymamı isterseniz sayarım ama sayfalar yetmez.
Gökçen… Minik Gökçen 19 haziran 2006 da 4. sınıfa geçmenin büyük sevinci ile karnesini aldı, bilmiyordu tam 7 gün sonra Azrail’in kendisine,dondurma satan bir yaratık vasıtasıyla tuzak kurduğunu, öyle bir tuzak ki… bir yıldan beri bir bakkalın giriş kapısına,sıyrılmış kablolardan geçen elektrik akımı tuzağı… ve bu tuzağa yakalanan, bilinen onlarca çocuk . Bilinmeyen ne kadar belli değil,bu tuzağın farkına varıp , bakkal denen yaratığı uyaran sorumluluk bilincine sahip insanlar… Ama heyhat cebinden para çıkacağını düşünerek hiçbir şeye aldırış etmeyen bir yaratık karşısında tüm uyarılar boşuna…
Minik Gökçen’in canı dondurma istiyor… ve milyonlarca YTL reklam harcaması yapan ama insan hayatına kıymet vermeden sadece parayı düşünerek her önüne gelen yere hiçbir şart sunmadan ve usulüne uygun elektrik tesisatı dahi çektirmeyen dünyanın dev bir dondurma markasının cazip reklamlarını düşünen minik Gökçen, bu markaya doğru yöneliyor… tam dondurma istemek için basamağa adım atmaya çalışan Gökçen,düşmemek için minik elleri ile kapıyı tutuyor… Anasından,babasından,kardeşinden ayrılmak istemeyen minik Gökçen’i… melekler daha çok seviyor ve işte o an yanlarına alıyorlar… artık Gökçen bir melek ama ailesi yıkılıyor… yıkılıyor… yıkılıyor…
Düşünebiliyor musunuz ? Kendi çocuğunuzu Gökçen’in yerine koyabiliyor musunuz ? yoksa umursamadan rahat yataklarınızda ‘’ nasılsa benim çocuğum değil diyerek ‘’ uyuyor musunuz ?
Gökçen’in adı artık okulunun kütüphanesinde yaşayacak, ailesi,öğretmenleri ve duyarlı insanların yardımlarıyla kurulan ‘’Gökçen Göçer kütüphanesi’’ şu anda 4 adet bilgisayara 3500 civarında kitap a sahip,Gökçen’in arkadaşları ve veliler bu kütüphanedeki kitaplardan ve internet kullanımından faydalanıyorlar, Gökçen’in bir de web sayfası var ‘’ Gökçen’in sayfası ‘’ adı altında,site adresi www.gokcengocer.com , Gökçen buradan hepimize sesleniyor, Gökçen bizim için bir şeyler yaptı. Biz Gökçen için ne yaptık ?

Nursena’yı bilir misiniz ? 5 yaşındaydı. Gaziantep’te oturuyordu.Annesi ve ablası ile gezmeğe gitmişti, baba ise polis memuru her zaman ki gibi görevi başındaydı. Artık eve dönme vakti gelmişti, Nursena ablasının ve anneciğinin elinden tutarak yaya geçidinde ışığı bekliyorlardı… Azrail gene aymaz bir yaratık bulmuş ve tuzağını kurmuştu,melekler gökyüzünde Nursena’ yı karşılamayı bekliyorlardı . Ehliyeti bile olmayan aymaz yaratık, 10 tekerlekli kamyonuyla kendisine yanan sarı ışığın kırmızıya dönmesine aldırış bile etmeden, kendilerine yeşil ışık yanan Nursena ve ailesinin ortasına, korna dahi çalmadan dalıyor… yaratık,1 km. ilerideki, diğer ışıkta polisler tarafından durduruluyor, anonslar yapılıyor… Görevinin başında bulunan baba anonslarda Nursena’nın adını duyunca yıkılıyor… ihtimal bile vermek istemiyor,dualar ediyor ‘’inşallah kaza haberi yanlıştır’’ diye… ama çoktan Nursena melekler tarafından karşılanmış… geriye ana,baba ve kardeşe dayanılmaz bir acı bırakmıştır.
Asıl ilginç olan savcılığın bu cinayeti taksirli suçtan açması, buna benzer olaylarda örnek belgelerde bile olası kast diye bir hüküm varken… neden yalnızca taksir den dava açıldı… herhalde bir bildikleri vardır. 29 mart ta Nursena’nın mahkemesi var,takip edip öğreneceğiz, bakalım mahkeme T.C.K nın hangi maddesine göre ceza verecek ?

Dilara’yı… 5 yaşındaki başka bir meleğimiz,daha geçen gün,hiçbir güvenlik tedbiri alınmayan , kapağı olmayan bir rögar dan düşmedi mi ? tedbir için üzeri kartonla kapatılan bir rögar (!) acaba onu kapatan beyin özürlümüydü ?
Anne çocuğunun elinden tutmuş neşe içinde evine dönüyor,aniden kızının minik eli ellerinin arasından kayarak bir boşluğa doğru düşüyor… Siz kendinizi o annenin yerine koyabiliyor musunuz ? bir baba olarak kucağınızda kızınızın cansız vücudunu taşıdığınızı düşünebiliyor musunuz ? Neydi Dilara’nın suçu ? henüz 5 yaşında.
YÜREĞİNİZ DAYANABİLİYOR MU ?
Eğer bu yazıyı okurken gözleriniz nemlendiyse utanmayın ! Çünkü insansınız.
Bu meleklerimiz size sorarlarsa NEDEN ? diye ne cevap vereceksiniz ? kim cevap verecek ?
Caydırıcı olan kanunlarımız varken, caydırıcılık unsuru daha az olan başka bir kanun maddesine göre ceza verdiğimiz müddetçe bu olayların önü alınmaz… ve hiç kimse cevap veremez ; NEDEN ? Sorusuna.
Uyarılara rağmen ve çarpılan insanlar olmasına rağmen, umursamayan, herkesin eli ile dokunduğu ana giriş kapısındaki elektrik kaçağını yaptırmayan bakkal efendi elini kolunu sallayıp gezerse…
Rögar kapağını çalan ve bunu satın alanlar 2 ay yatıp çıkarsa…
Tüm trafik kurallarını hiçe sayıp,bir cana kıymanın bedeli 1 yıl hapis yatıp, çıkma olursa…
Bu ülkede tabanca çekip adam öldürmek sadece aptallıktır. Ver kapıya elektriği… çal rögar kapağını… bas gaza ve kırmızı ışıkta geç… koy balkon kenarına çiçek saksısı… kaz yol üzerine kanal… çal binalardan demiri ve çimentoyu… aklınıza gelen bin bir çeşit oyunla bu ülkede bir cana kıymak ve az bir cezayla kurtulmak mümkün.
Hukukun egemen olmasını istiyoruz. Değerli hakimlerimizin kamu vicdanı ve kendi vicdanlarına dayanarak,kanunlara uygun en ağır cezaları vermesini ve Kanun koyucularında; insan hayatına zarar veren ve sebep olan herkesi en ağır cezalara çarptıracak kanunları çıkararak bu halka hizmet etmeleri gerekir. Rögar kapağını çalan da, alanda, orada tedbir almayanda , gerekli incelemeyi yapmayan elektrik dağıtım şirketleri de, elektrik tesisatının uygunluğuna bakmadan dondurma bayiliği veren firmada… bu yaptıklarının cezasının cinayetle bir tutulacağını ve 1. derecede sorumlu olacaklarını bilseler… Acaba umursamaz davranabilirler mi ? İşte o zaman insan hak ve hürriyetine saygı duyulan bir ülkede yaşadığımızı anlarız.
Değerli ve vicdanlı hakimlerimiz umarız ilk adımı atarak örnek kararlar vererek, böyle acı olayların artık ülkemizde olmamasını sağlarlar.
Unutmayın ! Böyle acılar bir gün sizlerinde kapısını çalabilir… bunu önlemek hepimizin elinde.
HASAN FUAT GÖÇER – 08.03.2007
12 MART 2007 DE ULUS GAZETESİNDE YAYINLANACAK YAZIM
Old 25-04-2007, 00:48   #10
ömer adaleti

 
Varsayılan

ÇOCUKLARA KIYANLAR !

33 kişi, İzmir'den Kapadokya gezisi için neşeyle yola çıkan minik öğrenciler, ülkelerini tanımanın heyecanını yaşıyorlardı, bir çoğu ilk kez oturdukları yerden dışarıya çıkmışlardı. Etraflarına ilgiyle bakıyorlar, öğretmenleri ve velileri ile doyasıya eğleniyorlardı. Derken vakit akşam oldu yemek için mola verildi, neşe içinde yemeklerini yerken bulundukları lokantaya da neşe doldurmuşlardı, çocukların bu neşeli hali etraflarında yemek yiyen diğer yorgun insanlara da enerji vermiş, içlerine neşe ve huzur doldurmuş tu. Artık hareket saati gelmişti, bütün çocuklar sabahleyin Kapadokya'yı görecekleri için acele ile otobüse bindiler, varacakları yere bir an önce varmak ve ülkelerini tanımaya başlamak istiyorlardı... ama bilmedikleri bir şey vardı. Ülkelerinde kural tanımayan yaratıkların, umursamaz bir şekilde her tarafta dolaştıklarından haberleri yoktu, bir gün önce uykusunu alamamış bir şoför amca ile hedeflerine doğru yola koyuldular, minik bebeler rüyalarında yemyeşil yerler, etrafların da uçan ve onlarla oynayan melekler görüyorlardı, neşeyle sordular; burası neresi, Kapadokya mı ? dediler; melekler -'' sizler artık Cennettesiniz'' diye cevap verdiler...

Evet, bu evlatlarımız acı bir şekilde aramızdan ayrıldılar, ülkemizde kurallara uymamayı görev sayan kişiler sebep oldular, ama bu yaratıklara gerekli cevabı, hepsi birbirinden değerli hakimlerimiz ve savcılarımız verecekler, elbette verilecek en ağır ceza bile ailelerin acısını dindirmeyecek ama en azından örnek teşkil edecek bir ceza verilirse, ülkemizde kurallara uymama diye bir sorun kalmayacak. Yalnızca trafik için geçerli olmayacak bu karar. Aynı şekilde vurdumduymazca hareket ederek masum canlara kıyan yada bu tür olaylara sebep olan her kişi için geçerli olacak. Rögar kapağını çalan da, alan da, o kapağı yerine monte etmeyen de cinayete ortak olmaktan yada TCK da mevcut bulunan olası kastın en üst sınırından hüküm giydikten sonra, öyle inanıyorum ki ülkemizde insan hayatı en ön plana çıkacak, özel yada tüzel kişiliklerin hepsi önce insan ilkesini düşünerek daha doğrusu alacakları ceza korkusuyla, insan hayatını düşünerek hareket edeceklerdir. Bu konuda değerli hakimlerimize ve savcılarımıza çok önemli görev düşmektedir. Böyle bir durumda Yargıtay'a giden davalarda da sayın Yargıtay üyelerimiz üst sınırdan verilen cezaları, gerekçesini aramadan onaylarsa, halka çok büyük hizmet etmiş olacaklar ve halkın adalete olan güvenini sağlamış olacaklardır. Masum insanlar adalet arıyorlar.
Şimdi gelelim bu feci olayın sorumlularına, uykusunu alamayan şoför, karşı yöne geçerek bir kum kamyonuna çarpıyor, benim düşünceme göre kum kamyonu ve o kumu yükleyen firmada birinci derecede sorumlu. Tıpkı 44 kişilik bir otobüse 66 kişiyi dolduran turizm firması sahipleri gibi.
Eğer 15 tonluk kum kamyonu, 25 ton kum yüklemeseydi bu kazada kayıplarımız çok daha az olacaktı. Normal tonajda yüklenen bir kamyonun manevra yeteneği daha seri olacak ve belki de üstüne doğru gelen otobüsten kaçabilecekti, o anda da uyanan otobüs şoförü, aracını toparlayabilecekti.
Eğer kum yükleyen firma, karayolları kanununa uygun hareket ederek, kum kamyonunu istiap haddi kadar yükleseydi, bu çocuklarımızın kurtulma şansı yine olacaktı. Kum kamyonuna çarpan otobüs, tıpkı sabit bir kayaya çarpmış gibi oldu ve yerinden dahi kımıldayamayan bu kum kamyonunun tüm enerjisi fizik kuralları gereği otobüsün üzerine binerek, otobüsü paramparça hale getirdi.
Eğer turizm firması daha fazla kazanmak uğruna, fazla yolcu almasaydı yada yine karayolları kanununa göre her koltuğa bir yolcu alarak hareket etseydi! bu facia daha az can kaybına sebep olacaktı. Evet veliler yada okul yöneticileri daha ucuza çıkması için fazla yolcu talebinde bulunabilirler ama bu turizm firmasının kanunları çiğnemesini gerektirmez !
Şimdi soruyorum
Kum kamyonu şoförü aşırı yüklü olduğu zaman frenlerinin iyi tutmayacağını ve bir kaza anında ölüme sebebiyet vereceğinin bilincinde değimlidir ?
Kumu yükleyen firma, aynı şekilde bu kamyonun kaza yapma olasılığını düşünerek, olabilecek bir kazada ölümle sonuçlanacağını bilemez mi ?
Üç kuruş fazla para kazanmak için fazla yolcu alan bir turizm firması, yine bir kaza anında ölüm oranının,çarpmanın etkisiyle ezilmelerle olabileceğini bilmiyor mu ?
Uykusunu tam almadan yola çıkan bir şoför, direksiyonda uyuyup ölümlere sebep olabileceğini bilemez mi ?
Sorumluluk sahibi olan ve insan hayatına değer veren herkes, bu sonuçları görür. Eğer ülkemizde sorumluluk bilinci ile hareketi eğitimle öğretemiyorsak ya da bu yaratıkları eğitemiyorsak... Eğitecek kurumumuz mevcut, yani, Yargı. Evet görev size düşüyor değerli hakimlerimiz ! Bu çocuklar hepimizin çocukları, sizin yada bizim çocuklarımızda bu otobüsün içinde olabilirlerdi. Aramızdan uçup melek olan bu yavrularımız ahret'te bizlere hesap sorarlarsa... Ne diyeceğiz ? Kaderiniz buymuş deyip geçiştirecek miyiz? Yoksa boynumuzu bükerek susacak mıyız ?
Adalet diye çırpınan ailelerin yüreğine su serpin Hakim bey !
Hayatlarının ilk baharında aramızdan ayrılan yavrularımızın, hayatına sebep olanların hesabını görün Hakim bey !
Adalet, Adalet diye inleyen sessiz feryatları duyun Hakim bey !
Evladını eliyle kara toprağa veren babayı hissedin Hakim bey !
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadın ve Çalışma Hayatı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 28-09-2009 21:38
Hayatı tersten yaşamak bakın nasıl da mükemmel av_aykut Site Lokali 4 17-10-2007 23:12
Hayatı Değiştirmek İstiyorsan...... Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 2 08-10-2007 09:48
Ve İnsan ( O An...) Kavaz Site Lokali 0 22-12-2006 03:23
İnsan Av. Hulusi Metin Site Lokali 0 18-05-2002 01:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06389809 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.