|
Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır. |
28-07-2006, 09:04 | #1 |
|
Gasp Mı? Hırsızlık Mı? ( Bir Ceza Hukuku Sınav Sorusu)
Mrb dün ceza özel sınavım vardı aklıma bir soru takıldı sizlere danışmak istedim.
Ameliyat sonrası hastahanede yatann Ayşe'nin kolundaki altınları çalmak için hastabakıcı E hemşire H'ye "sen A'yı üldür gerisini ben hallederimé der. H biten ilaçları değiştirmeyerek A'nın ölümüne neden olur.A'nın öldüğünü gören E kolundaki bilezikleri çalar. Buradaki suç nedir?Hoca burada yağma var diyor ama bir türlü yağmaya sokamıyorum.Yağmayı yanlış mı anlıyorum bilmiyorum ama buradaki cebir yağma için gerekli olan cebirden fazla değil mi? |
28-07-2006, 21:26 | #2 |
|
MADDE 149. - (1) Yağma suçunun;
(2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere kanun koyucunun cebir unsuru için koyduğu çizgi eylemin neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmamasıdır. Aksi halde iki ayrı suça hükmoluncaktır. Olayda ise tasarlayarak öldürme ve hırsızlık suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir diye düşünüyorum. |
29-07-2006, 08:28 | #3 |
|
Bende soruyu cevaplarken sizin gibi cevapladım.Ancak hoca burada yağma var deyince kafam karıştı.Yinede Nitelikli adam öldürme ve hırsızlık olması daha mantıklı...
|
29-07-2006, 13:52 | #4 |
|
HOCAN DOĞRU SÖYLEMİŞ.kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin CÜMLESİNDE KASTEN YARALAMA SUCUNUN 'AĞIRLAŞMIŞ' HALİ DEMİŞ.BURADA DÜŞÜNMEN GEREKEN ACABA BUNUN AĞIRLAŞTIRILMIŞ HALİ NEDİR? BURADA CEVAP OLARAK ADAM ÖLDÜRÜLMESİNİ DE BULACAKSIN...
UMARIM YARDIMCI OLMUSUMDUR!!! ) |
29-07-2006, 18:00 | #5 |
|
Ben Sayın Keleş'in söylediklerinden pek birşey anlamadım. Kasten yaralama suçunun ağırlaşmış hali TCK madde 87'de düzenlenmiştir.Bunların içinde de tahmin edebilirsiniz ki adama öldürme yoktur.
Cebir unsurunda sınır eylemin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmamasıdır. Bunun ötesindeki cebiri yağma suçunun bir unsuru olarak tek suç içinde eritemezsiniz. Mutlaka ayrı olarak cezalandırılması gerekir. |
29-07-2006, 19:40 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Soru bu değil mi?
Yaralama ile ilgili bu kadar açıklamaya ne gerek var? Failler başından itibaren maktulü öldürmeyi planlamışlar ve öldürmüşlerdir. TCK madde 82 : Kasten öldürme suçunun; ... h)Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, ... işlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Somut olayda, faillerin iradesi başından itibaren maktulün bileziklerini gaspetmektir. Kolundaki bilezikleri maktul yaşarken çalamayacaklarına göre(hırsızlık) önce öldürmeyi planlamışlar (yani gasp suçunu kolaylaştırmak istemişler) ve eylem gerçekleşmiştir. Yani Hoca haklıdır. Saygılarımla |
30-07-2006, 01:23 | #7 |
|
Sayın Ergin, Hoca olayda yağma suçu oluşur demiş. Siz nitelikli adam öldürme suçu var görüşündesiniz anladığım kadarıyla. Bu halde hem Hoca hem siz aynı anda haklı olamazsınız. Hoca haklıysa birini öldürmek isteyen kişi aynı zamanda eşyalarını da çalsın. Böylece yağma suçundan mahkum olsun.
Yağma Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kasten öldürme MADDE 81. - (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. |
30-07-2006, 01:52 | #8 |
|
Kasten yaralamaya ilişkin detayın ise önemli olduğunu düşünüyorum. Cebir unsurunun yağma suçu içinde eritilmesinin sınırı bakımından önemlidir. Belirtilen sınırın altındaki cebir+hırsızlık=yağma
bunun üstündeki cebir=kanuni tip ve hırsızlık=hırsızlık yani iki ayrı suç oluşacaktır ve gerçek içtima hükümleri uygulanacaktır. Tekrar önemli bir detay olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim. |
30-07-2006, 03:43 | #9 |
|
Sn. Av. Suat ERGİN'in dediği gibi kesinlikle 82/h gerçekleşmiştir. Buna karşın yağma ve hırsızlık suçları kişilere karşı suçlar başlığı altında ve malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Olay anlatıldığı şekilde gerçekleşmiş ise Ölüm ile kişilik son bulur. Cebir ve Tehdit kavramları nitelikleri gereği ancak sağ olan kişiye karşı mümkündür. Ölünün bir direnci olamayacağından cebir söz konusu olamaz. İkinci suç hırsızlıktır. Hatta terekeye karşı hırsızlıktır. Zira ölümle miras açılır. Çalınan mallar artık terekeye ait mallardır.
|
30-07-2006, 08:25 | #10 |
|
Adamlar öldürme saikiyle hareket ediyorlar burada yaralama olamaz. TCK82\1-h gereğince nitelikli adam öldürme olmalı.
Yağma olarak değerlendiremeyiz çünkü olaydaki durum yağmadaki cebir kavramına uymuyor.Yağma için gerekli cebir aşılmış durumda.Bu noktada yağma olarak değerlendirmemiz hem yanlış hemde adaletsiz olur düşüncesindeyim. |
30-07-2006, 11:03 | #11 |
|
MRB. ÖNCE DE BAKMANI İSTEDİĞİM MADDE 82 İDİ. AYDINLATTIĞI İÇİN AV SUAT ERGİN E TESEKKÜR EDERİM.
aslına bakarsanız bu konu ceza kürsüsünde de tartışma...yalnız burada ergin in dediğini adam öldürmenin nitelikli hali olarak yorumlamak bence yanılgıya yol açar.Bir hocam bunun adam öldürmenin nitelikli hali olduğu diğer hocam da diğer hocam da gerçek içtima hükümlerinin uygulanması görüşündedir... HOCA HAKILI |
30-07-2006, 13:55 | #12 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Özoğul, Her ne kadar soru sahibi sorusunu net yazmamışsa da, hocanın adam öldürme suçunu görmeyip sadece gasp suçu işlenmiştir demeyeceği izahtan varestedir. Benim sorudan anladığım şu: Nitelikli adam öldürme suçu işlenmiş ancak ayrıca hırsızlık mı yoksa gasp suçu mu işlenmiştir? Hoca ayrıca gasp suçu işlenmiştir demiş, Sayın Girneli de hırsızlık suçu işlenmiştir demektedir. Benim yanıtımı dikkatli okursanız;
Dediğimi de görürsünüz. Yani nitelikli adam öldürme ve gasp suçunun işlendiğini iddia etmekteyim. (h) bendinin gerekçesinde de şöyle denilmektedir: "Bu suçun güdülen amaç itibariyle nitelikli haline yer verilmiştir. ...işlenmekte olan bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kişi öldürüldüğünde, amaç suç- araç suç ilişkisi sözkonusudur. Suçun bu nitelikli halinin oluşabilmesi için, belirtilen amaçlarla bir kişinin öldürülmesi yeterlidir; öldürmek suçuyla amaçlananın gerçekleşmesi gerekmez. Bu nedenle, örneğin bir banka soygununu gerçekleştirmek amacıyla öldürme suçunun işlenmesi halinde, fail hakkında bu nitelikli unsur dolayısıyla cezaya hükmedilecektir. Banka soygununun gerçekleşmesi halinde, failin ayrıca bu suçtan dolayı da cezalandırılması gerekir. Başka bir deyişle, bu gibi durumlarda gerçek içtima kurallarını uygulamak gerekir." Görüldüğü üzere maddenin gerekçesinde de içtima kurallarının uygulanacağı öngörülmüştür.Şimdi konunun özüne dönersek; ben ayrıca gasp suçunun da işlendiğini düşünmekteyim. Yargıtay'ın bir kararında da belirttiği gibi maktulün öldürülmesi bizatihi cebir ve şiddetin varlığını ıspatlamaktadır. Ancak şunu da belirtmekte fayda vardır. Yargıtay benzeri olaylarda genellikle gasp suçu oluşmuştur derken bazı kararlarda hırsızlık suçu oluşmuştur demektedir. Hatta Sayın Doğanel'in belirttiği şekilde bir Genel Kurul kararı mevcuttur. Ancak Ceza Hukuku diğer alanlardan biraz daha farklıdır. Her dava dosyası kendine özgüdür. Nüanslar dahi önemlidir. Yani 2 sayfalık Yargıtay kararına bakarak genellemelere gidemeyiz. Faruk Erem Hocamız da, Yargıtay'ın bu hususta çelişkili kararlar verdiğine işaret etmektedir. Saygılarımla |
30-07-2006, 17:19 | #13 |
|
Sayın Ergin, Hoca'nın adam öldürme yanında gasp suçu oluşduğunu düşündüğüne ilişkin bir açıklama olmadığı için sadece yağma var diye düşünmüştüm.
Haklısınız ikinci suç yağma da olabilir. Fakat Doğanel'in belirttiği gibi eğer bir suçun işlenmesi için adam öldürülmüşse işlenmesi planlanan eylem bilezikleri çalmak olduğu için hırsızlıktan hüküm kurmak daha doğru olur bence. Fakat söyledikleriniz de kabul edilebilir nitelikte. |
30-07-2006, 17:49 | #14 |
|
Katkı-1
T.C.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 2002/958 K. 2002/2613 T. 18.6.2002 • CANAVARCA HİSLERLE ADAM ÖLDÜRME ( Sanıkların Bu Hislerle Öldürme Eylemini Gerçekleştirdiklerine Dair Delil Olmaması-Gasp Suçunu İşlemek Amacıyla Öldürme Eyleminin Gerçekleştirilmesi ) • GASP ( Sanıkların Canavarca Hisle Öldürme Eylemini Gerçekleştirdiklerine Dair Delil Olmaması-Gasp Suçunu İşlemek Amacıyla Öldürme Eyleminin Gerçekleştirilmesi ) • EKSİK CEZA TAYİNİ ( Sanıkların Canavarca Hisle Öldürme Eylemini Gerçekleştirdiklerine Dair Delil Olmaması-Gasp Suçunu İşlemek Amacıyla Öldürme Eyleminin Gerçekleştirilmesi ) 765/m.51,450 ÖZET : Sanıkların öldürme eylemlerinin canavarca his veya işkence ve taziple işlendiğini ortaya koyan deliller bulunmadığı, kastettikleri gasp suçunu işlemek için bu suçları gerçekleştirdikleri anlaşıldığı halde TCK.nun 450/4-7. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. DAVA : Abdullah T'ı canavarca his saiki ile taammüden ve de mal ve paralarını almak amacıyla birlikte öldürmekten sanıklar Yetiş V. ile Bekir K, Abdullah C. ile Tacettin S.'nu canavarca his saiki ile taammüden ve de mal ve paralarını almak için ayrı ayrı öldürmekten adı geçen sanık Yetiş V'un yapılan yargılanmaları sonunda:Hükümlülüklerine ilişkin ( NEVŞEHİR ) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.7.2001 gün ve 27/194 sayılı hüküm re'sen temyize tabi olmakla beraber Yargıtay'ca incelenmesi C.Savcısı tarafından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi: KARAR : Sanıkların adam öldürme suçlarını gasp amacıyla işledikleri ve bu amaçlarını da gerçekleştirdikleri yolundaki kabule göre, haklarında gasp suçlarından dava açtırılıp birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi mümkün görülmüştür. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Yetiş V. ve Bekir K'un; adam öldürme suçlarının sübutu kabul edilmiş, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebepleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıkların ikrarları ile suçların sübutu ve vasfın belirlenmesi imkanı doğduğundan Cumhuriyet Savcısının takdiri indirim sebebinin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; 1- Sanıkların öldürme eylemlerini gasp amacıyla ika eyledikleri Abdullah isimli maktullerden kaynaklandığını ileri sürdükleri hususların şahısları öldürüp parasını ve malını alma işini adeta meslek ittihaz eyledikleri anlaşılan sanıkların, eylemlerinin vahametini ve cezasını azaltmaya yönelik ifadeler olarak kabulünün gerekeceği cihetle kanıtların takdirinde hata edilmesi suretiyle TCK.nun 51/1. maddesinin uygulanarak eksik ceza tayini, 2- Öldürme eylemlerinin canavarca his veya işkence ve taziple işlendiğini ortaya koyan deliller bulunmadığı, kastettikleri gasp suçunu işlemek için bu suçları gerçekleştirdikleri halde TCK.nun 450/4-7. maddeler uyarınca tecziyeleri yerine yazılı şekilde suç vasfının tayininde yanılgıya düşülmesi, 3- Uygulamaya göre de, maktul Tacettin'in öldürülmesi sebebiyle verilen müebbet hapis cezasına, diğer maktullerin öldürülmesinden dolayı verilen cezaların hücre cezası olarak ilavesi yerine, bu cezaların kendi arasında, ara içtima suretiyle ceza nitelikleri değiştirilerek yeni bir işlemle yazılı şekilde hücre cezası uygulamasının kanuna aykırı bulunması, 4- Sanıklar hakkında uygulamanın ölüm cezası ile başlatılması, 17 Ekim 2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve T.C. Anayasası'nın 38. maddesine; "savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez" hükmünü ekleyen 4709 Sayılı Yasa ve TCY. 2/2. maddesi uyarınca, SONUÇ : TCK. 450. maddesince verilebilecek ölüm cezalarının hukuki dayanağının kalmaması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce ceza yasalarında yapılacak uyarlama ve değişimler çerçevesinde sanıkların öldürme suçlarıyla ilgili olarak yerel mahkemece yeniden hüküm kurulmasının zorunlu bulunması karşısında, hükümlerin C.Savcısının temyizi sebebiyle ( BOZULMASINA ) 18.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. |
30-07-2006, 17:52 | #15 |
|
Katkı-2
.C.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 2004/897 K. 2004/2434 T. 21.6.2004 • ADAM ÖLDÜRME ( Kendilerini Görüp Çığlık Atması Üzerine Suçu Kolaylaştırmak Amacıyla Maktüleyi Öldürüp Altın ve Paralarını Almak - Hırsızlık Suçunu Amaçlayan Eylemlerin Gaspa Dönüştüğü ) • GASP ( Kendilerini Görüp Çığlık Atması Üzerine Suçu Kolaylaştırmak Amacıyla Maktüleyi Öldürüp Altın ve Paralarını Almak - Hırsızlık Suçunu Amaçlayan Eylemlerin Gaspa Dönüştüğü ) • HIRSIZLIK SUÇUNU AMAÇLAYAN EYLEMİN GASPA DÖNÜŞMESİ ( Kendilerini Görüp Çığlık Atması Üzerine Suçu Kolaylaştırmak Amacıyla Maktüleyi Öldürüp Altın ve Paralarını Almak ) 765/m. 497 ÖZET : Sanıkların yalnız yaşadığını bildikleri maktülenin evine gece geç saatlerde önceden temin ettikleri bıçaklarla girdiklerinde maktülenin kendilerini görüp çığlık atması üzerine suçu kolaylaştırmak amacıyla maktüleyi öldürüp altın ve paralarını aldıkları olayda başlangıçta hırsızlık suçunu amaçlayan eylemlerinin öldürme seklinde oluşan cebir şiddet uygulaması sonucu gaspa dönüştüğü ve TCK.nun 497/1. maddesine mümas gasp suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde bu suçun hırsızlık olarak kabulü, Yasaya aykırıdır. DAVA : Gasp suçunu kolaylaştırmak, işlemiş olduğu suçu gizlemek, delil ve emarelerini ortadan kaldırmak ve de kendilerini cezadan kurtarmak maksadıyla M.A.G.yi birlikte öldürmekten ve hırsızlıktan sanıklar Ç.B. ile K.K.nın yapılan yargılanmaları sonunda; Hükümlülüklerine ilişkin ( İzmir ) Birinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 26.6.2003 gün ve 88/140 sayılı hüküm re'sen temyize tabi olmakla beraber Yargıtayca incelenmesi sanıklar tarafından da istenilmiş, sanık K.K. duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; sanığın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi: KARAR : Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde adam öldürmek suçları yönünden suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri tahfif sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma sebebi dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık K. müdafiinin öldürme suçunun sübut bulmadığına, teşdidin yersiz olduğuna, hırsızlık suçunda TCK.nun 523. maddesinin uygulanması gerektiğine vesaireye ilişen, sanık Ç.nin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle re'sen de temyize tabi bulunan sanıkların adam öldürmek suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ), Ancak; 1- Oluşa ve delillere göre sanıkların yalnız yaşadığını bildikleri maktülenin evine gece geç saatlerde önceden temin ettikleri bıçaklarla girdiklerinde maktülenin kendilerini görüp çığlık atması üzerine suçu kolaylaştırmak amacıyla maktüleyi öldürüp altın ve paralarını aldıkları olayda başlangıçta hırsızlık suçunu amaçlayan eylemlerinin öldürme seklinde oluşan cebir şiddet uygulaması sonucu gaspa dönüştüğü ve TCK.nun 497/1. maddesine mümas gasp suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde bu suçun hırsızlık olarak kabulü, 2-7.8.2003 tarihinde değişen 2253 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca bozma sonrası yapılacak yargılamanın çocuk mahkemesinde yapılması lüzumu, SONUÇ : Bozmayı gerektirmekle sanık K. müdafii ile sanık Ç.nin sair temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, aleyhe temyiz bulunmadığından CMUK.nun 326. maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakka riayet şartıyla hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ( BOZULMASINA ) 21.6.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. |
30-07-2006, 17:55 | #16 |
|
Katkı-3
T.C.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 1989/1-196 K. 1989/268 T. 2.10.1989 • CEBİR VE ŞİDDETİN MALIN ZİLYEDİNE YÖNELİK OLMASI ( Gasp Suçunun Oluşması İçin ) • YAĞMA SUÇUNUN CEBİR VE ŞİDDET UNSURU ( Malın Zilyedine Yönelik Olması-Öldürme Gerçekleştirildikten Sonra Malların Çalınması Halinde Gasp Suçunun Oluşmaması ) • BİR KİŞİYİ ÖLDÜRDÜKTEN SONRA ÖLMEDEN ÖNCE KENDİSİNE AİT OLAN MALLARIN ÇALINMASI ( Yağma Suçunun Oluşmaması-Hırsızlık ) • YAĞMA SUÇU ( Unsurları-Hırsızlıkla Karşılaştırılması ) • HIRSIZLIK ( Malların Öldürme Gerçekleştirildikten Sonra Çalınması Halinde Gasp Suçunun Oluşmaması ) 765/m.491,495 ÖZET : Sanık; maktülü öldürdükten sonra, para ve altınları aldığından yağma suçunun unsurları olayda gerçekleşmemiştir. Yağma suçunda cebir, şiddet; malın zilyedine yönelik olmalıdır. Ölenin terekesini oluşturan taşınır malların bir kısmının mirasçıların onayı ( rızası ) Dışında alınması hırsızlık suçunu oluşturur. DAVA : Sanık Yusuf'un TCY.nın 450/4-7, 59, 497/1. 522, 59, 73. maddeleri gereğince 6 ay hücrede tecrit edilerek ömür boyu ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin, ( Bursa Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi )nce verilen 7.3.1988 gün, 244/39 sayılı hükmün, sanık ve katılanlar vekili tarafından temyizi resen de temyize tabi olması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesi 19.11.1988 gün ve 2324/4020 sayı ile ; "1 - Sanık müdafinin 30.11.1987 tarihli dilekçesinde gösterdiği tanıkların dinlenip dinlenmemeleri hususunda olumlu, olumsuz bir karar verilmemesi, 2 - Mahkemenin kabul ettiği, sanığın 6.11.1986 tarihli ifadesinde maktülü öldürüp altın ve parasını almayı planlayarak olayı gerçekleştirdiği ve maktülü bıçaklayarak öldürdükten sonra altın ve parayı alarak kaçtığı anlaşılmış mahkemece de oluş bu şekilde kabul edilmiş olmasına göre; sanığın TCK.nun 495. maddesinde belirlendiği gibi malın teslimini veya zaptını temin etmek için maktülü tehdit edip veya sükuta mecbur bırakarak cebir ve şiddet kullanarak para ve altın almaya kalkışmadığı, maktülü taammüden öldürüp malını almayı düşündüğü, TCK.nun 78, 450/4- 7 maddelerine göre öldürme suçu müstakil bir suç olup ayrıca öldürme eyleminin gasp suçunun oluşmasını gerektiren cebir ve şiddet unsurunu oluşturmadığı, maktülün parasına tamaen taammüden öldürüldükten sonra parasının alınmasının hırsızlık suçunu oluşturacağı dikkate alınırken sanığın TCK.nun 491/ilk maddesi ile cezalandırılması gerekirken TCK.nun 495. delaletiyle 497. madde ile cezalandırılması, İsabetsizliğinden bozulmasına, "adam öldürmenin diğer bir cebri fiili icra kasıt ve niyetiyle işlenmesi halinde vasıf sebeplerini içine alan öldürmenin cezasıyla beraber kasdedilen cürmün de işlenmiş olması itibariyle cürüm ve cezaların içtimaı hakkındaki kaidelere göre uygulama yapılmasında bir isabetsizlik görülmediği" karşı oyla çoğunlukla karar vermiş, Yerel mahkeme, 29.3.1989 gün ve 248/40 sayı ile; "30.11.1987 tarihli dilekçenin, sanık vekilinin reddi hakim isteminin reddi üzerine, bu konuda karar verecek olan Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi'ne hitaben yazıldığı ve reddi hakim ile ilgili olup dinlenmesi istenen tanıkların suçla ilgisinin bulunmadığı, Yağma için tasarlanarak öldürme eyleminde gaye suçun, yağma, vasıta suçun cinayet olduğu, bozma kararına uyulması halinde şiddetin en ağırı olan insan hayatına son vermede eylemin hırsızlık, öldürme gerçekleşmediğinde gasp olarak kabul edilmesi gerektiği, bunun da hak ve adalet duygularına aykırı olduğu" gerekçesiyle ve "bozmanın iki nolu bendine uyulması gerektiği" karşı oyu ile çoğunlukla önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili ile C. Savcısı tarafından istenildiğinden ve hüküm kendiliğinden temyize tabi bulunduğundan dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 7.6.1989 tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulun'ca okundu, gereği konuşulup düşünüldü : KARAR : Dosya içeriğine göre : Sanığın önceden planladığı şekilde, kuyumcu olan maktülün dükkanına gittiği, çanta içinde getirdiği altınları göstereceğinden bahisle dükkanın ikinci bölümüne geçtiklerinde öldürülenin çantayı açmak için eğilmesi üzerine arkadan bıçakla vurduğu, maktülün yere düşmesi üzerine, kolundaki altın künyeyi, çekmecedeki paraları, vitrinden dört bilezik ile bir altın zinciri alarak dükkandan uzaklaştığı olayda, sanığın altın ve paraları alması eyleminin yağma suçunu mu, yoksa hırsızlık suçunu mu oluşturacağı ve sanık vekilinin 30.11.1987 günlü dilekçesinde gösterdiği tanıkların dinlenip dinlenmeyeceği hususunda bir karar verilmemesi, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusunu teşkil etmektedir. Sanık vekilinin 30.11.1987 tarihli dilekçesi 12.11.1987 günlü oturumda reddi hakim isteğinin reddi üzerine karar verecek merci olan Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi'ne hitaben yazılmış ve hakimin reddi ile ilgilidir. Gösterilen tanıkların sanığın eylemi hakkında bilgileri olmadığından dinlenmeleri gereksizdir. Bu itibarla, bir nolu bozma sebebine karşı vaki direnme kararı yerindedir. Yağma ( gasp ) suçu ; şahıslara cebir şiddet ve tehdit gösterilerek yapılan bir hırsızlık fiilidir. Suçun unsurları; a ) Eylemi gerçekleştirmek için cebir şiddet veya tehdit kullanılması, b ) Cebir şiddet veya tehditin malın zilyetine veya cürüm yerinde bulunan başkasına karşı olması, c ) Mağdurun malı teslim veya alınmasına karşı susmaya mecbur kılınması, şeklinde sıralanabilir. Sanık, maktülü öldürdükten sonra para ve altınları aldığından, yağma suçunun unsurları olayda gerçekleşmemiştir. Çünkü yağma suçunda cebir şiddet, malın zilyetine yönelik olmalıdır. Ölümle hukuki ve fiziki kişilik sona ermektedir. Ölenin mal varlığı Medeni Yasa hükümleri uyarınca mirasçılarına intikal etmek üzere terekeyi oluşturmaktadır. Bu itibarla ölenin terekesini oluşturan taşınır malların bir kısmının mirasçıların rızası dışında alınması hırsızlık suçunu oluşturacağından, Yerel Mahkemenin iki nolu bozma sebebine karşı direnme isabetsizdir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bir numaralı bozmaya ilişkin kısmının onanmasına oybirliğiyle iki numaralı bozmaya ilişkin kısmının bozulmasına, oyçokluğuyla 2.10.1989 gününde karar verildi. Not: Kararlar Kazancı Bilişim'den alınmıştır. |
30-07-2006, 21:49 | #17 |
|
Soru aynen böyleydi.Hoca ile de konuşmamız sırarsında burada yağma var dedi ve buda benim aklımı karıştırdığı için size danışmak istedim.Şunu belirtmek istiyorum hoca soruyu tamamen yanıtlamamışda olabilir çünkü kalabalık bir gruptuk bundan dolayı tam olarak cevabı alamadık.Sadece "burada yağma var" dedi.
Saygılar |
31-07-2006, 02:23 | #18 |
|
3 no'lu karar benim görüşümü desteklese de bana olaya göre pek adil gelmedi. Bence yakalamamız gereken nüans öldürme ve malların alınması eylemleri arasındaki zaman aralığıdır. Sınav sorusunda bu karar verilseydi yerinde olurdu Çünkü iki failden biri öncelikle öldürme eylemini gerçekleştiriyor. Daha sonra hastabakıcı olan diğer fail görevinin de özelliği gereği ceset ile başbaşa olduğu bir anda belki de morgda üzerindeki eşyaları çalıyor. İki farklı zamanda iki ayrı eylem sözkonusu olması nedeniyle 82/h + hırsızlık uygun düşer. Ancak 3. yargıtay kararında bıçaklamak suretiyle kişi öldürülüp eşyaları alınıyor. Hukuki istikrar bakımından "ölümle kişiliğin son bulması" "terekenin açılması" ilkeleri her olayda uygulanacaksa mesele yok. Ancak bu ilkelere uymayan istikrarsız kararlar devam ettiği müddetçe 3. karardaki olayda hırsızlık var diyebilmek çok zor. (Tekrar söylüyorum hukuk mantığım ölümün gerçekleştiği her olayda nitelikli adam öldürme + hırsızlık olmalıdır. Görüşüm budur. ) Olay anında failin maktulü öldürdüğünden emin olup olamayacağı bile tartışılır. Vurduğu darbenin etkisiyle maktul yere düşmüş ve altınları alıp muhtemelen derhal olay yerinden uzaklaşmış. Dediğim gibi "ölümle kişiliğin son bulması"+"terekenin açılması" ilkeleri her kararda istikrarlı biçimde uygulanacaksa bir mesele olmayacaktır. Esasen zaten nitelikli adam öldürme+hırsızlık suçu içerisinde gasp suçu eriyeceğinden gayri adil bir durum oluşmayacaktır. Ancak kararlarda bu istikrar yokken Yargıtayın kendi mantığı doğrultusunda verdiği bu kararda hakime takma veya hatır kararı gibi birşeyler olmuş gibi geldi bana. Her ne kadar karar görüşümü desteklese de doğruya doğru...
|
31-07-2006, 10:11 | #19 |
|
sayın arkadaslar,
olayda yagma sucunun gerceklestiginin kabulu gerekir çünkü; eger kişi magduru yaralasaydı ve kolundaki bilezikleri calsaydı bu durumda hemfikiriz ki yagma sucu gerceklesmiş olacaktı .tabiki failde yaralama amacının magduru gasp olması halinde yagma sucunun olusacagı mutlaktır.bu sebeple daha hafif sonucun yagmaya sebebiyet verdigi kabul olduguna göre hukukun en temel ilkelerinden biri geregi fail "kücükten sorumlu olan daha büyüğünden de sorumludur" yagma sucundan sorumludur.zira amac tamamen tasınır malı almaya yonelik bir oldurmedir.olayda ölümde meydana geldigi için ilgili maddeye gidilerek suclar gercek içtima kuralı geregi toplanacaktır. .SAYGILARIMLA |
31-07-2006, 11:23 | #20 |
|
Ben de Sayın Girneli gibi anladım. Fakat Sayın Ergin'in dediği gibi hoca adam öldürmeden de ceza verileceğine ilişkin detay bildirmeyi gerek görmemiş de olabilir.
Sayın Turgut adam öldürme eylemi nedeniyle ceza verileceği için cebir unsuru ayrıca cezalandırılmış olacaktır. Hedeflenen eylem bilezikleri çalmak yani hırsızlıktır. Bu durumda işlenmesi kolaylaştırılan suç hırsızlıktır. Bu nedenle Doğanel'in görüşüne katılıyorum. Fakat yağmadan hüküm kurulması gerektiğine ilişkin düşünce de mevcut hükümler çerçevesinde kabul edilebilir niteliktedir. Zira MADDE 149. - (1) Yağma suçunun; (2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. dendiğine göre yağma+ neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutunda ya da bunu aşan eylem nedeniyle ceza kurulabilir. |
31-07-2006, 11:52 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Olaya güzel bir şekilde hakim olmuşsun ama neden 82. maddenin uygulanmamasını anlamadım.Burada somut bişey yoksa failin lehine yorum yapılmalı ve 82. madde uygulanmalıdır diye düşünüyorum.Sonuçta bir suçun işlendiğini gizlemek için böle bir eylem gerçekleştirilmiş.Saygılarımla |
31-07-2006, 14:25 | #22 |
|
re:
sayın meslektaslarım konu üzerinde yeterince arastırma yapma fırsatını ne yazıkki ilk makalemden sonra bulabildim.o yüzden ilk makalemdeki fahiş bir yanlısımı düzeltmem gerekirse ;olayımızda suç yağma + 82-h yani kişiler ayrıca nitelikli adam öldürmeden sorumlu olacaklardır.ilgilenen tum arkadaslarıma tesekkurlerimle.tekrar saygılar.ONUR TURGUT
|
31-07-2006, 14:28 | #23 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Girneli sınavda sorulduğuna göre nasıl hatırlamıyorsunuz. Sonra da,
Sizin dahi ne sorulduğunu bilemediğiniz/hatırlamadığınız şeyi bize çözdürmeye çalıştınız. Şunun doğrusunu öğrenin de kaldığımız yerden devam edelim. Saygılarımla |
31-07-2006, 17:07 | #24 |
|
re:
arkadaslar faydalı olabilecegine inandıgım bir yargıtay kararını cevabıma ekliyorum.
Adam öldürme suçuna nitelik veren ve TCK.nun 450. maddesinin 7, 8, ve 9. bentlerinde düzenlenen hallerde amaç ve araç suçlar bağımsızlıklarını korurlar. Ölenin bileziklerini zorla almaya karar veren sanığın, bu amaçla maktüleyi öldürüp onun bilezik ve yüzüğünü zorla almasında, bilezik ve yüzüğün zorla alınması amaç suçu, suça konu eşyaların alınması için kişinin öldürülmesi de araç suçu oluşturmaktadır. Sanığın önceden kişinin zorla bileziklerini almaya karar verip, sağ iken maddi veya manevi cebir oluşturan icra hareketlerine başlayıp bunun sonucunda maktüleyi öldürerek bileziklerini ve yüzüğünü alması yağma suçunu oluşturur. Ancak, ölenin para ve eşyasını almak kararı ile hareket etmeksizin onu öldürdükten sonra, o anda oluşan ani bir kararla ve yeni bir kastla para veya eşyanın alınması halinde öldürme eylemi (cebir ve şiddet kullanılması) para ve eşyanın alınmasına yönelik olmadığından hırsızlık suçu oluşur. (karar no:1994/320) |
31-07-2006, 19:02 | #25 |
|
Teşekkürler Sayın Turgut
|
31-07-2006, 20:11 | #26 |
|
Sayın Suat ERGİN, mesajınız bana ceza hukuku hocamın bir lafını hatırlattı. 2 Cezacının olduğu yerde 3. bir görüş çıkar. Şöyle baştan itibaren bir baktım da hakikaten bayağı kaptırmışız ama daha sorudan emin değiliz.
|
31-07-2006, 20:16 | #27 |
|
|
31-07-2006, 21:26 | #28 | |||||||||||||||||||
|
Bu ne biçim cümle böyle? "Neticesi itibariyle ağırlaşmış..." mı demek istenmiş? Gerçi ceza sahasına girmemek lazım ama.. |
31-07-2006, 21:28 | #29 |
|
Sayın İdolüm keşke ceza sahasına da girseniz ne güzel olur.
|
31-07-2006, 21:33 | #30 |
|
Arkadaşlar,
Ben cezacı değilim ama düz mantıkla düşündüğümüzde; Hırsızlık suçunun tanımında yer alan "Bir başkasının..." cümlesi temelinde, bu koşulun olaydaki kişi "Öldüğü..." için gerçekleşmediğini düşünmemiz gerekmez mi? Ölü kişi, malı rızası dışında alınacak olan "Başkası" olmaktan çıkmaz mı? Yani, (1)- Olayda malı çalınabilecek hukuki kişilik öldüğü için yoktur. (2) Ölünün rızası veya rızasızlığı da olmayacağından bu da yoktur. Yani bence bu olayda hırsızlık suçu gerçekleşme ihtimali bulunmayan bir bir seçenektir. Yoksa ben çook mu "düz" düşünüyorum.! :P Not: Yoksa yoksa mirasçıların malı mı çalınmış sayılır? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
ceza hukuku Sınav Soruları | uğur ayrancı | Hukuk Soruları Arşivi | 12 | 04-02-2007 21:50 |
ceza hukuku sorusu : bu olayda cezai sorumlulukları tartışınız | ilhan13 | Hukuk Soruları Arşivi | 5 | 29-01-2007 11:38 |
Bir Ceza Hukuku Pratik Çalışma Sorusu | oguzhand0 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 05-01-2007 01:53 |
2004 yılı Hırsızlık Ceza Tarifesi | Armağan Konyalı | Hukuk Haberleri | 0 | 25-01-2004 17:35 |
borclar hukuku sorusu | Ahmetcan Tekince | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 11-02-2002 03:32 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |