Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

borçlar kanunndaki ayıba karşı tekeffül ile ilgili yargıtay kararı arıyorum...?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-11-2006, 11:26   #1
av_mesutkaya

 
Varsayılan borçlar kanunndaki ayıba karşı tekeffül ile ilgili yargıtay kararı arıyorum...?

garanti süresi dolmayan araç için değişim isteyeceğiz.ancak tüketici kanunundan yararlanamıyoruz ticari işte kullanıldığı için.borçlar kanunun dan yararlanarak bu sorunu çözecez.bilgisi olan arkadaşlardan yardım bekliyoruz.şimdiden teşekkürler.
Old 24-11-2006, 11:53   #2
attorneytalay

 
Kitap

Yaralanacagimiz kanunlar ticari satış söz konusu olduğu için Türk Ticaret Kanunu ve doğaldır ki Borçlar Kanunu olmalıdır.

TTK md 25/3, Açık ayıplarda teslimden itibaren 2 gün için de gizli ayıplarda ise teslimden itibaren mal iyice muayene edilip eğer ayıp varsa satıcıya ihbar edilmelidir.

Yani yukarıdaki sürelere uyulmazsa ayıptan doğan haklar tacir bakımından kaybediliyor. Doğal olarak olaydan tam olarak anladığım kadarıyla bu süreler geçirildiği için normal olarak tacirin ayıptan doğan hakları kullanma şansı yok gibi gözüküyor.

Ama arada garanti sözleşmesi var. Tüketici kanununda garanti sözleşmesi süresince satıcı sorumlu oluyordu ama açıkçası tacirler ile ilgili böyle açık bir hüküm yok ancak Bk md 207'nin içeriğinden böyle bir anlam çıkarabiliriz Bu maddeye göre" Satıcı daha uzun müddet için kefalet etmemiş ise........." demek ki madde anlamından satıcı daha uzun süre kefalet ederse bu garanti süresi geçerlidir gibi bir anlam çıkıyor..

Sonuç olarak TTK 25/3 ün son cümlesinin atfı gereği BK md 198 son fıkra uygulanabilir ( bu kabilden bir ayıp sonradan ortaya çıkarsa satıcıya derhal ihbar edilmelidir). Buna göre yapılması gereken satıcıya ihbarda bulunarak arabanın değişimi istenir eğer buna yanaşmazsa BK md 207 gereğince ayıp davası açılır ki bu ticari satımlarda 6 aydır( eğer garanti sözleşmesi ile daha uzun süreli bir süre varsa sanırım bu uygulanır.)

umarım yararlı ve doğru bilgiilerdir.

kolay gelsin

saygılar

talay
Old 24-11-2006, 12:00   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5405
K. 2004/16730
T. 22.11.2004
• GİZLİ AYIP NEDENİYLE SATIM SÖZLEŞMESİNE KONU ARACIN YENİSİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ ( Araçtaki Ayıbın Dava Açıldıktan Sonra Giderilmesinin Alıcının Tercihini Geçersiz Kılmayacağı )
• ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI ( Satım Sözleşmesine Konu Maldaki Gizli Ayıp Nedeniyle - Araçtaki Ayıbın Dava Devam Ederken Giderilmesinin Alıcının Aracın Yenisiyle Değiştirilmesi Yönündeki Talebini Geçersiz Kılmaması )
• AYIBIN DAVA AÇILDIKTAN SONRA GİDERİLMESİ ( Gizli Ayıp Nedeniyle Satım Sözleşmesine Konu Aracın Yenisiyle Değiştirilmesi Talebi - Alıcının Seçimlik Hakkının Ayıbın Giderilmesiyle Geçersiz Hale Gelmeyeceği )
• SATIM SÖZLEŞMESİNE KONU ARAÇTA GİZLİ AYIP BULUNMASI ( Alıcının Aracın Yenisiyle Değiştirilmesi Talebi - Ayıbın Dava Açıldıktan Sonra Giderilmiş Olmasının Davacının Seçimlik Hakkını Geçersiz Kılmayacağı )
818/m.202,203
ÖZET : Dava konusu aracın, davacıya davalı tarafından 2.7.1999 tarihinde satılıp teslim edildiği ve davacı adına ticari araç olarak tescil edildiği ihtilafsızdır. Satıma konu aracın davacı tarafından teslim alınıp kullanılması sırasında pek çok arızanın meydana çıktığı ve bunların giderilmesi için davacı tarafından aracın, davalıya ait servise 13.7.1999 tarihinden itibaren bir çok defalar götürüldüğü, ancak bir çok parça değişim ve tamirlere rağmen araçtaki arızaların giderilemediği belirlenmiş ve davacı 12.11.1999 ve 30.11.1999 tarihli ihtarlar ile davalıdan aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini isteyip, daha sonra da 13.12.1999 tarihinde bu davayı açmıştır. Yargılama devam ederken aracın su pompasının ve LPG kontrol ünitesinin değiştirilmesi ile araçtaki arızanın giderildiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından aracın ayıplı olarak davacıya satılıp teslim edildiği, dosyadaki servis iş kabul kayıtları ve bilirkişi raporlarından araçtaki ayıbında gizli ayıp olduğu, hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde belirgindir. Satılanın ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine alıcı satılanı iadeye hazır olduğunu beyanla satımın feshini, veya satılanı muhafaza ile satış bedelinin indirilmesini isteyebileceği gibi, satılan muayyen misli şeylerden ise, satılanın ayıptan ari misli ile değiştirilmesini isteyebilir. Davacı tercih hakkını ayıptan ari yenisiyle değiştirilmesi yönünde kullanmıştır. Her davanın, açıldığı tarihteki mevcut olan koşullara göre değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir. Daha sonra, dava devam etmekteyken araçtaki arızaların giderilmesi, davanın açıldığı tarihte, aracın gizli ayıplı olduğundan değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermez. Yargılama devam etmekteyken BK. 204. maddesindeki sınırlamalarında olayımızda gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki aracın değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı E. Otomobilcilik vekili avukat S. H. ve diğer davalı T. Otomobil vekili avukat A. H. gelmiş davacı adına gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulananların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 2.7.1999 tarihinde davalıdan 1999 model 1.6 Ş.araç aldığını, ticari taksi olarak çalıştırmaktayken, araçta ortaya çıkan arıza nedeniyle satıcı firmaya başvurduğunu, arıza sebebinin kendisine söylenmediğini, yanan hararet müşirü değiştirildiğini, iki kez şansıman indirildiğini, debriyaj balatasının değiştirilip, orijinalinden büyük radyatör takıldığını, bunların bedellerinin kendisinden alındığını, bunca tamirata rağmen araçtaki arızalar devam ettiğinden 6.10.1999 tarihinde şikayetlerini yazılı olarak bildirdiğini ve netice alamadığını, mahkeme kanalı ile 1999/589-573 D.İş sayılı dosyası ile araçta bilirkişi incelemesi yaptırıp 9.11.1999 tarihli raporla arızalar tesbit edilip, güvenlik açısından araçtaki arızaların tehlike arzettiğinin belirlendiğini, 12.11.1999 tarihli ihtarla aracın yenisiyle değiştirilmesini istediklerini, davalının talebiyle aracı 19.11.1999 da servise götürdüklerini, ancak sonuç alamadıklarını, 30.11.1999 tarihli ihtarla aracın değiştirilmesini tekrar istediğini davalının cevap vermediğini bildirip aracın yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı şikayetlerinden garanti kapsamındakilerin ücretsiz giderildiğini, ekstra olarak yaptırdığı işler için ücret alındığını 25.11.1999 tarihinde serviste yapılan incelemede aracın normal olduğunun tesbit edildiğini, davacının tercihini tamirden yana kullandığını ve talebinin yerine getirildiğini, tekrar değiştirilme yönünde talebini genişletemeyeceğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, 9.10.2002 tarihli rapor ve ek rapordan aracın LPG kontrol ünitesinin değiştirilmesi ile arızanın giderildiği, normal çalışır hale geldiğinden aracın yenisi ile değiştirilmesi şartları kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu aracın, davacıya davalı tarafından 2.7.1999 tarihinde satılıp teslim edildiği ve davacı adına ticari araç olarak tescil edildiği ihtilafsızdır. Satıma konu aracın davacı tarafından teslim alınıp kullanılması sırasında pek çok arızanın meydana çıktığı ve bunların giderilmesi için davacı tarafından aracın, davalıya ait servise 13.7.1999 tarihinden itibaren bir çok defalar götürüldüğü, ancak bir çok parça değişim ve tamirlere rağmen araçtaki arızaların giderilemediği, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/589-573 D.İş sayılı dosyasındaki 9.11.1999 tarihli bilirkişi raporu ile araçtaki arızaların giderilemediği belirlenmiş ve davacı 12.11.1999 ve 30.11.1999 tarihli ihtarlar ile davalıdan aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini isteyip, daha sonra da 13.12.1999 tarihinde bu davayı açmıştır. Yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu verilen raporlardan araçtaki arızaların devam etmekte olduğu ve ancak 23.9.2000 tarihinde aracın su pompasının, 23.9.2002 tarihinde de LPG kontrol ünitesinin değiştirilmesi ile araçtaki arızanın giderildiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından aracın ayıplı olarak davacıya satılıp teslim edildiği, dosyadaki servis iş kabul kayıtları ve bilirkişi raporlarından araçtaki ayıbında gizli ayıp olduğu, hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde belirgindir.

Taraflar arasındaki ihtilafın BK. 194. ve devamı maddelerine göre çözümlenmesi gerekir. Davalı, satıcı olarak satılandan yararlanmayı ortadan kaldıran ayıptan, ayıbın meydana gelmesinde kusuru olmasa bile alıcıya karşı sorumludur. Öncelikle davacı alıcının BK. 198. maddesinde belirtilen satılanı muayene ve bulduğu ayıpları gecikmeksizin derhal satıcıya ihbar edip etmediğinin irdelenmesi gerekir. Davacı arızalar meydana çıkmaya başladığında, 13.7.1999 tarihinden itibaren davalı satıcıya ait servise kısa aralıklarla gittiği, arızaları bildirdiği, aracın muhtelif parçalarının değiştirilerek arızanın davalı servisince giderilmesine çalışıldığı, ancak arızaların giderilememesi üzerine önce 6.10.1999 tarihinde yazılı olarak davalıya bildirdiği, yine arızalar giderilemediğinde araçtaki ayıbın devam ettiğini 9.11.1999 tarihli raporla tesbit ettirip, hemen 12.11.1999 tarihli ihtarla ayıbı davalıya ihbar edip, aracın değiştirilmesini istemiştir. Dosyadaki bu belirlemelerden davacının satılandaki gizli ayıbı öğrendiğinden itibaren hemen davalıya ait servise götürerek ve ayrıca gizli ayıbın giderilemediğinin tesbiti üzerine de ihtarla ayıbı davalıya BK. 198. maddesine uygun bir şekilde bildirdiğinin kabulü gerekir. Satılanın ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine alıcının BK. 202. maddesine göre alıcı satılanı iadeye hazır olduğunu beyanla satımın feshini, veya satılanı muhafaza ile satış bedelinin indirilmesini isteyebileceği gibi, BK. 203. maddesine göre satılan muayyen misli şeylerden ise, satılanın ayıptan ari misli ile değiştirilmesini isteyebilir. Dava konusu olan araç miktarı belli ve misli ile temini mümkündür.

Davacı tercih hakkını ayıptan ari yenisiyle değiştirilmesi yönünde kullanmıştır. Her dava açıldığı tarihteki mevcut olan koşullara göre değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir. Daha sonra dava devam etmekteyken araçtaki arızaların giderilmesi, davanın açıldığı tarihte, aracın gizli ayıplı olduğundan değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermez. Yargılama devam etmekteyken BK. 204. maddesindeki sınırlamalarında olayımız da gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 22.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 18-05-2008, 12:38   #4
yosun

 
Varsayılan

Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi, tüketicileri sevindirecek bir karara imza attı. Daire, dayanıklı tüketim mallarının ayıplı çıkması halinde garanti süresi sonuna iade edilebileceğine karar verdi.

Daire, verdiği emsal kararda, “Ayıba karşı tekellüf hükümlerine dayanan ticari satışlarla ilgili davalarda zamanaşımı süresi 6 ay ise de, satılanın daha uzun bir garanti kapsamına alınması durumunda garanti süresi sonuna kadar dava açılabilir. Ayrıca satıcı, alıcıyı iğfal etmiş ise zamanaşımından yararlanamaz' görüşünü dile getirdi.

E? Motorlu Araçlar A.Ş.’den araba satın alan K.M. aldığı aracın ‘ayıplı’ çıkması üzerine malın iadesi talebinde bulunarak alacak davası açtı. Satın aldığı araba ile bir yıl sonra trafik kazası geçiren K.M. aracın hava yastıklarının açılmamasını gerekçe gösterdi.

Mahkeme, süresi içerisinde araçtaki ayıp ihbarının yapılmadığını, satış tarihinden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi içinde bu davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.

“GARANTİ SÜRESİ SONUNA KADAR DAVA AÇILABİLİR'

Yargıtay, tüketicileri yakından ilgilendiren kararının gerekçesinde şu görüşleri dile getirdi:

“Türk Ticaret Kanunu’nun 25/4. maddesi uyarınca, ayıba karşı tekellüf hükümlerine dayanan ticari satışlarla ilgili davalarda zamanaşımı süresi 6 ay ise de, satılanın daha uzun süre garanti kapsamına alınması durumlarında garanti süresi sonuna kadar dava açılabilir. Öte yandan satıcı, alıcıyı iğfal etmiş ise, yasada öngörülen zamanaşımından yararlanamaz. Bu durumda mahkemece, dava konusu aracın garanti belgesi getirtilip, davanın garanti süresi içinde açılıp açılmadığı saptanarak gerektiğinde Borçlar Kanunu’nun 207/son maddesi hükmü de tartışılmak suretiyle uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.'

KARAR EMSAL OLACAK
Yargıtay çevreleri, verilen kararın emsal olacağını ve dayanıklı tüketim mallarının ayıplı çıkması halinde iade için gerekli olan süre için ‘garanti süresi’nin kabul edileceğini belirttiler

UMARIM İŞİNİZİ GÖRÜR!!
KOLAY GELSİN..
Old 23-11-2008, 13:37   #5
alper olgun

 
Varsayılan

[quote=yosun]Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesi, tüketicileri sevindirecek bir karara imza attı. Daire, dayanıklı tüketim mallarının ayıplı çıkması halinde garanti süresi sonuna iade edilebileceğine karar verdi.

İçtihadın tamamını buraya koyabilirseniz, emsal karar niteliği taşıyacağı için hepimiz açısından daha faydalı olacağı inancındayım.
ilginize teşekkür ederim...
Old 28-11-2008, 15:59   #6
yolcu_354

 
Varsayılan

'Hayvan alım_satımında satıcı, yazılı olarak tekefülde bulunmadıkça hayvanın ayıplarından sorumlu olmaz.'BK.m.195

Yargıtay satıcının beyanı ile bağlı olduğunu,satıcının beyanının hukuki sorumluluk doğurduğunu kabul eder.Bu madde de ise kabul edilmeyen diğer bir görüşe _beyan sözleşmede yer almadıkça hukuki sorumluluk doğurmaz_ilkesine yer verilmiştir.Bu maddede kastedilen nedir?Hangi şartlarda geçerlidir?Hata, hile, gabin durumunda da geçerli midir?
Old 28-11-2008, 16:32   #7
Av_Medine Çiçek

 
Mutlu

garanti süresi 2 yıl olan bir ayakkabı aldık,ilk denediğimizde sorun yaratmamıştı ancak daha sonra 1 kaç kez kullanmaya basladığımızda rahatsız etmeye basladı. Yasal süre içerisinde teşhir amacı ile kullanılan ayakkabıyı denediğimiz ya da o an görevlinin yanlış numara verdiği düşüncesi ile değiştirmek için mağazaya gittik 15 gün sonunda firmadan olumsuz yanıt geldi,firma ile alakalı birşey olmadığını değişim yapamayacaklarını ve üzgün olduklarını söylediler. Garanti süresi ile ilgili yazıları da okuyunca herhangi bir yola başvurabilip başvuramayağım hakkında bilgilendirmenizi isterim.
Teşekkürler...
Old 03-12-2008, 16:52   #8
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av_Medine Çiçek
garanti süresi 2 yıl olan bir ayakkabı aldık,ilk denediğimizde sorun yaratmamıştı ancak daha sonra 1 kaç kez kullanmaya basladığımızda rahatsız etmeye basladı. Yasal süre içerisinde teşhir amacı ile kullanılan ayakkabıyı denediğimiz ya da o an görevlinin yanlış numara verdiği düşüncesi ile değiştirmek için mağazaya gittik 15 gün sonunda firmadan olumsuz yanıt geldi,firma ile alakalı birşey olmadığını değişim yapamayacaklarını ve üzgün olduklarını söylediler. Garanti süresi ile ilgili yazıları da okuyunca herhangi bir yola başvurabilip başvuramayağım hakkında bilgilendirmenizi isterim.
Teşekkürler...

Tüketicinin korunması hakkında kanun hükümlerine göz atmanızı öneririm.
Saygılar.
Old 22-10-2009, 20:48   #9
özali

 
Varsayılan satım sözleşmesinde ayıba karşı tekeffül borcu

seminer ödevi olarak 'satım sözleşmesinde ayıba karşı tekeffül borcu' nu aldım.kaynak ve yargıtay kararları arıyorum.özellikle ömer arbek ve yılmaz aslan hocaların bu konu hakkındaki makale ve kitaplarını temin edemedim.yardımcı olursanız sevinirm.teşekkürler...
Old 30-01-2010, 21:39   #10
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

merhaba sayın melektaşlarım.

müvekkil şirtket 2009 eylül ayında sıfır araç alıyor. ancak aracı satın aldığı tarihten 10 gün içerisinde aracın teybinin kendiliğinden durduğunu ve aracı durdurmadıkça ve bir süre beklemedikçe çalışmadığını fark ediyor. bunun üzerine aracı hemen servise götürüyor. servis bu konuda yapabileceklerini bir şey olmadığını, sattııkları bir kaç araçta bu tür bir sorunla karşılaştıklarını, sorunu yurtdışındaki üretici firmaya bildirdiklerini ve haber bekledikleri söyleyerek servis tutanağı tutulmadan gönderiyorlar. aradan 1-2 ay geçmesine rağmen müvekkil şirkete haber gelmiyor. bunun üzerine noterden ihtarname çekiliyor. çekilen ihtarnamede ayıbın ilk ne zaman ortaya çıktığı ve ne zaman servise görüldüğü yazılmış. ancak bu ihtanmaye satıcı firma bu güne kadar olumlu ve olumsuz bir cevap vermiyor. Bunun üzerine 2010 ocak ortalarında araç yetkili servise götürülüyor ve bu servis tutanağı düzenlettirilerek araçtaki arıza ve giderilememe sebebi yazdırılıyor.

SORU : TTK madde 25/3de geçen ihbar süresi (ki ticari alım satımlarda 8 gün) olayımızda ne zaman başlayacak?
Old 04-02-2010, 09:36   #11
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Av.Yasin Yıldız,

İhbar süresinin başlangıcı, ayıbın ortaya çıkış tarihidir.

Sizin bu soruyu sormanızın sebebi,sanırım ilk ayıp ihbarını TTK m.20 deki şekle uygun olarak yapmamış olmanız. Yani, müvekkiliniz aracı servise götürmüş, ancak m.20 uyarınca belirlenen şekle uygun bir yazılı ihbar bulunmuyor, bir tutanak da yok. İşinize yarayacağını düşündüğüm bir HGK yolluyorum, ama iki tane de 19 HD kararı ekliyorum, onları da incelemenizi öneririm.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/6736
K. 2009/2806
T. 7.4.2009
• GİZLİ AYIPLI MAL SATIMI ( Dava Tarihine Kadar Davalıya Usulüne Uygun Biçimde Ayıp İhbarında Bulunduğuna İlişkin Belgeyi Dosyaya Sunulmadığı - Ayıp İhbarının Süresinde ve Usulüne Uygun Biçimde Yapılmadığı )
• AYIP İHBARI ( Gizli Ayıplı Mal Satımı İddiası - Dava Tarihine Kadar Davalıya Usulüne Uygun Biçimde Ayıp İhbarında Bulunduğuna İlişkin Belgeyi Dosyaya Sunulmadığı/Ayıp İhbarının Süresinde ve Usulüne Uygun Biçimde Yapılmadığı )
818/m.198
6762/m.20,25
ÖZET : Uyuşmazlık, gizli ayıplı mal satımı iddiasından kaynaklanmaktadır. Davacı vekili dilekçesinde malın teslim alım tarihinden itibaren 10 gün sonra ayıbın açığa çıktığını belirtmiş, ancak dava tarihine kadar davalıya usulüne uygun biçimde ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin belgeyi dosyaya sunmamıştır. Bu durumda ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun biçimde yapılmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık, gizli ayıplı mal satımı iddiasından kaynaklanmaktadır.
Tacirler arası ayıp ihbar süresini düzenleyen TTK.'nun 25/3. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunu'nun 198. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanacağı belirtilmiş, Borçlar Kanunu'nun 198/3. maddesinde ise, ayıbın sonradan meydana çıkması halinde bunun derhal satıcıya ihbar edilmesi gerektiği, aksi takdirde satılanın bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunacağı belirtilmiştir.
TTK.'nun 20/3. maddesine göre, ihbarın muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.
Davaya konu malın 09.05.2005 tarihinde davacıya teslim edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekili 23.05.2007 havale tarihli dilekçesinde malın teslim alım tarihinden itibaren 10 gün sonra ayıbın açığa çıktığını belirtmiş, ancak dava tarihi olan 06/07/2005 tarihine kadar davalıya yukarıda yazılı yasa maddeleri uyarınca usulüne uygun biçimde ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin belgeyi dosyaya sunmamıştır. Bu durumda ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun biçimde yapılmadığı gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10582
K. 2006/11292
T. 6.11.2006
• TESPİT VE MUARAZANIN GİDERİLMESİ DAVASI ( Taraflar Arasında Yapılan Sözleşmenin Feshedilmiş Olduğunun Tespiti Talebi Nedeniyle )
• E-MAİL YOLUYLA FESİH ( Gelişen Teknoloji ile Haberleşme Metodlarının Sınırları Oldukça Genişlemiş Olup E-Mail Yolu ile Yapılan Fesih İhbarının da Sözleşmenin Anılan Maddesinin Yorumundan Geçerli Şekle ve Usule Uygun Fesih İhbarı Olarak Değerlendirilmesinin Mümkün Olması )
• TACİRLER ARASINDA FESİH ( TTK'daki Tacirler Arasında Diğer Tarafı Temerrüde Düşürmek veya Mukaveleyi Fesih Yahut Ondan Rücu Maksadıyla Yapılacak İhbar veya İhtarların Muteber Olması için Noter Marifetiyle veya İadeli Taahhütlü Bir Mektupla yahut Telgrafla Yapılmasının Bir İspat Şekil Olması )
6762/m.20
ÖZET : TTK.nun 20/3. maddesinde "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır" denilmektedir. Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulu'nun 12.03.1997 1996/11951 Esas, 1997/178 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.06.2003 tarih ve 2002/434 - 2003/746 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İhsan Akgül tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı THY'nin Galileo adlı bilgisayar yazılım sisteminin Türkiye temsilcisi olduğunu, müvekkili ile bu sistemin kullanılması hususunda 12.03.1996 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, müvekkili tarafından bu sözleşmenin 25.10.2001 tarihinde gönderilen E-posta ile 31.12.2001 tarihinden itibaren feshedileceğinin bildirildiğini, davalı tarafından E-posta vasıtasıyla feshi ihbarın alındığının teyit edildiğini, 21.01.2002 tarihinde noter vasıtasıyla gönderilen ihtarname ile davalıya ait bilgisayarların teslim alınmasının istenilmesine rağmen, davalı tarafından süresinde fesih ihbarı yapılmadığı için sözleşmenin bir yıl süre ile uzamış sayılacağı gerekçesiyle bilgisayarların alınmadığını ileri sürerek, taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshedilmiş olduğunun tesbitine ve muarazanın giderilerek müvekkilde bulunan davalıya ait bilgisayarların yediemine teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre davalının süresinde fesih bildiriminde bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin bir yıl süre ile yenilendiğini ve e-posta ile yapılan bildirimin geçerli bir bildirim olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacının sözleşmede belirtilen sürede usulüne uygun olarak fesih ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, sözleşmenin feshi için gereken ihbarın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmakta olup, davacı tarafça sözleşmenin yenilenmeyeceği süresinde e-mail yolu ile davalıya bildirildiği ileri sürülmüştür. Buna karşılık, davalı taraf ise, e-mail yolu ile yapılan fesih ihbarının sözleşmede belirtilen şekle aykırı olduğunu ve bu nedenle süresinde fesih ihbarında bulunulmadığını ve buna göre sözleşmenin uzatıldığını savunmuştur.
TTK.nun 20/3. maddesinde "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır" denilmektedir. Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygulamasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulu'nun 12.03.1997 1996/11951 Esas, 1997/178 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Her ne kadar davalı taraf, sözleşmenin 15/1 ve 22/1. maddelerinde feshi ihbarın yazılı şekilde yapılacağını, e-mail ile yapılan feshi ihbarın geçerli olmadığını savunmuş ise de, aynı sözleşmenin 2/2. maddesinde "yazılı kelimesi veya diğer benzeri ifadeler teleks, telgraf, faks haberleşmesi veya benzeri yollarla yapılan iletişimi ifade etmektedir" denilmek suretiyle, yazılı haberleşmenin belirtilen yollarla sınırlı olmadığı ifade edilmiştir.
Öte yandan, gelişen teknoloji ile haberleşme metodlarının sınırları oldukça genişlemiş olup, e-mail yolu ile yapılan fesih ihbarının da sözleşmenin anılan maddesinin yorumundan geçerli şekle ve usule uygun fesih ihbarı olarak değerlendirilmesi mümkündür. Kaldı ki; davalı taraf, davacının e-mail yolu ile yapmış olduğu fesih ihbarının kendilerine ulaşmadığını veya gönderilen mesaj içeriğinin fesih ihbarı niteliğinde olmadığını savunmamış, aksine fesih ihbarının sözleşmede belirtilen yazılı şekilde yapılmadığını savunmuştur.
Bu itibarla, TTK.nun 20/3. maddesi ve taraflar arasında yapılan sözleşmenin 15/1. ve 22/1. maddelerindeki "yazılı olma şartı" şekil şartı değil ispat şartı olup, davacının fesih iradesinin süresinde davalıya ulaştığı davalı beyanı ile de sabit olduğundan, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/6939
K. 2006/2620
T. 16.3.2006
• TAZMİNAT DAVASI ( Ticari Satışlarda Ayıp İhbarlarının TTK'nun 25. Maddesinde Belirtilen Süreler İçinde Yapılması Zorunlu Olduğu )
• TİCARİ SATIŞLARDA AYIP İHBARI ( TTK'nun 25. Maddesinde Belirtilen Süreler İçinde Yapılması Zorunlu Olduğu )
• AYIP İHBARI ( Ticari Satışlarda - TTK'nun 25. Maddesinde Belirtilen Süreler İçinde Yapılması Zorunlu Olduğu )
• TACİRLER ARASINDAKİ İHBAR VE İHTAR ( TTK'nun 25. Maddesinde Belirtilen Süreler İçinde ve Belirtilen Şekillere Uygun Yapılmadığı Anlaşıldığından Davanın Reddi Gereği - Tazminat ve Malın İadesi Talebi )
6762/m. 20, 25
ÖZET : Davacı, kömür ticareti işiyle uğraştığını, davalıdan aldığı torba kömürlerin ayıplı olduğunu iddia ederek ayıplı kömürlerin aynen davalıya iadesi ile tazminat talebinde bulunmuştur. Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi feshetmek amacıyla yapılan ihtar veya ihbarların geçerli olması için noter marifetiyle veya iade i taahhütlü mektupla ya da telgrafla yapılması şarttır. Ticari satışlarda ayıp ihbarlarının TTK'nın 25. maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması zorunludur. Dosya kapsamından ayıp ihbarının süresi içinde ve belirtilen şekil/ere uygun yapılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat-malın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, kömür ticareti yapan müvekkilinin davalıya ait kömür ocağından 03.09.2003 tarihinde 3. 190.000.000.-TL ödeyip, 50 ton kömürü 19 Mayıs/Samsun'da bulunan işyerinde satmak üzere satın aldığını, kömür torbalan üzerinde kömür vasfı, miktarı, kalorisinin yazılı olduğu satın alınan kömür torbaları içinde toz kömürün daha fazla olduğunu, taahhüt edilenden daha düşük kalori değeri olması nedeniyle kömürlerin yanmadığı yönündeki müşteri şikayetleri üzerine durumun şifahi olarak davalıya bildirildiğini, sonuç alınamaması üzerine 22.12.2003 gününde keşide edilenin ihtarname ile kömürlerin iade alınması ve zarar ziyanın tazmini isteminin de sonuçsuz kaldığını belirterek, ayıplı kömürlerin davalıya iadesine, fazlaya dair hak saklı tutularak şimdilik satım bedeline karşılık 100.000.000.- TL' nin 03.09.2003 tarihinden işleyecek ticari faizi ile nakliye ücreti ve yapılan giderler depolanma giderine ilişkin 100.000.000.-TL'nin ticari faizi ile mahrum kalınan kar bedelinden 100.000.000.TL'nin ticari faizi ile davacının ticari itibarinin zedelenmesine neden olunduğundan manevi tazminat hükümlerine göre 3.000.000.000.TL' nin davalıdan tahsilini talep etmiş, 04.10.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile önceki beyan ve talepleriyle birlikte, satım bedelinden 3.090.000.000.-TL'nin nakliye ve depolama gideri olarak 5.100.000.000.- TL' nin mahrum kalınan kar olarak 3.500.000.000.- TL' nin toplam 11.690.000.000.- TL'nin de davalıdan ticari faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kömürü ocak teslimi satın alıp, ocaktan çıkarılıp, tane ebadına göre yığın yapılıp, kömürleri davacının görerek göstererek ceviz ve fındık diye tabir edilen ebatların eşit oranda karıştırıp torbalanmasını isteyip, ocakta olduğu sırada kömürün torbalar halinde paketlendiğini, iddianın yerinde olmadığı gibi durumun açık ayıp olduğunu, ayıp ihbarının satış tarihinden 4 ay sonra yani süresinde yapılmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacının torba kömürleri ocaktan 03.09.2003 tarihinde görerek satın aldığının davacının kabulünde olduğu, ayıp ihbarına ilişkin ihtarnamenin 22.12.2003 tarihinde olup TTK'nun 25/3. maddesi uyarınca düzenlenen sürelerin geçmiş olduğu, davacının öncesinde ayıp ihbarının sözlü olarak yapıldığı iddiasını tanıkla ispat istemine TTK'nun 20/3. maddesi gereğince itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 16.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-02-2010, 09:39   #12
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/11 951
K. 1997/178
T. 12.3.1997
• TACİRLER ARASI İŞLEMLER ( Akdin feshi )
• HAKSIZ REKABET ( Akdin feshi )
• FAKS İLE SÖZLEŞME FESHİ
6762/m.20/3
ÖZET : Türk Ticaret Kanunun 20/3. maddesindeki ihbar ve ihtar şekilleri, geçerlilik şartı olmayıp, bir isbat şartıdır.

Davalı şirket, davacıya gönderdiği fakslarla sözleşmeyi feshetmiş, davacı ile artık çalışmasının mümkün olmadığını açıklamıştır. Bu açıklama akdin feshi niteliğindedir.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki "sözleşmenin iptali, haksız rekabetin men'i dâvasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 10.11.1994 gün ve 1994/4411343 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.6.1995 gün ve 1995/24304849 sayılı ilâmı;

( ...Davacı vekili, müvekkilinin davalı Royal Sanders Firması ile ürünlerinin Türkiye'de pazarlanması için tek satıcılık sözleşmesi düzenleyip, müvekkiline herhangi bir feshi ihbarda bulunmadan davalı Fatusch Kozmetik ile anlaşarak Türkiye Genel Distribütörlüğünü vererek akde aykırı davrandığını ileri sürerek, müvekkili ile Royal Sanders arasında yapılan sözleşmenin geçerii olduğunun tesbitine ve sözleşmenin aynen ifasına, diğer davalının eyleminin haksız rekabet olduğunun tesbiti ile haksız rekabetin önlenrnesini, davalı tarafından satılan Extase marka mamüllerin toplatılmasını ve satışın önlenmesini, kararın ilanı ile tazminat haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.

Karşı davacılar ve davalılar vekili, davacı ile Royal Sanders arasında yapılan 20.8.1989 tarihli sözleşmenin yerini yeni kurulan 20.9.1991 tarihli sözleşmenin aldığını, yeni sözleşmede, sözleşme süresinin bitiminde sözleşmenin devamının taahhüt edilen miktarda mal alınıp ve sonuç alınması koşuluna bağlı olduğu, davacının bu koşulları yerine getirrnediğinden sözleşmenin otomatik olarak sona erdiğini, borçlarını ödememesi nedeniyle davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, davacıya gönderilen fakslarda sözleşmeye aykırı tutumu nedeniyle bundan böyle Fatusch Kozmetik ile çalışılacağı, kendileriyle ticari ilişkinin sona erdiği bıldirilip, sözleşmenin sona erdiğini ve Fatusch ile 24.2.1994 tarihli sözleşmenin yapıldığını savunarak davanın reddini, karşı dava olarak da davacı ile Royal Sanders arasında imzalanan sözleşmenin geçersizliğinin tesbitini, davacının Fatusch Kozmetik'e karşı sürdürdüğü haksız rekabetin tesbiti ve önlenmesini, kararın ilanını istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, taraflardan davacı Metro... Ltd. Şti. ile Royal Sanders firması arasındaki 20.8.1989 tarihli sözleşme ile ardından düzenlenen sözleşmelerin yasanın belirlediği biçimde feshi yoluna gıdildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığı, aksine sözleşmenin geçerliliğinin kabulü yolunda 21.2.1994 tarihli fatura, 2.7.1993 tarihli sertifıka düzenlendiği, bu suretle sözleşmenin geçerli olduğu, davalı Fatusch Kozmetik'in uygulama ve fiillerinin haksız rekabet oluşturduğu gerekçeşiyle davacı ile Royal Sanders BV. arasında düzenlenen 20.8.1989 tarihli tek satıcılık sözleşmesinin geçerli olduğunu tesbiti ile sözleşmenih aynen ifasına, davalı Fatusch Kozmetik San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. nin eylem ve uygulamasının haksız rekabet olduğunun tesbiti ile önlenmesine ve adı geçen davalının sattıgı Ekstane Marka Mamullerinin, toplatılmasına, satışının önlenmesine, maddi ve rnanevi tazminat hakkının saklı tutulmasına kararın ilanına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davalılar Royal Sanders BV. vekili ve davalı Fatusch Kozmetik San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. vekilı temyiz etmiştir.

TTK.nun 20/3. maddesi uyarınca, "tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır". Bu maddedeki ihbar ve ihtar şekilleri, Dairemizin kökleşen uygularnasına göre, geçerlilik şartı olmayıp, bir ispat şartıdır.

Davalı Royal Sanders BV. firması, davacıya gönderdiği 15.2.1994 ve 22.2.1994 tarihli fakslarla sözleşmeyi feshetmiş ve davacı ile artık çalışmanın mümkün olrnadığını açıklamıştır. Bu açıklama aktin feshi niteliğindedir. Bu durumda Royal Sanders BV. ile davacı Metro... Ltd. Şti. arasındaki aktin feshedildiğinin kabulü gerekir. Buna göre asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilrniştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karan bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar ve mukabil davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliği ile karar verildi.
Old 04-02-2010, 10:11   #13
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

Yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Sanırım sorunu çözdük.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıba karşı tekeffül (Finansal Kiralama Sözleşmesinde) ibreti Meslektaşların Soruları 11 26-04-2010 10:20
çekte cayma ile ilgili yargıtay veya hgk kararı ve makale arıyorum.. emrah_orbay Hukuk Soruları Arşivi 4 06-01-2007 03:27
ticari satımda ayıba karşı tekeffül avserdarozan Meslektaşların Soruları 2 12-12-2006 17:12
Bir Yargıtay Kararı arıyorum Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 3 09-12-2006 16:33
Bir Yargıtay Kararı arıyorum Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 3 29-11-2006 18:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05815101 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.