23-07-2007, 21:23 | #31 |
|
Hukukun ANA sujesi HAKtır.SUÇ ise hakkın çalınmasıdır. öldürmek yaşama hakkını çalmaktan başka bir şey değildir.
bu bağlamda tartışmada öldürmek ve çalmaktan ayrı ayrı bahsetmek kanımca çok da gerekli değildir. çalmanın olmadığı yerde hukuka da ihtiyaç olmayacaktır. toplumun olduğu yerde hukukun da olacağına inanmak,çalmanın olmadığı toplumun utopya olduğunu kabullenmektir. |
24-07-2007, 08:20 | #32 |
|
Sayın Av.Uygar
Çalma kavramını yeniden geniş anlamıyla tanımlamanız güzel bir düşünce. Gerçekten iş hukuku, ticaret hukuku vb hukuk dalları tarafların birbirlerinin haklarına tecavüz etmelerinin sonucudur. Bu da bir nevi 'çalma' dır. 'Başkasına ait bir malı almak' ifadesi her haksızlığın temelinde yatan çalma eylemini tanımlamaktadır. Konuya katkılarınız için teşekkür ederim. Saygılarımla |
24-07-2007, 08:51 | #33 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Karanlığı lanetlemektense, bir mum yakın. (Konfüçyus) Karanlıktan korkmayın, doğruları görememekten korkun. Sayın SPARTAKÜS Adınız bana ölmekten ve öldürmekten kurtulmaya çalışan bir kahramanı hatırlatıyor. Filmi de vardı. Başrolünde Kirk Douglas oynuyordu. Film ‘’ölmek ve öldürmek’’ ten kurtulmak isteyen kölelerin başkaldırısı üzerine kuruluydu. Muhteşem Roma İmparatorluğunun en İLERİ çağında gladyatörler halkın tezahüratı ile birbirini öldürmekten kurtulmak için Spartaküs’ün öncülüğünde başkaldırıyordu. Sonunda başkaldırı başarısız oluyor ve Spartaküs çarmıha geriliyordu. Bir başka deyimle, bir ileri adım atan insanlık geriliyordu. Anladığım kadarıyla siz insanlığı hukuk felsefesi ile ilerleteceğinizi sanıyorsunuz. Halbuki ilk adım öldürmekten vazgeçmektir. Adaşınız Spartaküs böyle yapmıştı.
Öldürmekten vazgeçmeyen insanlık ceza yaptırımından korkmuyor. Her türlü cinayet devam ediyor. Cinayetten sonra caninin cezalandırılması da öleni diriltmediği gibi ölenin yakınlarını teselli etmiyor. Ayrıca yaptırımı olmayan savaş, idam gibi olaylarda hukuk hiçbir koruma sağlamıyor. Özetle, hukuk ölüme karşı çaresiz. Kural koyarken felsefe yapsanız da fayda yok. Bu nedenle insanlık öldürmekten vazgeçmedikçe hukuk felsefesi de gerekli değil.
İnsanlık pek çok alanda geri. Ama ben tecavüzü bir gerilik olarak değil, bir akıl hastalığı olarak nitelendirdiğim için konu içinde işlemiyorum. Diğer saydığınız aykırılıklar da baktığınızda çalma eyleminin yan ürünleridir.
Ben felsefeden bir şey beklemiyorum zaten. İnsanlıktan öldürmemesini bekliyorum; bunun için felsefeye gerek yok. Öldürmenin kötü bir şey olduğu bilgisine insanlar felsefeden önce ulaştılar. Ama bu bilgiyi kullanmıyorlar. Kullandıklarında çok çok farklı bir dünyamız olacak.
Öldürmekten vazgeçince. Öldürmek için düşünen insanlık düşünmese daha iyi olur.
Çok sayıdaki sorunuza yanıt vermeye çalıştım. Sizden beklediğim size sorduğum iki soruya yanıt vermeniz. Umarım zor olmaz. Saygılarımla |
24-07-2007, 14:43 | #34 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Çok güzel bir yaklaşım. Ayrıca şu da denilebilir: Arabanızın olması için, araba sahibi olmanız da gerekmiyor. Bindiğiniz araba, inmediğiniz sürece sizindir. Bütün mesele, arabadan inmemek için göstereceğiniz direncin gücüdür. Felsefe, her zaman bir çıkış değildir. Yine hiç bir çıkış, hiç bir iniş kadar hızlı değildir. O halde hiçbir gerçekçi bir çıkış, hiçbir gerçekçi bir inişten hızlı olamaz. Netice itibariyle felsefenin çıkışla arası iyi olamaz. Tıpkı şunun gibi: "Onun arabası var, güzel mi güzel..." |
24-07-2007, 15:58 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Akıl, pozitif bir kavramdır. Bu manada "Katilliğe iten neden akıllılık olamaz." diye düşünüyorum. Eğer bir neden aranıyorsa, bu neden belki "akılsızlık" olabilir. O halde, her insan potansiyel katil olamaz. Hiç kimse, ne tam akıllı ne de tam akılsızdır. |
24-07-2007, 20:42 | #36 |
|
Ya ümitsizsiniz. Ya da ümit sizsiniz.
Ya çaresizsiniz. Ya da çare sizsiniz. Behçet Necatigil -- Sayın Av.Armağan Konyalı yazınızın sonundan başalayarak yazdıklarınıza cevap vereyim. -- Ama öce şu yazınıza açıklama getireyim (Sayın Av.Armağan Konyalı'dan alıntı)"Adınız bana ölmekten ve öldürmekten kurtulmaya çalışan bir kahramanı hatırlatıyor" “Anladığım kadarıyla siz insanlığı hukuk felsefesi ile ilerleteceğinizi sanıyorsunuz. Halbuki ilk adım öldürmekten vazgeçmektir. Adaşınız Spartaküs böyle yapmıştı” -- SPARTACUS'un eminim kemikleri sızlıyordur.Sizi temin ederim SPARTACUS ölmekten ve öldürmekten asla korkmadı öldürmek aşkıyla yanıp tuştan biri değildi şüphesiz , ama o kendini meşru müdafaa etti öyle bir meşru müdafaa ki meşruluğu yüzyıllardır geçerliliğini sürdürüyor.Eğer ölmekten korksaydı koca ROMA imparatorluğuna kafa tutamazdı. Yada deli olması gerekirdi.Müthiş bir dehası olduğunda tarihçiler hem fikir. -- İnsanlığı felsefeyle ilerletmeyeceğiz de ne ile ilerleteceğiz.Kırmızı ferrariyle mi yada öldürme öldürme öldürme öldürme …… diye 24 saat kulağına bağıracağız ?Böyle mi vazgeçireceğiz ? -- HAYIR adaşım SPARTACUS böyle yapmamıştı.O felsefesiyle yüzbinlerce yoldaş buldu.Siz felsefesiz, gerçek manada bir tek yoldaş bulabilirmisiniz kendinize ? -- Sayın "KONYALI" şeklinde size hitap ederken herhangi bir ima,vurgulama....vs amaçlamaksızın size saygıyla hitap edebilmek için bu şekilde yazdım yanlış anlaşıldıysam ki sanırım öyle olmuş, beni bağışlayın -- İkinci sorunuza cevabım "bilerek sorulmuş sorular..." diyerek sizin aslında fikir ortamı oluşturmaya çalıştığınız bu sorularınızın cevabını bildiğinizi zannetmiştim oysa bana verdiğiniz cevapta öyle olmadığını anladım ! -- Felsefe varlık ve düşünmeyi oluşturan ilkeler, gerçeklik ve nedenselliğin araştırılmasıdır. belirli bir konuda yoğun ve sistematik düşünmektir. İnsan düşünce ile görür ve duyar. Epiharmus -- Bir diğer tanımı bir tür kritik, yaratıcı düşünmedir **"Bir şeyin nedenini öğrenmeyi kral olmaya yeğlerim."**Demokrit -- (Sayın Av.Armağan Konyalı’dan alıntı) "Önce hukuk vardı; felsefe sonra ortaya çıktı. Sizin dediğiniz doğru olsaydı felsefenin bilinmediği zamanlarda hukuk da olmazdı" -- Önce hukukun var olduğunu sonra felsefenin çıktığı bilgisine nerden ulaştınız. -- Yukarı da yazımda felsefenin ne anlama geldiğiniz yazmaya çalıştım. Sanırım siz felsefe kelimesine farklı bir anlam veriyorsunuz. -- Biri bana düşünmeden(Felsefe yapmadan) nasıl hukuk kuralları yapılır söylesin lütfen. Binlerce kanunun yazı turayla mı yapıldığını söylüyorsunuz ? yada roman yazar gibi(ki bunda dahi akıl vardır) belki de bir kaç kişinin keyfine göre... Sanmıyorum -- “……..Felsefenin bilinmediği zamanlar” bu cümle size mi ait lütfen hayır deyin Felsefeyi herhalde tekerleğin keşfi yada ateşin bulunması gibi bir şey zannediyorsunuz. -- Oysaki düşünen herkes felsefe yapar. Bu şu demek değil "yarın nereye gitsem acaba !" bu felsefe değildir ve fakat neden öldürmemeliyim, çalmamalıyım ben kimim, düşünce nedir vs vs gibi konular felsefenin konusudur bu şekilde düşünerek farkında olun olmayın, adını ne koyarsanız koyun felsefe yaparsınız. İnsanı hayvandan ayıran akıldır. İnsan , akıldan uzaklaştığı zaman , hayvan ortaya çıkar. Efictetos -- (Sayın Av.Armağan Konyalı'dan alıntı)"Karanlıktan korkmayın, doğruları görememekten korkun." -- Doğru nedir?Kime göre doğru ? Özür dilerim felsefe gereksizdi dimi, önce şu öldürmem ve çalmamaya çare bulmalıyız hatta açlıkta sefaletten ,insanların birbirini ve doğayı sömürmesinden ,birbirlerini köle etmesinden önce ! -- Felsefe yapmadan doğruyu tanımlayın , bu mümkün değil dimi Dinlerseniz, size her zaman doğru yolu gösteren bir sesin var olduğunu unutmazsınız. Thomas Hughes -- (Sayın Av.Armağan Konyalı’dan alıntı) “Ben felsefeden bir şey beklemiyorum zaten. İnsanlıktan öldürmemesini bekliyorum; bunun için felsefeye gerek yok. Öldürmenin kötü bir şey olduğu bilgisine insanlar felsefeden önce ulaştılar. Ama bu bilgiyi kullanmıyorlar. Kullandıklarında çok çok farklı bir dünyamız olacak.” -- Buyrun cenaze nazmına Felsefe sanki TANRI. Adağınızı adamış netice alamamış kul hüznü içerisindesiniz.Hem “insanlar öldürmenin kötü bir şey olduğu fikrine felsefeden önce ulaştılar” diyorsunuz hem de kullanmıyorlar diyorsunuz. Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yalnış bilinirse doğruya ulaşılamaz. Farabi İnsanlar bu fikre felsefeyle ulaşmadıysalar gök kuşağının altından geçerek mi ulaştılar,tesadüfen mi buldular, arkeolojik bir kazıda mı rastladılar ? Madem öyle veya böyle ulaştılar niye kullanmıyorlar ,çok mu üşengeç insanlar atom bombasını bulup kullanmaktan yada kozmik alemde yeni gezegenler seyhat etmekten daha mı zor ki öldürmeme bilgisini kullanmak ? Barışa giden yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur! Gandhi -- NETEİCE İTİBARİYLE yazınız kanaatimce yanlışlar ordusu, hangi birine cevap vereyim. Sayfalarca yazmam gerek.Yazarım sorun değil fakat anlamsız , tutarsız , çelişikili sorular. Lütfen bunu da yanlış anlamayın Her zaman kalp kıran adam, ayakkabı içindeki taşa benzeyen bir arkadaştır. Elbert Hubbard Uşağım bile olsa, yanlışlarımı düzelten efendim olur. Goethe -------------------------------------------------------- Behey Berkley! Behey on sekizinci asrın filozof peskoposu. Felsefenden tüten günlük kokusu başımızı döndürmek içindir. Hayat kavgasında bizi dizüstü süründürmek içindir. 1926 Nazım HİKMET |
24-07-2007, 22:23 | #37 |
|
Sayın Tikici,
Felsefenin çıkışla arası iyi olmaz demişiniz. bu söze aynen katılıyorum: tamam çıkışla iyi olamaz ama inişle niye iyi olmasın.. Bindiğiniz araba, inmediğiniz sürece sizndir demişiniz, bir ölçüde haklısınız; menkul mallarda karine zilyetin aynı zamanda menkul malın maliki olduğu yönündedir. Ya binenin temyiz kudreti yoksa.. Yani bütün bunlardan çıkardığımız sonuç şudur:Uşağım bile olsa yanlışlarımı düzelten efendim olur. Not: Çalıkuşu askerliğini bitirip gelse de biraz hukuku felsefelendirse diye düşündüğümü itiraf ediyorum. En felsefi Saygılarımla ( Bu yazı,Turan Paşa'ya ithafen yazılmıştır.) |
24-07-2007, 23:27 | #38 |
|
Çalıkuşu paşamız ne zaman askere gitti? Ben de nerelerde diyordum. Özledik kendisini. Paşa olmadan dönmeyin sayın çalıkuşu, vallahi darılırız.
En muteriz saygılarımla. Sayın Korayad, Kısaca: Haklısınız. En muhterem saygılarımla. |
24-07-2007, 23:31 | #39 |
|
Askere gidip gitmediğini bilmiyorum, sadece siteye asker olan resmini koymuş..
|
25-07-2007, 09:54 | #40 | |||||||||||||||||||
|
Gandi'ye yakışmamış bu söz. Daha çarpıcı olmalıydı. Barışın kendisi bir yol ise bu yol nereye gider? ) |
25-07-2007, 12:10 | #41 |
|
hiçbir canlı kendi türünü yok etmeye çalışmaz. yaşam alanları ve hakimiyet belirlenirken güç gösterilerinde bulunulur fakat bu öldürme boyutuna varmaz.
aynı canlılar farklı türlerle mücadelelerinde ise öldürmekten çekinmezler.insanoğlu da böyledir ve kendi türünü sürdürmek istemelidir fakat hiçbir canlı türünde çiğnenmeyen kendi türünü yok etme yasağı insanlarca defalarca çiğnenmiştir.bunun nedeninin insanın öldürme öncesinde karşısındakini kendi türünün dışında olarak görmeye başlamasıdır. bir insan insan olarak gördüğü birini öldüremez.onu öldürmesi için önce insanlık dışı bir tanımlamaya gitmesi gerekecektir.kişiyi yabancılaştıracaktır.savaşlar da böyledir.bir ulusun diğerinin canına kastetmesi için onları gözünde canavarlaştırması gerekir.bu yabancılaşmayı önleyebilirsek;insanın, hasmının gözünde daima insan olarak kalmasını sağlayabilirsek ortak payda kişiyi durduracak o da insan diyecektir |
25-07-2007, 13:59 | #42 |
|
-- (Sayın SMK38'den alıntı)" hiçbir canlı kendi türünü yok etmeye çalışmaz. yaşam alanları ve hakimiyet belirlenirken güç gösterilerinde bulunulur fakat bu öldürme boyutuna varmaz."
-- Karadul örümceği, bir günde 20 eşini yiyor. -- Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır. |
26-07-2007, 13:35 | #43 |
|
aslında yazarken benim de aklıma bu küçük ayrıntı gelmişti ama istisnaların kaideyi bozmayacağını düşündüm
eminim bunun içdüsel ve mantıklı bir açıklaması vardır insanların vahşeti ise karadulu bile şaşırtır |
19-08-2007, 01:06 | #44 |
|
Adam öldürmeyi, daha doğrusu suç işlemeyi önlemiyor/önleyemiyor diye hukuk felsefesine gerek yok demek bende hastaları iyileştirmiyor, insanları ölümden kurtarmıyor, o halde tıbba gerek yok gibi bir çağrışıma yol açıyor.
Adam öldürmeyi daha doğrusu suç işlemeyi toplumun bir hastalığı olarak kavradığımız andan itibaren hukuk felsefesinin hukukun ilerlemesinde şimdiye kadar büyük bir rol oynamış olduğunu ve bundan sonra da oynayacağını görmüş oluruz. Aynı durum insan sağlığı için uğraşı veren Tıp için de geçerli. Veba, Frengi, Kolera, Verem ve tedavisi güç olan daha birçok hastalığa çare bulan tıp bugün ihtiyaç duyduğumuz bilimlerin en başında geliyor, endüstrileşmenin ve küreselleşmenin beraberlerinde getirdikleri yeni birçok hastalığa karşı çaresiz olsa bile. Hukuk felsefesinin uğraşı alanı sadece adam öldürme suçu değildir, genelde hukuktur. Fransız Devriminden ve İnsan Hakları Beyannamesi’nden önceki duruma kıyasla insan hakları alanında büyük adımların atıldığını ve hukukun büyük ilerlemeler kaydettiğini ileri sürmek abartı olmaz bence. Hukuk bu ilelemeleri büyük ölçüde hukuk felsefesine borçludur. Adam öldürmenin günah ve yasak olduğunu en ateşli şekilde savunanlar dinlerdir. Adam öldürmeyi ve çalmayı önlemediler diye dinleride mi gereksiz sayacağız? Ben insanlığı geri değil, ileri sayıyorum; bu en azından tarihsel kıyaslama ve gelişim yönünden geçerli. Bazı insanlar halen suç işliyor, o halde insanlık geridir demek yerinde bir saptama değil bence. Olsa olsa bazı insanlar suç işliyor, o halde bu insanlarda veya içinde yaşadıkları toplumda bir anormallik var diyebiliriz. Bu anormalliği düzeltmek, hasta bünyeyi iyileştirmek hukuk sisteminin görevidir. Bu sistem görevini yerine getirirken hukuk felsefesinden ve hukukla ilgili daha birçok bilim dalından faydalanır. Hukuk felsefesine bütün yükü yüklemek ve hukuk felsefesi iflas etti demek, hukuk felsefesini altından kalkamıyacağı bir yükle yüklemek olur ayrıca, çünkü suç ve suçlu ile uğraşan sadece hukuk felsefesi değildir. O nun yanında Mantık, Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji, Tarih ve Biyoloji gibi birçok bilim dalı da suç ve suçlu ile uğraşıyor ve hukukla yakından ilgili. Bu bilimlerede mi gerek yok diyeceğiz? Saygılarımla |
20-08-2007, 20:01 | #45 | |||||||||||||||||||
|
Demekki günde 20 kere evleniyor. Önemli Soru: Eşlerini çiftleştikten sonra mı yoksa çiftleşmeden mi yiyor? Eş denildiğine göre çiftleşmesi gerek ama belli mi olur, hayvanlık hali işte... |
21-08-2007, 00:55 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici ‘’İnsanları ölümden kurtarmıyor, o halde tıbba da gerek yok’’ biçiminde özetlediğiniz örneğiniz benim söylediklerime uygun düşüyor. - Akıl öldürmenin kötü olduğu bilgisine çok önceleri ulaşmış; ama insanlar bu bilgiyi kullanmıyor. - Tıp sağlıklı yaşamın kurallarını çok önceden belirlemiş; ama insanlar bu bilgiyi kullanmıyor. Sigara tiryakileri, alkolikler, şişmanlar, damarları bozan kolalı içeceklerin müşterileri, temizliğe dikkat etmeyenler, temizlikte deterjan kullananlar, alüminyum yiyecek kapları kullananlar, yeterince hareket etmeyenler, erken teşhis için düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırmayanlar, kentlerin ağır metallerle kirlenmiş havasını soluyanlar diye devam eden uzun bir liste yapalım. Bu kara listede herkes en az birkaç maddede yer almaktadır. İnsanlığın henüz çok geri olduğunu, tıbbın ilerlemesiyle varılan sonuçların mevcut durumu değiştirmediği, insanların kendi sağlıklarını düşünmekten aciz olduğunu, bu durumda tıbbın yararının da tartışılır olduğunu yukarıdaki uzun liste göstermektedir. Daha henüz ‘öldürmeyeceksin, çalmayacaksın’ bilgisini kullanmayan insanların tıp biliminin zor bilgilerini değerlendirmesini beklemek hayal olur. İleri ülkelerde ortalama insan ömrü geri kalmış ülkelere göre çok uzun. Ama bu ülkelerde tıp bilgisi yeterince değerlendirilse ortalama insan ömrü çok daha uzun olurdu. İleri dediğimiz ülkelerdeki insanlar bile henüz yeterince ilerlemiş değil. Özetle , sorun şu ki insanlar ellerindeki bilgiyi kullanacak düzeye henüz ulaşamadılar. İnsanların bilgisi kendilerinden çok ileride. ‘’Öldürmeyeceksin ve çalmayacaksın’’ gibi en basit bilgi bile kullanılmazken diğer bilgilere de gerek kalmıyor düşüncesindeyim. Saygılarımla |
23-08-2007, 21:55 | #47 |
|
Sayın Konyalı,
Felsefe varlığını iki olguya borçludur: a. düşünen insan b. düşünen bu insanın kendisini tabiat olayları karşısında çaresiz ve güçsüz hissetmesi. Anlıyamadığı olguların içinde kendi varlığı ve canlısıyla veya cansızıyla kendisini çevreliyen dünya da vardır. Varlığını, nereden gelip nereye gittiğini merak eden insan kendisine ‘Nasıl/Neden’ sorusunu sorar. Bu sorular ve bu sorulara aranan cevaplar felsefenin doğuşunu haber verir. İlk doğuşunda felsefe aynı zamanda bilimdir. Zamanla felsefeden birçok bilim dalı doğar ve felsefeden ayrılarak ayrı bir uğraşı alanı olarak varlıklarını sürdürürler. Tüm bilimsel ve teknik ilerlemeye rağmen felsefe sorduğu sorulara aradığı tatmin edici cevabı bulabilmiş değildir. Bulacağından da şüpheliyim. Bu cevap bulunmadığı sürece de felsefe varlığını devam ettirecektir ve sorularını soracaktır. Aynı durum hukuk felsefesi için de geçerlidir. Hukuk felsefesi hukukun varlık nedenini tam olarak çözebilmiş ve tatmin edici bir cevap bulabilmiş değildir şimdiye kadar. Hukukun, adalet fikrinin ne olduklarını ve toplum içindeki varlık sebeplerini neye borçlu olduklarını açıklamaya çalışan bir sürü teoriye rağmen, herkes ve her toplum için geçerli olabilecek bir teori şimdiye kadar geliştirilmiş değildir. Sorduğu soruların cevabını bulduğu andan itibaren felsefe/hukuk felsefesi varlık nedenini ortdan kaldırmış olur ve varlığına son verir. Ben günün birinde böyle bir durumun ortaya çıkabileceğine inanmıyorum. Çünkü insanlar sordukları sorunun cevabını aldıkları andan itibaren yeni sorularla karşılaşıyor. Her verilen cevap onlarca yeni soruya yol açıyor. Tartışmanın çıkış noktasına dönelim: Siz diyorsununz ki ‘İnsanlık geridir, geri olduğu için de hukuk felsefesi gereksizdir veya hukuk felsefesi için zaman daha erkendir’ inşallah doğru özetledim! Buna karşılık ben diyorum ki, ‘İnsanlık geri olduğu için, birçok sorunun cevabını halen bilmediği için’ hukuk felsefesi, şimdiye kadar kaydetmiş olduğu tüm ilerlemeye rağmen gereklidir. Adam öldürme hukukun uğraştığı tek alan değildir. Hukuk adam öldürmeyi ve insanların birbirilerine ettikleri daha birçok kötülüğü adalet ve toplum düzeni çerçevesinde inceler ama bu konuyu işleyen tek disiplin değildir. Birçok filosof, dinler, ahlak ve hukuk kuralları adam öldürmeyi yasaklıyor. Bu yasaklamaya rağmen koydukları kurallara uymayanlar yine kendileri oluyor. Bunun sebebi de adam öldürmenin sadece hukuki ve ahlaki bir olay olmayışı. Devletin varlığını sürdürebilmesi ve güçlenmesi için zor kullanmayı ve öldürmeyi gerekli bulan filosofları düşünün; En başta Makyaveli ve adalet fikri ile bağdaşmasa bile meri hukukun ve kanunların yüzde yüz uygulanmasını isteyen positivist felsefe taraftarları; Tahta geçebilmek için kardeşlerini öldürten ve bunun için din adamlarından fetva alan padişahlar; Din adına yapılan ve milyonlarca cana mal olan savaşlar; Kendisini güçlü gören bir devletin başka bir devlete savaş açması ve binlerce kişinin öldürülmesi. İnsanların köle olarak pazarlarda satılmasını, ölmesinin veya yaşamasının efendisinin insiyatifine bıraklıdığı türünden insanlık onuruna yakışmıyan muameleleri sırf hukuk felsefesi ile açıklıyabileceğimiz pek zannetmiyorum. Kötülüklerin ve haksızlıkların ortadan kaldırılmasını istiyorsak insanı her yönü ile incelemk zorundayız. Her yönü ile incelemenin kapsamında, içinde yaşadığı toplum, bu toplumun ekonomik sosyal ve politik düzeni, aldığı eğitim, psikolojik yapısı ve daha birçok etmen var. Birşeyin sadece kötü oluşunu bilmekle o işi yapıp yapmamak tamamen değişik şeyler. Çünkü bir şeyi yapıp yapmamak konusundaki kararlarımızı sadece bilmek etkilemiyor. Evet felsefe gerekli, hem de toplumsal olaylarla uğraşan diğer bilim dallarını gölgesine alan bir şemsiye olarak. Saygılarımla |
24-08-2007, 09:44 | #48 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Saygılarımla |
24-08-2007, 10:14 | #49 |
|
Selamlar Sayin değerli arkadaşlar ,
TArışmaya yanlış pencerelerden değerlendiriyoruz.Şöyleki hukuk insanlığın karşısında ne yapabiliri değil , insanlık hukukun geriliği karşısında ne yapabilirizi tartışmalıyız diye düşünüyorum.Çünki insanlık hukuk için değil , hukuk insanlık için var. Saygılarımla , |
24-08-2007, 11:49 | #50 |
|
Sayın Doğu Akdenizli
“Dil ağrıyan dişe gider.” Bu nedenle hukuktan önce insanı konuşmak gerekiyor. Hukuk insanlıktan binlerce yıl daha ileride bence: -Hukuk binlerce yıl önce öldürmeyeceksin demiş ama insanlar binlerce yıldır öldürmekte. -Hukuk “çekte vade olmaz” demiş, ama insanlar önce bankaya para koyup sonra çek keseceklerine, sürekli karşılıksız çek kesmekte. -Hukuk “yanlış sollama yapma” demiş ama insan çok acelesi olduğundan bu bilgiyi kullanmamakta. Böyle bir ortamda hukuk felsefesi ne dese boşuna. Yanlış sollamaktan vazgeçmeyen insana hukuk felsefesinin ne yararı olabilir? “Önce insan” sözünü eskiden yanlış anlıyormuşum. Şimdi anlıyorum ki bu vecize “Önce insan ilerlemeli.” anlamına geliyormuş. Saygılarımla |
25-08-2007, 00:59 | #51 |
|
Sayın Konyalı,
Neden adam öldürmeyen milyarlara, önce parasını bankaya koyup sonradan çek kesen milyonlara ve doğru sollayan yüzbinlere bakmıyorsunuz ve yasalara ve diğer toplumsal kurallara uyan bu büyük çoğunluğu değilde yapılması gerekenin tam tersini yapan küçük azınlığı insanlık diye nitelendiriyorsunuz? Hangisi insanlık çoğunluk mu azınlık mı? |
25-08-2007, 04:40 | #52 |
|
Sayın Gemici
Keşke sözünü ettikleriniz azınlıkta olsa. Yanlış sollama yapanlar belki sizin bulunduğunuz Almanya’da azınlıktalar. Ama aynı Almanya’da Dünya savaşından bu yana geçen 60 yıl içinde ırkçılığa karşı yasalar çıkarıldı; ırkçılıkla mücadele edildi ama barış için aynı çaba gösterilmedi. Irkçılık düşünce özgürlüğünün tek istisnası olarak kabul edildi ama savaştan yana olmak hala düşünce özgürlüğü kapsamında. Almanların çoğunluğu öldürmeyi düşünmenin bir sakıncası olmadığını düşünüyor. Ve bütün diğer ulusların çoğunluğu da öyle düşünüyor. Bu ezici çoğunluğa insanlık demekte haksız sayılmam. Keşke sözünü ettiğiniz insanlar azınlıkta olsa; ama onlar insanlığın ta kendisi. Ve ellerinde Hukuk Felsefesi. Dünyadaki silah üretimi için harcanan para azınlığın cebinden çıkmıyor. O silahlar hepimizin. Hepimiz şöyle ya da böyle öldürmekten yanayız. Öyle olmasaydı dünya şimdi çok daha mavi olurdu. Karşılıksız çek kesenlerle global ısınmaya neden olanlar farklı insanlar değil. Ve bu insanlar insanlık içinde azınlık değil. Tarihteki olaylar öyle korkunç ki gelecekten de korkmak gerekiyor. Bu tarih ''azınlık tarihi'' değil, insanlık tarihi. Ve insanların elinde Hukuk Felsefesi. Kayınvalideye alınmış yapmacık bir çiçek gibi. ********* İnsanlık denince akla savaşlar, katliamlar geliyor. Ama cinayetlerin de dünyanın dört bucağında işlendiği düşünülürse bunun bir insanlık sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Katillerin insan olduğu düşünülürse bu yaygın bireysel ilkellikten insanlığın sorumlu olmadığını söylemek yanlış olur. Çoğunluğun cinayet işlemediği gerçeği insanlığın üzerindeki kanı temizlemiyor. İstatistikler insanlığın geriliğini grafik olarak gösteriyor. Hukuk felsefesinin bu grafiklere etkili olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü insanlık hala öldürüyor. Hukukun, felsefenin, hukuk felsefesinin ilerlemesi insanları öldürmekten ve çalmaktan alıkoymuyor. Saygılarımla |
25-08-2007, 10:10 | #53 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Armağan Konyalı ,
Dediğiniz gibi de olsa yani hukuk ileri, insanlar geri de olsa , toplumu dönüştüremeyen , kendisine uymaya zorlayamanayn ve insanlara buna rağmen suç işleten kurallar yeterli değildir sizin de dediğiniz gibi bu kurallara rağmen insanların çoğu hatalı sollama yapıyorsa , o zaman hukukta da bir problem bir gerilik vardır...Bu geriliği düzeltmenin yolu hukukla değil insanın kendi içdünyası ile yapılabilecek birşeydir.Çünki kaza olmadan hukuk hatalı sollamayla ilgilenmez...Veya cinayet işlemeden bir kişi yargılanmaz.Çünki hukuk insan yaşamına doğrudan müdahale edemez.Bundan dolayıdırki cezalara verilecek çok ağır yaptırımlar bir sonraki muhtemel işlenecek suçta caydırıcı olmalıdır.Taki suç işleme niyeti olan bir insan önceki insana verilen cezaya bakıpta bir dahaki sefere suç işleyemeyecek duruma gelene kadar. Saygılarımla , |
25-08-2007, 11:22 | #54 |
|
Sayın Konyalı,
Söylediklerinizin/yazdıklarınızın hepsine katılıyorum. Insanların barbarlıkları konusundaki tesbitlerinizi de paylaşıyorum. Katılmadığım tek nokta, tüm bu barbarlıklara ve insan mantığına, insan düşüncesine ve hislerine ters gelen ve isyan ettiğimiz bu duruma 'Hukuk Felsefesi'ni' sorumlu olarak göstermeniz ve hukuk felsefesini görevini yapmaktan aciz olarak görmeniz. Dinlerin, ahlakın, sosyolojinin, psikolojinin ve daha çok bilim dalının uğraştığı ve cevabını tam olarak bulamadığı insanların ve toplumların bir hastalığının tek doktoru hukuk felsefesi olamaz bence. İnsanların saldırganlıkları ve toplumun koyduğu davranış kaidelerine aykırı harekette bulunmaları konusunda nörologların çalışmaları ve araştırmaları var. Elde edilen sonuçlara göre, beynin belirli bir bölümünün fonksiyonunu yitirmesi insanları hırçınlaştırıyor. Önceden suya sabuna dokunmayan kimseler aniden canavarlaşıyor ve sağa sola saldırıyor. Hukuk felsefesi ile hiç alakası olmayan nöroloji biliminin elde ettiği netice gerçekten ilginç. saygılarımla |
25-08-2007, 13:05 | #55 |
|
Aslında insan "öldürmeyeceksin, çalmayacaksın" bilgilerini sindirmiş ve dolayısıyla insanlık ilerlemiş olsaydı, değil felsefesine, hukukun kendisine ihtiyaç olmayacaktı.
O nedenle belki de, hukuk felsefesi, özellikle ilerlememiş insanlık ve ilerleyememiş insanlığın ürettiği hukuk için var. Saygılarımla |
25-08-2007, 13:34 | #56 |
|
Platon Devlet adlı eserinde, kötü devlet idarelerinden yakınılırken, çare olarak iyi insanların bu göreve getirilmesi yönündeki öneriye verdiği cevapta, iyi insanların devlet yönetimine talip olmayacağı, zira iyi insanlar da dahil olmak üzere esasen kimsenin bedelsiz olarak diğerlerinin yönetimi ve yönetim sorunlarıyla doğal olarak uğraşmak istemeyeceği, iyi insanların şan, şöhret ve para peşine düşmeyeceği için özellikle istemeyecekleri, bu nedenle emeklerinin karşılığının artı önem kazanması ve göreve talip olmalarının teşvik edilmesi gerekliliğinden söz eder.
Çelişki gibi görünen ve konumuzla ilgisiz gibi gelebilecek bu konunun, kanımca, insanlar elbirliği ile hukuku mu düzenlemeli, yoksa düzenlenmiş hukuk (iyi insanlarca) diğer insanları mı düzenlemeli noktasında önemi ve paralelliği var. Çünkü insanlık gelişmediği (evet, doğru, tümüyle gelişmişlik bir ütopya) sürece eylemlerinin de hukuk aracılığıyla düzenlenmesine ihtiyaç var. İnsanlığın el birliğiyle mevcuda bakarak yetkin hukuku düzenlemesi veya hukuka gereksinim duymayacak aşamaya gelmesi bir ütopya olabilir. Ama hukuk felsefesiyle ilgilenecek iyi insanların varlığı (kayınvalidesine çiçeği yapmacık olmaksızın sunacak insanlar da herhalde vardır) hukukun daha iyi düzenlenmesine ve neticede hukuk aracılığıyla insanlığın düzeltilmesine (kısmen diyelim) ve gelişmesine aracılık edebilir. Özetle hukuk felsefesi gelişmemiş insanlığın gelişmesi için aracı olabilir. Unutmayalım ki felsefe para kazandırmaz Elbette sayın Konyalı hemen hemen tüm filozofların zaten maddi rahatlık içinde bulunduğunu, paraya gereksinim duymadıklarını, bunun için yararsızca düşünebilecek zaman bulabildiklerini de söyleyebilir Ancak kişisel yaşayışları ne şekilde olursa olsun, bugün insanlığın üzerine aydınlık sunan düşünceler üretmediklerini ve düşünüş yoluyla insanlığın gelişimine katkıda bulunmadıklarını da, sanırım söyleyemeyiz. Saygılarımla... |
25-08-2007, 14:01 | #57 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Şehper Demirel Hukuk iyi. Felsefe iyi. Hukukçular iyi. Filozoflar iyi. Daha iyisine gerek yok. Çünkü insanlık kötü. Şimdiki bilgiler bile bu insanlığa bol geliyor bence. Daha fazlası 'fazla' gelir. Saygılarımla |
25-08-2007, 14:03 | #58 |
|
Sayın Gemici
Anlaşamadığımız bir konu bulunmamakta: ‘’İnsanlık bilgiyi doğru kullanmadıkça bilgi üretmeye gerek yok’’ demekle ben insanlığı suçluyorum; bilgiyi suçlamıyorum. İnsanlık henüz bilgiye layık değil. Hukuk felsefesi bütün bilgi yelpazesinin bir kanadı sadece. Sürekli hukuk felsefesinden söz edişimin nedeni de sitenin bu alanın hukuk felsefesi alanı olmasındandır. Tarih alanı olsaydı tarihin yararı olmadığını söyleyecektim. J Bu alan keşke Yemek Tarifi alanı olsaydı. Daha çok işe yarardı. J Saygılarımla |
30-08-2007, 01:06 | #59 |
|
Armağan Bey'e önceliği neden öldürmeme ve çalmama konularına verdiğini sormak istiyorum.Bu iki bilginin öğrenildiği,yani kimsenin kimseyi öldürmediği, ve kimsenin kendisine ait olmayana el atmadığı fakat bununla birlikte insanların birbirine ölümün yaşama tercih edilebileceği türde eziyet ettiği bir toplum düzeni tezahür ettirdi söyledikleriniz bana.Hala iyi hissetmedim kendimi..
Bu iki bilginin öğrenilmiş olması,sizce öğrenilmemiş diğer bilgilerin öğrenilmesini mi kolaylaştıracak?birbirine alternatif sizin ifadenizle 'öğrenilmesi gereken' okadar çok bilgi varki.. insan aklı öngörülemeyen bir alan,öğrenilen bilgilerin olmaması gerekenler için vesile olacağı pek olası gözükmüyor.. |
30-08-2007, 08:35 | #60 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın c.selin Çok haklısınız. İnsanlık şimdiki aklıyla o kadar geri ki, öldürmemeye razı olur ama ölümün yerine işkenceyi koyar. Ben de bunu diyorum işte: İnsanlık ilerlemeden insanlıkla bir pazarlık yapılamaz. İnsanlık ancak çalmamayı, bu nedenle öldürmemeyi öğrendiğinde ilerlemiş olacak. Ve ancak o ileri düzeyinde birbirini üzmemeyi de başarır. Öldürmemeyi ve çalmamayı başa almamın nedeni budur: Bütün kötülüklerin anası ‘’başkasının hak el atmak’’tır. Çalmayı geniş anlamda başkasının hakkına el atma olarak kabul edersek, buna bağlı olarak öldürme suçu ortaya çıkıyor. Çalma olmasa öldürme de olmayacak. Çalma olmasa hiç bir suç olmayacak. İnsanlar birbirlerinin haklarına el uzatmadıkları sürece birbirlerini üzmeleri için bir neden de kalmayacak. Çalmamayı öğrenmek en büyük adım olacak: İlerlemenin eşiği aşılmış olacak. O eşiğin ardında huzur ve mutluluk var. O eşiğin ardında umutla aydınlanan en geniş ufuk var. Öte yandan:
Kıtalararası balistik füzelerin hedef hesaplamalarının yapılabilmesi için insanlığın dünyanın yuvarlak olduğunu bilmesi gerekir. Dünyanın yuvarlak olduğu bilgisini insanlık öldürmek için kullanıyor. Bu bilgi başka hiçbir alanda kullanılmıyor. Bu nedenle sizin olasılık hesabınızda yanlışlık olduğu kanısındayım. Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kamu İdareleri Kanuna Karşı Hile Yapabilir Mi? | Saim Dikici | Hukuk Sohbetleri | 21 | 15-02-2014 09:59 |
Artık Polis de demokratik tepki eylemi yapabilir... | Serhat Arasan | Hukuk Haberleri | 21 | 12-01-2010 01:25 |
Turkiye'de Staj Yapabilir Miyim? | Av.n.ezgi | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 7 | 13-01-2007 23:33 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |