|
|
|
|
Değerli arkadaşlar,
Müvekkile karşı 11/05/2011 tarihinde ''sipariş fiş''lerine dayalı bir ilamsız takip (örnek7) yapılıyor.Takip kesinleşiyor.27.05.2011 de haciz işlemi yapılıyor ve müvekkilin taşınmazlarına haciz konuluyor.herhangi bir ödeme(dosyaya ya da haricen alacaklı veya vekiline )yapılmaksızın, müvekkilin borcunu ödeyeceği beyanı üzerine 22.08.2011 de hacizlerin kaldırılması isteniyor ve aynı gün hacizler kaldırılıyor. Daha sonra müvekkil 05/06/2012 tarihinde borcun tamamını elden alacaklı vekiline ödüyor ve 05/06/2012 tarihli ibraname ve serbest meslek makbuzunuı alacaklı vekilinden alıyor.Bu İbraname İcra dosyası içinde de var ve mahkemeye de sunduk.Ayrıca yine 05/06/2012 tarihli haricen tahsil harcına ilişkin makbuz da icra dosyası içinde var ve mahkeme dosyasına da tarafımızdan sunuldu.
Biz istirdat davasını 12/09/2012 tarihinde açıyoruz. Alacaklı vekili ilk celse de 01/07/2011 tarihli bir ibraname sunuyor ve davanın hak düşürücü süre yönünden reddini talep ediyor. Bu ibranamede müvekkilin imzası yok, bu ibraname icra dosyası içinde yok, müvekkil böyle bir ibraname almadığını söylüyor.
İkinci celsede hakim davalı vekilinin hak düşürücü süre yönünden itirazı nedeni ile dosyayı incelemeye aldı.Açıkcası sanki süre yönünden davamızı reddedeckmiş gibi bir izlenim ben de oluştu. Hak düşürücü sürenin son ödemeden itibaren başlayacağına dair bir çok Yargıtay kararını dosyaya sundum, ancak yine de endişelendim. Hak düşürücü süre ve somut olayın esası hakkında görüşlerinizi ve Yargıtay kararlarını paylaşırsanız çok sevinirim.
Herkese iyi çalışmalar dilerim..
|
|
 |
|
 |
|
Yargılamanın esasına geçileceği ve süre yönünden yapılacak incelemenin lehinize sonuçlanacağı kanısındayım. Karşı yan tarafından sunulan belge müvekkilinizden sadır değildir ve aleyhine delil niteliğine sahip değildir.
Ayrıca, sizin de belirttiğiniz gibi süre ödeme tarihinden başlar ve bu tarih (05/06/2012) belge delili ile sabit...