![]() |
|
![]() |
|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() 5271 sayılı CMK.nın 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen tutukluluk sürelerine ilişkin 102. maddesi hukuki belirsizlik ve tartışmalara neden oldu.
Ergenekon’da tahliye hesapları karıştı 27 Aralık 2010 Ergenekon sanıklarından tutukluluk süreleri 4 yılı dolduracak olanlar, yeni düzenlemeye göre tahliye edilmeyi bekliyor. Ancak bu ay sonunda yürürlüğe girecek olan madde, tutukluluk süresinin bazı suçlarda iki kat olarak uygulanmasını öngörüyor Adalet Bakanı Sadullah Ergin “Madde çok açık” dedi. Ceza yargılamalarını düzenleyen, tutuklama sürelerini ve kriterlerini değiştiren Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Aralık 2004’te kabul edilerek, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe girdi. Kanunun, “tutuklulukta geçecek süreyi” düzenleyen 102. maddesinin yürürlüğe girişi ise 31 Aralık 2010’a bırakıldı. 2005’te Ergenekon ve bağlantılı davaların hiçbiri yoktu. Zaman geçti. Geçen sürede, Türkiye’nin aslında uzun zamandır kanayan yarası olan uzun tutukluluk süreleri, Ergenekon sanıkları Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal gibi isimlerin uzun tutukluluk halleri nedeniyle ülke gündemine oturdu. Maddenin yürürlüğe giriş tarihi kapıya dayandı. Cuma günü itibariyle, mahkemelerin yeni düzenleme uyarınca, bütün sanıkların tutukluluk durumunu yeniden değerlendirmesi gerekecek. İşte olay burada düğümleniyor. 102. maddenin ne dediğine bakalım. Maddede, “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir, uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez” ifadesi yer alıyor. CMK’nın 252. maddesinde ise “Devletin güvenliğine karşı suçlarda, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlarda, milli savunmaya karşı suçlarda ve devlet sırlarına karşı suçlarda tutuklama süresi iki kat uygulanacaktır” deniliyor. İlk bakışta son derece anlaşılır gözüken bu madde üzerinde aslında büyük bir tartışma yaşanıyor. Tartışma, maddelerdeki “Zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi 3 yılı geçemez” ve “iki kat uygulanır” ifadelerinden kaynaklanıyor. Herkes, bu ifadeler üzerinden kendi konumuna uygun bir hesap yapıyor. Herkesin hesabı ayrı Uzun yıllardır cezaevinde bulunan tutukluların hesabı 4 yıldan fazla tutuklu kalınamayacağına yönelik. Ergenekon sanıklarının avukatlarının da desteklediği bu yoruma göre, “ağır ceza mahkemelerinde yargılananlar en fazla 2 yıl tutuklu kalabileceği için, bu sürenin iki katının geçerli olduğu özel yetkili mahkemelerde yargılananlar da 4 yıldan fazla cezaevinde tutulamaz. Bu da ancak zorunla hallerde mümkündür.” Buna karşılık, farklı hukukçular, “Bu yorumu yapanlar, ağır ceza mahkemelerindeki 2 yıllık alt sürenin 3 yılı geçemeyecek biçimde uzatılabileceğini unutuyor” yorumunu yapıyor. 3 yıllık süreyi anımsatan hukukçular da kendi içinde ikiye ayrılıyor. Bir yoruma göre, “3 yılı geçemez” ifadesi; 2 yıllık alt süreye sadece 1 yıl eklenebileceği, toplam 3 yıldan fazla tutuklu kalınamayacağı anlamına geliyor. Bu durumda, özel yetkili mahkemelerde de sürenin 6 yıldan fazla olmaması gerekiyor. Diğer yoruma göre ise düzenleme, 2 yıllık alt süreye, an fazla 3 yıl ekleme yapılabileceği anlamına geliyor. Bu yorumun sahiplerine göre ise ağır cezada yargılananlar en fazla 5 yıl, özel yetkili mahkemelerde yargılananlar en fazla 10 yıl tutuklu kalabilir. Mahkemeye bağlı Bu yorumlar, tutukluluk süreleri 2 yıla yaklaşan Ergenekon sanıkları açısından hayati önem taşıyor. 653 gündür tutuklu bulunan Balbay, 622 gündür tutuklu bulunan Haberal gibi isimler de bunların başında geliyor. Zira, hemen tahliye edilmemeleri zaten eleştiri konusu olan bu isimler için “10 yıllık hesabın geçerli olması” tutukluluk süresinin daha yıllar süreceği endişesi yaratıyor. Danıştay davası sanıkları Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Tekin Irşi gibi 4 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan isimler ise 4 yıllık yorum geçerli sayılırsa, hemen tahliye edilebilecek. Ergenekon sanıkları Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Doğu Perinçek gibi isimler de bu yorum geçerli sayılırsa, kısa süre sonra mahkeme kararı gerekmeksizin tahliye olabilecek. Hangi yorumun doğru olacağı konusundaki son sözü ise mahkemeler söyleyecek. Çünkü kafa karışıklıklarına rağmen hükümet, yargıyı bağlayıcı bir düzenleme yapmadı ve işi mahkemelere bıraktı. Ancak Türkiye’nin dört bir yanındaki mahkemeler farklı farklı yorumlar yaparsa, iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alacak. Bu durumda, mahkeme kararlarını Yargıtay’a taşıma yetkisi bulunan Adalet Bakanlığı’nın yorumu, belirleyici hale gelecek. Bakanlık, kendi yorumuna aykırı kararları, uygulama birliği sağlaması için Yargıtay’a götürebilecek. Bakanlıkta kuşku yok Edindiğimiz bilgilere göre Adalet Bakanlığı, düzenlemede bu kadar tartışılacak bir yön görmedi. Bu nedenle, açıklayıcı bir yasal düzenleme çalışması da yapmadı. Kulislere yansıyan bilgilere göre, bakanlık, “Ağır ceza mahkemelerinde en fazla 2 yıl tutuklu kalınabilir, bu süre en fazla 3 yıl arttırılabilir, doğal olarak toplam 5 yıldan fazla tutuklu kalınamaz. Özel yetkili mahkemeler için de maddede sürelerin iki katının uygulanacağı belirtildiğine göre, hem 2 yıllık sürenin 4 yıl olarak düşünülmesi, hem de 3 yıllık sürenin 6 yıl olarak düşünülmesi gerekir. Bu durumda, toplam süre 10 yıldan fazla olamaz” görüşünü taşıyor. 10 yıla bulabilecek toplam tutukluluk süresinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkumiyete yol açıp açmayacağı konusuna gelince. Hükümetin bu konudaki değerlendirmesinin şöyle olduğunu öğrendik: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “hürriyet ve güvenlik hakkı” başlıklı 5. ve adil yargılanma hakkı başlıklı 6. maddeleri kapsamında değerlendirilen uzun tutukluluk hallerinde, önemli olan tutuklu geçirilen sürenin makul olup olmadığı. Bu da somut olayın özelliklerine göre değerlendirileceğinden, tutukluluk gerekçelerinin yeterli ve geçerli olması, soruşturmayı yürütenlerin hızlı hareket etmesi halinde Sözleşme’ye aykırı bir durum söz konusu olmayacaktır.” Ergin: Hüküm çok açık Uzun tutukluluk konusundaki hassasiyetini daha önce de açıklayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, buna karşın tartışmanın, somut durumlar üzerinden yürütülmesini doğru bulmadığını söyledi. Ergin, “Yürürlüğe girecek hüküm çok açık” görüşünde. Bakalım, cuma gününden sonra mahkemeler düğümü nasıl çözecek? Kaynak : Milliyet Gazetesi 27.12.2010 nüshası Haber: Serpil Çevikcan |
![]() |
#2 |
|
![]() 3 yıl, 4 yıl, 6 yıl, 8 ve hatta 10 yıl! İnsan hayatı kaç yıl?
Tutukluluk bir ceza değil de tedbirse, devlet ya kısa sürede yargılamanın bitirilmesi için gerekli önlemleri almalı ya da tutukluluk yerine uygulanabilecek ve insan haklarını ihlal etmeyecek başka tedbirler bulup yasalara koymalı. Öyle sadece Anayasa'ya yazmakla "hukuk devleti" olunmuyor... |
![]() |
#3 |
|
![]() Gerçekten Tutukluluk süreleri artık tedbir olmaktan çıkmış vaziyettedir.İşlenen suçun vehameti ne kadar büyük olursa olsun 10 yıllık bir Tutukluluk süresinden bahsetmek Hukuk Devleti açısından son derece tehlikelidir.CMK m.252/son uyarınca Tutukluluk süresi 2 kat olarak uygulanır.Dolayısıyla sözkonusu ibareyi uzatma süresini de kapsayacak şekilde yorumlamak kanaatimce son derece yanlıştır.Kanunun lafzı gayet açık,zorlama yorumla 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiğini ifade etmek Kesinlikle Adil Yargılanma ilkesinin ihlali anlamına gelecektir.
|
![]() |
#4 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Devletin yargılama gücünün aynı zamanda "hukuksal meşruiyet" i olabilmesi için, tutukluluk süreleri tanzim etmeyi bildikleri gibi azami yargılama süreleri koysunlar da görelim. Bir yandan tutuklama sürelerini asıl ve özel düzenlemelerle katlayacaksın, öte yandan bununla doğrudan alakadar "adil ve makul sürede yargılanma-hakkında hüküm verilme hakkını" pozitif parametrelere bağlamayacaksın; soyut düzenlemelere ve takdire terk edeceksin. Böyle hukuk devleti değil; çadır devleti bile olunmaz... |
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Şu "elektronik kelepçe" bizim tutukçuları ikna edebilir mi acaba? Ciddi ciddi ceza ve ceza usul yasasını koruma tedbirleri ve asıl cezalar yönünden temel hak ve özgürlükler ve ferdileştirme kaideleri bağlamında "zenginleştirmemiz" gerekiyor artık... Ya tutuklama ya tahliye ikileminde kalındığında Türk uygulamasının tercihi ortada. Elektronik kelepçe ile başlamak lazım bence. Saygılarımla. |
![]() |
#6 |
|
![]() Tutukluluk süresine bir sınır getirilmese bu kadar yadırgamam. Ama devletin "yargılamayı 10 yılda bitiremeyebilirim, peşin peşin söyleyeyim" demesini ben daha çok yadırgıyorum.
|
![]() |
#7 |
|
![]() ![]() ![]() |
![]() |
#8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
|
![]() |
#9 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bu konuda hukuki birşeyler bulamadım yazacak; insani olsa olur mu? ![]()
|
![]() |
#10 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Değerli Üstadım, Yargıtay'dan 2 yıl (ana kural) + 2 yıl (CMK.m.252)= 4 yıl + 3 yıl (uzatma süresi) olmak üzere 5 ve 7 yıl olmak üzere, insani ve hukuki, ümanist doktrine uygun bir yorum yapmasını beklemek hakkımız vardı. Hiçbir şey demiyorum; yazık, çok yazık... Saygılarımla. |
![]() |
#11 |
|
![]() İnsani, hukuki ve hümanist bir yorum mu? Üstadım, insan umudunu yitirmemeli belki ama bir noktadan sonra ne umut kalıyor ne hırs.
|
![]() |
#12 |
|
![]() Hukukçular olayın hukuki boyutunu düşünür.
"Tutuklama tedbirden ibarettir der,Bu kadar uzun süren bir tutuklama cezanın artık tedbirden çıkıp infaza dönüştüğünden" bahseder. Haklıdırda. Benim yavaş işleyen adalet sistemim bir insanı 10 yıl tutuklu bırakmıştır. Ne de olsa üzerinde şüphe vardır. Örgüt dosyalarında istihbarat bilgileri bazı kötüniyetli kurumlar tarafından ısrarla dosyaya sunulmaz. bu dosyayı bu hale getirir. Yargılama yıllar sürer gider. Karar verilir. verilen kararların %43'ünde (yanlış hatırlamıyorsam geçen sene yargıtaydan dönen dosya ortalaması) ufak tefek şeyler unutulduğu için yargıtayda geçen 2-3 yıl süre boşa gider ve tekrar dosya hüküm mahkemesine geri döner. Bu iş böyle uzayıp gider.Ne de olsa tutuklama tedbirden ibarettir. ceza kanunu mağduru korur, ancak ceza muhakemesi kanunu sanığı korur. sen sanığı yasal şartlar çerçevesinde yargılayacaksın der. Ama mağduru kimse düşünür mü? taraf olduğumuz dosyalarda farklı rollere büründüğümüz için ancak mağdur-müşteki vekili olduğumuz dosyalarda gerçeği görürüz. Müştekinin yakını öldürülmüştür,tecavüze uğramıştır,katledilmiştir,orada sadece zanlıları ağlayarak tarif etmiştir. Ama askerlerin arasında bulunan kişi tedbirdir diye bugün serbest kalıyor. Hukuka uygun mu? Evet malesef evet, adalet sisteminde bulunan yanlışlar yüzünden evet.sistemin yanlış işlemesinden dolayı evet. Meşru mu? Hayır.Kimse bunun böyle olmasını istemez. Ee ne de olsa tutuklama tedbirdir lafı ceza hukukçularının ağzına dolanmıştır bir kere. Başka bir hukuk sisteminde birini öldüren,işkence eden,tecavüz eden kişi yıllarca yargılanmaz.Bu kadar sürmediği için yargılama hızlı ve adil olur.Cinsel saldırı davalarında dosya illa İstanbul ATK'ya gönderilip rapor için 3-4 yıl sonraya gün alınmaz, Verilen cezalar kolay infaz edilir. Bizim sistemimizde işler tersi durumda gider ve sonunda 5 kişiyi 5 yıl önce öldüren kişi serbest kalır. Ee ne de olsa tutuklama tedbirdir. kurumların aciz olmasının cezasını sanık değil artık suçun mağduru çekmektedir. Gerçek mağduru. Ne de olsa tutuklama tedbirdir. |
![]() |
#13 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Üstad, azami yargılama süresi bulunan işe iade davalarında ne yerel mahkemeler ne de Yargıtay bu sürelere uymuyor. Mevcut durumda böyle bir süre koysalar da uygulanacağını sanmıyorum. |
![]() |
#14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Değerli meslektaşım, koymayacaklarının bende farkındayım; o sözleri cidden değil de, ironik ve olayı mefhum-u muhalifinden ele alabilmek için sarfettim. Artık kimin neye uyacağı, yasaların bağlayıcılığı falan herşey birbirine karıştı... Saygılarımla. |
![]() |
#15 |
|
![]() Kamu vicdanını rahatsız eden (suçtan doğrudan zarar görenleri de kahreden) tahliyelere yol açan düzenleme nedeniyle yasama, yargıyı gerekli donanıma ulaştırmayan , tedbir almak için zaman kazanmayı akıl edemeyen yürütme, bile bile lâdes olmasına neden olan yargı bu konuda kusurlu değildir (diye düşünüyorum).
Tuz mu koktu ne? ![]() |
![]() |
#16 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() Bir hukukçu örgütlenmesi olan Yar-Sav'ın konuyla ilgili kamuoyu duyurusunun fevkalade yararlı olacağı düşüncesiyle siz meslektaşlarımla paylaşmak istedim.
|
![]() |
#17 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() Değerli meslektaşımız Sn.Avukat Tekin, tartışma konumuzla ilgili (CMK.m.102)sitemizde yayımlanan bir makaleye yapmış olduğu yorumunda çok değerli görüşler ifade etmiş ve özellikle;
görüşüne yer vermiştir. Bu değerli katkının daha ulaşılabilir olmasını istedim. Kendisine açıktan teşekkür ediyorum. Hem genel bilimler ve hem de hukuk disiplini açısından önemli bir yorum ilkesini barındıran teoriye ilişkin kısa bir açıklamayı da buraya taşımayı yararlı görüyorum: Saygılarımla.
|
![]() |
#18 |
|
![]() Sedat Ergin, Hürriyet, 04.05.2011
(Yazı özetlenerek aktarılmıştır). "Birinci derece mahkemenin mahkumiyet kararından sonraki ikinci aşama, yani Yargıtay’da temyiz dönemi tutukluluk süresinin içinde mi yoksa dışında mı değerlendirilmelidir? ...sanık hangi noktada “tutuklu” olmaktan çıkıp “hükümlü” haline gelir? Mahkeme kararıyla mı, Yargıtay kararıyla mı? Birinci şıkta, temyiz süresi tutukluluğun içinde değerlendirildiğinde, cinayet işledikten sonra yargılanan ve mahkeme tarafından 40 yıl hapis cezasına mahkum edilen bir cani, Yargıtay’ın nihai kararını beklerken buradaki işlemin uzaması sonucu tutukluluktaki beşinci yılını doldurursa, otomatik olarak serbest bırakılması gerekiyor. Ama Yargıtay aşaması tutukluluğun dışında sayılırsa, bu caninin cezaevinde kaldığı süre 5 yıl geçse bile tutukluluğu devam ediyor. Yargıtay kararını ne zaman verirse versin, tutukluluk durumu bundan etkilenmiyor. AİHM’nin içtihadı da temyiz süresinin tutukluluk süresi ne sayılmayacağı yönünde şekillenmiş. Gelgelelim Yargıtay AİHM’nin bu konudaki kararlarına itibar etmemiş. Buradaki ilginç bir durum, Yargıtay’ın ceza dairelerinin de hangi yorumun esas alınacağı konusunda kendi içlerinde de bölünmüş olmasıydı. Örneğin 11’inci Ceza Dairesi AİHM içtihadına uygun hareket edip hiçbir sanığı bırakmazken, 9’uncu Ceza Dairesi farklı bir yorumla Hizbullahçıları serbest bırakabildi. Ancak belirtelim ki, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun içtihadı da 9’uncu Ceza Dairesi’nin yorumu yönündeydi. Geçenlerde yeni seçilen üyelerin de katılımıyla toplanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu konuyu ciddi bir şekilde tartıştı ve son derece kritik bir oylama sonucunda temyiz süresinin “tutukluluktan sayılması” görüşü terk edilerek, “tutukluluktan sayılmaması” görüşü benimsendi. Bu karar Yargıtay’ın AİHM içtihadıyla uyumlu bir çizgiye gelmesi bakımından büyük bir önem taşıyor. Ancak kararın 15 ‘hayır’ oyuna karşı 16 ‘evet’ oyuyla alınması ceza daireleri içinde bu konuda büyük bir bölünmenin hâlâ sürmekte olduğunu gösteriyor." |
![]() |
#19 |
|
![]() Merhaba;
Müvekkilim iki kişiyi öldürmek suçundan TUTUKLU yargılanmaktadır.Tutuklulukta Beş yıllık süre dolmuştur.Tahliye taleplerimiz mahkemece kısaca 'BİRDEN FAZLA SUÇTAN TUTUKLANMA ve DEVLETİN SANIĞIN VUCUT BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMA GÖREVİ OLMASI BU DURUMUN SANIĞIN LEHİNE OLMASI GEREKÇELERİ ile devamına karar verildi. CMK 102.Madde gerekçesinde AİHS 105 maddesinde belirtilen makul süre kriterinin getirilmesi amaçlı olarak sanık lehine bu maddenin getirtildiğinden bahsedilmekte;'Suçlar' tabiri kullanılmaktadır.Y,ne madde metninde 'İşler' tabiri kullanılmaktadır.Buradan hareketle;sanığın birden fazla suçtan tutuklu olmasının önemli olmadığı,beş yılın geçmesinin tahliye için yeterli olduğu kanaatindeyim.Bu hususta madde metninde ve gerekçede açıklık da yoktur.Bu durumun da sanık lehine yorumlanması gerektiği aşikardır.Bu hususta değerli görüş bilgi vetecrübelerinizi varsa elinizde kararlarınızı paylaşmanızdan memnunluk duyacağım saygılarımla |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Alkol cezası tartışması | Viyola | Hukuk Haberleri | 2 | 25-08-2008 15:30 |
Hakimlik sınavında yetki tartışması | faruksa | Hukuk Haberleri | 6 | 29-11-2006 15:23 |
Ankara'da YARSAV tartışması | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 2 | 02-09-2006 15:25 |
Anket Tartışması Hakkında | Batu Han | Site Hakkında Yazışmalar [Arşiv] | 1 | 25-03-2003 16:19 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |