![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Bir avukat meslektaşımızın (X) başına gelen bir olayı danışmak istedim. X aldığı vekalet sonrası müvekkili adına soybağının reddi davası açıyor. Ancak olay birazda dramatik bir boyutta ve çocuğun babası olduğunu düşündüğü kişi Z hakkında tazminat davası da açılmasını istiyor. Bunun üzerine X bir dava dilekçesi taslağı(soybağının reddi davası için) hazırlıyor.Sonrasında taslak metindeki ibarelerin savunma sınırlarını aştığı kanaatiyle dilekçesini değiştirerek hukuk çerçevesinde hiçbir hakaret sözleri içermeyen, yeni dilekçesini hakime havale ettirerek davasını açıyor. Sonrasında müvekkili açmış olduğu davanın dava dilekçesinden bir örnek istiyor ve X yanlışlıkla mahkemeye verdiği dilekçeyi değil de daha önce hazırladığı ancak mahkemeye sunmaktan vazgeçtiği dilekçeyi sehven imzalayarak müvekkiline veriyor. Müvekkili de bu dilekçeyi X in bürosunun adını yazarak Z'nin (çocuğun babası olduğunu düşündüğü kişinin) eşine postayla gönderiyor.Bunun üzerine Z o davada taraf olmamasına rağmen kendisine hakaret edildiği ve postayla eşine gönderilmesinden ötürü de huzurunun bozulduğu iddiasıyla X i hem barosuna hemde savcılığa şikayet ediyor.Savcılık X hakkında hem görevi kötüye kullanma (postayı X in gönderdiği ihtimaliyle) hemde hakaret suçlarından iddianame hazırlıyor.Ancak müvekkili de bu dosyada tanık olarak dinleniyor ve müvekkili postayı kendisinin gönderdiğini X in bu anlamda talimatı olmadığını da belirtiyor. Olayda hakaret suçu oluş mudur?Sizce nasıl bir sonuç çıkar?
|
![]() |
#2 |
|
![]() müvekkil tanık olarak dinlenmiş,zarfın üstündeki yazılar da Avukata ait değil,mahkemeye verilen dilekçe belli.Bence ortada bir hatanın olduğu açık hakaret suçu oluşmaz.
|
![]() |
#3 |
|
![]() T.C.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2007/4-105 K. 2007/174 T. 17.7.2007 • HAKARET VE SÖVME ( İddia ve Savunma İle İlgili Olmayan veya İddia ve Savunma Açısından Zorunlu Olmayan Hakaret ve Sövme İçeren Yazı veya Sözler Savunma Dokunulmazlığı Kapsamında Olmadığı ) • SAVUNMA HAKKI DOKUNULMAZLIĞI ( İddia ve Savunma İle İlgili Olmayan veya İddia ve Savunma Açısından Zorunlu Olmayan Hakaret ve Sövme İçeren Yazı veya Sözler Savunma Dokunulmazlığı Kapsamında Olmadığı ) • AVUKATIN SAVUNMA SINIRLARINI AŞMASI ( İddia ve Savunma İle İlgili Olmayan veya İddia ve Savunma Açısından Zorunlu Olmayan Hakaret ve Sövme İçeren Yazı veya Sözleri ) • ŞEKİL KOŞULU ( Savunma Dokunulmazlığından Söz Edilebilmesi İçin Eylemin İddia veya Savunma Niteliğindeki Evrak İle İlgili Olarak Yapılması Gerektiği ) • YER KOŞULU ( Savunma Dokunulmazlığı - Eylem Yargı Organlarına Verilen Dilekçelerde veya Bu Organlar Huzurunda Yapılmış Olması Gereği ) • ÖLÇÜLÜLÜK KOŞULU ( Savunma Dokunulmazlığı - Hak Kullanılırken Sınırın Aşılmaması Gerektiği ) 5237/m. 128 2709/m. 13, 19, 36, 90 1136/m. 2, 34, 35. Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme m. 6 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6, 10. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m. 8, ll. ÖZET : Uyuşmazlık, sanık olan avukatın cevaba cevap dilekçesinde "Davalı vekilinin 3. delili, faydalı model belgesi, diğer delilleri gibi şaibeli, tecavüz ve hırsızlık sonucu elde edilmiş haksız bir belgedir" şeklindeki ifadesinin sövme suçunu oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. Sanığın avukat olması ve söz konusu eylemin avukatlık görevinin yerine getirilmesi sırasında işlenmesi savunma dokunulmazlığını gündeme getirmektedir. Avukatlar görevlerini ifa ederken belli koşullar içinde bazı isnatlarda bulunabilir, bunu yaparken de bazen muhatapları küçük düşürücü ifadeler kullanabilirler. Ancak bu esnada iddia ve savunmanın gerekliliği ile orantılı hareket etmek zorundadırlar. Savunma dokunulmazlığından söz edilebilmesi için eylemin iddia veya savunma niteliğindeki evrak ile ilgili olarak yapılması gerekir ( Şekil koşulu ). Eylem, yargı organlarına verilen dilekçelerde veya bu organlar huzurunda yapılmış olmalıdır ( Yer koşulu ). Hak kullanılırken sınırın aşılmaması gerekir ( Ölçülülük koşulu ). Somut olayda diğer koşulların gerçekleşmesine rağmen ölçülülük koşulu gerçekleşmemiştir. Savunma sınırının aşılmasına rağmen yazılı gerekçeyle beraate karar verilmesi hatalıdır. Olayınızda yer koşulu oluşmamaıştır.**** |
![]() |
#4 |
|
![]() Kast yokluğu savunması yapılabilir. Avukatın kamuya ifşa etmek istemediği bir metnin sehven gönderildiği iddia ediliyor. Avukatın iradesi suç unsuru içeren taslak dilekçenin gönderilmesi değil.
|
![]() |
#5 |
|
![]() Sayın Demirezen'e ve Sayın Avsibel'e katılıyorum.Anlattıklarınıza göre öncelikle meslektaşımızın suç işleme kastı olmadığı ortada.Kaldı ki müvekkili de tanık olarak dinlenmiş,zarfın üzerindeki yazılar kendisine ait değil ve hayatın olağan akışına göre de bir avukatın böyle bir eylemde bulunmayacağı açıktır.
|
![]() |
#6 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Hayatın olağan akışına uygun olmayan: "Bir avukatın hakaret içeren bir taslağı (davanın niteliği de bu duruma müsait değil) neden hazırladığı ve neden imzaladığıdır?". |
![]() |
#7 |
|
![]() olayda kasıt yokluğu var. Buradan savunma geliştirilebilir. Ayrıca avukat müvekkilin de kalsın diye bu metni verdiğine göre "ikiden fazla kişiyle ihtilat" unsuru da oluşmamış. Avukat hakaret içeren yazıyı imzalayıp müvekkiline vermiş. iki kişi arasındaki bir hadise bu. üçüncü kişiye hakaret olsa da fark etmez. Ancak bu belgeyi ifşa eden kişi sorumlu tutulabilir. Sayın Demirezen'in değerlendirmesine katılıyorum. Bu yoldan bir savunma geliştirilebilir
|
![]() |
#8 |
|
![]() Söz konusu dilekçenin muhatabı, şikayetçi şahıs olmadığından 125/2 uygulanamayacak olup, ayrıca gıyapta hakaret suçunun da Sayın Av. Can Lafcı'nın belirttiği üzere ikiden fazla kişiyle ihtilat unsuru gerçekleşmediğinden, (kasıt konusuna girmiyorum) sanık hakkında hakaret suçundan ceza tayini kanımca mümkün görünmüyor.
Saygılarımla... |
![]() |
#9 |
|
![]() Sayın Av.Knel dilekçenin içeriği tam olarak nedir işin aslı nedir tam olarak bilmiyoruz tabi ki. Olaydaki meslektaşımız belki ilk davalarından birini aldı ya da tecrübeli bir meslektaş ama bir an için kendini müvekkil yerine koydu,duygusallığa kapıldı ve ne düşündüyse hepsini yazdı.Yazmaması ve dediğiniz gibi imzalamaması da lazım tabi ki ama ihtimal dahilinde diyorum ben.Zaten hata ettiğini fark edip dönmüş de.Bence hayatın olağan akışına uygun olmayan kısmı bir avukatın davasındaki karşı tarafa bile değil onun eşine posta ile yollması.
|
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
avukatın önceden tanık olarak dinlenmiş olması | melbaska | Meslektaşların Soruları | 7 | 13-10-2015 11:14 |
Astsubay'ın Duruşma Esnasındaki Ifadeleri Gerginlik Yarattı | Av.Ömer KAVİLİ | Hukuk Haberleri | 23 | 24-05-2009 15:31 |
vasiliğin hazırladığı raporların | Av. Cem Arıcıgil | Meslektaşların Soruları | 1 | 16-05-2009 13:32 |
avukatın kendini polis olarak tanıtması | namutenahi | Hukuk Sohbetleri | 12 | 07-11-2008 19:26 |
TCK 301 Konusunda taslak çalışması | Av.Fahri ALİMOĞLU | Hukuk Sohbetleri | 17 | 02-05-2008 15:38 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |