![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Enteresandır çok sık karşılaşılabilen bir sorun olmasına rağmen hakkında Yargıtay kararı bulamadığım bir husus
Taraflar arasında bir alım satım veya istisna veya kira sözleşmesi yapılıyor.Daha önceden yapılmış bir sözleşme veya ticaret yok. Sözleşmede karşılıklı olarak edimlerden bahsediliyor ancak çek veya bono hakkında hiçbir atıf yapılmıyor. Sözleşmeden sonra hiçbir atıf bulunmayan bir tahsilat makbuzuyla senet veya çek veriliyor.Karşı taraf büyük ihtimalle sözleşme ile çek-senedin hiçbir ilişkisi yoktur diyecektir. 1-Sözleşme ile çek-senet arasındaki bağlantıyı nasıl kurabiliriz? 2-Sözleşmedeki ödemelerle senet-çek miktarları aynı ise taraflar da aynı olduğundan bağlantı kabul edilir mi? Miktarlar da tutmasa bağlantı kabul edilir mi? |
![]() |
#2 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Maalesef Kambiyo senetleri bildiğiniz gibi sebepten mücerrettir. Bir sebebe bağlı olduğunu yazılı delille ispat zorunludur. Bu itibarla sözleşmede açıkça yazılı olmadıkça verilen çek veya senedin illi olduğunu ispatlamak başka bir yazılı delil olmadıkça mümkün değildir. Taraflar tacir ise ve ticari defter tutmakla yükümlü iseler, ticari defter kayıtları ile ispatlamaya çalışın. Şirketler, sebepsiz çek veya bono düzenleyemezler. Çek veya senet verdiklerinde bunu defterlerine bir karşılık göstererek kayıt ederler. Dolayısıyla size bir çek veya senet veren şirketin, kambiyo defterine ve diğer tutulması zorunlu ticari defterlerine birbiriyle irtibatlandırılarak sebebinin gösterilmiş olması icap eder. (diye düşünüyorum) |
![]() |
#3 |
|
![]() YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1220 K. 2004/136 T. 19.1.2004 • ÇEKİN KARŞILIKSIZ KALMASI ( Kural Olarak Borcun Tasfiyesine Yönelik Olarak Verildiğinin Kabulü Gereği - Çekin Davalının Ticari Defterinde Kayıtlı Olmamasının Tek Başına Karşılıksız Kaldığını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı ) • SONRADAN ALINACAK MAL KARŞILIĞINDA ÇEK VERİLMESİ ( Çekin Sipariş Edilen Mal Karşılığında Avans Olarak Verilmesi Malın İse Teslim Edilmemesi - Çekin Karşılıksız Kaldığı İddiasının Usulüne Uygun Delillerle Kanıtlanması Gereği ) • YEMİN ( Dava Dilekçesinin Deliller Bölümünde Vesair Yasal Deliller Denildiğinden Yemin Deliline Dayanıldığının Kabulü Gereği - Davacının Davalıya Yemin Teklifine Hakkı Bulunduğu Hatırlatılıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği ) 6762/m. 692 1086/m.337 ÖZET : Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan sonradan alınacak mal karşılığı önceden çek verdiğini, mal alınmadığı için bedelsiz kalan çekin takibe konduğunu belirterek, 27.2.2001 tarihli, 1.650.000.000.- TL. bedelli çekden dolayı borçlu olmadığının tesbitine, takibin durdurulmasına ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çek bedelini davacıya borç olarak verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bir tacirin alacak ve borçlarının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının asıl olduğu, davacının davalının ticari defterlerine dayandığı, davalı vekilinin ise müvekkilinin defterlerinde bu hususta herhangi bir kayıt olmadığını belirtmesi üzerine çekin bedelsiz kaldığı savına değer verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu karinenin aksine olarak, çekin sipariş edilen mal karşılığı avans olmak üzere verildiği ancak mal teslim edilmediği için karşılıksız kaldığı yolundaki iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Çekin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması tek başına karşılıksız kaldığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinin deliller bölümünde "v.s. yasal deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözetilerek davalıya yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında bir isabet görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
![]() |
#4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Soruya göre ihtilafın halli ancak defterlerde senet kayıtlı olup da hangi amaçla deftere kayıt edildiği, yani senedin veriliş nedeni de belirlenebilirse bir anlam ifade edecektir. Başka deyişle bu olayda senedin defterde hiç yer almamasının değil kayıtlı olması halinde sözleşme ile irtibatlandırılabilmesi bakımından soru sahibi için bir manası olacaktır. O manada defterlere dayanılabileceğini belirtmek istedim. Diğer yandan ticari defterlerin delil kuvveti noktasında defter münderacatı kapsamının tayini için, Yargıtay'ın yerleşik kabulü olan ve defterde yer almayan hususların leyh veya aleyhte delil olarak nitelendirilemeyeceğine dair kabulü, bence çok doğru bir çıkarım değildir. Defter kapsamına, defterde "kayıtlı olan hususlar" girebileceği gibi, "kayıtlı olmayanlar" da menfi manada girebilir. Bu konuda aşağıya eklediğim kararda bulunan karşı oy yazısına -tamamıyla- katılıyorum. Yargıtay'ın, Ticari Defterlerin delil gücü bakımından yerleşik uygulamasını ise kesinlikle yanlış buluyorum. ![]()
|
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ ESAS NO : 2010/10178 KARAR NO: 2011/625 Karar Tarihi :24.01.2011 ÖZET: Davalı, davacıdan çek nedeniyle alacaklı olduğunu ticari defterlerine kayıt etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı sonuçlarına da katlanmalıdır. Çünkü ticari defterlere kaydedilen bir kayıt belli koşulların gerçekleşmesi halinde sahibi lehine delil kabul ettiği gibi, kaydın mevcut olmaması da aleyhine delil teşkil eder. Mahkemece, davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu raporunda; açıkça davalı defterinde davacıdan alacaklı olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı saptanmıştır. Bu belirleme davalı aleyhine delil teşkil eder. Bu durumda davalı kaydı zorunlu olmasına rağmen ticari deftere bunu kaydetmemiş olması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekir. Davalı cevap dilekçesinde sair delil demek suretiyle yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından davalıya yemin teklif etmek hakkı hatırlatılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Dava ve Karar: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Davacı, dava ve birleşen davasında, davalıdan alacağı kereste karşılığı her bir; 8.350.00.-TL bedelli üç adet çek keşide ederek davalıya verdiğini, ancak davalının keresteleri teslim etmediğini belirterek karşılıksız kalan çeklerden dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekin bir ödeme vasıtası olup illetten mücerret olduğunu, davacının çek bedelini ödediğini kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, çekin ödeme vasıtası olduğu, davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verdiği karar davacı tarafça temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafça keşide edilen çeklerin karşılıksız olup olmadığı, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinden kaynaklanmaktadır. Davacının davalıya her biri 8.350.00.-TL meblağlı üç adet çek verdiği, bu çeklerin karşılığının çıkmadığı, davalının davacı hakkında icra takibi yaptığı dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Menfi tespit davasında kural olarak alacaklı davalının, alacaklı olduğunu yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Diğer bir deyişle alacaklının senede dayanması halinde (çek, bono vs.) borçlu olmadığının ispat yükü davacıdadır. Davacı aynı nitelikte bir delil ile borçlu olmadığını kanıtlamalıdır. Davalı elinde yukarıda açıklandığı üzere 3 adet çek vardır; çekin ödeme vasıtası olduğu gözetildiğinde davalının alacaklı olduğu davacının aynı şekilde yasal delille borçlu olmadığını kanıtlaması gerekir. Davaya konu çeklerin keşidecisi davacı olup davalı şirket lehdar konumundadır. Davalı şirket olduğundan tacir olduğunun kabulü zorunludur. Davacı dava dilekçesi ve delil listesinde davalının ticari defterlerine dayandığını kabul etmiştir. Diğer bir deyişle davalı defterlerindeki kaydı kabul edeceğini beyan etmiştir. Davalı tacir olduğuna göre TTK. 66. maddesi gereğince, her tacir, ticari işletmenin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadıyla, işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmaya mecburdur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bir hukuki işlem nedeniyle alacaklı ise buna defterlerine kayıt etme zorunluluğu vardır. Tacirin ticari defter tutma ve işlemlerini kayıt etmesi veya etmemesi hukuki sonuçlar doğurur. Bu bağlamda usulüne uygun tutulmuş defterlerdeki kayıtlar sahibi lehine delil teşkil eder. Buna karşılık usulüne uygun tutulsun veya tutulmasın aleyhteki kayıtlar da sahibi aleyhine delil teşkil eder. TTK 66 ve devamı maddelerine göre davalı, davacıdan çek nedeniyle alacaklı olduğunu ticari defterlerine kayıt etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı sonuçlarına da katlanmalıdır. Çünkü ticari defterlere kaydedilen bir kayıt belli koşulların gerçekleşmesi halinde sahibi lehine delil kabul ettiği gibi, kaydın mevcut olmaması da aleyhine delil teşkil eder. Mahkemece, davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu olan 09.02.2009 tarihli bilirkişi raporunda; açıkça davalı defterinde davacıdan alacaklı olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı saptanmıştır. Bu belirleme davalı aleyhine delil teşkil eder. Bu durumda davalı TTK 66. maddesi gereğince kaydı zorunlu olmasına rağmen ticari deftere bunu kaydetmemiş olması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekir. Ne var ki, davalı cevap dilekçesinde sair delil demek suretiyle yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından davalıya yemin teklif etmek hakkı hatırlatılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2- Yukarıdaki belirtilen nedene göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı lehine BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 17.15.-TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.01.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi. MUHALEFET ŞERHİ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; dava İİK’nun 67. maddesine dayalı ve çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, TTK’nun 557. maddesi hükmü gereğince, bunlarda mündemiç olan hakkın senetten ayrı dermeyan edilemeyeceği gibi, başkalarına da devredilemeyeceğine, ödeme vasıtası olan çekin aynı zamanda ispat vasıtası olma özelliğini de taşımasına (Prof. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku Sh. 20), davalının böyle bir senede dayanması ve asli ilişki bakımından kendini bağlayıcı hiçbir beyanda bulunmaması karşısında davacının aynı kuvvette bir yazılı belge ile senedi hükümden düşürmesinin zorunlu olmasına ve tacir olan davalının dava konusu çeki ticari defterlerine işlememiş olmasının somut olayda sonuca etkili olmaması karşısında yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çek hamilinin çekin elinden kandırılarak çıktığı iddiası, suç duyurusu ve çekin iptali başvurusu | CASTLE | Meslektaşların Soruları | 3 | 04-10-2011 17:24 |
Sözleşmeye dayanan önalım hakkı + Sözleşmeye aykırılık | nihilietzsche | Meslektaşların Soruları | 8 | 21-01-2010 11:49 |
Tasfiye şirketin markası nasıl hükümsüz sayılabilir?veya nasıl iptal ettirilir? | Av.Bilgin Elial | Meslektaşların Soruları | 2 | 08-04-2009 22:11 |
Miras kalan daireyi dört hissedardan biri nasıl satar veya ne yapabilir? | köktaş | Meslektaşların Soruları | 3 | 10-09-2007 16:12 |
Konut Veya İşyeri Olarak Kiraya Vermek Vergiyi Nasıl Etkiler ? | levent | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 18:26 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |