  | 
            
            Alıntı: | 
            
              | 
           
         
         | 
        
         | 
        
        
        
          
            
              | 
            
            
            Yazan Av.F.Karakurt | 
            
              | 
           
         
         | 
        
        
        
         | 
       
     
    
      
        | 
         | 
         | 
        
         | 
       
      
        | 
         | 
        
        A  şahsı,  1981 yılında,   amcasının  oğluna  ait bir  arsanın  1/2  hissesini,   bedelini  ödemek suretiyle   yazılı belge  olmaksızın  satın almıştır .Ancak,   aileler  arası gelenek,  saygı  ve hiyerarşi nedeniyle, amcaoğlu ,  A şahsına  tapuda satış ve arsanın  devrini yapmamıştır,  A şahsı da bunu   talep edememiştir. Bu  olaydan sonra  yurt dışına giden amcaoğlu,  oradan  A şahsına  yazdığı mektupla,   arsa  üstüne ev yapılması talimatı ile bu eve ait alınacak izin ve su,  elektrik işlemleri için noterden vekaletname vermiş.  
 A şahsı da,  bu arsa üzerine  3 daireli bir bina yapmış ve 1982 den beri o binada oturmaktadır.   
(Binanın vergisinin ödenmesine rağmen ,   tapuda  halen arsa gözükmektedir.) 
Geçen ay  A şahsının kapısını  çalan bir kişi,  müteahhit  olduğundan bahisle , amcaoğluna ait olan yerle ilgili Kat Karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve bu nedenle de söz konusu binadan  çıkmasını istemiş.  
A şahsı panik içinde  amcaoğluna gittiğinde,  amcaoğlu bu kez  de   adi bir kağıda    "... A şahsı..... yerde benim ortağımdır"     diye  bir yazı yazmış ve bu yazıyı    A şahsına vermiştir. 
Şu anda,     A şahsı  amcaoğluna karşı  tapu iptali ve tescil davası açmak ve  ayrıca 1/2 si  kendisine ait olduğunu bildiği yere inşaat yapmasından dolayı da  inşaat bedelini talep etmektedir. Israrla da amcaoğluna yemin teklif etmeyi düşünmektedir.  
 A şahsının elinde bulunan  adi yazılı belge ,  vekaletname  ve mektup  yazılı delil başlangıcı olur mu ?  Bunlara  dayanılarak  dava  açılabilir mi    Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.  
         | 
        
         | 
       
      
        
          | 
        
         | 
        
          | 
       
     
     | 
  
İddianın ileri sürülüş biçimine göre; inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Bu tür bir iddianın 
kanıtlanması 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında sözü edilen 
yazılı belge sunulmasına  veya  
yazılı  delil  başlangıcı sayılacak  nitelikte  bir bulgunun varlığına 
bağlıdır. Davacı dilekçesinin deliller bölümünde “ve sair” demek suretiyle “ 
yemin deliline de” dayanmıştır. Bilindiği üzere; yemin 6100 sayılı HMK’nun 228. (1086 sayılı HUMK’nun 337. vd. ) maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir.
Diğer bir anlatımla elinizde bulunan belgelerden, amca oğlunun verdiği belge, diğer yan delillerle de ( mektup, vekâletname vs.)desteklenen delil veya en azından yazılı delil başlangıcı ( mukaddime-i beyyine)dır. Kolay gelsin.