![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Asliye Hukuk mahkemesinde görülmekte olan bir davamızda hakim karar vermek için gün vermişken,karşı taraf açmış olduğu bağlantılı başka bir davada tensiple birlikte birleştirme talep ettiğinden, dosyalar görülmekte olan davamızda birleştirilmiştir. duruşma sırasında hakim dosyaların birleştirilmiş olduğunu söyledi ve karşı tarafın dava dilekçesini duruşmada tarafımıza tebliğ etti. biz de dosyada karar verilmek üzere olduğunu bu nedenle birleştirmenin usul hukukuna aykırı olduğunu ve davanın reddini talep ettik. Ancak zaten birleştirilen dosyalar nedeni ile karar verilmedi yargılama devam etmekte. benim sormak istedğim şu;
duruşma bittikten sonra hakim bey gülerek ![]() |
![]() |
#2 |
|
![]() Sonuçta yeni bir dava. İlk itiraz süresi içinze zamanaşımı def'inde bulunabilirsiniz. Hatta Yargıtay, yanıt dilekçesinin ıslahı yolu ile dahi zamanaşımı def'inde bulunulabileceğini kabul etmektedir.
|
![]() |
#3 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Hakim Bey'in dediğini yapabilirsiniz. ![]() |
![]() |
#4 |
|
![]() cevaplarınıziçin teşekkür ederim. evet ben de hakim beyin dediğini yapacam zaten
![]() |
![]() |
#5 |
|
![]() hakimin reddi gerekir.
tabi sizin için iyi bir durum. |
![]() |
#6 |
|
![]() Hakim duruşmada size başka bir davanın dilekçesini nasıl tebliğ eder??? bu davaya nasıl devam eder ve onları birleştirir?? Sonradan açılan dava için asile tebligat çıkmalıydı.Bu dava için taraf teşkili bile tamamlanmamış, siz bu dava için müvekkiliizden yetki aldınız mı?? Genel vekile yapılan tebligat usulsüzdür.
Müvekkiliniz bu davaya şahsen kendisi bile her zaman başka bir avukatla hatta sizin vasıtanızla dahi zaman aşımı definde bulunabilir. Bu halde karar verilse bile temyizde birleşen dava bozulur. |
![]() |
#7 |
|
![]() Sn Murat An, karşı taraf davayı açarken tensiple birleştirme talebinde bulunmuş ve müvekkile veya görülmekte olan diğer davada vekil olmam sebebiyle bna herhangi bir tebligat yapılmadan dosya üzerinden hakim birleştirme kararı vermiştir. tensiple birleştirma yapılamayacağına ilişkin herhangi bir yargıtay kararına ulaşamadım. Sn Murat tensiple birleştirme yapılamayacağına ilişkin olarak dayanak gösterebileceğiniz yartay kararı varsa eklerseniz sevinirim
![]() |
![]() |
#8 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Benim açtığım bir davada, tensiple birlikte birleştirildi.Ve bu dosyalarla ilgili karar verildi, temyizden ve tashihi karardan da geçti, karar onandı.Size yararlı oldu mu bu bilgiler bilmiyorum.Kolay gelsin. |
![]() |
#9 |
|
![]() evet sanırım oldu tşk ederim
![]() |
![]() |
#10 |
|
![]() Sayın meslektaşlarım. Burada esas nokta tensiple birleştirme yapılıp yapılmaması değil, birleşen dava için davalı asile tebligat yapılmadan genel vekile tebligat yapılması ve onun da zamanaşımı defini ileri sürmediği olgusudur. Size duruşmada yeni davanın dava dilekçesi uzatıldığında "bu yeni bir davadır, genel vekil sıfatıyla bana tebligat yapılması usulsüz olur, asile tebligat yapılsın" demeniz gerekirdi. Öyle ya, belki asil bu dava için uzmanlık konusuna göre başka bir vekil atayacak!!! Ya da bu dava için avukat tutmak istemiyor (parası yok vs), belki davayı kabul edecek??? Vekile duruşmada tebligat yapılması ancak devam etmekte olan vekaletnamesini sunduğu dosya için mümkündür. Avukat tebligatı alıp sözlü olarak beyanda bulunmuşsa da asil birleşen davaya her zaman zamanaşımı definde bulunabilir. Ayrıca her konuda Yargıtay kararı aramayalım lütfen, hukukun mesnedi emsal yargı kararı değil somut düzenleyici norm olmalıdır.Hakimin hukukunu değil meri kanunların hukukunu savunmalıyız.
|
![]() |
#11 |
|
![]() tensiple birleştirme olmaz, tutuklama olmaz, müşahade olmaz, bunlar mahkeme kararıdır,
tensip mahkeme hakiminin duruşmaya hazırlık için gerekli vazifesini yapmasıdır. meğerki tensiple ihtiyati tedbir/haciz verilsin tensip duruşma hazırlığıdır, hakimin tarafsızlığı bitmiştir çekinmesi gerekir, size tavsiyede bulunmuştur, bu davayı açan karşı yan dava dilekçesini sizin müvekkilinize çıkarmamışsa bu mahkeme müdürünün ve hakimin görevini ihmal ettiğini gösterir. artık en ücra yerlerdeki en deneyimsiz hakimlerimiz bile böylesi hatalar yapmıyor, hayırlı işler |
![]() |
#12 |
|
![]() öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim. Sn Murat AN çok doğru bir tespitte bulunmuşsunuz. (Yapılan tebligatın usulsüzlüğü konusunda)açıkçası her konuda yargıtay kararı arama konusuna kesinlikle karşı olmama rağmen, ne yazıkki bu konuda tam bir uygulama ve karar birliği olmadığından , karar arama ihtiyacı duymak zorunda kalıyorsunuz malesef. Ben yine de bu konuda ulaştığım bir yargıtay kararını faydalı olacağını düşündüğüm için aktarmak istiyorum.
Yargıtay Kararları 275 İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/41 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2007/25124 Karar No. 2007/35726 Tarihi: 28.11.2007 MEMURLAR İÇİN ÖN GÖRÜLEN İKRAMİYEDEN İŞÇİ STATÜSÜNDE ÇALIŞAN DAVACININ YARARLANAMAYACAĞI MİKTARLARI BELİRLENEBİLEN ALACAKLAR İÇİN AÇILAN EK DAVALAR İÇİN AYRI AYRI VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEYECEĞİ ÖZETİ: Davacı lehine kurulan ikramiye alacağının dayanağı 4792 sayılı kanunun 17. maddesidir. Bu madde 3. fıkrasında "... Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline… İkramiye verilir." şeklinde düzenleme vardır. Oysa davacı talebi, Mahkeme kabulü ve Hukuk Genel Kurulu Kararına göre davacının işçi statüsünde çalıştığı kabul edilmektedir. Ayrıca davacı ile yapılan sözleşmelerde ikramiye ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ikramiye alacağının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır Davacı bir kısım işçilik alacakları için kısmi dava açmış, daha sonra alınan bilirkişi raporu üzerine ek dava ile fazlaya ilişkin saklı tuttuğu talepleri için ek dava açmıştır. Mahkemece ek dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilip, yargılama yapılmak suretiyle davalı tarafın savunması ve varsa zamanaşımı defi hususunda beyanı alınmadan tensiple birleştirme kararı verilmiştir. Bu uygulama usule aykırı olduğundan açılan kısmi dava dilekçesindeki miktarlar esas alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken ek davadaki miktarlara da karar Yargıtay Kararları 276 verilmesi hatalıdır. Kabule göre miktarı belirlenebilen alacaklarla ilgili kısmi dava açılıp daha sonra ek dava ile miktarın belirlenmesi durumunda dava açma hakkı kötüye kullandırıldığından TMK 2. maddesi uyarınca " hakkın kötüye kullanılamaması" kuralı göz önüne alındığında ek ve ek davalar için ayrı ayrı vekâlet ücretine karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur DAVA: Davacı, fazla mesai, döner sermaye alacağı ile ikramiye alacağının ödetilmesine, karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendinlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı lehine kurulan ikramiye alacağının dayanağı 4792 sayılı kanunun 17. maddesidir. Bu madde 3. fıkrasında "... Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline… İkramiye verilir." şeklinde düzenleme vardır. Oysa davacı talebi, Mahkeme kabulü ve Hukuk Genel Kurulu Kararına göre davacının işçi statüsünde çalıştığı kabul edilmektedir. Ayrıca davacı ile yapılan sözleşmelerde ikramiye ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ikramiye alacağının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır. 3-Davacı bir kısım işçilik alacakları için kısmi dava açmış, daha sonra alınan bilirkişi raporu üzerine ek dava ile fazlaya ilişkin saklı tuttuğu talepleri için ek dava açmıştır. Mahkemece ek dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilip, yargılama yapılmak suretiyle davalı tarafın savunması ve varsa zamanaşımı defi hususunda beyanı alınmadan tensiple birleştirme kararı verilmiştir. Bu uygulama usule aykırı olduğundan açılan kısmi dava dilekçesindeki miktarlar esas alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken ek davadaki miktarlara da karar verilmesi hatalıdır. Kabule göre miktarı belirlenebilen alacaklarla ilgili kısmi dava açılıp daha sonra ek dava ile miktarın belirlenmesi durumunda dava açma hakkı kötüye kullandırıldığından TMK 2. maddesi uyarınca "hakkın kötüye kullanılamaması" kuralı göz önüne alındığında ek ve ek davalar için ayrı ayrı vekâlet ücretine karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 28.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Ceza Usul Hukuku için kitap tavsiyeleriniz? | mc_cruzie | Hukuk Lisans Eğitimi | 3 | 15-08-2012 15:54 |
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (Yeni) | Av. Can DOĞANEL | Hukuk Haberleri | 0 | 12-12-2007 10:52 |
Ceza Usul Hukuku İle ilgili bir pratik çalışma | Seyda | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 19-02-2007 09:14 |
usul hukuku ile ilgili bir soru | iyas | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 22-08-2006 20:58 |
Ceza usul hukuku | denizcakmak83 | Hukuk Lisans Eğitimi | 3 | 06-05-2006 14:16 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |