25-09-2005, 00:47 | #1 |
|
Hukukçular : orada Mısınız?
Uzun bir süredir Hukuk Site'mizi düzenli olarak izleyemiyordum. Bugün, ülkemizde son bir kaç gündür yaşanan ve "hukuk mu,guguk mu ?" denilecek olaylar konusunda Sitemizin çoğunluğu Hukukçu olan üyelerinin ne düşündüğünü öğrenmek ve bilgilenmek amacıyla siteyi galiba boş yere dolaştım..
Bu konuda hiç mi görüş bildiren yok, ben mi bu görüşlere ulaşamadım ? Yoksa İstanbul 6.İdare Mahkemesinin aldığı "YÜRÜTMEYİ DURDURMA " kararı için asıl konuşması gereken hukukçularımız hala bu sitedeler mi yoksa başka "ne şiş yansın ne kebab" veya "Beni ısırmayan yılan...." türünden sitelere mi taşındılar..? Bir bilen varsa yanıtlasın... Ulaş DEMİRAY |
25-09-2005, 16:55 | #2 |
|
Dava dosyasını, davanın gerekçelerini, kararın içeriğini ve gerekçelerini bilmiyorum. Dolayısıyla karar hakkında hukuki bir yorum yapamam. Ancak bildiğim tek birşey var o da, bir Mahkeme Kararı varsa ona uyulmalıdır. Karar doğru ya da yanlış olabilir, bunun hukuk sistemi içinde düzeltilme mekanizmaları vardır. Karar yanlış dahi olsa kararı ve mahkemeyi toplumsal bir linçin odağı haline getirip, daha sonra bu kararın arkasından dolaşarak amaca ulaşmayı mübah görmeyi kabul edemiyorum.
Ancak bu davranışa Türk Toplumu ve bireyleri olarak hiç yabancı değiliz. Bizler için "hukukun üstünlüğü" ilkesi ancak hukuk bizim yanımızda olduğunda geçerlidir. Ne zaman ki, hukuk bizim yanımızda yer almaz, o zaman hatalı olan odur ve bizim ona uymamamız caizdir. |
26-09-2005, 10:55 | #3 |
|
Admin'in görüşlerine yüzde yüz katılıyorum. İdare Mahkemesi bir karar vermiştir; bu karara, herkes - işine gele de, gelmese de - saygılı olmak ve uymak zorundadır.
|
26-09-2005, 20:33 | #4 |
|
İdare mahkemesinin Yürütmeyi Durdurma kararı bana göre de hatalıdır ancak neticede bir mahkeme kararıdır. Mahkemeye saygılı olmak gerekir. Ayrıca mahkemenin kaç numaralı mahkeme olduğu önemli değildir. Yazılmaması gerekirdi. Hele ki numarası yanlış yazılırsa... daha kötü...
|
27-09-2005, 18:11 | #5 |
|
Selamlar,
Sayın Ulaş Demiray gibi ben de konu hakkında "hukuki görüşü" olan varsa yazar nasılsa diye beklemiştim. Konu sıkıntılı olunca soruya verilen yanıtlar "kısıntılı" olmuş. Ben bir kaç soru sorayım. Belki Sayın Ulaş Demiray'ın merakını da gidermiş oluruz. 1- Sözkonusu davada davacıların aktif husumet ehliyeti var mıdır? 2- İdare Mahkemesine yürütmeyi durdurma istemli dava açıldığında, mutlaka davalı idarenin savunma süresi beklenmektedir. Somut olayda savunma beklenmediğine göre dava konusu "müstacel hallerdenmidir?" 3- Bilimsel ya da bilimsel olmayan bir toplantıya katılanların, kimler olduğunu, finansman konusunu araştırmak Mahkemenin görev alanına girmektemidir? * Dava konusu idari işlemin hangi idari süreçle tesis edildiği, söz konusu işlemle ilgili olarak herhangi bir idari birime bildirimde bulunup bulunulmadığının sorulması, işlem ve sair belgelerin onaylı örneklerinin istenmesi, * Konuşmacıların hangi kriterlerin göz önüne alınması suretiyle seçildiğinin sorulması, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin, (Başvurular, yayın listesi, akademik kariyer ve değişik görüş sahibi olma ve benzeri) onaylı örneğinin istenmesi, * Toplantının görüşünü ifade edecek olan herkesin katılımına açık olarak düzenlenip düzenlenmediği, farklı bir ifade ile toplantıya farklı görüş sahiplerinin katılımına imkan tanınıp tanınmadığı, değişik görüş sahiplerinin temsil edilmeleri yönüyle davet edilip edilmediğinin araştırılması, * Şayet toplantı dar çerçeveli bir katılım ile düzenlendiyse katılımcıların hangi kriterlere göre belirlendiğinin sorulması, ilgili tüm bilgi ve belgeler (başvurular, yayın listesi, akademik kariyer bilgisi, referanslar gibi),istenmesi, * Konuşmacı ve katılımcıların ulaşım ve konaklama giderleri ile konferans giderlerinin ne şekilde karşılandığı, şayet sözü edilen gider üniversiteler ve katılımcılar dışındaki kişilerce karşılanıyorsa sponsor olan gerçek veya tüzel kişilerin ne şekilde belirlediği sorularak tüzel ve gerçek kişilerin tümünü gösteren listenin onaylı bir örneğinin istenmesi, hukuki olabiir mi? 4- Örneğin bir gurup hukukçu, İsiklal Mahkemeleri ile ilgili bir panel düzenlese ve bir başka gurup hukukçu da "bu bir tabudur" "ne gerek var şimdi kaşımaya" "geçmişimizle yüzleşmeyelim, üzülürüz" "-anne bak kral çıplak- diyenlerin bu toplumda yerinin olmadığı" düşüncesiyle idare mahkemesine yürütmeyi durdurma istemli dava açsa, sayın mahkeme yukarıda yazdıklarım gibi hukuka uygun! gerekçelerle yürütmeyi durdurma kararı verecek mi? Kendisine hukukçu diyenler, ne olursa olsun mahkeme kararıdır, uymak gerekir diyecek mi? Saygılarımla... |
28-09-2005, 10:59 | #6 |
|
En başında belirtmek gerekir ki yapılacak konferans, İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararı ve ardından konferansın başka bir mekanda gerçekleştirilmesi birbiri ile içiçe geçen zincirleme bir süreçte, hukuki perspektiften birçok sorun doğurmuştur. Hukukun koruma altına aldığı bir çok konu ve değer bazı süreçlerde birbiri ile çatışma içine girmiştir.
Hukukçunun korunması gereken birden çok değerin birbiriyle çatışması halinde (çatışma durumunda değerlerden birinin diğerine üstün tutulması, tercih edilmesi) izlemesi gereken yöntem, hukukun koruması altındaki değerlerden hangisine öncelik tanınması gerektiğinin tespit edilmesidir. Somut olayda, konunun sadece hukuki açıdan değerlendirilmesi ve olayın siyasal, toplumsal, etik yönlerinin dikkate alınmaması da bizi çağdaş bir hukukçuluktan ziyade yasacı bir teknisyen olmaya kadar götürebilir ki, bundan kaçınmak gerekir. Bu nedenlerle, konunun hukuki boyutundan önce bu ülkede yaşayan bir kişi olarak, yargı kararıyla da olsa akademik özerkliğe ve ifade özgürlüğüne yönelik engelleyici bir tavrı, işlemi adil, haklı ve hukuki bulmuyorum. Her mahkeme kararına saygı duymak da gerekmez. Mahkeme kararlarına uymanın bir yasa hükmü olduğu, aynı zamanda olması gereken bir düzenleme olduğu kuşkusuzdur. Ancak, mahkemeler ulus adına karar verme yetkisini nereden alıyorsa, üniversitelerde yargının bile karışamayacağı bilimsel faaliyette bulunma hakkını oradan alıyorlar. Mahkeme önünde görülmekte olan, henüz kesinleşmemiş bir davaya ilişkin yorum ve mütalaada bulunmak, bazı hukukçuların (bana göre motomot yasacı zihniyete yatkın olanların) dediği gibi suç değildir. Nitekim, bu konuda AİHM' nin meşhur "Thalidomide Çocukları" vakası ile ilgili olarak verdiği kararda, önemli toplumsal olaylarda, mahkemede görülmekte olan bir davanın konusunun, kamuoyunda tartışılmasının illa yargıyı yönlendirmek penceresinden görülmemesi gerektiği, bu konuya ilişkin görüşlerin tartışılmasının, olayı mahkeme duvarları arasına hapsetmekten kurtaracağı ve yargının daha sağlıklı bir sonuca ulaşmasına yardımcı olacağı vurgulanmıştır. Bence de, önemli olan hakaret, aşağılama boyutuna varmayan eleştirinin sağlıklı olduğudur. Unutmayalım ki eleştiri, doğası gereği sert ve kırıcı olacaktır. Çağdaşlık, eleştiriye tahammül etmektir. Üniversite de, yargı da eleştiriden muaf değildir. Kararın kesinleşmesini beklemek, dosyayı bir bütün olarak görmek, kararın gerekçelerini tam olarak okumak gerekir vs gibi iyiniyetli, ilk bakışta serinkanlı ve hukukçuya yakışır gibi görünen tutumlar; kanımca, bu vaka açısından çok inandırıcı ve geçerli olmayan gerekçelerdir. Çünkü, başvuru da, başvuru gerekçesi de, karar da, karar gerekçesi de biliniyor ve dosyada bilemeyeceğimiz çok çok özel bir bilgi ve belge de olamayacağı ayan beyan ortada... (Eğer beni mahcup edecek bir olgu ortaya çıkarsa, seve seve bu görüşlerimi değiştirmeye de hazırım). Bütün bunlardan sonra, diyorum ki yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi de, mahkemelerin dış etkenlerden olumsuz yönde etkilenmesinin önlenmesi de, mahkeme kararlarına uyulması da hukuken korunması gereken önemli değerlerdir. Ancak, bilimsel özerklik de, ifade özgürlüğü de aynı şekilde herkese karşı hukuken korunması gereken değerlerdir. Kamuoyu da, bu mahkeme kararı ile ilgili olarak siyasal tepkisini göstermiş ve kararı geniş bir kesim yanlış bulmuş, eleştirmiştir. Bazıları ise kararı doğru bulmuşlardır. Bunları olağan karşılıyorum. Ben bu olayda, bilimsel özerklik ve daha da önemlisi ifade özgürlüğü ile yargının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için dış etkenlerden korunması arasında bir çatışma görüyor ve demokratik bir toplumda ifade özgürlüğüne öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Uzun olduğunun farkındayım, ama sabrınıza sığınarak, affınızı isteyerek iki noktaya daha değiniyorum.. Birincisi, yargı tarihinde bu konuda alınmış ilk karar olduğu, bu kadar vahim bir kararın ilk olduğu vs yönündeki hezeyanlar.. Bilenler bilmeyenlere hatırlatsın, yakın geçmişte, buna benzer hatta daha da vahim bir çok hukuksuz, kanuna apaçık aykırı yargı kararı vardır. Fazla büyütmeyelim, serinkanlılıkla bu kararı da yargı tarihindeki yüzlerce, binlerce kötü örnekten biri olarak tarihteki yerine gönderelim... İkincisi, iyi ya da kötü, hukuka uygun ya da aykırı bir mahkeme kararına uymak yükümü konusundaki tutumlar... Bu konuda da katı bir tavrımız olmamalı... Biliyorsunuz, çağımızda, Sokrates'in karara uyma yönündeki meşhur tutumu da sorgulanıyor... Bana kalsa, bu olayda mahkeme kararına katılmamakla birlikte, gereğini yerine getirir ve -bana göre bilerek ve isteyerek kısıtlanan- itiraz hakkımı kullanır, sonucunu bu yoldan almaya çalışırdım gibi geliyor, ama hukukun sunduğu olanakları kullanarak konferansı başka bir mekanda gerçekleştirenleri de salt bu nedenle kınayamıyorum... Kimileri, bu tavrın kanunun arkasından dolanmak olduğunu söylese bile, ben kanuncu değil, olaya salt mevzuat gözlüğü ile bakmamaya çalışan bir hukukçuyum. Tabi, yanlış anlaşılmaması için not etmekte yarar var. Benim gibi düşünmeyen arkadaşlarım da elbette hukukçudur. |
28-09-2005, 16:30 | #7 |
|
Selamlar,
Sayın akınatalay'ın yazdıklarının altına imzamı atıyorum. Bir alıntı ile katkıda bulunmak isterim. " Evet, yargıçların görevi, hukuka göre karar vermektir. Ülke koşulları ve yararları gibi safsatalara göre karar vermek değildir; yargıçların görevi hukuku kurtarmaktır, ülkeyi ve ulusu kurtarmak değildir. Eğer yargıçlar ülkeyi kurtarmaya özenirlerse hüküm kurmuş olmazlar, hükümet etmiş olurlar. O zaman rejimin adı demokrasi olmaz;-Yargıçlar hükümeti:dikastokrasi- olur. Yargıçlar da, ne hukuku ne de ülkeyi kurtarmış olurlar. Ama büyük olasılıkla ülkeyi batırırlar." (Beccaria'nın İnsanlığa Bildirisi, s.43, Sami Selçuk) Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İdare Mahkemesi Kararı Ve Vekalet Ücreti | Av.Nebi | Meslektaşların Soruları | 22 | 22-02-2013 10:56 |
aile mahkemesinin görevleri ve istenebilecek tedbirler nelerdir? | calforn | Meslektaşların Soruları | 6 | 14-12-2006 10:23 |
ticaret mahkemesinin görev alanı | mustafayıldız | Hukuk Sohbetleri | 1 | 23-04-2006 15:08 |
Son Çıkan Af Yasası İptal Edildi Ama Yürütmeyi Durdurma Kararı Verilmedi! | aristo | Meslektaşların Soruları | 0 | 30-05-2002 22:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |