|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-12-2007, 16:46 | #1 |
|
Müddeti Muhafaza
Sn Meslektaşlarım
Bir dosyamız Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) karara çıktı bu dosyada davacı vekiliyiz. dava kısmen kabul kısmen red şeklinde. kararda "davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyizi kabil olmak üzere... denilmektedir. bu durumda bildigim kadarıyla iş mahkemelerinde ve ceza mahkemelerinde gerekçeli kararın tebliğini beklemek için süre tutum veriliyor. acaba bu karar içinde süre tutum dilekçesi vermemiz gerekirmi? Saygılar |
17-12-2007, 17:00 | #2 |
|
İş veya ceza mahkemesiyse, gerekir. Karar, size tefhim edilmiş.
|
17-12-2007, 17:04 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Aklınızı karıştıran şeyi anlamadım. Saygılarımla |
17-12-2007, 17:05 | #4 |
|
Kararda tebliğden itibaren denildiğine göre süre tutum dilekçesi vermenize gerek yok. Süre tutum dilekçesi tefhimle başlayan sürelerde verilir.
|
17-12-2007, 17:13 | #5 |
|
Sn Suat Ergin iş mahkemeleri ve ceza mahkemelerinde süre tutum verildiğini biliyorum ticaret mahkemelerinde de bu usül geçerlimi kafamı karıştıran bu
|
17-12-2007, 17:24 | #6 |
|
Sayın Hartavi. Ceza, iş ve icra hakimliği kararlarında, temyiz süresi kararın tefhim veya tebliği ile başlar. Oysa, diğer hukuk davalarında temyiz süresinin başlaması için gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerekir. Bu nedenle, ceza ve iş davaları ile icra mahkemelerinde görülen davalarda, karar tefhim edilmişse, henüz gerekçeli karar yazılmadığından ve temyiz süresi başladığından süre tutum dilekçesi vermekteyiz. Olay budur.
|
17-12-2007, 17:26 | #7 |
|
tşkler ilginiz için
|
18-12-2007, 00:27 | #8 |
|
süre tutum vermeyin.gerekçeli karar yazılıp tebliğe aldığınızda süreniz başlayacaktır.
|
24-12-2007, 14:32 | #9 |
|
süre tutum dilekçesi kanunda yer alan bir kurum değildir. eğer karar kanunda belirtilen bütün unsurları içermiyorsa, gerekçesi ile birlikte tamamlanmamışsa zaten temyiz süreside başlamayacaktır. bu sebeble dilekçe vererek süreyi muhafaza etmeyede gerek yoktur.
|
25-12-2007, 00:31 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Süre tutum dilekçesi vermeniz gerektiği düşüncesindeyim. |
25-12-2007, 13:07 | #11 |
|
Sayın vardar süre tutum verileceğine dair sizin gerekçenizi merak ettim. saygılar
|
25-12-2007, 13:21 | #12 |
|
Ben de Sayın Vardar
|
25-12-2007, 13:29 | #13 |
|
Asliye Ticaret mahkemeleri Asliye hukuk mahkemeleri arasında işbölümünden kaynaklanan fark vardır. Asliye Hukuk mahkemelerinde uygulanan usul genel olarak Asliye Ticaret mahkemelerinde de aynıdır.Bir nevi şubesidir.
Gerekçeli kararda tebliğ tarihinden itibaren .... denilmiş. Tefhimden itibaren olsaydı, elinize gerekçeli karar geçtiğinde geçmiş olacaktı zaten. |
25-12-2007, 13:34 | #14 |
|
temyiz süresinin ne zaman başlayacağı hukuk usulü kanunumuzda gösterilmiştir. ayrık durumlar ise ilgili kanunlarda düzenlenmiştir. buna göre; asliye hukuk(olayımızda ticaret) mahkemelerinde temyiz süresi tebliğden itibaren başlar ve 15 gündür. bu konuda herhangi bir tereddüt veya tartışma yoktur.
yani süre tutum dilekçesi vermenize gerek yok çünkü henüz temyiz süresi başlamamıştır. |
25-12-2007, 15:47 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Karar bu kadar açıkken, hadi bırakın kararı bir yana HUMK'nun temyiz süreleri ile ilgili maddeleri bu kadar açıkken, sahi biz neyi tartışıyoruz? |
25-12-2007, 16:47 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
|
25-12-2007, 17:06 | #17 |
|
Süre tutum dilekçesi her ne kadar kanuni bir durum olmasa da , bu dilekçe Temyiz dilekçesi anlamına gelir. Süre tutum dilekçenizi verip, gerekçeli kararın tarafınıza tebliğini beklemenizi tavsiye ederim.
Saygılar.. |
25-12-2007, 17:30 | #18 |
|
Sayın genç meslektaşım İmge Nil HUMK çok açık bir düzenlemeyle GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİNDEN itibaren temyiz süresinin başlayacağını belirtiyor.
Açıkçası tartışmanın başından beri bu sorunun neden sorulduğunu anlayamadım kanun açık..uygulama da açık.... |
25-12-2007, 18:14 | #19 |
|
Valla açıkçası bu konuyu açarken bu konuda sadece teredütte kalanın ben olduğunu düşünüyordum, ama her hukukçunun her olaya ilişkin farklı yorumunun olduğunuda düşünürüm. soruma verilen yanıtlarda bunun en güzel örneği sayın imge_nil meslektaşımın da belirttiği üzere süre tutum dilekçesi vermemizde fayda var Saygılar
|
25-12-2007, 18:31 | #20 |
|
Bence hukukçu, gerekçesiz ve gereksiz iş yapmamalıdır.
|
25-12-2007, 18:44 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2003/10169 Karar: 2004/4018 Karar Tarihi: 13.04.2004 ÖZET: Rizikonun 14.06.2000 tarihinde ihbar edildiği, TTK' nun 1263 üncü maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başladığı ve dava tarihinden önce sona erdiği, ilk davada fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasının saklı tutulan miktar açısından zamanaşımı süresini kesmeyeceği gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle dava reddedilmiştir.Davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. (6762 S. K. m. 1263) Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 12.06.2003 tarih ve 2002/543 - 2003/257 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla (...) gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı vekili, davalı şirketin işyeri sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına aldığı müvekkiline ait işyerinin Tersane İskelesinde bulunan 3 no.lu kızağın deniz taşıtı çarpması sonucunda kırıldığını, davalı şirketin poliçe teminatı altındaki zararı ödenmemesi üzerine açılan kısmi davada 10.000 USD' nın tahsiline karar verildiğini ileri sürerek, bakiye 29.000 USD' nın davalıdan tahsilini işlemiştir. Davalı vekili, süre tutum dilekçesinde zamanaşımı derinde bulunmuş, esas açısından da davanın reddini istemiştir. Mahkemece, rizikonun 14.06.2000 tarihinde ihbar edildiği, TTK' nun 1263 üncü maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başladığı ve dava tarihinden önce sona erdiği, ilk davada fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasının saklı tutulan miktar açısından zamanaşımı süresini kesmeyeceği gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle dava reddedilmiştir. Kararı; davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.220.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13.04.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları **************************************T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2003/13-581 Karar: 2003/527 Karar Tarihi: 01.10.2003 ÖZET : Yargıtay kararının düzeltilmesinin istenildiğine ilişkin açık bir irade beyanı ortaya konulmaksızın, sadece, ileride karar düzeltme isteminde bulunulacağının bildirilmesiyle yetinilmesi halinde, usul hukuku bakımından, karar düzeltme iradesini yukarıda açıklanan şekilde ortaya koymuş olan bir dilekçenin varlığından söz edilemez. Bu açıklamalar çerçevesinde, davacı vekilinin, metni yukarıya aynen alınmış olan dilekçesindeki ifadenin, açık bir karar düzeltme iradesini ortaya koymadığı, sadece, ileride bu yolda bir işlem yapılacağına ilişkin müddeti muhafaza anlamında dilekçe verdiği ve 15 günlük yasal sürede de gerekçeli karar düzeltme dilekçesi vermediği açıktır. Her ne kadar, davacı vekilince verilen 26.5.2003 günlü dilekçede hem karar düzeltme iradesi ortaya konulmuş ve hem de bunun gerekçeleri bildirilmiş ise de, bu dilekçe, tebliğden itibaren işleyen yasal 15 günlük sürenin bitiminden sonra verildiğinden, dikkate alınamaz. (1086 S. K. m. 435, 440, 441) Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 24.4.2002 gün ve E.2002/266,K.2002/380 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 22.1.2003 gün,2003/13-6 Esas, 2003/18 karar sayılı ilama ilişkin olarak davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Karar: Dava, devremülk sözleşmesinin feshi, ödenen bedelin istirdadı ve ecrimisil istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece verilen, sözleşmenin feshine ilişkin istemin reddine, istirdat isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne yönelik karar Özel Dairece; aynı yöndeki direnme kararı da Hukuk Genel Kurulu'nca bozulmuştur. Hukuk Genel Kurulu'nun 22.1.2003 günlü bozma ilamı davacı vekiline 28.3.2003 günü tebliğ edilmiştir. Davacı vekilince, tebliğden sonra 15 günlük yasal süre içerisinde verilen 11.4.2003 günlü dilekçede, aynen "...İlgili dosyanın Hukuk Genel Kurulu kararı tarafımızdan tashihi karar yoluyla yeniden temyiz edileceğinden gerekçeli layihamızı ibraz etmek üzere iş bu dilekçemizin işleme konulmasını arz ederiz..." denilmiş; bilahare, 26.5.2003 havale günlü dilekçe sunularak, karar düzeltme nedenleri açıklanmıştır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede, öncelikle, davacı vekilinin bu dilekçesinin, karar düzeltme isteminde bulunma iradesini ortaya koyup, koymadığı; dolayısıyla, anılan dilekçenin usul hukuku anlamında, karar düzeltme istemini içeren bir dilekçe olarak nitelendirilmesine olanak bulunup bulunmadığı hususu, ön sorun olarak ele alınıp, değerlendirilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesine göre, Yargıtay kararlarına karşı, tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulabilir. 441. madde uyarınca, karar düzeltme istemi bir dilekçe ile bildirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2.maddesindeki, temyiz sebeplerinin, temyiz dilekçesinin verilmesinden itibaren bir hafta içerisinde verilecek başka bir dilekçeyle bildirilmesine olanak tanıyan hüküm, 2494 sayılı Yasa ile ortadan kaldırılmıştır. Böylece, uygulamada "Müddeti muhafaza" olarak adlandırılmış olan müessese de ortadan kalkmıştır. Dolaysıyla, hukuk yargılamasında, süre tutum müessesesi mevcut değildir. Bir dilekçenin, yukarıda değinilen yasa kuralları çerçevesinde bir karar düzeltme dilekçesi olarak kabul edilebilmesinin temel koşulu, o dilekçede, ilgili tarafın, Yargıtay kararının düzeltilmesine yönelik isteği bakımından açık bir iradesinin ortaya konulmuş olmasıdır. Eş söyleyişle, verilen dilekçe, o tarafın, dilekçenin verildiği anda karar düzeltme isteminde bulunmakta olduğunu tam bir açıklıkla göstermelidir. Yargıtay kararının düzeltilmesinin istenildiğine ilişkin açık bir irade beyanı ortaya konulmaksızın, sadece, ileride karar düzeltme isteminde bulunulacağının bildirilmesiyle yetinilmesi halinde, usul hukuku bakımından, karar düzeltme iradesini yukarıda açıklanan şekilde ortaya koymuş olan bir dilekçenin varlığından söz edilemez. Bu açıklamalar çerçevesinde, davacı vekilinin, metni yukarıya aynen alınmış olan dilekçesindeki ifadenin, açık bir karar düzeltme iradesini ortaya koymadığı, sadece, ileride bu yolda bir işlem yapılacağına ilişkin müddeti muhafaza anlamında dilekçe verdiği ve 15 günlük yasal sürede de gerekçeli karar düzeltme dilekçesi vermediği açıktır. Her ne kadar, davacı vekilince verilen 26.5.2003 günlü dilekçede hem karar düzeltme iradesi ortaya konulmuş ve hem de bunun gerekçeleri bildirilmiş ise de, bu dilekçe, tebliğden itibaren işleyen yasal 15 günlük sürenin bitiminden sonra verildiğinden, dikkate alınamaz. Bu durumda, davacı vekilince yasal süresi içerisinde verilen, ancak, Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararına yönelik bir karar düzeltme dilekçesi olarak kabulüne usulen olanak bulunmayan 11.4.2003 günlü dilekçenin reddine karar verilmelidir. Sonuç: Davacı vekilinin, karar düzeltme dilekçesi niteliğinde bulunmayan 11.4.2003 günlü dilekçesinin REDDİNE,istek halinde karar düzeltme harcının iadesine, 24.9.2003 günü ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 1.10.2003 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
25-12-2007, 19:49 | #22 |
|
Yorumsuz
KANUN NO: 5236
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN Kabul Tarihi: 26 Eylül 2004 GEÇİCİ MADDE 2.- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." KANUN NO: 1086 HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU BİRİNCİ KISIM MAHKEMEİ ASLİYE TARAFINDAN VERİLEN HÜKÜMLER MADDE 388 - (Değişik: 3156 - 26.02.1985) Karar aşağıdaki hususları kapsar: 1. Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği, 2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri, 3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep, 4. Hüküm sonucu ile varsa (Değişik ibare: 5236 - 26.9.2004 / m.14 - Yürürlük m.22) "kanun yolu ve süresi", 5. Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları, Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. İKİNCİ FASIL TEMYİZ MADDE 432 - (Değişik: 2494 - 16.7.1981) (Değişik: 1. fıkra : 3156 - 26.2.1985) Temyiz süresi onbeş gündür. (...) (*) Temyiz süreleri, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar. |
25-12-2007, 19:53 | #23 |
|
Merhaba
Arkadaşlar, asliye mahkemelerinde süre her halükarda tebliğle başlar. O yüzden de süre tutum verilmesine gerek yoktur. Bazı arkadaşların aksi yöndeki beyanlarını anlayabilmiş değilim. Bu husus gayet açık ve nettir oysa |
25-12-2007, 20:09 | #24 |
|
hukukumuzda süre tutum dilekçesi diye bir kurum yok zaten. hangi mahkeme olduğu önemli değil.
HGK 01.10.2003, 13-581/527 "hukuk usulü muhakemeleri kanununun 435/2. maddesindeki, temyiz sebeblerinin, temyiz dilekçesinin verilmesinden itibaren bir hafta içinde verilecek başka bir dilekçeyle bildirilmesine olanak tanıyan hüküm, 2494 sayılı yasa ile ortadan kaldırılmıştır. Böylece uygulamada 'müddeti muhafaza' olarak adlandırılmış müessesede ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla hukuk yargılamasında süre tutum müessesesi mevcut değildir". 19. HD, 04.07.2003, 4552/7400 "hukuk usulünde 'süre tutum dilekçesi' diye bir müessese yoktur. bir tarafın sadece temyiz süresinin muhafaza edilmesi için verdiği bir dilekçe ile karar temyiz edilmiş olmaz". |
26-12-2007, 00:18 | #25 |
|
22 no'lu mesajdaki açık yasa hükmü karşısında (HUMK 432/1) süre tutum dilekçesi verilmesine gerek yoktur.
Ayrıca bkz. http://www.turkhukuksitesi.com/hukuk...z_sureleri.htm |
26-12-2007, 09:43 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Hartavi, Açtığınız foruma yazılan yazılar - görüşler ve yasa hükümleri ve yapılan tüm tartışmalar sonucunda, halen "en iyisi ben süre tutum dilekçesi vereyim" sonucuna varıyorsanız bunu inanın hayretle karşılıyorum. Yargılama hukukunda süre tutum diye bir kavram, dolayısıyla süre tutum dilekçesi diye bir şey yoktur. TEMYİZ vardır. Kararı temyiz etmek için verilen dilekçesinin adı "süre tutum dilekçesi" değil "temyiz dilekçesidir. Bir de gerekçeli karardan sonra sunulan TEMYİZ LAYİHASI (temyiz gerekçelerini içeren dilekçe) vardır. Ama siz yine de "ben en iyisi süre tutum dilekçesi vereyim" diyorsanız, siz bilirsiniz. Saygılarımla... |
26-12-2007, 12:23 | #27 |
|
sayın meslektaşım,batılı adet haline getirmeyelim
yasa hükmü açıktır.- karar açıktır. sevgiler,saygılar |
31-12-2007, 15:02 | #28 |
|
ek görüş
yukarıdaki ifadem sert bir tavır olmuş,özür dilerim.
ancak arkadaşlarımıza,şu an uygulamada yargıtayın ,gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün içinde (asliye hukuk mhk.lerinde)gerekçeli temyiz dilekçesi verilmesi gerektiğini,aksi halde temyiz edilmemiş sayması nedeniyle hak kaybına uğramamaları cihetiyle ikaz etmek istedim. mamafih,meslektaşımızın görüşünün haksız da olmadığı kanaatindeyim: şöyleki: -- temyiz süresi ile ilgili hüküm ( gerekçeli temyizin - davanın ve akibetinin sürüncemede kalmaması yönünden -süreye tabi tutulmasıdır bir yönden) -- masrafı verilmek suretiyle süre tutum ( gerçekte: Temyiz dilekçesidir ve iradesidir) dilekçesinin verilmiş olması temyiz etme iradesinin göstergesi sayılmalı ve 15 gün içinde de gerekçeli temyiz dilekçesi verilmez ise, mahkemece öylece Yargıtay' a dosyanın sevki sağlanmalıdır kanaatindeyim. -- kaldı ki Yargıtay olsun Hukuk Genel Kurulu olsun- verdikleri kararları yorumdur. -- temyiz ile ilgili hükümde bunun aksi açıkça belirtilmemektedir. sevgi ve saygılar |
31-12-2007, 15:10 | #29 |
|
Hukukumuzda süre tutum dilekçesi yoktur. Süre tutum dilekçesi vermiş olduğunuzda kararı temyiz beyanınızı ortaya koymuş olursunuz. Ayrıca süre tutum dilekçenizi isterken zaten mahkeme kalemleri temyiz harcını yatırmanızı istiyor. Temyiz harcını yatırıp gerekçeli karar yazıldığı zaman ise temyiz nedenlerini içeren bir dilekçe vermeniz yeterli olacaktır...
|
31-12-2007, 15:21 | #30 |
|
elbette,size katılıyorum. ancak burada sevgili meslektaşımız Hartavi'nin söylediği husus,tebliğden önce ve tefhimden sonraki ara sürede, kısa temyiz dilekçesinin geçerli olup olmayacağına ilşkindir.
sevgiler |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
muhafaza esnasında verilen zarar | Av.Ebru Caner | Meslektaşların Soruları | 12 | 18-02-2017 22:19 |
çekde ibraz müddeti | avenginakbaba | Meslektaşların Soruları | 8 | 05-01-2012 13:12 |
hacizde muhafaza ve Yedıemının Sorumluluğu Çok Acıl | avukat2007 | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-05-2007 11:36 |
Gayrımenkullerde kira müddeti ne kadar olabilir? | ares139 | Meslektaşların Soruları | 1 | 18-04-2007 15:56 |
İİK 123 - Satış müddeti | Hammerfall | Meslektaşların Soruları | 2 | 29-03-2007 16:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |