Sahte Tahliye Taahhütnamesine Dayalı Tahliye Sonrası Masraflar

Meslektaşlarım merhabalar. Müvekkilimin ev sahibi sahte bir tahliye taahhütnamesi düzenleyerek icra takibine konu ediyor. Tahliye emri usulsüz şekilde tebliğ ediliyor, takip kesinleşiyor. Müvekkilimin tahliye emrinden haberi yok, tebliğ mazbatasının üzerinde muhataba bizzat teslim edildiği yazılmış fakat imza müvekkile ait değil. Usulsüz tebligat şikayeti yapıp tedbir talep ettik fakat tedbir talebimiz reddedildi. Mahkeme imza incelemesi bile istemedi, yargılama sürüyor. Bununla birlikte suç duyurusunda da bulunduk. Bu sırada karşı taraf tahliye talebi göndermiş icra dairesine. Müvekkilin evi tahliye etmesinden sonra usulsüz tebligat şikayetimizin kabul edilmesi durumunda veya ceza yargılaması sonucunda karşı tarafın ceza alması halinde taşınma için yapılan masraflar vs. talep edebilir miyiz? Böyle bir durumda siz nasıl bir yol izlerdiniz? Teşekkürler.

Merhabalar meslektaşım;

Uğramış olduğunuz zararlar ve yaptığınız masrafları mutlaka faturalandırmanızı ve de not etmenizi tavsiye ederim. Uzun sürecek yargılamalar da bunlar unutulabiliyor.

Menfi tespit davası açarak tedbir talebinde bulunmak ve buradan tedbir almak makul gibi görünüyor. Zira icra mahkemeleri dar yetkili ve sahtelik iddiası var.

HMK MD. 209: Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz

Yargıtay 19. H.D. 2012/3644 E. Ve 2012/8311 K. ;
“Mahkemece tensiple birlikte HMK.nun 209 ve devamı maddelerindeki koşullar oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, İİK.nun 72/3.maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklısına ödenmemesi şeklinde tedbir kararı verilmiş, bu ara karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bonoda tahrifat iddiası bulunduğundan HMK.nun 209.maddesindeki hüküm uyarınca tedbir kararı verilmesi gerekirken bu yön gözardı edilerek İİK.nun 72/3.maddesine dayanılarak tedbir kararı verilmesi doğru görülmemiştir.”

Alıntı: Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ Merhabalar meslektaşım; Uğramış olduğunuz zararlar ve yaptığınız masrafları mutlaka faturalandırmanızı ve de not etmenizi tavsiye ederim. Uzun sürecek yargılamalar da bunlar unutulabiliyor. Menfi tespit davası açarak tedbir talebinde bulunmak ve buradan tedbir almak makul gibi görünüyor. Zira icra mahkemeleri dar yetkili ve sahtelik iddiası var. HMK MD. 209: Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz

Meslektaşım verdiğiniz kıymetli bilgiler için teşekkürler. Bir üstadımla yapmış olduğum görüşme sonrası bana sulh hukuk mahkemesinde tahliye taahhütnamesinin geçersizliğine ilişkin olarak iptali davası açabileceğimi söyledi ancak bu dava kira ilişkisinden kaynaklandığından arabuluculuğa tabi diye düşünüyorum ve mevcut durumda böyle bir vaktimiz yok maalesef. Bununla birlikte tahliye taahhütnamesinin geçersizliği değil, sahteliği söz konusu. Zira tahliye taahhütnamesinin geçersizlik sebebiyle iptali için yanılma, aldatma veya korkutmanın bulunması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu nedenle aklıma pek yatmadı. Sizin söz ettiğiniz menfi tespit davası neye ilişkin olacak ve hangi mahkemede açılacak? Biraz daha bilgi verebilir misiniz?

Meslektaşım aslında çok basit;

Menfi tespit davasında; tahliye taahhüdünün sahte olduğuna dayanacaksınız ve bir taahhüt verilmediğinin tespitini talep edeceksiniz.

Sahte senet ile icra takibine karşı açılan menfi tespit gibi düşünün; senet sahtedir ve borçlu olmadığının tespitini talep ediyoruz. Taahhüt sahtedir ve bir taahhüt verilmediğinin dolayısıyla tahliye borçlusu olunmadığının tespiti.

Siz olayı anlatıp; talebinizi mahkemeye sunun. Sahtelik, iptal yada geçersizlik farketmez, hukuki nitelendirme hakime aittir.
Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hâkime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur.

Alıntı: Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ Meslektaşım aslında çok basit; Menfi tespit davasında; tahliye taahhüdünün sahte olduğuna dayanacaksınız ve bir taahhüt verilmediğinin tespitini talep edeceksiniz. Sahte senet ile icra takibine karşı açılan menfi tespit gibi düşünün; senet sahtedir ve borçlu olmadığının tespitini talep ediyoruz. Taahhüt sahtedir ve bir taahhüt verilmediğinin dolayısıyla tahliye borçlusu olunmadığının tespiti. Siz olayı anlatıp; talebinizi mahkemeye sunun. Sahtelik, iptal yada geçersizlik farketmez, hukuki nitelendirme hakime aittir. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hâkime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur.

Verdiğiniz kıymetli bilgiler için teşekkür ederim.