Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anket Sonucu: Yargı Yollarında Birlik
Yargı Yolunda Adli, Askeri,İdari ayrımına son verilmelidir. 6 100,00%
Adli, Askeri,İdari Yargı bugünkü konumlarını korumalıdır. 0 0%
Oy Verenler: 6. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 50)

Yargı Yollarında Birlik

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-01-2003, 23:47   #1
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargı Yollarında Birlik

Adlisi, Askerisi,İdarisi ....
Yargı Yolları ... Kimin için, niçin ....
Yurttaş ... Yargıç ... Ve Adalet.

Görevsizlik. Görev uyuşmazlığı; olumlusu, olumsuzu...

Adli Yargı’da görevsizlik ...

Yargı Yollarında görevsizlik ...

Uyuşmazlık Mahkemesi ...

Yargı Yolları’nda birlik sağlansa...
Anayasa Mahkemesi dışında, tek bir Yüksek Mahkeme olsa...

Ne dersiniz ?
Old 09-01-2003, 10:15   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Çok doğru olur. Askeri yargı'yı ayrık tutarsak sorun daha ziyade Adli ve İdari yarıgı ayrımında kendini göstermekte ve gereksiz zaman kaybı oluşmaktadır.

Düşünceme göre, Adli ve İdari mahkemelerin aynı bina altında ve tek çatıda görev ifa etmeleri gerekir. Müracaat tek noktadan yapıldığında, tevzii daha kolay ve daha az hatalı gerçekleşebilir. Görevsizlik halinde ise, dosyanın diğerine aktarımı daha kolay olur. Ancak, sorun sadece burada da değildir. İlk başvuru anında, dağıtımı yapmadan Yargıtaydaki tetkik hakimliği benzeri bir organ oluşturulur ve bu hakimler tarafından dosyalar ena zından şekli bakımdan tefrik edilirse hata en aza iner diye düşünüyorum.

Selamlar.
Old 10-01-2003, 01:44   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargı Yolları

1. Tarihsel gelişim
1.1. Kaynak hukukta
1.2. Türkiye’de
1.2.1. Osmanlı Dönemi
1.2.2. Cumhuriyet dönemi
2. Günümüzde
2.1. Kaynak hukukta durum
2.2. Türkiye’de durum
Old 10-01-2003, 01:45   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yurttaş Gözüyle ...

Adli Yargı’da Sulh / Asliye / Ticaret ayrımının hak arayan yönünden somut farkı ve faydası nedir?
Old 10-01-2003, 07:38   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sulh, Asliye ve Asliye Ticaret mahkemelerinin '' Hak arayan'' gerçek ya da tüzel kişi için bir anlamı veya ifadenizdeki gibi farkı esasında yoktur. Burada başlangıçta aranan amaç, mahkemeler arasında iş bölümü ve ihtisas yaratmak iken, günümüzde bu amaçtan sapmalar olduğu açıkça göze batmaktadır.

Elbette ki Sulh mahkemelerinde görülen davaların bir çoğu basit nitelikte görülen davalar ise de, Özellikle miras ile ilgili bazı konular ile kat mülikiyeti ve kira ile alakalı bazı davalar oldukça içerikli ve açıkçası zordur. Bu da göstermektedir ki Sulh mahkemeleri ile Asliye mahkemelerinin ayrımında gözetilen esaslardan daha başlangıçta sapıldığı, esasen farkına varılmadığı ortadadır.

Asliye ve Asliye Ticaret ayrımını ise sadece iş bölümü temelinde değerlendirmenin artık günümüzde pratik bir önemi de kalmamıştır. Çünkü özel ihtisas mahkemesi niteliği atfedilen Ticaret mahkemelerinin olmadığı yerlerde bu görevi zaten /peşinen/ mütehassıs saymadığımız asliye mahkemeleri ifa etmekte ve bu ayrımda gözetilen amacın yetersiz ve şekli olduğu ortaya çıkmaktadır.

İşin özü: Tümden ayrımlar kaldırılmalıdır. Bölge mahkemeleri ve istinaf mahkemeleri düşünülmelidir.

Diğer yandan hakim eksikliği ortada iken en az aralıksız 10 yıl avukatlık yapan hukukçulardan /gerekiyorsa/ yapılacak sınavlar neticesinde hakimler çıkarılmasında fayda vardır diye düşünüyorum. Çünkü, hiç olmazsa mesleğin en başındaki tecrübesiz hakimler kadar ve hatta onlardan çok daha fazla hukuka fayda sağlayacak avukatlarımız hayat mücadesi içinde kaybolmaz ve bu suretle hak hukuk mücadelesinde zaman kaybı azalır.

Selam ve saygılarımla.
Old 10-01-2003, 16:50   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Aynı Mahkeme - Ayrı Mahkeme

Kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenleneceği, 1982 Anayasası'nın 142. maddesinde belirtilen mahkemelerimizin esas olarak dayanağı, 1924 tarihli ve 469 sayılı "Mehakimi Şer'iyenin ilgasına ve MehakiminTeşkilatına Ait Ahkamı Muaddil Kanun"dur.

Aynı yargı çevresi içinde; iş çokluğu nedeniyle, aynı düzeyde kurulan birden çok mahkemenin davaların birleştirilmesi yönünden mahkeme sayılıp sayılamayacağı
konusundaki tartışmalâr ve içtihatlar arasındaki aykırılıklar Yargıtay İçtihâdı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun E.91/3, K.92/2 sayılı ve 14 Şubat 1992 tarihli,kararı ile nihayet sonuçlanmıştır.

YİBBGK; Bir yargı çevresi içinde bulunan aynı düzeyde, birden fazla mahkemenin, davaların birleştirilmesi açısından ayni mâhkeme sayılmasına çoğunlukla karar vermiştir. (YKD. Mayıs 92) , Kurula göre; ...hiçbir zaman asliye birinci veya ikinci hukuk mahkemesine hitaben dava açılamamaktadır. Dava doğrudan' doğruya 'asliye,hukuk mahkemesine' hitaben açılmakta ancak iş bölümü esasına göre dosyalar bu mahkemelere dağıtılmaktadır." Büyük kentlerimizdeki uygulamada ise önce, nöbetçi mahkeme öğrenilmekte ve dilekçe o mahkemeye hitaben verilmektedir. Çoğu zaman nöbetçi mahkemenin değişmesinin beklendiği de bir gerçektir. Nöbetçi mahkemenin dosyaları "iş bölümü esasına göre" dağıtımında öngörülen maksat gerçekleşememektedir.

Adalet işleri binası olma özelliğinden yoksun, ancak tabelasından "Adliye" olduğu anlaşılabilen yapılarda, 469 sayılı yasanın işlerin hızla sonuçlandırılması amacının gerçekleştiğini kabul etmek de zordur.
Ancak yine de kurulun aynı ve ayrı mahkeme ayrımına anılan kararıyla son vermiş olması, kabul etmek gerekir ki adaletin gecikmesi nedenlerinden birisini ortadan kaldırmıştır. Bilindiği gibi davaların birleştirilmesi yönünden "ayrı mahkeme" anlayış ve uygulayışı, birleştirme istemine ilişkin mahkeme kararının, bağımsız olarak temyiz edilmesine olanak vermekte ve esas davanın görülmekte olduğu mahkeme açısından da bu durum bekletici sorun sayılmakta idi.

"Aynı mahkeme" kabul ve uygulayışı ise birleştirme istemi hakkındaki kararın, ancak esas kararla birlikte temyiz edilebilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bir yasal yolun böylece yorum sonucu, kapatılmış olması eleştirilebilir. Ancak uygulamada bu yolun çoğu zaman, davayı uzatmak amacıyla kullanıldığının da kabulü gerekir. Kurul kararının, bu bakımdan özellikle isabetli olduğu kanısındayız.

Konuyu, metodik bir yaklaşımla ele alan Sn. T. Uygur (Y. 4.HD.Bşk.), özel yasa -genel yasa, önceki yasa - sonraki yasa ayrımını yaparak HUMK'ı konu olarak özel yasa ve tarih olarak da sonraki yasa kabul ederek HUMK'nın konuya ilişkin 45. maddesini, kelimesi ve ruhuyla yorumlayıp, "ayrı mahkeme" sayılması gerektiği sonucuna ulaşmakta ve bu nedenle çoğunluk görüşüne katılmamaktadır. Ayrı mahkeme kabulünü, davaların uzaması nedenlerinden birisi olarak gördüğümüz için düşünce sistemine katıldığımız Sn. Uygur'un sonuca ilişkin görüşüne katılamıyoruz.

HUMK'nın 45. maddesindeki, bizce yasa tekniğine aykırı bir ifadeyle yer alan "aynı mahkeme ve ayrı mahkeme" kavramlarının ne anlama geldiği sorusuyla çoğunluk görüşüne karşı çıkan Sn. G. Eriş (Y.11.HD. üyesi), HUMK'da değişiklik yapan 2494 sayılı yasanın genel gerekçesinde belirtilen "...davalara sürat kazandırmak ve davaların nedensiz uzamalarına engel olmak" amacını, sorunun çözümüne hareket noktası ve "ayrı mahkeme" görüşüne gerekçe olarak kabul etmektedir. Mahkemelerin kuruluşu ,hakkındaki 469 sayılı yasa karşısında HUMK ve genel gerekçesini esas alanı Sn. Eriş'in düşünce sistemine ve "ayrı mahkeme" görüşüne katılamıyor, HUMK'daki değişiklik beklentisini paylaşıyoruz.

HUMK'nın 45. maddesinin uygulanışından doğan tartışmada, mahkemelerin işleyişinden ve HUMK'dan duyulan sıkıntı ve şikayetlerin haklılığı, bir kez daha kanıtlanmıştır.
1924 tarihli ve 469 sayılı yasa ile 1927 tarihli HUMK halen yürürlüktedir. Usul hakkındaki yasanın, esasa ilişkin yasa- 'daki bir hükmü örtülü (zımni) olarak kaldırdığı görüşü, kabul edilemez. Bu nedenle YİBBGK'nın, sorunun çözümünde 469 sayılı yasayı hareke; noktası kabul ederek "aynı mahkeme" sonucuna ulaşmış olması, kamusal yarar ve hızlı adalet düşünce ve gerekçesiyle de isabetlidir.

YİBBGK'nın kararı, yargıevi (mahkeme) kuruluş ve işleyişindeki ve HUMK'daki zorunlu ve beklenen güncelleştirmenin kaçınılmazlığını da yeniden gündeme getirmiş olmaktadır.

(Koleksiyondan, Cumhuriyet, 8.Haziran 1992)
Old 10-01-2003, 16:56   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yurttaş Gözüyle...

İstanbul Pendik'te oturan bir yurttaş, Kumkapı'daki idare mahkemesinde açacağı bir davayı, neden Pendik'teki adli mahkemede açıp da gönderilmesini isteyemez.
Ya da,
Bir avukat İdare mahkemesine vermesi gereken dilekçeyi, neden en yakın adli mahkemeden gönderemez ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yargı bağımsızlığı bahriye Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 7 27-04-2009 08:28
Adli Yargı Mı, İdari Yargı Mı? mehmet sirn Meslektaşların Soruları 4 04-10-2006 12:21
Yargı Bağımsız Mı? Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 7 26-12-2005 15:50
Eksik Hükümlere Karşı Yasa Yollarında Çıkmaz Sokaklar Armağan Konyalı Meslektaşların Soruları 4 11-08-2004 10:11
Yargı Harçları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Adliye Duvarı 0 30-12-2002 21:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04876304 saniyede 17 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.