|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-03-2008, 15:21 | #1 |
|
66 Ay Maaş Almadığını İddia Eden İşçinin Davası Dinlenir Mi?
herkese kolay gelsin.benim aklıma takılan konu şu;tamam işveren işçinin maaşını
ödediğini yazılı belge ile ispat etmek zorunda.ama azaman zaman uyanık ve kötüniyetli bazı işçiler özellikle küçük işletmelerde ücret bordroları imzalatılmadığı ve yazılı belge de alınmadığı için bu hususu öğrenip işveren aleyhine- benim karşılattığım-66 ay ücret almadım yok 24 ay hiç ücret almadım gibi iddialarla dava açabiliyorlar.iyi ama mantıken hayatın olağan akışına dahi aykırı olan bu durumda neden işçi lehine yorum yapmak zorunda kalıyoruz?.... birde vekalet akdi verilen bir kişi iş mahkemesinde işçi olduğu iddiası ile dava açtığında bunun vekalet akdi olduğunu nasıl kanıtlayabiliriz? herkese saygılar |
09-04-2008, 12:13 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Dava açılabilir ama neticede bu ve buna benzer hususlarda işçi lehine yorumladığını ben rastlamadım, vurguladığınız gibi; bu tür talepler hayatın olağan akışına aykırı... Ayrıca vekalet akdi yapılan İŞÇİYE, neden hizmet akdi yapılmış olmasın ? |
09-04-2008, 12:19 | #3 |
|
sayın meslektaşım ,maalesef işçi lehine yorumlanır.Çünkü;
1.işveren her zaman ücretin ödendiğini yazılı belge ile ispat etmek zorundadır.Bu 24 ay gibi hayatın olağan akışına aykırı olan bir iddia olsa bile, 2.70 ay gibi daha uzun iddialarda ancak dava tgarihinden geriye doğru 5 yıllık ücret alacakları istenebileceğinden zamanaşımı itirazından başka bir itirazda bulunamazsınız. 3-elinizde işveren vekili olarak ücretin ödedniği gösteren yazılı belge yoksa ancak işçiye yemin teklif edebilirsiniz. Ayrıca benim sorun hizmet akdi olmayıp aradaki ilişkinin vekalet akdinden kaynaklandığının ispatlanması ile ilgili.... görüşlerinizi yazdığınız için teşekkür ederim. |
09-04-2008, 12:26 | #4 |
|
66 ay çalışılmadığını düşünerek yorumda bulunmak istiyorum, izninizle. Böyle bir iddianın mantıklı olmadığı görüşündeyim. Bu hususun mahkeme tarafından ciddiye alınacağını düşünmüyorum. Zira 66 ay veya daha kısa tutalım 30 ay maaş alınmadan çalışılması, ki içinde bulunduğumuz piyasa koşulları düşünüldüğünde, imkansız gözüküyor. Bu takdirde işçi lehine yorum yapılamayacağını söyleyebiliriz. Kaldı ki aksi görüş iddia eden mahkeme ilamına da rastlamadım.
|
09-04-2008, 13:39 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, uzun süre ücret almadan çalışılması sizin de belirttiğiniz gibi hayatın olağan akışına aykırı. Ancak bu durumlarda işçi lehinde yorum yapıldığı görüşünüze katılmıyorum; tersine "... 5 yıllık uzun sürede hiçbir ücret almadan calışmanın sürdürüldüğü iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır.", "4 aylık süre ile bir işçinin hiç ücret almadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı bulunduğundan" şeklinde Yargıtay kararları vardır. Yine site içerisinde http://www.turkhukuksitesi.com/showp...12&postcount=4 adresinde bulabileceğiniz Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında da "uzun yıllar ekonomik kaygı duymaksızın davalı dernekte sadece gönüllülük esasına göre çalışmanın kabulü, hayatın olağan akışına ve sosyo-ekonomik gerçeklere de uymamaktadır." denmektedir. Not: Konu başlığının konuya uygun olarak değiştirilmesini öneriyorum. |
09-04-2008, 13:54 | #6 |
|
sayın meslektaşım,konunun başlığını tabiki değiştirebilirsiniz.benim ogün aklıma bir isim gelmediği için düşünmeden bu başlığı yazdım.sizin elinizde bu konu ile ilgili içtihat varsa yazar mısınız? bu soruyu sormamın sebebi o gün bir avukat arkadaşımla bu konuyu tartıştık ve ikimizde bu konuyu araştırmaya başladık ve her ikimizinde yapmış olduğu detaylı çalışma sonucunda ortaya işçinin hayatın olağan akışına aykırı bu iddiası dahi işveren tarafından yazılı belge ile kanıtlanmalı ve işçiye yemin teklif edilmesi.Zira sonra arkadaşım bu konuyu hakime ilettiğinde o da iş davalarında bu tür iddiaların hayatın olağan akışı çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini söylemiş.T.C.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/5608 K. 2003/18352 T. 30.10.2003 • ÜCRET ALACAĞI ( 22 Ay Boyunca Ücret Alınmadığı İddiası - Ücretlerin Ödendiğine Dair Belge İbraz Edilmemesi ve Yemin Kanıtı Karşısında Ücret Alacağı Talebinin Kabulü Gereği ) • YEMİN ( Ücretin Ödenmediğine Dair Davacıya Mahkemece Re'sen Yemin Teklif Edilmesi - Uzun Süre Alınmadığı İddiası ) 1475/m. 26 1086/m. 347 ÖZET : Davalı işverence ücretlerin ödendiğine ilişkin imzalı belge ibraz edilmediği gibi davacı söz konusu ücretlerini almadığına ilişkin mahkemece re'sen yaptırılan yemini de yerine getirmiş bulunmaktadır. Bu delil durumuna göre davacının duruşmadaki beyanıda nazara alınarak 18 aylık ücret alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde bir kısmının hüküm altına alınmış olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı dava dilekçesinde ve duruşmada yaptığı açıklamada 1998 yılı ücretlerinin tamamını, 1999 yılı ücretlerini ise 10.ayına kadar alamadığını belirterek 22 aylık ücret alacağı isteğinde bulunmuştur. Mahkemece davacının işyerindeki konumu nedeniyle yaklaşık iki yıl süre ile ücret almadan çalıştığı iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığı, davacının yeminin de gerçekçi olmadığı gerekçesi ile takdiren 5 aylık ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Davalı işverence ücretlerin ödendiğine ilişkin imzalı belge ibraz edilmediği gibi davacı söz konusu ücretlerini almadığına ilişkin mahkemece re'sen yaptırılan yemini de yerine getirmiş bulunmaktadır. Bu delil durumuna göre davacının duruşmadaki beyanıda nazara alınarak 18 aylık ücret alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde bir kısmının hüküm altına alınmış olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. yarxBU DA BENİM ARAŞTIRMAM SONUCUNDA BULDUĞUM KARARLARDAN BİRİ SAYGILAR.... |
09-04-2008, 14:23 | #7 |
|
Sayın meslektaşım, sanıyorum eklediğiniz karardaki olayda Mahkemece re'sen yaptırılan yemin etkili olmuştur. Buna benzer bir karar daha var benim bulabildiğim:
T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 1997/19607 K. 1998/302 T. 21.1.1998 Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti, fazla çalışma parası, hafta tatili gündelikleriyle ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Muhasebeci olarak işyerinde çalışmış olan davacı işçi 6 ay süre ile ücret almadığını ileri sürerek istekte bulunmuş, mahkemece de ödendiğine dair bir delil ibraz edilmediği için hüküm altına alınmış ise de, bu konuda davacı işçinin görev ve sıfatının da gözönünde tutulması gerçeğin ortaya çıkması bakımından önem taşımaktadır. Mahkemece de bu kadar uzun bir süre ücretin ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulanarak tam bir kanaat hasıl olmadığı da dolaylı bir biçimde açıklanmaktadır. Böyle bir durumda davacıya re'sen yemin teklif edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. 3- Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için hafta tatili ve ücretli izin alacağında olduğu gibi, faiz başlangıcının temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Gerçekten davanın açılmasından önce bu işçilik hakları içinde davalı işveren kendisine çekilen ihtarname ile temerrüte düşürülmüştür. Daha önceki fesih tarihinden faiz yürütülmesi ayrı bir bozma nedenidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 21.1.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi. Ancak birçok kararda da, iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alınmıştır: T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2004/5947 K. 2005/1442 T. 25.1.2005 Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, izin, fazla çalışma, ikramiye ile hafta tatili gündeliğinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatıncada ruduşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.1.2005 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Ümit Emek geldi.Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : 1-.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre,davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı işçinin davalıya ait işyerinde ihracat sorumlusu olarak çalıştığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının aylık ücretinin miktarı taraflar arasında tartışmalıdır. Davacı işçi son ücretinin 1.000.000.000TL net olduğunu savunmuş, davalı işveren ise, ücretin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece, davacının uzun süre çalışan nitelikli personel oluşu sebebiyle iddia ettiği ücret üzerinden yapılan hesaba göre işçilik haklarının kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafın sunduğu imzalı ücret bordrolarına davacının imza yönünden itirazı üzerine imza incelemesi yaptırılmış bordroların bir kısmında imzanın davacıya ait olmadığı, sadece bir bordroda davacının eli ürünü olduğu saptanmıştır. Öte yandan davalı işverenin dayandığı ücret bordrolarında çalışan tüm işçilerin aylık ücretleri asgari ücret olarak gösterilmiştir. Bu durum ve bordrolardaki bazı imzaların davacıya ait olmaması işverenin dayandığı belgeler yönünden tereddüt oluşturmuştur. Davacı işçi, ücretin ispatı yönünden tanık deliline başvurmuş ve davacı tanığı işyerinden 1999 yılında ayrıldığını bildirmesine rağmen 2001 yılında iş sözleşmesini fesheden davacının son ücretinin ücretin aylık 1.000.000.000TL net olduğunu bildirmiştir. Bunun dışında davacının ücretini doğrulayan bir delil bulunmamaktadır. Böyle olunca salt bu tanık anlatımına göre sonuca gidilmesi de doğru olmaz. Mahkemece, davacının çalıştığı süreler ve işyerindeki ünvanı bildirilerek ne kadar aylık ücret alabileceği, meslek kuruluşundan sorulmalıdır. Alınacak olan yazı cevabı tüm dosya kapsamıyla birlikte yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak ve gerekirse bilirkişiden ek hesap raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmelidir. 3- Davacı işçinin çalıştığı son beş yıl içinde her hafta 6 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücretleri belirlenmiş ve hüküm altına alınmıştır. Bu kadar uzun süre içinde bir işçinin sürekli olarak belirtilen şekilde çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık mazeret izin gibi nedenlerle bu şekilde çalışılamayan dönemlerin olması kaçınılmazdır. Mahkemece , yukarıdaki bent uyarınca yapılacak olan incelemenin ardından fazla çalışma ücretlerinden taktiri indirim husus da düşünülmek suretiyle bir karar verilmelidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,25.01.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2003/5611 K. 2003/18355 T. 30.11.2003 Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, nema, tasarruf teşfık kesintisi, fazla mesai, ücret alacağı, hafta tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günde 3 saat fazla çalıştığı kabul edilerek buna göre fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Bir kimsenin 3 yıl 7 ay 28 gün süre ile hiç ara vermeden her gün 3 saat fazla çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İzin, hastalık gibi nedenlerle çalışılmayan günler olabileceği dikkate alınarak bilirkişi tarafından belirlenen fazla çalışma ücretinden uygun bir indirim yapılarak sonucuna göre alacak hüküm altına alınmalıdır. 3- 3417 Sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve bu Tasarruflarının Değerlendirilmesine Dair Kanun' a göre gerekli kesinti ve katkı payını süresinde çalışanın bankadaki hesabına yatıran işverenin işçinin emeklilik nedeniyle işten ayrılması halinde sözkonusu kesinti ve katkı payları ile nemasını işçiye ödeme mükellefiyeti bulunmamaktadır. Somut olayda işveren anılan yasa uyarınca kesinti ve katkı paylarını ilgili bankaya yatırdığını savunmuştur. Mahkemece işverenin bu savunması üzerinde durulmadan, yasal mükellefiyetlerini tam olarak yerine getirip getirmediği araştırılmadan işverenin sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Şayet işveren yasal kesinti ve katkı paylarını tam olarak yatırmış ise artık kendinine sorumluluk yüklenemez. Eksik yatırma sözkonusu ise eksik yatırdığı miktardan sorumlu tutulmalıdır. Eksik inceleme sonucu anılan alacak hakkında karar verilmiş olması ayrı bir bozma nedenidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. |
11-07-2013, 09:33 | #8 |
|
sayın meslektaşlarım iyi çalışmalar,
olayımızda benzer bir durum olmakla beraber sizin de fikirlerinize başvurmak istedim. bekçi olarak çalıştığı tespit edilen bir işçinin 8,5 yıllık tespitini yaptık ve şu anda dosya yargıtayda.tazminat davasını açmak istiyoruz.yalnız işçi gerçekten uzun zamandır maaşını almamıştır.imzalı bir belge yok.aynı zamanda kişi çalıştığı yerde işverene ait evde kalmış.başka hiç bir yere gidememiştir.24 saat esasına göre çalışması kanatimce mevcuttur.şimdi sorum şu ne kadar süre maaş hakkı talep edebiliriz? kıdem tazminatı yönünden yeni HMK da bulunan belirsiz dava hususunu nasıl yapabiliriz? işçilikten kaynaklı olarak yasal zeminde talep edebileceğimiz haklar nelerdir?(bildiklerimiz dışında varsa eğer) elinde yargıtay kararı olan arkadaşlarım varsa paylaşabilir mi? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hüküm Ayakta Dinlenir(mi?) | Av.Özgür ODABAŞ | Hukuk Sohbetleri | 37 | 03-11-2016 15:55 |
davacı ve davalı dinlenir mi? | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 19-11-2007 13:34 |
işe devam eden işçi hizmet tespiti davası açar mı | Metallicaal | Meslektaşların Soruları | 5 | 12-07-2007 21:34 |
Boşanma Davası Devam Eden Eşler Arasında İcra Takibi - Mal Beyanı | me_as | Meslektaşların Soruları | 4 | 26-06-2007 12:21 |
Taşıt Kanununun L6 Incı Maddesine Muhalefet Eden Şahısların Davası | zeki | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 19:50 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |