15-11-2007, 21:46 | #1 |
|
Dil ve Mantık
Lise ve üniversite sıralarında Türkçe’yi çok iyi biliyordum, diye düşünüyorum şimdi. Gerçekten böylemiydi bilmiyorum. Bildiğim iki şey var, birincisi yazım kurallarını unutmuş olmam,yazdıklarım bir sürü yazım hatası içeriyor, bildiğim kadarı ile, ikincisi cümle kurarken kelimeleri yerinde kullanmam ve kelimelerin kullanılışında fazla hata yapmamam.
Fazla yazım hatası yapmamdan olsa gerek, isterseniz hatalarımı önemsemememden diyebilirsiniz, yazılanın daha doğrusu anlatılmak istenenin anlamını değiştirmediği sürece, yazım hatalarını bir yere kadar anlayışla karşılıyorum. Bu ifadeyle yazım hatalarını önemli görmüyorum, üzerinde durulmaya değmez demek istemiyorum, dildeki diğer hatalarla karşılaştırdığımızda yazım hatalarını zorla da olsa, sineye çekebilirim demek istiyorum sadece. Nedir bu diğer dil hataları peki? Hürriyet’in bugünkü Avrupa baskısından bir örnek: Başlık: ‘Kullanılmş prezervatif saç bandı yapılıyor’ Haber: Çin’in güneyinde kullanılmış preservatiflerin dönüştürülerek saç bantlarında kullanılmasının, cinsel hastalıkların yayılmasını tehdit ettiği belirtildi. .......Hükumetin bu konuyla ilgili hazırladığı raporda, ‘Bu ucuz ve renkli lastik bantlar ve saç bağlayıcılar iyi satıyor. Yerli halkın sağlığını tehdit ediyorlar’ denildi. Bana öyle geliyor ki birileri ‘teşvikle’ ‘tehdidi’ karıştırmış. Ne dersiniz haksız mıyım? Aslına bakarsanız, ben dilin sadece okullarda örenilebileceğine inanmıyorum. Dil her yerde öğrenilir, yeter ki herkes üzerine düşen görevi yeterince yerine getirsin. Ben en iyi dil öğreticilerden birisinin medya olduğu düşüncesindeyim. Kafam bu habere takılmışken yan sütunda başka bir haber gördüm. Habere göre Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ , Kalite Kongresi’nin açılış konuşmasını yapmış. En iyisi bir kadının ‘Adamların’ yönetim kurulu başkanı oluşunu yorumlamamak! Ama isteyen haberi Türkçe ve mantık açısından yahut ta kadın hakları açısından değerlendirebilir. Saygılarımla |
15-11-2007, 22:41 | #2 |
|
Bence Sayın Gemici;
İşadamları denmesi daha genel bir anlam ifade ettiği için bence bir sakınca görünmemektedir. Ama İşkadınları ve İşadamları Derneği dense daha da incelik kazanmış olurdu. İnsanoğlu dendiği zaman, genel anlamda kadın ve erkekleri kapsadığı gibi. saygılarımla. |
18-11-2007, 14:50 | #3 |
|
Burada söz konusu olan „şey’ perzervatiflerden yapılan ‘lastik bantlar’
Bu lastik bantların yol açtığı sorun: 1. Alıntı: ‘cinsel hastalıkların yayılmasını tehdit ettiği...’ 2. Alıntı: ‘Yerli halkın sağlığını tehdit ediyorlar’... Tehdit etmek:1. gözdağı vermek, 2. tehlikeli bir durum yaratmak (TDK Sözlüğü) Tehdit etmek tamlamasını yukarıdaki iki cümleye tehlikeli durum yaratıyor anlamında uyguladığımızda ortaya çıkan sonuç: Prezervatiflerden yapılan lastik bantlar hem hastalıkların yayılması için tehlikeli bir durum yaratıyor, hem de halkın sağlığı için. Anlatılmak istenen ise şu: Prezervatiflerden yapılan lastik bantlar cinsel hastalıkların yayılmasına yol açıyor ve onların gelişmesi için uygun zemin hazırlıyor; buna bağlı olarak ta cinsel hastalıklar artıyor ve halkın sağlığı için tehlikeli bir durum yaratıyor. Keşke söz konusu bantlar ‘hastalıkların yayılmasını tehdit etseydi’ ; yayılmaları tehdit edilen, yayılmak için uygun zemin bulamıyan cinsel hastalıklar olmazdı ve halk hem ucuz hem de allı pullu seksüel saç bantları kullanırdı. Saygılarımla |
02-08-2009, 12:14 | #4 |
|
Türkçe ve Mantık İncileri!
2 Ağustos 2009 tarihli Hürriyet’in Avrupa baskısından: ‘HOLLYWOOD’un ünlü aktörü Jude Law’un sonbaharda doğması beklenen bebeğinin annesi ortaya çıktı’. Not: Allahtan ki anne ortaya çıktı, çocuk annesiz doğacaktı yoksa! Saygılarımla |
19-12-2009, 14:08 | #5 |
|
Başkan'a Çıkmak
Hürriyet Avrupa Baskısı:
19 Aralık 2009 Cumartesi Alıntı: Vekil ve avukat elele verdi, kararı kaldırttı Sınır dışı kararının iptal edilmesinde avukat Sülmez Doğan ve milletvekili Mustafa Kemal Öztürk büyük rol oynadı. Öztürk, Bremerhaven'in bağlı Bremen eyaletinin İçişleri Senatörü Ulrich Maeurer ile kriz görüşmesi yaptı. Maeurer'i kararın yanlışlığı konusunda ikna etmeyi başardı. Başkana çıktı AVUKAT Sülmez Doğan ise yabancılar dairesini arayarak dava açacaklarını, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceklerini söyledi. Başkan Jörg Schulz ile konuşan Sülmez Doğan, “40 yıl burada çalışmış, devletten tek Cent yardım almamış bir yaşlı kadını sınır dışı etmek kentimizin imajını zedeleyeceği gibi, göçmenlerin güvenini yok eder” dedi. Not(Gemici): Almanya'da oturma müsaadesi olan yabancıların senenin yarısından fazlasını Almanya'da geçirmeleri gerekiyor. Senenin yarısından fazlasını/altı aydan fazlasını(takvim yılı değil, geriye doğru sayımda söz konusu olan bir sene), memleketlerinde geçiren yabancıların oturma müsaadeleri iptal edilir ve kendilerinden Almanya'yı terk etmeleri istenir, yabancılar dairesi durumun farkına varırsa. Olayımızda senenin yarısından fazlasını Almanya'da değil, Türkiye'de geçirmiş olan ve oturma müsaadesi iptal edilerek hakkında sınır dışı edilme kararı alınan yaşlı bir kadının durumu söz konusu. Benim burada üzerinde durmak istediğim konu: 'Başkana çıkmak'! 'Başkana nasıl çıkılır' bilen varsa açıklarsa memnun olurum. Saygılarımla |
19-12-2009, 14:26 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok değerli ustam, Başkana çıkmak ile ifade edilmek istenen doğru anlatım, başkanlık katına çıkmak olsa gerektir. Kat, dilimizde farklı anlamlar taşır bilindiği gibi, biri apartman katı, diğeri daire, diğeri makam anlamı taşır. Hatta bana öyle geliyor ki kat sözünün makam anlamı, önceki anlamlarının genişlemesi yoluyla gelişmiştir. Şimdi kata çıkmayı başkana çıkmak biçiminde söyleyince bunun dil açısından hatalı, anlam yönünden sakıncalı bir anlatım olduğu görülmektedir. Saygılarımla |
13-09-2010, 22:15 | #7 |
|
10 Eylül 2010 tarihli Milliyet'in birinci sayfasından:
Haberin başlığı: Siz uyurken evlendim Haber: TUBA Ünsal doğumuna iki ay kala Galerist'in sahibi Murat Pilevneli ile Los Angeles'te evlendi. Ünsal evliliğini twitter'dan 'Bugün dünyanın öbür ucunda herkes uyurken ben sevdiğim adama 'evet' dedim' sözleriyle duyurdu. ################################################## # Yorum: Haberi okurken Nazım Hikmet'in şu dizeleri geldi aklıma: 've sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen...kadınlar bizim kadınlarımız' Nazım'dan şimdiye kat ettiğimiz yolu görebiliyormusunuz? Şimdiki kadınlar doğumlarından önce ve herkes uyurken sevdikleri adama 'evet' diyerek evlenebiliyor. Abartmayı sevmem ama, hem doğumundan önce, hem de herkes uyurken evlenmek ancak Türkiye'de olur diye düşünüyorum. Evlendirme memuru uyumuyordu inşallah. Saygılarımla |
13-02-2014, 15:18 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Soru:
Cevap: Hayır, mirasçılar ölmeden önce 'Cismani Zarar' için dava açamaz. Mirasçılar hem cismani zarar için, hem de cismani olmayan zarar için ancak öldükten sonra dava açabilirler. Nasıl mı? Bilemiyeceğim! Saygılarımla |
13-02-2014, 16:46 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
"Mirasçılar "muris" ölmeden evvel cismani zarar için dava açabilir mi?" diye sorulsaydı da Sayın Gemici'nin cevabına katılırdım! :P
|
08-11-2015, 21:05 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Bye Bye Türkçe | umutdalkilic | Kitap | 4 | 22-08-2008 01:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |