04-09-2003, 21:56 | #1 |
|
Erkeklerin (bir Kısım Diyelim) Kadınlar Üzerindeki Etkileri-Kız Doğdu
Kız doğdu
Kahkahalar ansızın kesildi, herkes aynı anda sustu, kısa bir sessizlik oldu..Kadınlar bilir, dillendirdi birisi: Kız doğdu Bir çanta misali annemin beni taşıdığı kadınların kabul günlerinden birisinde duymuştum bu sözü ilk olarak. Konuşmalar devam ederken aniden herkesin sustuğu anlarda, dünyanın herhangi bir yerinde bir kız bebek doğduğu, bu sessizliğin de doğan kız bebek , o hayali mazlum adına bir yas ve saygı duruşu olarak anlamlandırıldığını, bir kız çocuk olarak öğrendiğimde gülünç geldiğini de itiraf etmeliyim. Nihayetinde ben de bir kız çocuğuyum, geziyorum, oynuyorum, mutluyum, e kadınlar niye üzülür ki kız doğdu diye? Çocukluktan gençliğe doğru adım atmaya başladığımızda, çocuk olmaktan çıkıp da genç kız ya da delikanlı olarak tanımlanmaya başladığımız zamanlarda , bu inanışın acı yla bağdaştırılmasının anlamını kavramaya başlamakta gecikmedim tabii. Düne kadar beraber top koşturduğumuz, kah evcilik oynadığımız,kah sakızlardan çıkan kartların en pis olanları için bilyelerle oynadığımız devirme oyunlarında kavga ettiğimiz komşu oğlanların, sokaklarda kalmaya devam etme özgürlüğü devam ederken, biz kız kısmısı için başta sek sek oynamak , bisiklete binmek ve devamında bilcümle oyunlar "artık olmaz" denerek yasaklanmaya ve "kale ev" savunması hayata geçmeye başlıyordu birer birer. Artık anneye yardım etmenin abartılmış kutsallığı, yemek pişirmeyi öğrenmenin önemi, etek giydiğimizde boyunun kısa olmamasının gerekliliği , nasıl oturacağımızdan nasıl konuşacağımıza, neler yapıp neler yapamayacağımıza uzanan uzun söylev yılları başlıyordu artık. Bikiniler büyüyünce kız çocuklarına yakışmıyordu, mayolar daha "ciddi ve hanım" duruyordu.Pek eğlenceli bir şey kalmamıştı , yapamayacaklarımızın listesi oldukça kabarıktı Birşeyler oluyordu ama ne? Düne kadar birlikte ders çalıştığımız, sokakta kavga ettiğimiz evsahibinin sümüklü oğlu bile birden uzaylı olup çıkmıştı, pek tehditkar birine de benzemiyordu ama bizim evin REİSİ ondan da hoşlanmıyordu artık.Aslında bütün erkek çocuklar "yaramaz" dı. Bu mesafeler konarak yalıtılmışlık duygusu kız taraflarında baskın olduğundan, kızlar daima sataşılan, kızdırılan, laf atılan durumuna düşmekte de gecikmediler tabii.Gruplaşmalar başlıyordu, nedeni bilinmez bir kamplaşma duygusu başlıyordu ama aslında belki de ne erkekler ne de biz kızlar biliyorduk nedenini. Bir tek sonuçlarından emindik, biz kaybetmeye başlıyorduk, daraltılmış yaşam alanlarımızdan , azalmış etkinlik günlerimizden yavaş yavaş edilgen kimliklerimize doğru yol alıyorduk/aldırılmak isteniyorduk Ortaokul,lise yıllarımız böyle geçip gitti. Aramızdan kayıplar bile verdik, evlenip çoluğa çocuğa karışan kız arkadaşlarımız oldu. Birileriyle çıkan kızlara "iyi gözle" bakılmazdı zaten. Böyleleri evlendirilip "us"landırılıyordu. Kararları çoğunlukla babalar veriyordu. Bizim için neyin iyi olup olmayacağını onlar daha iyi bilirdi.Anne otoritesinin baskın olduğu evler ise bir tuhaftı, zaten o evlerdeki adamlar da adam değildi, kılıbıktı, kalbi ılıktı vs. Kadın kadının kurdudur derler. Erkek otoritesi altında ezilerek benliğini kaybetmeme savaşımını sürdüren kadınların, benliğini kaybetmiş olanlar kurdudur demek daha anlamlı olacak diye düşünüyorum. Ne de olsa genel geçere ve idarecilere yakın olmak, alkışçı olmak daima daha kolaydır. Üniversite yıllarıyla birlikte özgürlük alanımız biraz artmıştı. Kendimizden kendimiz mesulduk, kendi kendimizin artık nihayet kendimiz efendisiydik. Böyle sanıyorduk. Ama yine de şartlar pek adil değildi. Erkek yurtları saat 24.00 e kadar açıkken, kimisine sabaha doğru bile girmek mümkünken, kız yurtları saat 20.30 da kapanıyordu, Yine yalıtılıyorduk, yine tecrit ediliyorduk.Bazı hocalarımız ders anlatırken kız öğrenciler soru sorduğunda cevaplarını havaya doğru bakarak ve fakat asla soruyu soranla göz göze gelmeyerek yanıtlıyordu. Acaba çok mu tehlikeliydik? Aramızda biz kızların derece yapmak için neden bu kadar çaba sarfettiğini, nasıl olsa okul bittikten sonra evleneceğimizi ve dolayısıyla çalışmayacağımızı, evhanımı olacağımızı düşünen erkek arkadaşlarımız bile vardı!Yine de okuyanlarımız şanslı gruptu.Şanslıydık, evet çok şanslıydık Bugün hala kız olduğu için okula gönderilmeyen, Çocukluktan çıktığına kanaat getirildiği anda evlendirilen/tehlikesizleştirilen Okutulmayıp çalışmak zorunda kalan ve taciz edilen Okuyup çalışıp taciz edilen "Ciddi ve hanım" olmadığı düşünüldüğünde damgalanan Evlendiğinde "yenge" olan Boşandığında "sahipsiz dul kadın" olan Başardığında "aa hem de kadınmış" diye hayret edilen Dili fazla uzayan "Sahibi" tarafından şiddete maruz kalan Başına "çoban" gereken Kendi değil bahtı güzel olsun denen Eksik etek denen Saçı uzun aklı kısa olan Elinin hamuruyla erkek işine karışan Sahipliyse fazla konuşmaması, gülmemesi,boyanmaması, hatta mümkünse güzelliğini kaybetmesi daha iyi olan Giyimiyle erkeğin saygınlığına(!) dokunan Helal ve haram olan Önce söz,sonra yatak,sonra dayakla ıslahı lazım gelen Gerekirse katli vacip gelen Köyde kendine kalan miras payı erkek mirasçılar arasında bilfiil pay edilen Karnından sıpa,sırtından sopa eksik edilmemesi lazım gelen...(örnekler sonsuz gibi) velhasıl hakkındaki tüm yargılar yine erkekler tarafından verilen özneliği,nesneliği tartışılan kadın... .... Herkes neden sustu? |
04-09-2003, 22:08 | #2 |
|
))) çok dogru coookk !
|
04-09-2003, 22:22 | #3 |
|
sibel hanım, bize deli diyecekler, gülüyoruz karşılıklı ağlanacak halimize..
|
05-09-2003, 08:54 | #4 |
|
Sevgili Şehper Hanım ,
Hepimizin bildiği bir hikayeyi kısaca yeniden yazmak istedim son mesajınızı okuduğumda... Bir ülkede zalim bir padişah yaşarmış.. Gözü doymaz bir şekilde halkına vergi üzerine vergi koymaktaymış... Her yeni vergi alımından sonra vezirini gönderirmiş halkın arasına ... "Git bak bakalım ne yapıyorlar ? " diye sorar ve garip bir şekilde merak edermiş.... (!) Vezir gezer dolaşır ve gelirmiş... Yanıt hep aynı ! "Halkınız inim inim inliyor padişahım.. Kullarınız ağlıyor padişahım..." Gel zaman git zaman halk kaşarlanmış mı ne ! Yine bir vergi sonrası vezir gelip padişahın huzuruna korka korka şunu söylemiş.... " Padişahım ! Kullarınız davul çalıp oynuyor... Kahkahalarla gülüyor.... ! " .............................. Artık gülme noktasına geldik sanırım.. ! Ne dersiniz ? |
05-09-2003, 10:44 | #5 |
|
Sayın Şehper ve Sayın Sibel,
Kaygı ve eleştirilerinize EVET derken,Sayın Şehper'in "velhasıl hakkındaki tüm yargılar yine erkekler tarafından verilen " tesbitine katılmadığımı belirtmek istiyorum. Öteki pencereden bakınca ben de hoşnut değilim.Acaba erkekler hangi koşullarda yetişmiştir? İnanın bu ülkede,negatif anlamda her şey (haksız,hırsız,çulsuz, başarısız v.b) olmak çok kolay,pozitif anlamda bir şey (haklı,uslu, suçsuz, helalinden zengin,ruhen dengeli,başarılı) olmak gibi ,vatandaş olmak,erkek olmak , genç olmak,kız olmak,kadın olmak ve de baba olmak o kadar zor ki,ne olur boşlukları, haksızlıkları, çarpıklıkları sadece kadın olmaya indirgemeyin. 23-25 yaşlarında ,biri kız ,ikisi de üniversite son sınıfta okuyan iki evlat babasının yerine, ve de Anadolu'nun ortasına (veya doğusuna,ya da güney doğusuna farketmez) koyun kendinizi. Nasıl yapardınız? Nasıl yetiştirirdiniz çocuklarınızı? Nasıl yetişirdiniz onlara? Ne kadarını doğru,ne kadarını yanlış yapardınız bilmiyorum ama; inanın çook bocalardınız çook benim gibi. Çocuklarımızın isteklerini öneri gibi algılasak belki sorun'un büyük kısmını çözeceğiz ama ,oraya gelinceye kadar da köprünün altından çok sular geçecek ,hem biz, hem de çocuklarımız büyümüş olacağız. Nihayet; toplum,başta (beğenmeyenler olarak) sizler ,(çaresizlikler içinde ve sabretmek durumunda olan )bizler ve haklarında çok az şey bildiğimize inandığım (ve kendisini bir şeylere adamaları gereken ) evlatlarımız arasındaki yakınlaşma ve uzlaşma ile büyüyecek,değişecek, gelişecek gibi.Ne dersiniz? Selam ve saygılar. |
05-09-2003, 11:57 | #6 |
|
Sayın Şehper;
Kalbi ılık deyiminize hayran oldum... Kalbi ılık olabilmek kaç kişi için mümkün olmuştur acaba.. Yaşantının yürekleri taş ettiği, fırtınalar ve boranlar koparttığı, üşüttüğü zamanlarda kalbini ılık tutabilen kaç kişi vardır ? Kalbini ılık tutmak için savaşan var mıdır ? Kimbilir.... Nezaketin şişelerden süzülüp yüzlere renk olduğunu dizelere döken o eski şairin kalbi ılık mıydı ? ) Bilinmez.... |
05-09-2003, 12:00 | #7 |
|
Sayın Karaca;
Duyduğunuz endişeleri iki kızını yetiştirmeye çalışan bir anne olarak ben de hissediyorum.. Aslolan kadın veya erkeğin değil evlatlarını yetiştirenlerin ortak kararı ile yönlendirilmiş ama asla zorlanmamış ayakları üzerinde durabilecek evlatlar yetiştirmek galiba... Kadın sözü veya erkek sözü dinlemek ağırlığını taşımadan.. Doğru ve isabetli kararları çocuklarına anlatan anne ve baba yetiştirmek gerekiyor önce.. |
05-09-2003, 14:11 | #8 |
|
Sayin Karaca,
Tespitte hata oldugunu sanmiyorum, ama bu tespit suclayici bir lisan icermiyor, biliyorum ki farkindasiniz. Bir ogreti bize yasatilan, sizler buyurken "yapmaniz ve olmaniz" gerekenler listesi, bizler de "yapmamamiz ve olmamamiz " gerekenler listeleriyle buyuduk, yollarimizin yeni yeni ayrilmaya basladigi zamanlarda. Kamplastik farkinda olmadan, kizlar gruplari ile erkekler gruplari turedi. İki cins ayni paydaya ait oldugu halde birbirinden yalitildi. Ha bunu yalnizca erkekler mi yapti? Elbette hayir, ayni soylevleri anneler de vermistir, veriyordur, verecektir. Bir ogreti, bir gelenek/gorenek bu yillardan beri surup giden . ve son yillarda kimimize gulıumseyebilmek yetisini dahi kazandirarak her gecen yil biraz daha kuvvetinden yitiren. ama yasayan surectekilerde izler birakip gecip giden Hata, insani insan temelinde, cocuk olarak ele alip, devaminda genc vd. olarak yetistirme gayreti gostermeyen, cinselligi tabu olarak gorup , korumak adina yeteneklerini torpuleyen, onunu kesen , ozguveni zedeleyen, korumak adina zarar veren ve adina etik denerek payelenen bugun icin artik icerigi tartisilmaya baslanmis olan genel kabullerde. bu bilincin zaafa ugramaya baslamasi sevindirici evrimlesen toplumda. dogal sureclere yapilan dogal olmayan her turlu mudahalede ucer beser kez dusunmek lazim. ben de bir kiz cocugu yetistiriyorum ve onu sadece cocuk gibi buyutmeye calisiyorum. zihnini ayrimcilikla doldurmadan, koruma gudumu kendime saklayarak, ona belli etmemeye calisarak, yol gostermeye calisiyorum. ne kadar guzel oldugunu degil, ne kadar sevimli ve caliskan oldugunu dillendirip onemsetmeye calisiyorum. mutlu, kendiyle barisik bir "insan" olmasi yolunda caba sarfediyorum. kiz ve erkek kavramini ne kadar cok vurgularsam , bunu o derecede onemseyip, ileride benim de istemeyerek koymaya calisacagim engellemelerde o derece onemli kacis yollari arayip bulacagini da biliyorum kiz dogduda anmaya calistigim ogretiyi elestirmek, bugun icin toptan reddetmek luksune de sahip kilmiyor cunku bizleri, yavas yavas, adina dejenerasyon dedigimiz bugun gormek istemediklerimizin yasanmamasi adina.. tepeden inerek degil, altyapiyi , insani saglam kilarak isimiz zor ve yolumuz uzun hepimiz icin zor oldugu ve olacagi da kesin |
05-09-2003, 14:13 | #9 |
|
sevgili sibel hanim,
kalbiniz bugunku gibi, her daim ilik olsun, amin |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kadınların Kararsızlığının Erkekler Üzerindeki Etkileri | Armağan Konyalı | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 11 | 12-12-2009 13:59 |
Erkeklerin Giremeyeceği Kadınlar Parkı | Av.Ayşe | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 43 | 29-10-2006 21:06 |
Magandalara gün doğdu! | Av.Suat Ergin | Hukuk Haberleri | 12 | 05-09-2006 13:52 |
Ayışığı Bugün Doğdu | Armağan Konyalı | Site Lokali | 6 | 29-12-2004 11:54 |
Erkeklerin Gerçekleri Ve Erkeklerin Mitolojisi | Armağan Konyalı | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 30-08-2003 17:43 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |